Etiket: Hücre

  • (Özel Haber) Mültecilerin yeni kaçış yöntemi ‘hücre evi’

    Yunanistan ve Bulgaristan’a kara sınırı nedeniyle ‘Avrupa’ya umut yolculuğunun’ kilit şehri Edirne’de, Emniyet Müdürlüğü ekipleri mültecilere adeta göz açtırmıyor. Sabaha karşı yapılan operasyonda 2+1 evi hücre evine çeviren 20 kaçak mülteci kıskıvrak yakalandı.

    Ülkelerindeki iç savaş ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Avrupa hayaliyle Türkiye’ye gelen kaçak mülteciler, deniz yolunda İzmir’i, karayolunda ise Edirne ve Kırklareli’ni güzergah olarak kullanmaya devam ediyor. Denizde ve karada yaşanan onca mülteci facialarına rağmen, Avrupa’yı umut kapısı olarak gören mülteciler, yakalanmamak için farklı yöntemler uygulamaya çalışıyor. Toplanma, barınma ve hazırlık evleri oluşturmaya çalışan mülteciler, daha sonra küçük gruplar halinde yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmaya çalışıyor.

    Polisin ‘dur’ ihtarından koşarak kaçtılar

    Suriye, Cezayir, Fas gibi ülkelerden yasa dışı yollarla Türkiye’ye giren ve Edirne’de bir evi hücre evine çeviren mülteciler, polis ekiplerinin dikkatli ve titiz çalışması sonucu kıs kıvrak yakalandı. Dün gece sabah saat 04.00 sıralarında Dilaverbey Mahallesi civarında devriye görevi yürüten ekipler, mülteci olabileceklerinden şüphelendikleri yaya olan bir gruba kimlik kontrolü yapmak istedi. Polisin ‘dur’ ihtarına uymayan şüpheliler, koşarak ara sokaklar izlerini kaybettirdiklerini düşündüler. Edirne Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin dikkatli ve titiz takipleri sonucu yaya olarak kaçan mültecilerin aynı mahalle içerisinde bulunan bir eve giriş yaptıkları tespit edildi.

    2+1 evi hücre evine çevirdiler: tam 20 mülteci çıktı

    Polis ekiplerinin, söz konusu adreste aldığı geniş güvenlik önlemleri ve takviye ekiplerinin gelmesi ile birlikte, operasyon başladı. İzlerini kaybettirdiklerini düşünen mülteciler, polisin baskınıyla büyük bir şok yaşadı. 2+1 ev içerisinde toplam 20 mülteci kıs kıvrak yakalandı. Ev içerisinde yapılan kontrollerde yere yayılmış onlarca yatağın olduğu ve sağlıksız koşullarda mültecilerin barınmaya çalıştığı tespit edildi. Yapılan kimlik kontrollerinde pasaport ve gerekli evrak ibraz edemeyen mülteciler, Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi’ndeki sağlık kontrollerinin ardından Edirne Valiliği İl Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edildi.

  • Miraç’ın yeniden yürüyebilmesi için kök hücre tedavisi gerekiyor

    Geçirdiği Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas hastalığı yüzünden tekerlekli sandalyeye mahkum olan 9 yaşındaki Miraç Aydın’ın tekrar yürümesi için Hindistan’da yapılacak kök hücre tedavisine ihtiyaç duyuluyor.

    Daha önce yürüyerek gelip gittiği Hasan Ali Yücel İlkokuluna, ilerleyen hastalığı yüzünden bu yılki eğitim öğretim yılına tekerlekli sandalye ile gidip gelmek zorunda kalan Miraç Aydın için Trabzon Valiliği yardım kampanyası için onay verirken, aile şimdi oğullarının yürüyebilmesi için hayırsever vatandaşların desteğini bekliyor.

    Yaklaşık 1 aydın tekerlekli sandalye ile okula gidip geldiğini belirten Miraç Aydın en büyük hayalinin polis olmak olduğunu belirterek özellikle matetamik dersini çok sevdiğini söylüyor.

    Anne Sevil Aydın, oğlunun hastalığını 1,5 yaşında iken öğrendiğini ve hiç düşünmedikleri tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldıklarını ifade ederek bu zamana kadar fizik tedavi ile geldiklerini söyledi.

    “Ergenliğe girip boyu uzamaya başlayınca yürüme yetisini kaybetti”

    Oğlunun artık desteksiz yürüyemediğini kaydeden anne Aydın, “Miraç kas hastası. Hastalığını 1 buçuk yaşındayken öğrendik. Bu zamana kadar Türkiye’de ve Dünya’da hastalığın tedavisi bulamadık. Yüzme ve fizik tedavi ile bu zamana kadar geldik. Miraç 4 ayına kadar yürüyordu. Tekerlekli sandalye hayatımızda yoktu. Ergenliğe girdikçe, boyu uzadıkça Miraç artık düşmeye başladı ve yürüme yetisini kaybetti. Biz bu durumu tamamen tahlillerle öğrendik. Tahlilleri yüksek çıkınca tahlil sonuçlarını Ankara’ya gönderdik. DNA’sına bakıldı ve 49’uncu ve 50’inci kromozomlarının kırık olduğunu öğrendik. Aslında biz, 1,5 yaşından beri bu hastalığı biliyoruz. Türkiye’de bu hastalıkla uğraşan bir sürü aile var. Buna rağmen kimse sesimizi duymuyor bizi görmüyor. Çünkü çok azız. Türkiye’de artık bir şeyler olması gerekiyor. Miraç’ı bir ay önce tekerlikle sandalyeye koyduk. Okul da rahat olsun eğitimine devam edebilsin diye. Çünkü Miraç artık desteksiz yürüyemiyor. Rize ve ilimizde bizimle aynı durumda olan hastalar var. Türkiye genelinde 5 bin kadar kişi bu hastalıkla mücadele ediyor” dedi.

    “Umudumuz Hindistan’da yapılacak kök hücrede”

    Tek umutlarının Hindistan’da yapılacak kök hücre tedavisinde olduğunu ve bununla ilgili yardım kampanyası başlatıldığını kaydeden anne Aydın, “İstabul’da DMD’nin merkezi var oraya üyeyiz. Dernekte bize, Hindistan’da böyle bir kök hücre tedavisi olduğu ve çocuklarımızın 1-2 yıl daha var olan becerilerini yitirmemesi için gidilmesi gerektiği söylendi. Bu tedaviye giden ailelerimiz var. Yani şu an stabil durumlarını korusunlar bu bile yetiyor. Çünkü ilerisi bizim için daha kötü. Biz önce hastaneye başvuru yaptık. Tahlillerimizi gönderdik. Sonra Hindistan’dan davetiyemiz geldi. Biletlerimizi aldık. Bu yüksek bir meblağ. Bizim öyle bir bütçemiz yok. Eşim asgari ücretle çalışan bir işçi” diye konuştu.

    Miraç’ın tedavisi için şu an 150 bin TL gerekli

    Miraç’ın tedavisi için şu an 150 TL’nin gerekli olduğunu belirten anne Aydın, “ Hindistan’a üç sefer gitmemiz gerekiyor. Miraç’ın şuanda tedavi için 150 bin liraya ihtiyacı var. Bize Valilik tedavisi için bu meblağa ihtiyaç var dedi. Biz asla öyle bir talepte bulunmadık. Bize Valilik tarafından yasal verilen kâğıtta yazan miktar 150 bin lira. Bir yardım kampanyası başlattık. Sosyal medya da bunu yayınlamak için valilikten izin aldık. Derneklere, hastanelere bildirerek kampanyamızı başlattık. 1 hafta önce kampanyamız başladı. Allah kimseyi evladıyla sınamasın. Kimsenin evladına böyle ağır bir yük vermesin. 1 kızım daha var o sağlıklı bir hastalığı yok. Oğlumun hastalığı öğrendiğim an çok şaşırdım. Çünkü ailemizde böyle bir durum yok” şeklinde konuştu.

    “Polisliği çok seviyorum”

    Derslerinin çok iyi olduğunu ve en büyük hayalinin ise polis olmak olduğunu belirten Miraç Aydın, “4. sınıfa gidiyorum. Derslerim çok iyi. En çok matematik dersini seviyorum. Çünkü çok eğlenceli. İlerideki hedefim polis olmak. Çünkü polisliği seviyorum. 1 aydır tekerlekli sandalye ile yürümeye başladım. Daha önce yürüyebiliyordum. Arkadaşlarım sandalyem ile beri sürüyorlar onlarla oyunlar oynuyorum” dedi.

    Dede Osman Usta da torunun durumuna çok üzüldüğünü belirterek, “Torunumda kas hastalığı var. Kasları gelişmiyor. Ailede herhangi bir sorun yok. Çok üzgünüz sağlığına kavuşmasını isteriz. Umut ediyoruz ki iyileşecek. Bize yardım edilirse çok iyi olur. Özellikle milletvekillerimizden yardım istiyoruz” dedi.

    Öte yandan doktorlar, Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas hastalıkları arasında en sık karşılaşılan hastalık olduğunu sadece erkek çocuklarda görüldüğünü belirttiler.

  • Çelik: “Alzheimer olan birinde hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş yavaş küçülür”

    SAKARYA (İHA) – Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yahya Çelik, “Alzheimer hastalığında hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş yavaş küçülür” dedi.

    Adatıp Sağlık Grubu hastanelerinden Özel Adatıp Sakarya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yahya Çelik, Dünya Alzheimer Günü vesilesiyle hastalık hakkında bilgiler verdi. Çelik konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Hastalık başlangıçta sinsi bir unutkanlıkla başlayabileceğinden, yaşlılıkta izlenen unutkanlık normal olarak görülmemelidir. Alzheimer hastalığında başlangıçta hafif bir unutkanlık vardır. Örneğin hasta evde para veya eşyalarını koyduğu yeri, randevularını, ocağın altını, bakkaldan alacaklarını unutmaya başlar. Günlük yaşam aktivitelerini önceden kolayca yapabilirken zorlanmaya başlar. Araba kullanma, elektronik eşyaları ve diğer beceri gerektiren aletleri kullanmada yetersizlik, fatura ödemelerini unutma gelişir. Eski olayları çok iyi hatırlarken zamanla unutkanlık giderek artar ve hasta yeni olayları hiç kaydedemeye başlar. Örneğin; 5 dakika önce sorduğu soruyu tekrar tekrar sorabilir. Torunlarının isimlerini unutabilir. Hasta yakınları sıklıkla “Ne unutkanlığı, 40 yıl öncesini cin gibi hatırlıyor” diye konuştu.

    “Evin yolunu bulamama”

    Gençlerde görülen unutkanlığın altından sıklıkla modern yaşam tarzının getirdiği ruhsal sıkıntılar ve hastalıkların çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Yahya Çelik; “Eğer unutkanlığı olan bir yaşlı, iyi bildiği yolları bulamıyorsa, daha önceden dolaştığı yerlere artık gidemiyorsa, evin yolunu bulamayıp kayboluyorsa ya da evin yolunu aramaktan dolayı eve geç geliyorsa, evin içinde odaları karıştırıyorsa, bunlar da Alzheimer hastalığı ile ilişkili bulgular olabilir. Hastalar, uğraş ve hobilerini terk edebilir. Örneğin bir hasta arkadaşları ile briç oynamayı bırakabilir. Karmaşık alet kullanımı zorlaşır. Para hesabında güçlük olabilir. Bankamatikten para çekmek hastalar için çok zor bir şey haline gelebilir. Bunlar ile beraber bir takım psikiyatrik bulgular da olabilir. Hastalar, olmayan şeylerden bahsedebilir, onları gördüğünü, işittiğini söyleyebilir. Her ne kadar hastalıkta birçok bulgu olsa da en önemli bulgu giderek artan bir unutkanlıktır” ifadelerini kullandı.

    “Alzheimer’in nedeni bilinmemekte”

    Alzheimer hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini belirten Çelik, “Alzheimer hastalığı henüz nedeni tam olarak bilinmeyen bir süreçle beyin hücrelerinin beklenenden daha erken ölmesi nedeniyle olmaktadır. Yaşla beraber her kişide beyin hücre ölümü olmaktadır ama Alzheimer hastalığında bu süreç çok hızlı ve erken olmaktadır. Hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş yavaş küçülür. Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, bir kanser de değildir. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de, ileri yaş, geçmişte yaşanmış depresyon, damar hastalıkları (Kalp krizi, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, kolestrol yüksekliği gibi), geçmişte yaşanmış ciddi kafa yaralanmaları, düşük eğitim düzeyi, APOE4 denilen bir genetik testin varlığının ve bazı durumların hastalığa yakalanma riskini arttırdığı gözlemlenmiştir. Hastalıkta ortalama süre 8 yıldır. Buna karşın bazı hastalarda hastalık çok yavaş ilerlerken bazılarında da kısmen daha hızlı ilerlemektedir. Hastalık erken, orta ve ileri evre olarak 3 evreye ayrılabilir” diye konuştu.

  • MEÜ’de Kök Hücre ve Rejeneratif Tıp Sempozyumu

    Mersin Üniversitesi (MEÜ) Kök Hücre Birimi (MERKÖK), Türk Farmakoloji Derneği ile Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Çalışma Grubu işbirliğinde ’Kök Hücre ve Rejeneratif Tıp Sempozyumu’ düzenlendi.

    MEÜ Tıp Fakültesi Türkan Saylan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumda konuşan MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, gelecekte sadece medikal tedavi değil, alternatif tedavi yöntemlerinin de çıkacağını söyleyerek, “MERKÖK ve birçok birime rektörlük olarak katkı sağlamaya çalıştık. Bundan sonra da desteğimiz devam edecek” dedi.

    “MERKÖK 2011 yılından itibaren faaliyette”

    MERKÖK oluşumunun Rektörlük ve Tıp Fakültesi desteğiyle 2011 yılında oluştuğunu belirten MERKÖK Başkanı Prof. Dr. Eyüp Naci Tiftik ise, “Çok alanlı bir konu olan kök hücreyi her aşamada inceleyebilmek için elimizde olan bütün imkanlardan yararlanmaya çalışıyoruz. Toplantı sayesinde bu konuda kullanılan bazı kavramlara netlik gelecek ve yeni tedavi olanaklarına da kapı aralanması için çok güzel konuşmalar bulacağız. Alandaki sorunlar dile getirilip çözümler üzerine yoğunlaşacağız” ifadelerini kullandı.

    “Piyasadaki ilaçlar biyoteknolojik olacak”

    Yakın zamanda piyasada kullanılacak olan ilaçların biyoteknolojik olacağını vurgulayan Türk Farmakoloji Derneği Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Çalışma Grubu Başkanı Kansu Büyükafşar, “Bildiğiniz gibi insan ilaç olarak ilk bitkileri ve mineralleri kullanmıştır. Sanayi devrimi sonrası ilaçların bir çoğu total sentezle ya da yarı sentezle elde edilebilir olmuştur. Günümüzde rekombinant DNA teknolojisinin gelişmesiyle hücre kökenli ilaçların, hücrenin kendisinin ve hücreden elde edilen ürünlerin bugün ilaç olarak kullanıldığını görmekteyiz. Yakın zamanda piyasada aktif kullanılacak ilaçların biyoteknolojik ilaçlar olacağını göreceğiz. Bizde bu alanda kendimizi geliştireceğiz” şeklinde konuştu.

  • Vali Ali Hamza Pehlivan kök hücre ve kan bağış standını ziyaret etti

    Vali Ali Hamza Pehlivan, Kök Hücre ve Kan Bağış standını ziyaret ederek bağışta bulunanları, hayat kurtarmaya yönelik bu değerli örnek tavırlarından dolayı tebrik etti.

    Kızılay ve Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereğince ülke çapında Kök Hücre Bağışçı sayısını artırmaya yönelik hayata geçirilen Kök Hücre Bağışı kampanyası hakkında Kök Hücre Bağışçı Kazanım Uzmanı Mustafa Ünver’den bilgiler alan Vali Pehlivan kan bağışında bulunan vatandaşlarla sohbet etti.

    Kendisinin de gönüllü bağışçı olduğunu ifade eden Vali Pehlivan kampanyaya destek veren vatandaşlara teşekkürlerini bildirdi. Vali Pehlivan Bayburt Valiliği ve şahsi olarak Kızılay çalışmalarına her türlü desteği bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada vermeye devam edeceklerini belirtti. Vatandaşları kutlayan ve gönüllü bağışçı olmak için gösterdikleri ilgiye teşekkür eden Vali Pehlivan kendisine eşlik eden heyetle yaptığı değerlendirmelerin ardından ziyaretini sonlandırdı.

    Vali Ali Hamza Pehlivan’a ziyareti sırasında Kızılay Bayburt Şube Başkanı Fikret Akson, Kızılay Doğu Anadolu Bölge Kan Merkezi Kök Hücre Bağışçı Kazanım Uzmanı Mustafa Ünver ve dernek gönüllüleri eşlik etti.

    Kızılay ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında düzenlenen bağış kampanyalarıyla ülke çağında Kök Hücre Bağışçı sayısının artırılması hedefleniyor.