Etiket: İddia

  • Hastanede yatak olmadığı için öldüğü iddia edilen genç için İl Sağlık Müdürlüğünden açıklama

    Hastanede yatak olmadığı için öldüğü iddia edilen genç için İl Sağlık Müdürlüğünden açıklama

    Denizli’de bir iş kazası geçiren 17 yaşındaki gencin Denizli Devlet Hastanesi’nde yatak olmaması nedeniyle kurtarılamadığı iddialarına ilişkin Denizli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yazılı açıklama yayınladı.

    Denizli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, Covid-19 pandemisi nedeniyle Denizli’de yoğun bakım ünitelerinin dolduğu ve 17 yaşında iş kazası geçiren bir gencin yatak olmadığı için kurtarılamadığı iddiasını içeren haberlerin basında yer alması nedeniyle bir açıklama ihtiyacı olduğunu belirtti.

    “Yatak olmadığı için kurtarılamadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır”

    Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Hastane Başhekimliğinden yapılan açıklama ise şöyle; “Haberde söz konusu edilen 18 yaşındaki erkek hasta saat 17.46 itibarıyla 112 ambulansı tarafından Denizli Devlet Hastanesi acil servisine getirilmiştir. Kafa travması olan hastanın geldiğinde bilinç kapalı, Glasgow koma skoru 3, genel durum kötü olarak tespit edilmiştir. Yüz ve kafa kemiklerinde çok sayıda açık ve kapalı kırıkları bulunan hastanın sağ gözde pupilin dilate ve ışık refleksinin olmadığı görülmüş, sol gözü ise hematom nedeniyle değerlendirilememiştir. Acil serviste entübe edilerek kan tetkikleri alınmış ve travma açısından ilk müdahalesi yapılmıştır. Beyin tomografisinde beyin sapı etrafı ve her iki hemisferde yaygın travmatik subaraknoid kanama izlenmiş, sol frontoparietal bölgede kemiği kaldırarak cilt altına kadar uzanan subdural hematom görülmüştür. Beyin cerrahisi konsültasyonunda hastanın öncelikle stabil hale getirilerek yoğun bakım şartlarında takibi önerilmiştir. Yoğun bakımda hasta için yatak ayarlanmasına rağmen henüz acil serviste mekanik ventilatöre bağlı halde iken kardiyak arrest gelişmiş, resüssitasyona cevap vermemesi üzerine saat 20.45’de exitus olarak kabul edilmiştir. Yoğun bakım ünitelerinin dolduğu ve iş kazası geçiren bir gencin yatak olmadığı için kurtarılamadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Covid-19 şüpheli ve pozitif vakalar için ayrı bir taşıma sistemi kurulmuş ve kullanılmakta olup, pozitif vakaların ayrı, şüpheli vakaların ayrı araçlarla nakli sağlanmaktadır.”

  • Boşandığı eşi tarafından ölümle tehdit edildiğini iddia eden Sibel Aslan yaşadığı acıları anlattı

    Boşandığı eşi tarafından ölümle tehdit edildiğini iddia eden Sibel Aslan yaşadığı acıları anlattı

    Kayseri’de Sibel Aslan, boşandığı eşi tarafından ölümle tehdit edildiğini belirterek yetkililerden yardım istedi. Aslan, 5 yıllık evliliği sürecinde sürekli şiddet gördüğünü, çocuğu için dayanmaya çalıştığını ama en sonunda dayanılmaz bir hal aldığında boşanmış olmasına rağmen kurtulamadığını ifade ederek “Oğlumla güzel bir hayat yaşamam için bu adamın bana ayak bağı olmamasını istiyorum” dedi. Aslan’ı ölümle tehdit ettiği iddia edilen eksi eşi Onur D. ise suçlamaları kabul etmedi.

    Kayseri’de Sibel Aslan, boşandığı eşi Onur D.’nin kendisine şiddet uygulayarak, ölümle tehdit ettiğini belirterek, sosyal medya aracılığıyla yardım istedi. Onur D. ile 6 yıl önce evlenen, 5 yıl evli kalan ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle geçen yıl boşanan Aslan, “Arkamda gözü yaşlı bir evlat bırakmak istemiyorum. Bir kadın cinayetinin haberi olmak istemiyorum. Ben ölmeden sesim olun” ifadelerini kullanarak sesini duyurdu. Hiçbir kadının hak etmediği şekilde şiddet gördüğünü söyleyen Sibel Aslan, İHA’ya yaptığı açıklamada, “Sosyal medyaya yansıdıktan sonra neler yaşandığını anlatayım. Dün gece bir gözaltı oldu ve şahıs adliyeden elini kolunu sallayarak geziyor. Biz evleneli 6 yıl oldu, 2014 yılında evlendik ve 5 yılın sonunda kendisinden boşandım. Son 1 yıldır da ayrı yaşıyoruz ama kendisi hala bu durumu kabullenememekte. İlk şiddeti evlendikten 2 ay sonra görmeye başladım. Hem fiziki, hem de sözlü her türlü şiddeti kendisi bana yaşattı. Hepsi de oğlumun gözünün önünde yaşandı ve zaten hamileyken de her türlü şiddete maruz kaldım kendisi tarafından. Çocuğun aklı yetiyor şu an 5 yaşında ve bu yaşına kadar benim yaşamış olduğum tüm şiddete kendisi şahit olmuştur. Bu yüzden de babasından korkan bir çocuk. Şöyle örnek vereyim mesela, eve gelirken neden ekmek almadın ben mi alacağım der ve beni dövmeye başlardı. Ya da hiç unutmadığım dayak sebeplerinden bir tanesi de ilk hamile olduğum zamanlarda annesini aradım ve canım kıymalı çekiyor, fırın da yanınızda, siz fırına 2 tane sipariş verin, ben de Onur’a söylerim o da gelirken alır dedim. Annesi de arıyor ‘ben senin eşinin hizmetçisi miyim?’ diyerek ve eve gelip annem senin kölen mi, diyerek beni dövmeye başladı. Ben o zamanlar 2-2,5 aylık hamileydim. Çok saçma ve gereksiz, hiçbir kadının hak etmediği konulardan ben defalarca kez dayak yedim” dedi.

    Aslan, şiddet yüzünden ameliyat olduğunu ve sonrasında boşandığını söyleyerek, “Her defasında bir yerimi kırıyordu ya da benim bir yerlerim sürekli mor ya da incinmiş oluyordu. Hamileyken düşük tehlikem vardı. Bu şekilde sürekli zarar gördüm ve en son verdiği zarar da zaten elmacık kemiğimi kırdı. Ondan dolayı ben bir ameliyat geçirdim. 60 kiloydum, 40 kiloya kadar düştüm. Bu süreçte ben evladım için ayakta durdum bir şekilde ve boşanmaya şu şekilde karar verdim. Dedim ki, Sibel sen evladın babasız büyümesin diye bu acıyı çekiyorsun ama sana bir şey olursa zaten bir tarafı eksik büyüyecek. O zaman bir tercih yapman gerekiyor, ya babasız büyüyecek ya da annesiz büyüyecek. Annesiz büyümesin de babasız büyüsün, diye karar verdim. Ameliyattan 1 hafta sonra da kendisine boşanma davası açtım ve aynı gün de boşandım kendisinden” ifadelerini kullandı.

    Boşanmadan sonra bu durumu eski eşinin kabul etmediğini söyleyen Sibel Aslan, sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Boşanmadan sonraki tehditler de kendisi kabullenemediğinden dolayı oldu. Ben artık kendisine şans vermek istemiyorum çünkü aynı şeyleri, aynı senaryoları yaşayacağız farklı şeyler değil. Kendisi kafasında madde bağımlılığından dolayı farklı şekilde yorumluyor. Benim hayatımda birinin olduğunu, bundan dolayı kendisine şans vermek istemediğimi ve o kişiyi de bulmak için benim sosyal hesabımdaki tüm erkek arkadaşlarıma tek tek yazıyor. Sizin onunla bir birlikteliğiniz var mı? Nesi oluyorsunuz? Nasıl tanıştınız? gibi bel altı olan her şeyi arkadaşlarıma sormuş ve ben artık bundan dolayı utanıyorum. Arkadaşlarım ‘Sibel eski eşin yazdı bizi tehdit ediyor’ diyor, hatta birkaç arkadaşımın dükkanını basmış ve tehdit etmişler. Bunlar dışında da bana sardı, ‘sen benim hala namusumsun’ düşüncesinde. Halbuki ben öyle değilim, biz ayrılalı 1 sene oldu. ‘Sen bana ihanet ettin’, ‘sen namussuzsun’ gibi şeylerden dolayı dedi ki ‘seni öldüreceğim, sen bunu hak ediyorsun’. Yetkililerden bu adamın gerekli cezayı alması için tutuklanmasını ve cezaevine girmesini, benim de oğlumla güzel bir hayat yaşamam için bu adamın bana ayak bağı olmamasını istiyorum. Bunu da yapacak tek kişinin yetkililer olduğunu düşünüyorum. Bir an önce gerekli işlemler yapılsın ve bu adam hak ettiği yere gitsin.”

    “Kimsenin olayın iç yüzünü bilmeden yargılamasını istemiyorum”

    Cep telefonu ile çektiği video ile İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Onur D. ise attığı mesajları o anlık sinirle attığını ve aile içi sorunlara dair evrakların resmi mercilerin elinde bulunduğunu savundu. Onur D., “Cani olarak algı oluşturulan insan maalesef benim. Şu anda yoldayım. Devletimizin koymuş olduğu bir şart var. Hem kendi iyiliğim için, hem de herkesin iyiliği için gerekli olan neyse adli mercilerde sonuçlanmıştır. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığım için çok üzgünüm. Olayın aslı göründüğü gibi değildir. Herkes sosyal medyada istediği gibi yargılar gibi bir durum var bizim ülkemizde. Ben bu açıdan çok üzgünüm. Evet bizim eksikliklerimiz de var. Attığımız mesajlar kötü mesajlar. Bana yakışmayan mesajlar. O mesajların sebebi eski eşimin 3-4 kişiyle farklı şekilde yazışmalarından, tanışma faslından kaynaklandığı için. Kısa süreliğine kızgınlık sebebi ile oluşan bir durumdu. Sosyal medyada attığı fotoğraftaki kan resmi de bir buçuk ay kadar önce benim aracımın dikiz aynasına vurmamdan kaynaklı elim yara aldı. Bu resmi olarak emniyette de var, benim hastane raporlarım da mevcut. Şu an hala kan örnekleri mevcut. Bunları yapacak karakterde olmadığımı büyüklerimiz tespit ettiler. Doğru her zaman ortaya çıkacak. Ben hatasızım demiyorum. Hatasız kimse olamaz ama tek taraflı yargıda kimsenin bulunmasını istemiyorum. Şunu da belirtmek isterim ki, sadece konu bu değil. Konu içinde özel sebepler de var. Kayıtlarımız da mevcut, şahitlerimiz mevcut. Yaşayan insanlar şu an da hala hayattalar. Onlar da araştırılsın. Bana söylenilenler bunlar. Bunları ben sabah adliyede görüştüm ve ifademde belirttim. Ayrıca bunlar açıklanacak durumlar değil, bunu da ayrıca özellikle belirtmek isterim ki, aile yapısında olmayacak durumlar, yazışmalar vesaire şeyler var ve bunlar şu anda elimde. İfademi de verdim ve resmi makamlar da gördü. Bunlardan utandığım için medyaya yansıtmak istemiyorum. Bunu da söylemiş olayım” dedi.

  • Posbıyık hizmetlerin engellendiğini iddia etti

    Posbıyık hizmetlerin engellendiğini iddia etti

    Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Belediye Başkanı Halil Posbıyık, belediye meclisi toplantısı öncesinde ilçeye kazandırmak istediği hizmetlerin engellenmeye çalışıldığını iddia etti.

    Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Kasım ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada CHP’li Belediye oldukları için kente yaptıkları hizmetlerin engellendiğini söyledi. Başkan Posbıyık, şu değerlendirmeleri yaptı: “CHP’li Belediye olduğumuz için çok büyük haksızlıklara uğruyoruz. Mesela Zonguldak’ta TOKİ sahil yollarını yapıyor, trilyonluk işler yapıyor. Kanalizasyonu yapıyor. Devlet yapıyor; kıskanmıyorum, benim vilayetime yapıldığı için… Ama devlet oraya yapıyor. Milletvekilleri oraya yapıyor, Ereğli’ye bir şey yok. Hizmet yok. Zonguldak Belediyesi’nin borçları var, bilançosu kötü ama asfalt için İller Bankası’ndan 18 milyon para verdiler, asfaltları dökülüyor. Bilançomuz çok düzgün olduğu halde bize vermiyorlar. Niye? Suçumuz CHP’li Belediye olmak. Büyük gayretlerle Güneş Enerjisi için Avrupa’dan yatırım imkanı bulduk. Bedavaya Güneş Enerjisi yapılacaktı. Ereğli’nin aydınlatması için 800 bin lira aylık elektrik parası ödüyoruz. Bu Güneş Enerjisi sistemiyle 400 bin liralık enerji üretecektik. Her şeyi yaptık. Vali beyle anlaştık, defterdarlıktan geçti, dosya Ankara’ya gitti ama Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden Sütlüce’de Güneş Enerjisi sistemini yapacağımız yeri alamadık. Açıkça söyleyeyim, Zonguldak’taki bazı AKP Milletvekilleri CHP’li belediyeyiz diye ‘Bu araziyi vermeyin’ dediler. Benim bütün günahım CHP’li belediye başkanı olmak! Bunları herkesin bilmesi lazım. Şimdi yeni bir hadise daha oldu. CHP’li belediye olmanın suçu. Dün akşam uyku uyumadım üzüntümden; CHP’li belediye olmak bu kadar kötü bir şey mi bilmiyorum. Belediyenin önünden geçen Pençes deresini yapıyoruz. Geçtiğimiz 5 sene Ereğli’yi yöneten AK Parti Belediyesi elini bile oynatmamış burası için. Hükümet desteğini almak suretiyle hiçbir şey yapmadılar. Trafik burada felç durumda. En çok kargaşanın, trafik sıkışıklığının olduğu bir yer. Bu derenin yapılması lazım. Benim zamanımda stadyuma kadar buranın onayı alınmış durumda. Elimde belgeleri. Ama ellerini bile sürmediler. Yan duvarları çöküyor, tabanda kanalizasyon kokuları var. Elif Otel’in orada bile kanalizasyon kokusu var. Buranın yapılması lazımdı, 5 sene yapmadılar, biz geldik, ‘yapalım’ dedik. İmkanlarımızın az olmasına rağmen hemen yan duvarları yaptık. Siyasetçiler şikayet etmişler. Dün Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü’nden yazı geldi, ‘Dereyi kapatıyorsun, kapatma’ diye. Nasıl uyursun Belediye Başkanı olarak. Yazıktır, günahtır. Kendi kendimizi şikayet ediyoruz. Ben kendime yapmıyorum, ben yürümeyeceğim oralarda. Ereğli halkı yürüyecek. Enerji-Sa’yı devreye soktuk, enerji hatları çöküyordu, yer altına aldırdık, oraları temizledik. Kötü bir şey mi yaptık. Maddi imkansızlıklara rağmen bir şeyler üretmeye çalışıyoruz, engel oluyorsunuz. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. Çelme takmayın bize, yazık günahtır Ereğli’ye. Hırsızlık yapmıyorum, arsızlık yapmıyorum ben çalışmaya devam ediyorum. Beni mahkemeye vereceklerse versinler, hodri meydan. Asacak değiller beni. Hırsızlık yapmıyorum, arsızlık yapmıyorum, halkım için, insanlarımız için hizmet yapıyorum. Aynı şeyi Balıkçı Barınakları konusunda Bozhane’de yapıyorlar. Bu konuda konuşmayacağım. Orası 1994 öncesine dönüyor. Bıraktım, beni hiç ilgilendirmiyor. Lokantaları da kapatsınlar, ne yaparlarsa yapsınlar, ilgilenmiyorum. Orası 94 öncesine dönüyor, o uğraşanlar kına yaksınlar. Görecekler, ben hiç karışmıyorum. Yazık bu Ereğli’ye, günah.”

  • MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’dan, Kılıçdaroğlu hakkında flaş iddia

    MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’dan, Kılıçdaroğlu hakkında flaş iddia

    MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Anayasa Mahkemesinin CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararına değinerek, “Bu Berberoğlu hadisesinde asıl yargılanması gereken kişi Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğu gözden ırak tutuluyor. Adeta bu hadisede kuryelik görevi yapmıştır Kılıçdaroğlu. Bunu kimse neden konuşmuyor tartışmıyor” dedi.

    Akçay, partisinin Afyonkarahisar 13. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Kongrede konuşan ve gündemdeki konulara değinen Akçay, MHP’nin krizlere engel olan ve sorunlara çözüm üreten bir siyasi parti olduğunu vurguladı. Konuşmasında daha sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne değinen Akçay, ”Cumhur İttifakı aynı zamanda bir sistem ittifakıdır. Adına da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti eski sisteme nispetle şimdi daha güçlüdür. Gerek yürütmede gerekse de yasamada sistemsel düzenlemeler yapıldı. Sistem değişikliği büyük ölçüde buna katkı sağladı. Ancak özellikle 1961 Anayasasının kalıntısı olan bazı kurumsal yapılarında bu sistemin doğasına ve mantığına uygun şekilde yeniden yapılandırılması ve teşkilatlandırılmasına ihtiyaç vardır” dedi.

    “Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğu gözden ırak tutuluyor”

    Akçay ardından gündemdeki sıcaklığını koruyan Anayasa Mahkemesinin CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararına da değinerek asıl yargılanması gereken kişinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılınçdaroğlu olduğunu savundu. Akçay, “Bu tartışmalarla asıl gerçekler gizleniyor arkadaşlar. MİT tırları, FETÖ kumpasıyla Türkiye’ye iftira atılmasına ve bir kısım devlet sırlarının da ortaya çıkarılmasına yol açan bir casusluk faaliyeti olarak ortaya çıktı. Kim bu Berberoğlu? Berberoğlu kim? O zaman milletvekili, eski gazeteci. İşin hakikatine baktığımızda Kemal Kılıçdaroğlu, o dönem Zaman gazetesini ziyaret ediyor. Ondan 10 gün sonra, bu MİT tırları hadisesini de Can Dündar, Cumhuriyet gazetesinde haber yapıyor. Hatta bunu kendi yazdığı kitabında da itiraf ediyor. Daha sonra ben bunu ’solcu milletvekilinden aldım’ diyor. Onun da Berberoğlu olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi düşünelim. Bir milletvekili bunu Can Dündar’a servis etmiş olabilir mi? Bu mümkün değil. Kılıçdaroğlu’nun haberi olmadan. Bu Berberoğlu hadisesinde asıl yargılanması gereken kişi Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğu gözden ırak tutuluyor. Adeta bu hadisede kuryelik görevi yapmıştır Kılıçdaroğlu. Bunu kimse neden konuşmuyor tartışmıyor” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından kongrede seçime geçildi. Divan başkanlığını Akçay’ın yaptığı olağan kongrede, Mehmet Kocacan yeninden il başkanı oldu.

  • Trump için önümüzdeki 48 saatin “kritik” olduğu iddia edildi

    Trump için önümüzdeki 48 saatin “kritik” olduğu iddia edildi

    Beyaz Saray yetkilisi, ABD basınına yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump için önümüzdeki 48 saatin kritik olduğunu aktardı.

    ABD Başkanı Donald Trump, dün sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım ile kendisinin ve eşi Melania Trump’ın Covid-19 testlerinin pozitif çıktığını duyurmuştu. Ardından Trump, tedavi için Maryland eyaletine bağlı Bethesda kentinde bulunan Walter Reed Ulusal Askeri Hastanesine kaldırılmıştı. Trump’ın doktoru Sean Conley bugün yaptığı açıklamada, “Başkanın durumu iyiye gidiyor” demişti.

    Doktorların Trump’ın sağlık durumunun iyiye gittiğine dair yaptığı açıklamanın ardından bir Beyaz Saray yetkilisi ABD basınına, Başkan Trump için önümüzdeki 48 saatin kritik olacağını aktardı. Yetkili, “Başkanın son 24 saatteki hayati değerleri çok endişe vericiydi. Önümüzdeki 48 saat, bakımı açısından kritik olacak. Hala tam bir iyileşme için net konuşmak mümkün değil” dedi.

    Bugün başka bir Beyaz Saray yetkilisi ise ABD basınına verdiği demeçte, Trump’ın dün nefes almakta zorlandığını ve oksijen desteği verildiğini ifade etti.