Etiket: İAÜ’de

  • Nedim Gürsel, edebiyatının 50. yıldönümünü İAÜ’de kutladı

    İstanbul Aydın Üniversitesi(İAÜ) Türkiye Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, “50. Yılında Edebiyat ve Bilim İnsanı Nedim Gürsel / Uluslararası Sempozyumu”nu gerçekleştirdi.

    Türkiye’de ve dünyada roman, öykü, biyografi, gezi, şiir, araştırma eserleri ile ses getiren, birçok dile çevrilen eserleri ile edebiyat alanında uluslararası ödüllere sahip olan Nedim Gürsel’in yazarlık hayatının 50. yılını kutlayacağı bu sene, İAÜ tarafından kendisi ve edebiyat dünyası adına onursal bir çalışma düzenlendi. Açılış konuşmasını İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigâr İzmirli yaptı.

    Moderatörlüğünü İstanbul Aydın Üniversitesi Rusça Mütercim – Tercümanlık Bölüm Başkanı, Edebiyatçı – Yazar Prof. Dr. Ataol Behramoğlu’nun yürüttüğü “Nedim Gürsel ve Fiction ve Non- Fiction Eserleri” adlı panel için konuşmacı olarak Fransa’dan Araştırmacı Prof. Dr. Michel Bozdemir (LLACAN – CNRS Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi, INALCO Doğu Dilleri Yüksek Okulu) ve Araştırmacı Dr. Timour Muhidine (CETOBAC Türk Araştırmaları Merkezi, Osmanlı, Balkan ve Orta Asyalılar – EHESS Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu, INALCO Doğu Dilleri Yüksek Okulu), Rusya’dan Türkolog Doç. Dr. Marina Bukulova (Rusya Bilimler Akademisi Dilbilimleri Enstitüsü Ural Altay Dilleri Kürsüsü), Türkiye’den Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seza Yılancıoğlu (Galatasaray Üniversitesi) katıldı.

    Öncelikle İAÜ’ye ve Dr. Mustafa Aydın’a böyle özel bir gün için çok teşekkür ettiğini söyleyen Nedim Gürsel, “Edebiyatta 50 yıl gerçekten çok uzun bir süre. Neyse ki benim tek tesellim yazmaya çok küçük yaşta başlamam oldu. İlkyazım 1966 yılında Yeni Ufuklar Dergisi’nde yayınlandı. O günden bu güne edebiyatın şiir hariç her alanında eserler üretiyorum. Bugün bana yapılan jest için herkese teşekkür ederim” dedi.

    “İyi edebiyat giderek azalıyor”

    Yeni neslin çok fazla edebiyatla ilgilendiğini fakat kitap yazmanın o kadar da kolay olmadığına dikkat çeken Gürsel, “Ben yazı yazmaya başladığım zaman dergiler vardı. Yazılar dergilerde yayınlandıktan sonra ancak kitap basılabiliyordu. Şimdi durum değişti. Doğrudan kitap yazan ve yayınladıkları kitapları dağıtım ağı bağlamında okura ulaştıran yazarlar söz konusu. Fakat iyi edebiyat da giderek azalıyor. Kitap yazan gençlerimiz çok fazla ancak kitap yazmak o kadar kolay değil. Kitap sektörü çok gelişti yalnız bütün bunlar gerçek edebiyatı örtüyor. Kitapların okura ulaşması önemli, çünkü edebiyat insanın doğasını zenginleştiren bir alan. Her şeye rağmen gidişatı olumlu görüyorum” şeklinde konuştu.

    “Gelişen teknoloji belki de edebiyatın yaygınlaşmasına sebep oluyordur” diyen Nedim Gürsel, “Ben yazmaya başladığımda daktilo vardı internet ve bilgisayar yoktu. Yaşadığımız çağın en önemli devrimi bu iletişim alanında gerçekleşti. Kitaplar yayınlanıyor, okura ulaşıyor fakat en önemli unsur bütün bunlar için düşünce ve ifade özgürlüğü gerekiyor. Umarım gelişen teknoloji ve gelişmeler de edebiyatı asıl yörüngesinde saptırmaz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

    Panelin ardından, TÜYAP kitap fuarı İstanbul Aydın Üniversitesi standında Nedim Gürsel’in imza günü gerçekleşti. İmza gününe çok sayıda öğrenci ve fuar katılımcıları büyük ilgi gösterdi.

  • Üniversite Gözlemevleri Sempoyumu İAÜ’de Gerçekleşti

    Gökbilimi konusundaki bilgilerin teoriden pratiğe dönüştürülmesini amaçlayan gözlemevlerinden birine sahip olan İstanbul Aydın Üniversitesi, hem açtıkları gözlemevini tanıtmak hem de gökbilimi alanında uzman isimlerin bilgilerinden faydalanmak amacıyla ’’Üniversite Gözlemevleri’’ sempozyumu düzenledi.

    Ev sahipliğini İstanbul Aydın Üniversitesi’nin yaptığı ‘’Üniversite Gözlemevleri’’ sempozyumuna hem üniversite hem de lise öğrencileri katıldı. Sempozyumda, İstanbul Aydın Üniversitesi Çocuk Üniversitesi ve İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle Kasım ayında açılan ve bu zamana kadar 3 farklı teleskopla tüm okullara ücretsiz hizmet sunan İstanbul Aydın Üniversitesi Gözlemevi’nin tanıtımı da gerçekleşti. Etkinliğin düzenleyicisi İstanbul Aydın Üniversitesi Gökbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı olurken, sempozyumun konuşmaları; TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Astrofizik Araştırma Merkezi ve Ulupınar Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Osman Demircan, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TUG Eski Müdürü Prof. Dr. Zeynel Tunca, İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tansel Ak tarafından gerçekleştirildi.

    HERKESE AÇIK BİR GÖZLEMEVİ

    Üniversitelerinde bulunan Gök Bilimleri Araştırma Merkezi ve Gözlemevinin, liselere, diğer üniversitelerde gök bilimine ilgi duyan ve bu alanda çalışmalar yapan herkese açık olduğunu vurgulayan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, ‘’Burayı değerli bir hocamızın önderliğinde kurduk. Artık uzay çağında yaşıyoruz sürekli, bunu telaffuz ediyoruz. Uzay çağı ne demek ve Türkiye uzay çağını yakalamak için ne yapıyor sorusunu sormak lazım. Biz üniversite olarak bu soruyu kendimize sorduk’’ dedi. Bir üniversitenin toplumu ve toprağı ile bütünleşmiş olması gerektiğine dikkat çeken Aydın, ‘’İçerisinde üretmiş olduğu enerjiyi, sinerjiyi, bilgiyi toplumla insanlıkla paylaşıyorsa eğer üniversiteler görevini başarıyla yerine getiriyor demektir. Yoksa etrafı duvarla çevrili, hapishane gibi, toplumdan kopuk olan üniversiteler bir anlam ifade etmez. Biz hem ülkemize hem insanlığa bu anlamda nasıl hizmet verebiliriz, gerçekten uzay çağını yakalayabilmek adına denizde bir damla misali nasıl katkı sağlayabiliriz diye düşünerek bu merkezi kurduk’’ ifadelerinde bulundu.

    ‘’ARAŞTIRMACILARIMLA GURUR DUYUYORUM’’

    Antalya Saklıkent’te yer alan ve Türkiye’deki tüm astronomlara hizmet veren TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık ise şunları söyledi: ‘’Ulusal gözlemevi dünya çapında çok önemli araştırmaların çıktığı bir yer. Araştırmacılarımız, gururla söyleyebiliriz ki diğer araştırmacılarla yarışır vaziyette araştırma eseleri ortaya çıkarıyor. Yıldızlarla ilgili çalışmalarımız var. Milyarlarca yıldızın oluşturduğu gök adalarımızla ilgili çalışanlar var. Birçok galaksinin merkezinde olduğu düşünülen ve evrenin en ilginç cisimleri arasında yer alan kara deliklerle ilgili gözlemler de yapılıyor. Bunun dışında galaksileri, galaksi kümelerini, evrenin en uç noktalarına kadar gök cisimlerini gözlemleyebiliyoruz ve yeni keşifler yapan araştırmalar ortaya çıkarıyoruz. Bu açıdan araştırmacılarımla gurur duyuyorum.’’

    ‘’AMACIMIZ TEORİ EĞİTİMİNİ PRATİĞE DÖNÜŞTÜRMEK’’

    Sempozyumun ve açılan merkez ile gözlemevinin amaçları hakkında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Gök Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, ‘’Gözlemevimizi hem gökbilim dünyasına tanıtmak hem de kendi öğrencilerimiz ve çocuk üniversitemizin öğrencilerinde gök bilimleri farkındalığı oluşturmak için bu sempozyumu düzenledik. Okulumuzda 37 bin öğrenci ve çok aktif çalışan bir çocuk üniversitemiz var. Onlara astronomiyi anlatıyoruz fakat anlattıklarımız genellikle havada kalıyor. Şuanda ise 3 tane teleskopumuz var ve gözlemevimiz kuruldu. Bu sayede teorik olarak dersleri anlatıyoruz bunun yanı sıra da gecenin açık olduğu havalarda gözlem desteği veriyoruz. Gözlem kesinlikle çok daha farklı. Bir kere gözlemevine çıkan öğrenci anlatılan teorik dersleri daha fazla sindirebiliyor ve öğrenci üniversiteyi daha iyi bir şekilde benimseyebiliyor. O açıdan merkezin önemli bir işlevi söz konusu’’ diye konuştu.

  • Kızılay, İAÜ’de Kan Bağışı İçin Çadır Kurdu

    Kızılay, İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Florya Yerleşkesi’nde, kan bağışı yapmak isteyen öğrenciler için çadır kurdu.

    Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği bağış çadırının görevlisi Doktor Sevgi Aylak vatandaşların kan bağışı konusunda giderek bilinçlendiğini belirterek şunları söyledi: “Özellikle bu sene kan bağışı seviyesi geçen senelere oranla biraz daha fazla. Bu durum toplumdaki duyarlılığın artması ve basının halkı bilgilendirmesi ile alakalı. Ancak, daha yeterli seviyede değil. Kan acil değil, her zaman olan bir ihtiyaç. Gerekli ihtiyacı karşılayabilmemiz için daha da fazla bağışa ihtiyacımız var. İstanbul Aydın Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nden bize yardımcı olan arkadaşlarımız var. Öğrencilerin katılımı bizi çok memnun ediyor.”

    Bağış alırken kan grubu sınırlaması yapmadıklarını belirten Sevgi Aylak, “Dünyada kan grubu bulunma seviyesi olarak karşılaştırdığımızda AB(-) nadir bulunduğu için en büyük ihtiyaç. Ama şu da var ki A RH (+) en fazla bulunan kan ise en çok ihtiyaç duyulan kan grubu da budur aynı zamanda. O nedenle kan grubunun bir önemi yok. 18-60 yaş arası, sağlıklı olan vatandaşlarımızı kan bağışına bekliyoruz. Erkekler 3 ayda bir, kadınlar 4 ayda bir kan verebilirler” şeklinde konuştu.

    Her hafta 15 ekiple İstanbul’un çeşitli semtlerinde stant açtıklarını aktaran Aylak, “Önümüz Ramazan iftardan sonra da bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız için çalışıyor olacağız. Denk geldiklerinde uğrarlarsa seviniriz. Ayrıca, merkezlerimize de başvurup bağış yapabilirler” dedi.

  • Can Dostu – Organ Bağışına Evet Platformu İAÜ’de

    İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Can Dostu-Organ Bağışına Evet Platformu Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Prof. Dr. Hasan Taşçı, medyanın organ bağışı duyarlılığı konusunda tıp dünyasına yardımcı olması gerektiğinin altını çizdi.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinlikte, “Organ Bağışı” konulu bir seminer veren Prof. Dr. Hasan Taşçı, “Ülkemiz insanı yardımseverdir. Dinimiz de insanların birbirlerine yardımlaşmasını, dayanışmasını salık verir. Bizler ’bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmaktır’ anlayışına sahip insanlarız. Din adamlarımız organ bağışı konusunda hep pozitif mesaj veriyorlar. Medyanın da ‘organ bağışı duyarlılığı’ konusunda tıp dünyasına yardımcı olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Konuşmasında Türkiye’de organ bağışı konusundaki bilincin hala yeterli olmadığının altını çizen Prof. Dr. Taşçı şunları anlattı: “Bunu bir rakam ile anlatacak olursak, biz organ bağışını yüzde 80 oranında canlılardan (yani 4.dereceye kadar akrabalardan) yüzde 20’sini ise kadavradan (yani beyin ölümü gerçekleşmiş bağışlanmış organlardan) elde ediyoruz. Hep birlikte amacımız bu oranı tam tersine çevirmek olmalı. Türkiye’de 60-70 bin civarında böbrek yetmezliği olan, nakil bekleyen hasta var. Onlar sıraya girmiş durumda. Aslında o liste yaşam değil ölüm bekleme listesi durumuna dönüşmüş vaziyette. Her yıl ortalama 6 bin civarı kaybımız oluyor. Yapılabilen böbrek nakli sayısı 3 bin 500. Canlı bir insandan sağlıklı bir insana böbrek nakli bizi üzüyor. Bu tip nakilleri artırmak için yüce dinimiz İslamiyet’in, hiçbir kısıt koymadığı organ bağışını artırmalıyız. Organ bağışı yapmak isteyen vatandaşlarımızın yapması gereken tek şey her sağlık kurumunda kolayca bulabilecekleri organ bağış formlarını doldurmak.”

    Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (TMHGF) tarafından başlatılan “Candostu Organ Bağışına Evet Platformu” sosyal sorumluluk projesi platform başkanı Hüseyin Öztürk, “Candostu Organ Bağışına Evet Platformu”nun organ nakliyle ilgili hurafelerin önüne geçmeyi, kadavradan nakilleri artırmayı ve toplumu bilinçlendirmeyi amaçladığını söyledi. Amaçlarının tabana inerek organ bağışının önemini anlatmak olduğunu olduğunu söyleyen Öztürk, “Hepimizin aslında organ bekleme listesine girmeye adayız. Yaptığımız seminerlerde hem organ bağışına dikkat çekiyoruz hem de ‘organına sağlıklı bak’ diyoruz” dedi.

    Ülkemizde özellikle kadavradan yapılan nakillerin yetersiz kaldığını, yılda yaklaşık 300 kadar kadavradan nakil yapıldığını, bazı organlarda kadavra naklinin tek tedavi seçeneği olduğunu kaydeden Öztürk, şunları söyledi: “Bunun için de kamuoyunda organ bağışının gündeme gelmesi, doğru bilgilerin aktarılması, insanların kafasındaki soru işaretlerinin ve önyargıların giderilmesi gerekiyor. ‘Buz dolu küvette uyandı, böbreği çalındı’ gibi söylentiler gerçeği yansıtmıyor. Bir organın alınması teknik olarak hastane ortamında yapılır, sağlık personeli dışında alınması mümkün değil. Verdiğimiz seminerlerde, toplantılarda bunları da anlatıyoruz; halkı bilinçlendirmek önemli. Biz, federasyon olarak kitleleri topluyoruz. TONKKD değerli bilim insanları ile bilgilendirmeler yapıyor. Sağlık Bakanlığı da işin bağışlar ile ilgili kısmıyla ilgileniyor. Bu konuda farkındalığı artırarak başka projeleri de gerçekleştireceğiz. Seminerlerde belli bir olgunluğa ulaştığımızda billbordlar, kamu spotları gibi projeyi destekleyen çalışmalar yapacağız.”

    İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Bülent Tekinsoy ise yaptığı konuşmada organ nakli konusunun bugün Türkiye’nin en ciddi konularından biri olduğunu vurgulayarak, “Batı dünyası bunu kendi içinde öyle bir çözmüş ki orada organ nakli tıkır tıkır işliyor. İnsanlar hayatlarını başka insanlardan edindikleri organlarla iyi bir şekilde devam ettirebiliyor” dedi.

  • Türkiye’deki İlk ’Çin Araştırma Merkezi’ İAÜ’de Açıldı

    Türkiye’de ilk kez bir üniversite bünyesinde Çin Halk Cumhuriyeti ile ilgili akademik çalışmalarda bulunacak merkez kuruldu. İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) çatısı altında kurulan ’Çin Araştırma Merkezi’nde yürütülecek akademik çalışmalar sayesinde, Çin ile Türkiye halkları arasında her alanda işbirliğine ışık tutulmuş olacak.

    İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde kurulan ’Çin Araştırma Merkezi’nin açılışına Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Gu Jing Qi, İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ve İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli katıldı.

    ’Çin Araştırma Merkezi’nin açılışında konuşan İAÜ Ekonomi ve Finans Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Aybar, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığını vurgulayarak, günümüzde de bu ilişkinin gelişmekte olduğunun altını çizdi. ’Çin Araştırma Merkezi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Sedat Aybar, merkezin iki ülke halkının birbirlerinin kültürünü anlaması, akademik çalışmaların geliştirilmesi ve iki ülke arasındaki öğrenci değişiminin teşvik edilmesi için önemli olduğunu ifade etti.

    İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli ise küreselleşmenin ticaretten üretime, tüketimden iletişime pek çok alanda farklı kültürleri birbirlerine yakınlaştırdığını belirterek, “Bugünkü dünyada sadece coğrafi mesafeler değil din, kültür, beğeni mesafeleri de yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Eğitimin küreselleşmesi de gelişmelerin en başında yer alıyor. İAÜ bir dünya üniversitesi olma yolunda kısa sürede çok yol aldı. Bugün üniversitemizde yüzün üzerinde Çin uyruklu öğrenci eğitim almaktadır. Ayrıca Çin’deki pek çok saygın üniversite ile akademik işbirliği anlaşmalarımız mevcut. Bugün ticari ve iktisadi ilişkilerimizin giderek geliştiği Çin’i akademik ve bilimsel çalışmalarla her türlü ön yargılardan uzak anlama-anlatma çabamız yeni aşamaya gelmiş durumda. Çin Araştırma Merkezi’mizin bu yolda önemli bir ivme sağlayacağına güvenim sonsuz ” dedi.

    “ÇİN-TÜRKİYE STRATEJİK İŞBİRLİĞİ HIZLANDI”

    Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Gu Jing Qi yaptığı konuşmada, ülkesiyle Türkiye arasında çok eskilere dayanan dostluğun iki ülke liderlerinin yaptığı ziyaretlerle daha da ilerlediğinin altını çizdi. Qi, “2015 Temmuz ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’e başarılı bir ziyaret gerçekleştirdi. Kasım ayında Çin lideri de Antalya’da gerçekleştirilen G20 Zirvesi’ne katıldı. İki ülke liderleri bu süre zarfında bir toplantı gerçekleştirdi. Böylelikle Çin-Türkiye stratejik işbirliği hızlandı. 2015 yılı Çin-Türkiye ikili ticaret hattı 21 milyar 600 milyon dolar arttı. İki ülke alt yapısı, finans merkezi ve birçok alanda işbirliği durmadan önemli bir atılım gerçekleştirdi” diye konuştu.

    2015 yılında Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısında da önemli bir artış olduğunu söyleyen Gu Jing Qi, “2015 yılında Çinli turistlerin Türkiye’ye geliş sayısı 317 bine ulaştı. Bu yıldan yıla yüzde elli oranında kuvvetli bir şekilde artış gösteriyor. Bu durumda Türk turizm sektörüne kuşkusuz yeni bir kan depoluyor” ifadelerini kullandı.

    Çin ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok iyi bir noktada olduğunu söyleyen Başkonsolos Qi, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin daha da derinleşeceğini vurgulayarak şöyle devam etti:

    “Son yıllarda Türkiye’nin bilindik üniversitelerinde özellikle Çince bölümü ve Çince dersi konulmasıyla ’Yüz Çiçek Açsın, Yüz Fikir Serbest Tartışılsın’ düşüncesi öne çıkıyor. İAÜ Türkiye’de üne sahip bir üniversite ve iki ülke arasında karşılıklı anlayış köprüsü kurmamıza yardımcı oluyor. İAÜ’nün Çin Araştırma Merkezi yalnızca yeni bir adımı sembolize etmiyor, aynı zamanda tüm Türkiye’nin Çin’i araştırmasında aktif bir rol oynamasını sağlıyor. Ek olarak söylemek isterim ki üniversite burada stratejik vizyonunu da kendini de iyice göstermiş oluyor bu sayede. Ümit ederim ki, bu merkez iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine ve iki ülke halkları arasındaki karşılıklı anlayış ve dostluğun daha da pekişmesine vesile olur” dedi.

    “KARŞILIKLI OLARAK İŞBİRLİKLERİNİ ARTIYORUZ”

    İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da merkezin açılışında “Çin’de Türkiye tarihi ilişkilerinin asırlık bir süreye dayandığını hepimiz biliyoruz. Fakat geçmişe bakacağız, geçmişten ders alacağız ama asıl önemli olan ileriye doğru bakmaktır. Bu ileriye bakışta, ileriye doğru yürüyüşte tarihi kökleri asırlara dayanan bu iki milletin birlikte birçok şey yapabileceğini hep beraber biliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, özellikle son yıllarda her iki ülke de çok ciddi bir yakınlaşma iradesi ortaya koydu. İAÜ olarak birçok Çin üniversitesiyle işbirliği yapıyoruz, ortak programlar yürütüyoruz, yaz okulları düzenliyoruz, öğrenci değişim programları gerçekleştiriyoruz. Pekin’i yaklaşık 2 ay önce ziyaret ettim. Çin’in en köklü üniversitelerinden birisi olan Uluslararası Finans Üniversitesi’ni ziyaret ettik. Orada bir Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni, burada da Çin Araştırmalar Merkezi’ni kurmaya karar verdik. Karşılıklı olarak bu merkezlerde iki ülkenin tarihi, kültürel ve eğitim alanlarındaki işbirliklerini ilerletme kararını aldık. Çin Araştırma Merkezi güzel işler yapacak. Bu düşüncelerle İAÜ’deki bu Çin Araştırma Merkezi’nin Türkiye ile Çin arasında başarılı ve güçlü işbirliğinin daha ileriye taşınmasına yardımcı olacağını umut ediyorum” ifadelerini kaydetti.