Etiket: helal.

  • Büyüközer: “Helal Dairesinde Yaşamanın En Önemli Halkası Helal Lokmadır”

    Türkiye’de ’Helal Gıda’ bilincinin oluşması ve firmaların helal üretim yapmalarını teşvik edici çalışmalar yapan GİMDES’in Başkanı Dr. Büyüközer helal bir yaşam için yediklerimize dikkat etmenin önemini vurguladı.

    Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, helal beslenmenin İslamiyet’teki önemine dikkat çekti. ’Helal’ kavramının, bir Müslümanın hayat standardının olmazsa olmazını teşkil ettiğini belirten Dr. Büyüközer doğumundan ölümüne kadar helal dairesi içerisinde yaşamanın bir Müslümanın en önemli hedefi olması gerektiğini ve bu hedefinin en önemli halkasının ise helal lokma olduğunu söyledi. Helal yaşamla ilgili GİMDES çalışmalarından bahseden Dr.Büyüközer: “Ülkemizde GİMDES her koşumamda saymaya çalıştığım olumsuzlukları giderme yolunda 10 yıldan beri kendi çapında çalışmalarını sürdürmektedir. Helal Gıda ve Helal Sertifikalama konusunda önemli mesafeler katedilmiştir. Ancak daha önceden de ifade ettiğim gibi daha henüz yolun başı sayılır” dedi.

    “GİMDES BÜYÜK BİR İHTİYAÇTAN DOĞMUŞTUR”

    Dünyada ve ülkemizde helal ve sağlıklı bir ürüne duyulan ihtiyacın GİMDES’in çalışmalarını başlatmasına yol açtığını belirten Dr. Büyüközer, “GİMDES, Müslüman ümmetin imani bir meselesi olan Helal Lokma yeme isteğini gerçekleştirmek üzere, Fıkıh ilim ve teknik bilim kurullarının hazırlamış olduğu GİMDES Helal Gıda Standardı’nı uygulamaya koyarak ’’Halalen Tayyiben’’ ilahi beyanı doğrultusunda, İslam hukuku ’Kefalet’ sistemi içerisinde Helal Sertifikalandırma çalışmalarını yürütmektedir“ şeklinde konuştu.

    İnsan sağlığına zarar veren katkı maddelerinin günden güne çoğaldığını dile getiren Dr.Büyüközer, ”Market raflarına baktığımızda; siz bir gıda teknoloji uzmanı değilseniz veya kimya ilminde yoğunlaşmamışsanız“L-cysteine Hydroklorid”, gelatine,mono di gliserid veya “Stearol Laktilat” kelimeleri size çok fazla bir şey ifade etmeyecektir. Eğer siz bir Müslümansanız ve bazı hayvan ürünlerinden çıkartılan gıda katkı maddelerinden kaçınmak zorundaysanız ne yapacaksınız? Gıdalara renk ve tat vermek için kullanılan katkı maddeleri, insan sağlığını tehdit ediyor. Yiyecek ve içeceklerin bozulmalarını önlemek ve raf ömrünü uzatmak için de sıklıkla kullanılan katkı maddeleri, en çok çocukları ve hamile hanımları etkiliyor” ifadelerini kullandı.

    Dr. H.Kami Büyüközer, dünyada yaklaşık 2 milyar Müslüman nüfusun olduğunu ve helal ürün yemeyi tercih eden milyonlarca insan olduğunu belirterek “Helal Gıda Sertifikalama sisteminin gerekli bir sistemdir. Tohumdan embriyona, çiftlikten sofraya kadar devam edecek sürecin her adımının helal damgası ile kontrolden geçmesi kaçınılmazdır. İşte GİMDES bu noktada devreye girmektedir“ dedi.

    “DÜNYADA KOSHER SERTİFİKASI VAR,VEJETARYAN SERTİFİKASI VAR,2 MİLYAR İSLAM ÜMMETİNİN HELAL SERTİFİKASI NEDEN OLMASIN”

    Yahudilerin gıda konusunda titiz olmaları sebebiyle uyguladıkları ’Kosher Sertifikalama‘ya dikkat çeken Dr.Büyüközer; ”İnsanlık kendi elleriyle icat ettiği teknolojik bir çarkın içerisindeki çaresizliğini bugün daha iyi anlamıştır.2 milyara ulaşan bir müslüman nüfusun, tükettiği ürünler hakkında bilgisizliğini ve bilinçsizliğini henüz tam olarak giderememiş olmakla birlikte Müslüman ümmetin bütün dünyada ‘’Helal Lokma’’ konusunda uyanışı başlamış bulunmaktadır” dedi.

    “HELAL YOK , KOŞER VERELİM DÖNEMİ ARTIK BİTTİ”

    Gıda maddelerindeki sertifikalandırma sistemini yıllardır uygulayan Yahudilerin üretim piyasasındaki nüfusuna dikkat çeken Dr.Büyüközer; ”Türkiye’de “İslamî Usullere Uygunluk” anlamına gelen “Helal Gıda Sertifikası” verilmezken birçok şirket, Yahudilerle ticaret yapabilmek için ‘Koşer Belgesi’ almaktaydılar. Denetimler için hahamlara yüklü miktarlarda ödeme yapılıyordu. GİMDES’in 2009’da ülkelerine girecek ürünlerde mutlaka Helal Sertifika isteyen ülkelerden aldığı akreditasyona dayalı olarak, bu belgeleri vermeye başlaması ile bu sektör önemli bir ivme kazanmıştır.GİMDES Uluslararası konferans ve fuar organizasyonları ile Türkiye ve Dünya’da da Helal Lokmanın öncülüğünü yapma çalışmalarına devam etmektedir. Türkiye küresel helalin liderliğine doğru ’Tek Ses Tek Yürek’ misyonu doğrultusunda ilerlemektedir “ şeklinde konuştu.

  • Gençlerden Bakan Kılıç’a: “Vallahi Helal Olsun”

    Şanlıurfa’ya gelen Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Balıklıgöl’ü yağmur altında gezerek vatandaşlarla sohbet etti. Bakan Kılıç’ın sohbet ettiği bir grup genç “Vallahi helal olsun” diyerek Bakan Kılıç’ın kendilerine gösterdiği ilgi karşısında mutluluklarını ifade etti.

    Çeşitli incelemelerde bulunmak üzere Şanlıurfa’ya gelen Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, valilik, belediye ve AK Parti İl Başkanlığını ziyaret ettikten sonra öğle namazını Balıklıgöl’de bulunan Dergah Camii’nde kıldı. Bakan Kılıç, namaz öncesi ve sonrası Balıklıgöl’ü ziyaret eden vatandaşlarla sohbet edip fotoğraf çektirdi. Bakan Kılıç, bir grup gençle sohbet ettikten sonra yanlarından ayrılırken gençlerden biri “Vallahi helal olsun” diyerek Bakan Kılıç’ın kendilerine gösterdiği ilgi karşısında yaşadığı mutluluğu dile getirdi. Balıklara yem vermeyi de ihmal etmeyen Bakan Kılıç, Balıklıgöl’den ayrılarak normal programına devam etti.

  • Bilecik’te “Helal Kazanç” Semineri

    Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bilecik Şubesi tarafından “Helal Kazanç” semineri düzenlendiç

    Bilecik Belediyesi Kültür Sitesinde gerçekleşen seminer, İstiklal Marşı ve saydı duruşunun ardından Bilecik Ulu Çınar Camisi İmam Hatibi Mustafa Gündüz’ün Kur’an-ı Kerim tilaveti, ardından AGD Çalışan Gençlik Komisyonu Başkanı Hasan Yıldız açılış konuşması ile başladı.

    Seminere konuşmacı olarak katılan Bilecik İl Müftüsü Necati Akkuş, ’’Yüce Mevlamız Kuran-ı Kerim’de bize bir ikazda bulunuyor ve ‘Ey iman edenler, Allah’ın size helal kılmış olduğu temiz şeyleri kendinize haram kılmayın. Haddiniz aşmayın çünkü Allah haddini aşanları sevmez. İllallahın size demiş olduğu helal rızıklardan yiyin’ diye buyuruyor. Bu program sohbet havasında gerçekleşecek. Sizin gerek şahsi hayatınıza gerek aile hayatınıza ya da okul hayatınıza yön verecek şekilde üç beş kelam ile birlikte sizlere aktarmayı arzu ediyorum. Öyle bir zaman gelecek ki, kişi kazancının helal mi yoksa haram mı olduğuna dikkat etmeyecek” dedi.

    Akkuş konuşmasının devamında katılımcılara Hz. Adem ve Havva döneminden bilgiler vererek, “Peygamber efendimizin bunu gündemimize getirmesinde ki asıl mana zannediyorum ki bizim akil zaman ümmeti olarak dikkatimizi çekmek ve bu konuda hassas bir idrak içerisinde olmamızı sağlamak. Çünkü Hz. Adem aleyhisselam ile Hz. Havva annemizin ilk önce imtihan edildiği şey haramla yasakla ilgilidir. Bununla ilgili yine bir Hadis-i Şerifte diyor ki; ‘Hz. Adem ile Hz. Havva annemizi cennete yerleştirirken. Ey Adem, Havva’yı al yanına ve şu cennet-i alaya yerleş burada ne istersen ondan yiyin. Ama şu ağaca dokunmayın’, burada bir yasak var bir hudut var. Her mülk sahibinin kendi bölgesini belirlediği kendi mülkünün bir sınırı var. Rabbimizin, hocamızın okumuş olduğu bu kelimelerde, çizmiş olduğu bu sınırlar, sınırı aşmayın. Neden diye soracak olursanız, çünkü Allah haddini aşanları sevmez. Burada ilk imtihan Hz. Adem ile olmuşsa bunun sonuncuna göre muamele görmüşse ve cennetin bütün nimetlerinden mahrum kalmış ise aynı şekilde dünyadaki insan oğlu da kendisine helal kılınmış olan birçok rızıkları bırakıp, hudutları çizilmiş ve yasak olan çok az şeyi yapmak üzere imtihanı kaybetmek üzere olduğu için bizi bu konuda uyarmıştır. Bazen helal ve haram kavramları başka mezhepler tarafından değişebiliyor. Deniz ürünlerinden mesela midye yemek kimine göre haramdır kimine göre ise helaldir. Helal ya da haram demek sizi kötüye düşürmez. Kaldı ki kişi kendi görüşleriyle bunu düşünebilir” ifadelerine yer verdi.

    Sözlerine helal yemek konusunda çok dikkatli olmalarını isteyen Akkuş ’’Her şeyin başı helal rızıktır, bunu unutmayın’’ diyerek sözlerine son verdi.

  • Dünyada Ve Türkiye’de Helal Gıda Olgusu Konulu Konferans Düzenlendi

    İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Özellikle son dönemlerde 2 trilyon dolarlık helal gıda endüstrisinde Türkiye’nin payı giderek artmaya başladığını söyledi.

    “Dünya’da ve Türkiye’de Helal Gıda Olgusu” konulu konferans, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde gerçekleşti. Son yıllarda Türkiye’nin çok hızlı gelişim gösterdiği helal gıda alanında yaşanan gelişmelerin konuşulduğu “Dünya’da ve Türkiye’de Helal Gıda Olgusu” konulu konferans Cornell Üniversitesi’nden, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden ve Türk Standartları Enstitüsü’nden (TSE) uzmanların katılımıyla gerçekleşti. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı konferansta Türkiye’de ve dünyada helal gıda ekonomisi, helal gıda ve koşer gıda, helal beslenmede dikkat edilmesi gereken hususlar, Türkiye’de helal gıda olgusu gibi konulara yer verildi. Konferansta konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, son dönemlerde İslam ekonomisi ve finans konularında yaptıkları çalışmalara ek olarak helal gıda endüstrisiyle ilgili adımlar attıklarını belirtti. Üniversitenin helal gıda pazarı kapsamında yaptığı işbirliklerine değinen Prof. Dr. Mehmet Bulut, “Burada İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, Yıldız Teknik Üniversitesi, Cornell Üniversitesi ve TSE işbirliği ile bu semineri gerçekleştiriyoruz. Özellikle son dönemlerde 2 trilyon dolarlık helal gıda endüstrisinde Türkiye’nin payı giderek artmaya başladı. Malezya dünyadaki helal endüstrisi alanına öncülük ediyor. Ama bizim burada gıda mühendisliği bölümünde yapacağımız çalışmalar ve açacağımız laboratuvarlar ile başta TSE olmak üzere sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, devlet kurumlarıyla ve dünyada bu alanda başarı sağlamış üniversitelerle yapacağımız işbirliği ile Türkiye’nin bu konuda bir merkez olmasının mümkün olduğunu düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.

    Helal gıda ile koşer gıda karşılaştırmalarına değinen Cornell Üniversitesi’nden Prof. Joe M. Regenstein, “Koşer gıda tüketiminde herhangi bir sakınca yok. Helal tüketim noktasında koşer gıdalar içerisinde alkol yoksa Müslümanlar tarafından da tüketilebiliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde şuan endüstriyel olarak üretilen gıdaların neredeyse yüzde 40’ı koşer konseptinde üretiliyor” diye konuştu.

    Helal gıdanın Müslümanlar açısından önemine değinen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Nazlı ise şu açıklamalarda bulundu: “Dünyadaki tüm Müslümanlarda olduğu gibi, nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de de sosyo-ekonomik, dini ve toplumsal açılardan helal gıdanın önemi çok büyük. Aynı zamanda da ülke menfaatleri açısından ekonomik olarak önemi var. Çünkü dünyada çok büyük bir pazar oluştu. 1.8 milyara yakın Müslüman grubu var ve bunların en önemli ihtiyacı beslenme. Birçok ülke, kendi insanına yedireceği gıdalar için helal olma şartı koymaya başladı. Helal gıda demek hiçbir şekilde insan sağlığına ve maneviyatına zarar vermeyen gıda demek. Dolayısıyla insan sağlığı ve refahı açısından önem taşıyor. Gıda hileleri insanları rahatsız ediyor.”

  • “Helal Gıda Pazarı Çığ Gibi Büyüyor”

    GİMDES Başkanı Hüseyin Büyüközer, tüm Dünya’da 2 milyar nüfusa sahip ve 2,5 trilyon hacimli olan helal gıda sektörü ile ilgili, Müslümanların bu sektöre sahip çıkmaları gerektiğini söyledi.

    Helal sektörün tüm Dünya’da 2 milyar nüfusa sahip 2,5 trilyon dolarlık hacimli bir pasta olduğunu söyleyen Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Büyüközer, Sektörde bu sertifikaya sahip ürünlerin payı yüzde 15’ler de olup süratle arttığını belirtti.

    Büyüközer, “Bu artışın sebeplerine bakıldığında özellikle dünya piyasasında son yıllarda bütün Dünyadaki Müslüman tüketicilerin, artık helal sertifikası olan ürünleri tercih etmeleri ve üreticilerin karşısına helal sertifikanın çıkması, üreticilerin de helal sertifika almalarını hızlandırmakta olduğunu görüyoruz. Helal sertifikası alan firmalar yeni oluşan büyük bir piyasanın içerisine girmiş oldular. Dünyada şu anda sadece helal gıda sektörünün yıllık ürün talebi 860 milyar dolar. Bu çok büyük bir pazardır. Buna, helal finans, helal ilaç, helal kozmetik, helal temizlik, helal turizm, helal lojistik gibi sektörleri de ilave ettiğimizde muazzam bir ihtiyaç ortaya çıkıyor. Sadece helal ürün ve hizmet talebi 2,5 trilyon doları aşmış durumdadır” dedi.

    Helal gıda pazarındaki aktif ülkelerin; Endonezya, Malezya, Tayland, Avustralya, Kuzey Amerika, Avrupa Birliği ve Afrika olduğunu belirten Büyüközer, bu ülkelerin yanında Türkiye’nin de son yıllarda pazarda aktif olduğunu bildirerek, “GİMDES’in helal sertifikası Dünya Helal Konseyi’nce ve bazı itibar gören ülkelerin kurumlarınca onaylanan bir sertifika durumundadır. Bundan dolayı, GİMDES Helal Sertifikalı Markalar, Dünya Helal Gıda Sektöründe de önemli bir konuma gelmiş bulunmaktadırlar. GİMDES İslam ülkeleri ve Müslümanların azınlıkta yaşadığı her coğrafyadaki Müslümanlar tarafından aranan ve istenen tek Helal Sertifikalandırma Kurumu olarak çalışmalarını alnı açık yurtiçine ve yurtdışına dönük olarak sürdürmektedir. Başladığı günden bugüne yaklaşık 20 milyar dolarlık ihracatın oluşmasına vesile olmuştur. Sertifikalama talepleri her geçen gün artmakta bugüne kadar 450 firmanın 10 bin çeşit ürününe GİMDES Helal Sertifikası verilmiştir. İslam ümmetinin ’Helal Lokma’ konusunda uyanışı GİMDES’e büyük bir vazife yüklemiştir. GİMDES, önderliğinde Türkiye küresel helalin liderliğine doğru ilerlemektedir. Bu ilerlemeyi hiç bir kişi veya kurumun beyanları durdurmaya gücü yetmeyecektir. Çünkü Müslüman ümmetin bütün dünyada ’Helal Lokma’ konusunda uyanışı başlamış bulunmaktadır. Bu durumda GİMDES’e daha fazla vazife düşmektedir” ifadelerini kullandı.

    2,5 trilyon dolarlık helal pazarından pay alabilmek için başta AB olmak üzere, Japonya, Brezilya, Avustralya, Güney Kore, Filipinler, Tayland, Singapur, Kanada, Çin gibi gayrimüslim, hatta Budist, ülkelerde ihracat yapmak isteyen tüm firmaların bir sertifikaya ihtiyaç duyduğunu bildiren GİMDES Başkanı, bunun sebebinin dünyanın her tarafındaki Müslümanların artık sertifikalı ürün aldığını söyledi.

    “HER MARGARİNDE TRANS YAĞ VARDIR”

    Bitkisel sıvı yağların yapay olarak katılaştırılmaları sonucunda elde edilen yağlara margarin dendiğini belirten Büyüközer, Margarinler doymuş yağ gurubuna giren yağlardır. Bünyelerinde yapay olarak oluşan trans yağları da barındırırlar. Son yıllarda, bütün dünyada margarinlerin zararları, hastalık yapma riskleri ayyuka çıkınca yeni arayışlara yönelen margarin sanayicileri, yeniden görevlendirdikleri bilim adamlarının buldukları bitkisel sıvı yağlardan margarin yapımı için interesterifikasyon denilen bir yöntemi kullanarak, margarinlerini kullanmaya devam ettiler. İnteresterifikasyon, eski margarinlerde bulunan trans yağlarını bir hayli azalttı ama tamamen yok edemedi. Yapılan tüm analizlerde, bu yeni yöntemde de margarinlerin içindeki trans yağların sıfıra inmediği görülmektedir. Margarinciler, 100 gram yağda 1 gram’ın altındaki trans yağlarını yanlış olarak sıfır trans yağı olarak lanse ediyorlar. Sıcak preslenmiş bitkisel kökenli yağların kullanıldığı paketli ya da paketsiz gıdaların ne kadar yaygın kullanıldığı düşünüldüğünde, alınan toplam dozun arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

    Koroner Kalp Hastalığına sebep olduğu kesinleşmiştir. Diyabet, Obezite, Kanser, Kısırlık, Karaciğer Fonksiyon Bozukluğu, Hücre Fonksiyon Bozukluğu gibi birçok hastalığın kapısını açmaktadır. Alzheimer, Parkinson vb. gibi hastalıklara sebep olmasıyla ilgili pek çok bilimsel çalışma mevcuttur. Annenin beslenme tarzına bağlı olarak anne sütüne geçtiği kanıtlanmıştır. İyi kolesterol (HDL) seviyesini düşürmektedir. Kötü kolesterol (LDL) seviyesini yükseltmektedir. Kandaki yağ oranını yükseltmektedir. Alınan kalori aynı olmasına rağmen vücutta (özellikle karın bölgesi) yağ birikimi ve kilo alımına sebep olmaktadır” dedi.

    Margarinlere alternatif yağların da bulunduğunu söyleyen GİMDES Başkanı Büyüközer, sözlerini şöyle tamamladı: “Alternatif kullanılabilen yağ gurubuna fraksiyonel yağlar adı verilmektedir. Fraksiyonel yağlar hidrojene yağlardan tamamen farklı yağlardır, kalp-damar sistemi başta olmak üzere margarinler gibi sağlık riskleri teşkil etmezler. Fraksiyonel yağlar ve margarinler ikisi de erime noktasını değiştirmek için kullanılan bir yağ işleme yoludur. Margarinleştirme, yağı daha yoğun, daha sağlam hale getirir ve erime noktasını yükseltir. Bir üretici açısından, bir yağın fırında kolayca işlemeyi sağlaması ve raf ömrünü uzatması istenir. Fraksiyonlanmış yağlar margarin yağlarından tamamen farklıdır. Bu yağlar da fırında kolayca işlemeyi sağlar ve raf ömrünü uzatır. Hidrojene yağlar gibi sağlık riskleri teşkil etmez.

    Fraksiyonlama, doymuş ya da doymamış ya da fraksiyonları kaldırarak, bir yağ daha çok sıvı ya da daha fazla katıya neden olabilir. Yağların temel molekül yapısından yana değişen yoktur , sadece oranları değişebilir. Bu nedenle fraksiyonel yağlar hidrojene ve interesterifikasyon yağlara özgü sakıncaları içermemektedir. Bu yüzden GİMDES sadece fraksiyonel yağlara ve fraksiyonel yağların kullanıldığı ürünlere sertifika çalışmaları yapmaktadır”.