Etiket: Hitap

  • Başbakan Yardımcısı Canikli, Trabzon’da üniversite öğrencilerine hitap etti

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye’nin 2002 öncesinde bütçesinin faize aktarıldığı paraların bugün artık yatırıma harcadığını belirterek, o dönemlerde yüzde 43 seviyelerinde olan faiz oranının yüzde 9 seviyesine indiğini söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğrenci Konseyi’nce organize edilen “Gelişen Türkiye’nin yakın ekonomik tarihi’ konulu söyleşiye katıldı. Burada gençlere hitap eden Canikli, iktidara geldikleri 2002’den bu yana faiz oranlarının yüzde 43 seviyelerinden yüzde 9 seviyesine indiğini belirterek, “2002 yılı bütçesine baktığımız zaman toplam bütçe harcama rakamlarının 100 liranın 43 lirası bütün harcamaların yüzde 43’ü faiz harcaması olarak aktarılıyordu. Yani faiz ödemesine gidiyordu. Geriye kalan 80 milyonun ihtiyaçlarına aktarılıyordu. 2002 rakamlarıyla 119 milyar liralık toplam bütçe büyüklüğünün yüzde 43’nün aktarıldığı toplam kişi sayısı da 200 bin civarındaydı. 200 bin kişiye yani 43 lira aktarılıyor. 80 milyon kişinin ihtiyaçları için de 57 lira aktarılıyor. Tablo bu. 1980 yılının ortalarından itibaren bütçe içerisinde faize ödenen rakam sürekli artmış. Sadece 1997 yılı hariç. 1986’lı yıllarda yüzde 9-10 ile başlamış, en son biz devraldığımızda yüzde 43’e kadar çıkmış ve artış devam ediyordu. Devlete borç verenler sınırlı sayıda kişi ya da kuruluşlar ve şirketler. Bunun içerisinde yerli ve yabancılar da var. Yani vücudu burada kalbi dışarıda olanlar. Ülkenin neredeyse tüm kaynakları bunlara aktarılıyordu. Zenginlere, para babalarına ve ağalara aktarılıyordu ve bunların önemli bir bölümü de yurt dışında yaşıyordu. 2002’de devraldığımız bu bütçe yapısı aynen kalmış olsaydı bu gün itibariyle yani 2017 bütçesinden 150 milyar lira daha fazla faize aktarılacaktı. Sadece bir yılda 150 milyar eski parayla 150 katrilyon lira. Bununla Trabzon’a 170-180 tane yeni havaalanı yapılabilirdi. Bu inanılmaz bir rakam. Eğer o oran aynen korunmuş olsaydı 2017 bütçesinden 150 milyar lira daha fazla kaynak faiz geliri elde edenlere zenginlere aktarılmış olacaktı. Bugün bu para 2017 bütçesinde artık onlara aktarılmıyor. 43 olan rakam şu anda 9 düşmüş durumda. Kavganın nedeni bu işte. İçerdeki dışarda da kavganın nedeni bu. Bu kaynaklar kime aktarılacak kavgasıdır” dedi.

    “2002 ve öncesi bütçelerin önemli bir kalemi çiftçiye, üreticiye değil, faizciye aktarılıyordu”

    2002 ve öncesi bütçenin önemli bir kısmının faize aktarıldığını kaydeden Canikli, “Şimdi bakıyorsunuz 2002 ve öncesi bütçelerine, önemli bir kalem çok ciddi bir kalem çiftçiye değil, üreticiye değil, faizciye aktarılıyor. Demek ki o hükümetler faizcileri seviyor, para babalarını, zenginleri seviyor. Çifçiyi sevse çiftçiye aktarır, memuru sevse memura aktarır, üreticiyi sevse üreticiye aktarır. Tablo bu. Bu kaynaklar daha önce 2017 rakamlarıyla yaklaşık 150 milyarlık bir kaynak faiz sektörüne aktarılmıyor gerçek sahibi millete aktarılıyor. Yatırıma aktarılıyor, hepsine aktarılıyor. 2002 yılında engelli vatandaşlarımız için ayrılan 1 kuruş kaynak yoktu. Hiçbir ödeme yok. Şu anda 2017 bütçesinden 20 milyar lira kaynak aktardık karşılıksız hibe. 60 milyar lira düşük gelir grubunda olan vatandaşlarımıza yani fakir gruba ya karşılıksız sosyal devlet politikası çerçevesinde aktarıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız 2002 yılındaki seçim çalışmalarında söylemişti, o belirli kesimlere aktarılan bütçeden kaynaklar, hortum bu ifadeyi kullanmıştı millete aktarılacak demişti işte yöntem bu. Bunun hayata geçirilmesidir bu. Türkiye için sömürü mekanizması çok büyük oranda ortadan kaldırılmıştır” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından Canikli’ye isminin yazılı olduğu Trabzonspor forması hediye edildi.

  • Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, AK Partililere hitap etti

    Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, AK Parti Balıkesir teşkilat üyeleri ile beraber yediği akşam yemeğinde Cumhurbaşkanlığı hukümet sisteminin Türkiye için önemine vurgu yaptı.

    AK Parti Balıkesir teşkilat üyeleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. AK Parti Balıkesir Milletvekilleri Kasım Bostan, Mahmut Poyrazlı, Sema Kırcı, Ali Aydınlıoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı A.Edip Uğur ilçe belediye başkanları ve çok sayıda teşkilat üyesinin bir araya geldiği yemekte açılış konuşmasını AK Parti Balıkesir İl Başkanı Hasan Demiraslan yaptı.

    Büyükşehir Belediye Başkanı A.Edip Uğur ve Milletvekileri adına selamlama konuşması yapan Ali Aydınluoğlu’nun ardından teşkilat üyelerine seslenen Bakan Işık “AK Partiyi kuran irade aslında Recep Tayyip Erdoğan ve onun çalışma arkadaşlarının iradesi değildi tek başına. AK Partiyi kuran irade milletin iradesiydi, bunun geçici bir heves olmadığını milletimiz AK Parti’yi sahiplenerek gösterdi. 3 Kasım seçimlerine genel başkanın milletvekili adayı olamadığı bir süreçte seçime gittik. Engellediler de ne oldu millet sandıkları patlattı. Siz halkın iradesine demokrasi dışı yöntemlerle halkın size vereceği cevap açıktır. İktidara geldik demokrasi dışı vesait odaklarıyla uğraşıyoruz. 16 Nisan bütün bu süreçlerle bağlantılı, bütün bu teşkilatımızın bizzat yaşayarak bilen bir arkadaşınızım. Türkiye’de 7 yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Gerekli değişiklikleri yaparak 21 Ekim’de de referanduma gittik halkımızın yüzde 70’i evet diyerek artık cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesini onayladı. Aslında 21 Ekim tarihi Türkiye’de parlamenter sistemin hukuken bittiği tarihtir. Bunu bitiren CHP’dir. Niye ? Var olan sistemi zorlayarak parlamenter sistemi çalışamaz hale getiren CHP’dir. Avazı çıktığı kadar bağırdıklarına bakmayın 2007’de ki günahlarını unutturmaya çalışıyorlar” dedi.

    “Bir gemiyi iki kaptan batırır”

    2014’de cumhurbaşkanını doğrudan halk tarafından seçildiğini hatırlatan Bakan Işık “1982 anayasasında parlamenter sistemi benimsemiş olmakla birlikte cumhurbaşkanı yetkileri açısından başkanlık sistemini tercih etmiş. Parlamenter sisteme sahip olup da Türkiye Cumhuriyeti anayasasında cumhurbaşkanına verilen yetki kadar geniş yetkisi olan başka bir ülke yok. Parlamenter sistem orada durmuş başkanlık sistemine geçmiş, niye ? bu anayasa Kenan Evren’e göre yazıldı. Kişiye göre anayasa diyenler Cumhurbaşkanımızı o noktada eleştirenler maalesef 12 Eylül anayasasının cumhurbaşkanlığı yetkilerine yönelik maddelerine hiç eleştiri getirmediler. Kişiye özel anayasa diyorsanız Kenan Evren anayasası her türlü yetkisi var. Peki bu kadar geniş yetkileri olan cumhurbaşkanının sorumluluğu var mı mevcut anayasada ? Vatana ihanetle suçlanmanın dışında bir sorumluluğu yok. Diyorlar ki Recep Tayyip Erdoğan bunu kendisi için istiyor, eğer Recep Tayyip Erdoğan sayın Cumhurbaşkanımız kendisi için bir düzenleme isteseydi size çok samimi söylüyorum aman ha bu anayasanın noktasına virgülüne dokunmayın. Niye ? Yetki sonsuz, sorumluluk sıfır. Kendisi için isteyen insan yetkisini kaldırıp sorumluluk altına girer mi? Oluşan bu sistem bir gövdede iki baş demektir. Bir tarafta seçilmiş cumhurbaşkanı halkın doğrudan oyuyla seçilmiş, diğer tarafta da halktan yetki almış hükümet. Denizcilerin çok güzel bir ifadesi vardır bir gemiyi iki kaptan batırır” şeklinde konuştu.

    “Muhalefet halka umut vermeli”

    Şuan ki sistemin sürdürülemeyeceğine dikkat çeken Bakan Işık “Bu sistemle Türkiye’nin bir yere gitmesi mümkün değil. Halkımız bunu gördüğü için ülkenin direksiyonunu AK Parti’ye teslim etti. CHP hayır diyor, bir adam getirmişler kampanya için, adamın bir hafta sonra dediği şu siz neden hayır diyorsunuz ve halka ne vaat ediyorsunuz ben anlamadım. Muhalefet halka umut vermeli. Halka umut vermeyen bir muhalefetin başarılı olma şansı var mı ? Ama başarılı olmak CHP’nin derdi de değil. Yüzde 24-25 oy onlara yetiyor. Bu referandumdan evet in çıkması sadece Türkiye için hayırlı olmayacak, inanın CHP içinde hayırlı olacak” dedi.

    “Türk halkı diktatöre oy vermez”

    Türk halkının bu güne kadar hiçbir diktatöre prim vermediğine vurgu yapan Bakan Işık “Kim bu konuda çizgiyi aştıysa halk kırmızı kartını gösterdi. Bizim halkımız diktatöre otoritere oy vermez. Ama şunu da bilir halkımız birine bir elbise giydirilmeye kalkılırsa o elbisenin o kişinin üzerine oturup oturmadığını da görür.Bölgede dünyada haksızlıklar var denildiğinde birileri rahatsız oluyor. Bu insanların cumhurbaşkanımıza helal olsun çok başarılısın demesini bekleye bilir miyiz. 2. Abdülhamite ne dedilerse bu günde cumhurbaşkanımıza aynısını söyleyeceklerdir. Ama oy alacağız diye Erbakan’ı anma programlarına gitmeyi ihmal etmiyorlar. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, böyle bir coğrafyada yaşayan ülkenin ekmek, su kadar önemlidir. İstikrarsızlık bizim için çok ağır bedelleri olan bir durumdur. Daha önce bunların bedellerini ödedik. 70’li yılların istikrarsızlık ortamını Türkiye’yi ne kadar geri bıraktığını bilmeyen var mı ? 2002 ‘den bu yana Türkiye istikrarı sayesinde bunca problemi aynı anda göğüslemeyi başardı. Bu coğrafyada Türkiye için istikrar. Yönetimde istikrar diye temsilde adaleti çöpe mi atacağız ? Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yönetimde istikrarı sandıkta sağlayacağız, temsilde adaleti de sandıkta sağlayacağız. Bu sistemde yüzde 10 barajı gereksiz, hükümeti zaten sandıkta seçiyoruz. Türkiye’nin bu coğrafyada istikrarını teminat altına alması gerekiyor. Türkiye’nin hızlı kararlar alabilmesi ve süratle uygulayabilmesi lazım.Parçalı bir yapı olsaydı Fırat Kalkanının kararını alabilirmiydik. Fırat Kalkanı kararını almasaydık bu gün PYD kantonları birleştirmiş olur muydu ? Olurdu. Bunun maliyetinin Türkiye’ye ne olacağını hepimiz hesap edebiliyoruz. Şu içinde yaşadığımız süreç bile cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

    “Balıkesir teşkilatı beni heyecanlandırdı”

    Seçim konusunda AK Parti teşkilatlarının hazırlıklı olduğuna değinen Bakan Işık “Bizler sizler idmanlıyız, 15 yılda 12. Seçime gidiyoruz. 16 Nisana kadar yapacağız çalışmalar ben inanıyorum ki Balıkesir’de de evet oylarının hayır oylarından daha fazla çıkmasını sağlayacak. Sizler gereğini yapacaksınız, bu gün sabahtan beri Balıkesir’de yaptığım programlarda doğrusu beni çok heyecanlandırdı, teşkilatlarımız havaya girmiş. Bizim teşkilatlar havaya girerse Allahın izniyle her şeyi alır götürür. İşte bu teşkilatçılık anlayışı partimizin kurulduğu günden bu yana Balıkesir’e çok şey kazandırdı. Balıkesir’e 16 milyarın üzerinde yatırım gelmiş. AK Parti’nin arkası sağlam sizler varsınız, kadınlarımız var, gençlerimiz var. Birlik ve beraberlik içinde olduğumuz sürece aşamayacağımız engel yok. 16 Nisan’da ki sonuçların ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hayırla hayır arasındaki farkı zaten hatırlatmama gerek yok”dedi.

  • Feyzioğlu; “Bizim hedefimiz yüzde 100’e hitap etmek olmalıdır”

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Atatürkçü Düşüne Derneği (ADD) Uşak Şubesi’nin düzenlediği Cumhuriyet gecesine katıldı.

    Burada bir konuşma yapan Feyzioğlu empati kurmaktan ve hoşgörülü olmaktan bahsetti.Feyzioğlu; ” Kendi düşüncelerimizin dışında düşünenlere, bizden birazcık farklı yaklaşanlara, farklı düşüncelere söyleyenlere acaba aynı hoşgörü ve aynı saygıyla bir başkasından beklediğimiz empati duygusuyla yaklaşmayı beceriyor muyuz. Bunu yaptığımız takdirde hitap ettiğimiz kitleler yüzde 10’lar değil, yüzde 100’lere ulaşır. ifadelerini kullandı.”

    Feyzioğlu, konuşmasına şu ifadelerle devam etti. “Ben, Türkiye Barolar Birliği Başkanıyım. Bir siyasi partinin genel başkanı, bir dernek genel başkanı ve sendika genel başkanı değilim. Türkiye’nin 79 barosunun 100 bin avukatın en üst kurulunun temsilcisiyim. Yüreğim Atatürkçü Düşünce Derneği ile her zaman atar. Ancak takdir edersiniz ki hitap ettiğim kitle Atatürkçü Düşünce Derneği kitlesi ve çatısı altında buluşacak homojen bir kitle değil. Türkiye’nin her yerinden her türlü hassasiyetten, her siyasi görüşten çok farklı kitlenin temsilcisi olarak huzurunuzdayım. Ama o kitlenin en üst temsilcisi olarak Türkiye’nin her yerinden, İzmir, Uşak, Batman ve Şırnak’ta da gururla söylediğim tek cümle, ’Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim, Demokratım ve hukukun üstünlüğüne inanırım. Karşımızdakiler demokratlık istiyor. Bizi yönetenlerden bizlerin düşüncelerine saygı göstermelerini istiyoruz.”

    “FARKLI DÜŞÜNCELERE SAYGI DUYMALI, EMPATİ İLE YAKLAŞMALIYIZ”

    Konuşmasına hoşgörü ve empati kavramlarına değinerek devam eden Feyzioğlu; “Kendi düşüncelerimizin dışında düşünenlere, bizden birazcık farklı yaklaşanlara, farklı düşüncelere söyleyenlere acaba aynı hoşgörü ve aynı saygıyla bir başkasından beklediğimiz empati duygusuyla yaklaşmayı beceriyor muyuz. Bunu yaptığımız takdirde hitap ettiğimiz kitleler yüzde 10’lar değil, yüzde 100’lere ulaşır. O zaman sağımıza döndüğümüzde tıpa tıp aynımız, solumuza döndüğümüzde tıpa tıp aynımız olmaz. Askeri müşterekler de birleşmiş yüzde 100 oluruz. Bizim hedefimiz yüzde 100’e ifade etmek olmalıdır. Atatürkçü düşüncede yüzde bire, yüzde 10’a değil Türk milletinin yüzde 100’üne ifade eden bir düşüncedir. Ben bu davada yalnız değilim, birlikte hareket ettiğim kadar arkadaşlarım var. Meslektaşlarım var” dedi.

    ADD Uşak Şube Başkanı Arif Güvenir’de yaptığı konumada “ADD Uşak Şubesi olarak Atatürk’e ve cumhuriyetimizin temel değerlerine yönelik, , son yıllarda yapılan saldırılara karşı sloganımız,” Halkın içinde halkla beraber ve onlarla birleşerek” mücadeleye devam etmektir. Demokratik taleplerimizi dile getirdiğimiz eylemlerde sokağa çıktığımızda bakıyoruz hep aynı yüzler. Oysa, biz biliyoruz ki halkın içerisinde olmadığı hiçbir mücadele başarıya ulaşmayacaktır. İşte bu düşüncelerin ışığında ekonomik ve sosyal açıdan geri kaldığını düşündüğümüz Aybey mahallesinde Türkiye’de bir ilk olan ödev evini açtık. Burada halkın ihtiyaçlarını gidermeye çalışarak halkımızla birlik olduk” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’na hitap etti (3)

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’nün sadece Türkiye için değil, varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdidi olduğu ifade ederek, “FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 71. BM Genel Kurulu görüşmelerine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitap etti. Erdoğan, insanoğlunun bilim, teknolojik gelişme ve insan hakları bakımından en zirve dönemini yaşadığını ancak bunun bir de utanç tarafı olduğunu kaydederek, “Suriye’de ve Irak’ta terörün ve savaşın kıskacında inleyen pek çok ülkede yüzbinlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı öldürülmeye devam ediyor. Ölüm ve zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamele ile karşı karşıya kalıyor. DAEŞ, El Nusra, PYD YPG gibi terör unsurları bölgedeki eylemlerini sürdürüyor. Kafkaslardaki Kafkasya’daki ihtilafların sıcak çatışmaya dönüşme ihtimali mevcuttur” dedi.

    “Milletimle iftihar ediyorum”

    Terör örgütlerinin günümüzde çok çeşitli yöntemlere başvurabileceğini kaydeden Erdoğan, “Türkiye olarak 15 Temmuz gecesi kısa adı FETÖ olan Fethullahçı terör örgütünün başlattığı hain darbe girişimine maruz kaldık. Bu terör örgütü 241 vatandaşımızı şehit etti, 2 bin 194 vatandaşımızı da yaraladı. Parlamento binamız, Cumhurbaşkanlığı külliyemiz, Emniyet Teşkilatımızın birimleri bu terör örgütü tarafından savaş uçaklarıyla F16’larla bombalandı. Tankları sokakları, insanları ezip geçti, helikopterlerden askeri araçlardan sivillerin üzerine ateş açıldı. Bu darbe girişimi milletimizin demokrasisine, ateş hükümetine, özgürlüklerine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Bu bakımından milletimle iftihar ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin cesur ve asil duruşu sayesindedir”

    Türk milletiyle demokrasisine sahip çıktığı için iftihar ettiğini yineleyen Cumhurbaşkanı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “29 gün gece sabahlara kadar demokrasi nöbeti tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe teşebbüsünü canını hiçe sayarak, bedenini tankların önüne siper ederek engelleyen milletimle iftihar ediyorum. Şayet bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin cesur ve asil duruşu sayesindedir. Unutulmasın ki, Türkiye’deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken, demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye’nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için milli güvenlik tehdididir. Diğer bir deyişle bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye’nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir. Örgütün temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin gelecekleri için Fethullahçı terör örgütüne karşı gerekli önlemleri süratle almaları uyarısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki, FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir. Bu vesile ile bu örgütün kurumları ve örgütle bağlantılı kişiler tarafından kullanılan Türk, Türkiye gibi ifadelerin ülkelerimizle bir ilgisi bulunmadığını da belirtmek isterim.”

    Mülteci krizi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye krizine değinerek, “Suriye’de yaşanan insani kriz 6. yılına yaklaştı. Bugüne kadar 600 bine yakın insanın hayatını kaybettiği söylenen bu savaş yüzünden 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. Bunların 5 milyonu başka ülkelere sığındı. Sadece 2 milyon 700 bini benim ülkemde. Vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyelileri bizler evimizde misafir ediyoruz. Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz. Kapılarımızı kapatmadık. Zira varil bombalardan, varil bombalarından kaçan, uçakların attığı bombalardan kaçan bu insanlara karşı bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Uluslararası toplum insani değerler ve vicdan sınavında maalesef sınıfta kaldı”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, her sayının bir insana karşılık geldiğini ifade ederek, “Suriye halkı zalim bir yönetimin katil, terörist bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız, küresel ve bölgesel rekabetin şekillendirdiği vekalet savaşlarının pençesinde tükeniyor. Bu süreçte uluslararası toplum insani değerler ve vicdan sınavında maalesef sınıfta kaldı” ifadelerini kullandı.

    Yapılan harcamaların 25 milyar dolar civarında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’den gelen desteği 525 milyon dolar olduğunu ve başka bir desteğin olmadığını belirtti. AB’nin verdiği sözleri tutmadığını aktaran Erdoğan, “Biz başından beri bu meselenin tüm insanlığın ortak meselesi olduğu inancı ile bölgesel ve küresel aktörlerle işbirliği içinde hareket etmeye özen gösterdik. Komşumuz ve akrabalarımız Suriyelilerin yaşadığı bu kıyamete sessiz kalamazdık. Kalmadık da. Kalmayacağız da” açıklamasını yaptı.

    “Dikenli tel örgülerin yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize katkı sözü verenler hala sözlerini yerine getirmediler ve biz bu sözlerini yerine getirmelerini bekliyoruz. Aynı şekilde BM. Onlardan da verilen sözleri yerine gelmesini bekliyoruz. Herhalde bu genel kurul, bu sesi tüm dünyaya duyurma bakımından da çok önemlidir uluslararası toplumun katkısı sadece 525 milyon dolarda kalmaması gerekir diye düşünüyorum. Bu kürsüden tüm uluslararası camiaya Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik hayati bir tehdit gibi algılayan tüm Avrupalı dostlarımıza sesleniyorum. Dikenli tel örgülerin yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır” ifadelerini kullandı.

    “Suriye’nin topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir”

    Sorunun kaynağı olan terörün, zulüm ortamının sonlandırılması ve siyasi çözümün hayata geçirilmesi için daha fazla vakit kaybedilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriye ve Suriyelilerindir. Suriye’nin topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir. Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmemek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkta ortaya çıktı. Operasyon, Suriye’deki ılımlı muhalif unsurların özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul’u DAEŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak’taki yerel güçleri de cesaretlendirdi” dedi.

    “Türkiye artık duramazdı”

    Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulması çağrısında bulunulduğunu kaydeden Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Bizim 911 kilometre sınırımız. En uzun sınıra biz sahibiz ve bu sınırlarda Türkiye bir tehdit altındadır ve biz sabrettik, sabrettik, sabrettik. Ancak 24 Ağustos’ta Gaziantep’te bir düğün merasiminde 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle o kalabalığın içerisine göndererek patlattılar ve orada 56 kişi öldü, 100’e yakın kişi yaralandı. O ana kadar duran Türkiye artık duramazdı ve ılımlı muhaliflerle bizler bu olaya müdahale ettik önce Cerablus, Cerablus’tan DAEŞ’i derdest ettik. Ardından Rai’de de aynı şekilde DAEŞ’i derdest ettik ve böylece Cerablus’lu Cerablus’a, Raili Rai’ye yerleşmiş oldu. Bölge Azez’den Fırat’a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı. arış koridoru haline gelmiş oldu. Bizim yaptığımız operasyonun amacı bu güvenli bölgeyi fiili olarak hayatı geçirmektir.”

    Erdoğan, güvenli alan haline getirilen alanların uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi için kararlı bir duruş gösterilmesi ve birlikte çalışılması gerektiğini kaydederek, “Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf ettiğimiz ateşkes maalesef işler hale gelmiyor. Ateşkes ortadan kalktı ve dün de BM konvoyuna rejim tarafından saldırı yapıldı. 1 kişi öldü. Suriye rejimi BM gözetimindeki yardımların insani yardıma ihtiyacı olan Halep halkına ulaştırılmasına izin vermiyor. Hatta yardım konvoylarına saldırıyor. Rejimin inşaları açlığa mahkum ederek izlediği ‘ya teslim ol ya öl’ politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek” dedi.

    “Musul operasyonunun bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yürütülmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi halde bölgede yeni sorunlara yol açabilecek 1 milyondan fazla insanı sığınmacı durumuna düşebileceği yeni bir insani krize dönüşmesi kaçınılmazıdır. Irak halkını uluslararası toplumun tam desteğine ihtiyaç duyduğu bu kritik dönemde yalnız bırakmamalıyız. Filistin halkına iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan her bir Filistinli için huzur kaynağı olacak hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınması uluslararası toplumun Filistinli çocuklara borcudur” açıklamasını yaptı.

    Harem’i Şerif’in İsrail tarafından saygı gösterilmesi, statüsüne yönelik ihlallere son verilmesi gerektiğini ifade Erdoğan, İsrail’le normalleşen ilişkilerin gerekse barış sürecinin kolaylaştırılması gerekse Filistinlilerin yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için değerlendirileceğini ifade etti. En az gelişmiş ülkelere gayri safi milli hasılaya oranla en fazla yardımı yapan ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Erdoğan, 18 Mart 2016’da varılan mutabakatta AB’nin verdiği sözleri unuttuğunu ve sürekli suni mazeretlerin çıkarıldığını bildirdi.

    “BM’nin reforme edilmesi gerekir”

    “BM’nin reforme edilmesi gerekir” diyen Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkili hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban ki Moon önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz. Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu BM Güvenlik Konseyi reforme edilmedikçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. Bu sebeple biz dünya 5’ten büyüktür gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz. Zira birinci dünya savaşının şartları içinde yapılmış olan BM Güvenlik Konseyi’ni aynı şekilde yaşamamız mümkün değil. Bu 5 ülkenin iki dudağının arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. ama şu anda dünya 5 ülkenin iki dudağı arasına mahkum edilmiştir. 5 tane daimi üye 15 geçici üyeyle bir BM Güvenlik Konseyi olamaz. Tüm dünyanın temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi adaleti tesis edemez. bunun gözden geçirilmesi gerek.”

    “Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2015’te 4 milyar dolara ulaştı”

    Erdoğan, “Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2015 yılında yaklaşık 4 milyar dolara ulaştı. Gayri safi milli hasılamızın yüzde 0.54’üne tekabül eden bu oran OECD ortalamasının üzerinde ve bizi yüzde 0.7 olan BM hedefine oldukça yaklaştırdı” dedi. 2011 yılında yapılan en az gelişmiş ülkelere yılda 200 milyon dolarlık destek verme taahhüdün üzerine çıkıldığını kaydeden Erdoğan, “5 yılda 1 buçuk milyar dolardan fazla destek sağladık” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kuruluna hitap etti (1)

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak’ta terör kıskacından kaçan mültecilerin Avrupa ülkelerinde aşağılayıcı muamelelere maruz kaldığını ifade ederek, “Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz. Kapılarımızı kapatmadık. Dünya, Batı almayabilir, ama biz alacağız çünkü insanız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin New York kentinde 71. BM Genel Kurulu genel görüşmelerine katıldı. Genel Kurula da hitap eden Erdoğan, Suriye ve Irak’ta terörün kıskacından, ölümden kaçan mültecilerin Avrupa ülkelerinde aşağılayıcı muamelelere maruz kaldığını söyledi.

    Erdoğan, yaşanan kriz ve sorunların aslında kolayca çözülebilecek mahiyette olduğunu, bunun insanlığın ayıbı olduğunu ifade etti.

    FETÖ UYARISI YAPTI

    Genel Kurula Fetullahçı terör örgütünün 15 Temmuz’daki darbe girişimini anlatan Erdoğan, “Bu darbe girişimi milletimizin demokrasisine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Milletimle iftihar ediyorum. 29 gün gece sabahlara kadar demokrasi nöbetleri tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe girişimini bedenini tankların önüne siper ederek önleyen milletimle iftihar ediyorum. Karşınızda bulunuyorsam milletimizin cesur ve asil duruşu sayesindedir” diye konuştu.

    Fetullahçı terör örgütü için “Yeni nesil terör örgütü” nitelemesini yapan Erdoğan, bu örgütün sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği 170 ülke için de tehdit olduğunu ifade ederek, “Bu örgüt tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin zihni bir sapkınlık içerisindedir. BM Genel Kurulu’nda temsil edilen ülkeler FETÖ’nün tehdidi altındadır. FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir” dedi.

    “NİYE TÜRKİYE’YE GELDİNİZ DEMİYORUZ”

    Suriye’de 12 milyon insanın yurdundan olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2 milyon 700 bin mülteciyi misafir ettiğini vurgulayarak, “Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz. Kapılarımızı kapatmadık, zira bombalardan kaçan uçakların attığı bombalardan kaçan bu insanlara karşı bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Dünya, Batı almayabilir, ama biz alacağız. Çünkü insanız” ifadelerini kullandı. Suriye halkının zalim, katil ve terörist bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız eylemleri karşısında tükendiğini belirten Erdoğan, uluslararası toplumun Suriye meselesinde sınıfta kaldığını söyledi.

    Türkiye’nin misafir ettiği mülteciler için yaptığı harcamanın toplamda 25 milyar dolara ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliğinin ve Birleşmiş Milletlerin bu konuda verdiği destek sözlerini yerine getirmediğini anlattı ve bu kurumları eleştirdi.