Etiket: Heykeller’

  • Nemrut Dağı’ndaki devasa heykeller buz kesti

    Adıyaman’da bir grup dağcı eksi 22 derece soğuk, kar ve tipinin hakim olduğu Nemrut Dağı’na tırmanış gerçekleştirdi. Zirvedeki devasa heykeller buz kesti.

    UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 2 bin 206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı’nda bulunan devası heykeller eksi 22 derecede adeta buz kesti. Yoğun kar yağışı ve tipi sonrası kara gömülen heykellerin görüntüsü hayran bıraktı.

    Dağcılık Federasyonu Adıyaman İl Temsilcisi Mehmet Küçükkelepçe ve diğer dağcılar Hakan Sapdüzen, Necmettin Nur, Mehmet Ali Yılmaz dondurucu soğuk ve tipide Nemrut Dağı’na yürüyüş yaptı. Nemrut Dağı zirvesine 8 kilometre kala araçlarını park eden ve zirveye tırmanmaya çalışan dağcılar yaklaşık 4 kilometre sonra kamp kurdu. Gece kamp kurulan alanda sabahlayan dağcılar daha sonra zirveye doğru yürümeyi sürdürdü. Yoğun sis ve tipi nedeniyle ilerlemekte zorlanan dağcılar dondurucu soğuk nedeniyle zor anlar yaşadı. Zirveye yakın 3 farklı bölgede çığ düşerken, karın Karşılama Merkezinin kapılarını kapattığı, tipi nedeniyle eski karşılama merkezinin karla kaplandığı görüldü.

    Heykeller buz kesti

    Nemrut Dağı zirvesindeki devasa heykeller tipi ve kar yağışı nedeniyle tamamen kar altında kaldı. Birkaç heykel ise tipi nedeniyle buz kesti. Heykeller buz nedeniyle tanınmayacak hal aldı. Donmuş ve karın altında kalan heykellerin fotoğrafını çeken dağcılar tipi nedeniyle daha fazla duramayarak zirveden ayrıldı.

    Zirveden inerken dağcılardan Mehmet Ali Yılmaz kar oyuğuna düşerek bacağını incitti. Yılmaz’ın arkadaşları olumsuzluğa karşı UMKE ekiplerine bilgi verdi. Bacağında şişkinlik ve ağrı olan Mehmet Ali Yılmaz, diğer arkadaşlarının yardımı ile yaklaşık 7 kilometre kadar destekle yürüdü. Araçlarını bıraktıkları yere az bir mesafe kala UMKE ve Jandarma ekipleri dağcılara ulaşarak, yaralı dağcıyı hastaneye kaldırdı.

    Dağcılık Federasyonu Adıyaman İl Temsilcisi Mehmet Küçükkelepçe, zirveye gerçekleştirdikleri zorlu tırmanış ve zirvedeki heykellerle ilgili olarak, “Zirveye yakın bölgelerde 2 metre önünü kardan ve tipiden göremiyorsun. Zirvede batı terasına çıktık. Heykeller falanda belli olmuyordu. Belli belirsiz heykeller vardı. Yani 3-5 dakika durduktan sonra birkaç fotoğraf aldık. Zirvede 2-3 metre belki 4 metre kalınlığında kar vardı. Ondan sonra inişe geçerken 20 metre falan sonra bir arkadaşımız ‘kar oyuğu’ dediğimiz oyuğa basıyor ve düşüyor. Ayağı oyuğa giren arkadaşımızın ayağı incindi. Oradan kendi çabalarımızla, imkanlarımızla aşağıya doğru inişe geçtik. Tabi biz her ihtimale karşı UMKE’ye bilgi verdik. Kar ve tipiden dolayı UMKE ekibi bizi daha sonra 12 sefer aramış ama biz duymamışız. Böyle olunca onlarda bizim kaybolduğumuzu sanmışlar. Koltuk altına girerek arkadaşımızı köyün yakınına kadar getirdik. Sağ olsun UMKE ekipleri de gelmişti. Daha sonra arkadaşımızı hastaneye kaldırdık, şimdi durumu iyi evde istirahat ediyor” dedi.

    Dağcı Hakan Sapdüzen ise Nemrut Dağı’na tırmanışın doyumsuz olduğunu belirterek, “Zirvede 2 buçuk metre rahat kar vardı. Heykeller gözükmüyor. Kardan ziyade müthiş bir tipi vardı ve eksi 22-23 derece soğuk. Ayak parmaklarımızı, el parmaklarımızı hissetmiyorduk. Bu anlamda kar doyumsuz lezzetliydi” diye konuştu.

  • Pişmiş toprak heykeller, kent benliğinde yerini alıyor

    Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu ile ortaya çıkan eserler, kentin önemli kimliklerinden biri haline geldi.

    Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen pişmiş toprak sanatçılarının bu güne kadar ürettiği onlarca eser, Tepebaşı Bölgesi’nin farklı alanlarında kent halkıyla buluşurken kent belleğinin de vazgeçilmez parçaları haline geliyor. Geçen yıl 11’incisi düzenlenen Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu, insanlık tarihinin en eski ve en sıcak yapı malzemesi olan pişmiş toprağın sanatsal, sektörel ve bilimsel yönleriyle ele alınmasına katkı sağladı. Eskişehir’in en uzun soluklu kültür ve sanat etkinliklerinden olan sempozyum ile ortaya çıkan 150’den fazla eser ise halkın büyük beğenisini topluyor. Sempozyumlarda son dönemde yapılan geçmişten geleceğe pişmiş toprak kültürünü yansıtan birer abideye dönüşen eserler Tepebaşı Belediyesi tarafından özenle hazırlanan parklarda yerini alıyor. Öte yandan 12. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu için geri sayım sürüyor. Sempozyum bu yıl, 1-16 Eylül tarihleri arasında Eski Eti Fabrika alanında düzenlenecek.

  • Asırlık çınar ağacını heykeller yükseltecek

    Eskişehir’de, ‘Hamamyolu Caddesi Park ve Meydan Düzenlemesi Projesi’ çalışmaları sırasında eğilen 103 yıllık çınar ağacı için Odunpazarı Belediyesi harekete geçti.

    Kentin en işlek yerlerinden olan Hamamyolu Caddesi üzerinde yaklaşık 30 derece cadde üzerine doğru eğilen asırlık çınar ağacını korumak için devasa dallar demirlerle desteklenerek ayakta tutuldu. Daha önceden de ağaç devrilmesinin görüldüğü kentte, hem ağacı korumak hem de caddeden geçen vatandaşların can güvenliği adına bu yola başvuruldu. Belediye yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun raporu doğrultusunda ağacın koruma altına alındığı belirtildi. Daha önceden de bazı ağaçlarda yıkılmalar, dökülmeler olduğundan dolayı bu durum göz önüne alınarak, hem eğilen asırlık çınarı ağacını korumak hem de vatandaşların can güvenliğini sağlamak amacıyla demirlerle desteklendiği ifade edildi. Ayrıca yetkililer, Hamamyolu projesi tamamlanınca ağacın bulunduğu noktaya heykellerin yapılacağını ve o heykellerin 103 yıllık ağacı tutacağını söyledi.

  • Kumdan dev heykeller büyülüyor

    Mersin’de bu yıl ilk kez düzenlenen “Kum Festivali”nde ortaya çıkan eserler görenleri büyülüyor. Kentin simgeleri ve Ramazan’a özgü figürler kumdan dev heykellere dönüşürken, görenler şaşkınlarını gizleyemiyor.

    Forum Mersin Alışveriş Merkezi’nde gerçekleştirilen “Kum Festivali” kapsamında sanatın en doğal ve eğlenceli halini yansıtan, Mersin’in simgelerini ve Ramazan’a özel figürleri kumdan heykellere dönüştüren bir görsel şölen sunuluyor. Ramazan’a özel hazırlanan festival kapsamında 4 heykeltıraş, kumdan heykeller yapıyor. ’Kleopatra’, ’Adam Kayalar’, ’Ramazan Davulcusu’, ’Hacivat-Karagöz’, ’Hasrettin Hoca’, ’Kızkalesi’ ve ’Şahmeran’ gibi Mersin’e özgü ve Ramazan’a özel yapılan dev eserler, görenleri büyülüyor. 24 Mayıs’ta başlayan festival, bugün sona erecekken, ortaya çıkan eserler 31 Ağustos’a kadar sergilenecek.

    Festivalle ilgili açıklama yapan Forum Mersin Alışveriş Merkezi Pazarlama Müdürü Laden Çelikcan, açıldıkları günden beri sanata her zaman önem verdiklerini belirterek, “Ramazan ayında çok farklı bir sergi yapmak istedik. Yaptığımız çalışmalar sonucunda kum heykellerini buruda yapabiliriz dedik. Türkiye’de çeşitli yerlerde ve AVM’lerde yapılıyor ama ülkemizde bir AVM’de ilk kez bu kadar büyük dev heykeller yapıldı. Burada Mersin’in ören yerlerini işledik ve Ramazan konseptinde mitolojik kahramanların heykellerini burada canlandırdık. Bugün heykellerin hepsinin yapımı bitecek ve yarından itibaren sergimiz açılacak. 31 Ağustos’a kadar devam edecek sergimize bütün Mersinlileri bekliyoruz” dedi.

    “Heykelleri sadece kum ve su ile yapıyoruz”

    10 yıldır bu işle uğraşan heykeltıraş Süleyman Can da Mersin’de kum heykelinin ilk defa yapıldığını söyledi. Kum heykeli için bir hazırlık süreci olduğunu kaydeden Can, “Kum heykeli için öncelikle kumu alana getirmek gerekiyor. Kumu buraya getirip, hazırlıyoruz daha sonra heykeltıraşlar olarak buraya gelip, şekillendiriyoruz. Tabi en çok sorulan soru içinde bunun ne var. Bunun içinde sadece kum ve su var, başka hiçbir şey yok. Şekillendirmemizi sadece kum ve su ile yapıyoruz. Tabi her kumdan aslında heykel yapılabilir ama daha detaylı işler çıkarmak istiyorsanız nehir kumu ile yapılmalıdır” diye konuştu.

    Türkiye genelinde sanata büyük bir ilginin olduğunun altını çizen Can, “Mersin’de gerçekten düşündüğümün çok üstünde kum heykele insanların ilgisi oldu. İnsanlarımız gerçekten çok meraklılar. Burada sürekli insanlara sürekli bilgiler veriyoruz. Tabi kum heykelini herkes yapabilir. Zaten çocukluğumuzda hepimiz kumda oynamışızdır. Biz bunu biraz daha ilerlettik, çocukluğumuzu devam ettiriyoruz. Bu sanatı yapmaya herkese önerebiliriz. Kumdan her figürü çıkarmak mümkün. Aslında kum sizi yönlendirir. Bazı işleri kumla yapmak mümkün değildir. Mesela elini kaldırmış bir işi yapamayız. Bir heykeli 2 gün ile bir hafta arasında yapıyoruz. Bu heykeller eğer iyi korunursa 1 aydan fazla sürede kalabilir. Burada yaptığımız heykellerin tamamı eğer insan faktörü olmasa ve aşırı şiddetli yağmur olmasa yaklaşık 6-7 ay rahat kalabilir” ifadelerini kullandı.

    “Bu büyüklükte kumdan heykeli gören insanlar çok şaşırıyor”

    11 yıldır kum sanatıyla ilgilenen heykeltıraş Aslı İrhan ise Türkiye’de birçok AVM’de kum heykelinin yapıldığını ancak bu büyüklükte ve festival kapsamında ilk kez yaptıklarını söyledi. İlk günden beri güzel çalışmalar yaptıklarını dile getiren İrhan, “Burada ben de ’Şahmeran’ı çalıştım. Kum heykel çok keyifli, geçici bir çalışmadır. Biz bu heykelleri hızlıca uygularız, bir süre insanların seyrine sunarız ve daha sonra yıkarız. Bu birçok insan için üzücü ama bizim için aslında keyifli. Kum heykeli yapmak çok zor değil. Kadın ve erkeğin farklı olduğuna inanmıyorum. Vücudunu doğru kullanmayı başarabiliyorsan her türlü işi yapabilirsin. Tabi bu sanat çok bilinen ve uygulanan bir sanat değil. Fakat insanlar bu heykellerden çok etkileniyor. Çünkü çok enteresan bir iş. Çünkü hepimiz sahillerde kumlardan bir şey yapmaya çalışmışızdır. Ancak bu büyüklükte kumdan heykeli görmek insanlar çok şaşırtıyor. İnsanlar ’bu mümkün mü, içinde başka bir şey var, bu nasıl yıkılmadan durur’ gibi birçok soru soruyorlar. Biz bu yüzden bu sanatın gelişmesini daha fazla istiyoruz. Bu sanatın ülkemizin her yerinde yapılmasını istiyoruz. Bu konuda Mersinlilerin şanslı olduğunu düşünüyorum. Çünkü İstanbul ve Antalya’dan sonra 3. olarak Mersin’de kum heykeli sanatı ile karşılaşıyorum. Birçok kentin bu sanattan haberi yok, insanlar böyle bir sanatla hiç karşılaşmadılar. Bu yüzden yayılmasını çok istiyoruz” dedi.

    “Tüm Türkiye’ye bu sanatı yaymak istiyoruz”

    Organizatör Emrah Tok da Mersin’de kum sanatı organizasyonunu ilk kez yaptıklarını ifade etti. Bu sanatın Türkiye’nin çeşitli alışveriş merkezlerinde yapıldığını dile getiren Tok, “Ancak Türkiye’deki en büyük kum festivali burada yapıldı. Bu sanat sadece Antalya ve İstanbul’da bazı alışveriş merkezlerinde yapılıyordu. Antalya’da sahilde yapılıyor. Mersin’de biz şehrin ortasında bunu yaptık. Biz de sahillerde olmak istiyoruz ama bu zamanla oluşabilecek bir şey. Şu an biz Mersin’e kum sanatı tanıtıyoruz. İnsanların ilgisi büyük, meraklılar. Bu Mersin’de baya ilgi geçecek ve ilerleyecek bir iş gibi görünüyor. Tabi bu sanat her yerde yapılabilir. Kumun olduğu her yerde bu heykelleri yapabiliriz. Zaten bu sanatı Türkiye’ye yaymayı düşünüyoruz. Burada 4 heykeltıraşımız 2 asistanımız çalıştı. Burada 10 tane eser yaptık. 3 mimari, 4 figürümüz, 3 de rölyefimiz var” diye konuştu.

  • Tekirdağ’a Çanakkaleli ve Sarıkamışlı kardeş heykeller

    Tekirdağ’ın Süleymanpaşa Belediyesi tarafından, Sarıkamış’ta şehit olan 90 bin askerin sembolü olan heykelin açılış töreni yapılırken, törende konuşan Belediye Başkanı Eşkinat, Sarkımaş heykelinin birde Çanakkaleli kardeşi olacağını söyledi.

    Tekirdağ’ın merkez ilçesi Süleymanpaşa’nın Hürriyet Mahallesi Öğretmenler Caddesi’nde dikilen Sarıkamış heykelinin açılış törenine, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Kalp Cerrahı Prof. Dr. Birgün Sönmez, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş ve davetli katıldı.

    “Bunun birde Çanakkaleli kardeşi olacak”

    Törende konuşan Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, “İlk gelen fikir bana çok sıcak gelmişti, Sarıkamış ve Tekirdağ birbirinden ne kadar uzak diye düşünmüştüm. Biz hep yakın olduğumuz için Çanakkale’yi Kurtuluş Savaşını anarız ama Sarıkamış binlerce yüz binlerce vatan evladı, dedelerimizi yitirdiğimiz önemli tarihi bir vakıa. Biz Çanakkale ve Sarıkamış’ı bir arada düşündük. Dedik ki bu anıtlar birlikte yaşasın ki, bu ülkedeki gelen nesiller hangi bedellerle bu ülkenin ayakta kaldığını görsünler. Gerçekten bu ülkenin her tarafında şehit kanlarıyla sulanmış bu ülkede, binlerce yüz binlerce vatan evladı bizim bugün ayakta kalabilmemiz için canları pahasına bu ülkeyi korumuşlar. Bu duygularla bunu simgelemesini de amaçlayarak Tekirdağ’ın Süleymanpaşa Belediyesi Meclisi oy birliğiyle bu anıtların yapılmasına karar verdi. Sarıkamış daha önden geldi. Bunun birde Çanakkaleli kardeşi olacak. O ikinci anıt birbirlerini tamamlayan, bu ülkenin birliğini bütünlüğünün simgeleri olacak” dedi.

    “Onlar 15 gün 15 gece savaştılar”

    Kalp Cerrahı Prof. Dr. Birgün Sönmez ise törende yaptığı konuşmada, “Şehitlerin sayılarıyla oynamayalım. Şehitler kutsal varlıklardır. Sarıkamış denince 22 Aralık 1914’da 15 günlük Sarıkamış meydan muharebesi aslında Kafkas Cephesi 4 yıl sürmüştür. 4 yıl boyunca 600 bin kayıp vermiştir. 15 günlük Sarıkamış boyunca 90 bin şehit vermiştir. Bu rakamları hiç kimsenin tartışmaya hakkı yok. 2003-2004 anma törenlerine kadar, bu kahramanlarımızın bir gecede tek kurşun atamdan donarak şehit olduklarını anlatırlardı. Bunu anlamak mümkün değil. Ama 90. Yıl anma törenlerinden sonra, 2004 yılından sonra ama herkes biliyor ki onlar 15 gün 15 gece savaştılar. Sarıkamış’ı aldılar. Sarıkamış’ta bir mahallede 2 gece İstasyon Mahallesinde 1 gece kaldılar. Sokak savaşı yaptılar ama yenildiler. Yenilmiş olmalarına rağmen böyle anılmaları gerekmezdi. 2004 yılında Genel Kurmay büyük bir deklarasyon yayınladı. Onların onurlarını yad etti. Onların birer kahraman olduklarını yad etti. Lütfen hepiniz inanın onlar 90 bin kahramandı” diyerek heykelin Tekirdağ’a hayırlı olmasını diledi.

    Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak da bir konuşma yaparak Sarıkamış şehitlerinin sembolü olan bu heykelin Tekirdağ için bir gurur olduğunu ifade ederek hayırlı olmasını diledi.

    Tören daha sonra Anıtın önünde topluca kurdele kesilmesinin ardından son buldu.