Etiket: İçindeki

  • Kilitli tamirhanenin içindeki minibüs alev alev yandı

    Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde bir oto tamir, bakım sevisindeki minibüste çıkan yangın hasara neden oldu.

    Edinilen bilgilere göre, 88 Oto Sanayi 1. Bölgesi 1560. sokak üzerinde bulunan bir oto tamir, bakım servisi içinde park halindeki Hikmet Ö.’ye ait 06 GF 2224 plakalı minibüste, gece saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen yangında araç dakikalar içinde alev topuna döndü.

    Alevlerin iş yeri alarmını devreye sokması üzerine dükkan önüne gelen sanayi bekçileri yangını görerek ilgili yerlere ihbarda bulundu. Kısa süre sonra adrese gelen itfaiye ekipleri, yangının dükkana sirayet etmemesi için adeta zamana karşı yarış verdi. İtfaiye erlerinin çalışması sonucu çevreye sirayet etmeden kontrol altına alınan yangında araç kullanılamaz hale geldi.

    Tamirhanenin de işletmecisi olduğu belirtilen araç sahibi Hikmet Ö.’nün arızalı minibüsü tamir ettikten sonra dükkana park ettiği aktarıldı.

    Yangının çıkış nedeni araştırılıyor.

  • FETÖ, Karlov suikasti için MİT içindeki örgüt üyesinden bilgi toplamış

    Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti için MİT’teki örgüt elemanından bilgi topladığı belirlendi. Milli İstihbarat Teşkilatında (MİT) İstihbarata Karşı Koyma (İKK) bölümünde Rusya masasında çalışan şüpheli Vehbi Kürşad Akalın, kendinden sorumlu örgüt üyesine Karlov’un kişiliği ve güvenliğine yönelik bilgiler verdiğini, bu kişinin de bilgileri örgütün tepe noktasına ulaştırdığını anlattı.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un 19 Aralık 2016’da Ankara’da katıldığı bir sergide uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. 28 şüphelinin bulunduğu yaklaşık 600 sayfalık iddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen bir numaralı şüpheli olarak yer alırken, örgütün tepe yöneticileri arasında yer alan Şerif Ali Tekalan ve Emrullah Uslu da şüpheliler arasında bulunuyor.

    Şüpheli Vehbi Kürşad Akalın, ifadesinde MİT İKK bölümünde Rusya masasında çalıştığını, FETÖ soruşturmaları kapsamında 2017’nin Haziran ayında ihraç edildiğini söyledi. Teşkilatta 3 yıl 4 ay çalıştığını ve bu süre içerisinde tamamen Rusya masasında görev yaptığını belirten Akalın, yaptığı iş ve çalıştığı bölüm nedeniyle Rusya Federasyonunun Türkiye’deki istihbari faaliyetleri ile ilgili birçok bilgiye ve bu ülkenin Türkiye’de bulunan temsilcilikleri ile ilgili bilgilere sahip olduğunu ifade etti. Örgütte kendisi ile ilk etapta Yıldıray Pala isimli şahsın ilgilendiğini, daha sonra ise “Yusuf” kod adlı soruşturmanın şüphelilerinden Hüseyin Kötüce’nin kendisiyle ilgilenmeye başladığını dile getiren Akalın, Kötüce’nin Rusya savaş uçağının düşürülmesinden sonra kendisiyle sık sık görüştüğünü anlattı.

    Karlov’a ilişkin bilgiler MİT içindeki örgüt üyelerince temin edilmiş

    Kötüce’nin görüşmelerde sürekli olarak Rusya’nın Ankara Büyükelçiliğinin güvenliğinin nasıl olduğunu ve ne şekilde sağlandığını sorduğunu aktaran Akalın, “Büyükelçi Andrey Karlov ile ilgili ve şahsın kişiliğiyle alakalı bilgiler verdim. Sadece Karlov ile alakalı değil, sorduğu diğer çalışanlarla ve güvenlikle alakalı bilgiler de verdim. Güvenlikle ilgili bir şirketin ana kapıda nöbet tuttuğunu, bazen olası eylemlere karşı polisin dışarıda sokakta güvenlik sağladığını, Büyükelçilik binası içerisinde ise güvenlikten sorumlu personelin görev aldığını söyledim. Bu hususları Yusuf kod adlı kişiye sohbet ortamında bir araya geldiğimizde sözlü olarak verdim. Herhangi bir belge veya dijital materyal şeklinde vermedim. Yusuf kod adlı kişi, Karlov’un aracına koruma aracının eşlik edip etmediğini sordu. Ben, bu durumun değişkenlik gösterdiğini, Büyükelçilik ile alakalı protesto eylemlerinde koruma aracının eşlik edebildiğini, gösteri ve protesto eylemleri olmadığında ise normal prosedürün devam ettiğini, Büyükelçinin protesto olaylarında korumalarının olduğunu, onun haricinde Türkiye’de kendisini güvende hissetmesi nedeniyle koruma talep etmediğini söyledim” diye konuştu.

    “Bu bilgiler sayesinde yol haritası hazırlanıldığını söyledi”

    Verdiği bilgilerin ne yapıldığını, nerede kullanıldığını Kötüce’ye sorduğunu belirten Akalın, şunları kaydetti:

    “Bu bilgilerin abiler tarafından incelendiğini, diğer kaynaklardan elde edilen bilgilerin bir araya getirildiğini ve elde edilen bu bilgiler sayesinde yol haritası hazırlanıldığını söyledi. Ülke içerisinde makam sahibi konumunda olan abilere bu yönde bilgiler verildiğini ve bu abilerin çizilen rota dahilinde politika ürettiklerini ve bu yönde işlemler yaptıklarını belirtti. Ayrıca sadece kendisinden bilgi almadıklarını, teşkilat içerisinde bulunan ve örgüt mensubu olan diğer arkadaşlarından da bilgi aldıklarını söyledi.”

    Şüpheli Hüseyin Kötüce, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) 2013 ile 2017 tarihleri arasında uzman yardımcısı olarak görev yaptığını belirterek, bu sürede MİT içerisindeki bazı örgüt üyelerinin “abiliğini” yaptığını ve kod isminin “Yusuf” olduğunu anlattı. Örgüt içerisindeki abisi “Sadık” kod adlı soruşturmanın şüphelilerinden Cemal Karaata’nın kendisinden Rusya Büyükelçiliği ile ilgili bilgiler istediğini kaydeden Kötüce, bunun üzerine MİT’in İKK bölümünde Rusya Federasyonu biriminde çalışan “Vedat” kod adlı şüpheli Vehbi Kürşad Akalın’dan buna ilişkin bilgiler aldığını, bu bilgileri laptopuna işlediğini ve Karaata’ya teslim ettiğini ifade etti. Kötüce, Karaata’nın istediği bilgiler arasında Andrey Karlov’un kimler tarafından korunduğu, koruma kullanıp kullanmadığı gibi bilgiler ile genellikle Karlov ile alakalı bilgiler olduğunu anlatarak, bu bilgilerin kendisinden Rus uçağının düşürülmesi olayının ardından istendiğini söyledi.

    Karlov bilgileri örgüt elebaşı Gülen’e götürüldü

    Kötüce, söz konusu bilgilerin doğrudan doğruya “en yukarıya” götürüldüğünü, Karaata’nın bir keresinde Amerika’ya giderek örgüt elebaşı Gülen’e bu hususları kendisinin arz ettiğini söylediğini kaydetti. Gülen’e bilgiler gitmeden herhangi bir karar verilebileceğini düşünmediğini anlatan Kötüce, silsile içerisinde bilgilerin gittiğini, bu şekildeki bir karar verildiğini düşündüğünü, örgüt içerisinde Gülen’in bilgisi ve izni dışında karar alınmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

    “Kendisini örgüte adamış bir kişiydi”

    Suikasti gerçekleştiren Mevlüt Mert Altıntaş’ın örgüt içerisindeki abisi olduğu belirtilen Şahin Söğüt ise, Altıntaş ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir irtibatının bulunmadığını, FETÖ üyesi olmadığını savundu. Söğüt, söz konusu suikastten de haberinin olmadığını öne sürerken, iddianamede Söğüt’ün FETÖ ile irtibatına bir bir yer verildi. Soruşturmanın şüphelilerinden Salih Yılmaz’ın alınan ifadesinde, Ankara’ya gelen Mevlüt Mert Altıntaş’ı soruşturmanın şüphelilerinden Ramazan Yücel’in karşıladığını ve Altıntaş’ı Söğüt’e teslim ettiğini anlattığı kaydedildi. Söğüt’ün kod adının “Ahmet” olduğunu belirten Yılmaz’ın, “Şahin Söğüt, derecelendirilmede de 5/5 olarak derecelendirilmiş, kendisini örgüte adamış bir kişiydi. Örgütün ifadesiyle dava adamı olan bir kişiydi” şeklinde beyanda bulunduğu aktarıldı. İddianamede, Söğüt’ün ByLock kullanıcısı olduğunun tespit edildiği, FETÖ çatı davası sanıklarından örgütün üst düzey yöneticileri Ali Çelik ve Ziya Demirel ile HTS kaydının bulunduğunun belirlendiği ifade edildi.

    Üzerinde ele geçirilen telefonu kırarak, “Telefon içerisindeki hiçbir şeyi alamayacaksınız” demiş

    İddianamede, gözaltına alınan Şahin Söğüt’ün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü D Büro Amirliği içerisinde bulunduğu esnada masa üzerinde delil poşeti içerisinde bulunan üzerinden ele geçirilen hatsız şekildeki cep telefonunu bir anda alarak açık olan oda kapısından hızla koştuğu anlatıldı. Söğüt’ün peşinden koşan polisleri engellemek için kağıt kıyma makinesini yıktığı, boş ekran dolabını devirdiği ve tuvalet kısmına girerek kapıyı kilitledikten sonra telefonu kırdığı belirtildi. Tuvalet kapısı kırılarak etkisiz hale getirilen Söğüt’ün polislere, “Telefon içerisindeki hiçbir şeyi alamayacaksınız, hepinizin Allah belasını versin, zalimsiniz, mazlumları eziyorsunuz” dediği kaydedildi.

    Karlov suikastini azmettirdiği ve saldırgan polis memurunun maillerindeki mesajları sildiği iddia edilen Söğüt’ün suikasttan 10 gün önce Altıntaş’ın evinin yakınlarında baz kaydı tespit edildi. Altıntaş’ın bu görüşmenin ardından suikast hazırlığı yapmaya başladığı ve suikast talimatının da Söğüt tarafından getirildiği belirtildi.

  • Balıkesir’de ters dönen araç içindeki 2 kişi kurtarıldı

    Balıkesir Bursa kara yolunda meydana gelen kazada araç içerisinde sıkışan iki kişi Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Karesi grup amirliği 3.grup ekipleri tarafından çıkarılarak 112 ekiplerine tespit edildi.

    Kaza Balıkesir Bursa kara yolunun 17. kilometresinde meydana geldi. Balıkesir’den Bursa istikametine gitmekten olan 42 SU 927 plakalı özel araç, tek şerit halinde verilmekte olan geçişte seyir halindeyken nedeni belirlenemeyen bir sebepten dolayı yol kenarındaki bariyere çarparak ters döndü. Yeşil alanda sıkışma sonucu araç içerisinde bulunan Hüseyin T. ve Mehmet T. olay yerine gelen Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Karesi grup amirliği 3.grup ekipleri tarafından kısa sürede kurtarılarak 112 sağlık ekiplerine teslim edildi.

  • ASO Başkanı Özdebir: “Ar-Ge’nin GSMH içindeki payının arttırılması gerekir”

    Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Makroekonomik düzeyde ürün inovasyonunun teknolojik değişimlerle ilişkilendirilmesinin kaynağı Ar-Ge faaliyetleridir. Üretim süreçlerinin küresel boyuta yayıldığı süreçte Ar-Ge’nin refahın oluşmasında yeri ve etkisi gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu anlamda GSMH içindeki payının arttırılarak, bu payın da verimli kullanması için denetim mekanizmasının işlerlik kazanması gerekir” dedi.

    ASO’nun Eylül ayı Meclis Toplantısı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın katılımı ile gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, dünya ekonomisinde ticaret ve kur savaşlarıyla birlikte ekonomilerdeki dalgalanmaların ve belirsizliklerin artmasının durgunluk endişesini arttırdığını belirterek, “Türkiye’de bundan etkilenmekte, yüksek kur, yüksek enflasyon ve yüksek cari açık pozisyonunda uluslararası piyasalarından sermaye çekme noktasında zorluklar yaşanmaktadır. Özellikle cari işlemler açığının kapatılmasında gerekli olan yabancı sermaye yatırımlarını, merkez bankasının faiz oranlarını arttırarak finanse etmesi, iç piyasada yatırımları olumsuz yönde etkilemekte ve makroekonomik dengesizliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Türkiye ekonomisinin üretim ve ihracat arz yapısı göz önüne alınarak, kısmı bir ithal ikameci rejimle, kendi kaynağını kendisi yaratabilen bir ülke haline gelmemiz gerekir. Ülkenin ekonomik bağımsızlığını elde edilmesinde yegane ve tek çıkar yol budur” diye konuştu.

    “Ar-Ge’nin GSMH içindeki payının arttırılması gerekir”

    Türkiye’de kaynak oluşturmadaki en önemli sorunun üretilen ürünlerin niteliğinin yetersizliği olduğunu belirten Özdebir, “Uluslararası arenada rekabet edebilirlik, çağdaş ve verimli teknolojileri kullanmaktan ve yüksek katma değerli mal ve hizmet üretmekten geçmektedir. Yüksek katma değerli ve yüksek teknolojiye dayalı ürünler üretmek, ülkemizin kaynak oluşturması ve gelişme stratejileri açısından büyük önem arz etmektedir. Makroekonomik düzeyde ürün inovasyonunun teknolojik değişimlerle ilişkilendirilmesinin kaynağı Ar-Ge faaliyetleridir. Üretim süreçlerinin küresel boyuta yayıldığı süreçte Ar-Ge’nin refahın oluşmasında yeri ve etkisi gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu anlamda GSMH içindeki payının arttırılarak, bu payın da verimli kullanılması için denetim mekanizmasının işlerlik kazanması gerekir. Ar-Ge ile birlikte teknoloji üretimi, yüksek teknolojili mal üretimine katkı sağlayacak, kaynak oluşturmak açısından önemli fırsatları ortaya çıkartacaktır. Teknolojik yeniliğin ve Ar-Ge’nin sağlayacağı imkanlarla sürdürülebilir bir ekonomik büyüme olgusu gerçekleşeceği aşikardır” dedi.

    “Programla birlikte TL’ye güven artacak”

    “Kısa vadede kaynak ihtiyacının sağlanması, mali disiplinin sağlanmasından geçmektedir” diyen Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bunu gerçekleştirmek için ilk aşamada kamu tasarruf politikaların devreye sokulması gerekir. Ekonomide ortaya çıkan yatırım tasarruf dengesizliği, transfer harcamalarında katılığın sağlanması, sosyal yardımlar ve teşviklerde seçici davranılmasıyla gerçekleşecektir. Özellikle bu tür harcamalarda verimliğin esas alınması için ivedi olarak politika belirlenmesi, ülke geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Sürdürülebilir bir büyüme ve rekabet avantajının sağlanması, dış çevresindeki fırsat ve tehditlere odaklanılarak firmaların içsel analiz ile güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi, dışsal analiz ile dış çevredeki fırsat ve tehditlerin belirlenerek önümüzdeki dönemde ona göre ekonomi politikaları belirlenmesi gerekmektedir. Bu anlamda kur, faiz ve enflasyon sarmalının, ülke ekonomisine getirdiği maliyetin Yeni Ekonomi Programı ile birlikte aşılacağını düşünüyorum. Özellikle kamu harcamalarında kısıtlanmaya gidileceği ve yüksek maliyetli projelere başlanmayacağına ya da devam edenlerin erteleneceğine yönelik açıklamalar, piyasada rahatlatıcı etki ortaya çıkaracaktır. Bu uygulamayla sağlanacak kamu tasarrufunun, kaynak yaratma açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Programla birlikte Türk lirasına olan güven artacak, bu güven artışı bütün makroekonomik değişkenleri olumlu etkileyerek, ekonomimiz yeniden dengelenme ve ayarlama sürecine gireceğini düşünüyorum.”

  • Öğrenciler su içindeki bakterileri tespit edecek cihaz tasarladı

    Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Teknoloji Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü öğrencileri, su içindeki baterileri tespit eden cihaz tasarladı.

    PAÜ Teknoloji Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Koluman yönetiminde Biyomedikal Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden Hüsra Tuncer ve Atakan Eryıldız, gıdalarda dışkı bulaşmasını gösterecek önemli patojenlerden ve indikatörlerden birisi olan escherichia coli baterisi varlığını belirleyecek bir tespit cihazı tasarladı. Cihazın en önemli özellikleri arasında, kısa süre içerisinde gıdada dışkı kökenli bulaşma olup olmadığını ölçmesi ile hastalık kaynağı olan bakterinin varlığını göstermesi yer alıyor. İlk çalışmaları tamamlanan cihazın helal gıda sektöründe öncelikle Türkiye için ve takiben küresel katma değer sağlaması hedeflendiği belirtildi.

    Koluman’ın yönetiminde Biyomedikal Mühendisliği öğrencilerinden Özge Oral ve Kadir Demirci de, sularda ağır metal bulaşmasını gösterecek bir tespit cihazı tasarladı. Tasarlanan cihazın, sahra koşullarında içilebilir su sıkıntısı çeken askerler için mevcut kaynağın ağır metal kirliliğine dair önemli bir gösterge olmasına ek olarak, aynı zamanda bir bakteri kullanılarak yapıldığından dolayı farklı bir bakış açısı taşıdığı bildirildi. İlk çalışmaları tamamlanan cihazın kalite yönetim protokollerine bağlı kalınarak doğrulama ve geçerli kılma çalışmalarının devam ettiği belirtildi.