Etiket: idam

  • 37 yıl önce idam cezasına çarptırılan dalgıç evinde ölü bulundu

    Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşayan 65 yaşındaki eski dalgıç Saffet Alyaz evinde öldü bulundu. Alyaz’ın 29 Mart 1980 tarihinde idam cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı.

    Körfez Mimar Sinan Mahallesi Denizciler Caddesi üzerinde ikamet eden 65 yaşında ki eski dalgıç Saffet Alyaz evinde ölü bulundu. 2 çocuk babası olan Alyaz’ın yalnız yaşadığı öğrenilirken yaşlı adamın son olarak dün akşam saatlerinde bakkaldan alışveriş yaptığı iddia edildi. Sabah saatlerinden itibaren kendisine ulaşmaya çalışan yakınları telefonlara cevap alamayınca çilingirci ile Alyaz’ın evine geldi. Açılan kapı neticesinde Alyaz’ın cansız bedeni ile karşılaşıldı. Olay sonrası eve polis ve sağlık ekibi çağrılırken, Alyaz’ın beyin kanaması sonucu öldüğünü iddia ediliyor.

    Öte yandan Alyaz’ın Sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğraflara göre 9 Mart 1979 tarihinde yakalanan 17 ülkücü arasında yer aldığı ve 29 Mart 1980 tarihinde ise İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılanarak idam cezasına çarptırıldığı ancak duruşmadaki iyi hali göz önüne alınarak cezası yaşam boyu hapis cezasına çevrildiği ortaya çıktı.

  • Suikast timinin ifadelerine öfkelenen şehit ailesi idam talebini yineledi

    Cumhurbaşkanına suikast timinin yargılandığı davaya müdahil olarak katılan şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker’in ailesi, darbeci askerlerin ifadelerine tepki göstererek idam taleplerini yineledi. Şehitlerin intikamını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alabileceğini kaydeden Eker ailesi, yaşarken suikastçıların öldüğünü görmek istediklerini belirtti.

    Şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker’in babası Nihat Eker ve annesi Bahar Eker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesi Marmaris’te konakladığı otelde gerçekleşen suikast girişimiyle ilgili olarak FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile birlikte 44’ü tutuklu ve 3 firari 47 şüphelinin yargılandığı davanın dünkü ilk duruşmasına müdahil olarak katıldı. Bugün Aydın’ın Efeler ilçesindeki evlerine geri dönen anne ve baba daha önce gündeme getirdikleri idam taleplerini tekrarladı.

    İlk ifadesi alınan iki numaralı sanık Gökhan Şahin Sönmezateş’in söylemlerinden hoşnut kalmadığını belirten baba Nihat Eker, “Sadece ilk başlangıçta söylediği cümle yerine oturdu. Darbe yaptın mı soruruna ‘Darbe yaptım’ diye cevap verdi. Darbe yaptığını inkar etmedi ama suçları hep başkasının üzerine attı. Şükrü Seymen, mahkemede kendisinin vurduğunu inkar etti. Ortada kriminal raporlar var. ‘Ben FETÖ’cü değilim’ diyor. FETÖ’cü değilsen sana kim emir verdi” dedi.

    “İntikamımızı alacak olan Cumhurbaşkanımızdır”

    Yargılanan askerlerin polislerin paralarını aldıklarını inkar etmediklerine dikkat çeken baba Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Paraları almışlar ama ‘Biz onların parasını paylaşmadık, kendi paramızı paylaştık’ diyor. Peki o paralar nerede? Şerefli insan polislerin parasını alır mı? Oğlum dışarıda vurulduğu için onun parasını alamamışlar. Cüzdanındaki 260 TL para, eşyaları ve silahı bize teslim edildi. Oğlum dışarıda vurulmuş, yarım saat ambulansa alınmasına dahi izin vermemişler. En sonunda oğlumu ambulansa almışlar. Biz bunların idamını istiyoruz ama Meclisten idam kararının çıkmayacağı belli. Bu referandumdan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkileri artarsa bunların intikamını alacak olanda Sayın Cumhurbaşkanımdır. Çünkü benim milletimin ahı var. Bu yükün hepsini Sayın Cumhurbaşkanımız taşıyor”

    “Bize bakıp sırıttılar”

    Yargılanan suikast timinin kendilerine başsağlığı dilemesine tepki gösteren anne Bahar Eker ise, “Onlar adi ve şerefsiz. Sütten çıkmış ak kaşık gibi bir de bize bakıp utanmadan sırıtıyorlar. Beni en çok bu sinirlendirdi. Salonda elim ayağım titredi. Biz bir evlat kaybetmişiz, sanki hiçbir şey yapmamış gibi davranıyorlar. Utanmadan gayet rahat rahat herkes konuşuyor. Bu bayrağın altında kalacaksın, yüksek rütbelere gelip milletin ekmeğini yiyeceksin sonra da kalkıp insan öldüreceksin; böyle bir şey olabilir mi? ‘Biz isteseydik, onların hepsini öldürürdük. Çocuk gibi ağlayacak değilim’ diyor. Ben onlara daha çok şey söyleyecektim ama dışarı atılmamak için sustum. Onlar yapmadıysa bizim çocuklarımızı kim şehit etti” şeklinde konuştu.

    “Ölmeden öldüklerini görmek istiyorum”

    Duruşmayı takip eden suikast timinin yakınlarının davranışlarının kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Bahar Eker, idam talebini şu ifadelerle dile getirdi: “Oraya bir bayan vardı. Anneleri veya hanımları olabilir. Nasıl çocuk büyütmüşlerse birde el sallayıp sırıtıyorlar. Sanki iyi yaptık, oh olsun gibi davranıyorlar. Onların davranışlarından ancak bu çıkar. Utanmaz şerefsiz bir de bana başsağlığı diliyor. ‘Anne bize sitem ediyor’ diyor. Ne konuşuyorsun; sen benden hayatımı çaldın, evladımı aldın. Ben sana sitem etmeyeyim de kime edeyim? Onları hiç konuşturmamak lazım. Onları asıp idam edeceksin ki bütün milletin içi rahat etsin, bizim de içimiz rahat etsin. Ben 7 aydır bu evin içinde ağlıyorum. Onların keyfine bak, rahatlıklarına bak. Birde utanmadan kalem kağıt istiyorlar. Ben idam istiyorum, ben yaşarken onların öldüğünü görmek istiyorum. Ben Cumhurbaşkanıma yalvarıyorum; bu emri kendi çıkarsın. Halktan çıkmazsa, kendi çıkarsın. Ben yavrumu kaybettim. Ömür boyu müebbet diyorlar ama ben idam istiyorum”

  • Topçu; “İdam Cezası Gelmeli”

    AK Parti eski Milletvekili Adayı Abdullah Topçu, Nisan ayında yapılması planlanan Anayasa değişikliğiyle ilgili referandumun ülkenin geleceği için önemli bir milat olacağını belirterek, idam cezasının da bu referandumda halka sunulmasını istedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın idam konusunda milletimize sözü olduğunu ifade eden Topçu, “İdam cezasının geri getirilmesine dair bir yasa meclisten çıkarsa ben bu yasayı onaylarım demişti. İdam cezasının geri getirilmesi için 367 milletvekilinin imzası gerekiyor. Bu mümkün görünmüyor. Ama 330 milletvekilinin imzasıyla iş referanduma götürülebiliyor. Bu da MHP’nin desteğiyle mümkün. O halde Nisan ayında yapılacak referandumda idam cezasının da halka götürülmesi tam da zamanıdır.” dedi.

    Topçu, bazı hukukçuların Türkiye’nin 1954 yılında Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine (AİHS) imza attığını ve Avrupa Konseyinin kurucu 47 üyesinden birisi olduğunu söyledi. Bu ülkelerin hiçbirisinde idam cezasının olmadığını, dolayısıyla idam cezasının geri getirilmesiyle beraber Avrupa Birliğine üyelik sürecinin olumsuz etkileneceğini, İnsan Hakları sözleşmesine aykırı hareketten birçok konuda sıkıntı yaşanılacağını ileri süren Abdullah Topçu, “İdam cezasının geri getirilmesinin doğru olmayacağını söylemekteler. Bu Hukukçuların kaygılarını anlamakla birlikte, Bu işi milletimizin derin ferasetine, derin vicdanına havale etmek en doğrusu. Sn. Cumhurbaşkanımız demiyor mu? bu ülkede kararları artık dışarının Conileri, Hansları değil. Ahmetler, Mehmetler, Fatmalar, Ayşeler karar verecek diye. Beş yaşında ki çocuğa kelepçe vuran, milyonlarca mazlumun katledilmesine göz yuman, Her fırsatta terörü destekleyen, onları besleyen, onlara hamilik yapan Avrupa ve Batı, İnsan hakları konusunda çoktan sınıfta kalmıştır. Çoktan miadını doldurmuş olan Avrupa Birliğine girmenin de bir esprisi kalmamıştır.” diye konuştu.

    Topçu, “Milletin meclisini bombalayan. Evlatlarımızı katleden. Bu milletin ekmeğini yeyip bu devlete hainlik yapanların kellesi koparılmalıdır. Beş yaşındaki çocuğun ırzına geçip sonrada onu kör kuyuya atan canilerin kellesi koparılmalıdır. Avrupa şunu der, batı bunu der, canı cehenneme bu Avrupa’nın. Canı cehenneme bu NATO’nun ve kıralım artık bu esaret zincirlerini. Avrupa ve Batı adeta bizi bir kaşık suda boğmak istiyor. Onun değerleri kendisine kalsın. Biz kendi değerlerimize ve kendi medeniyet kodlarımıza dönelim artık. Benim değerlerim de, zalime hoşgörü, mazluma eziyet yoktur. Avrupa ve Batı bugün zalimi koruyor kolluyor ve hoş görüyor, ama mazlumun katledilmesine ses çıkarmıyor. Batının bu kültürü benim değerlerim olamaz. İnsan Hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi laflar sözden öteye ne yazık ki geçmiyor. Batı bu değerler arkasına sığınarak. Adeta insanlığın kanını emiyor. Onun için Batının ne dediği beni ilgilendirmiyor. Batı siz eğer güçlüyseniz size saygı duyar. Yoksa 5 yaşında terörist ilan eder kolunuza kelepçeyi vurur. Sadece Müslüman olduğunuz için. Uyanmak için daha ne kadar bekleyeceğiz.” şeklinde konuştu.

  • (Özel) Atatürk’ün yaşayan son askeri “idam” istedi

    Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında 4 yıl askerlik yapan Kahramanmaraşlı 110 yaşındaki Ali Şahan, terör belasından kurtulmak için idamın şart olduğunu belirterek, “İdam olmadığı zaman insan terbiye olmaz” dedi.

    Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesi Erkenez Mahallesi’nde oğlu Mustafa Şahan’ın (67) yanında kalan Ali Şahan’ın en büyüğü 73 yaşında 4 oğlu, 5 kızı ve yaklaşık 100 torunu bulunuyor. 4 yıl askerlik hizmeti süresince Ağrı, Hakkari bölgelerinde görev yaptığını belirten 110 yaşındaki Ali Şahan, teskeresini aldığı gün Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiğini söyledi. Torununun torununu gören Şahan, odasında askerlik süresince kullandığı tüfeği ile diğer eşyalarını da muhafaza ediyor.

    Eşini 35 yıl önce kaybeden, sonrasında evlenmeyen Ali Şahan, Ağrı’da jandarmayken teskeresini alıp eve döndüğünde Atatürk’ün hayatını kaybettiğini anlatarak, “Atatürk’ün zamanında Türkiye çok adaletliydi. Böylesi terörist bulunmazdı hiç. Böyle bir durumda idam ederlerdi. Elimde olsa şimdi asarım o hainleri. İdam olacak. Bu idam olmaz ise millet akıllanmaz. Zamanında Andırın tarafı hep eşkıya oldu. Bunun üzerine Adana’da bulunan Sarıçam denilen yerde 31 tanesini kurşuna dizdiler. Ondan sonra ne eşkıya kaldı ne başkası. Şimdi idam olmadığı zaman insan terbiye olmaz. Biz jandarma iken bizlere hayvanlar bile saldırmazdı korkusundan” diye konuştu.

    İdam yasasının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ali Şahan, “Recep Tayyip Erdoğan başbakanımızdı, cumhurbaşkanımız oldu. Yaptığı işlere hiç itirazım yok. Ancak böyle olur. Yalnız bir idam yok, idamı da getirirse başka noksanı yok. Şu yaşıma göre ben daha böyle bir rejim, böyle bir devlet görmedim. Daha bu durumu beğenmeyenler var. Yolu yapılmış, her şeyi yapılmış. Ben böylesini bundan önce görmedim. Bu hizmetleri beğenmemek insanlığın ağrına gider. Devlet böyle olur” dedi.

    Yaşlılık nedeniyle duyma, görme güçlüğü çeken ve oğlu ile gelininin yardımlarıyla yaşamını sürdüren Ali Şahan, uzun yaşam sırrını günlük yoğurt, pekmez ve yumurta tüketimine bağlıyor.

  • Şehit aileleri idam istiyor

    Kayseri’de 14 askerin şehit edildiği saldırı yerinde açıklama yapan Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Taner Uran, “Terör suçlarına idam cezası gelsin. Bu ülkeyi bölmeye çalışan eli kanlı bebek katillerine, haince askere, polise, öğretmene saldıran bu hainlerin 24 saat içerisinde idam edilmesini istiyoruz” dedi.

    Kayseri’de Cumartesi günü meydana gelen ve 14 askerin şehit olduğu saldırıya tepkiler sürüyor. Saldırının meydana geldiği Şehit Komandolar Durağında basın açıklaması yapan Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Taner Uran, hükümetten terör suçlarına idam getirmelerini istedi. Uran açıklamasında, “Komando birliğimiz terörle mücadelede aktif rol alan, teröristlerin gördüğü zaman kaçtığı bir birlik. Haince, kalleşçe, eli silahsız 14 tane askerimizi şehit ettiler. Şunun bilinmesini istiyoruz. Şehit ailesi ve gaziler olarak bizler, asla bu mücadeleden vazgeçmedik. Geçmişte teröre karşı silahlı mücadele verirken dernek olarak artık fikri mücadele veriyoruz. Burada bulunan herkes bizimle aynı fikirde. Bir askerimiz giderse biz bin olarak geri geliriz ve bu hainlere asla ülkeyi böldürtmeyiz. Bu hainler ülkeyi karıştırıp bir iç savaş çıkartmak istiyor. Ama biz bunlara asla alet olmayacağız. Bu ülkede ülkeyi sevenler var, ihanet edenler var. Biz ülkeyi ihanet edenlere gereken cezanın hukuk içerisinde verilmesini istiyoruz. 15 Temmuz hain kalkışmadan sonra biliyorsunuz tekrar idam gündeme gelmişti. Biz idamın kaldırıldığı tarihten itibaren dernek olarak terör suçlarına idam cezasının gelmesini istedik. Fakat ne yazık ki gündeme gelen idam tekrar söndü. Biz devleti yönetenlerden şunları istiyoruz. Terör suçlarına idam cezası gelsin. Bu ülkeyi bölmeye çalışan eli kanlı bebek katillerine, haince askere, polise, öğretmene saldıran bu hainlerin 24 saat içerisinde idam edilmesini istiyoruz. Çünkü bunların niyeti belli. Bunlar, bizim ülkemizin güçlenmesini istemiyorlar. Bunlar, terörü kullanıp birbirimize düşürmeyi istiyorlar. Ama biz asla onların bu oyununa gelmeyeceğiz, ve buna da izin vermeyeceğiz. Bir acımız bitmeden yeni bir acı ve saldırıyla karşı karşıyayız. Teröre gerekeni yapın, başını ezin. Biz millet olarak arkanızdayız. Millet olarak bizden terörü ezmek için ne isterseniz biz millet olarak her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız” diye konuştu.

    Yapılan açıklamanın ardından Uran, Derneğin Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz ve üyeleri ile birlikte otobüs durağına karanfil bıraktı.

    Suriyeliler de şehitler için dua etti

    Öte yandan Kayseri Suriyeliler Ensar Derneği de saldırının yapıldığı alana gelerek şehitler için dua etti. Burada dernek adına açıklama yapan Reşa El Abdullah, “Kayseri’de yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz adına kahraman askerlerimize yönelik gerçekleştirilen çirkin ve hain terör eylemlerini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Yüce Allah’tan aziz şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve aziz milletimize sabrı cemil niyaz ederiz. Rabbim son kale olan aziz devletimizi iç ve dış düşmanların, hainlerin ve şeytanların şerrinden muhafaza eylesin” dedi.