Etiket: İddialar

  • Eray Güçlüer’den Silahlı Kuvvetler’deki FETÖ yapılanması hakkında iddialar

    ASAM Terör Uzmanı ve Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi Eray Güçlüer, silahlı kuvvetler içerisindeki FETÖ çetelerinin büyük ölçüde temizlendiğini, ancak halen ikinci ve üçüncü kademelerde uyuyan hücrelerin olduğuna dikkat çekti.

    Eray Güçlüer, 15 Temmuz gecesi dış destekli iç çeteler tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan kanlı darbe girişiminin Silahlı Kuvvetler’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki siyasi idarenin ve halkın desteğiyle bertaraf edildiğini, ancak yapılanmanın çeşitli kademelerde devam ettiğine vurgu yaptı.

    Halen Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde ikinci ve üçüncü kademelerde uyuyan bu hücrelerin iki gruba ayrıldığını söyleyen Eray Güçlüer, açıklamalarına şöyle devam etti: “Henüz daha farkedilmeyenler var. Örneğin; Genelkurmay’da davalara konu olan materyallerin incelenmesi için bilirkişiler görevlendirilir. Bu kişilerin görevleri materyallerin gerçek ve doğru olup olmadıklarını incelemek ve sonuca varmaktır. Ancak İzmir Askeri Casusluk Davasında davaya konu olan dijital materyalleri incelemek için görevlendirilen bilirkişilerin sundukları raporlarda materyallerin incelemesi bile yapılmadan bunların doğru ve gerçek oldukları kabul edilmiş, buna ilave olarak Türk Ceza Kanununda kendilerinin belirledikleri suçlara uygun kanun maddeleri dahi belirtilerek sanıkların cezaların bu bilirkişilerin hiç vazifeleri olmadığı halde belirtildiği görülmektedir. İşte bu raporları yazan insanlardan bazılarının ve gerçekten haklarında şaibe olan başka personellerin gerçekleşen son atamalarla birlikte özellikle Batıda kritik yerlere atandığını görüyoruz. Bu konuda ikinci kademeyi oluşturan henüz daha tespit edilememiş kişilere yönelik de istihbarat ve operasyonel faaliyetler yürütülmelidir. Son ve üçüncü halkada ise bu Fethullahçı yapı maalesef dış destekli bir iç çetenin faaliyetidir. Zaten dış destek olmasa idi bütün bunlar olamazdı. Öyle uzun vadeli planlamalar yapılmıştır ki bütün ihtimaller değerlendirilerek başarısız olma halinde 40-50 yıl sonraya yönelik altyapıyı sağlama almak yani mevzi tutmak adına önlemler alınmıştır. Bunları hiç kimse bilmiyor. Bu şekilde bir yapılanmaları ve uyuyan hücreleri var. Bunlar da yoğun ve doğru istihbarat analizleri yapılarak o kripto şahısların yakalanmasıyla son bulabilir.”

    “Şuan ortada hem mevcut durum için hem de geleceğe yönelik bir takım ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Öncelikle devletin bu konuyla ilgili tedbir alması gereken, mücadele etmesi gereken kurumlarında çok ciddi soru işaretleri var. Fakat durum öyle bir yana evriliyor ki bu anlamda halkımızın dikkatini çekmek istiyorum” diyen Güçlüer, “Şuan Fethullahçı uyuyan hücrelerin yanı sıra, özellikle ticari sektördeki kişilerin mevcut ortamı fırsat bilerek kendisine rakip gördüğü, namuslu, şerefli, dürüst insanları adeta bir etki ajanlığı yaparak FETO’cu tanımıyla yaftalamaları söz konusu. Bu, toplumsal rahatsızlığa sebep oluyor. Aynı şekilde çeşitli basın yayın organlarında binlerce kişinin alınacağı şeklinde, toplumda büyük korkular oluşturacak algı yönetimi oluşturan haberler ve röportajlar yayınlanıyor. Bunlar, bir anlamda şuanda yaşanan travmanın toplumsal bir soruna dönüşme ihtimalini güçlendiriyor. Bu hain darbe girişimi şuan yapıldığı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hukuki kuralları çerçevesinde meşru olarak sonuçlandırılmalıdır. Bu şekilde de zaten gayret gösteriliyor. Bir taraftan da kurumlar yenilenmeye çalışılıyor. Ancak bunu yaparken bu tür fırsatçılara yani namuslu, şerefli, dürüst insanlara yönelik özellikle uyuyan hücrelere ve şahsi çıkarlarını gerçekleştirmek için bir takım lekeleme yapmaya çalışan insanlara karşı da güvenlik kuvvetlerinin dikkatli olması ve bu bağlamda tedbir alması lazım” ifadelerini kullandı.

    Dün açıklanan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını da değerlendiren Güçlüer, “Siyasi irade, yeniden yapılandırma faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi açısından mevcut ekibi yerinde bıraktı. Bir de bunun hem iç hem de dış bağlamda Türkiye’ye yönelik küresel tehditlerin etkisini bertaraf edebilme adına bu mevcut ekibin tecrübesinden yararlanmak istediği görülüyor. Fakat neticede bir yıpranmışlık söz konusu. Hem psikolojik olarak hem de sosyal psikoloji bağlamında yani kurumların ve kurumların başındakilerin halk nazarındaki durumları açısından ciddi bir travma yaşandığı ortada. Operasyonel ağırlıklı bu sürecin biran önce tamamlanmasını ümit ediyoruz” diye konuştu.

  • Kaçırılan İş Adamından Çarpıcı İddialar

    Erzurum’da kaçırılıp kendine silah zoruyla çek ve senet imzalattırıldığını, soyundurulup video kaydının yapıldığını iddia eden AK Parti Horasan Eski İlçe Başkanı, iş adamı İlhami Yılmaz polise şikayette bulundu. İş adamı Yılmaz, kendini kaçıranların bölücü terör örgütü adını kullanarak organize suç örgütü çetesi oluşturduklarını ileri sürdü.

    Olay geçtiğimiz 10 Haziran tarihinde meydana geldi. Horasan’da ticaretle uğraşan ve bir dönem AK Parti Kurucu İlçe Başkanı olarak görev yapan, iş adamı 7 çocuk babası İlhami Yılmaz, kaçırıldığını belirterek İlçe Emniyet Müdürlüğüne giderek şikayetçi oldu. Şüpheli şahısların kendisine işkence yapıp, silah zoruyla çek ve senet imzalattırdıklarını öne süren İlhami Yılmaz, emniyet ve savcılığa verdiği ifadesinde olayı şöyle anlattı:

    “10 Haziran günü iftardan sonra kendisine daha önceden kereste satmış olduğum ve Sarıkamışlı olarak bildiğim M.Ç., telefonla aradı beni. Bende kendisine iş yerinde olduğumu ve buradan almasını söyledim. 15 dakika sonra M.Ç., gelip otomobille aldı. Çay içip kerestenin fiyatını konuşacaktık. M.Ç., telefonla birileriyle konuşuyordu. Otomobili Ağrı yoluna doğru sürdü Tahir Hoca Köyüne doğru hareket etti. Daha sonra başka bir otomobilde gelerek aracın önünü kesti ve içerisinden yüzü kapalı bir şahıs elindeki tabancayı bana doğrultarak aşağı inmemi söyledi. Ben ne oluyor burada dediğim esnada arabadan birinin yüzü kapalı iki şahıs daha inerek beni aşağı indirmeye çalıştılar. Arabadan inen ve yüzü kapalı olan şahıs benim daha önceden ilçeden tanıdığım T.A., idi. Beni kaçırdılar. Örgüt senin cezanı verecek. AK Partiye nasıl çalıştıysan bize de öyle çalışacaksın diyerek sürekli kafama vurarak gözlerimi kapattılar bezle. Telefonumu alarak bataryasını çıkardılar. Bir köye götürdüler ve burada örgütün 500 bin lira bana ceza kestiğini söyleyerek tabancayı kafama dayayıp çek ve senet imzalattılar. Çek, senet işleri bittikten sonra bana soyun dediler. T.A., ve M.Ç., bana soyunduktan sonra oyna diyerek oynattılar ve o sırada yüzü kapalı şahıslardan uzun boylu olan elindeki cep telefonu ile T.A.’da küçük bir fotoğraf makinesiyle benim görüntümü çekmeye başladılar ve yaklaşık 5 dakika görüntümü çektiler. Daha sonra bana üzerini giyin deyip giyindikten sonra tekrar gözlerimi bağladılar. Arabaya yeniden bindirdiler. Horasan’a geri getirip bıraktılar.”

    Sahur vakti serbest kaldığını ve hemen polise giderek şikayette bulunduğunu belirten iş adamı İlhami Yılmaz, “Bunlar terör örgütüyle işbirlikçi organize suç örgütü çetesi. Horasan’da benim dışında 5-6 kişiyi kaçırıp zorla senet imzalatmışlar. İnsanlar korkusundan şikayetçi olamıyor” dedi.

    Öte yandan olay güvenlik güçlerinin asayiş olayları bültenine ’yağma’, ’kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ ve ‘tehdit’ suçu olarak yansıdı. Asayiş bülteninde, “İş adamı İ.Y., saat 02. 30 sıralarında Horasan İlçe Emniyet Müdürlüğüne giderek kendisini kaçırıp zorla senet imzalatan iki kişi hakkında şikayette bulundu. İ.Y., ifadesinde kendisini M.Ç., ve T.A.’nın kaçırıp alıkoyarak zorla adına borç olarak bir tanesinin 120 bin diğerinin ise 420 bin TL olan çek senet imzalattıklarını belirtti” denildi.

    Tahkikat kapsamında polis ‘yağma’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ ve ‘tehdit’ suçundan iki şüphelinin yakalanması için çalışma başlattı.

  • Eşinin Kurşun Yağdırdığı Kadının Annesinden Şok İddialar

    Diyarbakır’da bugün, boşanma arifesinde olduğu eşi tarafından kurşunlanan kadının annesi, kızının eşi için şok iddialarda bulundu.

    Diyarbakır’da, bir ay önce boşanma arifesinde olduğu eşine görkemli bir barışma töreni düzenleyen şahıs, bugün eşinin kullandığı araca kurşun yağdırdı. Olayın ardından hastaneye kaldırılan Elif Ş., karaciğerine isabet eden kurşun nedeniyle ağır yaralı olarak yoğun bakım ünitesinde tedavi altında alındı. Kızının vurulduğunu öğrenen acılı anne Bircan Yıldız da hastaneye koşarak evladının durumu hakkında bilgi aldı.

    Yaşanan olayla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Bircan Yıldız, dün boşanma davalarının görüldüğünü ve mahkemenin 1 Mart 2016’ya ertelendiğini söyledi. Yıldız, kızının yanına gittiği ve vücudunun birçok noktasına kurşun isabet ettiğini belirterek, “Kurşunlardan biri karaciğerine isabet etmiş. Doktor kanama yapmazsa iyi olduğunu, yaparsa durumun kötüleşeceğini söyledi. Kızım vurulduktan sonra düşerken kolunu da kırmış. Dün mahkemeleri vardı. Mahkemeye gittik ve anlattık her şeyi. Dayaktır, oğluma zarar verdi, oğlumu iki kere vurdu, kocamın defalarca arabasına zarar verdi. Evime hücum etti oğlumun karnına kesici bir aletle vurdu. Her gece mahkemelik olduk. 25’e yakın şikayetimiz var. Polis bir şey yapamıyor herhalde artık. Eski eşi mi diyeyim bilmiyorum, boşanmamış kanunen hala evli sayılır. İş yerinden biri miydi bilmiyorum, biri beni aradı, Elif’in annesi misiniz dedi, evet dedim. Kızınız vurulmuş fakültededir, korkmayın, fakülteye gelin dedi. Ondan sonra kapattım. Hazırlanırken tekrar telefon çaldı, eşiydi, dedi ki ’kızını öldürmüşüm fakültededir git kızını topla fakülteden’ dedi. Ondan sonra zar zor yola çıktım ve geldim” dedi.

    Kurşunların hedefi olan Elif Ş.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.

  • Kırklar Dağı Ve Nuh’un Gemisi İle İlgili Yeni İddialar

    Kamuoyunda Nuh’un gemisi araştırmalarıyla birçok kez gündeme gelen gazeteci-yazar Hamza Yardımcıoğlu, iddialarını ’Nuh’un Küresi’ isimli bir kitapta topladı. Kasım ayında yayınlanan kitapta Nuh’un Gemisi ve Kırklar Dağı ile ilgili yeni iddialar da yer aldı.

    Yardımcıoğlu’na göre Nuh’un gemisi binlerce yıldır yer altında, üzeri volkanik püskürtüyle kaplı bir muhafazalı yapının içinde yer alıyor. Bölgede yaptığı saha çalışmalarını referans gösteren yazar, elde ettiği yeraltı sonar uydu tarama görüntülerini de kitabında yayınlayarak, yer altındaki yapının varlığına kanıt olduğu iddiasını gündeme getirdi. Bu görüntüler daha önce İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Sabah Yılmaz Şahin ve Doç. Dr. Yıldırım Güngör tarafından bir anomali olarak yorumlanmıştı. Kırklar Dağı’nda olduğu söylenen yapı, bu yıl UNESCO tarafından kültür mirası ilan edilen Hevsel Bahçeleri’nin içinde yer alıyor. İddiaya göre Sümer efsanelerinde, Nuh peygamberin, tufan sonrasında yerleştiği Dilmun Bahçesi ile Hevsel Bahçesi’ndeki Kırklar Dağı aynı özellikleri taşıyor. Kur’an ayetlerindeki “Cudi” ve “Bereketli menzil” tanımlamalarının da bu mekana uyduğu iddia edildi.

    Bir diğer iddia da geminin şeklinin yuvarlak olabileceği yönünde. 2014 yılında British Museum uzmanlarından Prof. Irvin Finkel’in tercüme ettiği 2700 yıllık Simmonds tableti de bu görüşe dayanak olarak gösterildi. Bu tablette Tanrı’nın, Atrahasis’e seslenerek tüm canlıları kurtarmak için yuvarlak bir gemi yapmasını söylediğinden bahsediliyor. Ayrıca tablet, Nuh’un gemisinin yerini gösteren Babil’in kozmik dünya haritası tabletine ait bazı kısımları da içeriyor. Hamza Yardımcıoğlu’na göre Babil’in kozmik dünya haritası tableti incelendiğinde, geminin Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bir bölgeye işaret edildiği görülüyor ve bu bölge kutsal kitaplardaki anlatımlara uygun özellikler taşıyor. Ongözlü Köprü’nün altında, Kırklar Dağı’nın içine giden gizli bir tünel olduğuna dair yorumlar da kitapta dikkat çeken detaylar arasında yer alıyor.