Etiket: İhracatçılar

  • (Özel Haber) İhracatçılar, Rusya Kaybını Uzak Doğu Ve Balkanlarla Kapatmayı Hedefliyor

    Rusya krizinde 600 milyon dolar kaybeden yaş meyve-sebze ihracatçıları, rotayı Uzak Doğu ve Balkan ülkelerine çevirdi. Kaybın telafisi için harekete geçen ihracatçılar, yeni bir eylem planı çerçevesinde ünlüleri de kullanarak, başta Çin, Malezya, Singapur ve Bosna-Hersek olmak üzere yeni pazarları hedefine aldı.

    Türkiye ile Rusya arasında uçak düşürmeyle başlayan kriz, Rusya’nın birçok yaş meyve ve sebzeye yasak getirmesi nedeniyle ihracatçıları vurdu. 1 milyar dolarlık Rusya pazarında 600 milyon dolar kayıp yaşayan yaş meyve-sebze ihracatçıları, hazırlıkları devam eden yeni bir eylem planı çerçevesinde yeni pazar bulmak üzere kolları sıvadı. Özellikle Uzak Doğu ve Balkan ülkeleri ile Almanya’yı yeni pazar olarak hedeflerine alan ihracatçılar, hükümetin desteğiyle yapılacak anlaşmalarla kısa zamanda hedeflerine ulaşmayı amaçlıyor.

    “RUSYA KRİZİNDE 600 MİLYON DOLAR KAYBIMIZ VAR”

    Yeni pazarlar için çok ciddi çalışma yaptıklarını belirten Türkiye Yaş Meyve Sebze Sektör Kurulu Başkanı, Narenciye Tanıtım Grubu (NTG) ve Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni pazar oluşturmak için çok kapsamlı bir eylem planı hazırladıklarını söyledi.

    Rusya krizinde yaş meyve-sebze ihracatçılarının ciddi bir kayıp yaşadıklarına dikkat çeken Kavak, “Rusya pazarı bizim 1 milyar dolarlık pazarımız. Bunun 600 milyon doları kayıp durumda. Bu 600 milyon dolar kaybın telafisine gideceğiz. 600 milyon dolarlık yeni pazar hedefliyoruz. Bunu yapmak durumundayız. Aynı zamanda bu 600 milyon doların telafisi yönünde kendi mevcut pazarlarımızdaki pazar payımızı artırıcı bir takım çalışmalar yapmak istiyoruz” dedi.

    Rusya’nın, kriz sonrasında narenciye ürünlerinden limon ve greyfurta yasak getirmediğini anımsatan Kavak, narenciyede yaşadıkları kaybın ancak önümüzdeki yıl netleşeceğini dile getirerek, “Rusya’ya yaklaşık 250 milyon dolarlık narenciye ihracatımız vardı. Tahminim, narenciyedeki kaybımız yarı yarıya oldu. Yani 250 milyon doların 100-125 milyon doları kayıp olabilir” diye konuştu.

    “YENİ PAZARLAR İÇİN EYLEM PLANI HAZIRLIYORUZ”

    Rusya krizinden sonra Rusya’daki pazar kaybını telafi edecek bir takım strateji geliştirmeye başladıklarını ifade eden Kavak, bu çerçevede yeni bir eylem planı hazırladıklarını söyledi.

    Profesyonel ajanslardan destek alarak hazırlıklarını sürdürdükleri eylem planı kapsamında, ilk olarak dünyada narenciye ithal eden ülkelerin tespitini yaptıklarını anlatan Kavak, “Ardından bu ülkelerin ihtiyacı olan narenciyeyi hangi ülkelerden hangi kanalla ithal ettiklerinin ve bu ülkeler arasında hangi ülkeye giriş yapabileceğimizin, hangi ülkede pazar payımızı artırabileceğimizin tespitini yaptık. Bu konuyla ilgili bir eylem planı hazırlığı içerisindeyiz. Bu eylem planı çerçevesinde bu ülkelere yönelik tanıtım yapacağız” ifadelerini kullandı.

    “NTG OLARAK TANITIM KAMPANYASI BAŞLATACAĞIZ”

    Bir tarafta yeni pazar bulma çabalarını sürdürürken, bir taraftan da Türkiye’nin mevcut pazarlarındaki pazar paylarını artıracak bir takım enstrümanları devreye sokacakları bilgisini veren Kavak, özellikle mevcut pazarlarda daha etkin bir tanıtım kampanyası başlatacaklarını söyledi. Yaş meyve-sebze ihracatında önemli bir yere sahip olan narenciye için ayrıca çalışma yaptıklarını kaydeden Kavak, “NTG olarak etkin bir tanıtım kampanyası başlatmayı hedefliyoruz. Özellikle sektörel ticaret heyetlerini daha etkin ve daha sık hale getireceğiz. Hem ülkemizin hem narenciyenin tanıtımını çok daha etkin bir şekilde yapmayı planlıyoruz. Birçok hedef ülkede Türk Günleri ve küçük çapta fuar düzenlemeyi, alım heyetleri davet etmeyi, inceleme heyetleri göndermeyi hedefliyoruz. Yani bir dizi eylem planımız var. Bunları kısa zamanda hayata geçireceğiz. Hatta hiç kaybedecek zamanımız yok” şeklinde konuştu.

    “YENİ HEDEF PAZARLARIMIZ UZAK DOĞU VE BALKAN ÜLKELERİ”

    Yaş meyve-sebze ihracatında özellikle Çin başta olmak üzere Malezya, Singapur, Endonezya, Japonya, Güney Kore gibi Uzak Doğu ülkelerini yeni hedef pazar olarak belirlediklerini vurgulayan Kavak, şunları söyledi:

    “Bu ülkelerle öncelikle bizim hükümetimiz ile onların hükümeti arasında bir takım anlaşmaların yapılması gerekiyor. Bu ülkelerle bizim karantina anlaşmalarımızın yapılması gerekiyor. Ürün bazında yapılıyor karantina anlaşmaları. Bunların hızlandırılması yönünde bir çalışma başlatılmış durumda. O ülkelerde çok ciddi bir çalışma yapmayı planlıyoruz.”

    Hedef ülkelerinden birinin de Almanya olduğunu belirten Kavak, Almanya’nın çok önemli bir ithalatçı ülke olduğuna dikkat çekerek, “Almanya’daki pazar payımız düşük. Oradaki pazar payımızı artırıcı bir takım enstrümanları hayata geçirmeyi düşünüyoruz” dedi.

    Bir diğer hedeflerinin de Balkan ülkeleri olduğunun altını çizen Kavak, sözlerine şöyle devam etti:

    “Balkan ülkeleri bizim için önemli. Balkan ülkelerinde küçük sebze hali gibi sadece Türk yaş meyve sebzesinin pazarlandığı bir ticaret merkezi kurma planımız var. Balkanların orta noktasında, örneğin Bosna-Hersek’te böyle bir ticaret merkezi açmayı düşünüyoruz. Sonuç olarak, çok ciddi çalışmalarımız var. Bu tabi bugünden yarına olacak bir şey değil. İnşallah kısa zamanda bunun sonuçlarını alacağız.”

    Gerek yeni pazarlarda gerek mevcut pazarlarda yapacakları tanıtımla yine ünlülerle çalışmayı planladıkları bilgisini de veren Kavak, “Tanıtımlarda bir ünlüyle anlaşacağız. Henüz isim netleşmedi. Belki bütün pazarların sevdiği bir ünlüyle yola çıkarız, belki iki-üç ünlüyle yola çıkarız ama çok ciddi çalışmalarımız olacak. Bunu yakında kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.

  • 2016 Yılı İhracatçılar İçin Zor Geçecek

    Egeli ihracatçılarla bir araya Prof. Dr. Ümit Özlale, Türkiye’nin imalat sanayinin yüzde 50’den fazla ithalata bağımlı hale geldiğini bu nedenle hammadde ve ara malı üretiminin artırımına yönelik özel bir teşvik modeli geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

    “İhracatta maalesef 2012 yılı Ağustos ayı seviyelerindeyiz. Sorunların bu şekilde devam etmesi halinde 6 yıl öncesinin de gerisine dönebiliriz” diyen paylaşan Özyeğin Üniversitesi İ.İ.B.F. Ekonomi ve Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Rusya ile yaşanan sorunların uçak krizi öncesine dayandığını, doların ruble karşısında değer kazanmasıyla ihracatta 2015 başında gerileme yaşandığını 2016 yılının da Türkiye açısından kolay bir yıl olmayacağını ifade etti. Türkiye’de sanayi sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığı payın yüzde 15 seviyelerine gerilediğine vurgu yapan Özlale, Türkiye’nin dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında yer almasına rağmen, imalat sanayi büyüklüğü açısından irtifa kaybettiğini ve bu güç kaybının cari açığı arttırdığını kaydetti. Özlale, bu sorunun çözümüne ilişkin ise, Türkiye’nin hammadde ve ara malı üretimini teşvik edecek bir teşvik modelini hayata geçirmesi önerisinde bulundu. Türkiye’de ihracat ve sanayiyle uğraşmanın giderek ‘deli işi’ olduğunu savunan Özlale, Türkiye’nin sanayileşme serüveninin son 12-15 senede ciddi bir ivme kaybı yaşadığını anlattı. Özlale, “Kur, faiz, borsa üçgeninde debelenmemiz de bundan. Çünkü biz ne üreteceğimizi bilemediğimiz için bu üçgen içinde dönüp duruyoruz” dedi.

    BORÇLANMA FAİZİ ARTACAK

    Türkiye’den 2015’de yabancı sermaye çıkışı olduğunu anlatan Özlale konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tasarruf açığı yaşayan ülkemize 2016’da bu açığı finanse etmek için gelecek olan yabancı para yüksek faizle gelecek. Gelişmekte olan piyasalardan bir sermaye çıkışının yaşanması durumunda Türkiye en olumsuz etkilenecek ülkelerin arasında. Bu sene ödememiz gereken kısa vadeli dış borcun TCMB brüt rezervlerinin oldukça üstünde olması da dikkat edilmesi gereken bir başka risk faktörü. Uzun bir süredir nakit akışını yönetme açısından zor bir dönem yaşayan işadamları için faiz ve kur da önemli bir tehdit oluşturuyor. O açıdan 2016, siyasi gerginliğe en son ihtiyacımız olduğu bir yıl. İhracatta ise maalesef 2012 yılı Ağustos ayı seviyelerine geriliyoruz. Sorunların bu şekilde devam etmesi halinde 6 yıl öncesinin de gerisine dönme ihtimalimiz var. Bu da sanayi ve dış ticaretle büyümeyi hedefleyen ülkemiz için sürdürülebilir bir durum değil.”

    RUSYA PAZARI 2020’YE KADAR BİZİMLE DEĞİL

    Rusya’nın durumuna da değinen Özlale, “Bizim ihracatçımız için en önemli pazarlardan biri Rusya. Bu ülkeyle aramızdaki dış ticarete baktığımızda uçağın aslında 2015’den itibaren düşmeye başladığını söyleyebiliriz. Doların, Ruble karşısında değer kazanmasıyla zaten işler kötüye gitmeye başlamıştı. Petrolün 37 dolara düştüğü bir dönemde Rusya ve bölge ekonomilerinin hemen toparlanmasını bekleyemeyiz. Rusya’nın istediği büyümeyi yakalaması için petrolün varil fiyatı 60 dolarlara çıkmak zorunda, ki bu da kısa vadede mümkün görünmüyor. Bu nedenle ihracatçılarımızın kısa dönemde zararlarının karşılanması, uzun dönemde ise bu şirketlerimizi yeni pazarlara entegre edecek politikaların tasarlanması gerekiyor. Bu açıdan ihracatçımıza yeni pazara açıl demekten ziyade onları bu pazarlara ve küresel değer zincirine entegre edecek teşvik mekanizmalarını hayata geçirmek gerekli.” ifadelerini kullandı.

    ÜRETTİĞİMİZİN YARIDAN FAZLASI İTHAL

    Türkiye sanayisinin dünya sıralamasında artık ilk 15 ülke içinde yer almadığını da vurgulayan Özlale, “Türkiye’de imalat sanayinin lokomotifi konumunda olan sektörlerin ithal bağımlılığı çok yüksek. Bugün ürettiğimiz her 100 liralık malın yarısından fazlası ara malı ya da yatırım malı ithalatına gidiyor, bu ürün teknoloji yoğunluğu yükseldikçe daha da artıyor maalesef” diye konuştu. Asgari ücret maliyetine de değinen Özlale, “Son üç senedir reel ücretlerdeki artışı haklı gösterecek bir işgücü verimliliği yok. Bu nedenle asgari ücreti arttırmak, hele ihracatın iyice hız kestiği emek yoğun sektörlerde, çok doğru değil. Bu da rekabet gücümüzü azaltacak bir etmen. Rekabet edemeyince de cari açığımız artıyor. Yani doğru sanayi politikası doğru ticaret politikasıyla birleştirilemeyince cari açık artmaya devam ediyor” dedi.

    Türkiye’nin 2015 yılını çifte seçim ve pek çok olumsuz gelişme ile geride bıraktığını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk de, 2016 yılının daha iyi geçmesini dilediklerini söyledi. Ege İhracatçı Birlikleri tarafından Swissotel Büyük Efes İzmir’de düzenlenen, “2015 Yılı Değerlendirmesi ve 2016 Yılı Öngörüleri” isimli toplantıda konuşan Ünlütürk, “2015 yılı bol seçimli, siyasi ve ekonomik gelgitlerin olduğu bir yıl oldu. Temennimiz 2016 yılının daha güzel bir yıl olması” diye konuştu.

    Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz ise, 2015 yılında Ege İhracatçı Birlikleri’nin gerçekleştirdiği projeler ve 2016 yılında yapmayı hedeflediği etkinliklerle ilgili Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulları’na bir sunum yaptı.

  • Egeli İhracatçılar İnovasyonla Kazanacak

    Ege İhracatçı Birlikleri, günümüzün sert rekabet koşullarında başarılı olmanın en etkili faktörlerinden olan inovasyon ve inovasyon yönetimi konularında üyelerine bir farkındalık semineri düzenledi.

    Düzenlenen “İnovasyon Yönetimi Farkındalık Semineri”nde konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk “Artık ticarette başarılı olmak ve global pazarda kendine güçlü bir yer edinmek isteyen tüm firmalar için inovasyon yapmak kaçınılmaz hale geldi. Türkiye’nin cari açığı değil inovasyon açığı var. Bu açığı kapatmak için yalnızca firmaların değil, iş destek örgütleri olarak bizlerin de çok çalışması, sertleşen rekabet koşullarında kaliteli ve yenilikçi hizmetler sağlama konusunda öncülük etmesi gerekiyor” dedi.

    Üyelerinin karlılık artışlarını desteklemek noktasında büyük bir sorumlulukları olduğunu belirten Ünlütürk, sözlerine şöyle devam etti: “Firmalarımıza inovasyonu anlatmak ve çalışanlar arasında inovasyon kültürünün içselleştirilmesini sağlamak amacıyla gerek kendi içimizde gerekse yerli yabancı kurum ve kuruluşlar işbirliğinde birçok proje yürütüyoruz. Çatı kuruluşumuz olan Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğini İzmir’e taşıyarak iki senedir ev sahipliğini üstleniyor ve ilgili tüm paydaşları bir araya getirerek sektörlerimizin rekabetçiliğini bir üst seviyeye taşımayı amaçlıyoruz.”

    AR-GE’YE ÖNEM VERİLMELİ

    İhracatçı firmaların inovasyon kapasitelerinin artırmak üzere yine Türkiye İhracatçılar Meclisi himayesinde İnovasyon Yönetimi Akademisi eğitimlerini Türkiye’nin dört bir yanında düzenlediklerini de anlatan Ünlütürk, ayrıca kapanış toplantısını yaptıkları Vaka Bazlı İnovasyon Yönetimi Eğitim Projesiyle de Avrupa’nın önde gelen kurumları tarafından kullanılan İnovasyon Yönetimi Eğitimini Türkiye’ye transfer ettiklerini; iş dünyasından gerçek vaka çalışmaları hazırladıklarını ve eğitim içeriğini zenginleştirerek ülkemize uygun hale getirdiklerini kaydetti. Ünlütürk, sözlerini “Bizler Ege Bölgesi başta olmak üzere tüm Türkiye’de ekonomik kalkınmanın sağlanması ve sektörlerimizin rekabet gücünün artırılmasında arge, inovasyon ve markalaşmanın kilit rol oynadığının bilincindeyiz. Bu sebeple inovasyon farkındalığını artırma, inovasyon kültürü oluşturma ve inovasyonu yönetme konularında firmalarımıza destek olabilmek için, ülkemiz Ar-Ge harcamalarının milli gelirdeki payının yüzde 1’den 2023 yılında yüzde 2-3 aralığına yükseltilmesi hedefini destekliyoruz” ifadesiyle sonlandırdı.

  • İhracatçılar Irak Pazarındaki Düşüşten Endişeli

    Türkiye’nin ikinci büyük pazar kapısı olan Irak’a ihracatın son dönemde giderek düşmesi ve Irak’ın 3’üncü sıraya gerilemesi ihracatçıları endişelendiriyor. Düşüşe çare arayan Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB), Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Tarım Bakanı Abdulstar Majid ile görüşerek, sıkıntıların giderilmesini istedi.

    AKİB’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Irak pazarının Ekim ayından bu yana yaşanan gerileme nedeniyle ihracatta 3’üncü sıraya inmesi, ihracatçıları harekete geçirdi. Üyelerden gelen şikayetler üzerine, AKİB Koordinatör Başkanı Bülent Aymen, Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Ateş ve AKİB Genel Sekreteri İsmail Çetin ile birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Tarım Bakanı Abdulstar Majid’i ziyaret ederek, sıkıntıların aşılması için gereken çabanın gösterilmesini istedi. Tarım Bakanı Majid’e son verileri aktaran Aymen, “Son 5 yıllık dönemde Türkiye ihracatında 2’nci sırada yer alması dolayısıyla ülkemiz ve ihracatçılarımız için büyük bir önem taşıyan Irak pazarında düşüş yaşanıyor. Öyle ki, yaşanan sorunların göstergesi olarak 2015 yılı Ekim ayı itibariyle Irak, gerçekleşen ihracatta 3’üncü sıraya kadar geriledi. AKİB üyelerinin Irak‘a ihracatında ise 2015 yılında yüzde 24 oranında düşüş kaydedildi. Sektör bazında incelendiğinde de ihracatta en yüksek paya sahip demir ve demir dışı metaller sektöründe yüzde 25, hububat bakliyat ve yağlı tohumlarda yüzde 33, yaş meyve sebzede yüzde 9, canlı hayvan ve su ürünlerinde yüzde 35, kimya sektörü ihracatında ise 2014 yılı aynı dönemine göre yüzde 10 azalma meydana geldi” dedi.

    Siyasi belirsizliklerin ihracatı olumsuz etkilediğinin ve özellikle tarım ürünleri ihracatındaki düşüşün ihracatçılar açısından kaygı verici olduğunun altını çizen Aymen, önümüzdeki dönemde alınabilecek tedbirler ve sorunlara ait çözüm önerilerini de Bakan Majid’e sundu.

    “SİYASİ İŞBİRLİKLER EKONOMİK ALANDA DA SÜRDÜRÜLMELİ”

    Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ateş de Türkiye kimya sektörü ihracatında 2015 yılı ilk 10 ayında yüzde 6 oranında düşüş olduğunu belirterek, AKİB’ten yapılan ihracatın ise bu oranın üstüne çıkarak yüzde 10 olarak gerçekleştiğini bildirdi. Ateş, siyasi işbirliklerinin ekonomik alanda da sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekerek, Irak’ın sektör ihracatında sahip olduğu payı kaybetmemesi adına girişimlerde bulunulması gerektiğini söyledi.

    AKİB heyetinin ziyaretinde, Tarım Bakanı Majid tarafından ülke üreticilerini desteklemek amacıyla 19 Kasım 2015 tarihi itibariyle mısır ithalatının 1 ay süre ile durdurulacağı bilgisinin verilmesinin ardından, heyet üyeleri süre uzatım talebinde bulundular.

    Görüşmede, AKİB tarafından üyelerin Irak’a ihracatına dair detaylı bir rapor hazırlanmasına karar verilirken, iki ülkenin ilgili Bakanlıkları arasında işbirliği ve koordinasyon konusunda somut adımlar atılması gerektiği ortak görüşüne varıldı. İki kurum arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Mersin’e davet edilen Tarım Bakanı Abdulstar Majid, daveti memnuniyetle kabul ettiğini ifade ederek, uygun bir tarihte Türkiye ve AKİB’i ziyaret etmeyi arzu ettiğini kaydetti.