Etiket: İmzalar

  • Çıldır Gölünü koruma adına imzalar atıldı

    760 gün sürecek ve yaklaşık 1.5 milyon TL’ye mal olacak “Çıldır Gölü Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirleme Projesi” SERKA’nın hizmet binasında düzenlenen imza töreniyle kamuoyuna duyuruldu.

    Düzenlenen imza törenine, Kars Valisi Rahmi Doğan, Ardahan Valisi Mehmet Emin Bilmez, TÜBİTAK Marmara Araştırmalar Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Müdürü Özgen Ercan, TÜBİTAK Marmara Araştırmalar Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nden Doç. Dr. Kemal Güneş, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Köksoy ve SERKA Genel Sekreteri Oktay Güven katıldı.

    İmza töreni öncesi gazetecilere bir açıklamada bulunan Vali Rahmi Doğan, “Çıldır Gölü Havza Koruma ve Özel Hükümler Belirleme Projesi kapsamında bir araya geldik. Bu proje geçen yıl başlamıştı, bugün de imzalarla inşallah startını vermiş olacağız. Biliyorsunuz hem Ardahan hem Kars’ın tarihi ve doğal güzellikleri Türkiye’nin gündeminde. Özellikle geçen kış içerisinde çok ciddi anlamda yerli ve yabancı turisti misafir ettik. Doğu Ekspresiyle gelen insanlarımız olsun, havayoluyla gelen insanlarımız olsun gerek Sarıkamış gerek Ani gerekse Çıldır Gölüne aşırı bir gösterdiler. Tabi Çıldır Gölünün turizme kazandırılmış olması burada bir takım çalışmaların yapılması gerektiğini de gündeme getirdi. Çıldır Gölü şuanda bakir bir yapıda ve doğal güzelliklerini de muhafaza ederek gelecek nesillere aktarmak zorundayız. Bununla ilgili bir çalışma yapılması ortaya çıkınca da geçen yıl TUBİTAK ile yapılan görüşme çerçevesinde SERKA’nın koordinesinde Ardahan ve Kars Valilikleriyle birlikte bir proje geliştirdik. Burada yapılması gereken şey; Çıldır Gölünün havza yapılma planını hazırlayacağız. Havza koruma planı hazırlandıktan sonra artık Çıldır Gölünün etrafında gerek koruma gerek yapılaşma anlamında gerekse doğal güzelliklerinin ortaya çıkartılması anlamında yapılması gereken tüm hazırlıklar yapılacak ve plan ortaya çıkacak. Bu plan çerçevesinde de bundan sonra Çıldır Gölündeki faaliyetler bu plana göre dizayn edilecek” dedi.

    Geri dönüşü olmayan bir yola girmemek adına tedbirleri baştan almak istediklerini ifade eden Vali Doğan, “760 günlük bir süre var. Bu süre içerisinde TUBİTAK ve uzmanları çalışacakları ve planı bize hazırlayacaklar. Plan yürürlüğe girdikten sonra da gerek Kars Valiliği gerek Ardahan Valiliği olarak buradaki çalışmaları bu plan çerçevesinde yürüteceğiz. Ben hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Çünkü bu tür doğal güzelliği olan ülkemizde Uzun Göl gibi farklı yerlerde gerekli tedbirler baştan alınmadığı için sonrasında geri dönüşü olmayan durumlar ortaya çıkmıştır. Bugün itibariyle Uzun Gölde geri dönelim deseniz tekrar geri dönme imkanı bulamazsınız. Dolayısıyla biz baştan bunun tedbirini almak istiyoruz. Bu tedbir çerçevesinde hem oradaki doğal güzellikler korunsun hem de halkımız buradan istifade etsin istiyoruz. Bu amaca yönelik çalışmanın hem Kars’a hem Ardahan’a hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    Yapılan konuşmaların ardından Kars Valisi Rahmi Doğan, Ardahan Valisi Mehmet Emin Bilmez ve TÜBİTAK Marmara Araştırmalar Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Müdürü Özgen Ercan “Çıldır Gölü Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirleme Projesi”ni imzaladılar.

  • Üniversite sanayi işbirliği için imzalar atıldı

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) ile Lande Endüstriyel Metal Ürünler San. Ve Tic. A.Ş. arasında işbirliği için anlaşma imzalandı.

    Osmangazi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen imza törenine ESOGÜ Rektörü Kemal Şenocak, Şirket Genel Müdürü Reyhan Ekşi ve Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş katıldı. Atılan imzalar ile üniversite – sanayi arasında Ar-Ge çalışmaları ve işbirliği amaçlanırken her iki taraf da anlaşmadan duydukları memnuniyeti dile getirdi. ESOGÜ Rektörü Kemal Şenocak basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Lande ile Osmangazi arasındaki bu protokol, üniversitemiz açısından büyük bir kazanç. İmzalamaktan büyük bir şeref ve gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.

    “Diğer firmalara da örnek teşkil etmesini diliyorum”

    Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ise anlaşmanın örnek teşkil etmesini dileyerek, “Bizler de gerçekten ihtiyaç doğduğu için aslında bu çalışmayı yapıyoruz. Ben diğer firmalara da örnek teşkil etmesini diliyorum. Rekabetçi gücümüzü arttırabilmemiz için bundan sonra inovasyon, Ar-Ge, tasarım gibi konulara yatırım yapmak gerekiyor. Burada tabii ki de devletin teşvikleri de vardır, üniversitelerimizde ciddi bir entelektüel birikim vardır. Bunları da sonuna kadar kullanmak gerekiyor. Eminim kısa süre içerisinde bunun meyvelerini biz şirket olarak göreceğiz. Ticaret Odası Başkanı olarak da bütün sanayilerden bu tip çalışmaların yapılmasını tavsiye ediyorum. İnşallah hayırlara vesile olur” dedi.

    Şirket Genel Müdürü Reyhan Ekşi de yaptığı açıklamada, “Bilimin ve sanayinin birleştiği yerdeyiz. Bilimin olduğu yerde değerli akademisyen arkadaşlarımızın, hocalarımızın ve sizlerin desteğiyle bu işi hakkıyla yapacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

    İmzalar atıldıktan sonra hatıra fotoğrafı çekilmesi ile toplantı sona erdi.

  • 5G yeni nesil haberleşme teknolojileri için imzalar atıldı

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Dünya dijital dönüşüm pazarı 100 trilyon dolar önümüzdeki 10 yılda ve Türkiye olarak biz bu pazardan 1 trilyon dolar pay almayı hedefliyoruz. Bütün programımızı, yol haritamızı buna göre şekillendirdik” dedi.

    Türkiye, yerli malı 5G baz istasyonu ve telekomünikasyon sistemleri geliştirmek üzere kolları sıvadı. OSTİM bünyesinde 2017 yılında kurulan Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) firmaları yerli malı baz istasyonu ve tüm telekomünikasyon sistemlerini geliştirmek amacı ile çalışmalara başladı. Telekomünikasyon sektöründe Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan 17 HTK üyesi firma uçtan uca yabancı ürüne gerek kalmayacak şekilde tüm iletişim sistemlerini yerli ürün olarak piyasaya çıkarmak üzere güçlerini HTK bünyesinde birleştirdi. TÜBİTAK’ın da desteği ile proje çalışmaları başladı.

    5G yeni nesil haberleşme teknolojileri imza törenine katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Burada güzel bir tablo var. Burada kullanıcılar, üreticiler, devlet desteği var. Savunma sanayinde son 15 yılda gösterdiğimiz performansı niye diğer sivil sektörde gösteremiyoruz hep bunu soruyoruz. Savunma sanayinde müşteri, kullanıcı belli. Müşteri baştan belli olunca buradaki projeler başarılı oluyor. Uzun zamandır eleştirdiğimiz bir konuda Türkiye’de biz sahipli Ar-Ge yapamıyoruz. Sahipli Ar-Ge kavramını Türkiye’ye getirin, sahipli Ar-Ge yapalım diye hep söyledik. Bugünkü manzara sahipli Ar-Ge’dir, sahipli araştırma geliştirmedir. Kimdir sahibi? Kullanıcılar” ifadelerini kullandı.

    “Dijital dönüşümü ülkemizin geleceğine yön verecek en önemli enstrümanlardan biri olarak görüyoruz”

    Bugün atılacak olan imzaların dijital Türkiye hedefinin çok önemli bir halkasını oluşturduğuna dikkat çeken Özlü, “Dijitalleşme sırtımızı dönmemizin mümkün olmadığı, dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren bir süreçtir. Dijitalleşmenin ürünü olan nesnelerin interneti, sensör teknolojileri, akıllı otomasyon teknolojileri, robotik veri analitiği, yapay zeka gibi yeni teknolojiler artık hayatımızda ciddi bir biçimde rol oynamaya başladılar. Hükümet ve bakanlık olarak bu sürecin çok çok farkındayız. Dijital dönüşümü ülkemizin geleceğine yön verecek en önemli enstrümanlardan biri olarak görüyoruz. Şimdiden hedeflerimizi koyuyoruz. Projelerimizi üretiyor ve dijital dünyaya hazırlanıyoruz. Seçim beyannamemizde de yer aldığı gibi tecrübeli bir kadroyla dünyadaki eğilimleri oluşan fırsatları yeniden şekillendirme ilişkilerini dikkatle analiz ederek tek bir yol haritası ortaya koyuyoruz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye olarak biz bu pazardan 1 trilyon dolar pay almayı hedefliyoruz”

    Bakan Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bazen tehdit olarak ifade edilen hususlar vardır. Aslında Türkiye’nin bunları fırsat olarak görmesi lazım. Dijitalleşmeyi veya endüstrideki teknolojideki baş döndürücü değişmeyi bir tehdit değil, fırsata dönüştüreceğiz. Bu bakımdan yol haritamızla tüm sektörlerde dijital dönüşümü sağlamış kamuda ve özel sektörde kurumsal kaliteyi arttırmış bir Türkiye hedefliyoruz. Dijital Türkiye ile rekabet gücü yüksek dünyada adından her alanda söz ettiren bir ülke konumuna gelmeyi başaracağız. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan hesaplamalara göre önümüzdeki 10 yılda dünyadaki dijital dönüşüm pazarının 100 trilyon dolar olacağı hesaplanıyor. Bu rakam gerçekten afaki bir rakam değil. Dünya hızla bu yönde ilerliyor. Bizim çalışmamızda hazırladığımız Türkiye’nin sanayi devrimi, Türkiye’nin dijital dönüşümü, dijital Türkiye çalışmamızda biz bu 100 trilyon dolardan yaklaşık 1 trilyon dolar pay almayı hedefliyoruz. Dünya dijital dönüşüm pazarı 100 trilyon dolar önümüzdeki 10 yılda ve Türkiye olarak biz bu pazardan 1 trilyon dolar pay almayı hedefliyoruz. Bütün programımızı, yol haritamızı buna göre şekillendirdik. Son 1,5 yılda hummalı bir çalışma yaptık ve Türkiye’nin Türk sanayinin dijital dönüşümü, Türkiye’nin kendi sanayi devrimi yol haritasını 6 bileşenden oluşturduk. Bugünkü 5G yeni nesil imza töreni pazar payımızı arttıracak olan önemli bir hamle olarak düşünüyoruz.”

    7 milyar liralık bir yerlileşmeden bahsedildiğini kaydeden Özlü, Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisinin cari açık sorunu olduğunu ifade etti. Türkiye’nin yüzde 7.4 büyüdüğüne değinen Özlü, “Ama bakıyoruz cari açıkta büyüyor. Dolayısıyla cari açığı azaltmanın, yok etmenin tek yolu teknoloji üretmekten geçiyor. Ne zamanki Türkiye teknoloji üretir, Türkiye’nin dış ticaret açığı kalmaz, Türkiye’nin cari açığı kalmaz. Biz teknoloji üretmeye odaklanıyoruz” dedi.

    TÜBİTAK kaynaklarına 2019 yılı için 253 milyon TL ayrıldığını söyleyen Özlü, “Önümüzdeki dönemde hem TÜBİTAK kaynaklarını arttıracağız. TÜBİTAK kaynaklarının artışına paralel bir şekilde 5G teknolojilerine vereceğimiz desteğin miktarını da arttıracağız. Önümüzdeki dönemde daha büyük kaynaklarla daha büyük bütçelerle çalışacağız” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin tek açığının teknoloji açığı olduğunu vurgulayan Özlü, “Teknoloji açığını kapatmak için hükümet olarak canla başla çalışacağız” şeklinde konuştu.

    “7 milyar TL’lik bir alım söz konusu olacak”

    Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan ise şöyle konuştu:

    “Bugüne kadar sadece pazar olarak anılan haberleşme şebekelerinde artık bizde varız bizde üreticiyiz ve bundan sonra ürettiğimiz ürünleri hem kullanacağız hem de yurt dışına ihraç edeceğiz demenin imzalarının atıldığı bir gün. Uçta uca yerli ve milli 5G haberleşme şebekesi projesinde önemli bir adım bizim için. Kamu gerekli gördüğü bazı projelerin altına girerek kaldıraç etkisi yapmasının en güzel örneği olacak diye düşünüyoruz. Biz haberleşme şebekelerinde yüzde 30-40-45 gibi artan oranlarda yerlilik ve milliliği zorunlu kıldık 4.5G imtiyazımızla. Yüzde 45’ini yerli olması gereken bir pozisyon doğurdu. Şu an itibariyle en az 7 milyar TL’lik bir alım söz konusu olacak. Bu 7 milyar TL’lik alımda, yüzde 45’i 7 milyara denk geliyor. Bunu burada buraya üye ve buraya bundan sonra katılacak firmalarca sağlanmasının önü açılacak.”

    Konuşmaların ardından Bakan Özlü, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, BTK Başkanı Sayan, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ve Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) Yönetim Kurulu Başkanı Veli Murat Çelik, Turkcell, Türk Telekom, Vodafone temsilcileri 5G yeni nesil haberleşme teknolojileri için imzaları attı.

    Geliştirilecek 5G sistemler tamamen yerli ürün olarak piyasaya çıkartılacak

    Yaklaşık 253 milyon TL yatırım ile geliştirilecek 5G sistemler tamamen yerli ürün olarak piyasaya çıkartılacak. Projeye Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone da destek veriyor. Önümüzdeki yıllarda kademeli olarak yerli sistemler önce ülkemizde kullanılmaya başlanacak, daha sonra ihracatı yapılacak. Proje sayesinde hem cari açık azaltılacak hem de katma değeri yüksek 5G haberleşme teknoloji ürünleri ihracatı yapılmaya başlanacak. Ayrıca tamamen yerli altyapı ve bilgi güvenliği sistemleri sayesinde ulusal iletişim bilgi güvenliği korunmuş olacak. Projeyle tüm dünya ile aynı zamanda 2020 yılında 5G teknolojilerini öncelikle Türkiye’de devreye almak amaçlanıyor.

  • Sultanhisar çileğinin markalaşması için imzalar atıldı

    AYDIN (İHA) – Adnan Menderes Üniversitesi ile Sultanhisar Kaymakamlığı arasında “Sultanhisar Çileği Markalaşma” projesi kapsamında iş birliği protokolü imzalandı.

    Protokol töreninde ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan’ın yanı sıra Sultanhisar Kaymakamı Turgay Hakan Bilgin, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halil Kırnak, Genel Sekreter V. Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Aslan, Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Renan Tunalıoğlu, Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Fatih Yılmaz, Atça Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Üyesi Naciye Tok, Sultanhisar Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Üyesi Nalan Akaroğlu, Sultanhisar Ziraat Odası Başkanı Bilal Tarhan, Sultanhisar Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Dr. Taner Bozbek ve müdürlük personeli Gıda Mühendisi Özge Özer, Ziraat Mühendisi Sevtap Erbilek hazır bulundu.

    Sultanhisar’da 50 yılı aşkın bir süredir yapılan çilek tarımının sürekliliğinin sağlanması ilçede üretilen çileğin ayırt edici özelliklerinin ortaya konularak, üreticinin korunması ve desteklenmesi amacıyla yürütülen “Sultanhisar Çileği Markalaşma” projesi kapsamında Sultanhisar çileği için Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alması maksadıyla çalışmalar yürütülüyor.

    Sultanhisar Kaymakamı Turgay Hakan Bilgin, üniversite ile çalışmaların bu protokolle resmiyete büründüğünü ifade ederek, protokolün her iki kurum için hayırlı olmasını temenni etti. Bilgin “Tescil Projesi kapsamında 9 kişilik danışma kurulumuz var. Bu kurulda fikirleri olgunlaştırıyoruz, tarihi ve teknik ayrıntıları görüşüyoruz, bunların neticesinde çiftçimize daha fazla değer kazandırmak ve çiftçimizin gelirlerini arttırmak istiyoruz. Sultanhisar çileğinin markalaşması için Üniversitenin sağladığı katkılardan dolayı Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan ve öğretim üyelerine teşekkür ediyorum” dedi.

    ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan ise, böyle bir çalışmaya öncülük yapan Sultanhisar Kaymakamı Turgay Hakan Bilgine teşekkür ederek, başladığı konuşmasında ürünlerimizin değer kazanması ve çiftçimize faydalı olmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını söyledi. Prof. Dr. Bircan “Üniversite olarak bu konuda çalışma yapan öğretim üyelerimiz var, tarımın gelişmesi ve ihracat oranımızı arttırmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Bu çalışmalarda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Rektör Bircan, çileğin çeşitli analizlerinin ADÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği bölümündeki laboratuvarlarda gerçekleştirildiği de sözlerine ekledi.

    İş birliği protokolünün imzalanması ve Sultanhisar Kaymakamı Turgay Hakan Bilgin’in Rektör Prof. Dr. Cavit Bircan’a Sultanhisar Çileği takdim etmesinin ardından ziyaret sona erdi.

  • Kuru kayısı lisanslı depoculukta imzalar atıldı

    Dünya kayısı başkenti Malatya’da kayısı üreticilerini yakından ilgilendiren Kuru kayısı lisanslı depoculuğu için imzalar atıldı.

    Malatya Ticaret Borsası tarafından düzenlenen geleneksel iftar programında, Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk içinde ilk adım atıldı. İftar sonrası gerçekleştirilen tören ile Malatya Ticaret Borsası Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk için ihtiyaç duyulan kredi için protokol imzalandı.

    Toplam yatırım bedeli 18 milyon 600 bin TL olan Malatya Ticaret Borsası Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk için Kalkınma Bakanlığı 12 milyon TL ödenek verirken, geri kalan 6 milyon 800 bin TL ise Toprak Mahsulleri Ofisi ve TOBB ortak kuruluşu olan LİDAŞ A.Ş. tarafından karşılanacak.

    Protokol törenine Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Malatya Vali Ali Kaban, Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, AK Parti Milletvekili Öznur Çalık, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kımıloğlu, LİDAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Toplu, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, TSO Başkanı Oğuzhan Sadıkoğlu ile davetliler katıldı.

    İmza protokolü öncesi söz alan Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek Malatya Ticaret Borsası’nın modern bir borsacılık yaklaşımı çerçevesinde saygın bir kuruluş olma ilkesiyle hareket ettiklerini söyledi. Malatya Ticaret Borsasının 2017-2020 stratejik planıyla 2023’e hazırlandığını belirten Özcan, “Bu kapsamda satış salonu olan, akredite laboratuvarı ve lisanslı depoculuğun var olduğu bir ürün borsası olmayı hedefliyor. Bugün dünyanın kuru kayısı üretiminin yüzde 85’ini karşılayan ve bunu tüm kıtalara ihraç eden Malatya’nın elektronik borsacılık ile kayısı fiyatında istikrar sağlama adına uluslararası bir ürün borsası olma öncelikli ve birinci hedefimizdir. Borsamız, kuru kayısının piyasaya arzında alıcı ve satıcının uluslararası buluşma noktası olmaya adaydır. Malatya’nın tarım ve hayvancılığın gelişmesi için çaba sarfeden Ticaret Borsamız Türkiye’nin stratejik ürünü kayısının tanıtım, pazarlanması ve standartlar ölçüsünde yetiştirilmesi gibi çok önemli bir misyon yürütmektedir.” ifadelerine yer erdi.

    Programda daha sonra söz alan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Malatya için kayısının ne demek olduğunu çok iyi bildiklerini belirterek “Bazen kışkırtıcı bir şekilde diyoruz ki ‘Malatya’da kayısının muhatabı yok, sahibi yok’ diyoruz ve bazı arkadaşlar da diyorlar ki ‘kayısının sahibi sizsiniz’ Biz kayısının sahibi Malatya’da üreticilerdir, çiftçilerdir diyoruz. Onların oluşturdukları birlikler, ve kooperatiflerin önündeki engelleri kaldıracağız. Kayısının muhatabı yok diye biz çalışmaktan geri durmuyoruz. Kayısının lisanslı depoculuk alanına girmesi için özel bir çalışma yürüttük” şeklinde konuştu.

    Tüfenkci, Türkiye’nin dünya yaş ve kuru kayısı üretiminde birinci sırada yer aldığını belirterek TÜİK verilerine göre 2017 yılında, yüzde 35’lik artışla Türkiye’de toplam 985 bin ton kayısı üretiminin sağlandığını dile getirdi.

    Malatya’nın en önemli kayısı üretim merkezi olduğunu ifade eden Tüfenkci, “Üretim elbette ki önemli ama esas önemli olan ürettiğinizi satabilmek. Bir söz vardır, ‘ürettiğiniz değil satabildiğiniz ürün sizindir’ diye. Gerçekten de Malatya için kayısının pazarlanması ve satılması çok önemli. Üretim ile pazarlama birbirinin ayrılmaz parçalarıdır. Arz ve talebe bakıldığında özellikle kayısıya baktığımızda arz noktası 2 ayda sınırla ama talebi 12 aya yaymamız lazım. Bu süreçte lisanslı depoculuk çok önemli. Üretim zayiatına neden olmayacak modernlikte küçük ölçekte üretim yapan üreticilerimiz de dahil olmak üzere bütün üreticilerimizin yararlanabileceği kolaylıkta ve depolanan ürünün finansal bir araç olarak kullanılmasını mümkün olabilmektedir. “

    Depolanan ürünün finansal bir araç olarak kullanılabilmesini sağlayan bir depolama sistemini hayata geçirdiklerini ifade eden Tüfenkci, “Sistem her geçen gün gelişmeye ve yaygınlaşmaya devam etmektedir. Bugüne kadar, toplam 123 adet şirkete Gümrük ve Ticarete Bakanlığı olarak kuruluş izni verdik. Ve bu anlamda 2011 yılında 20 bin tonla başladığımız lisanslı depoculuk, bugün 1 milyon 838 bin 200 tona ulaştı.

    Malatya kayısının değerine artı değer katmak için kayısıyı da lisanslı depoculuk kapsamına dahil ettiklerini dile getiren Tüfenkci, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Türkiye’de tarım ticaretini eğer biz bir yere getirmek istiyorsak, lisanslı depoculuk çok önemli. Hem bizim bakanlık hem de Tarım Bakanlığı birlikte çalışarak lisanslı depoculuk kapasitesini arttırmaya devam ediyoruz. Lisanslı depoculuğa konulan ürünlerin özellikle nakliye ücreti de dahil olmak üzere birliklerin ve üreticilerinde kira ücretlerini devlet olarak karşılayacağız. Ürünlerini buralarda bedava depolanmasını sağlıyoruz. Malatya’mıza biz sadece AK Parti olarak kayısıda bir Lisanslı depo kazandırmıyoruz aynı zamanda hububat anlamında da lisanslı depoculuğu kazandırıyoruz. Malatya’da kayısıda bir dönüm noktasını da Allah’a hamd olsun gerçekleştireceğiz”

    Bakan Tüfenkci, önümüzdeki hafta Türkiye Ürün İhtisas Borsasının da kuruluşunun tamamlanacağını kaydederek “Böylelikle ürün ihtisas borsasında, bu almış olduğunuz elektronik senetler işlem görecek. Yani bu depoda depolanan ürünlere bir avukat yada bir doktorda yatırım yapacak. Veyahut tüccarlarımız da bu ürünleri oralardan alma şansına sahip olacak, kendi depo maliyetlerinden kurtulacak. Ne zaman ihtiyaç duyarsa oradan gidip o malı çekerek piyasa arz ermiş olacak. Lisanslı depoculuğun Malatya’mıza hayırlı olmasını diliyorum”

    Yapılan konuşmaların ardından Malatya Ticaret Borsası Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk Protokol imza törenine geçildi. Törende ayrıca 2017 yılı en iyi ihracat yapan firmalara da ödülleri de protokol tarafından verildi.