Etiket: ihanet

  • Bozdağ: “Paralel Yapı Ülkemize İhanet Etti”

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Paralel Devlet Yapılanması (PDY)’nın, eğitim ve din ile ilgili konularla ilgilenen bir görüntü oluşturduğunu belirterek, gelinen noktada eğitim ve dinle alakası olmayan her şeyle ilgilenmiş olduklarının görüldüğünü söyledi.

    AK Parti Yozgat İl Başkanlığı tarafından Yozgat Büyük Sinema Salonunda düzenlenen il danışma toplantısına katılan Adalet Bakanı Bozdağ, Paralel Devlet Yapılanmasının eğitim ve din maskesi altında başka işlerle uğraştığını anlattı.

    Bakan Bozdağ, Parelel Devlet Yapılanmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:

    “Paralel dediğimiz bu yapılanma yıllar yılı hepimizin önünde eğitim ve din ile ilgili konularla ilgilenen bir görüntü oluşturdu, hepimiz öyle gördük. Eğitime bakıyorlar, dine bakıyorlar ama gelinen noktada eğitim ve din maske ve o maskenin arkasında gerçekten eğitimle dinle alakası olmayan her şeyle ilgilenmişler. Bu ülkenin cumhurbaşkanının, başbakanın telefonlarını dinlemeyi kim emrediyor, hangi cemaatin, hangi tarikatın, hangi dini hassasiyeti olan gurubu işine yarar, başbakan, bakan ne konuşuyor. Tefsiri daha iyi yazmak için mi lazım, hadisi daha iyi anlatmak için mi lazım, yoksa okulda daha iyi eğitim vermek için mi lazım.”

    Paralel yapının her alana girmeye çalıştığını belirten Bozdağ, şunları söyledi: “Savunma sanayinin işinde çalışan mühendisleri, teknisyenleri, uzmanları dinlemenin kime ne faydası var. Hangi sivil toplum örgütün işine yarayacaktır. Bir vatandaşın işine yarar mı, yaramaz. MİT TIR’ları hem de büyükelçilerin toplandığı bir dönemde orada çevirip arattırıp bu memleketin evlatlarını, sanki düşman devletlerin evlatları gibi yere yatırıp orada bunları yaptırtmak kimin ne menfaatinedir. Paralel devlet yapılanmasının işine mi yarıyor, yoksa başkalarının işine mi yarıyor. Yoksa dini, eğitimi daha iyi yapmak için onların işine mi yarıyor. Kimin işine yarıyor.”

    Türkiye’nin, DEAŞ terör örgütüne veya başka terör örgütlerine yardım yapan destek veren bir ülke gibi gösterilmek istendiğini belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “hangi dini hassasiyeti olan kişinin kişilerin veya eğitim hassasiyeti olan kişilerin sivil toplum örgütlerinin işine yarar. Ne menfaatiniz var burada. Dışişleri bakanının mit müsteşarının ve diğer devletin önemli yerlerinde görev yapanların konuşmalarının size ne faydası var. Devletin içine sızmış bu yapılar devletten edindikleri bilgileri ağabeylerine ötekilerine, berikilerine ulaştırınca o ağabeyler bu bilgilerle ne iş yapıyor o bilgiler ne işine yarar.”

    Bozdağ, konuşmasında paralel yapıyı eleştirilerine devam ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin içine sızmış bu yapılar bu bilgileri kime veriyor. İldeki imamın Yozgat’taki alayın çalışmaları ile ne alakası var ne işi var ne işine yarar. Bu ülkenin MİT müsteşarının çalışmaları ne işine yarar. Başka bir ülkenin Türkiye’nin herhangi bir yerinden bilgi alması bu bilgileri kendi ülkelerine kullanması çabaları ve kolay kolay başaramıyorlar. Ama bir yapının içerisinde olup devletin imkan verdiği kişiler oradan ibadet aşkıyla bir yerlere oradan başka yerlere gittiği zaman bu nereye gidiyor. Kozmik odaya girildi. Yargı yoluyla girildi, akıl var, bir devlet herhangi bir konuda suç işleyecek, delillerin tamamını kozmik odaya ben şu kişiye karşı suç işledim diye oraya koyacak. Herkes bu kadar saf mı.”

    “BUNLARIN SİZE NE FAYDASI VAR”

    Memleketimizin aleyhine çalışıldığını belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işin içerisinde tepede olanlar bu ülkenin aleyhine her türlü çalışmayı şuan yapıyor. Pensilvanya’dan sürekli beddua seansları yapılıyor. Onun dediklerini yapmayı Allah rızası için ibadet kabul eden kendini cennete götürecek anahtar gibi görenler var. Pensilvanya’daki zat ‘Bana haber geldi Türkiye’de bir bakanla bir kadın bir yerde buluşacak, böyle bir tuzak var hemen bir yakınını arayarak haber verdik bir felaketin önüne geçtik’ diyor. Allah aşkına Türkiye’nin MİT’i yok mu istihbaratı yok mu. Böyle bir bilgi varda bu ülkenin cumhurbaşkanına başbakanına MİT’e gitmiyor da taa Pensilvanya’ya gidiyor. Bu senin vazifen mi.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika seyahatinde bu hareketin nasıl bir noktaya geldiğini göstermesi bakımından çok önemli olduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Bozdağ, şunları söyledi:

    “PKK’lılar cumhurbaşkanını protesto ediyor, ASALA terör örgütü mensupları ve paralel devlet yapılanması mensupları el ele Türkiye’nin cumhurbaşkanına küfrediyor, hakaret ediyorlar. Samimi olanlar ‘biz Allah rızası için çalışıyoruz’ diyor. Ben de onlara diyorum ki, bazıları da ‘Fethullah Gülen, Peygamber Efendimizle konuşuyor ona göre hareket ediyor’ diyor. Ben de onlara diyorum, sorsanız ya Peygamber Efendimiz kendisine talimat verip bakanlar yatak odasında ne yapıyor görüntüle diye talimatı var mı. Peygamber Efendimizin bu ülkenin savunma sanayinin uzmanları ne yapıyor, bunları dinleyin diye talimatı var mı. Böyle bir şey var mı. İslam’a aykırı şeyleri peygamberimiz söyleyecek bunlar yapacak, böyle bir saçmalık olabilir mi. Onun için de paralel devlet yapılanması şuanda Türkiye’nin aleyhine dünyanın dört bir yanında büyük iftiralar, büyük yalanlar, büyük çalışmalar yapıyor. Bunlara karşı milli duruşumuzu manevi duruşumuzu da çok net oraya koymamız lazım. Yaptıklarını şuan hiç ülkenin hayrıyla uzaktan yakından alakası yok.”

    Devletin, bu millet büyük millet, büyük bir devlet olduğunu ifade eden Adalet Bakanı Bozdağ, şunları söyledi: “Bu güne kadar pek çok olayla baş etti bundan sonra da baş edecektir. PDY dahil hiçbir paralel yapılanma Türkiye’de güç ve kudret sahibi bundan sonra olamayacaktır. Sadece milletine, sadece devletine, sadece anayasasına ve yasalarına sadakatle bağlı olanlar bu devletin içinde her türlü şerefli görevli şerefle onurla yaptıkları gibi bundan sonra da yapmaya devam edecektir.”

    HAKİM KARAR VERECEK ABİYE SORUYOR PENSİLVANYA’DAN TALİMAT GELİYOR

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargıdaki hukuksuzluklara kulak tıkayamayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Şimdi düşünün bir hakim karar verecek, dosyada karar vermek için mahallede veya ilde şuna sorsam diye soruyor veya Pensilvanya’dan talimat geliyor yasa böyle diyor, onların tamamını çöpe atıp böyle karar veriyor diye iddialar olursa, bütün halk bunu yaygın şekilde konuşursa, Adalet Bakanı olarak benim bunlara kulağımı, gözümü kapamam mümkün olabilir mi. Bu ülkenin anayasası ve yasalarına göre faaliyet yapan hükümeti olarak bizim böylesi bir yapı içerisinde olanlara karşı aman kör, sağır, dilsizi oynama lüksümüz olabilir mi. Eğer onu yaparsak biz o zaman bu ülkede bu millete gerçek anlamda ihanet etmiş oluruz. Yargı bağımsızlığı sadece hakimlerin, savcıların yasalara uyması değil, aynı zamanda yasalara uyarken, başka bağlılıklarını da karar verirken reddetmesi anlamına gelir. Şimdi bir yere bağlılığı olacak, o bağlılıkla yasayı çiğneyecek bu karar hakim kararı bunu veren mahkeme diyecek, siz de devlet olarak diyeceksiniz ki talimatla karar çıkıyor, o talimatı veren kararı veren belli, bunu yapan mahkemedir diyeceksin yok öyle bir şey. Yargının bağımsızlığını korumak hukuk devletini korumak bizim vazifemizdir. Bu ülkenin adalet politikalarının doğru bir şekilde yürümesi için yasal ve diğer altyapıları oluşturmak bizim vazifemizdir. Gerekli tedbirleri almak uygulamak bizim vazifemizdir. Bu ülkenin neresinde olursa olsun, bu ülkenin resmi, anayasal otoritesi dışında başka otoritelere bağlı kim hareket ediyorsa etsin o karşısında anayasa ve hukuku olacaktır. Anayasa ve hukuka mutlaka hesabını verecektir, bugün olmaz yarın olur ama mutlaka olacaktır.”

    DEVLET İÇİNDE İKİ OTORİTE OLMAZ

    Devlet içinde iki otorite olamayacağını anlatan Bozdağ, şunları söyledi: “Devlet içinde tek otorite olur başka otorite olmaz. Biz devletimizin içindeki milletin kurduğu otoriteyi korumak, milletin tesis ettiği iktidarı korumak ve millete anayasa ve yasalar doğrultusunda hizmet etme konusunda gayret ve çabamızı bundan sonra da devam ettireceğiz. İnşallah ülkemizin yaşadığı çözmek için bugüne kadar yaptığımız çalışmalara daha büyük gayretle devam edeceğiz.”

  • AK Parti’li Başkan: “Vatana İhanet, Terör Ve Tecavüz Suçlarına İdam”

    AK Parti Uşak Merkez İlçe Başkanı Turgay Eser, ’vatana ihanet, terör ve tecavüz’ suçlarına idam cezası verilmesini istedi.

    AK Parti Merkez İlçe Başkanı Turgay Eser, son günlerde ülkede yaşanan terör, tecavüz olaylarına tepki göstermek için sosyal medya hesabından görsel bir paylaşımda bulundu. Eser’in paylaşımında, “2 metre yağlı urganın çözemeyeceği mesele yoktur. Vatana ihanet, terör ve tecavüz suçlarına idam!” ifadeleri yer aldı. Gönderi kısa sürede paylaşım ve beğenme rekoru kırarak öne çıktı.

    İHA muhabirinin telefonla ulaştığı Turgay Eser, paylaşımdaki maksadın, son günlerde yaşanan olayların mide bulandırdığı ve sabrın tükendiği için şahsi düşüncesini ortaya koymak olduğunu belirtti. Eser, “Vatan toprağı kutsaldır. Hainler ve teröristler Türk topraklarının üzerinde nefes almamalıdır. Aynı şekilde mide bulandıran diğer bir olay çocuklara ve kadınlara yapılan tecavüz konusudur. Böyle insanların cezası idam olmalıdır ve sonuna kadar desteklediğim bir konudur” dedi.

  • Egc: “İhanet Çetesi Olarak Görüyoruz”

    Erzurum Gazeteciler Cemiyeti terör yanlısı bildiriye imza atan sözde aydınları ‘ihanet çetesi’ olarak gördü.

    Erzurum Gazeteciler Cemiyeti’nden terör yanlısı bildiriye imza atan sözde akademisyenlere sert tepki geldi. Yapılan açıklamada, kendilerini aydın olarak tanımlayan bu güruhun, aslında toplumun yüz karaları olduğuna dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi: “Adil bir ortamda, kardeşçe yaşadığımız vatanımızda bizi birbirimize düşürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Buna içimizdeki hainlerde dahil. Devletimiz buna yeltenenlere gerekli cevabı vermektir. Terör yanlısı bildiriye imza atan sözde akademisyenler gerçek yüzleri, yani karanlık yüzlerini göstermişlerdir. Bu bildiriye imza atan güruhu ihanet çetesi olarak görüyoruz.”

  • Sancar, “2015 Yılı Memura İhanet Yılı Olarak Tarihe Geçti”

    Türk Sağlık Sen Ardahan Şube Başkanı Ramazan Sancar, 2015 yılını değerlendirdiği açıklamasında, “2015 yılını kamu ve sağlık çalışanları açısından değerlendirdiğimizde ise yapılacak tasvir; bu yılın tam bir ihanet yılı olarak tarihe geçtiğidir” dedi.

    Türk Sağlık Sen Başkanı Ramazan Sancar, 2015 yılını değerlendirdiği açıklamasında kamu ve sağlık çalışanlarının sorunlarına değindi. Sancar, “2015 yılında imzalanan toplu sözleşme memurlarımız için yeni bir oyunun parçası olarak sahneye konulmuş ve enflasyon farkı hesabı değiştirilerek memurların yüzde 1,8 zarar etmesine neden olunmuştur. 2015 yılını mücadele yılı ilan edenler, mücadele şöyle dursun kazanılmış hakların bile yok edildiği bir sözleşmeye imza atmışlardır. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları için 2015 yılı ise zulüm, ihanet, umut tacirliği ve yalanlarla çalışanların oyalandığı bir yıl olmuştur. Aile hekimliğinde haksız ve hukuksuz angarya cumartesi nöbetleri 2015’in ocak ayında başlamıştır. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının bu angaryaya tepki koyarak aldığımız karar doğrultusunda iş bırakmaları ile örnek bir mücadele yaşanmıştır. Ceza puanları arttırılmış fakat bu mücadelede yine de geri adım olmamıştır. Türk Sağlık-Sen olarak biz bu süreçte onların haklı mücadelesinin hep destekçisi olduk. Birçok ilde verilen cezaları açtığımız davalarla iptal ettirdik ve mücadelede hiç hız kesmedik. 2015 yılının mart ayında ise malum-sen umut tacirliği yaparak yıpranma payı, kreş döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması gibi hususlarda müjdeler vermiştir. Broşürler bastırıp smslerle hayırlı olsun demişlerdir. Fakat 2015 yılında bunların hiçbiri gerçekleşmemiştir. Kreş genelgede, Yıpranma payı bilim komisyonlarında kalmış somut bir adım atılmamıştır. Daha bu fiyaskolarının hesabını vermeden bu seferde 2015 yılını döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması için mücadele yılı ilan etmişlerdir. Ama ne bir kez alanlara çıkmışlar ne de mücadelenin zerre kadar bir belirtisini göstermişlerdir. 2015 yılında görevde yükselme sınavı yapılmış ve tam bir hüsranla sonuçlanmıştır. Yetersiz kadro ve zor sorular nedeniyle kadrolar boş kalmıştır. Şube müdürlüğü sınavında ise sözlü sınavda hak ve hukuk ayaklar altına alınmış, yazılı sınavın birincisi elenerek adam kayırmada zirve yapılmıştır. 2015 yılında sadece lisans tamamlama hayata geçmiş o da başvurularda yaşanan sıkıntılar, üniversite kontenjanlarının az olması, kayıtlarda çalışanlara zorluklar çıkartılması ile adeta çalışanlara zehir edilmiştir. Uzaktan eğitimde örgün eğitimi dayatan birçok üniversite sağlık çalışanları için lisans tamamlamayı imkansız hale getirmiş, çalışanların emek ve paralarının heba olmasına neden olmuştur. Sağlık Bakanlığı bu aşamada çalışanlarına sahip çıkmamış üniversitelerin insafına terk etmiştir. 2015 yılında ortalama her ay bin sağlık çalışanı şiddete uğramış iki değerli doktorumuz hastanede katledilmiştir. Tutuklu yargılama ile ilgili düzenleme bulunmasına rağmen bunun uygulanması ciddi oranda aksamış, şiddet yine yapanın yanına kalmıştır. Şiddet uygulayanlar eli kolu serbest dolaşmaya devam etmektedir. Üniversite hastanelerinde özellikle hemşire eksikliği nedeniyle bazı servislerin kapatıldığı görülmüş, aşırı iş yükü ve olumsuz çalışma şartları çalışanların hem beden sağlıklarını hem de psikolojilerini bozmuştur. Türk Sağlık-Sen olarak şunu açıkça ifade etmek isteriz ki; iş güvencemiz bizim dokunulmazımız ve nefsi müdafaa alanımızdır. İş güvencesine yönelik her girişimin karşısında tüm platformlarda mücadele edeceğimizi herkes bilmelidir. 2015 yılı tüm bunları değerlendirdiğimizde kamu çalışanları için kayıp, zarara uğranılan ve ihanetin her türlüsünü gördükleri bir yıl olmuştur. Umarız 2016 yılı böylesine sıkıntıların yaşandığı bir yıl olmaz. Bunun içinde kamu çalışanlarına önemli bir görev düşmektedir. O da yetkili olan sendikaların 2015 yılında neler yaptığını görerek 2016 yılında onlara gereken dersi vermekle olacaktır. Aksi takdirde kamu çalışanlarını bunlar yeni felaketlere sürükleyeceklerdir. Türk Sağlık-Sen olarak biz çalışandan aldığımız gücümüzü yine çalışanlar için tüm platformlarda kullanmaya devam edeceğiz. Haktan ve adaletten yana olan tavrımızı tavizsiz bir şekilde sürdüreceğiz. Mücadeleye devam edeceğiz. 2016 yılının insanlığa, coğrafyamıza, ülkemize ve milletimize huzur getirmesini diliyor tüm kamu çalışanlarının daha iyi şartlarda bir çalışma hayatına kavuşacakları bir yıl olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Müezzinoğlu: “Bunlar İhanet Cümlesidir”

    Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde Sağlıklı Yaşam Kültürünü Teşvik Projesi kapsamında düzenlenen programda gazetecilere açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda terörle mücadele kapsamında sağlık personeli ile ilgili yapılan spekülasyonlara yanıt veren Bakan Müezzinoğlu, “Terörün olduğu bir ortamda vatandaşların sağlıklı bir yaşam sürebilmesi çok mümkün değil. Devletin sokağa çıkma yasağı ilan ettiği ortamlarda vatandaşımızın gerek ticareti gerek sosyal gerek sağlık hizmetleri alanında mutlaka sıkıntıları olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir millet, bir bayrak altında yaşıyor ise o toprakların her karışının güvenli olması lazım. Birileri eline silah alıp birileri sokaklarını kazarak, birileri mayın döşeyerek, birileri terör estirerek bu ülkenin hiçbir sokağında hiçbir mahallesinde barınamaz, barınmamalı. Temmuz ayından bu yana sağlık hizmeti sunumunda sorunlar yaşıyoruz.”

    “EKİP SİLAH ZORUYLA İNDİRİLİYOR, AMBULANS ALINIYOR”

    Sağlıkçıların silah sesleri arasında görevlerini yerine getirmeye çalıştıklarını ve hepsi ile irtibat içerisinde olduklarını belirten Müezzinoğlu, vatandaşların hastaneye kolay ulaşmakta sorunlar yaşadığını dile getirerek, “Acil 112 talep edildiğinde istenen yere ambulanslarımız sağlıklı gidebiliyor mu? Onda da sorun var. Acil ekibimiz çağrıya giderken yolda durduruluyor, ekip silah zoruyla indiriliyor, ambulans alınıyor ve kaçırılıyor” dedi.

    Terör olayları nedeniyle sağlık alanında sorun yaşadıklarını kaydeden Müezzinoğlu, “5-6 aylık dönemde vatandaşımıza hayati sorun yaşayacak bir bedel ödetmedik. Ekiplerimize teşekkür ediyorum. Bize ders verecek kadar orada dik ve saygın duruşları var. Meslektaşlarımla onur duyduğumu ifade ediyorum” dedi.

    “NE OLURSA OLSUN ÇEKİLMEYECEĞİZ”

    Sağlık ekiplerinin hayati şartlarının sağlanmadığı için terör bölgesinden çekilmesi ile ilgili yapılan yorumlara cevap veren Müezzinoğlu, şunları söyledi:

    “Her türlü güvenlik önlemini almak durumundayız. Çekilmek kolay. Bırakalım o zaman güvenlik güçleri de emniyette silahlı kuvvetler de çekilsin. Bunlar ihanet cümlesidir. Bu ülkenin vatandaşıyım diyen birinin söyleyeceği bir cümle olabilir mi bu? Nasıl bir cümledir ’Çekilin.’ Çekilin cümlesini vatan sevgisiyle nasıl bağdaştıralım. Çanakkale’de doktorlar çekildi mi? Tıbbiye mezunlarını tamamen Çanakkale’de kaybettik. Bu mesleğin bir meslek onuru var. Vatan ve millet onuru var. Biz çekilmeyeceğiz, ne olursa olsun. Hiçbir köşeden.”