Etiket: İddialı

  • Gıda sektöründen turizme iddialı adım

    Gıda sektöründe faaliyet gösteren Kırçiçeği, turizm sektörüne de adım atarak Türkiye’de villa ve otel konforunu buluşturdu. Çeşme Ayasaranda Koyu’nda 8 villa ve 12 odalı butik otel İmerhan, dün düzenlenen kokteyl ile kapılarını misafirlerine açtı. Kırçiçeği Genel Müdürü Meryem Dilşad İpbaş, turizmdeki olumsuz tabloya karşın yatırımdan kaçınmadıklarını belirtti.

    İş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katıldığı tanıtım toplantısında konuklar İmerhan ve villaları yakından inceleme fırsatı buldu. Bağ evleri arasında, doğayla iç içe İmerhan’ın, Çeşme’ye gelen tatilcilerin ve yazlık ev sahiplerinin ihtiyaçlarından yola çıkarak tasarlandığına dikkat çeken İpbaş, “İmerhan, 12 odalı butik oteli ve 8 özel villasıyla, Ege’nin huzur bahçesi Ayasaranda’da yer alıyor. Muhteşem Sakız Adası manzarası, yemyeşil doğası, konforlu odaları, eşsiz lezzetleri özel kahvaltısı ve fazlası İmerhan’da bulunuyor” dedi.

    “Hem ev rahatlığı, hem otel konforu”

    Tatilde hem ev rahatlığını hem de otel konforunu yaşamak isteyenler için İmerhan’ın mükemmel bir yer olduğunu belirten İpbaş, “Doğayla uyumlu akıllı ev sistemi ile büyük beğeni aldık. İster yemyeşil bahçenizde doğayla kucaklaşın, isterseniz Sakız Adası’na karşı kahvenizi yudumlayın, isterseniz de havuzun ve masmavi suların tadını çıkarın. Kendi evinde misafir olmak isteyen villa sahipleri temizlik, çamaşır, yeme-içme gibi otel hizmetlerinden kolaylıkla yararlanabilecek” diye konuştu.

    “Farklı konsept”

    Kırçiçeği, butik otel ve villalardan oluşan İmerhan ile farklı bir konsepte de imza attı. Villalarda kalanların temizlik, çamaşır ile uğraşmayacağını dile getiren İpbaş, “Bizim konseptimizde 8 adet villa ile aynı alan içerisinde yer alan otelin sakinleri hizmetlerden ortak yararlanabilecek. Villa sahipleri dilerse gelmeden önce evleri, perde, halıları yıkanacak, çarşaflarından mutfaklarına kadar her yer temizlenecek. Tadilat, tamirat gibi işlerle uğraşmayacaklar. 12 ay boyunca ister günlük, ister saatlik temizlik hizmeti verilecek. İster ev yemeği ister otel mutfağından lezzetler, istenilen reçeteyle servis edilecek. Market alışveriş derdi olmayacak. Kısaca burada tatili gelen tatili yapacak. Denizin, doğanın, huzurun tadını çıkaracak.”

    “İnadına yatırım”

    Gıda sektöründe 30’uncu yılını dolduran Kırçiçeği’nin turizmdeki iddiasının İmerhan ile kanıtlandığını belirten İpbaş, şunları söyledi:

    “Kırçiçeği olarak biz ülkemize hep inandık. Turizm sektöründe son dönemde yaşananlara karşın yatırımdan vazgeçmeyi asla düşünmedik. Biliyoruz ki Türk milleti, her türlü zorluğun üzerinden gelebilecek güçtedir. Biliyoruz ki birlikte olursak başaramayacağımız hiçbir şey yok. Bu nedenle yatırımlarımızdan asla vazgeçmedik ve projemizi tamamladık.”

    “Yeni otellerin açılmasından umutluyuz”

    Davetliler arasında yer alan Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Veysi Öncel de yeni otellerin açılmasının kendilerini mutlu ettiğini ifade ederek, “Ne kadar kaliteli otel olursa Çeşme’de turizm kalitesi o kadar artar. Çeşme’de kaliteli ve nitelikli yatağa çok ihtiyacımız var. O nedenle böyle yatırımları destekliyoruz. Çeşme’nin yatak sayısının hızlı bir şekilde artması gerekiyor. Şu anda 8 bin nitelikli yatağımız var. Oysa en az 25 bine ulaşması gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda daha görkemli daha marka otellerin Çeşme’ye gelmesini arzu ediyoruz” dedi.

    365 gün hizmet

    İmerhan, 4 bin metrekare alan içerisinde 8 villa ve 12 odalı butik otelden oluşuyor. Her biri 237 metrekareden oluşan 8 adet villa, otelin hizmetlerinden yararlanabilecek. Ayrıca misafirlerinin otelde konaklaması mümkün olduğundan özel alanlarını koruyarak dostlarıyla birlikte tatil yapma şansı yakalayabilecek. Çeşme Marina’ya 3.5, Alaçatı’ya 10, Aya Yorgi’ye 2 kilometre mesafedeki İmerhan, ekolojik bir uygulama olan ısı pompası ile ısıtılacak ve soğutulacak. Tüm aşamasında birinci sınıf malzemenin kullanıldığı İmerhan, böylece 365 gün hizmet verebilecek.

  • TBL’de Petkimspor yeni sezonda iddialı

    Türkiye Basketbol Ligi’nde geride bıraktığımız sezonda play-off oynama başarısı gösteren Socarspor, yeni sezon öncesi Petkimspor olarak adını değiştirerek, 2016-2017 sezonu için transfer çalışmalarına başladı.

    Yeni sezonda Petkimspor olarak adını değiştiren Socarspor, Başantrenör Burak Gören’le yeniden anlaşarak ve kadrosuna yaptığı eklemelerle ligin iddialı ekiplerinden biri olmaya hazırlandığını ortaya koydu.

    Petkimspor Kulübü Basketbol Takımı, 2016-2017 sezonu için bu güne kadar Rönesans TED Kolejliler’den Önder Külçebaş, Sakarya BŞB takımından Murat Kaya, Melih Yıldız, Denizli Basket Takımı’ndan Sercan Ergin, Burak Erol, Gökhan Karabıyık, Mamak Bld. Ankara DSİ’den Ulaş Peker, Acıbadem Üniversitesi takımından Polat Kaya, Fransa’nın Nanterre takımından T.J Campbell’ı, İtalya’nın Orlandina Basket takımından Alex Oriakhi’yi transfer etti.

    Petkimspor’un geçen sene kadrosunda bulunan Can Terzioğlu’nun sözleşmesi devam ederken, oyun kurucu pozisyonunda oynayan Barış Güney ise takımdan ayrılarak Gelişim Koleji’ne gittiği ve transfer çalışmalarının devam edeceği öğrenildi.

  • DATATECH, AKTEKNİK A.Ş. ile kalıp sektörüne iddialı

    Bursa, Sakarya ve Kocaeli’de Faaliyet gösteren DATATECH Grup şirketlerinden TOKSAN ve AKPRES, uzun süredir hazırlık yaptığı kalıp şirketi AKTEKNİK’i faaliyete geçirdi.

    Bursa’DA Nilüfer Köy’de bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip fabrikalarında imalata başlayan AKTEKNİK, iç pazara yönelik kalıp üretimini geliştirerek orta vadede küresel pazarın iddialı markalarından biri olmayı hedefliyor. DATATECH Grubu Başkanı ve AKTEKNİK Kalıp A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Küçükoğlu, grup bünyesindeki TOKSAN ve AKPRES’e hizmet veren kalıphaneyi bağımsız bir kalıp şirketine dönüştürmek için geçen yıl başlattıkları çalışmayı tamamlayarak, kalıp üretimi yapan ayrı bir şirket kurduklarını açıkladı.

    Aynı zamanda TOKSAN ve AKPPRES şirketleri yönetim kurulu başkanlığı görevini de yürüten Oğuzhan Küçükoğlu, şimdilik iç pazara yönelik imalat yaptıklarını, ancak orta vadede küresel düzeyde bir kalıp üreticisi olmayı hedeflediklerini söyledi. Bünyesinde 26 tasarımcı ve montaj personeli bulunan AKTEKNİK’in uzmanlık alanının sac parça kalıbı üretimi olduğunu kaydeden Küçükoğlu, progressive kalıp, tandem kalıp ve transfer kalıp üretimini gerçekleştirebilecek yüksek yetenek ve kapasitelerinin bulunduğunu dile getirdi.

    Faaliyete geçirdikleri fabrikalarında Toyota, Nissan, Renault, VW grup, Fiat FCA grup ve Ford’a yönelik imalat yaptıklarını bildiren Oğuzhan Küçükoğlu, DATATECH bünyesindeki TOKSAN ve AKPRES olarak müşterilerine sundukları kaliteli ürün garantisini, kalıp sanayisinde de sürdüreceklerini belirtti. Küçükoğlu, DATATECH bünyesinde yer alan Kalite ve Yönetim Sistemleri Müdürlüğü’nün bu konuda çalışmalar yürüttüğünü de ifade etti.

    Oğuzhan Küçükoğlu, sanayileşmenin temelinde kalıp sektörünün yattığını belirterek, bu bilinçle ülke kalkınmasına da destek verecek bir sektör için yola çıktıklarını ifade etti. Kalıp olmadan üretimin gerçekleşemeyeceğinin altını çizen Küçükoğlu, “Seri üretim fikrinin yaygınlaştığı 20. yüzyılda modern kalıp sanayi gelişmeye başladı. Bilişim teknolojisinin hızlı gelişimi ve üretim sürecine katılmasıyla kalıpçılık sektörü daha da ivme kazandı” diye konuştu.

    Küresel ekonominin büyük oyuncuları olarak adlandırılan sanayileşmiş ülkelerin kalıp sanayinde çok ileri düzeyde olduğunu da vurgu yapan Küçükoğlu, rekabet ekonomisine dayalı küresel pazarda aktif rol alabilmek için sektöre girdiklerine dikkat çekti. Kalıp sektöründeki deneyimlerini teknolojiyle bütünleştirip müşterilerinin arzuladığı kaliteli ürünlerle pazardaki yerlerini alarak ülke ekonomisine katkı koymak istediklerini vurgulayan Küçükoğlu, “Bu sebeple endüstri 4.0 stratejisine entegre çalışmalar yaparak üretim süreci ve maliyetleri azaltarak kalıp sektöründe kaliteyi arttırmayı hedefliyoruz” dedi.

  • İhlas Koleji Öğrencilerinden İddialı Projeler

    İhlas Koleji öğrencileri, TÜBİTAK’ın Ankara’da düzenlediği 47. Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Final Yarışması’na 2 farklı projeyle katılıyor.

    TÜBİTAK tarafından Ankara ATO Congresium’da 47’ncisi gerçekleştirilen Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Final Yarışması’na Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen çok sayıda öğrenci katılıyor. İhlas Koleji öğrencileri ise bu yarışmaya, “Endemik Bir Bitki Olan Çöven Bitkisi Kullanılarak Alternatif, Çevreci Bir Yangın Söndürme Sistemi Oluşturulması” ve “Osmanlı Geleneği Işığında Yeni Bir Maarif Sistemi” isimli 2 farklı projeleriyle katılıyor.

    “ÇÖVEN EKSTRESİ KULLANILARAK YANGINI SÖNDÜREBİLİR MİYİZ?”

    “Endemik Bir Bitki Olan Çöven Bitkisi Kullanılarak Alternatif, Çevreci Bir Yangın Söndürme Sistemi Oluşturulması” isimli projeleriyle yarışmaya katılan İpek Erişen ve Dilara Kılınç, geliştirdikleri yangın söndürme sitemi hakkında bilgiler verdi. İhlas Fen Lisesi 11. sınıf öğrencileri İpek ve Dilara projeleriyle ilgili şunları kaydetti:

    “Projemizin amacı çöven bitkisinin kullanıldığı alternatif, çevreci ve özgün bir sistemle A ve B tipi yangınların büyümesini önlemek ve bu tip yangınları büyümeden söndürmektir. Ayrıca ülkemizde bol miktarda yetişen çöven bitkisinin ülke ekonomisine katkısını arttırmaktır. Hipotezimiz ise yangın söndürme sistemlerinde bazı kimyasal maddeler kullanılıyor. Biz onlara alternatif olarak ‘çöven ekstresi kullanılarak köpük oluşturarak yangını söndürebilir miyiz?’ bu hipotezle biz çalışmalarımıza başladık.”

    “YANGINLARI KONTROL ALTINA ALMAK, YANGIN RİSKİNİ AZALTMAK AMACIYLA VAR OLAN CİHAZLARIN GELİŞTİRİLMESİ VE YENİLERİNİN OLUŞTURULMASI GEREKİYOR”

    Yangının birçok doğal afet arasında en tehlikeli ve istatistiksel olarak vaka başına en fazla can kaybı yaşanan doğal afet olduğuna dikkat çeken öğrenciler, “Günümüzde yaşanan hızlı kentleşmeyle birlikte, ticari ve endüstriyel yapılar ile konut sayılarındaki artış, yangın sayılarını da arttırmıştır. Aynı zamanda yangınlar hepimizin bildiği gibi meydana geldikleri alanlarda maddi hasarlara neden oluyorlar, maddi hasarların yanı sıra orada yaşayan canlılar ve ekolojik denge üzerinde son derece olumsuz etkileri var. Bu nedenle yangınları kontrol altına almak, yangın riskini azaltmak amacıyla var olan cihazların geliştirilmesi ve yenilerinin oluşturulması gerekiyor. Biz de bu doğrultuda kendi sitemimizi oluşturduk” dediler.

    “ÇÖVEN, TÜRKİYE’NİN İHRAÇ ETTİĞİ ÖNEMLİ ÜRÜNLERDEN BİRİDİR”

    Tasarladıkları yangın söndürme sisteminde kullandıkları çöven bitkisi hakkında bilgi veren İpek ve Dilara, “Çöven karanfilgiller familyasına ait, haziran-temmuz aylarında çiçek açan, 50-60 santim yüksekliğinde; çok senelik, çok dallı, kazık köklü otsu bir bitkidir. Türkiye’nin ihraç ettiği önemli ürünlerden biridir bu bitki. Ülkemizde yaklaşık 50 çeşit çöven türü yetişmektedir ve bunlardan 5 tanesi ekonomik öneme sahiptir. Daha çok Doğu Anadolu’da Van Gölü ve civarında, orta kısımlarda Yozgat, Uşak, Sivas gibi illerimizde yetiştiği tespit edilmiştir. Çövenin ana bileşeni saponin olarak adlandırılmaktadır. Saponinler bazı deniz hayvanlarında ve bitkilerde bulunan bir çeşit glikozittir. Latince saponis yani sabun kökünden türemiş. Bu ismi almasının en büyük nedeni ise sulu solüsyonlarda güçlü köpürme özelliği göstermesi” şeklinde konuştular.

    “TEK YAPMANIZ GEREKEN YANGIN ANINDA ARA PLAĞI ÇEVİREREK BUNU YANGININ OLDUĞU KISMA FIRLATMAK”

    Projenin yöntem aşamasının 7 ayrı aşamadan olduğunu, öncelikli olarak ekstreyi hazırladıklarını ve kökleri kaynattıklarını, buradaki öncelikli amacın bitkinin kumlarından arındırılması olduğunu belirten İhlas Koleji öğrencileri, şöyle devam etti:

    “Sonra şişip yumuşayana kadar kaynattık ve dinlenmeye bıraktık. Daha sonra 6 ayrı deney yaptık. Denemeler sonucunda da projemize yön vermek amacıyla Koç Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Somer ile görüştük ve bilgi alışverişinde bulunduk. Daha sonra da prototipimizin tasarımını oluşturduk. Hazırladığımız prototip 3 kısımdan oluşuyor. Alt kısmına hazırladığımız ekstreyi ve hidrojen peroksit dediğimiz kimyasal maddeyi kullanıyoruz. Daha sonra ara plakla kapatıyoruz. Üst kısmına da potasyum dediğimiz bir tuz var onu yerleştiriyoruz. Ara plağı çevirdiğiniz de sistem aktif hale geliyor. Tek yapmanız gereken yangın anında ara plağı çevirerek bunu yangının olduğu kısma fırlatmak.”

    “ÇEVREYE VE İNSAN SAĞLIĞINA HERHANGİ BİR ZARARI YOK”

    Projeyi diğer yangın söndürme sistemlerinden ayıran en büyük farkın sahip olduğu hacim ve ağırlık olduğunu dile getiren öğrenciler, “Yaklaşık 300 mililitrelik bir hacme ve 200 gramlık bir ağırlığa sahip. Bu da kullanımını kolaylaştırılıyor. Aynı zamanda sadece ara plağın çevrilmesiyle aktif hale getirilmesi diğer bir avantajı. Kullandığımız yangın söndürme tüplerinde çıkan köpük bir süre sonra katı hale geliyor ve zemine yapışıyor. Temizlenmesi baya zor. Ancak bizim sistemde kullandığımız köpük, yangını söndürdükten sonra sıvı hale geçiyor. Bu da temizlenmesini kolaylaştırıyor. Yaptığımız yangın söndürme sistemi çok fazla maliyet oluşturmadı bize. Yaptığımız prototipi içindeki kimyasallarla birlikte 8-10 TL civarına mal ettik. Sağlık açısından karşılaştırılmasına baktığımızda, kullandığımız kimyasallar karbondioksit ve halokarbon gazı. Yangın söndürmede kullandığımız bazı maddeler bunlar. Bunların bazı zararları var. Örneğin; karbondioksit boğulma etkisi yapıyor. Halokarbon gazının ise ozon tabakasını aşındırıcı etki gösteriyor. Bizim sistemimizde kullandığımız çöven ekstresi zaten bitkisel, çevreye ve insan sağlığına herhangi bir zararı yok. Aynı zamanda bu sistemin içine basınçlı bir sistem yerleştirmeyi düşünüyoruz. Basınç sistemini yerleştirdiğimiz zaman da köpük daha hızlı bir şekilde çıkacak ve her tarafa eşit dağılacak” diye konuştular.

    “HEM TARİHTEN İZLER TAŞIYAN HEM DE MODERN ÇAĞA AYAK UYDURMAYI BAŞARMIŞ BİR ÖĞRETİM SİSTEMİNİ TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLERİ TESPİT ETMEYE ÇALIŞTIK”

    İhlas Koleji 10. sınıf öğrencilerinden Ercüment Yavuz Korkmaz ise yarışmaya “Osmanlı Geleneği Işığında Yeni Bir Maarif Sistemi” isimli projeyle katılıyor. Projesi hakkında bilgiler veren Korkmaz, “Biz önce tarihte Osmanlılardan Selçuklulara kadar uygulanan öğretim sistemini inceledik. Arkasından günümüzde Avrupa Birliği’nde uygulanan, Finlandiya, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’da kullanılan eğitim sistemlerini inceledik ve modern öğretim metotları var. Bunların hepsini inceledik ve bunları sentezleyerek, hem tarihten izler taşıyan hem de modern çağa ayak uydurmayı başarmış bir öğretim sistemini taşıması gereken özellikleri tespit etmeye çalıştık” ifadelerini kullandı.

    “Bu projelerinin ilk hedefi öğrenciye özel bir öğretimin yapılmasıydı” diyen Korkmaz, “İlk olarak İngiltere’deki ve Avrupa ülkelerindeki sistemi incelemeye başladık ve İngiltere’yi incelerken Eton Koleji olarak adlandırılan bir kolej var. Okulun hedefi başbakan ve prens yetiştirmek. Bu okulların Osmanlılar’daki Enderun ile olan benzerliği dikkat çekiciydi. Bu dikkat çekmesi bizim bu konu hakkında araştırma yapmayı, Osmanlı öğretimi hakkında araştırma yapmaya sevk etti. İlk olarak Yılmaz Öztuna’nın Büyük Türkiye Tarihi isimli eserini açtık. Orada İngilizler’in 17. asırda İngiltere Lordu’nun Osmanlı Maarifi hakkındaki övgülerine rastladık ve tarihte uygulanan bu istemi incelmeye karar verdik. İnceledikçe günümüzde uygulanan sistemlerle ne kadar benzerlik taşıdığını, farklılıklarıyla beraber bunu inceledik. Bunun sonucunda bu benzerliklerle beraber bunu sentezleyerek hem tarihten iz taşıyan hem de çapımıza da ayak uydurmuş bir sistemin taşıması gereken özellikleri tespit etmeye çalıştık” şeklinde konuştu.

  • Yılmaz Vural’dan İddialı Sözler

    PTT 1. Lig takımlarından Adana Demirspor’un Teknik Direktörü Yılmaz Vural, “Bakın Süper Lig’e çıkalım bu takım sınıf atlayacak. Bu takım Süper Lig’de 21 sene düşmeden kalacak takım olacak temeli atacak” dedi.

    Aytaç Durak Tesisleri’nde basın toplantısı düzenleyen Vural, Adana Demirspor’da ilk hedefinin para olmadığını söyledi. Vural, “Zaten performansa dayalı bir ekonomik çıkarmayı düşündük. Kazanalım, başarırsak verin başarmazsak vermeyin. Yöneticim, taraftarım, oyuncularım demoralize olmuş, şu anda bir çöküş içerisinde. O çöküşü olumluya çevirmek adına bize düşen ne ise bir mücadele veriyoruz” ifadelerini kullandı.

    Yılmaz Vural, PTT 1. Lig’i 4. bitirmek mecburiyetlerinin olduğuna dikkat çekerek, “En azından eşleşeceğimiz takım Vartaş Elazığspor, Giresunspor ve Balıkesirspor’dan birisi olacak. Ben Giresunspor’dan yana düşünmüyorum. Giresunspor bizi içeride de dışarıda da yenmiş. Diğerlerinde biraz da olsa başarımız var. Bu ufak da olsa psikolojik anlamda takıma faydası olur mu diye düşündüğümdendir. Bahane yok. 3 maçımız vardı. Birinde berabere kaldık. Altınordu’yu yenmemiz lazım. Kaybedersek son Play-off Allah göstermesin son maça kalır. Yani hala biz Play-off’u matematiksel kazanmış değiliz. 51 puanla dahi bir kuşku var ufak da olsa. Dolayısıyla geçmiş ile kendimizi sorumlu tutamayız. Ama gelecek ile ilgili sorumluyuz. Adanaspor gibi biz de başarabilirsek bu Adana tarihi için büyük gün olur” diye konuştu.

    “BU TAKIM SINIF ATLAYACAK”

    Adana Demirspor taraftarının özlemini giderecek başarıyı elde etmek için çaba sarf ettiklerini belirten Vural, “Bakın Süper Lig’e çıkalım bu takım sınıf atlayacak. Bu kadar iddia ediyorum. Bu takım Süper Lig’de 21 sene düşmeden kalacak takım olacak, temeli atacak. Burası Adana ve Adana Demirspor. Başka bir şey bu, bir fenomen yer burası. O yüzden başarmak hepimizin boynunun borcu. Bu takımdaki birçok oyuncunun Süper Lig’de devam etmesi mümkün. Böyle bir kalitesi var. Ama isimle oynanmıyor maalesef. Futbol isimle oynansa Fenerbahçe’nin açık ara şampiyon olması lazımdı” dedi.

    “SIKIŞMADAN AKILLARINA GELMİYORUZ”

    Vural, “Benim artık branşım bu oldu. İnsanların çok sıkışmadan akıllarına gelmiyoruz. Dolayısıyla hızlandırılmış kurs gibi her şeyi yapıyoruz. Oyuncu o yüzden benden şikayetçi. Çok toplantı yapıyor, çok anlatıyor. Kardeşim ben toplantı yapmayıp da ne yapacağım. Bunları sana sözlü olarak çabuk çabuk anlatmam lazım” diye konuştu.

    Adana Demirspor taraftarına Altınordu maçına gelmeleri için çağrıda bulunan Vural, “Altınordu maçını tam oynayalım. Play-off öncesinde bu bizim için bir sınav olsun” dedi.