Etiket: İddialar

  • Eski AK Parti’li Milletvekili İnci’den Sakarya Valisi Balkanlıoğlu ile ilgili iddialar hakkında açıklama

    Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu hakkında çıkan haberler hakkında açıklamalarda bulunan AK Parti 24. Dönem Sakarya Milletvekili Ali İnci, “15 Temmuz kanlı darbe girişiminin yıl dönümünde samimi duygularla Sayın Valimize yaptığımız ziyaret birtakım yayın kuruluşlarınca bilinçli olarak çarptırılmış, hem valilik makamının ziyaretçileri olan bizlere hem de Sayın Valimize yönelik alçakça bir iftira kampanyasına dönüştürülmüştür” dedi.

    15 Temmuz 2017 gecesi AK Parti 24. Dönem Sakarya Milletvekili Ali İnci ve birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi o gecenin anısına valiliği ziyaret etmek istedi. Daveti kabul eden Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, kalabalık grupla makama çıktı. Makama çıkarken gruptan birkaç kişi tekbirler getirerek, darbe teşebbüsüne karşı slogan attı. Bazı yayın organlarınca farklı şekilde haber yapılan olayla ilgili Vali İrfan Balkanlıoğlu bir açıklama yaparken, AK Parti 24. Sakarya Milletvekili Ali İnci de konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Eski milletvekili İnci, “15 Temmuz, İstiklal Harbi’nden bu yana ülkemizin karşılaştığı en büyük tehlike ve aziz milletimizin bu tehlikeye karşı yazdığı destandır. Yıllardır darbenin, mücadelelerin, vesayet güçlerinin pençesinde kıvranan milletimiz, 15 Temmuz’da hainlere karşı verdiği mücadele ile şahlanışını ifade etmiştir. Türkiye, 15 Temmuz’da en zor demokrasi sınavını büyük başarıyla vermiştir. Aziz milletimiz darbeye karşı canını ortaya koyarak, tarihe adını bir kez daha altın harflerle yazdırmıştır. Bayrağımızı indirtmemiş, ezanımızı dindirtmemiştir. 15 Temmuz gecesi milli iradeyi hiçe sayanlar bir tek şeyi hesaba katmadı; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye konuştu.

    “Tekbir sesleri inlemeye devam edecektir”

    Bu ülkenin semalarında tekbir seslerinin dinmeyeceğini söyleyen Ali İnci, “15 Temmuz gecesi Sakarya’da da valilik 20 civarında askeri araç, 300 civarında askerle işgal edilmişti. Bizler Sakaryalılar olarak o gece Sakarya Valiliğini işgal eden, silahlı hainlere karşı göğsümüzü siper ederek tekbir sesleriyle mücadele ettik. Bu mücadele sırasında aralarında hanım kardeşlerimizin de olduğu 20 kardeşimiz gazi oldu. Hain darbe girişiminin yıl dönümünde bizler bir yıl önce olduğumuz yerde, Sakarya Valiliği önünde bulunmak istedik. Orada yine bir yıl önceki kalkışma sırasında ilk salayı okuyan ve ilk anonsu yapan hocamız sala okudu. Ardından Sayın Valimiz İrfan Balkanlıoğlu ile birlikte makama çıkarken de aynı bir yıl önce olduğu gibi tekbir getirildi. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin yıl dönümünde samimi duygularla Sayın Valimize yaptığımız ziyaret birtakım yayın kuruluşlarınca bilinçli olarak çarptırılmış, hem valilik makamının ziyaretçileri olan bizlere hem de Sayın Valimize yönelik alçakça bir iftira kampanyasına dönüştürülmüştür. Tekbir seslerini duyduklarında tüyleri diken diken olan ve kendi ülkesinin değerlerinden, tarihinden, medeniyetinden ve inancından habersiz bu güruh çok iyi bilmelidir ki ilk meclisi bile tekbir sesleri ile açılmış olan Türkiye Cumhuriyeti var olduğu müddetçe bu ülkenin semalarında tekbir sesleri inlemeye devam edecektir” şeklinde konuştu.

    “Kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz”

    “Bundan bir sene önce kurşunların ve ölümün gölgesinde girdiğimiz valilik makamına bu yılın 15 Temmuz’unda aynı ruh ve aynı hassasiyetle, aynı tekbirlerle girerken dost ve düşman herkese şu mesajı veriyorduk: Valiler gelip geçici olsa da, valilik makamı kalıcıdır. O makama ya da devletin herhangi bir makamına, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletine göz diken her kim olursa olsun, 15 Temmuz 2016’da ölüme nasıl meydan okuduysak, aynı inanç, aynı kararlılık ve cesaretle burada olacak ve kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Hain kalkışmanın olduğu 15 Temmuz gecesi ATM kuyruklarına, akaryakıt istasyonlarına, marketlere koşanların bizim bu hassasiyetimizi anlamasını beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Şamil Tayyar’dan FETÖ çatı davaları hakkında çarpıcı iddialar

    Ak Parti Merkez Demokrasi Hakem Kurulu üyesi ve Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, FETÖ çatı davaları ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ak Parti’ye kumpas hazırlandığını söyleyen Tayyar, “Maalesef mahkemelerde FETÖ sanıklarının psikolojik üstünlüğü var” dedi.

    Şamil Tayyar, özel bir televizyon kanalında yaptığı değerlendirmede Türkiye’de görülen FETÖ çatı davalarında sanıklarının psikolojik üstünlüğü olduğunu söyledi. FETÖ çatı davalarına dikkat çeken Tayyar “Türkiye’nin her yerinde görülen çatı davalarında bir problem var. Maalesef mahkemelerde FETÖ sanıklarının psikolojik üstünlüğü var.” dedi.

    Nasıl aşılacak

    Tayyar, nasıl aşılabileceği yönündeki soruya ise “Birkaç yolu var. Bunu televizyon ekranından söylemek doğru değil. İnşallah ilgili yerlere ileteceğiz. Gözlem ve kanaatlerimizi burada paylaşıyoruz. Neler yapılması gerektiğine dair önerilerimizi de söyleyeceğiz” dedi.

    Ak Parti’ye kumpas iddiası

    FETÖ davalarını yakından takip ettiğini ifade eden Tayyar, Ak Parti’ye kumpas hazırlandığını da kaydetti. Tayyar, “Bu böyle gitmez. Yargıda bir direnç başladı. Yargıdan bir dip dalga geliyor. Bunun iyi okunması lazım. FETÖ davalarında Ak Parti’ye kumpas kuracaklar diye söylemiştim. Darbe davaları üzerinden Ak Parti’ye ayrı bir kumpas hazırlanıyor” şeklinde konuştu.

    “Bilal Erdoğan’ın adı tutanağa giriyor”

    Bilal Erdoğan’ın isminin de tutanaklara yansıdığını ileri süren Tayyar “Birçok ilde Cumhurbaşkanımız ve milletvekillerimizin ismini tutanaklara geçiriyorlar. Bir ciddi network oluşturdular. Bunu bilinçli yapıyorlar. İnanılmaz profesyoneller. Onlarla mücadele edecek bir merkez yok. Malatya Darende Kaymakamını alıyorlar, ‘Benim referansım Bilal Erdoğan’ diyor. Tutanağa giriyor. Bilmem ne, yaz. Hepsi bunların tek tek yazılıyor. Bunlar kademe kademe basına servis edilerek, kullanılacak. Daha sonra dava konusu haline getirecekler” ifadelerine yer verdi.

    “Maalesef fark edilmiş değil”

    Tayyar, Ak Parti’nin altının oyulduğunu savunarak, bu durumun ise Ak Parti ve Adalet Bakanlığı tarafından fark edilmediğini belirterek “Ak Parti’nin altını oyuyorlar. Çok açık söylüyorum. Bu davalar üzerinden AKP’ye ayrı bir kumpas hazırlanıyor. Bu maalesef bizim Ak Parti tarafından ve Adalet Bakanlığı tarafından fark edilebilmiş değil” dedi.

    Tayyar, sözlerine şöyle devam etti:

    “Bunlar nasıl yapılıyor. Kriptolar var. Bizimle aynı dünyayı paylaşmayan, bize düşmanlığı olan var. Ulusalcısı, laikliği, sekülercisi var. Bir de bize yakın diye düşündüğümüz, tasavvur ettiğimiz ama risk almayan, tırsık tipler var. Yargıda hayli fazla. Ve bunlar ellerini taşın altına koymuyorlar, risk almıyorlar ve hiçbir mücadelenin içerisinde değiller. Ama maalesef bu arkadaşlar da bizim arkadaşlarımız tarafından korunarak, iyi yerlere getiriliyorlar. İyi adammış ne yapayım, kardeşim. Biz Kızılay’a şube müdürü aramıyoruz. Bize yiğit, yürekli adam lazım. Liyakat sahibi olacak, cesur olacak, yürekli olacak. Bir de ibadetini yapıyorsa o ayrı bir güzelliktir. Ama Allah’a karşı hükümlülüğünü yerine getiriyor. Tercih sebebi olamaz. FETÖ ile mücadelede elini taşın altına koymuyor. Risk almıyor, mücadele etmiyor, kavga etmiyor, kaçıyor, tırsıyor, korkuyor. Ne yapacağız. Alalım onları biz Diyanet’e verelim, Diyanet’in personeli olsunlar.”

  • Ediz Bahtiyaroğlu’nun abisinden iddialar

    Geçirdiği kalp krizi sonucu 2012 yılında hayatını kaybeden Ediz Bahtiyaroğlu’nun abisi Engin Bahtiyaroğlu, kardeşinin halen alacaklarının ödenmemesi üzerine “Ölmüş insanın parasını yemesinler” dedi. Abi Bahtiyaroğlu, Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal hakkında da çeşitli iddialarda bulundu.

    Yaşananları 2012’den bu yana anlatan Engin Bahtiyaroğlu, kardeşinin alacaklarının halen ödenmediğini belirtti. Son olarak Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal’ın ’Bu benim borcum değil’ dediğini iddia eden abi Bahtiyaroğlu, “Eskişehirspor’da Halil Ünal döneminde rahmetli kardeşime iki tane sözleşme verilmişti. Bunlar alacaklarına karşılık verilen iki daire sözleşmesiydi. 1+1 daire olarak geçiyor bunlar ve şu an bende adresleri de var. Halil Bey seçimi kaybedince görevden ayrıldı. Daha sonra yerine Mesut Hoşcan geldi. Mesut Hoşcan’a sorduğumuzda, ’Bu dairelerin paraları Ediz’e ödenmiş olarak gözüküyor’ dedi. ’Öyle bir şey olmaz, bize para gelmedi, biz para almadık, nasıl ödenmiş gözükür?’ dedim. Mesut Başkan, ’O benim sorunum değil’ dedi haklı olarak. Daha sonra Eskişehirspor küme düştükten sonra seçim oldu. Seçim zamanından yaklaşık 1 ay önce, Halil Beyin kardeşi Zeki Ünal, Halil Beyin adına bizi aradı. Dedi ki, ’Böyle böyle, size ödeme yapacağız’, ’Tamam’ dedik biz de, 4 sene geçmiş ama ’Çok güzel’ dedik. Annem, babam ve ben kalktık Eskişehir’e geldik. Bir düğün salonları varmış. İsmi aklıma gelmiyor ama tuhaf bir yere götürdüler bizi. Ondan sonra dediler ki, ’O sözleşmelere karşılık biz size senet vereceğiz, Halil Başkan da seçimi kazanacak, kazandıktan sonra da elimiz rahatlıyor, rahatlayınca da biz ödemenizi yapacağız’ dediler. 2016 Eylül ayına bize 150 bin liralık senet verdiler. Bu senedin altına Gönenç Ünal yazıldı, Zeki Ünal da kefil oldu. Sonuç olarak bunlar bu parayı ödemediler. Yani 5 sene oldu, ödenmedi. Halil Başkanı aradım ondan sonra. Halil Başkan ile babam konuştu. ’Başkan bu para ne olacak’ dedi. Başkan, ’Ya bu benim borcum değil’ dedi. Bir de işin bu boyutu var. ’Borç benim borcum değil, Zeki Ünal’ın borcu. Bende Zeki Ünal ile konuşmuyorum, biz küsüz’ dedi. Ya kardeşim zaten parayı kulüpten almışsınız. Kardeşim vefat ettikten sonra siz seçimi kaybettiniz. Kaybedince de bu parayı içeriden alıp temizlemişsiniz. Ediz’e de ödendi göstermişsiniz. Ediz’e bu senetle değiştirilen sözleşmeleri verdiklerinde de, alacağını aldı diye kağıt imzalatmışlar” dedi.

    “Toprağın altındaki adamın parasını mı yiyor bunlar ya?”

    Aynı durumun şu an Şanlıurfaspor’da forma giyen Sinan Ören’e de yapıldığını öne süren Engin Bahtiyaroğlu, kardeşinin emek vererek parayı hak ettiğini anlattı. 5 yıl boyunca Eskişehirspor’a zarar vermemek için konuyu gündeme getirmediklerini ifade eden Bahtiyaroğlu, “Zaten Zeki beyin senedi protesto oldu. Bunlar paravan şirket kurmuşlar. Spor-Es İnşaat diye bir tane şirket kurmuşlar. Futbolcuların alacaklarına karşı bu kağıt parçalarını dağıtmışlar. Bu resmen düzenbazlık ve dolandırıcılıktır. Bir de benim kardeşim ölmüş ya, toprağın altındaki adamın parasını mı yiyor bunlar ya? Aynısını Şanlıurfaspor’a transfer olan Sinan’a yapmışlar. Bu para benim kardeşimin emeğidir. Benim kardeşim ne Zeki Ünal’a, ne de Halil Ünal’a futbol oynadı. Benim kardeşim Eskişehirspor camiasına futbol oynadı. Bunların bizi böyle aldatmaya hakları yok. Eskişehirspor camiasının Ediz’i çok sevdiğini biliyorum. Bana internet üzerinden mesajlar da gönderiyorlar. Yıl dönümlerinde anma etkinlikleri düzenliyorlar. Sağolsunlar mezarlığa gelerek ziyaret de ediyorlar. Zaten biz bu sebeplerden dolayı mahkemeye de bu işi taşımadık. Annem ve babam, ’Paraları yoktur. Olunca öderler. Üstüne gitmeyelim’ dediler. Biz kötü insanlar da değiliz. Ama 5 sene böyle geçerse bunda bir art niyet aranır. Bir de telefona çıkınca, ’Bu borç benim borcum değil’ diyemezsin” diye konuştu.

    “Halil Başkan babama, ’Biz Ediz’in ismini stada vereceğiz’ diyor”

    Ediz Bahtiyaroğlu’nun sadece Bucaspor’dan kalan alacaklarının tahsil edildiğini aktaran abi Bahtiyaroğlu, “Biz Eskişehirspor ve taraftarını çok seviyoruz. Ama bu yöneticilerin Ediz Bahtiyaroğlu’nun ailesine yaptığı gerçekten kabul edilemez. Taraftar Halil Ünal’ın bize borcu olduğunu bile bilmiyor. Biz bunu bile yansıtmadık. ’Hadi seçim var, yok takım şampiyonluğa oynuyor’ diyerek sesimizi çıkarmadık. Halil Başkan babama, ’Biz Ediz’in ismini stada vereceğiz’ diyor. Ya stada vereceğin isimle bunun ne alakası var. Ne yapalım? Rahmetlinin ismini stada vereceksin diye biz borcumuzdan mı vazgeçelim? Biz Halil Ünal’dan zengin değiliz. Benim kardeşim tamam Süper Lig’de futbol oynuyordu, ama her yerden alacağı var. Ankaragücü’nden ve Eskişehirspor’dan alacaklarımız var. Aralarında tek iyisi Bucaspor çıktı. Getirip gününde parayı verdi. Kardeşim vefat edince hemen beni aradı Bucaspor. Şu tarihte biz ödeyeceğiz dediler, getirip verdiler. Kardeşimi sahipsiz sanmasınlar. Arkasında en az 40-50 bin taraftar var. Biz kulübün menfaatine zarar vermedik. 150 bin lira çok büyük bir para değil. Ölmüş insanın parasını yemesinler. Bize bu yapılmamalıydı” ifadelerine yer verdi.

    “Rahmetlinin üzerinden nasıl böyle şeyler yapıyorlar?”

    Kimsenin bilmediği bir olayı daha paylaşan Bahtiyaroğlu, “Bir de çok ilginçtir bunu da kimse bilmez. Kardeşim vefat edince Halil Başkan aradı. ’Sakın Mezarlıklar Müdürlüğü’ne para ödemeyin, biz hallettik’ dedi. Allah’a şükür biz mezar parasını veremeyecek kadar da fakir değiliz. Ama ödendi denilince tekrar yatırmadık. On gün sonra Mezarlıklar Müdürlüğü’nden geldiler. Misafirler vardı, herkesin içinde öylece kaldık. Biz ondan mezar parası istemedik ki, ben kardeşimin mezarını yaptıramayacak mıydım? ’Kesinlikle vermeyin ben ödedim’ dediği için vermedik. Rahmetlinin üzerinden nasıl böyle şeyler yapıyorlar ben buna şaşırıyorum. O, Bursa Yıldırım Belediyesi’nden birisini arayarak, ’Ediz’den mezar parası almayın’ demiş. Olur mu böyle bir şey? Biz tekrar gittik, parayı yatırıp mezarın tapusunu aldık” diye anlattı.

    “Kimseye cephane vermek istemedik”

    Ediz’in maç başı ücretlerinin gündeme dahi getirilmediğini kaydeden Engin Bahtiyaroğlu, şu ifadelere yer verdi;

    “Ediz’in anısına maçlar da yapılacaktı. Bunlar da yalan oldu. Daha neler neler. Verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Ben üzülüyorum. Bu noktalara bu işin gelmemesi lazımdı. Koskoca Eskişehirspor camiasının başkanına bunlar yakışmadı. Bizim için Eskişehirspor’un ayrı bir yeri var. O yüzden bunları taraftarlarla da paylaşmadım. Biliyorum ki bunları söylediğim zaman takım kötü gidebilirdi. Taraftar protesto edebilirdi. Biz Eskişehirsporla hiçbir zaman kötü olmak istemedik. 5 sene oldu ama mahkemeye de gitmedik. O dönemler, St. Johnstone, Marsilya ve Akhisar Belediyespor maçlarının da maç başı ücretini alamadık. Bunları bize teklif dahi etmediler. Biz konuşarak halledeceğimizi düşündük. O dönemlerde basından da arayanlar oldu. Bize, ’Aldınız mı ücretleri?’ diye sordular. ’Biz Eskişehirspor ile bunları hallederiz’ dedik. Kimseye cephane vermek istemedik.”

    Bu arada kulüp yetkilileri, Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal’ın iddialarla ilgili şimdilik bir açıklamaya yapmayacağını belirtti.

  • FETÖ elebaşısının 98 dava açtığı Bolulu gazeteci İmdat Aslan’dan şok iddialar

    Bolu’da genel yayın yönetmenliğinin yaptığı gazetede FETÖ elebaşısı hakkında yaptığı haberler sonrasında Fetullah Gülen’in 98 dava açtığı gazeteci İmdat Aslan, “Bolu’nun doğa harikası mekanı Abant örgüt için çok önemli bir yerdi. Abant tıpkı Kabe gibi Fethullah’ın yaşarken ziyaret edildiği, öldükten sonra tavaf edildiği bir inanç turizmi haline gelecekti” dedi.

    Baro Evi’nde basın toplantısı düzenleyerek FETÖ’nün Bolu yapılanması ve örgütün Bolu için ne kadar önemli olduğunu anlatan gazeteci İmdat Aslan, “Abant Tabiat Parkı tıpkı Kabe gibi örgüt lideri Fethullah Gülen’in yaşarken ziyaret edildiği bir yer haline getirilmek için çalışıldı. 2008’de Abant’ın kısmi olarak imara açılmasıyla o dönem Abant’ta sular yükselmişti. Bilim adamlarının ve uzmanlarının itirazlarına rağmen FETÖ soruşturması kapsamında ihraç edilen Bolu eski Valisi Halil İbrahim Akpınar tarafından ısrarla yapılmak istenmesi, FETÖ’nün üst aklı olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Abant Platformu’nun 1998 yılından bu yana Abant’ta toplanması ve Abant’la hiç bir alakası olmamasına rağmen Abant isminin alınması son olarak ’Abant Davos olacak’ sloganı hiç tesadüf değil” dedi.

    “Abant tıpkı Kabe gibi olacaktı”

    Aslan sözlerinin devamında şu sözlere yer verdi;

    “Abant’ın kısmi imara açılmasıyla Fetullah Gülen Bolu’da ikamet edecekti. Dünya genelindeki Fethullah Gülen’in okullarındaki Yahudisi, Hıristiyani, ateisti ve Müslümanların çocukları tıpkı Türkçe olimpiyatlarında olduğu gibi Bolu’ya getirilecekti. Abant tıpkı Kabe gibi Fethullah’ın yaşarken ziyaret edildiği, öldükten sonra tavaf edildiği bir inanç turizmi haline gelecekti” diye konuştu.

    “Abant Pensilvanya’nın iklimine çok yakın”

    Abant Tabiat Parkı’nın ikliminin Fetullah Gülen’in yaşadığı Pensilvanya’nın iklimine çok benzediğini ifade eden İmdat Aslan, “Bolu, Türkiye’deki 81 il içerisinde FETÖ’nün karargah olarak nitelendirdiği 10 ilin başında geliyor. Gülen’in yaşadığı Pensilvanya’da Ere Gölü’ne iklim olarak hava olarak en yakın yer Abant’tır. Gülen, düşündüğü şekilde halife olarak Türkiye’ye dönmüş olsaydı Abant’ta malikanesi yapılacaktı. Çünkü daha önce ticarethaneleri olan Highway Alışveriş Merkezi kurulmuştu. Bolu, Fetullah Gülen’in inanç turizmi adı altında yaşarken ziyaret edildiği yer, öldükten sonra ise dinlerarası diyaloğun, ılımlı İslam’ın Bolu’da tatbik edildiği yer olacaktı. Bolu’da görev yapan son üç Valinin FETÖ ile iltisaklı olması, birinin cezaevinde, birinin ihraç, birinin ise merkeze çekilerek dün itibariyle emekli olması ve üç Valinin peşpeşe gelmesi hiç tesadüf değil. Örgütün Bolu’ya verdiği önem çok fazlasıydı. Yaşananlar iyi değerlendirmek gerekiyor” ifadelerinin kullandı.

  • Görevinden istifa eden Jandarma Özel Harekatçı’dan çarpıcı iddialar

    Giresun’un Bulancak ilçesinde görev yaparken askeriye içerisinde gördüğü bazı gerçekleri dillendirdiği için kendisine uygulanan baskılara dayanamayarak bir süre önce istifa etmek zorunda kaldığını iddia eden Eski Jandarma Özel Harekat mensubu Uzman Çavuş Yasin Erdemli, Karadeniz’deki terör faaliyetleri, FETÖ terör örgütü ve bir süre önce Giresun’un Alucra ilçesindeki helikopter kazasında ölen komutan ve eşi ile ilgili yaşadıklarını anlattı.

    Giresun’da görev yaptığı 4 yıl içerisinde birçok operasyona çıktığını belirten Erdemli, çözüm sürecinde tatbikata diye götürüldüklerini ama operasyon yaptıklarını söyledi. Barış sürecinde tatbikat diye operasyona çıktıklarını ve buna karşı çıktığı için kendisine karşı baskı yapılıp operasyondayken kendisi adına anket düzenlendiğini söyleyen Erdemli “Barış sürecinde vali beyi yanıltma yöntemi ile ’tatbikat tapıyoruz’ adı altından PKK’nın olabileceği riskli yerlerde operasyonlara gittik. Bende bunu dile getiriyordum diyordum ki ‘komutanım şuan yasak değil mi?’ dedim oda bana ‘Fazla sivrilme’ dedi. O konuşmadan sonra ön yargı oluşmaya başladı. Ben operasyondayken adıma anket yapıp evin kapısına bırakmışlar. Bunu da komşumuz kapıda buluyor, eşime veriyor eşimde zarfı açıyor ve anketi görüyor ve baskılar böyle başladı. Aşırı nöbet, fazla zimmet ve sorumluluk yükleme ve izin vermeme ile baskı yaptılar“ dedi.

    “Olaylara bir gün sonra gönderiliyorduk”

    Bir duyum veya görüntü alındığında hemen anında değil de bir gün sonra olay yerine gittiklerini vurgulayan Erdemli, “Çalıştığım Bulancak’taki Özel Harekat Birliği’nde riskli günlerde hazır kıta diye bir görevlendirme olur. Orada bu timler beş dakika içerisinde çıkacak şekilde hazır olur ama bir duyum geldiğinde, görüntü geldiğinde hiçbir zaman aynı gün operasyon noktasına müdahale edilmezdi. O gün sadece toplanırdı, hazırlanırdık ama ondan sonraki safha ilerlemezdi” diye konuştu.

    “Komutanların ellerinden bir dolarlar gördüm; birbirlerine gösteriyorlardı”

    İlçe jandarma komutanı ve tabur komutanının ellerinde bir dolarlar gördüğünü belirten Erdemli, “Etik olarak bir binbaşı bir Yüzbaşı’nın üstüdür. Şuan ismini hatırlamadığım İlçe Jandarma komutanı yüzbaşı ile buradaki görevli o dönemin tabur komutanı o geldiği zaman yüzbaşıdan daha kıdemsizmiş gibi davranıyordu. Son olaylarda Giresun’da tutuklanan yüzbaşının elinde metal bir dolar gördüm, diğerinin elinde ise kağıt bir dolar gördüm. Soruşturma kapsamında ne diye geçiyor bilmiyorum ama birbirlerine gösterdiklerini gördüm. O dönemde ben tabur komutanının habercisi ve korumasıydım. Hatta o dönem Birlik komutanının bazı ziyaretçilerinin kaydı alınmazdı. Nizamiyeye telefon açarlardı, ‘Komutanın misafiri geliyor, kayıt etmeyin’ yada arabasıyla geliyorsa ’arabasının altını aramayın’ şeklinde talimat geliyordu” şeklinde konuştu.

    “Tel örgünün içi dışarıdan daha tehlikeli”

    Giresun’un Alucra ilçesinde 5 Temmuz tarihinde düşen askeri helikopterde hayatını kaybeden Giresun İl Jandarma Komutan vekili Yarbay Sadettin Şahin’in yine aynı kazada şehit olan eşi Nihal Şahin’in kendisine bir hard disk verdiğini söyleyen Erdemli şöyle devam etti:

    “Helikopter kazasından yaklaşık 4 ay önce rahmetli hanımefendi bana ‘Bir tek sana güveniyoruz’ diye harddisk emanet etti ama içinde ne vardı bilmiyorum. O hard diski 15 Temmuz sonrası Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdim. Rahmetli Sadettin Şahin komutanım sürekli şunu dillendirirdi; ‘Tel örgünün içi, dışarıdan daha tehlikeli.’ Halbuki Özel Harekat Tabur komutanıyken kendisi çocuğu burada lisede okuyor diye Giresun İl Jandarma’ya tayin istedi ama daha sonra komutanım başka yere tayin başvurusunda bulundu” ifadelerini kullandı.

    “İstifa ederken bana ‘sana artık ekmek yok’ dediler” diyen Erdemli, ”Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Geçimimi eşimin ailesi, eş dost ve şans oyunları ile sürdürmeye çalışıyorum çünkü başvurduğum hiç bir iş yeri geri dönmedi, iş isteği kabul etmedi. Eşim ve bazı akrabalar haricinde istifa ettiğimi hiç kimseye söyleyemedim. Annem hala beni görevde sanıyor” şekline konuştu.