Etiket: hüseyin

  • Dr. Hüseyın Kami Büyüközer: “Helal Ve Tayyib Beslenmenin Önemi”

    Her konuşmasında insanların yedikleri ve içtikleri gıda maddelerindeki zararlı maddelerin etkilerine dikkat çeken GİMDES Başkanı Büyüközer, helal ve tayyib beslenmenin önemini anlattı.

    Yaklaşık yüz yıldan beri küresel ekonominin batı kaynaklı merkezler tarafından kontrol edilir duruma geldiği inkar edilemez bir gerçek olduğunu söyleyen Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer; “Teknoloji ve teknolojinin kullanımı ile elde edilen üretim araçları ve tüm üretimler de ister istemez aynı merkezlerin kontrolü altına girmiştir” dedi.

    Büyüközer, “Bu sebepten dolayı, dünyada yıllar önce Museviler kendi inançlarına göre yiyecek ve içeceklerini kosher inancına göre sertifikalandırarak yeme içme meselelerine çözüm bulmuştur. Hiçbir inanışa uymayan vejeteryanların özel isteklerinin sonucunda oluşturdukları bir vejeteryan sertifikası da bulunmaktadır. Dünyada böyle bir gerçek varken iki milyarlık İslam aleminin bu dünya şartları içerisinde ümmet olarak helal sertifikalı ürünleri neden olmasın? sorusu ile harekete geçen Müslümanlar, yaklaşık 50 yıl önce, başta ABD’de olmak üzere, daha sonra yer yer başka ülkelerde helal sertifikalama yapan sivil toplum kuruluşları ortaya çıktı” diye konuştu.

    Türkiye’de önce ferdi olarak , daha sonra bazı cemaatlerin hassasiyeti olarak başlayan gıdaları sorgulama, helal gıdayı arama hareketleri, 1984’de bilimsel temellere oturtma çalışmaları ile devam ettiğini belirten Dr. Büyüközer; “Bu dönemde ’Gıda Raporu, Yediklerimiz, İçtiklerimiz Helal mi? Haram mı?’ kitabı önemli bir yer tuttu. Bu dönem, bir arayış içerisinde 2005 yılına kadar devam etti. En nihayet , gayet mütevazi bir kadro ve sınırlı imkanlar içerisinde GİMDES kuruluşunu tamamladı” dedi.

    “HELAL VE TAYYİB YEME İÇMENİN TEMEL DAYANAĞI DİNDİR”

    Açıklamasına İslamiyetteki hassasiyetler arasında helal ve tayyib beslenmenin altını çizen GİMDES Başkanı; “Helal, bir Müslümanın hayat standardının olmazsa olmazını teşkil eder. Doğumundan ölümüne kadar Helal dairesi içerisinde yaşamak en önemli hedefidir. Bu hedefinin en önemli halkası ise helal lokma’dır. Boğazından geçecek her lokmanın hesabını Allah’a vermek zorundadır. Bu sebeple, bir Müslümanın yediği içtiği her lokmanın mutlaka helal olması şarttır. Maddi ve manevi hayatının sağlıklı ve feyizli devam edebilmesinin en önemli güvencesi helal lokmadır. Helal ne demek? Bütün mevcudatın yaratıcısı ve sahibi olan Allah’ın izin verdiği, meşru kıldığı her şey. Haram ne demek? Allah’ın izin vermediği, yasakladığı ve meşru kılmadığı herşey. Helalde iyilik, güzellik, temizlik ve sağlık vardır. Haramda ise çirkinlik, pislik, habislik ve hastalık vardır.Çok az istisnalarla, tüm saf ve temiz şeyler helal kılınmıştır” ifadelerini kullandı.

    Helal sertifikalamanın; muteber, ehil ve tarafsız bir kurumun, söz konusu üretimi denetlemesini, helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını teyit etmesini ve buna bağlı olarak, onaylanmış bir belge vermesini kapsayan bir yöntem olduğunu belirten Büyüközer, “Gıdalarda helal olma şartı ile birlikte, sağlığa uygunluk ve safiyet de olması gereken şartlardır. Ayrıca helal sertifikalama, ülke yönetiminin kontrol birimlerine gıda emniyeti konusunda destek hizmeti de sağlar. Helal sertifikalama, Müslüman tüketici için, kabul edilebilir gıdanın ve tüketilebilir ürünün üretilmesi için gereklidir. Bu husus dünyadaki 2 milyar Müslümanı ve de helal ürün yemeği tercih eden diğer milyonlarca insanı kapsamaktadır” dedi.

    Helal sertifikalanmış ürünler için pazarın çok büyük olduğunun vurgulayan Büyüközer, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyadaki yaklaşık 2 milyar Müslümanı, milyonlarca helal sertifikalanmış ürün tercih eden insanları kapsamaktadır. 10 milyon Amerika’da, 30 milyon Avrupa’da, 350 milyon Afrika’da, 850 milyon Asya’da, 250 milyon Ortadoğu’da yaşamaktadır. Kaynaklar, helal gıda pazarının yıllık potansiyel talebinin 850 milyar dolar, tüm helal ürün ve hizmetlerin 2.5 trilyon dolar civarında olduğunu belirtmektedir. Ama bu pazarın, Müslümanlar tarafından, henüz yüzde 16’sı gerçekleştirilebiliyor.

    Helal sertifikalama; ürünleri, katkı maddelerini, hazırlama ve işleme yöntemlerini, temizlik ve sağlık şartlarını, katı güvenlik kuralları içinde denetleyen tarafsız bir bilirkişi hizmeti sunar. Çeşitli kalite ve güvenlik standartlarına uygun ve yeni teknolojilere, yeni katkı maddelerine adaptasyonu seri bir şekilde takip edebilen, bünyesinde fıkıh istişare heyeti, teknik bilim istişare heyeti, gıda, kimya, veteriner, ziraat, biyoloji ve genetik biyoloji, işletme ve ilahiyat mezunu olarak helal bilginin eğitimini almış kilit personel tarafından uygulama ve denetimi gerçekleştirir. Ürünün ve üreticinin küresel İslam içinde tanınmasını ve tanıtılmasını sağlar. Çeşitli ülkelerde açılan fuarlarda katılımına destek verir. Tüketiciye de imani bir meselesi olan, helal ve tayyib şartlarda ürün temin edebilmesine, bilinçlenmesine hizmet eder”.

  • Hüseyin Kalpar: “Her İki Takım Da İyi Mücadele Etti”

    Alanyaspor Teknik Direktörü Hüseyin Kalpar, Alanyaspor maçı sonrası yaptığı açıklamada iki takımın da iyi mücadele ettiğini söyledi.

    PTT 1. Lig’in 23. haftasında Alanyaspor deplasmanda Adana Demirspor ile 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Alanyaspor Teknik Direktörü Hüseyin Kalpar, “38 puanı olan iki takımın bir mücadelesi oldu. Her iki takım da çok iyi bir performans çiziyor. Deplasmanda oynadığımız Adana Demirspor karşılaşması bizler açısında çok önemli ve çok değerliydi. Alacağımız iyi bir netice iyi bir avantaj sağlayacaktı. Adana Demirspor’a karşı net pozisyonlarda yakaladık ve değerlendiremedik. Karşılaşmada bir tane ofsayt pozisyonu var ki evlere şenlik. Hakemin erken davranışı düdük çalışı bizim dezavantajımız oldu. Çok net gol pozisyonuydu. Alanyaspor gibi bir takım ne olursa olsun bizim gibi bir takım basit gol yememeli. Özellikle gol yediğimiz pozisyona da biraz daha zeki olmak lazım neden beş kişiyle ikinci gol arayış içerine büründük. Daha sonrasında eksik yakaladığımız pozisyonlar dezavantaj oldu, kabul etmek gerekir. Saha kenarından çok seslendim ama oyuncularım ofansif düşünce içerisinde oldu. Futbolun genel kuralı olan atamayana atarlar şekli gerçekleşti. Alınan bir puan tabi ki sevindirici ama ne olursa olsun iki puan kaybettiğimizi söyleyebilirim. Oyuncularımız Adana’ya gelirken galibiyetle döneceğimizi konuştuk. Bir puanı hiç düşünmemiştik. Altınordu maçının Adana Demirspor maçından çok daha zor olduğunu konuştuk oyuncularımızla. Adana Demirspor maçının daha kolay geçeceğini düşündük. Takımım açısında da öyle oldu. Yakaladığımız net pozisyonları değerlendiremedik ve başaramadık. Hakemler içinse küçük küçük lehimize olan şeyleri çalmadığı için üzülüyorum. Ofsayt pozisyonu ise derslik bir pozisyon hakem çalmamış olsaydı çok mutlu olacaktık ama bundan sonra ne konuşsak boş. Yinede hakemlerimizi tebrik ediyorum. Oyuncularımı Adana Demirspor takımını da tebrik ediyorum” dedi.

  • Hüseyin Gülerce ’Kirli Hesaplar Çarşısı’nı Anlattı

    Gazeteci yazar Hüseyin Gülerce’nin Kirli Hesaplar Çarşısı adlı kitabı Kahverengi Kitap’tan çıktı.

    Hüseyin Gülerce, kitabında, insanların yararına yola çıkmış fakat bu yolculuk boyunca çeşitli değişimlere uğramış bir Cemaatin perde arkasındaki oyuncu ve oyunlarını gün yüzüne çıkartıyor.

    Gazeteci yazar Hüseyin Gülerce, kitabı yazmaktaki gayesini şöyle anlatıyor: “İnsanlarımızın bunları bilmesi ve bir daha bu tür oyunlara gelmemesi için bunu yaptım.”

    Gülerce, kitabında “Önceleri Hizmet Hareketi, sonra Gülen Hareketi olarak başlayan sonunda da legal görünümlü illegal yapının İhanet Hareketi olarak nasıl değiştiğini belirtirken, kitabında yaşadıklarını, bulunduğu konumdan, durduğu yerden anlatıyor.

  • Efsane Güreşçi Hüseyin Pehlivan Mezarı Başında Anıldı

    Türkiye Güreş Federasyonu Milli Takımlar Teknik Direktörü ve Teknik Kurul Üyeleri, efsane güreşçi Tekirdağlı Hüseyin Pehlivan’ın kabrini ziyaret etti.

    Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin, 13-14 Şubat tarihleri arasında Tekirdağ Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü ve Türkiye Güreş Federasyonu ile ortaklaşa düzenleyeceği, Genç Bayanlar Türkiye Güreş Şampiyonası için Tekirdağ’a gelen sporcular, ata sporu olan güreşte, adını tarihe altın harflerle yazdıran Hüseyin Alkaya yani Tekirdağlı Hüseyin Pehlivan’ı unutmayarak kabrini ziyaret etti.

    Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ahmet Poyraz, Türkiye Güreş Federasyonu Milli Takımlar Teknik Direktörleri İbrahim Şahin, Mustafa Koç, Mustafa Kocabaş, Tekirdağ İl Temsilcisi Fatih Kobal, Hüseyin Pehlivan’ın torunu Sinan Alkaya, Teknik Kurul Üyeleri ve Tekirdağlı minik güreşçilerin katıldığı ziyarette dualar okunarak, Hüseyin Pehlivan anılarak kabre çiçek bırakıldı.

    “ARANIZDAN BİR HÜSEYİN PEHLİVAN ÇIKMASINI ÜMİT EDİYORUM”

    Hüseyin Pehlivan, ölümünün 34. yılında dualarla kabri başında anıldıktan sonra başarıları minik güreşçilere anlatıldı. Hüseyin Pehlivan’ın torunu etkinlikten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, herkese teşekkür etti. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ahmet Poyraz ise, Tekirdağlı minik güreşçilere, “Biz efsane güreşçilerimizin hikayeleri ile büyüdük. Hüseyin Pehlivan’ın tarihte başarısını göz ardı etmek mümkün değil. Sizler de bu spora gönül vermiş sporcular olarak ileride iyi bir yerlere geleceğinize eminim. Aranızdan bir Hüseyin Pehlivan çıkmasını ümit ederim” dedi.

  • Kastamonu Orman Bölge Müdürü Hüseyin Dinçer:

    Kastamonu Orman Bölge Müdürü Hüseyin Dinçer, Türkiye’de sık sık gündeme gelen orman yangınları sonrası yanan yerlerin imara açıldığı şeklindeki söylentilerin doğru olmadığını belirterek, Türkiye’de orman yangını sonrası imara açılmış bir metrekare dahi yer olursa istifa edeceğini açıkladı. Dinçer, ayrıca orman teşkilatının Kastamonu ekonomisine dolaylı olarak yaklaşık 400 milyon lira katkısının olduğunu söyledi.

    Dinçer, bölge müdürlüklerinin 2015 yılındaki faaliyetlerini düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’nün 21 işletme müdürlüğü, 156 şeflikten oluştuğunu ve 2 bin 74 personelinin bulunduğunu belirten Dinçer, 2015 yılı itibariyle sorumluluk sahalarında yer alan Kastamonu’nun yüzde 66’sının, Sinop’un da yüzde 64’lük kısmının ormanlarla kaplı olduğunu kaydetti. Kastamonu OBM olarak 201 milyon metreküp orman varlıklarının bulunduğunu açıklayan Dinçer, bunun 148 milyon metreküpünün Kastamonu, 53 milyon metreküpünün de Sinop’a ait olduğunu söyledi.

    “KASTAMONU EKONOMİSİNE KATKIMIZ 400 MİLYON LİRADIR”

    Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’nün Kastamonu’da her yıl 2 milyon metreküpe yaklaşan üretim ve diğer ormancılık faaliyetleri sayesinde orman köylüsüne 160 milyon lira doğrudan destek sağladığını söyleyen Dinçer, “Bu çalışmalarımız sayesinde, nakliyecisine, akaryakıt satıcısına gibi dolaylı yoldan Kastamonu’ya katkımız ise 400 milyon liradır. Sadece dikili satıştan orman köylüsüne de 90 milyon lira destek sağlıyoruz. Yapılmakta olan ormancılık faaliyetleriyle de ilimizde binlerce kişiye istihdam sağlamaktayız” dedi.

    Türkiye’deki 28 bölge müdürlüğü arasında Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’nün üretimde birinci sırada olduğunu söyleyen Dinçer, Kastamonu’da 2015 yılında 330 milyon liralık bir gelirlerinin olduğunu ve bu gelirin bunun yüzde 45’lik bölümünün köylüye yansıtıldığını ifade ederek, kurumlarının kar amacı güden bir yapıya sahip olmadığının da bilinmesini istedi.

    Kastamonu Bölge Müdürlüğü olarak en büyük sorunlarının nitelikli genç iş gücünü bulamadıklarını ifade eden Dinçer, “Maalesef nitelikli genç iş gücü yeterli değil. Bu sayının artmasını umuyoruz” diye konuştu.

    Orman zararlılarıyla mücadele konusunda da titiz bir çalışma yürüttüklerini aktaran Dinçer, “Orman varlıklarımızı tehdit eden bazı böcek türleri var. Bunlara karşı biyolojik bir mücadele yürütüyoruz. Kendi ürettiğimiz bir böcek türü ile bu zararlıları yok ediyoruz. Kastamonu’daki laboratuarımızda 2015 yılında 30 bin adet, Boyabat’taki laboratuarımızda ise 13 bin 284 adet üretim gerçekleştirdik ve ormanlara bıraktık. Yine ayrıca geçtiğimiz yıl yaptırmış olduğumuz 500 adet kuş yuvasını da çeşitli bölgelere astık” şeklinde konuştu.

    “KESTANENİN BÖLGEMİZE EKONOMİK KATKISI 30 MİLYON LİRADIR”

    Kastamonu’nun orman varlıkları içerisinde kestanenin de önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Dinçer, “Kastamonu’da Cide, Bozkurt ve İnebolu’da 16 bin 585 hektar alanda kestane ormanlarımız var. Sinop’la birlikte bu alan 23 bin hektara çıkıyor. Kestanenin bölgemize 30 milyon lira gibi bir katkı sağladığını düşünüyorum. Sahil bölgelerimizde önemli bir gelir kaynağı olan kestane ağaçlarında da bazı hastalıklar çıkıyor. Bunlarla da mücadele ediyoruz. Kestane dal kanseri, kestane kızıl kurdu ve mürekkep hastalığı gibi. Son yıllarda Kestane Gal Arısı diye bir böcek türü ortaya çıktı. Bu hayvan dışarıdan ülkemize geldi. Ülkemizde görülen bir hayvan değildi. Bursa bölgemizdeki kestane ağaçlarında görülüyor. Biz bu zararlı türün kendi bölgemize gelmemesi için bazı çalışmalar yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Ormanlarda gençleştirme çalışmaları hakkında bilgi veren Dinçer, şöyle konuştu:

    “Geçtiğimiz yıl Kastamonu’da 229, Sinop’ta ise 24 hektar alanda gençleştirme çalışması yaptık. Yine ayrıca Kastamonu’da 3 bin 439 hektar alanda ise gençlik ve kültür bakım çalışmaları yapıldı. Silvikültürel faaliyetler çerçevesinde Kastamonu’da bin 263 hektar alanda, Sinop’ta ise 428 hektar alanda rehabilitasyon çalışması gerçekleştirdik.”

    “MİLYONLAR FİDANI ÜRETİP TOPRAKLA BULUŞTURUYORUZ”

    Orman Bölge Müdürlüğü olarak bünyelerinde 3’ü Kastamonu’da olmak üzere toplam 4 fidanlığın bulunduğunu belirten Dinçer, şunları söyledi:

    “2014 yılında Kastamonu’da 2 milyon 970 bin adet fidan üretirken, 2015 yılında 4 milyon 100 bin adet fidan üretimi gerçekleştirdik. 2016 yılındaki hedefimizi ise 3 milyon 100 bin adet olarak belirledik. Sinop’ta ise 2014 ve 2015 yıllarında birer milyon fidan üretiminde bulunduk. Gölköy’de bulunan fidanlığımız su baskınlarıyla karşı karşıya kalıyordu. DSİ Bölge Müdürlüğümüz buradaki derede ıslah çalışması gerçekleştirdi ve bu tehditten kurtulduk. Yine Göl Köy’de valiliğimizin de desteği ile sondaj çalışması yaptık. Şimdi buraya bir su deposu tesisi inşa edeceğiz.”

    Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’nün geçtiğimiz yıl Kastamonu’da 479 hektar alanda, Sinop’ta ise 503 hektar alanda ağaçlandırma faaliyetlerinde bulunduğunu ifade eden Dinçer, 2016 yılında ise 699 hektar alanda ağaçlandırma çalışmasının yapılmasının planlandığını kaydetti.

    Bazı eylem planlarından da bahseden Dinçer, Ceviz Eylem Planı dahilinde Kastamonu’da 260 hektarlık alanda 56 bin 160 adet, Sinop’ta ise 165 hektarlık alanda 38 bin 53 adet ceviz fidanı diktiklerini belirtti.

    “DİKİLİ SATIŞTAN ORMAN KÖYLÜSÜNE KATKIMIZ 89 MİLYON LİRADIR”

    Orman köylüsünün en büyük destekçisi olan Orman Bölge Müdürlüğü’nün, üretim çalışmaları kapsamında geçtiğimiz yıl Kastamonu’da orman köylüsüne sadece dikiliş satıştan 89 milyon lira, Sinop’ta da orman köylüsüne 51 milyon lira kaynak aktardığını açıkladı.

    2015 yılında Kastamonu’da 351 bin metreküp, Sinop’ta ise 212 bin metreküp üretim yaptıklarını söyleyen Dinçer, şunları kaydetti:

    “Üretimde çalışan köylülerimize eğitimler de veriyoruz. 2015 yılında 4 bin 350 üretim işçisine ağaç kesme ve boylama operatörlüğü eğitimi verdik. 2016 yılında da 2 bin 690 işçiye eğitim vermeyi planlıyoruz.”

    ORKÖY destekleri hakkında da bilgiler veren Dinçer, şöyle devam etti:

    “Kastamonu’da 2015 yılında 285 aileye, fenni arıcılık, güneş enerjisi, süt sığırcılığı, besi sığırcılığı, besi koyunculuğu konularında 2,5 milyon lira destek verdik. ORKÖY’de 2003-2015 yılları arasında ise Kastamonu’da 6 bin 751 aileye 22,4 milyon lira kredi desteği verdik. Ayrıca 2015 yılında fenni arıcılık için Kastamonu’da 804 bin, Sinop’ta da 480 bin lira ORKÖY kredisi kullandırdık.”

    Odun dışı ürünlerle de vatandaşa destek olmak istediklerini aktaran Dinçer, “2015 yılında 30 bin adet sahlep fidanının dikimini gerçekleştirdik. Yine 438 ton defne, 29 bin 118 ton ise kestane, gövde, çıra, dal, mantar, kızılcık, kuşburnu gibi ürünlerin üretimi gerçekleşti” dedi.

    Kastamonu’da 2016 yılı içerisinde 3 milyon 100 bin, Sinop’ta da 1 milyon fidan üretimini yaparak dikmeyi planladıklarını anlatan Dinçer, “Kastamonu’da 35 kişiye bin 927 dekar, Sinop’ta da 13 kişiye 635 dekan alanda özel ağaçlandırma izni verdik” diye konuştu.

    Kastamonu’da 1 milyon 264 bin, Sinop’ta da 619 bin endüstriyel odun üretimi yaptıklarını söyleyen Dinçer, “Bu üretimle Kastamonu’da faaliyette olan sunta fabrikalarının da üretim ihtiyacını bizler karşılıyoruz” şeklinde konuştu.

    Dinçer, 2015 yılında Kastamonu’da 351 bin 718 metreküp, Sinop’ta da 212 bin 605 metreküp olmak üzere toplam 570 bin 408 metreküp olağanüstü üretim yaparak tamamladıklarını ifade etti.

    “TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARI SONRASI İMARA AÇILMIŞ BİR METREKARE DAHİ YER BULUN İSTİFA EDERİM”

    Orman yangınlarıyla ilgili olarak orman köylüsüne geçtiğimiz yıl 42 adet olmak üzere şimdiye kadar toplam 144 adet su tankeri dağıttıklarını açıklayan Dinçer, “Kastamonu’da geçtiğimiz yıl 57 adet orman yangını çıktı. Bu yangınlar, Allah’a şükür ormanlarımıza zarar vermedi. Örtü dediğimiz yüzeyde yangınlar meydana geldi. Bu yangınlarda 30 hektarlık alan zarar gördü. Biz yangınları küçük veya büyük diye ayırt etmiyoruz. En ufak bir yangında dahil arazözlerimizi yönlendirip müdahale ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’de meydana gelen orman yangınlarında Çankırı’dan İskenderun’a kadar sahil bandında yani Ege ile Akdeniz bölgesinde yandıktan sonra imara açılan, bina yapılan, otel yapılan bir metrekare yer bulun ben, hemen istifa edeceğim” diyen Dinçer, “Bu derece iddialıyım, orman teşkilatı 1 metrekare yeri dahil hiçbir şekilde imara açmamıştır. Türkiye’nin hangi bölgesi olursa olsun asla ve asla yanan yerleri imara açmak gibi bir durumu vuku değildir. Aksine biz, orman teşkilatı olarak yanan yerlerin hemen cenazesini kaldırdıktan sonra yani temizledikten sonra ağaçlandırmasını yaparız. Türkiye’de hangi bölge olursa olsun bir metrekare bile yerimiz, yandıktan sonra vatandaşların menfaati için imara veya başka bir şeye açılması söz konusu değildir. Orman teşkilatı bu konuda hassastır. Hatta orman teşkilatı, yanan yeri bir yıl içerisinde hemen ağaçlandırır. Yanan sahaları öncelikli bölge ilan edip, bu şekilde bir sonraki seneye planlamaya alırız” ifadelerini kullandı.

    Dinçer, orman yangınlarına karşı sadece vatandaşların ücretsiz bir şekilde Alo 177 Orman Yangın İhbar Hattını arayarak bizlere bildirmeleri durumunda gereken müdahalenin yapılacağını söyledi.