Etiket: Hükümete

  • Bursa iş dünyası taleplerini hükümete aktardı

    Bu yıl 9’uncu kez yapılan Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası, Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında 365 oda ve borsanın yönetim kurulu ve meclis başkanlarının iştirakiyle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Şurada, 81 ilden 365 oda ve borsanın başkanı, özel sektörün meselelerini Başbakan Yıldırım ve bakanlara iletti.

    BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile Bursa’daki oda ve borsa başkanlarının da katıldığı Şura’da Bursa iş dünyasının taleplerini İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Anıl açıkladı. Başkan Anıl, sürdürülebilir büyüme için katma değerli üretime odaklanmaları gerektiğini ifade etti. Bursa’nın merkezinde bulunduğu 1. Bölge’nin yüksek teknolojili üretimde Türkiye’nin sürükleyici gücü olduğunu belirten Anıl, Marmara Havzası’na özel teşvik politikaları uygulanması gerektiğini kaydetti. Metin Anıl, Teknoloji Sanayi Bölgesi (TEKNOSAB) örneğinde olduğu gibi Marmara Havzası’nda lojistik avantajları ve yatırım maliyetleri cazip, Ar-Ge merkezlerinin kümelenen sektörlerle bir arada olduğu yeni nesil OSB’lerin kurulması gerektiğini vurguladı.

    Lojistikteki maliyetlerin rekabet gücünü doğrudan etkilediğine dikkat çeken Anıl, Bursa sanayiinin lojistik ihtiyacını karşılayacak olan liman, hızlı tren ve otoyol projeleriyle entegre edilmesi planlanan ‘Lojistik Köy Projesi’nin de TEKNOSAB ile birlikte yüksek teknolojili üretim ve ihracata büyük katkı sağlayacağını söyledi. Metin Anıl, “Hızlı tren ve Bursa Çevre Yolu’ndan ulaşımın sağlanabileceği Mudanya Ketendere’deki kargo ve yolcu limanının da en kısa sürede yapılması gerekiyor” dedi.

    Metin Anıl, konuşmasında Bursa’nın tarım sektöründeki beklentilerini de dile getirdi. Gemlik tipi zeytinin farklı bölgelerde de üretildiğine işaret eden Anıl, bu durumun iç piyasada ve ihracatta önemli sıkıntılara neden olduğunu söyledi. Anıl, Gemlik Zeytini Coğrafi İşaret Bölgesi’nin Bursa’da Ürün İhtisas Borsası üzerinden Türkiye’nin depolama ve satış merkezi haline getirilmesiyle sorunun çözüleceğini kaydetti.

    İTSO Başkanı Anıl, Bursa iş dünyasının talepleri doğrultusunda Uludağ’da yönetimin tek elden ve Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini; nitelikli eleman sorununa karşı oda ve borsaların mesleki eğitim kurumlarının yürütmesinde bulunmasını istediklerini de sözlerine ekledi.

    Başbakan Binali Yıldırım, sanayi ve ticaret odası başkanlarının ifade ettiği meseleleri şuraya katılan bakanlarla birlikte büyük bir titizlikle not ettiğine dikkati çekerek, “Bunların hepsine çözüm bulmak, ülkemizin ve milletimizin muasır medeniyetler yolculuğunda en önemli paydaşlarından biri olan siz sanayi ve ticaret erbabının önünü açmak, yolunu aydınlatmak, 65. Hükümet olarak bizim en önemli görevlerimizden biridir. Bundan emin olabilirsiniz. AK Parti iktidarı olarak geçtiğimiz 14 yılda hep bunu yaptık. ’Her şeyi biz biliriz, biz yaparız’ zehabına kapılmadan, memleketin bütün paydaşlarını, her alandaki sivil toplum kuruluşlarını işin içine dâhil etmek suretiyle vatandaşımızın, milletimizin beklediği en uygun, en ideal çözümü üretmeye çalıştık” ifadesini kullandı.

    9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’na Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik de katıldı.

  • OTSO Meclis Başkanı’ndan hükümete öneri

    Ordu Ticaret ve Sanayi Odası(OTSO) Meclis Başkanı Ufuk Ünal, hükümetin 2016 vergi borcu yapılandırma kanununa onay vermesinin iş ve esnaf dünyasını olumlu etkileyeceğini belirterek, “Borçlarını düzenle ödeyen sanayi, iş ve esnaf çevreleri de sembolik bir indirim yaparak ödüllendirilmelidir” dedi.

    2016 vergi borcu yapılandırması ile hangi vergi borcu olursa olsun borçların ana kısmına taksitlendirme ve daha az tutarda ödeme imkanı tanındığını belirten Ufuk Ünal, yapılandırma kapsamında SGK, GSS ve vergi borcunun tamamının peşin ödemesi halinde ana paraya eklenen enflasyon farkının yarısının alınmayacağını, peşin ödemenin yanı sıra taksitler halinde ödeme imkanının da tanındığını belirtti.

    Son başvuru tarihi 31 Ekim 2016

    OTSO Meclis Başkanı Ufuk Ünal, “Vergi affı ve yapılandırma kararını destekliyoruz. Bu yapılandırma iş dünyasına olumlu etki edecektir. Hatta vergi ve SGK borçları sebebiyle iş hayatından çekilen iş adamları ve esnafların tekrar iş hayatına dönmesini sağlayacaktır. Bu durumda olan esnaf ve iş adamlarımız bu fırsatın acele istifade etsinler” diye konuştu.

    Ünal, kanun kapsamında borcunu peşin ya da taksitli ödemek isteyenlerin 31 Ekim 2016 tarihine kadar başvurabileceğini, borcunu peşin ya da taksitli ödemek isteyenlerin ise ilk ödemeyi 2 Ocak 2017 tarihine kadar yapabileceğini kaydetti.

    “Borcunu düzenli ödeyenler ödüllendirilmeli”

    Ünal, önemli bir konuya da parmak basarak, SGK ve vergi borçlarını düzenli ödeyenlerin de ödüllendirilmesi gerektiğini kaydetti. Ünal, ”Altını çizerek söylemek gerekirse, bu tür yapılandırma dönemlerinde SGK ve vergi borçlarını düzenli ödeyen sanayici, iş adamları ve esnafa en azından SGK ve vergi indirimi yapılan ödüllendirilmelidir. Sembolik bile olsa indirim yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

  • 28 Şubat mağdurlarından hükümete çağrı

    Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde bir araya gelen ’28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler İnisiyatifi’ üyeleri, 28 Şubat’ta yakınlarının mağdur edildiklerini iddia ederek yeniden yargılama talebinde bulundu.

    Öğle saatlerinde Siverek T Tipi Kapalı Cezaevi önünde bir araya gelen inisiyatif üyelerine HÜDA-PAR yöneticilerinin destek verdiği kalabalık grup, 28 Şubat’ta mağdur edilen yakınlarının yeniden yargılanması için basın açıklaması yaptı.

    Toplanan kalabalık adına basın açıklamasını okuyan Rumeysa Fidancı, yakınlarının haksız yere mağdur edildiğini öne sürdü. Fidancı, “Siyasallaşan yargı, 28 Şubat sürecinden günümüze ETÖ ile FETÖ arasında el değiştirmiştir. Sonuçta her ikisi de dindar kesimlere zulmetmiş, tutuklamış, ağır cezalara mahkum etmiştir. Hak ve hukukun ayaklar altına alındığı Türkiye’de binlerce dindar insanın FETÖ’den dolayı yaşadığı mağduriyet bugün daha net olarak görülüyorken, hükümet yetkililerinin bu mağduriyetleri görmezden gelmesi düşündürücüdür” diye konuştu.

    HÜDA-PAR Şanlıurfa İl Başkanı Lokman Yalçın hükümet yetkililerine seslenerek, “Af değil, yeniden yargılama istiyoruz. Yeniden yargılama yolu açılarak, mağduriyetler giderilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Yaklaşık 1 saat süren açıklama olaysız bir şekilde sona erdi.

  • Bahçeli’den Terörizmle Mücadelede Hükümete Destek

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hükümet çekinmesin, terörizmle mücadelede milli ve ahlaki politikalar takip ettiği sürece Milliyetçi Hareket Partisi destekçisi, Türk milleti her zaman duacısıdır” dedi.

    MHP lideri Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmada bir yanda PKK, diğer yanda ise IŞİD’in Türkiye’yi ablukaya aldığını vurgulayarak, “Doğu ve Güneydoğu illerimizde asayiş ve güvenlik sıfırdır. Hiç kimsenin can güvenliği garanti değildir. Sınır ötesinden ateşlenen ve yer çekiminden dolayı düştüğü dalga geçer gibi söylenen roketlerin ne zaman can alacağı, bombaların ne zaman patlayacağı belirsizdir. Türkiye Ortadoğu’daki tüm istikrarsızlıkları ithal etmiş durumdadır. Siyasetten ekonomiye, sosyal ve kültürel hayattan ticaret, sanat ve spora kadar zarar görmemiş, zaaf geçirmemiş hiçbir alan hemen hemen kalmamıştır. Terörizm çok cepheden ülkemize yüklenmektedir. Maalesef iktidardaki dağınıklık ve koordinasyon eksiklikleri endişelerimizi daha da artırmaktadır. Terör Bursa’dan Manisa’ya, Giresun’dan Mardin’e, İstanbul’dan Kilis’e kadar girmedik, etki etmedik, provokasyon yapmadık yer ve bölge bırakmamıştır” diye konuştu.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİN ESAS AMACI ÖNCE VATANINI VE MİLLETİNİ KORUMAKTIR, DİĞER GAYELER İKİNCİ PLANDA OLMALIDIR”

    Sınır ötesi kaynaklı tehlikelerin fazlalaştığını kaydeden Bahçeli, “PKK ve IŞİD saldırılarını eş zamanlı düzenlemektedir. Bu olaylar karşısında Dışişleri Bakanı geçen haftaki bir demecinde şöyle demiştir; ’Bizim esas amacımız 98 km’lik Menbiç bölgesini IŞİD’ten temizlemektir.’ Sayın Bakan sanıyorum düşünmeden konuşmuş, telaşının kurbanı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin esas amacı önce vatanını ve milletini korumaktır, diğer gayeler yalnızca ikinci planda olmalıdır. Madem iş bu noktaya gelmiştir, madem Menbiç’in IŞİD’ten temizliği yapılacaktır, o halde beklenen nedir, bu zaman kaybı niyedir? Afrin-Cerablus arasındaki bölgenin IŞİD’ten temizlendikten sonra PYD’ye teslim edilmeyeceğinin bir teminatı var mıdır? Dışişleri Bakanı, ABD ile Menbiç bölgesinin kapatılması konusunda anlaştıklarını, sınırlarımıza Mayıs ayı içinde 90 km menzilli topçu roket sistem bataryası konuşlandıracaklarını söylemektedir. Demek ki Türkiye, milli bekasının parametrelerini başka ülkelerin inisiyatifine terk etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir. Milli, üniter ve güçlü bir devlet sınırlarını hiç kimsenin himmet ve desteğine ihtiyaç duymadan koruyacak, siyasi tasarruf ve stratejilerini bizzat kendisi tayin edecektir. Türk milleti kendi söküğü varsa kendi dikecek, kendi göbek bağını kendi kesecek dirayet ve tecrübeye haizdir. Türkiye’nin sınır emniyetini temin edebilmek için ABD’ye el açılması, avuç ovuşturulması onur kırıcı, yürek yaralayıcıdır. Ve kabulü de mümkün değildir. AKP’li Dışişleri Bakanı, IŞİD’i bölgeden arındırmak için ılımlı muhalefete hem karadan hem de havadan destek verilmesinden bahsetmektedir. IŞİD’in roket ve füzelerine karşı yalnızca obüs toplarıyla karşılık verilip bir tek savaş uçağımızı dahi kaldıramazken, sözü edilen desteğin nasıl olacağı muammadır. Almanya’ya İncirlik’ten üs verilmesiyle ilgili haberler bize göre üzerinde durulması gereken bir başka mahsurlu ve pürüzlü konudur. Merkel’in Türkiye’ye niçin sık sık geldiği de böylece netleşmiştir. Almanya Başbakanın mülteci kamplarını ziyareti aslında gerçek niyetin örtülmesinden başka bir şey değildir. Görüldüğü kadarıyla Merkel, İncirlik’e yerleşebilmek için vize muafiyetiyle birlikte parasal imkanları havuç olarak kullanmaktadır. Üzüntümüz, AKP’nin bu oyuna gelmesi, bu tuzağa düşmesidir” şeklinde konuştu.

    “ORTADOĞU’NUN ENERJİ KAYNAKLARINDA VE JEOPOLİTİK AVANTAJLARINDA KİMİN GÖZÜ VARSA TÜRKİYE ÜZERİNDE HESAP YAPMAKTADIR”

    Ortadoğu’nun enerji kaynaklarında ve jeopolitik avantajlarında kimin gözü varsa Türkiye’nin üzerinde hesap yaptığına dikkat çeken Bahçeli, “24 Kasım 2015 tarihinde Rusya’yla içine girdiğimiz kriz, hemen yanı başımızdaki hadiselere müdahil olmamızı engellemektedir. IŞİD’e havadan bir tek sorti yapamayışımızın nedenleri de burada aranmalıdır. Hükümetin elinde sınır ötesi harekât için kapı gibi tezkere vardır. Vatanımıza kast eden hainlerin ve canilerin inlerinde, üredikleri bataklıklarında imha edilmesinin önünde hukuken mani bir hal de yoktur. Türkiye Cumhuriyeti meşru müdafaa konusunda hiçbir odak veya güçten izin ve icazet almayacak, aksini düşünenler de ancak havasını alacaklardır. Vakit geç olmadan, toprak bütünlüğümüze, tarihi hak ve çıkarlarımıza, insan varlığımıza düşmanlık yapan hangi pis örgüt varsa hepsinin cezası verilmeli, toptan yok edilmelidir. Türkiye kudretli bir devlettir; pısırıklıkla, korkaklıkla, başkalarının müsamahasına sığınarak bu aziz vatanı, bu büyük milleti geleceğe taşımak hayaldir. IŞİD neredeyse bulunup tepelenmeli, PKK nereden nemalanıp takviye alıyorsa oralar işaretlenip tümden kurutulmalıdır. Biz kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Türk polisinin her zaman yanında ve arkasındayız. Hükümet çekinmesin, terörizmle mücadelede milli ve ahlaki politikalar takip ettiği sürece Milliyetçi Hareket Partisi destekçisi, Türk milleti her zaman duacısıdır” ifadesini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu Rize’den Hükümete Çağrıda Bulundu

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki günlük Rize ziyaretinin ikinci gününde katıldığı Çay Forumu’nda tam demokrasinin uygulanması için hükümet ile iş birliğine hazır olduklarını ifade ederek “CHP olarak tam demokrasiye geçmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Getirin birlikte yapalım “dedi.

    Kılıçdaroğlu, Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen Çay Paneli-Forumu’nda yaptığı konuşmasında, çay sektörünün sorunlarının akıllı adamlar tarafından çözülebileceğine vurgu yaparak “Bu işi akıllı adamlara devretmek lazım. Eğer Türkiye’yi bugün içinde yaşadığı sorunlardan arındıracaksak Türkiye’yi de akıllı adamlara teslim etmemiz gerekiyor. Cebini düşünmeyen, siyaseti zenginleşme aracı olarak görmeyen, halkını, vatandaşını, fakiri ve garibi düşünen bir siyaset anlayışı ihtiyaç var. Size bir komplo kurulmak isteniyor. Bir çay kanunu hazırlanıyor. Kim hazırlıyor belli değil. Sizi bezdirecekler. Siz de diyeceksiniz ki ’lanet olsun ne yaparsanız yapın’ Size sözüm söz ben bun izin vermeyeceğim. Çayı bu bölgeye CHP getirdi. 1924 yılında Çay Yasası çıktı. Sosyal devlet nedir biliyor musunuz? Varlıklı insanlar için hiçbir anlamı yoktur. Sosyal devlet toplumun yoksul kesimi için vardır. Bir aile geçiremiyorsa onun geçinmesini sağlayacak devlet sosyal devlettir” diye konuştu.

    “ÇAY STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR”

    Kılıçdaroğlu, konuşmasında çayın stratejik bir ürün olduğunu belirterek “Çayın gelişmesi için Zihni Derin büyük çabalar göstermiş. Çayınız oldu, fabrikalar kuruldu, üretim oldu, ÇAYKUR kuruldu. ÇAYKUR’u şimdi kapatma arayışındalar. FİSKOBİRLİK vardı. FİSKOBİRLİK bugün var mı? Adı var kendi yok. Aynı oyunu ÇAYKUR’da da oynamak istiyorlar. 210 bin aile çay ile geçiniyor. Bu ailelerin başka bir gelir kaynağı yok. Çay bu bölge için stratejik üründür. Çay dışında başka ürün ekilemez. Sosyal devletin bu konuda dikkatli ve tutarlı politikalar geliştirmesi lazım. Akıllı insanların bu işi iyi yönetmesi lazım. Çayın tüm bölgeye katkısı 5 milyar TL. Çok büyük bir rakam değil. Hane başına bakıldığında sembolik bir miktar düşüyor. 78 milyona çay üretiyorsunuz, 10 bin TL civarında bir para kazanıyorsunuz. 1983’de özel sektör işletmeleri de üretime başladı. Biz karşı değiliz. O da olacak. İşçiler çalışacak. Kimse zarar etmek için fabrika kurmaz. Hem özel sektör kazanacak hem üretici kazanacak. Ama önceliğimiz üreticinin kazanmasıdır. Alın teri döken o. Emek harcayan o. Önce onun kazanması lazım” diye konuştu.

    “KAÇAK ÇAYI TOPLAYIP YAKACAĞIZ”

    Kılıçdaroğlu,iktidarları döneminde ele geçirecekleri kaçak çayları toplayıp meydanlarda yakacaklarını da ifade ederek şunları söyledi:

    “Çay üretimde dünyada 5. sıradayız. Bu bölgenin çayı dünyanın en kaliteli çayı. Bu bölgenin çayına kar taneleri düşer. Diğer bölgelerde bu yoktur. Böcek barındırmadığından kimyasal ilaç da kullanılmaz. Buna rağmen niye geri kalıyoruz. Çünkü akıllı insanlar bu işi yönetmediği için. Dünyanın en kaliteli çayını üreteceksiniz dünyanın bundan haberi olmayacak. Önce çayın kutusundan başlayıp Rize’nin çayını bir dünya markası haline getireceğiz. Türkiye’ye 50 bin ton kaçak çay geliyor. Size sözüm söz CHP iktidarında nerede kaçak çay bulursak meydana yığıp yakacağız. Biz kendi çiftçimizin alın tarihi başkasına peşkeş çektirmeyiz. Üretici alın teri döküyor, birileri gelip ’kaçak çayımız var’ diyor. Biz üretiyoruz. Neden kaçak çay gelsin. Buna özellikle izin veriliyor. Kaçak gelen diğer mallara el koymuyor mu devlet. Neden kaçak çaya izin veriyor. Bunun düşünmenizi istiyorum. Çay paketleme fabrikası, çay nerede üretiliyorsa orada olması lazım. Çayla ilgisi olmayan yerlerde paketleme fabrikaları var. Nedir bu kaçak çay paketleme fabrikasıdır. Onların tümünü kapatacağız. Paketleme fabrikası kuracaksan çay üreten yerde kuracaksın.“

    TAM ANAYASA İÇİN İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI

    Kılıçdaroğlu, konuşmasında tam ve 1. sınıf demokrasi için hükümet ile iş birliğine hazır olduklarını açıklayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Geçtiğimiz gün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Türkiye İnsan Hakları Raporu yayınlandı. AB Parlamentosu da. İki raporda da Türkiye için çok sert eleştiriler var. Bu iki ülke düşmanımız değil, AB için mücadele ediyoruz. Tam üye olacağız diyorum. Ama diyorlar ki ’Tam üye olacaksınız bu standartlara uyacaksınız’. Ben de sayın Davutoğlu’na bir çağrı yaptım. Rizeliler’in önünde çağrımı yineliyorum. Bu ülkeye tam demokrasi getireceksek Cumhuriyet Halk Partisi buna hazırdır. Getirin kardeşim. Hiç geciktirmeden getirin, CHP olarak tam demokrasiye geçmek için sonuna kadar destek verecek, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunu şunun için söylüyorum. Ben de adım gibi biliyorum ki getiremeyecekler ama diyecekler ki ’Biz getirecektik ama CHP engel oluyor” diyecekler. Gayet açık söylüyorum. Sayın Davutoğlu tam demokrasi için uygar bir ülkede olduğu gibi 1. sınıf demokrasi standartları için, Yani Türkiye Cumhuriyeti insanı 1. sınıf demokrasiyi hak ediyor. 3. sınıf demokrasiyi hak etmiyor. 1. sınıf demokrasiyi getirin hep birlikte yapalım.“

    Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından karayolu ile Trabzon’a gitmek üzere Rize’den ayrıldı.