Etiket: İfade

  • 5 bin engelliye müjde

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, engellilere ‘kadro’ müjdesini yazılı bir açıklamayla duyurdu. 2013yılında 5 bin 423 kadroya engelli memur alınacağını ifade eden Çelik, yerleştirme işlemlerinin Şubat ayı içinde gerçekleştirilmesinin planlandığını ifade etti.

     

    2013 yılında yapılacak yerleştirme işlemleri için kurumlarca Devlet Personel Başkanlığı’na intikal eden kadro sayısının 5 bin 423 olduğunu belirten Çelik, “Bu kadrolara ilişkin nitelik kod kılavuzu önümüzdeki hafta itibarıyla Devlet Personel Başkanlığı’nca ÖSYM Başkanlığına intikal ettirilecek. Adayların tercihlerinin alınmasını müteakip Şubat ayı veya en geç Mart ayı içinde yerleştirme işlemlerinin yapılması planlanıyor. Böylece 5 bin 423 engelli vatandaşımız, ÖSYM’nin takvimi de uygun olursa Şubat ayı sonuna kadar veya en geç Mart ayı içinde işlerine kavuşmuş olacak” dedi.

  • Gurur intiharı

    İZMİR’de Ege Üniversitesi yurdunda kalan 25 yaşındaki D.G., iddiaya göre oda arkadaşları tarafından hırsızlıkla suçlandı. Bunu gururuna yediremeyen genç kız, kaldığı bloğun 5’inci katından atlayarak intihara kalkıştı ve ağır yaralandı.

     

    Olay, dün saat 22.00 sıralarında Ege Üniversitesi kampusunda bulunan Kredi Yurtlar Kurumu yurdunda meydana geldi. Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği son sınıf öğrencisi D.G.’nin kaldığı 6 kişilik odada, iddiaya göre bir öğrencinin laptopu çalındı. Dün öğle saatlerinde  arkadaşları hırsızlıkla suçladıkları D.G. ile tartıştı ve tartakladı.

     

     

    Hırsızlıkla suçlanmasını gururuna yediremeyen D.G. akşam kaldığı dördüncü kattaki odasından beşinci kata çıkarak koridor penceresinden kendini boşluğa bıraktı.
    Toprak zemine düşen genç mühendis adayı D.G.’yi, oradan geçen bir öğrenci fark etti ve yurt yetkililerine haber verdi. Çağrılan 112 Acil Servis ekibi ağır yaralı genç kızı hemen Ege Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırdı.Tedavi altına alınan D.G.’nin durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.
    D.G.’nin, sınıf arkadaşları hastaneye akın ederek göz yaşı döktüler. Polis, D.G.’nin oda arkadaşlarını, ifadelerini almak üzere emniyete götürdü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
  • Kayıp Türkler ‘Dadaş’ çıktı

    Kayıp Türkler olarak gündeme gelen ve Moğolistan’ın kuzey sınırındaki Sayan Dağları yamaçlarında yaşayan, Türkçe konuşan ‘dukha’ adlı topluluğun atalarının Erzurumlu olduğu belirlendi.

     

    AHMET AKBUĞA

    Atatürk Üniversitesi Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. SavaşEğilmez, yaptıkları araştırma sonucunda Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek ve fotoğrafçı Selcen Küçüküstel tarafından hazırlanan “Dukha Halkı Kayıp Türkler” belgeseli sonrasında gündeme gelen kayıp Türklerin Erzurumlu olduklarını söyledi. Eğilmez, şöyle konuştu:

     

    “Belgeselin sahibi yapımcılar şu tespitlerde bulunuyorlar; Tarih öncesini yaşayan ve bizimle aynı dili konuşan bir toplumla karşı karşıyayız. Bundan 10 bin yıl önce insanların yaşadığı şekilde yaşıyorlar. Her şeyi ortaklaşa paylaşıyorlar. Aralarında eşitlikçi ilişkiler var. Suç işlemiyorlar. Kadın erkekten ya da erkek kadından üstün değil. Ren geyikleriyle birlikte onların vahşi göç yollarında onlarla birlikte dolaşıyorlar. Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları’nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluk Türkçe’nin lehçelerinden birini konuşuyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini biler yıkamıyorlar.

     

    Belgeselde anlatılan yaşam tarzı, şaman toplulukların bir çoğunda var olan geleneksel yaşam biçimidir. Konuştukları lehçeden bazı örnekler şu şekildedir; Kaçan: Ne zaman. Tanardı: Yarın. Keni: Hani. Neymiş : Neden. Neçe :Ne kadar Moğolistan toprakları, gerek Türk tarihi gerekse Türk kültürü bakımından önemli bir konuma sahiptir. Bu coğrafyada Türk tarihinin ve kültürünün devam ettiğinin en önemli göstergesi, Moğolistan etnik grupları arasında yer alan Türk kökenli azınlıkların halen yaşattıkları kültür tarzıdır. Bilindiği gibi Moğolistan nüfusunu teşkil eden 24 boy içinde yer alan Kazak, Hoton, Tuva ve Duhalar (Tsaatan/Geyik Çobanları) olmak üzere dört boy eski Türk kültürünü devam ettirmektedir. Bunlardan Duhalar hem yaşam tarzı hem de kendilerine has kültür özelliği ile araştırılması gereken önemli topluluklardandır. Bunlara çekilen belgeselde söylendiği gibi kayıp Türkler demek yerine kaybolmak üzere olan Türkler demek daha doğru bir tabirdir. Zira Duhalar çok uzun yıllardan beri bilinmekte ve az da olsa üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Duhaların Erzurum ile bağlantısı da olabilir. Yaptığımız araştırmalarda XV. yy da Erzurum’da hakim olmuş Duharlu sülalesinin atalarından olabileceği ihtimali ortaya çıkmıştır. Moğol istilası ile bölgemize gelen Duharlu sülalesi, XV.yy da bölge tarihinde aktif bir rol oynamıştır. Akkoyunlu ve Karakoyunluların Anadolu’ya gelişleri ve bu coğrafyada faaliyet göstermeleri şüphesiz Anadolu’nun Türkleşmesi için mühim hadiselerden biridir. Bu iki devlet, birbirlerine her fırsatta zarar vermiş, birbirlerinin şehirlerini yağmalamış, birbirlerinin vatandaşlarını öldürmüşler ve birbirlerinin arazilerini işgal etmişlerdir. Bu oymak Akkoyunlu-Karakoyunlu mücadelelerinde etkin bir rol oynamıştır.Başlangıçta, Akkoyunlularla beraber olan Erzurum Duharluları,Bayburt, İspir ve Rize çevresinde de hakim unsur olmuşlardır. Duharlular, Kara Yusuf’un 1410 yılında bu bölgeleri ele geçirmesiyle Karakoyunlulara katıldılar. Duharlular, 1457 yılında Bayburt kalesini savaşmaksızın Uzun Hasan’a teslim ettiler. Safevilerin, Akkoyunluları yıkmasından ve Osmanlıların Doğu Anadolu’yu ele geçirmelerinin ardından Duharlu oymağı, kendi topraklarında, Osmanlı Tımar sistemi içinde yaşamını sürdürmüştür. Bazı kaynaklar Duharluların bilinen en eski bölgelerinin Toharistan olduğunu belirtmektedir. Göktürk Hakanlığı döneminde bu bölgeye, bugün ki Moğolistan topraklarından Türklerin geldiği de bilinmektedir. İsim benzerliği ve bunlar göz önüne alındığında, Erzurum Duharluları ile Moğolistan’da bulunan Duhalar arasında bir bağlantı olduğu söylenebilir. Tabi ki bunu kesin bir şekilde ifade edebilmek için, daha net bilgilerin ortaya çıkarılması lazım. Bu konudaki çalışmalarımıza devam edip, sonuçlarını en kısa zamanda yayınlayacağız.”

    Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları’nda yaşayan ve nesli hızla tükenen ren geyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluğun Türk dilini konuşması dikkat çekiyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini bile yıkamıyorlar.

  • İki genç kızın hayatına 60 bin TL

    İki genç kızın hayatına 60 bin TL

    OSMAN AKIN
    BURSA (İHA) –

     

    Bursa’da okul yolunda ölen iki kızın hayatına sigorta şirketi 52 bin 600, bilirkişi ise 59 bin 800 lira değer biçti. Şok yaşayan aileler, 520 bin liralık maddi manevi tazminat davası açtı. Duruşma çıkışında konuşan aileler, “Derdimiz para değil, trafik kazalarındaki ölümleri bitirmek” dedi.
    Edinilen bilgiye göre kaza, 25 Kasım 2010’da merkez Nilüfer ilçesi İzmir yolu üzerinde meydana geldi. Fatih Lisesi Fen Bölümü 2’nci sınıfta okuyan Didem Zeynep Çakar ve Ezgi Nil Topuz, gece boyu sınava çalışıp okullarına gitmek için evden çıktı. İzmir yolu üzerinde yolun karşısına geçmek isteyen iki arkadaşa, G.Ç. idaresindeki 16 GD 730 plakalı minibüs çarptı. Liseli kızlardan geriye, okula giderken asansör kameralarında yaptıkları son makyajın görüntüleri kaldı. Açılan ceza davasında sanık sürücüye toplam 5.5 yıl hapis cezası verildi.
    Cezayı az bulup Yargıtay’a temyize giden aileler, sigorta şirketinin Didem için 27 bin 900, Ezgi için 24 bin 700 lira olmak üzere toplam 52 bin 600 lira, bilirkişinin ise Didem için 31 bin 900, Ezgi için ise 27 bin 900 olmak üzere toplam 59 bin 800 liralık değer biçtiğini söyledi. Bunun şokunu yaşayıp, kabul etmeyen Çakar ve Topuz aileleri, ölen kızları için 10’ar bin lirası maddi, 250 biner lirası da manevi toplam 520 bin liralık tazminat davası açtı. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava çıkışında konuşan kızların babaları adalete veryansın ederek, “Ölen kızlarımızın canının bedeli 30 bin lira olmamalıydı” diye konuştu.

     

    “İNSANLAR KAZALARDA ÖLÜRKEN ADALET ÇOK YAVAŞ İLERLİYOR”
    Uzun zamandır bekledikleri davaya yine girdiklerini ifade eden Ezgi Nil Topuz’un babası Saffet Topuz, “Duruşma yine bizim beklediğimiz ivedilikle sonuçlanmadı. Biz sürekli izliyoruz. Ölümler sürekli devam ediyor. Bu bizi son derece rahatsız ediyor. Biz davaya, adalete güvenmek istiyoruz. Şu anda bizim güvenimiz henüz oluşmadı. Sadece oyalandığımızı düşünüyoruz. Halen bizleri tatmin edecek bir kararlar çıkmadı. Çıkmıyor ve insanlar halen hızla ölmeye devam ediyorlar. Buna karşı adalet son derece ağır bir şekilde ilerliyor” dedi.

     

    “EN BÜYÜK TEMENNİMİZ KAZALARA CAYDIRICI CEZALAR VERİLMESİDİR”
    Ceza davasında sanığa 15 yıl hapis verilmesini beklerken 5.5 yıl hapis verildiğini hatırlatan baba Saffet Topuz, “Biz bunu önce bir şaka gibi algıladık çünkü 5.5 yılın iki zeki insanın ya da bu ülkeye yararlı olacak iki insanın ölümünün karşılığı olmaması gerekiyordu. Ne yazık ki öyle bir karar çıktı. Biz temyize gittik. Temyizin sonucu ne olacak bilmiyoruz ama halen daha bizi tatmin edecek bir karar çıkmadığı gibi sonucunda çok tatmin edecek bir karar da beklemiyoruz aslında. Bizim tek beklentimiz, Meclis’ten çıkacak kanunların biraz daha bu tür davalarda caydırıcı olması. Ölümlerin azaltılması en büyük temennimiz çünkü bu ülkede trafik kazalarında çok büyük sayıda insanımızı kaybediyoruz. Bunların karşılığında verilen cezalar ise yok gibi ya da çok komik miktarlarda” diye konuştu.

     

    “ÖLÜME SEBEP OLAN SÜRÜCÜNÜN DE EHLİYETİNE EL KONULSUN”
    Ayrıca alkollü araç kullanan insanların yakalandığında ehliyetine el konulmasına rağmen trafik kazasında bir kişinin ölümüne sebep olan sürücünün ehliyetine el konulmamasının ayrı bir çelişki olduğunu kaydeden Topuz, özellikle milletvekillerinden kanun çıkarırken bunu dikkate almasını istediğini de sözlerine ekledi.
    Kazada hayatını kaybeden Didem Zeynep Çakar’ın babası Sinan Çakar, “Bu yeni çıkacak trafik yasalarında ölümlü kazaların bir an evvel aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Sigorta şirketinin 30 bin lira vermesi çok gülünç. Kızımın bedelinin bu olmaması lazımdı. Hayat parayla ölçülmez fakat resmen bizimle dalga geçiyorlar. Başka bir şey değil. Verilen cezalar daha caydırıcı olmalı. İnsanların bilinçlendirilmesi gerekir. Ceza da iş değil. Bunlara kökten bir çözüm üretilmesi gerekir. Bizim daha önce yaptığımız imza kampanyaları Meclis’e sunuldu. Bunlar hiç dikkate alınmadı. Bize de bilgi verilmedi. Bu imzalar çöpe mi atıldı? Ya da göz önünde mi alınmıyor? Hiçbir bilgimiz yok. Tüm çabamız bu kazaların sıfıra indirilmesidir” dedi.

     

     

  • Pendik’i Fenerbahçe heyecanı sardı

    Pendik’i Fenerbahçe heyecanı sardı

    Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Pendikspor’u, Ziraat Türkiye Kupası’nda karşılaşacakları Fenerbahçe’nin heyecanı sardı. Pendikspor Teknik Direktörü Mehmet Erdal Alpaslan, “Bu eşleşme her şeyin önüne geçti. Biz de takımızı en iyi şekilde temsil etmek için var gücümüzle maçımızı oynayacağız” dedi.

     

    1999-2000 sezonunda Türkiye Kupası’nda karşılaştıkları Fenerbahçe‘yi eleyerek spor kamuoyunun gündemine oturan ve uzun süre konuşulan Pendikspor, güçlü rakiplerine yine aynı sonucunu yaşatmayı hedefliyor. Ligde iyi sonuçlar alarak taraftarının yüzünü güldüren Pendikspor’da teknik direktör Mehmet Erdal Alpaslan, 28 Kasım Çarşamba günü Fenerbahçe ile oynanacak Ziraat Türkiye Kupası 4. tur maçıyla ilgili olarak İHA‘ya açıklamalarda bulundu.

     

     

    “BU KURA HERŞEYİN ÖNÜNE GEÇTİ”

    Tarihin tekerrür ettiğini ifade eden Pendikspor Teknik Direktörü Mehmet Erdal Alpaslan, “Tekrar eşleşmemiz bunun en güzel örneği. Biz de takımızı en iyi şekilde temsil etmek için var gücümüzle maçımızı oynayacağız. Bu eşleşme ve Türkiye Kupası, bizim ligdeki durumumuz ele alındığında her şeyin önüne geçti. Herkes bu maçı merak ediyor. Bence sporun, futbolun güzelliği burada. Biz haddimizi bilerek, Fenerbahçe’nin büyüklüğünü bilerek, tedbirli oynamaya çalışacağız. Centilmenlik, güzellik ve sporun bu konudaki kaynaştırıcılığını mutlaka yaşamak istiyoruz. Bunu da bu eşleşme ile Türk spor kamuoyu görmüştür. Biz takımımıza inanıyoruz” diye konuştu.

     

     

    “NEREYE DEPLASMANA GİTSEK O HATIRALAR CANLANIYOR”

    Kendisinin takımın başına yeni gelmesine rağmen hala hatıraların tazeliğini koruduğunu belirten Alpaslan, “1999-2000 sezonundaki o maçtan sonra, ben takıma yeni gelmeme rağmen, nereye deplasmana gidersek gidelim o hatıralar canlanıyor. Yolda otobüsümüzü görenlerin kornaları devam ediyor. Kupada 2-3 tur geçtikten sonra, ‘Eşleşmelerde Fenerbahçe çıkar mı, tekrar olur mu?’ gibi içimizde konuşuldu. Kura çekiminde o güzel tesadüf olduktan sonra herkes tarafından bir gülüşmeye sebep oldu. İnşallah maçın sonunda da gülüşmeler olur, güzellikler olur” şeklinde konuştu.

     

     

    “SPOR İNTİKAM İŞİ DEĞİL”

    Kamuoyunda oluşan ‘Fenerbahçe rövanşı ağır alacak’ yorumlarına değinen tecrübeli teknik adam, “Spor işi intikam işi değil. Spor çok önemli insanların, önemli mesajlar vermesi gereken bir güzellik. İntikamla, pusuya yatmakla bu işler olmaz. Sahada olur. Hiç bir maç oynanmadan kazanılmaz. Formamızı, ismimizi en iyi şekilde temsil edeceğiz” ifadelerini kullandı.

     

     

    BAŞKAN SAMİ BAYRAM: “GÜLÜŞMELERİN ZEMİNİ ÖNCEDEN HAZIRLANDI”

    Kura çekimi sırasında herkesin ‘Olur mu, olmaz mı ?’ diye konuştuğunu söyleyen Pendikspor Başkanı SamiBayram ise, “Konuşmalar geçtiği için, zemini daha önceden hazırlandığı için gülüşmeler oldu. İnşallah hayırlısı olur. İyi oynayan, iyi motive olan maçı alsın. Bizim Fenerbahçe ile kendimizi aynı kefeye koymamız doğru değil. Biz 2. Lig takımıyız. Hedefimiz PTT 1. Lig’e çıkmak. Kupada başarı gelirse neden olmasın” dedi.

     

     

    13 YIL ÖNCEKİ KADRODA OLAN KEREM SATILMIŞ: “AYNI HEYECANI YAŞIYORUZ”

    1999-2000 sezonunda Fenerbahçe’yi eleyen kadroda futbolcu olan Pendikspor Yardımcı Antrenörü Kerem Satılmış da, “13 sene sonra aynı heyecanı ve mutluluğu yaşıyoruz. Türkiye tekrar bu maçı merak ediyor. Zaten futbol 3 neticeli. O gün gelince gereken motivasyonu oyuncular kendinden sağlayacaktır. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü o zaman biliyorduk. O an heyecan ve mutluluğunu yaşadık. O günkü şartlarda kazandık. Şimdi de elimizden gelenin en iyisini yapacağız” diye konuştu.

     

     

    TARAFTARLAR TAKIMLARINA İNANIYOR

    Pendikspor’u her maçta yalnız bırakmayan taraftarlar ise takımlarına güvendiklerini belirterek, “Biz o günden bu yana çok şeyler yaşadık. Her gittiğimiz yerde Fenerbahçe’yi yenen Pendikspor olarak tanındık. Fenerbahçe de bizim rakibimiz. Yendik gene karşılaştık, yine yenmek istiyoruz. Futbolcularımıza güveniyoruz. Bu sefer taraftar daha büyük ve heyecanlı. Bu kez deplasmandayız ama büyük şovlar yapacağız” diyerek heyecanla ve inançla Kadıköy’deki büyük maçı beklediklerini dile getirdiler.