Etiket: İHTİYAÇ

  • Konak Belediyesi İhtiyaç Sahiplerini Yeni Yılda Unutmadı

    Konak Belediyesi, ihtiyaç sahibi vatandaşları yeni yılda da unutmayarak yılbaşı paketlerini teslim etti.

    İzmir’in merkez ilçesi Konak’ta, yardıma muhtaç, kimsesiz, yaşlı ve engelli vatandaşların günlük sıcak yemek ihtiyacını karşılayan Konak Belediyesi, yılbaşı sofralarını da unutmadı. Belediyenin Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tavuk, pilav, meyve ve çerezden oluşan yardım paketlerini yılbaşı günü ihtiyaç sahibi 77 haneye teslim etti. Yapılan yardımlar sadece yemekle de kalmadı. Ayrıca pijama, terlik, çorap, şapka, atkı ve iç çamaşırından oluşan hediyeler de ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Yeni yıl öncesi kalpleri ısıtan, yüzleri güldüren yardımlar görevli ekiplerce tek tek ihtiyaç sahiplerine teslim edildi.

  • Eğitim Bir-sen Genel Başkan Vekili Selvi: “Eğitimde Yeni Bir Bakış Açısına İhtiyaç Var”

    Eğitimciler Birliği Sendikası(Eğitim-Bir-Sen) İstanbul işyeri temsilcileri eğitim ve istişare toplantısında bir araya geldi. Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Eğitimde yeni bir bakış açısına ihtiyaç var” dedi.

    Eğitim-Bir-Sen İstanbul 2 Nolu Şube İş Yeri Temsilcileri Eğitim ve İstişare Toplantısı düzenlendi.

    Topkapı Eresin Hotel’de düzenlenen toplantıya, Genel Başkan Vekili Selvi, İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Rıfat Kavak, İlçe Müdürleri ve üyeler katıldı. Toplantı Kur’an-ı Kerim tilaveti okunmasıyla başladı.

    “EĞİTİMDE YENİ BİR BAKIŞ AÇISINA İHTİYAÇ VAR”

    Kürsüye çıkan Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, üye sayılarının artışına dikkat çekerek, “Reel olarak baktığımızda 365 bin üyeye ulaştık. Bu 365 bin beynin bir araya geldiği eğitimde yeni bir bakış açısına ihtiyaç var. Eğitimde bir yenileşme lazım. Peki bunu kim gerçekleştirecek, neyle gerçekleştirecek, neye tesir etmek durumunda olacak bunun içinde döndüğünde herkesin muhatap olduğu birkaç kalem şeyi görürsünüz. Bunlardan birisi siyasi iradeye bakar. Ne yapmak istiyorsunuz diye. Öbür taraftan bürokrasiye bakar. Ama bunların hepsinin sağlıklı işleyebilmesi, Eğitim Bir-Sen’in farklı sesinin ne olacağına bakar. Kimseye kendimizi beğendirmek için değil, bir ihtiyacı ortaya koyabilmek ve netice itibariyle yaşanan sorunların giderilebilmesi, insanımızın eğitim hayatındaki olumlu katkıları verebilmek için aynı zamanda seferber olmak durumundayız” şeklinde konuştu.

    Selvi Konuşmasını şöyle sürdürdü: ”İnsana nasıl baktığınız çok önemlidir. Gerçekten siz insanlara adil bakıyor ve insanca yaşam herkesin hakkıdır diyebiliyorsanız, bir başka şey söylemeniz lazım. O sözde sizin inancınızdan ve kültürlerinizden doğan değerlerin ışığında şunu diyebilmelisiniz. Bu hayat hepimiz için aynı. Öyleyse hepimiz insanca yaşam kalitesine sahip bir ortama kavuşmalıyız. İşte yeni bir soluğa, sese ihtiyaç var. İşte bu çerçevede biz yeni bir bakış açısını ortaya koyabilmek için bu ülkede sendikal faaliyete başlamış, çalışma ve insan hayatında bir şeyleri değiştirebilmenin mücadelesine girilmiş bir grup gönüldaşın yolunu ve çizgisini devam ettiren bir hareketiz. Onun için insanlığa yeni bir soluk gelecekse , bu ses sizden çıkacak. İnsanlığın potansiyeli burada mevcut. O adil değerleri sizler ortaya koyabilmelisiniz, yeni bir soluk ortaya koyabilirsiniz”.

  • Prof. Dr. Albostan: “En Az 30 Günlük Doğalgaz Depolama Tesisine İhtiyaç Var”

    Türkiye’nin Rusya’yla yaşadığı siyasi gerilimin doğalgaza nasıl etki edeceği konusunda tartışmalar sürüyor. Enerji uzmanları, herhangi bir nedenle doğalgaz kesildiğinde ancak borularda kalan alçak basınçlı gazın 2-3 günlük ihtiyacı karşılayabileceğini söylüyor. Prof. Dr. Ayhan Albostan, strateji olarak doğalgaz enerji depolama tesislerinin acilen yapılmasını öngörüyor.

    Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından yaşanan gerilim, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin belirsizliğine neden oldu, en başta ise doğalgazın kesilip kesilmeyeceği konuşuldu. Uzmanlar, en acil çözüm olarak enerji depolama sistemlerini işaret etti.

    Türkiye kullandığı yaklaşık 50 milyar metreküpün, yaklaşık 26 milyar metreküpünü Rusya’dan alıyor. Atılım Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayhan Albostan, doğalgazda mevcut şartları şöyle yorumladı:

    “*Doğalgaz andlaşmasının ekonomik koşulları ağır yaptırımlar içerdiği için gazı direk kesmeyebilirler ama mücbir sebeplerle ağır kış şartları oldu diye kesilirse, yeterli depolama sistemimiz olmadığı için ülke olarak büyük problem yaşayabiliriz.

    *Stratejik olarak depolama sorununu çözmemiz lazım. Katar’dan gaz gelmesi aylar sürer, onun sıvılaştırma yöntemi ile yapılması gerekir ve bu işlem de hem gaz maliyetini artırır hem de zaman alır.

    *Türkiye’nin acilen depolama sistemine geçmesi gerekiyor, tahmin ediyorum gaz kesilirse 3 günlük doğalgaz depomuz dahi yok. Dünya standartlarında olduğu gibi en az 25-30 gün yetecek enerji deposu olması lazım. Doğalgazı dışarıdan alıyorsak en azından depolanma yönünü dünya standartlarına göre yapmamız gerekiyor. Doğalgaz kesilirse düşük basınçla ancak borulardakini kullanabileceğiz”.

    İklim değişikliğinin etkilerine de değinen Prof. Dr. Ayhan Albostan’nın, Türkiye’nin enerji tüketiminin yüzde 90 oranında fosil kaynaklardan sağladığını, yenilenebilir enerjiyle karşılanması için de farklı alternatiflerin bir arada kullanılması gerektiğini ifade etti.

    Doğal kaynakları enerjiye çevirme düşüncesiyle yüksek oranda fosil yakıt kullanıldığını söyleyen Albostan, “Kömürü çıkarmaya başlarken çevreye zarar veriliyor. Türkiye sahip olduğu birincil enerji kaynaklarını çevirmek istiyor ancak yapılan elektrik santrallerinin atıklarının kontrollerinin gerektiği ölçüde yapıldığı söylenemez. İnşaat yapılıyor, ruhsat alınıyor ama teknik donanımın ve filtrasyonun yeterliliği tartışma konusu. Kömür çıkarma yöntemleri çevreye zarar veriyor, ağaçlar kesiliyor, yeşil alan azalıyor kömürü çıkarmak için” dedi.

    1 milyar metreküp gazın depolanması hedeflenen Çin Tianchen Engineering Şirketi’nin yaptığı Tuz Gölü Depolama Projesi kapsamında Aksaray Sultanhanı’nda 12 depo yapıldı. Türkiye, Rusya krizinin ardından da 6 deponun daha yapılması için harekete geçti.

  • “Giymiyorsan Giydir Atölyesi” İhtiyaç Sahiplerini Sevindiriyor

    Nilüfer Belediyesi, vatandaşların evlerinde giymedikleri eşyaları ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.

    Giymiyorsanız Giydirin Atölyesi, Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü Sosyal Destek Bürosu, Nilüfer’deki muhtarlıklar, Carrefour Alışveriş Merkezi’nde bulunan irtibat noktası ve Nilüfer Kent Konseyi’ne bırakılan eşyalar önce elden geçiriliyor. Kullanılabilir eşyalar arasından tamir edilmesi gerekenler tamir ediliyor, ardından hepsi yıkanıp ütülenerek raflardaki yerini alıyor.

    Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü personeli tarafından ilk günkü görünümüne kavuşturulan eşyalar, gelen taleplerle birlikte ihtiyaç sahiplerine veriliyor.

    2015 yılı boyunca Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 72 bin 41 adet giyim eşyası ihtiyaç sahiplerine verildi. İhsaniye Mahallesi’nde bulunan Giymiyorsanız Giydirin Atölyesi’nden toplam 65 bin 215 adet kıyafet dağıtılırken, üniversite öğrencilerine yönelik hizmet veren Giymiyorsanız Giydirin Kampusu’ndan da 6826 adet kıyafet öğrenciler tarafından alındı.

    Vatandaşların taleplerine göre Türkiye’nin dört bir tarafına eşyanın da gönderildiği ve İhsaniye Mahallesi İsmetiye Caddesi Şahin Sitesi’nde hizmet veren Giymiyorsanız Giydirin Atölyesi’nden 2015 yılı içerisinde toplam bin 248 aileye, 147 muhtarlığa ve 24 defa şehir dışına giyim eşyası gönderildi. Öğrencilerin yararlanabilmesi için Görükle Sakarya Mahallesi Atatürk Caddesi Çağrıyan Sokak’ta hizmet veren Giymiyorsanız Giydirin Kampusu’ndan da 579 öğrenciye yardımda bulunuldu. Öğrenciler, buradan istedikleri eşyayı alabiliyor. İhsaniye Mahallesi’ndeki Giymiyorsanız Giydirin Atölyesi’nden de ihtiyaç sahibi herkes faydalanabiliyor.

  • Doç. Dr. Salih Bıçakcı: “Siber Güvenlikte Daha Etkin Olmak İçin 1 Milyon It Uzmanına İhtiyaç Var”

    Dış Politika Araştırmaları Merkezi (EDAM) ile Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nin (MARC) birlikte gerçekleştirdiği Siber Güvenlik Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan MARC Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı, siber güvenlik konusunda daha etkin olabilmek için 1 milyon IT uzmanına ihtiyaç olduğunu söyledi.

    Türkiye’de siber güvenlikte yaşanan sorunlar ile birlikte güvenlik ve nükleer enerji politikaları çerçevesinde yürütülen araştırma programlarının sonuçlarının da paylaşıldığı “Türkiye’de Siber Güvenliğin Açmazları” paneli Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde gerçekleşti.

    Panelin açılış konuşmasını yapan NATO Yeni Güvenlik Tehditleri Bölümü Siber Savunma Direktörü Süleyman Anıl, “NATO’dan gelen bilgileri ağlarında kullanan ülkeleri, NATO denetleme yetkisine sahip oluyor ve NATO’nun güvenlik asistanları NATO üyesi ülkeleri ziyaret ederek denetliyor. Bu denetlemelere göre Türkiye’nin kağıt üzerinde siber güvenlikte temel hedeflerine ulaştığı görülüyor” diyen Anıl, terör örgütlerindeki artışın siber saldırılara yansıdığını ancak bunun zorlayıcı olmadığını dile getirdi.

    Siber savunma konusunda ülkelerin kendilerini iyi yetiştirmesi gerektiğinin de altını çizen Anıl, siber saldırıların dışarıdan geldiğini bu nedenle ülkelerin diğer partnerleriyle iyi ilişkileri olması gerektiğini ifade etti.

    “BİLİŞİM DİLİNİ POLİTİKACILARA TERCÜME EDEBİLECEK ARA ELEMANA İHTİYAÇ VAR”

    Türkiye’de siber alanı saldırı amaçlı kullanan aktörler ve kabiliyetleri, siber suçlar ve nükleer tesislerde siber güvenliğin boyutu gibi konuların araştırıldığı çalışmanın sonuçları Kadir Has Üniversitesi Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi (MARC) Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı tarafından konuklarla paylaşıldı. Siber gücün bir ülkenin bütün siber alt yapı tesisleri ile ayakta durmasını sağlayan bir unsur olduğunu ifade eden Bıçakcı, Türkiye’nin siber güvenlik alanında daha ileri gidebilmesi için 1 milyon IT uzmanına ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.

    Bilişim sektörü ile politikacılar arasında büyük bir boşluk bulunduğunu dile getiren Bıçakcı, “Stratejinin ne demek olduğunu bilen, IT’den anlayan, ikisi arasındaki ilişkiyi kurabilen, bilişim dilini politikacıya tercüme edebilen, bunun üzerine strateji geliştiren ara elemana ihtiyaç var” dedi.

    Türkiye’nin ağırlıklı olarak özel sektöre dayanmış bir güvenlik sistemi üzerinden gittiğini belirten Bıçakcı, “Devlet kurumları için var olan yerler üzerine bir iyileştirme planı var, ancak iyileştirme gerektiği kadar planlı yapılamıyor. Bütün bu koordinasyonlar yapılamadığı için de problemler yaşıyoruz” diye konuştu.

    ARAŞTIRMADA HANGİ KONULAR ELE ALINDI?

    Türkiye’de siber güvenlik tehditlerinin artması nedeniyle hem devlet kurumlarını hem de kritik alt yapıyı ilgilendiren tehditlerin derinleştiğini söyleyen Bıçakcı, “Türkiye’nin son yaptığı siber güvenlik kurulundan aldığı eylem planı dışında yaptığı yeni bir şey yok. Oysa ki hem Suriye meselesi, hem İran’ın güçlenmesi hem de Rusya ile olan ilişkilerimiz bizi bu konuda daha hassas davranmaya itiyor. Yaptığımız değerlendirmenin temelinde, siber güvenlik nedir ve nasıl anlaşılmalıdır, devletler buna göre nasıl organize olmalıdır, siber suç nasıl anlaşılmalıdır, siber suçla siber terörizm arasındaki unsurlar nerede değişir, siber savaş olursa nerede başlayıp nerede biter, siber casusluğu nasıl anlamalıyız. Türkiye böyle bir saldırıya ne kadar hazır, yaşanacak herhangi bir krize karşı nasıl davranılmalı sorularına cevap aramak var” diye konuştu.

    Akkuyu’da yapılacak nükleer tesisin siber saldırı için ya da siber bir hazırlık için yeterli olup olmadığını da araştırmaya dahil ettiklerini belirten Bıçakcı, “Rusya ile yapacağımız bu işbirliğinde onları nereye koyacağımızı ve milli güvenliği ilgilendiren bu konuda onlarla nasıl ilişki kuracağımızı irdelemeye çalıştık” ifadelerinde bulundu.