Etiket: İhtiyacı

  • Gasptan yakalandı, “Benim babamın paraya ihtiyacı yok” dedi

    Adana’da iki olayda bin 330 lira gasp ettiği iddiası ile yakalanan zanlı, “Benim gaspla işim yok, benim de babamın da paraya ihtiyacı yok” dedi.

    Edinilen bilgiye göre, ilk gasp vakası Seyhan ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre, bir hafta içinde Hürriyet Mahallesi’nde bir bakkal, 2 şahıs ve 2 taksici gasp edildi. Gasp edilen şahıslar, polise gelerek şikayette bulundu. Hemen harekete geçen Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Gasp Büro Amirliği ekipleri çalışma başlattı. Polis, eylemi Kadir K. (20) ve 17 yaşındaki İ.C.Y.’nin yaptığını belirledi. Ayrıca bakkaldan bin lira, A.Ş.’den 50, S.Y.’den ise bıçak zoruyla 280 lira gasp edilmesi olayını da Kadir K. ile İ.C.Y.’nin birlikte yaptığı, 2 taksiciden bıçak zoruyla bin 20 lira gasp edilmesi olayını ise İ.C.Y.’nin tek başına yaptığı belirlendi. Polis bu tespitlerin ardından zanlıları yakalamak için çalışma başlattı. İ.C.Y. Saydam Caddesi’nde yakalanırken, Kadir K. Hürriyet Mahallesi’nde yakalandı. Gasp büro amirliğine getirilen zanlılar sorguya alındı. Zanlı İ.C.Y. yaşı küçük olduğu için çocuk şube müdürlüğüne teslim edildi. Kadir K. ise emniyette sorgulandı ancak suçlamaları kabul etmedi. İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, bu sırada basın mensuplarının “Neden gasp yaptın” sorusu üzerine “Ben bir şey yapmadım, herkes bunu biliyor. 4 gasp mı? Yok 10 tane yaptım. Ne gasbı git işine. Benim gaspla işim yok. Benim paraya ihtiyacım yok, babamın da paraya ihtiyacı yok” dedi.

  • Kamu Başdenetçisi Malkoç: “İnsanlığın huzura, demokrasiye, insan haklarına ve barışa ihtiyacı var”

    Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, insanlığın huzura, demokrasiye, insan haklarına ve barışa ihtiyacı olduğunu söyledi.

    Malkoç, Portekiz Büyükelçisi Paula Leal da Silva ve Ukrayna Büyükelçisi Andrii Sybıha’ı makamında ağırladı. Ukrayna Büyükelçisi Sybıha, Türkiye’nin stratejik ortak değil aynı zamanda dost ve kardeş ülke olduğunu söyledi. Mevlana’nın bir sözünü hatırlatan Sybıha “Türkçe konuşamadığım için özür dilerim. Mevlana’nın dediği gibi aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşır. İkili ilişkilerimizi stratejik ortaklık seviyesine çıkarmayı başardık. Bu başarı cumhurbaşkanlarımızın dostlukları sayesinde olmuştur. Bu yıl da ikili ilişkilerimizde çok sembolik bir yıl, Ukrayna ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin 25. yıl dönümünü kutluyoruz. Gerçekten bizim içinde önemli bir yıl olacak. Bu bağlamda da Türkiye Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasının özellikle Kırım konusunda sergilediği tutum için teşekkür etmek istiyoruz. Dostluğumuz farklı seviyelerde de gelişiyor. Geçen sene 1 milyondan fazla turist Ukrayna’dan Türkiye’ye gelip ziyaret etmiştir. Bu da farklı boyutlarda da ilişkilerimizin gelişmesinin bir göstergesidir. Ukrayna’dan gelen turistler sizin için herhangi bir sorun yaratmamışlardır. İnsan hakları ihlali de yoktu. Şunu ifade etmek isterim ki her türlü iş birliğine hazırız” şeklinde konuştu.

    Büyükelçi Sybıha’ı makamında ağırlamaktan onur duyduğunu ifade eden Malkoç ise, “Ukrayna ile Türkiye’nin derin dostlukları var. Arzumuz bunların gelişerek, artarak sürdürülmesi. Bunda Büyükelçi Andrii Sybıha’nın büyük katkısı olacağından eminim. Türkiye’de yeni göreve başlamasına rağmen Türkiyeyi iyi biliyor. Bu konuda çok istekli, arzulu ve sempatik. Karadeniz’in güneyinde biz, kuzeyinde Ukrayna inşallah Karadeniz’i dostluk gölüne dönüştürürüz. Sorunları çözeriz diye umut ediyorum. Biz Kamu Denetçisi olarak Türkiye’deki işleyişiyle alakalı şikayetleri inceliyoruz. Türkiye’de iyi yönetim ilkelerinin gelişmesi, hukukun yerleşmesine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Özellikle dünyada gelişen insan hakları ihlalleri bizi son derece rahatsız ediyor. Avrupa’da yaşanan ırkçılık, yabancı düşmanlığı bütün ülkelerin mücadele etmesi gereken hususlar bunlar. Çünkü insanlığın huzura, demokrasiye, insan haklarına ve barışa ihtiyacı var. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde alınan kararlar insan hakları açısından bizi son derece rahatsız etmiştir. Bir ülkenin halkına komple yasak koymak insan haklarına aykırıdır. 5 yaşındaki çocuğa kelepçe takmak kötü bir şeydir. Özellikle de bunu bir hükümet sözcüsünün savunması çok daha kötü bir şeydir” ifadelerini kullandı.

    Malkoç, Portekiz Büyükelçisi Paula Leal da Silva’nın hayırlı olsuna geldiğini kaydederek, “Nezaketinden dolayı teşekkür ediyorum. Kendisini ağırlamaktan dolayı memnun olduğumu ifade ediyorum” diye konuştu.

    Portekiz Büyükelçisi Paula Leal da Silva, “Çok kısa bir süredir Türkiye’deyim. Ülkenizin çok önemli bir tarihi var. Çok önemli bir konumu var. Dolayısıyla ülkenizi çok seviyorum. Burada sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyorum” şeklinde konuştu.

  • Kdz. Ereğli’nin içme suyu ve arıtma ihtiyacı uzun vadede çözüme kavuşuyor

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, Zonguldak Ereğli’nin içme suyu ve arıtma ihtiyacını uzun vadede çözüme kavuşturmak için harekete geçti.

    Proje ile bölgeye memba kalitesinde su temin edeceklerini belirten Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Ereğli İçmesuyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi ile Ereğli ilçe merkezi ve civar yerleşim yerlerine yılda 25,6 milyon metreküp arıtılmış içme suyu temin edeceğiz” dedi.

    DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 27 kilometre uzunluğunda inşa edilecek Ereğli İçmesuyu İsale Hattı’nın fiziki gerçekleşme oranı yüzde 64’e ulaştı. Proje kapsamında arıtma tesisinden alınacak su ile Ereğli ilçe merkezi, Gülüç, Delihakkı, Ören yerleşim yerleri ve civar yerleşim yerlerine yılda 25,6 milyon metreküp içme suyu temin edilecek.

    Çalışmaların hızla devam ettiği Ereğli İçmesuyu Arıtma Tesisi’nde ise Kızılcapınar Barajı’ndan alınacak su, 6 kilometrelik ana isale hattı ile inşa edilecek içme suyu arıtma tesisine getirilecek. Fiziki gerçekleşme oranı yüzde 98’e ulaşan tesisin tamamlanması ile yılda 25,6 milyon metreküp arıtılmış su Ereğli ilçesine verilecek.

    Ereğli İçmesuyu İsale Hattı ve arıtma tesisi hizmete alındığında şehre “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik”e uygun yüksek standartlı içme suyu temin edileceğini vurgulayan Prof. Eroğlu, “Tek merkezden işletilen modern bir tesis inşa edileceği için su maliyetleri düşecek. Ayrıca, tesisin depolamalı olması sebebiyle güvenilir bir kaynaktan su temini sağlanarak, şehrin uzun vadeli içme suyu ihtiyacı güvence altına alınmış olacak” diye konuştu.

    Zonguldak’a yatırım sağanağı

    DSİ tarafından 2003-2016 yılları arasında Zonguldak’a takriben 309 milyon TL yatırım yapıldığının altını çizen Bakan Eroğlu, “2003 yılından bugüne kadar Zonguldak’ta 2 adet içme suyu tesisi tamamladık ve toplamda 210 bin kişiye yılda 35,52 milyon metreküp içme suyu temin ettik. 2019 yılı sonuna kadar 3 adet içme suyu tesisini daha hizmete alarak, toplamda 110 bin kişi için yılda ilave 25,6 milyon metreküp içme suyu sağlayacağız” dedi.

  • KGF: “Yerel basının can suyuna ihtiyacı var”

    Karadeniz Gazeteciler Federasyonu (KGF) Genel Başkanı ve Ordu 19 Eylül Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erdoğan Erişen, Anadolu esnafı gibi yerel basının da can suyuna ihtiyacı olduğunu söyledi.

    Türk basınının 2016 yılın da sorunlarını 2017’ye erteleyerek tamamladığını belirten KGF Genel Başkanı Erdoğan Erişen, yerel basının durumunun ise çok daha vahim olduğunu söyledi.

    Türk basının genel anlamda 2016 yılı 15 Temmuz’un da yaşanan hain kalkışmada görev ve sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirdiğine işaret eden Erişen, şunları söyledi: “Türk halkı ve Türk medyası, 15 Temmuz gecesi demokrasi adına önemli bir sınav vermiştir. Medyamız darbecilerin müdahalelerine rağmen yayınlarını sürdürerek kanlı emellerini gerçekleştirmelerine engel olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi 15 Temmuz hain girişiminde de en büyük görevi medya üstlenmiştir. Ancak ülkeyi yönetenlerin de medyaya karşı sorumluluğunu yerine getirmesinin zamanı gelmiş ve geçmektedir.”

    Başta yerel basın olmak üzere medyanın tüm girdileri döviz üzerinden olduğu için hızlı bir ekonomik çöküntü yaşadığını da belirten Erişen, şöyle devam etti: “Bugün ülke genelindeki şehirler billboardlar ile hızla kirlenmektedir. Ülkeyi ve illeri yönetenler bu kirliliğe çanak tutmakta, haberlerini medyaya, reklamlarını da büyük oranda bu billboardlara vermektedirler. Dolayısıyla yerel basın tüm bu ekonomik zorluklar içerisinde yeni bir haksız rekabet ile karşı karşıyadır.”

    Erişen, 2017 yılından beklentilerini de “tam özgürlükçü bir basın yasası”, “medyada sendikalaşmanın önünün açılması ve desteklenmesi”, “yıpranma hakkının sadece basın kartı taşıyanlara değil medyanın tüm birimlerinde çalışanlara da tanınması” ve “meslek standardının oluşabilmesi ve her isteyenin gazeteci olmasının önünün kesilmesi için oda veya başka bir isim altında mesleki düzenlemeye gidilmesi” olarak açıkladı.

  • “Dünyanın üst otoriteye ihtiyacı var”

    Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ile Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (GASAM) düzenlediği “İnsan Hakları Hukukunda Halep” konulu panelde, Suriye’de insan hakları ihlalleri üzerine konuşuldu.

    Üniversitenin Haliç Yerleşkesi’nde düzenlenen panelin açılış konuşmasını yapan GASAM Başkanı Cemal Demir Suriye’deki krizi, yerel iç savaş, bölgesel kriz ve küresel rekabet olarak 3 şekilde tanımladığını, bu 3 aşamada da dünyanın evrensel ahlak değerlerinin yerle bir edildiğini ifade etti. Müslümanların da Suriye’deki duyarsızlığına dikkat çeken Demir, genç zihinlerin çözüm için kendi reçetelerini yazmaları gerekliliğine işaret etti.

    “Devletler terör örgütü kılığında”

    Suriye savaşının bütün bilinenleri altüst ettiğini söyleyen GENAR Başkanı İhsan Aktaş, soğuk savaş döneminde bile her şeyin bir hukuku olduğunu, bir ülkenin başka bir ülke üzerindeki işgalini bir haklılık prensibine dayandırdığını, Irak ile başlayan menfaate dayalı işgal hareketinin son halkasının Suriye’de sürdürüldüğünü belirtti. Artık savaşların hukukuyla birlikte ahlakının da kalmadığını söyleyen Aktaş, devletlerin özellikle Ortadoğu’da terör örgütü kılığına girmesinin uzun vadede insanlar için en tehlikeli şey olduğunu ifade etti.

    Suriye Nur Derneği Başkanı Dr. Mehdi Davut, savaş öncesindeki Suriye’den bahsettiği konuşmasında, ülkedeki baskıcı rejimin hayatı nasıl olumsuz etkilediğine dair içeriden bir göz olarak bilgi verdi ve insanların adeta bir korku cumhuriyetinde yaşadıklarını söyledi.

    “BM, 3. Dünya Savaşı’nı engelleyemeyecek”

    Evrensel hukukun Suriye’de nasıl uygulandığı üzerine konuşan Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi Hukuk Direktörü Av. Mustafa Demiral, küresel savaşların önüne geçmek için ve dünyada barış, adalet ve güvenliği sağlamak üzere kurulan BM’nin uygulamada ne denli eksik kaldığına dikkat çekti. Devletlerin rızaî olarak imzaladıkları uluslararası hukuk anlaşmalarında, kuralları ihlal edenlere yaptırım uygulayacak bir üst otorite olmamasının Suriye’deki mevcut durumun yaşanmasına sebep olduğunu söyleyen Demiral, küresel bir lidere acil ihtiyaç olduğunu aktardı. BM’nin işleyişindeki düzensizlik ve siyasi aktörlerin güçlü tavrının Suriye’de işlenen insanlık suçlarının yargılanmasına engel teşkil ettiğini aktaran Demiral, BM’nin 3. dünya savaşının çıkmasına engel olamayacağını da sözlerine ekledi.

    “Suriye’nin yeniden inşası 25 yılı bulacak”

    İnsani Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) Araştırmacısı Soner Doğan Arap baharının Suriye bilançosuyla ilgili bilgi verdi. 6 yıllık süreçte 500 bin insanın öldüğünü, 1 milyondan fazla insanın yaralandığını, 13 milyon insanın mülteci konumunda yaşadığını söyleyen Doğan; bazı kaynaklarda yer alan BM’nin 2015 yılından itibaren Suriye’de ölen insanların kaydını tutmadığı bilgisine dikkat çekti. Suriye’nin yeniden inşası için yıllık 7,5 milyar dolara ihtiyaç olduğunu belirten Doğan, toparlanmanın 20-25 yılı bulabileceğini söyledi.