Etiket: İddia

  • Ghosn’un kaçmasına yardım ettiği iddia edilen 5 kişi tutuklandı

    Ghosn’un kaçmasına yardım ettiği iddia edilen 5 kişi tutuklandı

    Nissan’ın firari eski CEO’su Carlos Ghosn’u Türkiye üzerinden Lübnan’a kaçırdığı iddia edilen 5 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderilirken, olayda konu olan 2 uçağa el koyma kararı verildi.

    Finansal usulsüzlük yaptığı iddiasıyla Japonya’da ev hapsinde tutulurken firar eden ve Türkiye aktarmalı Lübnan’a kaçan Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn’un kaçmasına yardım ettiği iddia edilen 7 Türk şüpheliden 2’si savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen 5 şüpheli, ‘göçmen kaçakçılığı’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada olayda bahsi geçen 2 uçak hakkında el koyma kararı verildiği aktarıldı.

    MNG Jet Operasyon Müdürü tehdit edildiğini söyledi

    MNG Jet Ticaret ve Operasyon Müdürü Okan K. ifadesinde Beyrut’ta daha önce tanıdığı birinin arayarak uluslararası önem arz eden bir iş olduğunu ve bu konuda kendilerine yardım etmesi gerektiğini söylediğini anlattı. Operasyon Müdürü Okan K. ifadesinde bunu yapmaması durumunda çocuğu ve eşine zarar vereceklerini söyleyip kendisinin tehdit edildiğini söyledi. Okan K. korktuğu için işlemleri yapıp havaalanına getirilen kişiyi jetten alıp diğer jete kendisinin götürdüğünü söyledi. Okan K. ayrıca getirilen kişinin kim olduğunu bilmediğini de anlattı.

    “5 şüpheli hakkında tutuklama kararı ve suçta kullanılan 2 uçak ile ilgili el koyma kararı verilmiştir”

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaya ilişkin yapılan basın açıklamasında “Nissan Eski üst düzey yöneticisi Carlos Ghosn’un yasal olmayan yollarla Japonya’dan ülkemize getirilip aynı yöntemle Lübnan’a götürülmesi olayı ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bazı sosyal medya hesaplarından Nissan Eski üst düzey yöneticisi Carlos Ghosn’un Japonya’dan kaçırılıp ülkemiz üzerinden Lübnan’a götürüldüğüne dair paylaşımlar Başsavcılığımız tarafından ihbar kabul edilerek resen soruşturmaya başlanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu yabancı uyruklu Carlos Ghosn’un haklarında soruşturma yürütülen şüphelilerin yardımıyla özel bir havayolu şirketine ait uçakla ülkemize yasal olmayan yollardan gizlice girmiş ve aynı şirkete ait başka bir uçakla Lübnan ülkesine gittiği tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında Carlos Ghosn’un kaçmasına yardım ettiği değerlendirilen 7 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiş olup, suçta kullanılan 2 uçakta görev alan 4 pilot ve uçakların işletmeciliğini yapan özel havayolu şirketi müdürü olmak üzere toplam 5 şüpheli ifadeleri alındıktan sonra tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilmiş, 2 şüpheli Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından serbest bırakılmıştır. Ayrıca 2 uçak hakkında ise el koyma kararı verilmesi talebinde bulunulmuştur. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından 5 şüpheli hakkında tutuklama kararı ve suçta kullanılan 2 uçak ile ilgili el koyma kararı verilmiştir. Soruşturmaya tüm yönleri ile titizlikle devam edilmektedir” denildi.

    Olayın geçmişi

    Hakkındaki yolsuzluk suçlaması nedeniyle ev hapsinde tutulan Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn, 29 Aralık’ta gece saatlerinde Osaka’dan İstanbul’a doğru bir iş jeti ile kaçmıştı. İddiaya göre İstanbul’dan Osaka’ya giden bir grup paralı asker, Ghosn’un bulunduğu eve müzisyen olarak girmişti. Paralı askerlerin yardımıyla bir kontrbas çantasında Osaka’da havaalanına götürülen ve buradan bir iş jetiyle kaçırılan Ghosn, 30 Aralık’ta Atatürk Havalimanı’na iniş yapmıştı.

    Ghosn, Atatürk Havalimanı’nda başka bir jet ile Beyrut’taki Refik Hariri Havalimanı’na götürülmüştü. Ghosn’un İstanbul aktarmalı kaçışına 4’ü pilot 7 Türk’ün yardım ettiği iddia edilmişti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 2 Aralık’ta özel bir hava yolu şirketinde görevli pilotlar N.P., Ö.B.B., S.K., B.K.S. ile şirket yöneticisi Okan K. ve yer hizmetleri şirketinde çalışan F.K. ve İ.M.H. gözaltına alınmıştı. Yeşilköy Şehit Şakir Tosun Polis Merkezi Amirliği’nde işlemleri tamamlanan şüpheliler öğle saatlerinde Bakırköy Adliyesi’ne sevk edilmişti.

    Savcılığa sevk edilen 7 şüpheliden yer hizmetlerinde çalışan F.K. ve İ.M.H. ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Diğer 5 şüpheli ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmişti.

  • Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı

    Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı

    Kartal’da faaliyet gösteren İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda 2017 yılında 5 yaşındaki kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı. Sanık savunmasında, “Çocuğu uyku odasına götürdüğüme ilişkin iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Mağduru yüzme dersi dışında hiçbir zaman görmedim. Yüzme dersinin doğası gereği yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor” diyerek suçlamaları kabul etmedi. Sanığın tutuklanması yönündeki talepleri reddeden mahkeme, duruşmayı erteledi.

    Kartal’da bulunan İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda 2017 yılında beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapan S.A.’nın (35) 5 yaşındaki kız çocuğu S.A.A.’ya yönelik cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla “çocuğun cinsel istismarı” ve “çocuğu hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 17 buçuk yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık S.A. ve avukatları katılırken, mağdur çocuğun ailesi ve avukatı Betül Altınsoy ile KADEM avukatları da salonda hazır bulundu.

    Duruşmada savunma yapan sanık S.A., 2015 yılından itibaren İstek Okullarında beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaptığını söyleyerek, “2017-2018 yıllarında da ihtiyaç olduğunda ana okullarında yüzme öğretmeni olarak derse gittim. Biz öğrencinin katıldığı ilk yüzme dersini 29 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirdik. Bu dersi toplu bir şekilde yaptık. Ayrıca derslere kesinlikle tek başımıza girmezdik, mutlaka bir beden eğitimi öğretmeni de yanımızda olurdu. Ailesiyle yüz yüze görüştüğümüzde çocuğun yüzme dersine girmek istemediğini ve korkuları olduğunu söylediler. Kendilerine ilk derste korkmalarının normal olduğunu söyledim. Fakat 1 gün sonra ailenin şikayetçi olduğunu öğrendim ve savunmamı okul müdürüne ilettim. Daha sonra savcılıktan bir yazı geldi” dedi.

    “Yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor”

    Savunmasının devamında, “Çocuğu uyku odasına götürdüğüme ilişkin iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Biz çocukların giydirilmesi işlemleriyle hiçbir şekilde ilgilenmeyiz. Mağduru yüzme dersi dışında hiçbir zaman görmedim. Zaten yüzme dersinin doğası gereği yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor. Atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum” diye konuştu.

    “Çocuğumda kekemelik başladı”

    Bunun üzerine söz alan mağdur çocuğun annesi A.A., “Çocuğumu 2017 yılının eylül ayında okula kaydettirdim. İlk etapta hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Kendisi anasınıfına gidiyordu. Zamanla çocuğumda birtakım sıkıntılar olmaya başladı. Örneğin, tek başına uyumamaya başladı, yine kekemelik ve gözünde tik gibi birtakım şikayetleri oluşmaya başladı. Biz sözlü olarak durumları okul yetkililerine ilettik. ‘Gözlem yapıp geri döneceğiz’ dediler ancak yapmadılar. Sanıktan şikayetçiyim” diyerek cezalandırılmasını istedi.

    Müştekilerin avukatı Betül Altınsoy söz alarak, “Dosya kapsamında tanzim edilen adli pedagog ve ATK raporu olayı ortaya koymaktadır. Kovuşturmanın geldiği aşama ile suçu sabit olduğu anlaşılan ve hakkında şimdiye kadar tutuklama tedbiri uygulanmamış olan sanığın tutuklanmasına karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Bilal Karaoğlu da, “Mağdur ifade tarihinde 5 yaşındadır, ayrıntılı beyanlarda bulunmaktadır. Yaşı itibariyle böyle bir ifade vermesi normalde mümkün değildir” diyerek sanığın tutuklanmasını talep etti.

    Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması yönündeki talepleri reddetti. Duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.

    Duruşma öncesi açıklama

    Duruşma öncesinde adliye önünde açıklama yapan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Komisyonu Başkanı Canan Sarı, “2017 yılının Ekim ayında henüz 5 yaşındayken minik kızın gittiği İstek Vakfı Anaokulunda, öğretmeni tarafından cinsel istismara uğraması bizleri dehşete düşürmüştür. Bu menfur eylemin çocuklarımızın ‘ikinci yuvaları’ olarak nitelediğimiz, kendilerini güvende hissetmeleri gereken okul ortamında gerçekleştirilmiş olması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bizler, toplumun her kesimine karşı şiddetin kabul edilemez olduğuna inanan bir sivil toplum kuruluşu olarak diyoruz ki, ‘İstismar felakettir’. Sanığın tutuklanmasına karar verilmesini ve yargılamanın en kısa sürede tamamlanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Deliller karartıldı”

    Mağdur ailenin avukatı Betül Altınsoy ise, “Dava kapsamında alınan gerek adli pedagog raporu gerekse de adli tıp raporu 5 yaşındaki mağdurun beyanlarının yaşının gerektirdiği düzeyde normal ve gerçekçi olduğunu vurgulayarak eylemden dolayı anksiyete belirtisi oluşturduğunu açıkça ifade etmektedir. Lakin gelinen süreçte birçok delilin karartıldığı gözükmektedir. Dosyada mevcut siber suçlardan gelen kriminal rapora göre, ‘eylemden önceki 2000 ve 2016 yılları arasında görüntülerin olduğu ancak eylemin gerçekleştiği 2017 tarihinde görüntülerin yok edildiği, bu sebeple görüntünün olmadığı’ tespit edilmiştir. Davada delillerin karartıldığı bu denli aşikarken daha fazla kaybın gerçekleşmemesi için sanığın derhal tutuklanması oldukça elzem. Mahkemenin kanaatinin bu yönde olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

    İddianameden

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kartal’da İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda yüzme öğretmeni olan S.A.’nın öğrencisi olan S.A.A.’ya 2017 yılı Ekim ayında öğretmen-öğrenci ilişkisini aşacak nitelikte yakınlaştığı anlatıldı.

    Mağdure S.A.A.’yı diğer çocuklardan ayırarak uyku odasına götürdüğü, mağduru uyku odasında alıkoyduğu ve mağdura yönelik cinsel saldırıda bulunduğu belirtildi.

    İddianamede, tanık beyanları ve adli tıptan gelen fiziki ve psikolojik inceleme sonuçlarına göre doğrudan doğruya mağdurun cinsel istismara uğradığına dair tıbben kesin bir karara varılmadığı kaydedildi.

    Mağdura konuya ilişkin sorular sorulduğunda ve anlatımlarında çizimlerle cinsel bölgeleri gösterebildiği, sanığın resmini çizerken yüzünü karanlık çizdiği, geceleri ağlayarak kalktığı, duş aldırırken soyunmaya direndiği şeklinde tepkiler verdiği vurgulandı. Sanık S.A.’nın, “12 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı” ve “12 yaşından küçük çocuğu hürriyetinden yoksun kılınması” suçlarından 9 yıl 6 aydan 17 yıl 6 aya kadar hapsi istendi.

  • Yağ aldırma ameliyatında bağırsağı delindiği iddia edilen adam hayatını kaybetti

    Yağ aldırma ameliyatında bağırsağı delindiği iddia edilen adam hayatını kaybetti

    İzmir’de yağ aldırma ameliyatı sırasında ince bağırsağının delinmesi sonucu hayatını kaybettiği öne sürülen Alaattin Bayrak’ın kızı, babasının ölümünde kusuru bulunduğunu iddia ettiği özel hastaneden şikayetçi oldu.

    İzmir’de bulunan özel bir hastanede gerçekleşen yağ aldırma ameliyatı sırasında ince bağırsağının delindiği, bu nedenle geçirdiği operasyonlara rağmen hayatını kaybettiği iddia edilen Alaattin Bayrak’ın kızı Ferhan Kaya, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. 52 yaşındaki talihsiz adamın kızı, babasının 8 Ekim’de yağ aldırma ve göz ameliyatı için İzmir’in Kahramanlar semtinde bulunan özel bir hastaneye yattığını belirtti.

    Ameliyatın ardından babasının yoğun ağrı çektiğini anlatan Ferhan Kaya, “Çok söylememize rağmen doktorlar ağrıları önemsemedi. İki gün sonra babamın ince bağırsağında delinmenin olduğunu fark ettiler. Hayati riski olduğunu söyleyerek babamı hemen ameliyata aldılar. Aynı hastanede 10 gün yoğun bakımda kaldı” dedi.

    Babasının son ameliyata 21 Ekim’de girdiğini ifade eden Kaya, “Bize babamın bağırsağının dikişleri tutmadığını, yeniden ameliyata alınması gerektiğini söylediler. Sağlık durumu çok kötüydü. 10 günde 3 ameliyat geçirdi. Yoğun bakım doktorları ilgilendi ama diğer doktorlar hiç ilgilenmedi” diyerek söz konusu hastane hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.

    “Hastane raporları vermedi”

    Söz konusu hastanenin gerekli raporları teslim etmediği için babasının cenazesini İzmir Adli Tıp Kurumundan henüz teslim alamadıklarını da söyleyen Kaya, “Otopsi sonucunu bekliyoruz. Konunun incelenmesini istiyoruz. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Babamın ölümünde ihmali olanlar cezasını çekmeli” ifadelerini kullandı.

    Bayrak’ın cenazesinin memleketi Aydın’da toprağa verileceği öğrenildi.

  • Kedilerin mamasına kimyasal madde koyduğu iddia edilen şahsa tepki

    Kedilerin mamasına kimyasal madde koyduğu iddia edilen şahsa tepki

    Küçükçemece’de bir sitenin bahçesinde yaşayan kediler için bırakılan mama kaplarına kimyasal madde koyarak zehirlediği iddia edilen bir kişi, vatandaşları isyan ettirdi. Vatandaşlar şahıs hakkında suç duyurusunda bulunurken, şahsın mamalara kimyasal koyduğu anlar ise cep telefonuyla kaydedildi.

    Olay, Küçükçekmece Atakent Mahallesi’nde bulunan bir sitede yaşandı. İddiaya göre, sitede ikamet eden bir kişi, sitenin bahçesinde kedilerin beslenmemesine karşı çıkarak, site sakinleriyle tartışma yaşadı. Yaşanan tartışmanın ardından iddiaya göre şahıs sitenin içerisinde kediler için bırakılan mama kaplarına kimyasal madde dökerek zehirlemeye çalıştı. Şahsın bu hareketini gören site sakini Sevgi Yılmaz ise, o anları cep telefonuna kaydederek, şahısla tartışmaya başladı. Sevgi Yılmaz, olayın yaşandığı savcılığa giderek konu hakkında suç duyurusunda bulundu.

    “Son iki gündür evine kimyasal madde taşıyıp, bunları mamaların üzerine döküyor”

    Kedisine bıçak çektiğini defalarca darp ettiğini söyleyen Sevgi Yılmaz, “Yaklaşık iki buçuk senedir burada oturuyorum. Bu şahıs, kendisi daha önce kedilere tekme atıyormuş, ayaklarını kırıyormuş. Ben buna şahit olmadım. Kendisi bunları bıçaklıyor, zehirliyor, bu son iki üç gündür kimyasal madde evine taşıyor ve bunları pet şişelere doldurup mamaları üzerine döküyor, kedi evine götürüyor. Biz artık buna dur diyemiyoruz kendisini her ne kadar ikna etmeye çalışsak da ’Ben burada hayvan bakmasını istemiyorum, burada ben oturuyorum çöp atamazsınız’ diyor. Burası mama yeri sadece ben değil bütün hayvan severler koyuyor. Benim onunla davalarım var. Bana bıçak çekti, hakaretler beni tekmelemeler. Bunları savcılığına sundum daha çok hızlandı. Ruhsal dengesinin bozuk olduğunu biliyoruz. Bu sitede de çocuklar oynuyor, kimyasal maddeler var, zehirler atılıyor. Ölü kedileri görüyorlar, ben bunları kazmalarla her gün gömmekten yoruldum. Hasta olduğunu kabullenmiyor, çok zeki olduğunu söylüyor. ’Burada yaşamayacaksınız hepinizi buradan atacağım’ diyor. Geçen sene binayı yakmaya kalktı. İtfaiye ekipleri geldi söndürdü” dedi.

    “Bu şahsın yaraladığı kedileri kendi imkanlarımızla tedavi ediyoruz”

    Başka bir site sakini Esra Altuntaş ise, “Biz hayvan sever değiliz sadece, insanda seviyoruz. Doğayı da seviyoruz her türlü canlıyı seviyoruz. Onlarla bu sitede bu dünyada birlikte yaşamak istiyoruz. Biz kendi bütçemizle bu şahsın yaraladığı kedileri tedavi ediyoruz. Hayatı tehlikede olduğumuzu, çocuklarımızın tehlikede olduğunu düşünüyoruz. Acil yasa çıksın istiyoruz. Ceza verilmesini istiyoruz” ifadesini kullandı.

    Öte yandan, site içinde kedi beslenmenin yasak olduğuna dair kapılara notlar yazıldığı için de site sakinleri bu durumdan rahatsız olduğunu söyledi.

  • Dicle Nehri’ne atladığı iddia edilen şahıs İzmir’de bulundu

    Dicle Nehri’ne atladığı iddia edilen şahıs İzmir’de bulundu

    Diyarbakır’da Dicle Nehri’nde boğularak hayatını kaybeden gencin ölümü sonrası yakınlarına “Sürekli rüyalarıma giriyor” diyen ve nehre atladığı iddia edilen ağabeyi İzmir’de bulundu.

    Diyarbakır’da 3 ay önce yüzmek için girdiği Dicle Nehri’nde akıntıya kapılarak kaybolan Muhammed Özcan’ın cansız bedeni 4 gün sonra bulunmuştu. Yapılan otopsinin ardından Özcan, ailesi tarafından toprağa verilmişti. Muhammed Özcan’ın evli ve 1 çocuk babası olan ağabeyi R.Ö. (29), iddiaya göre bu sürede çevresine kardeşinin sürekli rüyasına girdiğini anlattı. Kardeşinin ölümünden sonra psikolojik sorunlar yaşadığı öne sürülen R.Ö.’den önceki akşam saatlerinden beri haber alamayan ailesi, arama çalışmaları sonrası ona ait arabayı kardeşinin cansız bedeninin çıkarıldığı yerde buldu. Ayak izlerini takip eden aile, R.Ö.’nün nehre atlamış olma ihtimali nedeniyle durumu 112 Acil Sağlık ve İl Jandarma Su Altı Arama ve Kurtarma ekiplerine bildirdi. Bölgede 2 gündür arama çalışması yapan ekipler herhangi bir bulguya rastlamazken, güvenlik güçleri yaptığı araştırmada R.Ö.’nün aracını Dicle Nehri kıyısına çekerek, suya atladığı süsü verdiği bulgusuna ulaştı. R.Ö., akşam saatlerinde İzmir Havalimanı’nda yakalandı.

    R.Ö.’nün neden böyle bir şey yaptığı araştırılırken, güvenlik güçlerinin olayla ilgili incelemesi sürüyor.