Etiket: İç

  • “Paris Saldırılarının İç Yüzü: Ötekileştirmeye İsyan Teröre Dönüşüyor”

    Paris saldırıları ardından terör değerlendirmesi yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ragıp Kutay Karaca, saldırıyı gerçekleştirenlerden bir kısmının Avrupa’da doğup, büyüyen bireyler olmasına dikkat çekerek terörü ortaya çıkaran sosyoekonomik ‘koşullar’ı vurguladı.

    G20 zirvesinde ekonomiden daha çok terörün vurgulandığını belirten Karaca, terörün, güvenliğin artık ekonomiden ayrılamadığını söyledi.

    SALDIRGANLAR AVRUPA VATANDAŞI

    Terörü oluşturan koşulları vurgulayarak siyasi liderlerin de bu vurguyu yaptığını ekleyen Doç. Dr. Ragıp Kutay Karaca, Paris saldırılarına ilişkin şunları söyledi:

    “Fransa’da yaşanan saldırılara baktığınız zaman saldırganların Müslüman orada doğup büyüyen, oranın dilini konuşan ve Avrupa vatandaşları olduğunu görüyorsunuz. Siz bu tip bir Avrupa vatandaşından bir terörist yapıyorsunuz? En temelde aranması gereken nokta bu, bu insanlar nasıl terörist oluyorlar? Dün gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerek ABD Başkanı Barack Obama’nın konuşmalarında da aynı ifade vardı. Bu sorunun cevabını veremezsek uluslararası kamuoyu olarak hangi toplantıyı yaparsanız yapın, hangi kararı alırsanız alın bunun altını doldurmamış olursunuz”.

    İSYANIN MERKEZİ BANLİYÖLER

    Avrupa’da cihatçıların merkezi olarak anılan banliyöler bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Karaca, küresel ekonomik sorunların merkezde yer aldığını belirtti. Kutay Karaca, üç ana noktada şu sorunlara dikkat çekti: Gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik, yükselen milliyetçilik… Karaca,

    “Banliyö tarih boyunca sisteme, yönetime, yaşama isyanın merkezi olmuştur, kökeni ise ötekileştirmeye isyandır. Bu sorun sadece Avrupa’nın sorunu da değildir, gelir dağılımındaki eşitsizliğin bir sonucu olarak küresel ekonomik bir sorundur.

    Bir kesim rahat kazanıyor ve çok harcıyor bir diğer kesiminse kazançtan aldığı pay ancak yüzde 5 oluyor. Sürekli fakir yaşayan kesim karşısında başka bir dünya görüyor. Banliyöden çıktığında çok daha lüks ve daha rahat yaşayan, sosyal ve ekonomik imkânlara sahip kesimle karşılaşıyor, tepki göstermemesi imkânsız. Gelir seviyesini ne kadar eşit dağıtırsanız daha az terörist yaratma imkânına sahip olursunuz.

    İkincisi ise Avrupa’da işsizlik var ve bu durum Avrupa’ya sonradan gelenleri daha da ötekileştiriyor. Üçüncü olarak da, Avrupa’da yükselen değerin milliyetçilik olması… Bunun o kesim üzerindeki baskısı hiçbir zaman unutulmamalı. Milliyetçiliğin Avrupa’da her yükselişinin ardından bir dünya savaşı yaşanmış.”

    ANKARA, SURUÇ VE PARİS

    IŞİD tarafından gerçekleştirilen Suruç ve Ankara saldırılarını hatırlatan Kutay Karaca, dünyada Paris saldırıları ile Türkiye’de yaşanan saldırılara aynı oranda tepki gösterilmediğini ifade etti:

    “Türkiye 30 yıldır terörle yaşıyor. Suruç’ta insanlarımız öldü, Ankara’da insanlarımız öldü, tepkilere bakın, bunlar yapan IŞİD değil miydi? Bir de Fransa’daki tepkiye bakın. Şöyle bir tablo çıkıyor, Müslüman dünyada kaç kişi ölürse ölsün tepkisiz kalan bir Avrupa, tepkisiz bir dünya var. Avrupa’nın herhangi bir yerinde bir saldırı olduğunda ise, hep beraber hem siyasi hem ekonomik hem askeri tepki veriliyor. O zaman Türkiye’nin suçu ne? Nuri Bilge Ceylan’ın söylediği gibi suçumuz yalnız bırakılmak mı?

    Bu G-20 zirvesi şunu gösterdi ki, Türkiye Avrupa’ya almayalım ama kapıdan da uzaklaştırmayalım şeklinde tutulabilecek bir ülke değildir. Türkiye’nin AB’de yer alması, Avrupa’ya değer katacaktır. Ayrıca Avrupa’ya yöneltilen Hıristiyan kulübü tenkitlerinin ve Müslüman dünyanın ötekileştirilmesinin de önüne geçecektir.”

    ORTADOĞU’DA TERÖR

    Terör söz konusu olduğunda nerede olduğunun önemi kalmadığını kaydeden Karaca, Ortadoğu’daki sorunların yalnızca Suriye’yle sınırlı kalmadığını da ekledi:

    “Çatışmanın nerede olduğu önemli değil, ne kadar uzak olursanız olun o çatışma geliyor ve topraklarınızda oluyor. 11 Eylül saldırısı, Türkiye’deki saldırılar, Fransa’da saldırılar oldu. Suriye’deki sorun çözülmeden terör çözülmez diyorlar, bu kısır bir düşünce. Filistin sorunu çözülmeden Orta Doğu’da çözüm bulamazsınız. Tüm terör örgütleri temelde bu sorundan besleniyor. Bunun yanında Ortadoğu’da terörü sadece terör örgütleri yapmıyor, Ortadoğu’da terörü devletler de yapıyor. Öncelikle bunun önüne geçilmeli…”

  • İlkadım’dan Doğa İle İç İçe Yürüyüş Yolu

    İlkadım Belediyesi tarafından Baruthane Mahallesi’nde yapımına başlanan merdivenli yol, bölge halkının ulaşımını kolaylaştıracak.

    Yapılan merdivenli yol ile Ihlamur Caddesi üzerinden Baruthane Mahallesi’ne geçiş yapan bölge halkı rahat bir nefes alacak. Doğal alan korunarak yeşil bahçelerin içine yapılan yürüyüş yolunda aynı zamanda dinlenme alanları da olacak.

    Başlatılan çalışmaları yerinde inceleyerek detaylı bilgi alan İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok halkın istekleri ve önerileri doğrultusunda bu projeye start verdiklerini söyledi. Başkan Tok ayrıca doğal alanlar konusunda hassasiyetine değinerek, “Yapılan çalışmalarda doğal alanlar ve ağaçlar için elimizden geldiğince hassas davranıyoruz” dedi.

    Bölge halkının isteği üzerine merdivenli yol projesine start verdiklerini belirten İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, “Göreve geldiğimizden bu yana vatandaşlarımızı en iyi şekilde nasıl memnun ederiz onlar için en iyisini nasıl hayata geçiririz anlayışıyla sahalardayız adımlarımızı sürekli bu anlayış çerçevesinde atıyoruz. Dolayısıyla bu amaçla başlattığımız ‘merdivenli yol’ projemiz de kısa bir süre sonra halkımızın kullanımına açılacak. Yaptığımız bu yol ile bölge insanımızın hem ulaşımını kolaylaştıracak hem de kısa da olsa vatandaşlarımızın bir doğa yürüyüşü gerçekleştirmelerine vesile olacağız. Yaptığımız projelerimizde en çok dikkat ettiğimiz husus ise doğayı koruyarak çalışmalarımızı bitirmek. Bu noktada merdivenli yol çalışmalarımızda da doğayı, ağaçları koruyoruz. Başlatılan projemizde dinleme alanları, seyir alanı ve doğa ile iç içe yürüyüş yolları bulanacak. Kısa süre sonra bitireceğimiz çalışmalarımızda halkımız gönül rahatlığı ile buraları kullanabilecek” diye konuştu.

  • Bayraktar: “İç Sahada Kazanmak Şart”

    Orduspor Teknik Direktörü Sinan Bayraktar, takımın iç sahada sıkıntı yaşadığını belirterek, “Takım olarak deplasmanlarda az buçuk iş yapıyoruz beraberliklerimiz var, içeride de maç kazansak sorun olmayacak. Bu durumu Alpedo Kahramanmaraşspor maçı ile birlikte lehimize çevirmeliyiz” dedi.

    Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Orduspor, yarın saat 13.00’te Ordu 19 Eylül Stadyumu’nda karşılaşacağı Alpedo Kahramanmaraşspor maçının hazırlıklarını tamamlayarak maç saatini beklemeye başladı. Takımın son durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Orduspor Teknik Direktörü Sinan Bayraktar, son dönemde yaşanan yoğun maç trafiği sebebi ile zorluk yaşadıklarını söyledi. Alt liglerdeki takımların yoğun tempoya ayak uyduramadığını vurgulayan Bayraktar, “Seçimler, yaşanan olumsuz olaylar sebebi ile liglerin fikstürlerinde bir takım değişikliler yaşandı ve maç trafiği oldukça sıklaştı. 2. ve 3. Lig’de mücadele eden takımlar için bu birbirine yakın maçlar takımları olumsuz etkiliyor. Özellik maç günlerinin bir birine yakın olması ve uzak deplasmanlara gidip gelmek oyuncuları çok yoruyor ve olumsuz etkiliyor. 2-3 günde bir maç oynamak o ritme alışmamış takımlar için sıkıntı oluşturuyor” diye konuştu.

    “İÇ SAHADA KAZANMAYA BAŞLAMAK İSTİYORUZ”

    Ligin ilk 10 haftasından alınan sonuçların kendilerini üzdüğünü ve artık iç sahada galibiyet almaya başlamak istediklerini dile getiren Bayraktar, “10 haftadır galibiyet alamamış olmamız bizi son derece üzüyor. Bu maçların çoğunda maça ortaktık ve hatta önde götürdüğümüz maçlarda oldu ancak skoru koruyamadık. Şampiyonluğa oynayan donanımlı bir kadromuz olmasa da bu sıkıntıları aşacak kadroya sahibiz. Bu sebeple kazanamayınca üzülüyoruz. İnşallah bu duruma Kahramanmaraşspor maçı ile son vermek istiyoruz. Biz lige iyi bir başlangıç yapamadık ve buna bağlı olarak iç saha avantajımızı hiç kullanamadık. Bu hafta bu avantajı değerlendirip Kahramanmaraşspor karşısında üç puan hedefliyoruz. Takım olarak deplasmanlarda az buçuk iş yapıyoruz. Beraberliklerimiz var, içeride de maç kazansak sorun olmayacak. Bu durumu Kahramanmaraşspor maçı ile birlikte lehimize çevirmeliyiz. Kahramanmaraşspor iki yıl önce PTT 1. Lig’den düşmüş bir takım onlarda iyi bir kadro kurdular o sebeple ciddi ve tehlikeli bir takip ve bunun bilincindeyiz. Yarınki maçta eksik ve sakat oyuncumuz yok, tam kadro olarak maçı bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    Orduspor taraftarını maça davet eden Bayraktar, sezon başından bu yana Orduspor’u hiçbir maçta yalnız bırakmayan taraftarlara da teşekkür etti.

  • İç Mimarlık Eğitiminde Hedef Yüksek Kalite

    İstanbul Kültür Üniversitesi’nde düzenlenen ’İç Mimarlık Eğitimi 3. Ulusal Kongresi’, iç mimarlık eğitiminde kalitenin artması ve farklı yaklaşımların benimsenmesi hedefiyle başladı.

    ‘Kuram ve uygulama birlikteliği’ üst teması ile iç mimarlık platformuna katkı sağlamayı hedefleyen İç Mimarlık Eğitimi 3. Ulusal Kongresi (İÇMEK), İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ev sahipliğiyle başladı. İç Mimarlık öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği açılış töreninde İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. G. Rengin Küçükerdoğan ve İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Usta’nın yanısıra iç mimarlık eğitiminde veya pratiğinde yer alan çok sayıda katılımcı hazır bulundu. İç mimarlık eğitiminin derinlemesine irdeleneceği ve 6 Kasım tarihine kadar devam edecek kongrede eğitimciler tarafından kuram ve uygulama birlikteliğinin oluşturulması ve öğrencinin iki bilgi türünü harmanlayabilmesini amaçlanıyor.

    HEDEF: KALİTE VE FARKLI YAKLAŞIMLAR

    Bu tarz kongrelerle beraber iç mimarlık eğitiminde kalitenin artması ve farklı yaklaşımların benimsenmesini hedeflediklerini belirten Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Usta, “İç mimarlık eğitimi, mimarlık disiplininden türemiştir. İlk İç Mimarlık Eğitimi Kongresi 2007’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yapıldı. İkincisine ise İstanbul Kültür Üniversitesi olarak biz ev sahipliği yaptık. Bunun geleneksel hale gelmesini hedefliyoruz. Bu nedenle bu sene 3. Ulusal Kongre’yi yapıyoruz. Türkiye’de yaklaşık 60 tane iç mimarlık bölümü var. Bu bölümler, kendi misyonları ve dinamikleri gereği farklı yaklaşım ve bakış açılarına sahip. Bunları bir araya getirerek bir etkileşim oluşturmak için böyle bir kongre düzenliyoruz. Farklı bölümler ve okullar tartıştıkça eğitimin kalitesinin artacağını ve çeşitli ortaklıkların doğacağını düşünüyoruz. Bu tür ortamlarla iç mimarlık eğitiminde kalitenin ve niteliğin artacağını, farklı yaklaşımların benimseneceğini düşünüyoruz. Kongrede genellikle deneyimler ve iç mimarlık eğitimindeki kuramsal ya da deneysel yaklaşımlar anlatılacak” dedi.

    “GELİŞEN BİR DİSİPİLİN”

    İç mimarlığın çok gelişen bir disiplin olduğunu söyleyen Gülay Usta, “İç mimarlık çok gelişen bir disiplin. Yakın zamana kadar tüm projelendirme mimar tarafından yapılırken artık sorunların derinleşmesiyle iç mimara gereksinim duyuldu ve böylece bu disiplin ortaya çıktı. İç mimar disiplini, iç mekanın örgütlenmesi ve organizasyonuyla ilgili işler yapıyor. ‘İç mimarlık eğitimi daha nasıl iyi olabilir?’ sorusunu tartışıyoruz. Çünkü iç mimarlık insan odaklı bir disiplin. İnsanın doğrudan mekan ve mobilya ile ilişkisini kurgulayan ve ‘Bunu nasıl daha nitelikli yaparız?’ı sorgulayan bir disiplin. Teknolojinin getirdikleri dinamik bir süreci barındırıyor. Yeni buluşlar, yeni mekanları gerektiriyor” diye konuştu.

    “İÇ MİMARLIK ALGISI DEĞİŞTİ”

    İç mimarlık disiplinine dair toplumun genelinde olan algının özellikle son dönemde çok değiştiğini vurgulayan Gülay Usta, “Türkiye’de iç mimarlık algısı çok değişti. Bunun sonucu olarak sürekli iç mimarlık bölümü açılıyor. Talep olmasaydı, bu bölümler açılmazdı. Doluluk oranlarında mimarlıkla yarışır bir noktaya geldi” dedi.