Etiket: İmama

  • İmama ByLock’tan adli kontrol

    Samsun’da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında örgütün gizli haberleşme ağı olan ByLock kullandığı iddiasıyla gözaltına alınan bir imam mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Samsun Müftülüğünde imam olarak görev yaparken FETÖ/PDY soruşturması kapsamında görevden açığa alındığı öğrenilen imam İ.A.M. (42), örgütün gizli haberleşme ağı olan ByLock kullandığı iddiasıyla Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.

    TEM Şube Müdürlüğündeki sorgusu tamamlanan İ.A.M., “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan bugün Samsun Adliyesine sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye ifade veren İ.A.M., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

  • Camide namaz kıldıran imama ve cemaate saldırdı

    Samsun’un Bafra ilçesinde psikolojik sorunları olduğu iddia edilen bir şahıs cami imamına ve cemaate saldırdı.

    Olay, Mevlana Mahallesi Esentepe Camii’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, psikolojik sorunları olduğu iddia edilen Turan K. öğle namazında Esentepe Camisi içerisine girerek “Allah Allah” diye bağırıp namaz kıldıran imama saldırarak yere düşürdü, namaz kılan bir şahsı da iterek yere yıktı. Ne olduğunu anlamayan imam ve cemaat, camiyi boşaltarak polisten yardım istedi.

    Olay yerine gelen sivil ekipler şahsı camiden çıkartmak için büyük çaba harcadı. “Ben namaz kıldırmaya geldim. Öleceğim Allah’ım, öldüm ben, Allah Allah” diye bağırmaya başlayan şahıs, üzerinden çıkarttığı tişörtünü giydirmeye çalışan ve ikna etmek için büyük çaba harcayan polislere “O adamı öldüreceğim. Silahla beyninden vuracağım” dedi.

    Polislerin çalışmaları sonucu camiden çıkartılan Turan K. polislerin kolunda cami bahçesinden çıkarken çıkıştaki demir kapıya atlayarak vurması sonucu yere düştü. Şahsı yerden kaldıran polisler, polis otosuna alarak acil servis ekiplerinden yardım istedi. Polisler, cami imamına “Uzman çavuş olarak doğuda görev yaptı. Biraz rahatsızlığı var. Şikayetiniz var mı?” diye sordu. İmam ise şikayetinin olmadığı, şahsı ilk defa gördüklerini söyledi. Şahsı tanıyan bir arkadaşı ise Turan K.’nın ilaçlarını içmediği için böyle davrandığını söyledi.

    Turan K. polis nezaretinde ambulansa bindirilerek Bafra Devlet Hastanesine götürüldü. Turan K.’nin uzman çavuş olarak görev yaparken psikolojik sorunlar yaşaması sonucu askeriyeden uzaklaştırıldığı öğrenildi.

  • Mahkeme Başkanından sözde imama Ergenekon tepkisi

    Aydın’da yargılanan FETÖ’nün sözde Didim imamı Muharrem Sever’in, “Fetullah Gülen suçlu bulunursa, cezalandırılacaktır. Ergenekon sürecinde Genelkurmay Başkanı da terörist ilan edilmişti. Sonrasında masum olduğu ortaya çıktı” sözleri üzerine mahkeme başkanı, “Onu, cemaat terörist ilan etti” diye çıkıştı.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında 9’u tutuklu 44 sanığın yargılandığı Didim yapılanması davasında ilk gün tamamlandı. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk gününde 12 sanığın ifade işlemi tamamlandı.

    FETÖ’nün Didim’deki kasası olduğu iddia edilen Ayvaz Kocabaş, “Irmak A.Ş’de 2011 yılında muhasebesi olarak çalışmaya başladım. Çalıştığım kurumun terör örgütü olduğunu bilmiyordum. Evimden çıkan Fetullah Gülen’in CD’lerini kabul etmiyorum. Çünkü arama olduğu sırada evde yoktum. Üzerime atılan iddiaları kabul etmiyorum” dedi.

    Sözde imam Didim’e iş kurmak için gelmiş

    Davanın 1 numaralı sanığı olan FETÖ’nün 2015 yılından sonraki sözde Didim imamı Muharrem Sever, tutuklu bulunduğu Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi’nden canlı bağlantıyla ifade verdi. Mahkeme Başkanı Erhan Yıldırım, Sever’e “Sen Didim’in son imamı mısın?”diye sordu. İddiaları ret eden Sever, “Didim’e atamayla gelmedim. Didim’e 2015 yılında iş kurmak için geldim. Didim’e gelmeden önce Gaziantep’te GAYEDER’de memur olarak çalışıyordum. Maaşımı dernekten alıyordum. Didim’e emlakçılık yapmak üzere geldim. Çocuklar ve eşim alışamayınca geri döndüler. Ben Didim’de kaldım. Irmak A.Ş’ye bağlı şirketler ve kurumlarla ilgim yoktur. Resmi olarak çalışmışlığım yoktur. FETÖ’ye bir sempatim yok, üyesi değilim. Sohbetlerine de katılmadım. Bu süreçte kararı yargı verecek. Fetullah Gülen suçlu bulunursa, cezalandırılacaktır. Ergenekon sürecinde Genelkurmay Başkanı da terörist ilan edilmişti. Sonrasında masum olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle yargılama sonuçlarını beklemekte fayda görüyorum” dedi.

    Sever’i Ergenekon süreciyle ilgili beyanlarını nedeniyle uyaran Mahkeme Başkanı Yıldırım, “Onu, cemaat terörist ilan etti” diye çıkıştı.

    FETÖ’ye ziyarete giden ekibi açıkladı

    Tutuksuz yargılanan Didimli mimar Eyüp Sabri Ekiz de, hakkındaki iddiaları kabul etmedi. Ekiz, “Paralel yapıya dahil değilim. 17-25 Aralık’tan sonra hiçbir toplantıya katılmadım. 2014 yılında Irmak A.Ş’deki hisselerimi kardeşime devir ettim. Benim zamanımda yapılanmanın başında Nurullah Topçu vardı. Sohbetlere genelde öğretmen arkadaşlar katılıyordu. 2012 yılında Nurullah Topçu’nun önerisiyle ABD’ye gidip, Fetullah Gülen’i ziyaret ettik. Ben, Ufuk Döver, Abdurrahim Öztürk, Hilmi Yıldırım ve Mustafa Mutlu, Nurulllah Topçu’yla birlikte New York Havaalanından karayoluyla Pensilvanya’ya gittik. İlk 3 gün Gülen’in misafirhanesinde kaldık. Bir çalışan bizi Fetullah Gülen’in yanına götürdü. Bize ‘Hoş geldiniz’ dedi, nereli olduğumuzu sordu. Toplam 2 dakika sohbet ettik” dedi.

    Mahkeme Başkanı, Ekiz’e “Klasik raconu yerine getirip el öptünüz mü?” diye sordu. El öpmediklerini söyleyen Ekiz, firari kardeşi Ömer Faruk Ekiz’in nerede olduğuyla ilgili soruya ise şu şekilde cevap verdi:

    “Kardeşim Avrupa’da ama hangi ülkede olduğunu bilmiyorum”

    Traktördeki kitaplar proje için toplanmış

    Sohbet imamlığı yaptığı ileri sürülen Hüseyin Metin ise, yakılmak için traktörle götürülürken yakalanan kitap ve evrakların bir projeye destek vermek amacıyla toplandığını savundu. Metin, “Ben imam değilim, dini eğitimim yok. Bu kitap ve evraklar çalıştığım devlet okulunda Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim Müdürünün onayıyla hazırlanan‘Bugün Atık Kağıt, Yarın Kitap’ projesi kapsamında toplandı. Annem Zekiye Metin’in 80 yaşında ve dört darbe görmüş. Benim zarar görmemem için panikleyip, evinin bahçesindeki ağaçların altında bulunan bu atıkları traktörle bölgeden uzaklaştırmak istemiş olabilir” şeklinde ifade verdi.

  • Diyanet İşleri Başkanı Görmez göreve başlayacak 5 bin imama seslendi

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, göreve başlayacak 5 bine imama seslenerek, “Mahallede, köyde görev yapacaksınız. Görev yaptığınız köyde ve mahallede kaç çocuk var? Kaç genç var? Kaç aile var? Bunları bilmelisiniz. Madde bağımlısı çocuklardan haberdar olmalısınız. Sokağa terkedilmiş bir çocuk varsa, ondan haberdar olmalısınız. Eve kendisini mahkûm etmiş bir yaşlının dostu olmalısınız” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Mesleğe Hazırlık Eğitim Kursuna” katılan 5 bin din görevlisine telekonferans sistemiyle hitap etti. Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen programda Türkiye genelindeki 30 eğitim merkezinde “Mesleğe Hazırlık Eğitim Kursu”nu tamamlayan ve önümüzdeki günlerde göreve başlayacak 5 bin din görevlisine seslenen Görmez, “Yüce Rabbimiz, bizleri hem mahlûkat içerisinde insan olarak yaratmış, bizlere insanlar içinde İslamiyet nimetini bahşetmiş, İslam nimeti içerisinde de yeryüzünde peygamberlerin mesleği olan mihrapta, minberde, kürsüde Allah’ın kitabını insanlara öğretmede, insanlara rehberlik yapmada, insanlara İslam dini konusunda irşat etmede vazifelendirdiği için Cenab-ı Hakka ne kadar hamd etsek azdır. Yüce Rabbimiz, bizlere, üzerimize aldığımız vazifeleri hakkıyla ifa etmeyi nasip eylesin” duasıyla sözlerine başladı.

    Diyanet İşleri Teşkilatında görevleri idari ve asli olarak ikiye ayırdığını söyleyen Görmez, “Asli görev; mihrap, minber ve kürsü görevidir. Milletin çocuklarına, Allah’ın kitabını öğretme görevidir. Sokak sokak, ev ev, kapı kapı dolaşarak, milletimize yüce dinimizin rahmetini taşıma görevidir” ifadelerini kullandı.

    “Rabbimizin dinini millete anlatabilmek için kalben bu vazifeye aşık olmanız gerekiyor”

    Görmez, konuşmasında şunları kaydetti:

    “Bu vazifede baştan verdiğiniz kararlar son derece önemlidir. Öncelikle kalbinizi ve ruhunuzu bu vazifeye hazır hale getirmelisiniz. Din, iman, bilim ve maneviyat hizmeti, kalp hazır olmadan tesir etmez. Kalbini bu işe hazırlamayan din gönüllüsünün başarılı olması mümkün değildir. Gayreti diniye olmadan, din hizmeti olmaz. Gayreti imaniye olmadan iman hizmeti olmaz. Rabbimizin dinini, Rabbimizin gönderdiği rahmeti, Resul-i Ekrem Muhammed Mustafa’nın (s.a.s) o eşsiz sünnetini, millete anlatabilmek için kalben bu vazifeye aşık olmanız gerekiyor. Başka hiçbir vazife bu kadar aşk istemez. Başka hiçbir vazife, bu kadar kalben, gönülden hazır olmayı gerektirmiyor. Çünkü bizim yürüttüğümüz vazifeleri kalbi dışarıda tutarak rutinleştirdiğimiz zaman hem bize faydası olmaz hem önlerinde namaza durduğumuz cemaatimizin hayatına hiçbir tesiri olmaz.”

    “Bedeni kalpsiz ve ruhsuz olarak mihraba taşımış bir din gönüllüsü, din gönüllüsü olmaz”

    “Bir mihrap görevlisi düşünün. Kalbi başka bir yerde, ruhu başka bir yerde, bedeni mihrapta” diyen Görmez, “Bedeni, kalpsiz ve ruhsuz olarak mihraba taşımış bir din gönüllüsü, din gönüllüsü olmaz. O, din görevlisi olur. Din görevlisi tabiri, bizi tanımlamayan, bizi ifade etmeyen bir tabirdir. Bizim yaptığımız iş, rutin bir vazife değildir. Biz, daima kalbimizi diri tutmak zorundayız. Her vakit namazında, cübbeyi, sarığı giyerken ilk günkü gibi heyecan duyalım. Rabbimizin huzuruna ve peygamberlerin makamı olan mihraba doğru yürüdüğümüzün bilincinde ve şuurunda olalım. Namaza gittiğimiz zaman da Resul-i Ekrem’in (s.a.s) dediği gibi “Dünyaya veda eden insan gibi namaza durunuz.” Öyle bir namaz kılınız ki; bu namaz sizin veda namazınız olsun. Vazifeye başladıktan sonra, bizim için en büyük felaket; milletin kalbini inşa etmeye çalışırken, kendi kalbimizi unutmamızdır. Milleti irşat etmeye çalışırken, kendimizin her türlü irşattan uzaklaşmasıdır. Milletimize ‘Emri bil maruf’ yaparken o marufu işlememektir. ‘Nehyi anil münker’ vazifesini milletimize karşı yaparken münkerin içine batmaktır” diye konuştu.

    “Her mihrap görevlisi, ilim, hikmet ve marifetle donanmış olacak”

    Üzerinde durulması gereken önemli hususlardan bir tanesinin de her mihrap görevlisinin ilim, hikmet ve marifetle donanması olduğunu söyleyen Görmez, “Kitabullaha vakıf olacak. Sünneti nebiye hakim olacak. Resulullah’ın hadis mirasına sahip olacak. Her birimiz, kendimizi hesaba çekmeliyiz. Biz, Allah’ın kitabına ne kadar vakıfız? Allah’ın kitabını ne kadar biliyoruz? Allah’ın kitabını, millete ve milletin çocuklarına öğretmekle mükellef olan insanlar, Allah’ın kitabına ne kadar vakıf? Bu çağın başından itibaren İslam âlemine giren bir fitne vardır; o da kitapla sünnetin arasını ayırmaktır. İmanda Allah ve Resul’ünü ayırmak ne kadar yanlışsa, kitapla sünneti ayırmak o kadar büyük bir hatadır. İslam dini, Allah’ın kitabından ve Resul-i Ekrem’in (s.a.s) beyan edip, tebliğ edip, tatbik edip, bize emanet ettiği hakikatlerin tamamından ibarettir. İslam dini, sadece kitaptan ibaret değildir. Kitaptan ibaret olsaydı, peygamber ile beraber gönderilmesinin bir manası kalmazdı. Sadece kitap yeterli olsaydı, o takdirde Cenab-ı Hak sayısız yollarla o kitabı, o vahyi bize iletebilirdi. Ama bir insana, bir peygambere vahiy ederek, o vahyin yaşanmış bir hayata dönüşmesini sağlamak sünnetullah gereğidir. Onun için kitap ile sünneti ayıramazsınız. Sünneti nebiyi doğru öğreneceksiniz. Siz, mihrabı kendinize bir medrese ve üniversite yapabilirsiniz. Böylece her mihrap, sizi sürekli yetiştiren bir üniversite olur. Ama bunu yapmazsanız sadece siz tükenmezsiniz, arkanızdaki cemaati de tüketirsiniz. Bu vebali üstlenmeyin. Buna hazırsanız görevinize başlayın” açıklamasında bulundu.

    “Mihrap, Rabbimize olan vuslatımızın mekânıdır”

    “Mihrapta manevi olarak rızıklanacaksınız” ifadesini kullanan Görmez, “O manevi rızkı dışarıya taşıyacaksınız. O manevi rızkı alıp başka insanlara getireceksiniz. Mihrap, yazın kış meyveleri, kışın yaz meyvelerini rızıklandırdığımız mekân değildir. Mihrap, Rabbimize olan vuslatımızın mekânıdır. Manevi olarak ruhumuzun ve kalbimizin rızıklandığı yerdir. Cenab-ı Hak, mihraptan bizleri ayırmasın diye dua etmemiz lazım. Bizim vazifemizi üç kavram ifade ediyor. Bunlar, davet, tebliğ ve irşattır. Bu üç kavramı hiçbir zaman unutmamalıyız. Tebliğ ancak Risalet misyonuyla yerine getirilebilir. Tebliğ, peygamberlerin mesleğidir, peygamberlerin öncelikli görevidir. İrşat ne ile olur? İlimle olur. Kıt, yanlış, eksik bilgiyle irşat olmaz. Davet hikmetle olur. Müslümanların bugün yaşadığı en büyük sorunlardan birisi; hikmetsiz hüküm bilgisidir. Hikmetsiz hüküm kuru ahkâmdan ibarettir. Hikmet, çok derin manaları olan, kitapla birlikte peygambere verildiği ifade edilen bir husustur. Hikmet, sünnettir. İmamlık mesleğini sadece günde beş defa namaz kıldırmaktan ibaret kabul ederseniz, camileri günde beş defa içinde namaz kılınan, namazdan önce kapısı açılan, namazdan sonra kapısı kapatılan bir devlet dairesine dönüştürmeye kalkarsanız, hem bu dünyada hem de ahirette bunun hesabını veremeyiz. İmam, öncüdür, rehberdir. İmam, günde beş defa namaz kıldıran memur değildir. Cami de namaz vakitlerinde açılıp kapanan devlet dairesi değildir. Camilerimizi ibadet merkezi olmanın yanında birer ilim merkezi, birlik ve sevgi mekânları haline getireceksiniz. Buralarda ders halkaları kuracaksınız” dedi.

    “Sokağın, mahallenin ve köyün ne kadar sorunları varsa onlarla ilgileneceksiniz”

    Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Mahallede, köyde görev yapacaksınız. Görev yaptığınız köyde ve mahallede kaç çocuk var? Kaç genç var? Kaç aile var? Bunları bilmelisiniz. Madde bağımlısı çocuklardan haberdar olmalısınız. Sokağa terkedilmiş bir çocuk varsa, ondan haberdar olmalısınız. Eve kendisini mahkûm etmiş bir yaşlının dostu olmalısınız. Eve kendisini mahkûm etmiş, dışarı çıkamayan engelli kaç kardeşimiz var ise onları en çok siz ziyaret edeceksiniz. Aileler birbirine küstüğü zaman onları siz barıştıracaksınız. Bir yerde, bir çocuk dünyaya geldiği zaman, mihraptaki görevlimiz ‘Bana yeni bir cemaat geliyor’ diye kalben sevinç duymalı. Ona isim koyacağınız zaman da kulağına sadece ezan ve kamet getirmeyin. Kulağına ’Büyük bir iştiyakla seni camiye bekliyorum’ deyin. Bu aşk ile hizmet ederseniz muhteşem bir hayatınız olur. Sokağın, mahallenin ve köyün ne kadar sorunları varsa, sosyal meseleleri varsa onlarla da ilgileneceksiniz. Size gelmeyene gideceksiniz.”

    Başkan Görmez, Diyanet Teşkilatının artık sadece Türkiye’nin müessesesi olmadığını ifade ederek, dünyadaki bütün mazlum Müslümanlara hizmet götüren bir müessese olduğunu kaydetti. Dünyanın her tarafında kendilerinden hizmet bekleyen insanların bulunduğunu söyleyen Görmez konuşmasını, “Çıktığınız bu yolda Cenab-ı Hak sizleri muvaffak eylesin. Pişman etmesin. Mahcup etmesin. Mihrabın hakkını vererek, İslam dinini en güzel şekilde anlayarak, yaşayarak, tebliğ ederek, hayatımızı en güzel şekilde değerlendirmeyi Cenab-ı Hak bizlere nasip eylesin. Her biriniz, minberin hakkını vererek, milletimizin zor zamanında, en güzel bir şekilde hizmetlerle muvaffak olursunuz. İslam dininin, İslam ümmetinin, en zor zamanlarında yaşıyoruz. Cenab-ı Hak, bu zorlukları kolaylaştırmayı bizlere nasip eylesin. Cenab-ı Hak, bize umut bağlayan kardeşlerimizin umudunu boşa çıkarmasın” duasıyla bitirdi.

  • Kendisine Yardım Eden İmama Tuzak Kurdu

    Muğla’nın Marmaris ilçesinde, hırsızlık zanlısı bir şahıs camide beraber namaz kıldığı imamdan para aldıktan sonra evine kadar takip edip gündüz vakti bisikletini çaldı. Hırsızlık anları ise güvenlik kameralarına yansıdı.

    Olay, Kemeraltı Mahallesi 95. Sokak’taki müftülük binasında meydana geldi. Yeni Cami İmam Hatibi Bayram Olcay, namaz vakitlerinde camiye gitmek için 750 liraya bir bisiklet aldı. Müftülük sitesinde ikamet eden Olcay, hafta sonu bisikletini müftülük binası girişindeki koridora bırakıp yaya olarak camiye gitti. Öğle vakti camiye gelen bir kişi, imamla birlikte namaz kıldıktan sonra cami çıkışında zor durumda olduğunu söyleyerek yardım istedi. Adama inanan imam Olcay, cebinden çıkardığı bir miktar parayı şahısa verip camiden ayrıldı. Parayı alan şahıs bununla yetinmeyip imamı müftülük binasına kadar takip etti. Bir müddet bina içini gözleyen şüpheli, koridorda Bayram Olcay’a ait bisikleti gözüne kestirip çalmaya karar verdi. Hırsızlık şüphelisi gündüz vakti güvenlik kameralarına ve sokaktaki insanlara aldırış etmeden bisikleti binadan çıkartıp binerek hızla uzaklaştı.

    Sabah müftülüğe gelen Bayram Olcay bisikletini koyduğu yerde bulamayınca çalındığını anlayıp polise haber verdi. Müftülüğe ait güvenlik kameralarını inceleyen polis ekipleri, bisikleti çalan kişinin imamın camide para verdiği şahıs olduğunu tespit etti. Yaptığı iyilik karşısında bisikletinin çalınmasıyla şok olan imam Olcay, hırsızlık zanlısından şikayetçi oldu. Polis, eşgalini belirlediği hırsızı yakalamak için çalışma başlattı.

    “TOPLUMDA AHLAKİ ÇÖKÜŞ BAŞLADI”

    Marmaris İlçe Müftüsü Hasan Ersöz, böyle bir hırsızlığın Ramazan ayında yapılmış olmasından derin üzüntü duyduğunu söyledi. Ersöz, şöyle konuştu:

    “Kanunları tenkit etmek hakkımız ve haddimiz değil ama günümüzde hırsızlık hadiselerinin cezaları çok hafif ve hırsızı korur vaziyette. Bu kişi camiye gelip hocamıza paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Tutup hocamız bu arkadaşa para veriyor. Daha sonra din görevlimizi takip ediyor ve bisikletini çalıyor. Bu çirkin davranış elbette ki büyük bir haksızlık. toplumumuzdaki büyük bir çöküşü,ahlak erozyonunu, hak hukuka saygısızlığı gösteriyor.Maalesef bu kişi hem hocamızın parasını alıyor, İnşallah yakalanır, cezası neyse onu çeker. Dinimizde hırsızlık çok çirkin ve günah olarak kabul edilir.”