Etiket: ihanet

  • Davutoğlu’dan Eren Erdem’e Tepki: “Bunu Söyleyen Açıkça İhanet İçindedir”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu Rus kanalına verdiği bir röportajda Türkiye’nin IŞİD’e sarin gazı sattığını iddia eden CHP Milletvekili Eren Erdem’e tepki göstererek, “Bu alçakça bir iftiradır” dedi.

    Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu (DEİK) Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “MUSUL KURTARILINCAYA KADAR DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEK”

    Musul’daki Türk askeri varlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “Bölgemizin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde Irak merkezi hükümetinin ve silahlı kuvvetlerinin DEAŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin büyük kentinin düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerin yanı sıra uluslararası destek ve işbirliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda Irak’ta gerek peşmerge, gerekse Musullu gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her tedbiri almak zorundayız. Nitekim DEAŞ’ın eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar bu konudaki haklılığımızı göstermiştir. Iraklı yetkilere ifade ediyorum. Herkse terk etse Irak’ın toprak birliğini koruma konusunda Türkiye ilkesel tutumunu sürdürecektir. Türkiye bölgenin terör örgütlerinden arındırılması için bundan sonra da kararlı tutumunu sürdürecektir” diye konuştu.

    “SURİYE’DE ÇÖZÜM ESAD’IN YERİNİ MEŞRU BİR HÜKÜMETE BIRAKMASI İLE MÜMKÜNDÜR”

    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen kararla birlikte Suriye’deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe gelindiğini söyleyen Davutoğlu, “Suriye’deki krizin çözümü Esad’ın yerini meşru bir hükümete bırakması ile mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye’ye barış ve istikrar getirmesi mümkün değildir. Eğer bir gün Türkiye’deki 2 milyonu aşkın Suriyeli mülteci eğer bir gün ‘Ülkemize barış geldi geri döneceğiz” inancı taşırsa, o zaman Suriye’ye barış gelir. Esad Şam’da otururken tek bir mülteci dahi Suriye’ye geri dönmeyi düşünmez. Suriye’de kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması bütün ülkeler lehinedir. BM Güvenlik Konseyi kararı sorunun diplomatik çözümü açısından olumlu bir adım olmakla birlikte, Suriye halkını Esad’ın zulmünden koruyacak gerçekçi bir perspektife sahip gözükmemekte. Türkiye bundan sonra da Ceneve bildirisi temelinde Suriye’de siyasi geçişe dayalı kalıcı bir çözüm için gayretlerini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

    “BUNU SÖYLEYEN AÇIKÇA İHANET İÇİNDEDİR”

    CHP Milletvekili Eren Erdem’i ve ana muhalefet partisini de sert bir dille eleştiren Davutoğlu, “Üstat Necip Fazıl, CHP’nin Demokrat Parti’ye karşı sergilediği muhalefeti anlatmak için ‘Bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır’ demişti. Ne garip tecellidir ki bugün de aynı tutumu maalesef ana muhalefet partimizden görüyoruz. Bir CHP milletvekili hepimizi derinden üzen ve CHP’ye oy veren seçmenleri de derinden kaygıya teşvik eden ifadelerde bulundu. ‘Eğer bir komşu ülke ile Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı o ülkenin safında olurum’ dedi. Bu demokrasi tarihinde hiç sarf edilmemiş bir söz. Bunu demek TBMM çatısı altında bir Milletvekili’ne yakışır mı? Bunu diyen bir Milletvekili artık ‘ben milletin vekiliyim’ demek hakkına sahip mi. Tabi seçilmiş olmak nedeniyle saygı gösteririz. Bizimle anlaşmasa dahi bütün siyasi gruplara aynı gemide olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bundan sonra da AK parti içinde siyaset yapacak olanlar, muhalefet ne derse desin Türkiye’nin onurunu, çıkarını her şeyin üzerinde tutacaklardır. Hiçbir şekilde muhalefetle girişilen küçük siyasi rekabetler içinde Türkiye’yi rencide edecek ifadelere izin vermeyiz. Sosyal mecralarda kendini bilmez provokatör tipler olabilir. Böylesi paylaşımlarda aykırı, tuhaf ifadeler de kullanılabiliyor. Burada sıkıntı böyle cümleler kuran birinin şu anda CHP çatısı altında görev yapması. Ülkesi bir ülke ile savaşa girse o düşman ülkenin saflarında savaşacağını söyleyen birisini milletvekili yapan ve bu sözler karşısında hala tepkisiz kalan bir ana muhalefet partimiz var. Bu feci paylaşım sonrasında ne sözlerin sahibinden, ne parti yönetiminden bir isimden özür falan da gelmiş değil. Bu isim geçtiğimiz hafta da bir Rus kanalına açıklamalarda bulundu. Türikye’nin DAEŞ’e sarin gazı sattığını iddia etti. Bu alçakça bir iftiradır. Bunu söyleyen birisi açık bir ihanet içindedir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hiçbir zaman kitle imha silahları üretmemiştir, insanlara karşı kullanmasına bırakın aracılık etmeyi izin de vermemiştir. Biz 2 milyon kardeşimiz misafir ederken, orada bulunan diğer kardeşlerimize saldırıya izin verir miyiz? Bu şahsın partisi maalesef ana muhalefet partisi. Önümüzdeki günlerde inşallah sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geleceğiz. Hem reformları konuşacağız hem de bütün söylemlerde etik ve siyasi bir temelde buluşmayı teklif edeceğim. Sayın Kılıçdaroğlu da bırakın bu milletvekili kınamayı, aksine sıvazladı ve haklı olduğunu ima eden ifadeler kullandı. Biz daha seviyeli bir diyalog geliştirmeyi ümit ediyoruz. Türkiye üzerinde sarin gazı üretilerek kimyasal maddeniz Suriye’ye gittiğini kim söylüyorsa yalan söylüyor, iftira atıyor. Türkiye zor bir süreçten geçerken sadece AK Parti zaafa uğrasın diye bir çaba içine girmek tarihi bir olayı hatırlatıyor. Enverpaşa Edirne’yi geri almak için harekata başladığında dönemi muhalefeti ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ diyebilmişti. İşte yüzyıl sonra aynı hastalıklı haldir bu hal. Ben sadece yazıklar olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

    “HDP’NİN TAVRI UTANÇ VERİCİ”

    Konuşmasında HDP’nin terörle mücadele konusunda tavrını da eleştiren Davutoğlu, şunları söyledi;

    “HDP’nin bu günlerdeki tavrı utanç vericidir. Haftalardı terör örgütü Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta vatandaşlarımızın huzurunu bozmaya yönelik faaliyetler yapıyor. HDP şehir merkezinde barikatlar kazan, camiler yakan terör örgütünün neredeyse sözcülüğünü yapıyor. Daha bir buçuk ay önce milletten oy isteyen bu siyasi parti, terör örgütünün bu insanlık dışı eylemlerini savunarak hükümetimize ve güvenlik görevlilerimize saldırıyor. Vatandaşlarımızın hakkını ve hukukunu savunmak yerine her gün küstah bir dille hükümeti suçlayarak terör örgütünü aklamaya çalışıyor. Şimdi soru sorma vakti. Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da orada yaşayan vatandaşlarımızın hayatını tümüyle karartırcasına hendekler kazmanın, uzun namlulu silahlarla belli binalarda yığınak yapmanı, mayın döşemenin siyasetle ne alakası olabilir. Bunların tek hedefi var Türkiye’de 1 Kasım sonrası ortaya çıkan bu iyimser ufku daraltmak ve Türkiye’nin yurt dışındaki görüntüsünü bozmak. 23 Temmuz’da huzur ve demokrasi operasyonu başlattığımızda net bir talimat vermiştik. Türkiye’nin dağları, ovaları, yaylaları, şehirlerin sokakları bu terörist unsurlardan temizleninceye kadar görevinize devam edeceksiniz. HDP bu terör faaliyetleri karşı duracağına milletin huzurunu bozan, eğitim hakkını engelleyen bu şehir eşkıyalarına dur diyeceğine, terör çetelerine omuz veriyor ve ‘mücadeleyi büyüteceğiz’ diyor. Neyin mücadelesi. Eğer mücadele bu şehirlerde kaos çıkarmakla buna izin vermeyiz. Eğer kastettikleri mücadele Türkiye’yi bölmekse buna izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu siyasetin adı tahrik siyasetidir, kaos siyasetidir, kan siyasetidir, terör siyasetidir. Vatandaşlarımız emin olsun Türkiye hukuktan, demokrasiden geriye adım atmayacaktır. Terör hayat düşmandır, devletin görev hayatı korumaktır. Vatandaş ile teröristi net olarak birbirinden ayıran bir dikkatle hareket ediyoruz. Hiçbir vatandaşımızı terörün kucağına bırakmayacağız. Evlerini terk eden vatandaşlarımız, okullara gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti güçlüdür ve yanlarındadır. Bakan arkadaşlara ön çalışma talimat vermiştim. 3 hedefe yönelik tedbirlerimizi alıyoruz. Evlerini terk eden vatandaşlarımıza bulundukları yerlerde her türlü yardım yapılacak. Orada ekonomik şartlarda zarar gören esnafımızın zararını karşılayacak tedbirleri alacağız. Türkiye’nin geleceğini temsil eden o küçük çocukların eğitim imkanlarını yeniden değerlendireceğiz. Biz hiçbir vatandaşımıza uzak değiliz. Hiçbir insanımız yalnız, kimsesiz, sahipsiz bırakmayacağız. Mayın döşeyen, barikat kuran teröristler mutlaka kaybedecektir. Anneler, babalar, çocuklar, gençler, emin olunuz ki bu sıkıntılar geçecektir. Bu ülkenin vatandaşları asırlardır kardeşçe yaşıyor. Allah’ın izni ile sonsuza kadar beraber yaşamaya devam edeceğiz. Kimse bizim muhabbetimizi birliğimizi, dirliğimizi zedeleyemeyecek. Sizden ricam şu. Adalet için hayat için bu ülkenin evlatları için sesiniz yükseltin. Teröre karşı şiddete karşı sesinizi yükseltin. Zor günlerde esnafımıza desteğinizi esirgemeyin. Doğu ve güneydoğudaki yatırımlarınızı bırakın durdurmayı daha da artırın”

  • AK Partili Ayser Soy: “Vatana İhanet Etmeyen Herkes Bizim Kardeşimizdir”

    AK Parti İstanbul 1’inci Bölge Milletvekili Adayı Ayser Soy, Türkiye’de hiç kimseye ayrım yapmadıklarını ifade ederek, “Bu ülkeye, vatana ihanet etmeyen, çünkü Hazreti Ali efendimiz biliyorsunuz, ‘Her şeyi affedin ama vatana ihanet edeni affetmeyin’ demiştir, vatana ihanet etmeyen herkes bizim kardeşimizdir” dedi.

    AK Parti İstanbul 1’inci Bölge Milletvekili Adayı Ayser Soy, Tuzla İlçe Teşkilatı’nda kadınlarla bir araya geldi. Burada kadınlarla sohbet eden Soy, “Yola başladığınız zaman, bazı insanlar vardır yolun sonuna kadar gidersiniz, bazı insanlar vardır yolda ayrılırsınız, bazı insanlar vardır yollarda size gelir yine ayrılır, yine devam eder ama önemli olan nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Eğer sizin içinizde milli, manevi duygular yerleşmiş ise, vatan sevdası yerleşmiş ise, asla o yoldan şaşmazsınız” şeklinde konuştu.

    Türkiye’de kimseye ayrım yapmadıklarını ifade eden Soy, “Ama her ne olursa olsun, biz olaya makro bakacağız. Kendimiz ile bakmayacağız. Biz olaya baktığımız zaman sadece Ayser Soy olarak değil, bir Bosna’yı göreceğiz, bir Kıbrıs’ı göreceğiz, Azerbaycan’ı göreceğiz, bir Somali’yi göreceğiz. Bakacağız bir Arakan’ı göreceğiz, bir Doğu Türkistan’ı göreceğiz veya biraz daha batıya gidelim, bir Almanya’yı göreceğiz. Orada ne kadar çok vatandaşımız var farkında mısınız? Avrupa ülkelerinde ne kadar çok vatandaşımız var. Bunlar bizim. Bu vatanın dört bir tarafında yaşayan herkes bizim. Her türlü şekilde düşünebilir. Her türlü siyasi görüşe sahip olabilir. Ama bir bahçede gül de var, papatya da var, lale de var. Ama onlar bizim. Gülün yeri ayrı, papatyanın yeri ayrı, lalenin yeri ayrı. Ama hepsi birer çiçek. Hepsi birer fidan. Bu ülkeye, vatana ihanet etmeyen, çünkü Hazreti Ali efendimiz biliyorsunuz, ‘Her şeyi affedin ama vatana ihanet edeni affetmeyin’ demiştir, vatana ihanet etmeyen herkes bizim kardeşimizdir” şeklinde konuştu.

    Soy, “Vatana ihanet yok ise herkes bizim kardeşimizdir. Zaten demokrasinin gereği de bu değil mi? Özgürce kendini ifade etmek. Bakın elhamdülillah, özgürce kendimi ifade edebiliyorum. Bazen diyorlar neden AK Parti’desin. Diyorum ki kendimi özgürce ifade edebildiğim için AK Parti’deyim. Çünkü biz Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı yapmıyoruz. Müslüman, Hristiyan, Musevi veya Zerdüşt veya ateist ayrımı yapmıyoruz. Veya baktığınız zaman Alevi, Sünni ayrımı yapmıyoruz. Laik anti laik, açık kapalı ayrımı yapmıyoruz. Biz birlikte Türkiye’yiz. ‘Sen ben yok, Türkiye var’. Doğrusu da bu zaten. Bizi bölmek isteyenlere karşı asla müsaade etmeyeceğiz, prim vermeyeceğiz” diye konuştu.

  • Yalçın Küçük’ün büyük ihaneti

    Yalçın Küçük’ün büyük ihaneti

    Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen Haluk Yurtsever, Abdullah Öcalan’ın sanık Yalçın Küçük’e ‘hocam’ diye hitap ettiğini söyledi.

     

    Küçük’ün de PKK elbaşı Öcalan için ‘Apo kardeşim’ dediğini kaydeden Yurtsever, Öcalan’ın Yalçın Küçük’e saygılı davrandığını ifade etti.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasının 234. duruşması Silivri Cezaevi Kampüsü yanına kurulan duruşma salonunda görüldü. Davaya emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Muzaffer Tekin, emekli Tuğamiral Alaettin Sevim’in de aralarında bulunduğu 38 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada Bekaa’daki kampta Abdullah Öcalan’la röportaj yapan eski Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Haluk Yurtsever tanık olarak dinlendi.

     

    1989 yılının Haziran ayında Yalçın Küçük ile Şam’a gittiklerini anlatan Yurtsever, “Köln’de mülteci olarak kalıyordum. Sivil toplum örgütleriyle ilişkilerimiz vardı. İrtibat kurduk. 1989’da Şam’a gittik. Havaalanında örgütte görevli, normal giyimli 2 kişi bizi karşıladı. Yaptığımız mülakatla ilgili notlar tuttuk. Mülakatı örgütten bir kişi kayda aldı. Odada ben, Yalçın Küçük ve Abdullah Öcalan vardı. Ayrıca bir görevli de video çekimi yapıyordu. Biz bir tepeden yürüyerek çıktık. Gelişimiz haber verildi. Abdullah Öcalan da yanında bir kaç kişiyle gelerek ‘Hoşgeldiniz’ dedi. Bekaa Vadisi’nde olduğunu düşündüğüm kampta 3-4 gün kaldık. Çoğu yemeği Öcalan’la birlikte yedik. Abdullah Öcalan, bana ve Yalçın Küçük’e mesafeli bir saygı gösterdi. Mülakatta soru ve cevapların dışında farklı konularda da konuşuldu. Esas konu ‘Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler, Ortadoğu’da neler oluyor, Türkler ve Kürtler’in kardeşliği nasıl sağlanabilir’ konusuydu. Alevilik ve kadın konuları da konuşuldu. Ayrılırken örgüt militanları dizilerek bizi uğurladı.” şeklinde konuştu.

     

    Yurtsever, röportaj sırasında Öcalan’ın Küçük’e “Hocam”, Küçük’ün de Öcalan’a “Apo kardeşim” diye hitap ettiğini söyledi.

     

    Yalçın Küçük ise iddia edildiği gibi Öcalan’a ‘Sayın’ ve ‘Başkanım’ demediğini belirtti. Küçük, “Mülakat sırasında Öcalan, ‘Perinçek de gelecek’ dedi. Öcalan ile yapılan mülakat dünyada bir ilktir. Mülakatın ardından Türkiye’ye döndüm ve polis üzerimde bulunan kasetleri aldı. Daha sonra bu kasetler TRT’de yayınlandı. TRT’yi dava ettik ve tazminat davasını kazandık.” ifadelerini kullandı.

     

    Mehmet Ali Pekgüzel, Yurtsever’e Küçük’ün Öcalan’a ‘Sayın” ifadesini kullanırken kendisinin yanında olup olmadığını sordu. Savcının bu sorusuna Küçük karşı çıktı. İzni olmadan konuşan Küçük, ‘Sayın’ demediğini iddia etti. Bunun üzerine Savcı Pekgüzel, Küçük’ün Öcalan ile olan görüntülerini duruşmada izlettirdi. İkilinin konuşmasında Küçük’ün terör örgütü liderine ‘Sayın’ dediği salona dinletildi. Savcı Pekgüzel, Küçük’ün ‘Sayın’ dediği bölümü iyice anlaşılması için iki defa oynattı.