Etiket: İfade

  • Peynirci Cinayeti Zanlısından Şok İfade

    Bursa’da geçen yıl bir peynirciyi bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen sanığın şok ifadesi herkesi şaşkına çevirdi. İlk kez hakim karşısına çıkan sanık, olaydan sonra iş yerine giren iki kişinin arkasından gittiğini, cinayetle hiçbir ilgisi olmadığını ileri sürdü.

    Bursa 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 çocuk babası H.D.’yi öldürdüğü gerekçesiyle ’kasten adam öldürmek’ suçundan ömür boyu hapis talebiyle yargılanan 32 yaşındaki Ö.K, cinayeti kendisinin işlemediğini söyledi. Olay günü fatura ödemekten döndüğünü, olayın meydana gelen peynir imalathanesinin yanındaki evden iki kişinin merdivenden indiğini söyleyen Ö.K., “Onlar içeri girince ben de bir şeyler oluyor diyerek içeri girdiğimde H.D.’yi yerde yatarken gördüm. Yaşıyor ümidiyle kendisine baktım. Korktum ve oradan çıkıp karakola gittim. Neden ben öldürdüm dediğimi bilmiyorum. Biraz psikolojik sorunlarım vardı. Üzerimdeki kanlar H.D.’ye bakarken bulaşmış. Emniyette alınan ifademi kabul etmiyorum. Suçsuzum” dedi.

    “KOCAM PARA İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ”

    Eşini öldüren sanıktan şikayetçi olduğunu belirten Mahire Doğan, “Olay sabahı evin çatısının yapılması için ustalar gelecekti. Eşim demir siparişi vermişti. Yanına yüklü miktarda para aldı. Kahvaltı hazırlayıp eşimin dükkandan gelmesini beklerken komşum geldi. Hüseyin kalp krizi geçirmiş, panik yapma dedi. Aşağı indiğimde polisler gelmişti. Sanık eşimi para için öldürdü. İfadesini kabul etmiyorum, yalan söylüyor. Eşimin üzerindeki para polisin ve savcılığın incelemesinde çıkmadı” dedi.

    Olay günü evin çatısını yapmak üzere gelen R.Ş., “Oğlum tuvalet ihtiyacını gidermek için dükkana girdi. Ben de kapının önünde dikilirken, yanımdan biri hızla geçti. Yüzünü görmedim” dedi.

    Dükkana hacet gidermek için girdiğini ifade eden Ü.Ş. ise “H.D.’ye seslendim. O sırada pat diye bir ses duydum. Birden yanımdan geçerken gömleğinde kan görünce şoka girdim. Bacaklarımın bağı çözüldü. Duvara dayandım. Polisi ve 112’yi aradım. Ancak o kişinin yüzünü görmedim. Onun bu sanık olup olmadığını bilmiyorum. Demirci bin 200 lira alacaktı, ustalık için de ben bin lira alacaktım. Bu parayı ikimiz de alamadık” dedi.

    Duruşmada dinlenen cinayet bürosu dedektifleri, telsiz anonsu üzerine Bağlarbaşı’na giderken zanlının karakola teslim olduğunu duyduklarını anlatarak, “Karakola gittik. H.D. maktulü kendisinin öldürdüğünü söyledi. Üstünün ve ellerinin kanlı olduğunu gördük. Ancak emniyette ise öldürmediğini söylediğini öğrendik” dediler.

    Müşteki vekili Cevdet Ulu, sanığın gasp için adam öldürmek suçunu işlediğini ve bu yüzden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini istedi. Sanık avukatı ise, bıçakta parmak izi olmadığını, sanığın psikolojik sorunu olduğunu belirterek, tahliyesini istedi.

    Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verirken, maktul yakınları sanığa saldırdı. Ancak güvenlik güçleri çıkan arbedeyi büyümeden önledi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

  • HDP Tabelasının İndirilmesi Olayında 7 Şüpheli Daha İfade Verdi

    MUĞLA (İHA) – Muğla’nın Fethiye ilçesinde HDP İlçe Başkanlığının açılışı sırasında yaşanan gerginlik ve parti tabelasının indirilmesiyle sonuçlanan olaylarla ilgili davada 11 tutuksuz sanıktan 7’sinin savunması alındı.

    2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, 9 Mart 2014’te Fethiye’de yaşanan olaylarda “HDP İlçe Başkanlığının açılışına engel olmak, siyasi hakların kullanılmasını engellemek, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, polise mukavemet ve mala zarar vermek” gibi suçlardan dava açılan 11 tutuksuz sanıktan 7’sinin savunması alındı. Daha önce duruşmaya katılan, davacı avukatları ile HDP Fethiye Eş Başkanı katılmazken, iş yeri tahrip olduğu iddia edilen müşteki A.T. duruşmaya katılıp HDP ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirtti.

    Duruşmada sanık olarak dinlenen dönemin Fethiye Belediyesi itfaiye görevlisi E.Ç. savunmasında suç işlemediğini, siyasi faaliyeti engellemediğini belirterek , “İtfaiyede görevli arkadaşım R.Ö. ile birlikte nöbetteydik. Amirimiz S.A. bize telefon açtı. Olayların olduğu yere gittik. 40 dakika dışarıda bekledik. Amirimiz bize levha indirilecek deyince polis barikatları açıldı ve içeriye girdik. İtfaiye aracıyla HDP’nin olduğu binanın önüne yanaştık. Kahverengi ceketli emniyet amiri ‘şu levhayı indirelim kalabalık dağılsın. Sonra tekrar takılır’ dedi. R.Ö. ile itfaiyenin sepetiyle tabelanın oraya çıktık. Anahtarla sökecektik. Ama ince bir vida tuttuğu için hemen söküldü” dedi.

    Dönemin Fethiye Belediyesi İtfaiyesinde görevli sanık R.Ö ise, “E.Ç. arkadaşımın anlattığı olaylar doğrudur. Amirimiz S.A. itfaiyenin 110 numarasını arayıp gelmemizi istedi. Önce tabelanın sökülmesini halk dağıldıktan sonrada yerine takılması talimatını verdi. Siyasi partilerin amacını engellemek gibi bir düşüncemiz yoktu” dedi.

    Sanık H.K., “Biz aşağıya kalabalığın olduğu yere gittik. Ama olayların içinde yer almadım. Her hangi bir memura direniş göstermedim. Bu eylemlerin yapıldığına dair her hangi bir belge, görüntü söz konusu olabilir mi? Ayrıca yakalandığım zaman sadece yürüyordum. Her hangi bir müdahalede bulunmuyordum” diye konuştu.

    Sanık H.K., “O gün akşam arkadaşımla birlikte çorba içiyorduk. Polisler 4-5 kişiyi aldılar. O kişilerle birlikte bizi de aldılar. Olaylarla ilgili her hangi bir alakam yok” dedi.

    Emniyette daha önce verdiği ifadesini kabul eden sanık M.Ş. eniştesiyle olay yerinden geçerken kalabalığı gördüklerini söyleyerek: “Eniştem taksicidir. Motosikletle benden kendisini iş yerine bırakmamı istedi. Olaylara katılmadım” dedi.

    Emniyette verdiği ifadesinin harfi harfine doğru olduğunu kabul eden Sanık Ş.K., “Arkadan herkes ittirince kendimi önde buldum. Daha sonra çatıya çıktım. Tabelaya da demir uzattım. Amacım tabelayı indirmekti. Bize orada PKK var dediler. O yüzden gittik” dedi.

    Sanık O.Z., olay günü elinde çakmak bile olmadığını HDP flamasını yakmadığını, yere atılan flamayı eline aldığını, hiçbir memurla karşı karşıya gelmediğini, memurlara direnmediğini elindeki CD’de bu görüntülerin yer aldığını söyleyerek CD’yi duruşma hakimine teslim etti.

    Duruşma dinlenmeyen sanıkların dinlenmesi, HDP avukatlarının mazeretlerinin kabulüne sanık F.A.’nın zorla getirilmesine ve duruşmanın 31 Mayıs 2016 tarihine ertelenmesine karar verdi.

  • Bildiriye İmza Atan OMÜ’lü Akademisyenler Savcıya İfade Verdi

    “Barış İçin Akademisyenler Oluşumu”nun bildirisinde imzaları yer alan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) görevli 6 akademisyen Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında savcıya ifade verdi.

    Barış İçin Akademisyenler Oluşumu tarafından “Bu ülkenin akademisyenleri ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri hazırlanarak imzalanmış ve ardından bu bildiri bazı medya organları ve yerel gazeteler tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Bildiriye katılan OMÜ’de görevli 6 ve 1 emekli akademisyen hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı.

    Soruşturma kapsamında bugün Samsun Adliyesi’ne çağrılan 6 akademisyen soruşturmayı yürüten savcıya ifade verdi.

    Akademisyenlerin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesinde düzenlenen ’Terör Örgütünün Propagandasını Yapmak’ ve TCK 301. maddesinde düzenlenen ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama’ suçlarından ifadelerinin alındığı ve kendilerini savundukları öğrenildi. İfadesi alınan 6 kişi savcı tarafından serbest bırakıldı. Emekli olup İstanbul’da bulunan bir akademisyenin ise talimatla ifadesinin alınmasına karar verildi.

  • Çocuklar Güven İçinde İfade Verecek

    Manisa Adalet Sarayı bünyesinde Suça Sürüklenen Çocuk İfade Alma Odaları açıldı. Oda sayesinde çocuklar psikolojik olarak olumsuz yönde etkilenmeden ifade verebilecek.

    Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından suça sürüklenen ve mağdur olan çocukların bir dış etkene maruz kalmadan doğal ortam içerisinde ifadesinin alınması amacıyla Manisa Adliyesinde 3 oda açıldı. Açılan odalar Merkez Sorumlusu Cumhuriyet Savcısı Özgür Turhan ve Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celalettin Şimşek tarafından basına tanıtıldı. Açılan odayla birlikte çocuklar psikolojik olarak olumsuz yönde etkilenmeden ifade vermesi hedefleniyor. Odayla ilgili bilgi veren merkez sorumlusu Cumhuriyet Savcısı Özgür Turhan, “Çocukların daha fazla korunabilmesi için ve çocukların psikolojik olarak bunlardan etkilenmemesi için Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü projesi kapsamında adliyemizde çocuk görüşme odalarını tamamladık bitirdik. Hizmete açıldı. Bununla ilgili çocuklar adliyeye girer girmez sadece bu bölümde görmüş olduğunuz 3 odanın kapsamında kalacak. Herhangi bir şekilde adliyenin ortamından etkilenmeyecek. Bu kapsamda gelişimleri yasa ve adalete olan inançları daha güzel bir şekilde oluşacak” dedi.

    “BİRÇOK İLDE BÖYLE BİR ODA YOK”

    Türkiye’de sadece 10 ilde bulunan Suça Sürüklenen Çocuk İzleme Odalarıyla ilgili projenin Manisa’da yürürlüğe girdiğini belirten Turhan, şöyle konuştu:

    “Bu proje kapsamında bekleme odası çocuğun birebir görüşmeyle ifadesinin alınacağı oda ve aynı zamanda bizlerin ekrandan izleyerek çocuğun ifadesini zabta geçireceğimiz oda olmak üzere bu proje Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürürlüğe girmiş durumda. Birçok ilimizde böyle bir oda yok.”

    ÇOCUKLAR ADALETTEN KORKMAYACAK

    Önceki sistemde çocukların ifadeleri alındığı sırada savcı ve yanındakilerle birlikte alındığını anlatan Turhan, şunları söyledi: “Artık tamamen ayrı bir bölümde sosyal çalışma görevlisi eşliğinde birebir bir oda içerisinde daha rahat bir ortamda bunu anlatacak. Sosyal çalışma görevlimiz, çocuğu ifadeye hazırlayacak. Geldiğinde adaletten korkmamasını bu ortamdan korkmamasını psikolojik olarak etkilenerek yalan söyleyecek bir şekilde davranmamasını daha samimi bir ortam olabilmesi için ayrı bir yerde görüntü eşliğinde savunması alınacak. Savunmasını savcı olarak biz almayacağız, bu konuda ehil olan sosyal çalışma görevlisi soru sormak suretiyle ifadesini tespit edecek biz yan tarafta bizi görmeksizin savunmasını bu şekilde kayıt altına alınacak.”

    “YILDA BİN 500 ÇOCUK SUÇA SÜRÜKLENİYOR”

    Manisa’da ortalama yılda bin 500 çocuğun suça sürüklendiğini ifade eden Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savcılık olarak, Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bu konuda mahkemelerle olan destek tedbirleri ve aile mahkemesi koruyucu tedbirleri sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Aynı zamanda yine Manisa’da Cumhuriyet Başsavcımızın bilgisi dahilinde çocuk izlenme merkezini kurduk. Onun yeri bilinmiyor. O odada cinsel istismara maruz kalan çocuklar için orayı kullanıyoruz. Cinsel suça maruz kalmış çocuklar hiç bir şekilde adliyeye getirilmiyor.”

    Adliye bünyesinde açılan bir bekleme odası iki Suça Sürüklenen Çocuk İfade Alma Odası olmak üzere 3 odadan oluşan merkezde bekleme odasında çocukların oyalanmaları için oyuncak bulunuyor. Diğer odada ise bir odada uzmanlar tarafından çocuğa yöneltilen sorularla çocuğun güven içerisinden ifade vermesi sağlanırken diğer odada Savcılar ve Cumhuriyet Başsavcıları tarafından alınan ifade kamera sayesinde izlenerek tutanağa geçiriliyor.

  • Gazeteci Dirik, Cinayet Büroda İfade Verdi

    “Kayyumdan damat çıktı” başlıklı haberi nedeniyle açılan soruşturma kapsamında Cinayet Büro Amirliğinde ifade veren Cumhuriyet gazetesinin kapatılan Ege bürosu çalışanlarından Hakan Dirik, “Bir gazetecinin kendisi haber oluyorsa orada ters giden bir şeyler vardır” dedi.

    27 Ekim 2015 günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan Hakan Dirik imzalı “Kayyumdan damat çıktı” başlıklı haberde, Bergama Ovacık altın madeni işletmesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın sahibi olduğu Albayraklar Grubuna devredileceğine dair duyumlar aldığını söyleyen Avukat Arif Ali Cangı’nın sözlerine yer verildi. Yaptığı haber nedeniyle beraberindeki avukatlar Murat Ergün ve Arif Ali Cangı ile birlikte İzmir Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine ifade vermeye gelen Dirik, ifade sonrası yaptığı açıklamada, “Bu binaya ikinci gelişim. Daha önce evime hırsız girdiğinde gelmiştim. Şimdi de Cinayet Büro Amirliğine geldik. Ortada bir maktül yok ama gazeteciliğe karşı bir cinayet teşebbüsü var. Bugün burada onu yargıladık. Bir gazetecinin kendisi haber oluyorsa orada ters giden bir şeyler vardır. Bergama’da çevre mücadelesi, gazeteciliğimin ilk yıllarından beri ilgilendiğim bir alan. Hatta yüksek lisans tez konumdur. Oradaki madeni sürekli takip ediyordum. Koza İpek Şirketler Grubuna kayyum atandığı zaman şikayete konu olan habere ulaştım ve hiç tereddüt etmeden yayınladım. Yaptığım sadece bir gazetecilik faaliyetiydi. İçeride de bunu anlattık” diye konuştu.

    “KATİLLERİN FOTOĞRAFLARININ ALTINDA İFADE VERİYOR”

    Bir gazetecinin Cinayet Büro Amirliğinde ifade vermesini eleştiren avukatlardan Murat Ergün de, şunları söyledi:

    “Emniyet Genel Müdürlüğünün genelgesi nedeniyle Cinayet Büro Amirliğinde ifadenin alındığını söylediler. Bir gazeteci duvarlarda aranan katillerin fotoğraflarının altında ifade veriyor. Bu itibarsızlaştırmanın bir yoludur. Kamu görevlileri kötü niyetli değil. Çayımızı, kahvemizi içtik, her şey hukuk çerçevesinde oldu ama burada önemli olan bugün burada bulunuyor olmak. Bunun adı teknik olarak yargısal tacizdir. Bir gazeteciyi suç olmadığını bile bile yaptığı bir haber nedeniyle bu şekilde soruşturmaya alıyorsanız, Cinayet Büro Amirliğinde ifade alıyorsanız bunun arkasındaki amaç adalet veya hukukun tecellisi değil, gazetecilerin susturulmasıdır. Eğer sözü edilen iddialar haberleştirilmeseydi suç olurdu.”

    “TARİHE NOT DÜŞTÜK, GİDİYORUZ”

    Suçlamaların hukuki bir dayanağı olmadığı için Cumhuriyet Savcılığının dosyayı kapatacağını düşündüklerini kaydeden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enteresan olan bir diğer konu da şu; Hakan Dirik, iddiaları dile getirirken Enerji Bakanını Albayrak Holding ile ilişkili olarak yazmış, dolayısıyla hakaret etmiş. Size de garip gelmiyor mu? Bir insanın Albayrak Holding’de çalışması ayıp mı? Geldik, tarihe not düştük, gidiyoruz.”

    “HABERİN KAYNAĞI BENİM”

    Haberde demecine yer verilen avukat Arif Ali Cangı ise Bergama Ovacık altın madeni işletmesinin çok sayıda mahkeme kararına rağmen işletilmeye devam ettiğini söyledi. Dirik’in, Bergama’da herkesin dilinde olan bir konuyu haber yaptığı için önemli bir eksiği tamamladığını ifade eden Cangı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haber önemlidir. Şirketin kayyuma devredilmesiyle maden şirketinin bundan sonra kimin eline geçeceğine dair ipucudur. Anlaşılan Albayrak Grubu’na devredilmeyecek. Bundan o çıkıyor. Başka hangi şirkete devredilecek, onu izlemeye başlayacağız. Haberin kaynağı benim, Bergamalılardır. Bunun suç olacak bir yanı yoktur.”

    “GAZETECİ KATİL DEĞİLDİR”

    Dirik’e destek vermeye gelen İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen ise şunları söyledi: “Bu durum tamamen, gazetecinin gazetecilik yaptığı için itibarsızlaştırılması, sindirilmeye çalışılması ve Hakan Dirik’in şahsında hepsinin susturulmasına yönelik bir durumdur. Cinayet Büro Amirliğinde ifadesinin alınması da ayrıca altı çizilecek başka noktadır. Gazeteci gazetecidir. Katil, terörist değildir.”