Etiket: İç

  • İç Mimar Hakları Platformu Açıklaması

    İç Mimar Hakları Platformu, iç mimarların meslek alanının gasp edilmesine belediyelerce gerekçe gösterilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu planlı alanlar tip imar yönetmeliğinin 57. maddesinin iptali istemiyle dava açtı.

    Süreçle alakalı bilgi veren İç mimar Hakları Platformu Dönem Sözcüsü Nurullah Demir, TMMOB’nin 12 Mart 2015 tarihinde Mimarlar Odası yönetmeliğinden mimari iç mekan düzenleme, donanımı ve tasarımı hizmetleri, şehir planlama ve peyzaj mimarlığı meslek alanındaki hizmetlerin çıkartıldığını ve yapılan itirazlara rağmen bu kararın Danıştay tarafından doğru bulunduğunu belirtti. Nurullah Demir, belediye ve bakanlıklara mimari proje adı altında sunulan 100 binden fazla projede iç mimarlık meslek alanının ihlal edildiğini vurgulayarak, “İç Mimar Hakları Platformu olarak yönetim, belediyeler ve bakanlıklara ve mimarlar odasına yaptığımız uyarıya rağmen iç mimarların temel insan hakları, Anayasa, kanunlar, Danıştay kararları ve yönetmeliklerinin ihlali devam etmiştir. Anayasaya, Danıştay kararları ve yönetmeliklere aykırı olmasına rağmen, gerekçe olarak Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 57’nci maddesi gerekçe gösterilmiştir. Ülkemiz mimarlarının belediye ve bakanlıklara sundukları projelerde iç mimarlık meslek alanını gasp etmelerine gerekçe olarak öne sürülen, Anayasa, kanun, Danıştay kararları ve yönetmeliklere aykırı olan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 57’nci maddesinin iptali istemiyle Danıştay ilgili dairesine dava açtık. İnanıyoruz ki Danıştay’ın vereceği kararla adalet sağlanacak, kamu kurumlarına ruhsat almak üzere sunulan iç mimarlık meslek alanının gasp edildiği projeler kabul edilmeyecek ve 2015 yılında verilen 109 bin ruhsat iptal edilerek inşaatlar durdurulacaktır” şeklinde konuştu.

    “EŞİT ORANDA MİMAR VE İÇ MİMAR İSTİHDAM ETMELİDİR”

    Demir, kamu kurumlarına sağlanan istihdamlarda mimar ve iç mimarların eşit tutulması gerektiğini de savunarak, “Danıştay’ın TMMOB lehine verdiği karardan sonra ülkemiz mimarlarının, iç mimar meslek mensubu olmadan mimari proje üretmeleri mimari proje içerisinde, iç mimarlık meslek alanını icra etmeleri Anayasa, kanunlar, Danıştay kararları ve yönetmeliklere aykırıdır. Bakanlıklar ve belediyelerde ilgili projeleri iç mimar meslek adamı olmadan mimarlık mesleği mensuplarınca denetlenmesi hukuka aykırıdır. Kamu, Kamu Personeli Seçme Sınavı ve diğer sınavlarda istihdam oluştururken, eşit oranda mimar ve iç mimar istihdam etmelidir. Ancak görüyoruz ki kamu kurumlarına binlerce mimar meslek adamı istihdam edilirken son yıllarda hiçbir iç mimar atanmamıştır. İç mimarsız denetlenen projeler için dava açma çalışmalarımız sürmektedir” dedi.

  • (Özel Haber) Kar Kapıya Dayandı, Vatandaş Isınmak İçin Yün İç Çamaşırlarına Hücum Etti

    Havaların soğumasıyla birlikte yün iç çamaşırı satışları arttı.

    Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte yün iç çamaşırlarına rağbet arttı. Vatandaşlar havaların soğuması ve meteorolojinin kar uyarısı yapmasıyla birlikte yün iç çamaşırı satan dükkanlara akın etti. Bursa’da Cumhuriyet Caddesi’nde 25 yıldır yün iç çamaşırı satışı yapan Naci Bağcı (70), havaların soğumasıyla birlikte ilginç bir slogan buldu. ‘Doğalgaz faturalarını düşüren yün donlar burada’ sloganıyla satış yapan Bağcı, ilgiden memnun.

    Yün don ve atlet fiyatları 18 ile 50 lira arasında değişiyor. Havaların soğumasıyla birlikte yün don satışlarının arttığını ifade eden Bağcı, “Biz müşterilerimize yünün özelliklerinden bahsediyoruz. Üzerimizdeki yün olmayan elyaflar teri alınca ıslanıyor. Pamuk geç kuruyor. Aynı zamanda koku da yapıyor. Ama yünde böyle bir durum yok. Yün kolay kolay teri emmediği için hasta yapmıyor. Hekimler astım ve bronşit gibi hastalıkların çaresinin yün olduğunu söylüyor. Biz de bundan yola çıkarak müşterilerimize yünü tavsiye ediyoruz” dedi.

    Soğuk havalarda yünün vatandaşları üşütmediğini ifade eden Bağcı, “Yün liflerinin içerisinde boru gibi delik olduğu söyleniyor. Doğal termal olduğu oradan anlaşılıyor. İnsanı üşütmüyor. Yün sayesinde ev ve iş yerlerinde ısınma giderleri de düşüyor” şeklinde konuştu.

  • İç Kulak Hastalıkları Baş Dönmesine Sebep Oluyor

    Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Yavuz Sütbeyaz, iç kulak hastalıklarının baş dönmesine sebep olduğunu söyledi.

    Dengenin sağlanmasının çok fazla sistemin rol oynadığı bir durum olduğunu dile getiren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Yavuz Sütbeyaz, “İç kulak, gözler ve iskelet-kas sistemi bu sistemin birer elemanlarıdırlar. Bu organlardan gelen bilgiler beyin ve beyinciğe iletilir. İç kulakta 3 tane yarım daire kanalı ve iki tane kesecik mevcuttur. Bu kanallarda hareket eden sıvı sayesinde üç boyutlu düzlemde uzaydaki konumumuz beyine iletilmektedir. Bu üç sistemi (kulak, göz, kas-iskelet) etkileyen bir hastalık durumunda baş dönmesi ile birlikte o organa ait diğer belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmelerinde çınlama, işitme azlığı, kulakta basınç ve dolgunluk hissi, kulak akıntısı saptanabilinir. Ancak birçok hastada sadece baş dönmesi mevcuttur” diye konuştu.

    Prof. Dr. Sütbeyaz, vertigo nedenlerine de şöyle açıkladı:

    “Periferik vertigo: Vertigonun sebebi iç kulak kaynaklıdır.

    Benign Paroxismal Pozisyonel Vertigo (BPPV): Halk arasında iç kulak kanallarında kristal kayması olarak bilinir. Vertigonun (baş dönmesi) en sık görülen sebebidir. Her insanın yaşamı boyunca en az bir seferde olsa BPPV ihtimali yüzde 10’dur. Başın veya vücudun bir hareketi ile (perde asarken, arabada geri manevra yaparken, bir tarafa yatarken v.b.) ortaya çıkan baş dönmesi ataklarıdır. Vertigo olmadığı dönemde yürüme sırasında hafif dengesizlik olabilir. İç kulaktaki yarım daire kanalları içerisine denge organı üzerinde bulunan kristal taneciklerinin düşüp baş hareketleri ile kanallarda dolaşıp ani uyarılara yol açması sonucunda husule gelen baş dönmesidir. Videonistagmograf (VNG) testi ile kristal taneciklerinin yeri saptanıp, yerine göre değişik manevra tedavisi ile düzeltilir.

    Vestibüler norinit: Çoğunlukla ÜSYE’ları (üst solunum yolu enfeksiyonu) takip eden günlerde ortaya çıkan baş dönmesi, bulantı-kusma krizidir. Bazen günlerce sürebilir. Kendiliğinden yavaş yavaş düzelir (gribal hastalıklar gibi). Bulantı-kusma önleyici (antiemetik) ilaçlarla destek olunabilir. Özellikle ilk günlerde yatak istirahati şarttır.

    Meniere hastalığı: İşitme kaybı, kulakta çınlama ve dolgunluk hissi, 24 saate kadar sürebilen baş dönmesi ataklarının eşlik ettiği iç kulaktaki sıvıların basıncının yüksek olması durumudur. Stres ve tuz tüketimi suçlanmaktadır. Sigara nikotininine karşı bir aşırı bünyesel reaksiyonun sebep olduğu iddiası da çok güçlüdür.

    Kronik orta kulak iltihaplarının iç kulağa yayılması (labirentit) sonucunda meydana gelen Vertigo Migrenöz vertigo (vestibüler migren): Migren toplumda baş ağrısının bir türü olarak bilinir. Çok fazla bilinmeyen kısmı ise migren baş ağrısının vasküler (damarsal) baş ağrısı olduğudur. Kafatasındaki zengin damar ağının ani olarak genişleyip veye daralmasıyla tetiklenen ağrıdır migren. Vestibüler migren ise iç kulaktaki denge sisteminin ve/veya uyarıları beyne götüren vestibüler sinirin (denge siniri) beslendiği damarlardaki ani kasılmalara bağlı kan dolaşımının bozulmasıyla meydana gelen baş dönmesidir. Tedavisi migren tedavisine benzer.

    Santral vertigo: Beyinde bulunan denge merkezlerini etkileyen nörolojik durumlarda oluşan vertigodur. Baş dönmesine şuur kaybı, çift görme, konuşma bozuklukları ve felç gibi semptomlar eşlik edebilir. Ayrıca boyun problemleri ve sistemik hastalıklarda da vertigo görülebilir.

    VERTİGODA TANI NASIL KONULUR?

    Prof. Dr. Sütbeyaz, hastalığın tanısında öncelikle KBB hekimi tarafından fizik muayene ile her iki dışkulak yolu, kulak zarı ve orta kulağın değerlendirildiğini belirterek, “Daha sonra bazı testlerin yapılması gerekmektedir. İşitme problemi varsa odyometri (işitme testi) ve stapes refleks testi, dolgunluk hissi varsa timpanometri (orta kulak basınç testi) yapılabilir. İç kulaktaki patolojileri saptamak için özellikle vertigonun en sık sebebi olan BPPV (kristal kayması) tespiti ve tedavisinin yönlendirilmesi için mutlaka VNG (videonistagmografi) yapılmalıdır. Videonistgmografi (VNG) hastaya kamerası olan özel bir gözlük takıldıktan sonra sedyede baş ve gövdeye pozisyonlar verilerek göz hareketleri incelenir ve kaydedilir. Gözlerdeki kaymalar (nistagmus) incelenerek iç kulak kanallarındaki kristalciklerde kayma var mı (BPPV), varsa hangi kanalda olduğu tespit edilir” dedi.

    VERTİGODA TEDAVİ

    Vertigo sadece bir bulgu olduğundan öncelikle altta yatan hastalığın tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sütbeyaz, “Videonistagmografi testi ile eğer iç kulaktaki kristallerle ilgili problem saptanırsa (BPPV), özel manevralar (Epley, Semont, Barbeque, Gufoni) veya özel egzersizler (Brandt-Daroff) yaptırılarak kanallarda kristallerin stabilizasyonu sağlanır. Tecrübeli ellerde yapılan test ve manevralarla hastalar bir seansta bile yıllardan beri çektiği vertigo şikayetinden kurtulabilmektedirler. Eğer baş dönmesi meniere hastalığına bağlı ise tuz kısıtlaması, sigara yasağı, stresten uzak durma ve gerekirse psikolojik tedavi, allerjen gıdalardan uzak durma ve bazı ilaçlar ile baş dönmesi ataklarının sıklığı ve atakların süresi azaltılmaya çalışılır. Kriz dönemlerinde gerekirse hasta yatırılarak tedavi edilir. Migrenöz vertigolarda tedavi migren baş ağrılarında olduğu gibidir. Vestibüler nörinit başlangıç döneminde yatak istirahati önerdiğimiz, her gün şikayetleri biraz daha azalarak 15-30 gün içerisinde kendiliğinden düzelen, denge organının bir tür nezlesidir” diye konuştu.

  • İç Kulak Hastalıkları Baş Dönmesine Sebep Oluyor

    Kulak Burun Boğaz Uzmanı Profesör Doktor Mehmet Yavuz Sütbeyaz, iç kulak hastalıklarının baş dönmesine sebep olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sütbeyaz, “Vertigo, (Latince dönmek) hareket duygusunun kaybı ve baş dönmesi demektir. Vertigo,her hasta tarafından farklı tarif edilir. ’Etraf dönüyor, başımı tutamıyorum, yer ayağımın altından kayıyor, yürürken bir yana doğru kayıyorum, kafamın içi boşalıyor, gözlerim kararıyor şeklinde tarif edilebilir. Vertigo bir hastalık değildir, bir hastalığın belirtisidir” dedi.

    Dengenin sağlanmasının çok fazla sistemin rol oynadığı bir durum olduğunu dile getiren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Profesör Doktor Mehmet Yavuz Sütbeyaz, “İç kulak, gözler ve iskelet-kas sistemi bu sistemin birer elemanlarıdırlar. Bu organlardan gelen bilgiler beyin ve beyinciğe iletilir. İç kulakta 3 tane yarım daire kanalı ve iki tane kesecik mevcuttur. Bu kanallarda hareket eden sıvı sayesinde 3 boyutlu düzlemde uzaydaki konumumuz beyine iletilmektedir. Bu 3 sistemi (kulak, göz, kas-iskelet) etkileyen bir hastalık durumunda, baş dönmesi ile birlikte o organa ait diğer belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmelerinde çınlama, işitme azlığı, kulakta basınç ve dolgunluk hissi, kulak akıntısı saptanabilinir. Ancak birçok hastada sadece baş dönmesi mevcuttur” diye konuştu.

    Prof. Dr. Sütbeyaz, vertigonun nedenlerini ise şöyle açıkladı:

    “Periferik vertigo: Vertigonun sebebi iç kulak kaynaklıdır; Benign Paroxismal Pozisyonel Vertigo (BPPV) halk arasında iç kulak kanallarında kristal kayması olarak bilinir. Vertigonun (başdönmesi) en sık görülen sebebidir. Her insanın yaşamı boyunca en az bir seferde olsa BPPV ihtimali %10’dur. Başın veya vücudun bir hareketi ile (perde asarken, arabada geri manevra yaparken, bir tarafa yatarken vb) ortaya çıkan başdönmesi ataklarıdır. Vertigo olmadığı dönemde, yürüme sırasında hafif dengesizlik olabilir. İç kulaktaki yarımdaire kanalları içerisine denge organı üzerinde bulunan kristal taneciklerinin düşüp baş hareketleri ile kanallarda dolaşıp ani uyarılara yolaçması sonucunda husule gelen başdönmesidir. Videonistagmograf (VNG) testi ile kristal taneciklerinin yeri saptanıp, yerine göre değişik manevra tedavisi ile düzeltilir.

    Vestibüler norinit: Çoğunlukla ÜSYE (üst solunum yolu enfeksiyonu) takip eden günlerde ortaya çıkan başdönmesi, bulantı-kusma krizidir. Bazen günlerce sürebilir. Kendiliğinden yavaş yavaş düzelir (gribal hastalıklar gibi). Bulantı-kusma önleyic (antiemetik) ilaçlarla destek olunabilir. Özellikle ilk günlerde yatak istirahati şarttır.

    Meniere Hastalığı: İşitme kaybı, kulakta çınlama ve dolgunluk hissi, 24 saate kadar sürebilen baş dönmesi ataklarının eşlik ettiği iç kulaktaki sıvıların basıncının yüksek olması durumudur. Stres ve tuz tüketimi suçlanmaktadır. Sigara nikotininine karşı bir aşırı bünyesel reaksiyonun sebep olduğu iddiası da çok güçlüdür.

    Kronik orta kulak iltihaplarının iç kulağa yayılması (labirentit) sonucunda meydana gelen vertigo

    Migrenöz vertigo (vestibüler migren): Migren toplumda başağrısının bir türü olarak bilinir. Çok fazla bilinmeyen kısmı ise migren başağrısının vasküler (damarsal) başağrısı olduğudur. Kafatasındaki zengin damar ağının ani olarak genişleyip veye daralmasıyla tetiklenen ağrıdır migren. Vestibüler migren ise iç kulaktaki denge sisteminin ve/veya uyarıları beyne götüren vestibüler sinirin (denge siniri), beslendiği damarlardaki ani kasılmalara bağlı kan dolaşımının bozulmasıyla meydana gelen baş dönmesidir. Tedavisi migren etdavisine benzer. İç kulakta veya iç kulak sinirindeki tümöral hastalıklar

    Santral vertigo:

    Beyinde bulunan denge merkezlerini etkileyen nörolojik durumularda oluşan vertigodur. Baş dönmesine şuur kaybı, çift görme, konuşma bozuklukları ve felç gibi semptomlar eşlik edebilir. Ayrıca boyun problemleri ve sistemik hastalıklarda da vertigo görülebilir.”

    VERTİGODA TANI NASIL KONULUR?

    Prof. Dr. Sütbeyaz, hastalığın tanısında, öncelikle KBB hekimi tarafından fizik muayene ile her iki dışkulak yolu, kulak zarı ve orta kulak değerlendirildiğini belirterek, “Ardından bazı testlerin yapılması gerekmektedir. İşitme problemi varsa odyometri (işitme testi) ve stapes refleks testi, dolgunluk hissi varsa timpanometri (orta kulak basınç testi) yapılabilir. İç kulaktaki patolojileri saptamak için özellikle vertigonun en sık sebebi olan BPPV (kristal kayması) tespiti ve tedavisinin yönlendirilmesi için mutlaka VNG (videonistagmografi) yapılmalıdır.

    VİDEONİSTGMOGRAFİ (VNG) Hastaya kamerası olan özel bir gözlük takıldıktan sonra sedyede baş ve gövdeye pozisyonlar verilerek göz hareketleri incelenir ve kaydedilir. Gözlerdeki kaymalar (nistagmus) incelenerek iç kulak kanallarındaki kristalciklerde kayma var mı (BPPV) varsa hangi kanalda olduğu tespit edilir” dedi.

    VERTİGODA TEDAVİ

    Vertigo sadece bir bulgu olduğundan öncelikle altta yatan hastalık tedavi edilmelidir. Videonistagmografi testi ile eğer iç kulaktaki kristallerle ilgili problem saptanırsa (BPPV), özel manevralar (Epley, Semont, Barbeque, Gufoni ) veya özel egzersizler (Brandt-Daroff) yaptırılarak kanallarda kristallerin stabilizasyonu sağlanır. Tecrübeli ellerde yapılan test ve manevralarla hastalar bir seansta bile yıllardan beri çektiği vertigo şikayetinden kurtulabilmektedirler. Eğer baş dönmesi Meniere hastalığına bağlı ise tuz kısıtlaması, sigara yasağı, stresten uzak durma ve gerekirse psikolojik tedavi, allerjen gıdalardan uzak durma ve bazı ilaçlar ile baş dönmesi ataklarının sıklığı ve atakların süresi azaltılmaya çalışılır. Kriz dönemlerinde gerekirse hasta yatırılarak tedavi edilir. Migrenöz vertigolarda tedavi migren baş ağrılarında olduğu gibidir. Vestibüler nörinit başlangıç döneminde yatak istirahati önerdiğimiz, her gün şikayetleri biraz daha azalarak 15-30 gün içerisinde kendiliğinden düzelen, denge organının bir tür nezlesidir” diye konuştu.

  • İç Mimarlar Odası Eskişehir Temsilcisi Esen Ünverdi:

    Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı İç Mimarlar Odası Eskişehir Temsilcisi Esen Ünverdi, son günlerde yaşanan depremleri hatırlatarak, iç mekanlarda dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili açıklamalarda bulundu.

    İç mimarın görev tanımının doğru algılanmadığını vurgulayan Esen Ünverdi, vatandaşların iç mimarların önemi hakkında bilgisinin yetersiz olduğuna değindi. İç mimarların, iç mekanda hayati noktalara müdahale ederek, insanların yaşadıkları alanda hem fonksiyonel hem de can ve mal güvenliği açısından önemli noktaları tespit ettiğini belirtti. Lento ile çözümlenmiş geçişlerin, taşıyıcı kolon ve kirişlerin önemine de dikkat çeken Ünverdi, insanların uyku halinde depreme yakalanma olasılığını değerlendirdi.

    Ünverdi, “İç mekandaki profesyonel çözümlerin, hayat kurtarmada önemli yeri var. Örneğin, bir deprem esnasında yaşanabilecek yaralanmaları önlemek amacıyla eşyaların sabitlenmesi gerektiğini artık bilmeyen yoktur. Lakin sadece sabitlemek yetmiyor. Nasıl sabitlendiği ve sabitlendiği noktalar da önemli. Mesela ağırlığı fazla olan bir cismi tavana monte etmek yetmiyor. Onu taşıyabilecek bir konstrüksiyon ile kirişe sabitlemek gibi ince ayrıntılar var. İç mimarlar olarak bu kısımda devreye giriyoruz. 1999 yılında yaşanan depreme uykuda yakalanılmıştı. Orada dolapların altında kalarak can veren çok kişi oldu. Bu yüzden dolap gibi birçok eşyanın monte edilmesi önemlidir. Sadece büyük eşyalar değil, duvara monte ettiğimiz küçük eşyalar bile hayati tehlikeye yol açabilir. Bunlara sadece depremde değil, günlük yaşantımızda da dikkat etmemiz gerekmektedir. Bizim için detaylar hayati önem taşır” dedi.

    “MESLEĞİMİZİN DAHA ÇOK TANINMASI İÇİN YASAL HAKLARIMIZIN GENİŞLETİLMESİ GEREKİYOR”

    Esen Ünverdi, mimar ve mühendisler gibi denetlemelerde iç mimarın da yer alması gerektiğini, iç mimarsız projelendirilen ve denetlenen binalarda sıkıntılar bulunduğunu Ünverdi, meslek alanı olarak, tip imar yönetmeliğinde bulunmamalarından rahatsızlık duyduklarını aktardı. Gerek kamu kurumlarının gerekse özel sektörün yaşayabileceği maddi zararların minimuma inmesi için iç mimara ihtiyaç olduğunu savunan Ünverdi, “İç mimarlık son zamanlarda medyada ciddi anlamda yer almaya başladı. Ancak ne yazık ki haklarımız konusunda, yasal anlamda bu kadar olumlu gelişmeler görmüyoruz. Bir bina yapılırken mühendis ve mimarların görüşüne başvurulurken iç mimarlara yer verilmiyor. Bu durum, özellikle kamu kuruluşlarında ciddi sorunlara yol açabiliyor. Örneğin bir hastanenin koridorlarının yeterli genişlikte olmaması, inşaatı bitmiş bir yapıda tekrar düzenleme gerektirebiliyor. Bu durum da kamu kurumlarında maddi zararlara yol açarak devlet bütçesine de zarar veriyor. Mesleğimizin daha çok tanınması için yasal haklarımızın genişletilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.