Etiket: ilaçsız

  • Dikkati ilaçsız geliştiriyor, beyni organize ediyor

    Dikkati ilaçsız geliştiriyor, beyni organize ediyor

    Doğu’nun Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) onaylı tek koçu Ayşenur Badıllı Solak, son 10 yıldır çocukların okul başarısını engelleyen ‘dikkat eksikliği’, ‘hiperaktivite’, ‘öğrenme güçlüğü’ ve ’sınav kaygısı‘ gibi sorunlarını ilaçsız çözebiliyor.

    Dikkat – Odaklanma ve koçluk hizmetlerinde 10 yılı tamamlayan Doğu’nun ve Erzurum’un ilk danışmanlık merkezi Berard, dünyadaki birçok dikkat geliştirme sistemlerini bünyesinde bulundurarak, bu tarz sorunlar yaşayan kişilere etkili ve kalıcı çözümler sunuyor.

    Bölgenin MYK (Mesleki Yeterlilik Kurumu) onaylı tek koçu olan Ayşenur Badıllı Solak, çocuklarda ekran bağımlılığı problemi, söz dinlememe, okul başarısızlığı, sınav kaygısı ve bir çok kişisel gelişim alanlarında kişilerin ihtiyaçlarını ‘ilaçsız’ karşılıyor.

    Kalıcı Etki Sağlıyor

    Avrupa ve Amerika’nın yaygın olarak kullandığı etkinlik ve güvenirliği bilimsel olarak kanıtlanmış programlardan biri olan Neurofeedback yöntemini de kullanan Ayşenur Badıllı Solak, bu sayede çok sayıda çocuk ve yetişkine katkı sağladı.

    Dikkat egzersizlerinin beynin bir çeşit yeniden öğrenme yöntemi olduğunu söyleyen Berard Uzmanı Ayşenur Badıllı Solak, Neurofeedback ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylere gerçek zamanlı geribildirimler vererek, odaklanılmış ve sürdürülebilir dikkatin nasıl sağlandığını ve nasıl devam ettireceklerini öğrettiklerini belirtti.

    İlaç Kullanmaya Gerek Yok

    Uzman Solak, “Dikkat eksikliği olan öğrencilerde, ilk odaklanma sırasında gerekli olan, analiz-muhakeme yapma yeteneğini belirleyen beyin bölgeleri bozuk ve uyumsuz çalışmaktadır. İlgili beyin bölgeleri bozuk çalışan öğrenciler tercih etmediği faaliyete bir türlü başlayamaz, ödevin başına oturur ve kısa sürede bahanelerle kalkar, ödevlerini ve eşyalarını okulda unutur. Sorumluluklarını yerine getirme konusunda sıkıntılar vardır. Sınavlarda kendi bilgisini doğru yansıtamaz, yüksek not beklerken, düşük notlar gelir, hep bir dalgınlık ve hayal dünyasında gibi durum vardır, seslenildiğinde duymaz, bakmaz, görmez, umursamaz. Sabahları bir türlü vaktinde yetişemez, evde durmadan ‘haydi, haydi, haydi…’ söylemleri vardır. Ancak ilaç kullanmadan dikkat geliştirici nöro analizi ile bu durumun objektif tespiti mümkündür. Dikkat geliştirici egzersiz programı ile elde edilen etki kalıcıdır. Erzurum Berard Dikkat- Konsantrasyon ve Algı Merkezi’nde öğrencinin dikkat düzeyinin objektif analizi sağlanır. Öğrencinin yaş grubuna göre dikkat yeteneği ve sahip olduğu bilgi potansiyelini hangi düzeyde kullanabildiği objektif olarak ölçümlenir” diye konuştu.

    Başarısı Kanıtlanmış Yöntem: Berard

    Berard yönteminin de konsantrasyon, algı sorunu, odaklanamama, hayata karşı isteksizlik, stres gibi sorunlara karşı zihni organize ettiğini belirten Ayşenur Badıllı Solak, 3 yaş ve üzeri herkesin bu eğitimi alabileceğini belirtti.

  • Uyuşturucudan ilaçsız bir şekilde kurtulmak zor değil

    Türkiye’de Narcanon programının tek uygulayıcısı olan Kurtuluş Vakfı’nda, uyuşturucu bağımlıları doğa ile iç içe ilaçsız eğitimler alarak bağımlılıktan kurtuluyor. Programla ilgili bilgiler veren Kurtuluş Vakfı Başkanı Ufuk Tezemir, “Narconon programı ile öğrenciler sadece eğitim ve rehberlik programıyla topluma kazandırılıyor. Birçok aşaması olan eğitimle hiçbir ilaç kullanmadan başarıya ulaşıyoruz” dedi.

    Türkiye’de hızla yayılan uyuşturucu batağının kurutulması için toplumun bilinçlendirilmesi, gerekli önlemlerin alınması ve gençlerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çeken Ufuk Tezemir, “Biz bunun için varız, devletimiz ve milletimizle omuz omuza verip bu sorunu çözebiliriz. Pratik ve öğrenme, kişiyi kararlığa, öz saygıya ve kişisel değerlerine yönlendirir. Diğer önemli bir husus, bu kurslar uyuşturucudan uzak bir yaşamı sürdürmek için gerekli öz kontrol ve kişisel gücün gelişimine yardım eder. Aynı fiziksel becerilerde olduğu gibi yaşam becerileri de öğrenilebilir. Narconon programı ile öğrenciler sadece eğitim ve rehberlik programıyla topluma kazandırılıyor. Birçok aşaması olan eğitimle hiçbir ilaç kullanmadan başarıya ulaşıyoruz” dye konuştu.

    Narconon programının çok kolay bir program ve bir yaşam modeli olduğunu belirten Tezemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kişi programa girince kimliğini kaybetmiş durumda oluyor, amacını, kişiliğini ve yaşama isteğini kaybetmiş durumda oluyor. Sadece uyuşturucuyu tanıyor. Narconon programı birkaç aşamadan geçerek insanın bütünlüğünü, dürüstlüğünü ve kendini yeniden kazanmasını sağlıyor. Bu program hayatını bugünü, yarını uyuşturucu kullanmadan nasıl yaşayabileceğini öğretiyor. Narconon programının amacı, ahlaki ve etik değerlerini yeniden keşfedip hayatta nasıl kullanacağını öğretiyor. Narconon eğitimini başarı ile tamamlayan, 14 yaşında uyuşturucu batağına saplanan ve 25 yıldır bağımlı olan bir öğrencimiz, 4 aylık eğitimini tamamladı şükürler olsun ki bu bayramda ailesine kavuşacak. Çocukluğundan hayal meyal hatırladığı bayramları, bu Ramazan Bayramı’nda ailesiyle birlikte yaşayacak. Gözlerinde ki mutluluk hiçbir şeye değişilmez. Bu mutluluğu bağımlı olan tüm insanların da yaşaması için eğitmen olarak kalacak.”

    Çevrede hayatı tehdit eden birçok unsur olduğuna da dikkat çeken Tezemir, “Oldukça iyi durumda olan bir kişi aniden kötüleşir ve başarısız olmaya başlarsa bu belli bir sebepten olur. Ya da kendini mutlu ve iyi hisseden kişi, görünen bir sebep olmaksızın aniden mutsuz hissetmeye başlarsa buna bir şey ya da bir kişi sebep olmaktadır. İnsanlar yaşamlarındaki iniş ve çıkışların üstesinden gelmek için bazen uyuşturucu ve uyuşturan ilaçlar kullanırlar. Ancak, uyuşturucu ve uyuşturan ilaçlar bu iniş çıkışların asıl sebeplerini çözmez, bu yüzden kişi aynı şeyleri yaşamaya devam eder. Kendinize ve diğer insanlara karşı dürüstseniz yaşamınızı her zaman iyi bir şekilde sürdürürsünüz. Kendi dürüstlüğünüz ve öz saygınız ve ne kadar başarılı olduğunuz arasında bir ilişki vardır. Dürüst ve kendine saygı duyan bir insan, dürüst olmayan bir insandan çok daha fazla şey yapabilir ve hedeflerine daha kolay ulaşır” şeklinde konuştu.

    “Dürüstlük ve öz saygı ilaç ve uyuşturucu kullanmadan yaşamak için hayati derecede önemlidir” diyen Tezemir, “Diğer insanlara karşı dürüstseniz yaşamınızı her zaman iyi bir şekilde sürdürürsünüz. Şu andaki çevremiz, sinmiş, insan hayatını tehdit eden birçok unsurla doludur. Uyuşturucular , radyoaktif atıklar , çevreyi kirleten şeyler, çeşitli kimyasal temizlik maddeleri sadece her yerde olmakla kalmıyor aynı zamanda zaman geçtikçe giderek yaygınlaşıyor. Aslında onlara o kadar sık rastlamaktayız ki onlardan kaçınmak neredeyse imkansızdır. Ağrı kesicilerin ve sakinleştiricilerin kolayca elde edilebilirliği, sanayi ve zirai kimyasal maddelerin ve kimyasal savaş için geliştirilmiş olan toksik maddelerin artan kullanımı, kısaca bu toplum, bu zamanda toksik maddelerle dolmuştur. Objektifler , Asistler ve Narconon kurslarıyla biyokimyasal dünyaya karşı koyabilir , uyuşturucusuz bir yaşam sürebilirsiniz. Bir kez uyuşturucu özlemi tamamen atıldığında ve bağımlılığın fiziksel yönü halledildiğinde, kişiyi ilk etapta uyuşturucuya iten nedenlere yönelme zamanıdır. Bu da bireyin başarısı için gerekli yaşam becerilerini öğreten pratik kurs çalışmalarıyla yapılır ki bu beceriler madde istiması ile savaşan kişilerin genellikle gözden kaçırdığı veya hiç sahip olmadığı şeydir. Biz Kurtuluş Vakfı olarak inançla, yılmadan üzerimize düşen görevi sonuna kadar yapacağız. Bize ulaşın, umutlarınızı ve geleceğinizi yeniden kazanın” ifadelerini kullandı.

  • İlaçsız göz anjiyografisi ile teşhis ve tedavide devrim

    Uzmanlar, böbrek sorunu olan şeker hastalarının veya ilaç alerjisi olan kişilerde damardan ilaç vermeden göz anjiyografisi yapılabildiğini söyledi.

    Halk arasında ’göz anjiyosu’ olarak da bilinen flöreseyn fundus anjiyografisi, özellikle göz sorunları olan şeker hastalarında ve sarı nokta hastalıklarında, çok sık başvurulan bir tanı yöntemi olduğunu belirten uzmanlar, bugüne kadar damardan özel bir ilaç vermeden göz anjiyografisi çekmenin mümkün olmadığını ifade etti. Özel Esentepe Hastanesi Göz Hastalıkları Prof. Dr. Berkant Kaderli, “Birçok hastada böbrek sorunu, hamilelik veya alerji gibi ilaç yan etkileri nedeniyle, göz anjiyografisi çekmek mümkün olmuyordu. Çekilen hastaların bir kısmında ise yoğun bulantı, kusma veya ilacın damar dışına kaçması sebebiyle, ağrı ya da önceden bilinmeyen alerjik reaksiyonlar meydana gelmekteydi. Oysa ilaçsız göz anjiyografisi yöntemi ile bütün bu riskleri ortadan kaldırmak mümkün oldu” dedi.

    Görme azlığı veya körlüğe yol açan birçok göz hastalığında, göz anjiyografisi çekmeden tanı ve tedavinin mümkün olmadığını belirten Kaderli, “İlaçsız göz anjiyografisinde, damardan ilaç verilmesine gerek yoktur. Bu yeni teknolojide, ışık dalgaları ile damar içinde akan kan hücreleri kaybedilmektedir. Böylece sinir tabakasını besleyen damarlarda kan akımı olup olmadığı, sinir tabakasının beslenip beslenemediği ve daha birçok ayrıntı, kesin bir şekilde görülebilmektedir. Ayrıca sarı nokta hastalığı gibi sinir tabakasının altında, zararlı damar gelişimi ve damarın cinsi çok erken safhada tespit edilebilmektedir. Böylece, erken ve kişiye uygun tedavi ile çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir. İlaçsız göz anjiyografisinin diğer avantajı ise ilaçlı anjiyografi ile görülemeyen sinir tabakasının altındaki derin dokuların da görülebilmesidir. Bu yeni teknoloji, hastaları riske maruz bırakmadan, erken tanı ve tedavi kolaylığı sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

  • Hamilelerde alerjik rinite ilaçsız tedavi

    Alerjik rinitin hapşırma, burun akıntısı, kaşıntı ve burun tıkanıklığı belirtileriyle kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini dile getiren Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Fırat Demirtaşoğlu, rahatsızlığın özellikle bahar aylarında görüldüğünü belirtti. Hamilelerde de uygulanabilen Rhinolight yöntemi sayesinde ilaç kullanmadan şikayetlerin azaltıldığını vurgulayan Dr. Demirtaşoğlu, her bünyede farklı sonuçların alındığının da altını çizdi.

    Baharın gelişi ile havada artış gösteren çiçek tozları ve polenlerin de alerjide ciddi şekilde etkili olduğunu dile getiren Dr. Demirtaşoğlu, “Alerjik rinit bir burun rahatsızlığı değil bağışıklık sistemi rahatsızlığıdır. Vücudun bazı alerjen maddelere tepki vermesiyle gelişen bu süreç, kişinin solunum sistemini dolayısıyla da nefes alış verişini olumsuz etkiler. Alerjik rinitin kesin tedavisi olmamakla beraber alternatif tedavi yöntemleriyle kişinin şikayetlerini azaltabiliyoruz. Alerjenlerin etkilerini azaltıcı ilaçlar ve Rhinolight ile ışık tedavisi sayesinde hastanın bu dönemi daha rahat geçirmesi sağlanabiliyor. Rhinolight hamilelerde de güvenle uygulanan bir metot” dedi.

  • İlaçsız Narconon, bağımlıların yeni umudu

    Balıkesir’in Edremit ilçesi Kaz Dağları’nın eteklerinde ‘Narconon Programı’ ile uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere, çeşitli yöntemlerle rehabilite uygulanıyor.

    Narconon Programıyla uyuşturucu, uyarıcı ve alkol bağımlılarına, destek ve ilaçsız rehberlik eğitimi veriliyor. Türkiye’de 4 yıldır devam eden ‘Narconon’ Türkiye Eğitim ve Rehberlik Programında, madde bağımlısı gençlere 3-4 aylık bir rehabilitasyon süreci gerçekleştiriliyor.

    Kurtuluş Vakfı Başkanı Ufuk Tanay Tezemir, Türkiye’de geçen yıl uyuşturucu tedavisi gören bağımlı yaşının en küçük 13, en büyük 65 olduğunu belirtti.

    Toplumda bağımlılık yapıcı maddelerin kullanılması ve yayılmasını önleme çalışmalarının, toplumda sağlıklı davranışların gelişmesini sağlamak amacıyla yapıldığını dile getiren Tezemir, “Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü halde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır. Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar”dedi.

    Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli olmadığının altını çizen Tezemir, “Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir” diye konuştu.

    “Ailelerin önemi”

    Ufuk Tanay Tezemir, “Elimizde bir program var ve bu program onlarca insana umut oldu, onlarca insanı kurtardı.Ne kadar çok çalışır ve proje üretirsek milletimiz ve devletimiz o kadar rahat nefes alabilir .Başta ailelerin bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Bir takım sivil toplum örgütleri ile görüşüp, konuşuyoruz, seminerler veriyoruz, önleme çalışmaları yapıyoruz. Ancak aile doğru bilgilendirildiği zaman daha çok faydalı sonuçlar alıyoruz. Bugün onun başına gelen yarın bir başkasının da başına gelebilir. Bu madde artık her yerden temin edilebiliyor ama bunun önüne geçebiliriz. Vakıf olarak bu işe dört elle sarılmış durumdayız. Hem merkezimizde eğittiğimiz öğrencilerimiz hem de bilinçlendirdiğimiz ailelerimiz ile beraber günden güne daha iyi sonuçlar almaya başladık” ifadelerine yer verdi.

    “Doğada eğitim”

    Narconon programına katılma şartlarından bahseden Tezemir, “Arkadaşlarımız öğrenci eğitmeni ile beraber birebir görüşmesini tamamlıyor ve bundan sonra programa kabulünü yapıyoruz. Bu programda bağımlılara öğrenci diyoruz, girişi yapılan öğrencilerimiz önce adaptasyon süreci yaşıyor. Eğitmeni ile 2 haftalık bu dönemi eğitimlerle beraber tamamlıyor. Eğitimler kişinin kafasındaki düşünceleri egale etmek adına düşüncelerini buradaki tesisimize odaklıyoruz. Doğaya, arkadaşlarına, sohbet etmeye, aktiviteler yapmaya odaklıyoruz. Biz istiyoruz ki bu farkındalığı hep beraber oluşturalım. Daha çok insanın kalbine dokunalım. Gençler olarak bu vakfı kurduk ve devlet büyüklerimiz ile birlikte yol almak en büyük hedefimiz” diye konuştu.