Etiket: İHTİYAÇ

  • Bakan Selçuk: “Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyamızın bağışlarıyla ihtiyaç sahibi ailelerimize destek oluyoruz”

    Bakan Selçuk: “Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyamızın bağışlarıyla ihtiyaç sahibi ailelerimize destek oluyoruz”

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde başlatılan ’Biz Bize Yeteriz Türkiyem’ Milli Dayanışma Kampanyası kapsamında hanelere destek sağladıklarını duyurdu. Bakan Selçuk, “Devlet-millet el ele vererek Kovid-19 salgınından etkilenen ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza destek olmaya devam ediyoruz” dedi.

    ’Biz Bize Yeteriz Türkiyem’ kampanyasına bugüne kadar 2 milyar lirayı aşkın bağış yapıldığını hatırlatan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, yardımların ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırılmaya devam edildiğini belirtti.

    1,2 milyon ihtiyaç sahibi haneye 1.000’er TL destek

    Bakan Selçuk, “Bu kapsamda yaklaşık 1,2 milyon ihtiyaç sahibi haneye 1.000’er TL nakdi destek verdik. Kampanya kapsamında toplanan miktarın kalanını da ihtiyaç sahibi hanelere ulaştırmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Serada yetişen ürünler ihtiyaç sahiplerine aş oluyor

    Serada yetişen ürünler ihtiyaç sahiplerine aş oluyor

    Safranbolu Belediyesi tarafından kiralanan bahçede kurulan seralarda yetiştirilen sebzeler, ihtiyaç sahiplerinin sofralarına aş olarak gidiyor.

    Belediye Başkanı Elif Köse’nin tarımsal üretim hedefleri doğrultusunda bir yıllığına kiralanan bahçede kurulan seralarda, ata tohumlarıyla Safranbolu maniye domatesi, salata, biber, kabak, fasulye ve patlıcan gibi temel gıdalar yetiştirildi. Seralarda yetiştirilen sebzelerle ilk olarak ihtiyaç sahiplerine yapılan yemek yardımının ana maddelerini karşılarken, üretilen ürünlerle de yerli tohum bankası kurulması hedefleniyor. Korona virüs (Covid-19) salgınının bitmesiyle birlikte açılacak kurslarda “tarım okulu” açılarak, tarım yapmak isteyenlere eğitim verilerek doğru tarım yapılması sağlanacak.

    Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, gazetecilere yaptığı açıklamada, bahçeyi Kadın Kooperatifi ile birlikte bir yıllığına kiraladıklarını söyledi. Amaçlarının tohum bankası ve tarım okulu kurmak olduğunu ifade eden Köse, “Safranbolu’daki vatandaşlarımızın toprakla buluşmasını sağlamak. Bu bilinci gençlerimize, çocuklarımıza yerleştirmek, üretmenin önemini anlatmak istiyoruz. Belediyeler, belediye başkanları her konuda olduğu gibi tarım konusunda da öncü ve lider olmalı. Bizde bunu misyon olarak aldık, bir karış bile toprağımız boş kalmasın, değerlensin, üretilsin istiyoruz” dedi.

    “Dışarıdan sebze almıyoruz”

    Projeyle kadınları da istihdam etmek istediklerini bunu da başarmaya başladıklarını aktaran Köse, şunları kaydetti:

    “Kadın Kooperatifimiz ile birlikte ürettiklerimizin satışını yapacağız. Hali hazırda belediyeden sosyal yardım alan vatandaşlarımıza aceze yemeği yapıyoruz. Aceze yemeklerimizin ana maddeleri de burada üretilmiş oluyor. Biz artık dışarıdan sebze almıyoruz. Diktiğimiz domateslerden yakın zamanda salça üretimimize de başlayarak hem konserve hem de yemeklerimizi de burada üretilen domateslerden yararlanarak salça yapmış olacağız. Değerlenmeyen bu topraklarda şuan o kadar bereketli ki kilolarca sebze elde ettik.”

    Sebzelerin organik bir şekilde üretildiğini vurgulayan Köse, “Kısa zamanda yeni tohumlar alınmaya başlandığında, başka yerlerde tohum bankası olan belediyelerle irtibat halinde olarak burada bir tohum bankası oluşturacağız. Pandemi süreci tamamlandıktan sonra açacağımız kursların başında ’tarım okulu’ geliyor. Amacımız, tarım yapmak isteyen ama cesareti olmayan vatandaşlarımıza temelde başlayarak tarımın nasıl yapıldığını öğretmek” diye konuştu.

    Seralar arasında çiçek serası da olduğunu belirten Köse, üretilen çiçekleri, park, bahçe ve refüjlerde kullanmaya başladıklarını kaydetti.

    Sosyal market açılacak

    Başkan Köse, Hayır Çarşısında sosyal market açılacağını vurgulayarak, “Hayır Çarşımız yeni yüzüyle vatandaşlarımızla buluşacak. Lüks bir dükkan havasında. Sosyal markette de satışı yapılacak. Bizi halk kart aracılığıyla paket olarak değil kartlarla gidip sosyal marketlerden ihtiyacı neyse onu alma şansına sahip olacaklar” değerlendirmesinde bulundu.

    Ziraat mühendisi Pınar Alazoğlu da nisan ayında fideleri toprakla buluşturduklarını belirtti.

    Ata tohumlarının dikildiğini anlatan Alazoğlu, şunları söyledi:

    “Diktiğimiz fideler Safranbolu’nun yerli maniyesi bunu da köylülerimizden temin ettik. Bu sene içerisine tohumlarımızı topluyoruz ki, amacımız seneye bizden isteyen köylülerimize tohum dağıtmak. Onun dışında tarım okuluna büyük katkı sağlamak, tarımı öğrenmek isteyen, yanlışları olanlara herkese göstermek. Bütün temel ürünlerimiz var. Bunlar ihtiyaç sahiplerine yemek olarak gidiyor.”

  • “Kovid -19 krizi ile birlikte ‘dijital finans ve muhasebe profesyonellerine’ ihtiyaç artacak”

    “Kovid -19 krizi ile birlikte ‘dijital finans ve muhasebe profesyonellerine’ ihtiyaç artacak”

    Fermanlı Ruhsatlı Muhasebeciler Derneği (ACCA) ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Kovid-19: Krizden İyileşmeye Giden Yol ve Finans Profesyonellerine Düşen Görevler konulu toplantı düzenledi. ACCA Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz, toplantıda yaptığı konuşmada, “İş hayatında başlayan dönüşüm ile kurumlarda yeni mesleki becerilere duyulan ihtiyaç artıyor. İş dünyası ve işletmeler değişimden güçlenerek ve büyüyerek çıkmak isteyecek. Bu noktada finans ve muhasebe profesyonellerine ihtiyaç artacak.” dedi.

    ACCA (Fermanlı Ruhsatlı Muhasebeciler Derneği) ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Kovid-19: Krizden İyileşmeye Giden Yol ve Finans Profesyonellerine Düşen Görevler konulu online toplantı düzenledi. Toplantıda koronavirüs salgınının dünya ekonomilerine etkisi ve finans profesyonellerinin geliştirmesi gereken yeni yetkinlik alanları gibi konular konuşuldu. Etkinlikte; ACCA Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz ile ACCA üyeleri olan Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ertan Türkmen ve Digitürk Finans Direktörü Burak Polat konuşmacı olarak yer aldı.

    “İşletmeler kriz sonrasında yüzde 47 oranında orta vadeli planlamalara odaklanmaya başladı”

    ACCA tarafından yapılan mart ve mayıs aylarında yapılan Kovid-19 küresel araştırmasının sonuçlarını katılımcılarla paylaşan ACCA Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz, Kovid-19 krizinin dünya ve Türkiye genelinde şirketlere olan etkilerinden bahsetti.

    Demiröz, “Çalışan verimliliğindeki azalma mart ayında globaldeki işletmeler için en büyük sıkıntı kaynağıyken haziranda çalışanların verimliliğindeki azalmanın artık ikinci sıraya düştüğünü görüyoruz. Türkiye’de ise işletmeler için en büyük sıkıntının nakit akışında olduğunu söyleyebiliriz. İşletmelerin Haziran ayında artık krizle mücadele stratejilerini vurgularken yüzde 47 ile orta, yüzde 36 ile uzun vadeye odaklandıklarını görmekteyiz. Mart ayında bu daha çok kısa vade odaklı olarak karşımıza çıkıyordu. Türkiye’de ise haziran ayına baktığımızda işletmelerin yüzde 3’ünün odaklarının hala kısa vadeli olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

    Kriz ve sonrasında dijital finans ve muhasebe profesyonellerine olan ihtiyacın artacağını belirten Demiröz, “İş hayatında başlayan dönüşüm ile kurumlarda yeni mesleki becerilere duyulan ihtiyaç artıyor. İş dünyası ve işletmeler değişimden güçlenerek ve büyüyerek çıkmak isteyecek. Bu noktada finans ve muhasebe profesyonellerine ihtiyaç artacak. Artık verileri derleyip toplayan değil, değerlendirip yorumlayan, teknolojik süreçler elde edilen sonuçlara insani ve etik unsurunu etkileyen, analitik ve stratejik düşünce yapısına sahip tam donanımlı finans ve muhasebe profesyonelleri önem kazanacak. Bu donanımlara sahip finans ve muhasebe profesyonelleri de şirketleri güçlü finansal yönetime sahip, sürdürülebilir kurumlar haline getirme potansiyeline sahip olacaklar. Biz de ACCA olarak sektörde oluşan ihtiyaç doğrultusunda finans ve muhasebe profesyonellerine yönelik CertDIF adını verdiğimiz finans alanına yönelik dijital inovasyon sertifika programı geliştirdik. ACCA ruhsatı sürecinde alınan eğitimlere özel dijitale yönelik bu sertifika, finans profesyonelleri dijital yetkinliklerini arttırma imkanı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’nin turizm tanıtım faaliyetleri için çalışmalara devam edildi”

    Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ertan Türkmen, “Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansı olarak yıl boyunca turizmi geliştirmeye ve turizm ürünlerini arttırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz.” dedi.

    Şirketler için nakit akışının çok önemli olduğunu ve bu dönemde yeni stratejilerin üretilmesi gerektiğini belirten Türkmen, “Bu dönemde çalışmalarımızı devam ettirdik ve güvenli turizm (safe tourism) isimli sertifika geliştirdik. Turizm tesislerinin dahil olduğu program ile yabancı turistlerin ülkemize geldikleri andan dönüşlerine kadar her adımda kontrol edilmesini sağlayan bir sistem geliştirdik.” diye konuştu.

    “Şirketler teknolojik imkanlardan yararlanarak rekabet ortamına dahil olmalı”

    Digitürk Finans Direktörü Burak Polat ise konuşmasında, “Pandemi öncesi de sektörün kendi dinamikleri nedeniyle dijitalleşmeyi büyük adımlarla atan işletmelerden biriyiz. Kriz öncesinde dijitale yaptığımız yatırımların yerinde olduğunu gördük ve bir sonraki yılın planlarında da daha fazla kaynak ayırmaya karar verdik.” ifadelerini kullandı.

    Pandeminin her sektörde ciddi dönüşümlere neden olduğunu belirten Polat sözlerini şöyle tamamladı: “Nesnelerin interneti adını verdiğimiz IOT, yeni veri toplama mimarileri, veri analizi modellerinin geliştirilmesi, big data analizlerinin yapılması ve bu teknolojik imkanları kullanarak en doğru satış pazarlama ve finans kararlarının alınması 4.sanayi devriminin merkezinde olan kavramlar ve büyük önem taşıyor. Şirketlerin de bu kavramlardan faydalanarak kendini rekabetin içine sokması gerekiyor. Finans ve muhasebe profesyonellerinin de bu noktada data analizi, raporlama ve kontrol odaklı yetkinlik dönüşümü yaşaması gerekiyor.”

  • Dr. Sait Yıldırım: “Korona virüs döneminde psikolojik olarak duyulan ihtiyaç Sosyal Destek Kurulu ile çözülebilir”

    Dr. Sait Yıldırım: “Korona virüs döneminde psikolojik olarak duyulan ihtiyaç Sosyal Destek Kurulu ile çözülebilir”

    Türkiye’nin korona virüs döneminde ki psikolojisi hakkında incelemelerde bulunan Dr. Öğretim Üyesi Sait Yıldırım, virüs döneminde insanların psikolojik olarak duyulan ihtiyaçları Bilim Kuruluna benzer şekilde kurulacak olan Sosyal Destek Kurulu ile çözülebileceğini söyledi. Yıldırım ayrıca Türkiye’nin orta ve uzun vadede psikolojik ve sosyal sağlığının risk altında olduğunu kaydetti.

    Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sait Yıldırım, Türkiye’nin korana virüs döneminde ki psikolojisi hakkında akademik bir inceleme yaptı. Yıldırım, incelemesinde salgının sosyal psikolojik etkisinin değerlendirilmesi ve olası toplumsal risklerin önlenmesine dair öneriler sundu. Bu kapsamda mevcut salgın konusunda, konu ile ilgili 10 uzmanla mülakatlar gerçekleştirerek sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog, felsefe ve ilahiyat alanlarından uzmanlar, salgının ortaya çıkışını yorumlayıp, mevcut süreç ve sonrasına dair öngörüler paylaştı.

    “ Salgında sosyal psikolojik etki çok önemli”

    Yıldırım, salgında psikolojik etkinin dikkate alınmasının bu süreci profesyonelce yönetme de etkisi olduğunu ifade ederek, “Covid-19 Salgını ile toplumda sağlık, sosyal, ekonomik, politik ve birçok alanda değişim, dönüşüm ve problemler ortaya çıkmıştır. Mevcut salgınının geçmiş dönemde yaşanan salgınlardan önemli farkları bulunmaktadır. Bu farklar ekonomik ve teknolojik gelişmişlik ile ortaya çıkmaktadır. Tarihteki salgınlarda yayılım, çoğunlukla virüsün ortaya çıktığı alanlar ile sınırlı kalmışken, post modern dönemde salgınların etki alanı çok güçlüdür. İletişim ve ulaşım olanaklarının yaygın olması bu dönemde virüsün yayılma hızını oldukça arttırmıştır. Salgınla mücadele kapsamında tüm dünyada önleyici faaliyetler sağlık açısından dikkate alınmaktadır. Ancak göz ardı edilen veya ikinci plana atılan önemli bir unsur salgının sosyal psikolojik etkisidir. Bu etkinin dikkate alınması ve değerlendirilmesi, hem salgın ile mücadele konusunda hem de salgının profesyonel biçimde yönetilmesi noktasında önemlidir” dedi.

    “Orta ve uzun vadede psikolojik ve sosyal sağlımız tehdit altında”

    Geçirilen salgın döneminde fiziksel sağlık göz önünde bulundurulduğunu fakat orta ve uzun vadede psikolojik ve sosyal sağlığın tehdit altına gireceğini kaydeden Yıldırım, “Yaptığımız çalışmada salgının sosyal psikolojik etkisinin değerlendirilmesi ve olası toplumsal risklerin önlenmesine dair öneriler geliştirmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda mevcut salgın konusunda, konu ile ilgili 10 uzmanla mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog, felsefe ve ilahiyat alanlarından uzmanlar, salgının ortaya çıkışını yorumlamış, mevcut süreç ve sonrasına dair öngörülerini paylaşmıştır. Salgın ile ilgili ortak kanaat, toplumsal ilişkilerin dönüşmesi noktasında birçok riskin varlığında birleşmektedir. Salgın ve sonrası süreçte, Covid-19’un sosyal psikolojik etkisi dikkate alınmalıdır. Mevcut durumda öncelikli olarak fiziksel sağlık üzerine odaklanılmaktadır. Ancak kısa, orta ve uzun vadede psikolojik ve sosyal sağlımızın tehdide maruz kalacağı muhtemel görünmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Aile içi şiddet ve çocuk istismarı salgın döneminde artış gösterdi”

    Dr. Sait Yıldırım, korona virüsün etkili olduğu bu dönemde aile içi şiddet ve çocuk istismarının arttığını belirterek “Ülkemizde sağlıklı biçimde yürütülen korona virüs ile mücadele sistemine, “Sosyal Destek Kurulu” dahil edilmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Sosyal Destek Kurulu aracılığı ile özellikle bu süreçteki risk grubunda olan bireylerin yaşayacağı sorunlara yönelik çözümler geliştirilmelidir. Aile içi şiddet, çocuk istismarı ve benzeri sorunlarda salgın döneminde artış yaşandığı ilgili kurumlarca paylaşılmıştır. Korona sürecinde toplamda 91 kadın öldürülmüştür. Benzer şekilde bu süreçte sadece İstanbul’da cinsel istismar mağduru 642 çocuğa avukat desteği sağlandığı aktarılmıştır. Salgın sürecinde belirtilen suçlarda artış olmakla birlikte, bu suçlarda görünenin yaşanandan daha az olduğu tahmin edilmektedir. Evde kalma süreciyle birlikte dışarı ile iletişimi kesilen kadın ve çocuklar bazı risklere maruz kalmaktadır. Bu sebeple sağlık kapsamında gerekli tedbirlerin alınmasıyla birlikte aile içi şiddet ve istismar eylemlerinin gerçekleşme noktasındaki risklere dikkat çekmek gereklidir” açıklamalarında bulundu.

    “Psikolojik olarak duyulan ihtiyaç Sosyal Destek Kurulu ile çözülebilir”

    Bilim Kurulunun alt birimi olarak Sosyal Destek Kurulu kurularak bu dönemde vatandaşlara sosyal ve psikoloji destek verilebileceğini anlatan Yıldırım, “Sosyal Destek Kurulu, aynı zamanda toplumda salgına adaptasyon süreci ve olası risklerle mücadele için aracı kılınabilir. Ayrıca karşılaşılacak bir diğer önemli sorun ise hastalık geçirmiş olan bireylerin damgalanmasıdır. Bu noktada, hastalığı atlatmış veya hastalık sürecindeki bireylerin psikolojik olarak duydukları ihtiyaç Sosyal Destek Kurulu tarafından karşılanabilir. Ayrıca, medya ve diğer mecralar üzerinden topluma bir korku kültürü yaşatılmaktadır. Salgın sürecinde bireylerin medya ve İnternet ile geçirdiği vakit normalden kat kat fazla olmuştur. Bu süreçte medya yönetimi ve sağlıklı bilgi aktarımı oldukça önemlidir. Toplumda salgın konusunda yeterli bilgi olmaması ve alternatif kanalların sağlıksız biçimde fikir aktarımı ile panik havası yaşanmaktadır. Medya, İnternet ve sosyal medya aracılığı ile toplumun kontrollü ve profesyonel bilgi ile bilinçlendirilmesi riskleri azaltacaktır” diye konuştu.

  • Almanya’da ihtiyaç fazlası maskeler nedeni ile kriz çıktı

    Almanya’da ihtiyaç fazlası maskeler nedeni ile kriz çıktı

    Almanya’da korona virüs salgını nedeni ile alınan ihtiyaç fazlası maskeler krize neden oldu. Almanya Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Oliver Ewald, 4,5 milyar Euroluk borca ilişkin faturalar için “Faturaları ödeyebilmek için elimizde sadece 1,2 milyar Euroluk bütçe var” dedi.

    Korona virüs salgını nedeni ile birçok ülke maske üretimini arttırmış ya da yurtdışından sipariş vermişti. Almanya’da salgının ilk günlerinde maske açığını kapatmak için hükümet “Açık ev” olarak adlandırılan ihale sürecini başlatmış, medikal koruyucu malzeme satan her firma ihaleye katılmıştı. Firmalar, FFP2 tipi her maske için 4,50 Euro fiyattan sözleşme yaparken, 1 milyar adet maske alındı. İhale kapsamında 738 sözleşme imzalanırken, Sağlık Bakanlığı, 4,5 milyar Euro borçlandı. Korona virüs salgının etkisinin azalması ile hükümetin ihtiyaç duyduğu maske sayısı 198 milyona kadar düşmesi ile ihtiyaç fazlası maskeler ülkede krize neden oldu. Ödeme alamayan birçok medikal firma iflasın eşiğine geldi. Firmalar, verilen siparişlerin içinde hastanelerde ve devlet kurumlarında kullanılması planlanan önlük, eldiven gibi sağlık ekipmanlarının da bulunduğunu açıkladı.

    Sağlık Bakanlığı, tarafından yapılan açıklamada sözleşmenin bu kadar büyük ölçekte gerçekleşeceğini tahmin etmedikleri aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Oliver Ewald, “Faturaları ödeyebilmek için elimizde sadece 1,2 milyar avroluk bütçe var” dedi. Bakanlık, ilk maske teslimatları için 400 milyon Euro ödeme yapıldığını ifade etti.

    Alman Bild Gazetesi’nin haberine göre bakanlığın bazı firmalara ödemeleri askıya aldığını aktardı. Bild, askıya alınan ödemelerin nedeni olarak ise eksik teslimat, teslim edilen malların yüzde 20’sinin kusurlu çıkması olarak belirtti. Gazete, şimdiye kadar 150 milyon maskenin teslim edildiğini ifade etti.

    Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, yaptığı açıklamada bütün tedarikçilere ara ödemelerin yapıldığını dile getirdi. Spahn, kimsenin iflas etmesini istemediklerini aktarırken, “Kalitesini kontrol etmediğimiz mallar için de para ödeyemeyiz” dedi.

    Avukat Christoph Partsch, yaptığı açıklamada koruyucu malzeme satan bir firma adına Bonn Bölge Mahkemesinde Almanya Sağlık Bakanlığına milyonlarca avroluk bir dava açıldığını duyurdu. Partsch, federal hükûmete karşı bu dava haricinde iki dava daha açıldığını aktardı.

    Federal Meclis Üyesi Johannes Fechner, Sağlık Bakanı Spahn’a haziran ayının başında bir mektup göndererek, “Bir firma, önemli miktarda koruyucu maske ve koruyucu önlük temin ederek sizin Bakanlığınızdan bu malların teslimatı için onay aldı. Teslimatta malların kusursuz olarak kabul edilmiş olmasına rağmen bu firmaya hâlâ daha 1,6 milyon Euroluk ödeme yapılmamıştır. Bu sebeple Sağlık Bakanlığına yeni bir dava daha açılabilir” ifadelerini kullandı.