Etiket: İhtiyacı

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “İslam âlemi olarak aramızda birlik beraberlik ve kardeşlik anlayışının daha da kökleşmesine ihtiyacı var”

    Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud’un düzenlediği “Geleneksel Bayramlaşma Töreni”nde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İslam alemi olarak aramızda birlik beraberlik ve kardeşlik anlayışının daha da kökleşmesine ihtiyacı var” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud’un bu yıl hac farizasını yerine getiren devlet başkanları, İslami şahsiyetler ve hac heyet başkanlarının bayramlarını kutlamak için Mina’daki Krallık Sarayı’nda düzenlediği “Geleneksel Bayramlaşma Töreni”ne katıldı.

    Programda hac heyet başkanları adına bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İslam âleminin Kurban Bayramı’nı tebrik ederek, “Yüce Mevla’dan bu bayramın İslam âlemine hayırlar getirmesini, nice bayramlara sağlık, afiyet ve bereketle tekrar kavuşmayı niyaz ederim” dedi.

    “Hac Arefedir”

    “İslam âlemi olarak aramızda birlik, beraberlik ve kardeşlik anlayışının daha da kökleşmesine ihtiyacımız vardır” diyen Başkan Erbaş, “Hac ‘Arefedir’, yani ‘tanışmaktır’. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: Ey insanlar, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. Allah katında sizin en değerliniz en takvalı olanınızdır. Muhakkak Allah bilendir, haberdar olandır” şeklinde konuştu.

    Allah katında en sevimli ve en kutsal beldede olduklarına işaret eden Başkan Erbaş, konuşmasında Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nden bir bölüme de yer verdi:

    “Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır. Tebliğ ettim mi? Dediler ki Allah resulü tebliğ etmiştir, sonra dedi ki: bugün hangi gündür? Ashap bugün haram gündür dediler, sonra dedi ki: bu ay hangi aydır? Ashap bu ay haram aydır dediler, sonra dedi ki: peki bu belde? Ashap bu belde haram beldedir dediler, sonra dedi ki: Yüce Allah da kendi aranızda, kanlarınızı, mallarınızı ve namuslarınızı bugünün, ayın ve bu beldenin haramlığı gibi haram kılmıştır. Tebliğ ettim mi? Dediler ki ’evet Allah resulü tebliğ etmiştir’, dedi ki: Sizden işiten işitmeyene bildirsin.”

    “Yüce Mevla’dan İslam ülkelerindeki Müslümanları en doğru yola iletmesini niyaz ederim”

    Konuşmasının devamında tüm İslam âlemi için dua eden Erbaş, “Yüce Mevla’dan, bu kutsal beldeleri ve tüm İslam ülkelerini, her türlü fitne ve kötülüklerden korumasını, tüm İslam ülkelerindeki Müslümanları en doğru yola iletmesini niyaz ederim. Allah’ım haccımızı mebrur, sayımızı meşkur, günahlarımızı mağfur ve amelimizi makbul eyle. Allah’ım senin evini ziyarete gelen misafirlerine ülkelerine sağlık ve afiyetle dönmelerini nasip eyle” ifadelerini kullandı.

  • Poşet dolusu altını lavabo ihtiyacı kurtardı

    Adıyaman’da dolandırıcıların kumpasına düşen ve kendi elleriyle dolandırıcılara bir poşet altını teslim etmek için yola çıkan kuyumcunun poşet dolusu altınını tuvalet ihtiyacı kurtardı.

    Adıyaman’da Ulu Cami karşında kuyumculuk yapan Yunus Ulum’u telefonla arayarak kendisini polis olarak tanıtan dolandırıcılar Ulum’u tuzağa düşürdü. Babası Şerif Ulum ve kardeşi Ali Ulum’u telefonla Emniyet Müdürlüğüne yönlendirerek Yunus Ulum’u iş yerinde tek başına bırakan dolandırıcılar, kullandıkları özel bir program ile sanki babasının telefonundan arıyormuş gibi şahsın altınlarını ele geçirmeye çalıştı. Telefonla verilen talimatları yerine getiren Yunus Ulum, 110 bin liralık yarım kilo altını poşete koyarak dolandırıcıların belirttiği adrese doğru yola çıktı. Adıyaman’dan Şanlıurfa istikametine giderken tuvaleti gelen ve telefonu kapatarak lavaboya giren Ulum, polis ve ailesinin telefonuna attığı mesajlar ile dolandırılmaktan son anda kurtuldu. Yunus Ulum’un tuvalet ihtiyacı kendisini dolandırılmaktan son anda kurtardı.

    Yunus Ulum’un dolandırıcılarla telefonla görüşmesi, altınları poşete koyarak dolandırıcıların belirttiği yere doğru gitmesi ise güvenlik kameralarına yansıdı.

    İstanbul’da altın firmasından kendisi adına sahte parayla alışveriş yapıldığı söylenerek altınlarla birlikte savcılığa gelmesi istenen Yunus Ulum başından geçenleri şöyle anlattı:

    “Beni arayarak direk savcılığa gelmemi istediler. Yanımda bir miktar altınla gelmemi istediler. 500 gram, 600 gram civarında altınla gelmemi istediler. Patentlerine bakılacak ayrı ayrı diye. Ben de bir anda kardeşimle babam savcılıkta olduğu için bir sıkıntı olmayacağını düşünerek savcılığa gitmeye yol aldım. Savcılığa 100-200 metre kala bana Bozova’yı bilip bilmediği sordu. Ben de bildiğimi söyledim. ‘Suçlular orada yakalanmış, babanla kardeşin şu an Bozava’ya gidiyor’ dedi. Beni de çağırdılar. Ben de bir araba bulum direk Bozava’ya doğru yola çıktım. 30-35 kilometre sonra lavabo ihtiyacım geldi. Telefonum sürekli açıktı. Direk telefonu kapatıp, arabayı durdurup lavabo ihtiyacımı gördükten sonra telefonuma yüzlerce mesaj geldi. Dolandırıcılar gitme diye, ondan sonra dönüp jandarmaya sığındım. Böyle bir durumda babanız anneniz sizi aradığında hem konferans yaparak sizi görüştürüyorlar hem de babanızın, annenizin, kardeşinizin telefonunu klonlayarak sizleri arattırıp ‘babanız şuan ifade veriyor’ diyerek bizi kandırıyorlar. Böyle şeylere düşmeyin. Beni lavabo ihtiyacım kurtardı. Durduktan sonra telefonu kapatınca bana yüzlerce mesaj geldi. 510 gram civarında ve piyasa değeri şuan 105-110 bin TL civarında altın yanımdaydı.”

  • Öztürk: “Çağın İhtiyacı: İslam Ekonomisi ve Finans”

    Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi geçtiğimiz yıllarda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde öğrenci alımına başlayan İslam Ekonomisi ve Finans Bölümüne bu yıl 50 öğrenci kabul edilecek.

    Ekonomi teorilerinin yetersiz kaldığı ve bunalımlara sebep olduğu günümüzde, İslam ekonomisi bu boşluğu doldurarak, değerlerimize ait bir ekonomi modeli olarak karşımıza çıkıyor. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ile birçok Avrupa ülkesi, bugün İslam ekonomisi ve finans anlayışını mercek altına alarak çalışma grupları oluşturuyor ve bu sistemi ayrıntılı olarak inceliyor.

    50 öğrenciden 45’i burslu eğitim alabilecek

    KTO Karatay Üniversitesi de mevcut ekonomik sistemin yetersiz geldiği alanda sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, odalar, borsalar, bankalar ve birçok kurumla istişareler sonucunda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde İslam Ekonomisi ve Finans Bölümü’ne geçtiğimiz yıllarda öğrenci kabulüne başlamıştı. Öğrencileri ile ekonomi alanında çalışan yetkin kurum ve kişilere lisans düzeyinde İslam Ekonomisi ve Finans kapsamında gerekli akademik bilgiyi kazandırmak amacıyla Türkiye’de ilk olarak açılan bölüm, 2018-2019 öğrenim döneminde 50 öğrenci kabul edecek, 45’i ise burslu eğitim alabilecek. Ayrıca KTO Karatay Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finans Bölümü öğrencileri, üniversite bünyesinde uygun görülen 9 bölümle Çift Anadal yaparak çift diploma ile mezun olabilecek.

    “İhtiyaç duyulan bölümlerde eğitim vermeye devam ediyoruz”

    KTO Karatay Üniversitesi olarak bölgede ve ülkede ihtiyaç duyulan bölümlerde eğitim vermeye devam ettiklerini, akademik alanda da bu şekilde planlama yaptıklarını aktaran KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Öztürk, “Dünyada ve ülkemizde son yıllarda ihtiyaç duyulan ve alternatifi olmayan bir bölümü ülkemize ve şehrimize kazandırmıştık. İslam Ekonomisi ve Finans alanında disiplinler arası bir yaklaşımla 2 yıldır lisans eğitimi veriyor, ulusal ve uluslararası çalışmalarda yer alabilecek yetişmiş insan potansiyelini oluşturuyoruz. Katılım bankacılığı konusunda uzmanlaşmış personel ihtiyacı son dönemde ülkemiz iş dünyası için büyük gereklilik haline gelmiştir. Bu kapsamda üniversitemizde, ülkemizin de bu alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli, çok boyutlu problemlere karşı sürdürülebilir çözümler üretebilecek ve yeni modeller geliştirebilecek uzmanlar yetiştiriyoruz” diye konuştu.

    Başkan Öztürk, “2014’te 778 milyar dolara ulaşan İslami banka aktiflerinin, 2019’a ise Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı önde gelen 6 pazarda 1.8 trilyon dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Ülkemizin 2023 politikaları çerçevesinde yapılan çalışmalar, atılım politikaları, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma gibi hedefleri de dikkate alındığında; Türkiye´de İslam ekonomisi ve finans pazar payının 2023’te yüzde 15’e çıkacağı öngörülmekte, böylelikle İslam Ekonomisi ve Finans Bölümü’nün daha da önem kazanacağı tahmin edilmektedir” dedi.

  • Doğru: “Tarım Kredi Kooperatifleri’nin yenilenmeye ihtiyacı vardır”

    Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, çiftçiler için çok önemli bir kuruluş olan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’nin organizasyonunda yenilenmeye gidilmesi gerektiğini söyledi.

    Tarım Kredi Kooperatifleri’nin üreticilere çok önemli destekler sağladığını ifade eden Doğru, “Bu kuruluşta nakliye ve hamaliye giderleri hariç aynı markalı üre gübresinin kilosu 1 lira 30 kuruş. Her hangi bir gübre bayiinde nakliye ve hamaliye dahil 1 lira 26 kuruş. Kooperatifçilik, bütün girdilerin ortak alınarak; ortak almanın getirdiği güç ve sinerji ile fiyatları aşağıya çekmek, üretim maliyetlerini de azaltarak karlılığı arttırmak için oluşmuş bir birlikteliktir” dedi.

    “Türkiye’nin en büyük gübre alıcısı”

    Türkiye’de tüketilen gübrenin yaklaşık yüzde 35’inin Tarım Kredi Kooperatifleri’nin üzerinden pazarlandığını belirten Doğru, “Bu kuruluş, Türkiye’nin en büyük gübre alıcısı konumunda, çok büyük bir güçtür. O zaman pazarlığı ve organizasyonu daha iyi yapıp, gübre fiyatlarını aşağıya çekebilir. Böylece sektördeki diğer gübre fiyatlarını da regüle eder. Ama gerçek fiyatlara bakacak olursak hal böyle değildir” diye konuştu.

    “Tarım Bakanlığı’nda gündeme getiriyoruz”

    Türk tarımında özellikle küçük çiftçilere finansal destek sağlayan Tarım Kredi Kooperatifleri’nin değerini her fırsatta gündeme getirdiklerini vurgulayan Doğru, “Bu kuruluş, hazinenin verdiği destekle bu paraları çiftçiye düşük faizli kredi olarak veriyor. Ama girdilere bakacak olursanız; serbest piyasada satılan girdi fiyatları kooperatiften daha ucuz. Burada bir mantıksızlık var. Organizasyonda veya yönetimde bir yanlışlık var. Bu konuyu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın gündemine getiriyoruz, daha da getirmeye devam edeceğiz. Bu organizasyonda yenilemeye veya işlevsel bir reforma gidilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Organizasyon tekrar gözden geçirilmelidir”

    Kooperatifin personel ve şube sayısının daraltılabileceğini söyleyen Mutu Doğru, şunları kaydetti;

    “Bugün artık Türkiye eski Türkiye değildir. Lojistik imkanlarımız ve yollarımız çok gelişti. Gübre bir merkezden alınıp istenen köy veya kasabaya gübre rahatlıkla ulaştırılabilir. Belki de bu organizasyonu yenileyerek maliyetleri aşağıya çekmek lazım. Bunun için de sanırım Tarım Bakanlığında topyekûn bir reforma gitmek lazım ki çiftçinin girdi maliyetlerini düşürebilelim. Tarım Kredi Kooperatifleri çok büyük miktarlarda yem de pazarlıyor. Yem girdi fiyatlarını dahi regüle edebilecek bir güçtedir. Ama maalesef piyasanın üstünde girdileri çiftçilere satıyor. Bu organizasyonu tekrar gözden geçirip, değiştirmek gerekiyor.”

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu: “Dünyanın bizim medeniyetimize ihtiyacı var”

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Daha dün Srebrenitsa’da Aliya’nın çocuklarını, dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tuttular. Şu an Filistin’de aynı zulüm devam ediyor. Irak’ı, Suriye’yi yerle yeksan ettiler. Kürdün, Türkmen’in, Arap’ın çocuğunu alçakça katlediyorlar. Kafkaslar’da kan dökülüyor. Arakan’da bir yudum suyla buluşamayan çocuklar hayatlarını yitiriyor. Afrika’daki mezalimi anlatacak dilimiz yok. Bütün bunları yapan, bizim medeniyetimiz değil. Bu dünyanın bizim medeniyetimize ihtiyacı var” dedi.

    Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’un Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin 100. yıldönümü dolayısıyla düzenlediği programa Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu’nun yanı sıra Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, 100. yıl dolayısıyla Azerbaycan’da kurulan “Azerbaycan 2018” sivil toplum inisiyatifinin Türkiye Temsilcisi Saide Ekmen katıldı.

    Türk-İslam dünyasının UNESCO’su olarak nitelendirdiği TÜRKSOY’u faaliyetleri için tebrik eden Topçu, Türkiye ile Azerbaycan’ın son dönemde yeniden yükselişe geçen ilişkilerine ve iki ülke ilişkilerinin yakın tarihine göndermelerde bulundu.

    “İkiz kardeşlerin başı beraber ağrır”

    Topçu, “Biz aslında altı devlet bir milletiz. Biz hepimiz Tanrı Dağı’ndan inen tek bir milletiz. Ama bu Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili benim bir tespitim var. Bir ailenin 6-7 evladı olur, bunların iki tanesi ikiz olur. Onların beraber başları ağrır, beraber üzülürler beraber sevinirler. Azerbaycan’la biz böyleyiz. Azerbaycan’la Türkiye ikiz kardeştir. Onun içindir ki; Azerbaycan’ın en dar anında Türkiye Azerbaycan’ın yardımına koşmuştur, Türkiye’nin yardımına da en dar anında Azerbaycan koşmuştur. Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında diyor ki; ‘onların sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir’” dedi.

    “Paşam, kardeş kardeşe dar günde borç vermez; elinden tutar”

    Azerbaycan’ın kurduğu Halk Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk’e ilham kaynağı olduğunu kendi el yazısı ile kaleme aldığı notlarından bilindiğinin altını çizen Topçu 1.Dünya Savaşı döneminde iki devlet arasında yaşananları şu sözlerle aktardı:

    “Kendileri Bolşeviklerle uğraşırken, Mustafa Kemal Atatürk o günkü şartlarda, Allah rahmet etsin, Azerbaycan’ımızın Cumhurbaşkanı Neriman Nerimanov’dan borç istemek için bir mektup gönderiyor. Nerimanov bir milyon altını içinde bir yazı ile gönderiyor. ‘Paşam, kardaş kardaşa dar günde borç vermez, elinden tutar’ diyor. Bununla birlikte Azerbaycan’ın gönderdiği petrolle Kurtuluş Savaşı’nda ordularımız yakıt sıkıntısı çekmiyor. Tıpkı Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu adıyla Bakü’ye gittiği gibi Azerbaycan’ın bir askeri alayı da Kurtuluş Savaşı’nda bizzat bulunuyor.”

    “Dünyanın bizim medeniyetimize ihtiyacı var”

    Batı medeniyetinin dünyasında, soykırım ve mezalim olduğunu söyleyen Topçu, Batı’ya karşı “ikiz kardeş” Ankara ve Bakü’nün ayağa kalkması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:

    “Onların medeniyetinin hakim olduğu dünyaya bir bakın. Doğu Türkistan’dan itibaren Avrupa’nın ortasına kadar bir bakın. Daha dün Srebrenitsa’da Aliya’nın çocuklarını, dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tuttular. Şu an Filistin’de aynı zulüm devam ediyor. Irak’ı, Suriye’yi yerle yeksan ettiler. Kürdün, Türkmen’in, Arap’ın çocuğunu alçakça katlediyorlar. Kafkaslar’da kan dökülüyor. Arakan’da bir yudum suyla buluşamayan çocuklar hayatlarını yitiriyor. Afrika’da mezalimi anlatacak dilimiz yok. Bütün bunları yapan, bizim medeniyetimiz değil. Bu dünyanın bizim medeniyetimize ihtiyacı var. Onun için Bakü’nün ve Ankara’nın ayağa kalkması lazımdır. Neticede, bu ikiz kardeş ayağa kalkarsa diğer kardeşlerin elinden tutacaktır. Filistinliler de Aliya’nın evlatları da hayatlarından emin olacaklardır.”

    “Gayemiz ve derdimiz bizi ta Çin Seddi’ne götüren hürriyet ve adalet davasıdır”

    Topçu, “Her birimizi farklı isimlerle anabilirler. Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen, onların tabiriyle Azerî. Ama biz ‘6 müstakil devlet-bir millet’ kıyamete kadar payidar kalacağız. Biz Tanrı Dağları’ndan inen ataların çocuklarıyız. Bizim gayemiz ve derdimiz, bizi ta Çin Seddi’ne götüren dava, oradan Adriyatik kıyılarına getiren dava, sadece ve sadece hürriyet ve adalet davasıdır. Bu büyük Türk milletinin evlatlarının adları ne olursa olsun bir davası vardır. Hakk’ın, hakikatın adaletin davasını yeryüzüne hakim kılmak. Bizim adımız Kazak, Kırkız, Özbek, Azeri, Türkmen; ne olursa olsun hepimizin tek bir davası var Allah’ın ismini yeryüzüne hakim kılmaktır. Bir tek derdimiz bu bizim. Çünkü anca o zaman yeryüzüne adalet gelir, anca o zaman insanlık güvenliği özgürlüğü ve refahı kazanır” ifadelerini kaydetti

    Topçu’dan Necip Fazıl Kısakürek hatırlatması

    Ölüm yıldönümünde Necip Fazıl Kısakürek’i de anan Yalçın Topçu “Sakarya” şiirine atıfta bulunarak şöyle konuştu:

    “Bugün ‘sultan-ı şuara’, yani ‘şairlerin sultanı’ Necip Fazıl’ın vefatının 35. yıldönümü. Sakarya şiirinde bahsettiği gibi ‘Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya/Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!’ dizelerinde sadece Anadolu’ya seslenmiyor. Sakarya diye hepimize, Türk-İslam dünyasına sesleniyor. Ayağa kalkma günlerimiz başladı Allah’ın izniyle. Kim ne yaparsa yapsın, çatlasalar da patlasalar da, Bakü ile Ankara’nın yükselişini engelleyemeyecekler.”

    “İlk demokratik cumhuriyetin kurulması diğer kardeş Türk halkları için örnek oldu”

    Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim de Azerbaycan’ın 100. kuruluş yıldönümünün, bütün Türk-İslam coğrafyası için önemine değinerek, “1918 yılında, bütün Türk dünyası ve İslam coğrafyasında, ilk demokratik cumhuriyet olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulması, herkes için örnek oldu. Azerbaycan’ı, diğer kardeş Türk halkları örnek alarak kendi cumhuriyetlerini kurdu” dedi.

    Azerbaycan yönetiminin bugün yürüttüğü başarılı siyasetten dolayı, ülkenin uluslararası arenada tanındığı ve saygı gördüğünü vurgulayan İbrahim, bugün ülkenin iyi eğitilmiş, güçlü insan kaynağına sahip olduğunu belirtti.