Etiket: helal.

  • Helal ve Tayyib Ürünler Fuar’ın başlamasına kısa süre kaldı

    Helal ve Tayyib Ürünler Fuar’ın başlamasına kısa süre kaldı

    GİMDES öncülüğünde CNR World Food etkinliği altında 4-7 Eylül’de gerçekleştirecek Helal ve Tayyib Ürünler Fuar’ın başlamasına kısa süre kaldı. GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, fuar ile ilgili açıklama yaptı.

    GİMDES öncülüğünde CNR World Food altında gerçekleştirilecek etkinlik ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, bu fuarın helal sertifikalı firmalar için bir dönüm noktası olup, işini büyütmek isteyen firmalara, fuarın güç katacağını söyledi.

    Düzenlenen fuarına neden katılınması gerektiğini açıklayan Dr. Büyüközer, “Eğer firmanız helal ürün endüstrisinde aktif konumda ise Helal ve Tayyib Fuar 2019 bilgilerinizi, ürünlerinizi ve hizmetlerinizi dünyanın birçok ülkesinden katılacak olan firma yetkililerine sunabileceğiniz bir platformdur. Hızlı bir şekilde büyüyen helal ve tayyib sektöründe, bu fuar aracılığı ile yer edinebilir, sektör ile ilgili öngörülerinizi ve planlarınızı bu süreçte tamamlayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

    “Bu fuar ile gelecek stratejilerinizi belirleyebilirsiniz”

    Küçük veya büyük işletmelerin bu fuar aracılığıyla gelecek stratejilerini belirleyebileceklerini ifade eden Büyüközer, “Müşterilerinizin taleplerini fuar aracılığı ile ölçebilir, gelecek stratejilerinizi belirlerken daha donanımlı bilgi ve tecrübe kazanabilirsiniz. Ürün ve hizmetlerinizi birçok ülkeden katılacak olan ve helal sektörün içinde aktif olan girişimcilere tanıtabilirsiniz. Potansiyel müşteri ve partnerlerinizle doğrudan doğruya görüşmeler gerçekleştirip ürün ve hizmetlerinizi onlara tanıtarak rakiplerinizden farklı olduğunuzu ispatlayabilirsiniz” dedi.

    “Pazarın isteklerini birinci elden duyma avantajını kazanacaksınız”

    Toptancı ve perakendecilerin birebir isteklerini birinci elden öğrenme avantajının kazanıldığını dile getiren Büyüközer, “Helal sektörünün içindeki en son gelişmeler, yenilikler, trendler, konseptler, hizmetler ve ürünler hakkında bilgi edinme fırsatınız olabilir. Yoğun katılımının olacağı düşünülen 7’inci fuarımızda tüketicilerin, toptancı ve perakendecilerin birebir isteklerini birinci elden öğrenmenin avantajını kazanabilirsiniz. Helal endüstrisi ile ilgili en güncel çalışmaları bu fuar aracılığı ile görebilir, firmaların helal ürün konusundaki AR-GE çalışmalarını gözlemleyebilirsiniz. Sektörel girişimlerinize ilham olacak başarılı firmalar ile tanışabilir, gelecek planlarınızı fuardan elde edeceğiniz tecrübeler ile inşa edebilirsiniz. GİMDES öncülüğünde CNR World Food etkinliği altında 4-7 Eylül’de gerçekleştireceğimiz Helal ve Tayyib Ürünler Fuarımızda biran evvel yerinizi almanız size de bize de güç katacaktır” ifadelerine yer verdi.

    “Türkiye pazarın aranan aktörü”

    Türkiye’nin jeopolitik konumu nedeniyle pazarın aranan aktörü olduğunu dile getiren Büyüközer son olarak şunları kaydetti. “Aynı tarih içinde ve aynı mekânda 11’inci Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansımızı da gerçekleştiriyoruz. Türkiye; Avrupa’nın, Afrika’nın, Orta Doğu’nun ve Asya’nın tam ortasında ve helal pazarın çok önemli ve aranan aktörü olarak bütün kardeşlerini GİMDES’in bu etkinliklerine davet etmektedir. 11’inci Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansına; Endonezya’dan, Malezya’dan, Amerika’dan, Almanya’dan, Güney Afrika’dan, Filipinlerden, Cezayir’den, Tunus’tan, Fransa’dan, Türkiye’den konularında uzman 16 konuşmacı katılacak. Doğu ile batı arasında bir köprü olmasını planladığımız bu etkinlikte bir an önce yerinizi ayırtın, gücünüze güç katın”.

  • Mesir Macunu Dünya Helal Zirvesi’nde

    İstanbul’da düzenlenen ve 26 ülkeden 350 firma ile 80 ülkeden 40 bin ziyaretçinin katıldığı Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo Fuarı’nda, ziyaretçilere Manisa’nın UNESCO tarafından kültür mirasları listesinde bulunan mesir macunu ikram edildi.

    Cumhurbaşkanlığı himayesinde, İslam Ülkeleri Standartları ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC), İslam Ticareti Geliştirme Merkezi (ICDT) ve Discover Events iş birliğinde 29 Kasım-2 Aralık tarihlerinde İstanbul Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo Fuarı’nda ziyaretçilere mesir macunu ikram edildi. Manisa’yı temsilen Türkiye Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu’na (TAŞPAKON) bağlı Manisa Aşçılar ve Pastacılar Derneği’nin stant açtığı fuarda, 700 kişilik mesir macunu ikram edildi. Manisa Aşçılar ve Pastacılar Derneği Başkanı Sultan Kılınç, stant açmalarına sağladıkları katkı nedeniyle Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’e, Manisa Büyükşehir Belediyesine ve Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık ve yönetimine teşekkür etti.

  • Helal Expo Fuarı’na İzmir damgası

    Dünya genelinde 2 milyar Müslüman helal gıda sertifikalı ürünlere yönelirken, Müslüman nüfusun gıda tüketimi yıllık 1,3 trilyon dolara ulaşıyor. Helal Gıda Sektörü, 29 Kasım-2 Aralık 2018 tarihleri arasında İstanbul Yeni Kapı Avrasya Gösteri Merkezinde 6. İİT Helal Expo Fuarında buluştu. Fuara, İzmirli kurumlar damga vurdu.

    6. İİT Helal Expo Fuarı, 29 Kasım-2 Aralık 2018 tarihleri arasında İstanbul Yeni Kapı Avrasya Gösteri Merkezinde gerçekleştirildi. Fuara, İzmir’den de kurumlar katılım sağladı. 29 Kasım- 2 Aralık 2018 tarihleri arasında İstanbul Yeni Kapı Avrasya Gösteri Merkezinde düzenlenen 6. İİT Helal Expo Fuarında; Türkiye, Orta Doğu, Orta ve Batı Avrupa, Balkanlar ve Afrika başta olmak üzere tüm dünyadaki hedef pazardan 500’den fazla satın alma profesyoneli buluştu. Helal Expo Fuarında İzmir Valiliği standında yer alan Ege İhracatçı Birlikleri Sanayi ve Tarım sektörü ihracatı hakkında katılımcılara bilgiler vererek tanıtım materyalleri dağıttı. Fuarı, 86 ülkeden katılımcı ziyaret etti. Fuara, 200 firma ve kurum katıldı.

    Helal Gıda’ya olan ilginin her geçen gün arttığını ve 2 milyarlık Müslüman nüfusunun 1,3 trilyon dolara ulaşan gıda pazarında yüzde 15’lik payla temsil edildiğini kaydeden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’nin, sektörün önemini görerek 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Helal Akreditasyon Kurumu’nu kurduğunu, Türkiye’nin Helal Gıda sektörüne yaptığı yatırımların karşılığını alacağı döneme girdiğini, Helal Akreditasyon Kurumu’nun, Türkiye’nin dünya helal gıda pazarından daha fazla söz sahibi olmasına imkân sağlayacağını belirtti.

    Orta Doğu ülkelerinin helal gıda talebinin her geçen gün arttığına dikkati çeken Eskinazi, “Orta Doğu ülkeleri Türkiye için hedef pazar konumunda. Tavuk ve süt ürünleri gibi hayvansal ürünler ancak helal sertifikası sayesinde Müslüman ülkelere satılabiliyor. Helal ürünler sadece gıda ile sınırlı değil; kozmetik, tekstil, finans sektörlerini de kapsıyor” diye konuştu.

  • G20 liderleri yemekte buluştu. Erdoğan’a özel helal menü hazırlandı

    Arjantin Devlet Başkanı Mauriccio Macri, Buenos Aires’in en gözde mekanı Teatro Colon’da G20’ye katılan devlet başkanları onuruna bir yemek verdi. Liderler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın helal yemek talebiyle, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un vejeteryan isteği dikkat çekti.

    Erdoğan için özel garson tahsis edildi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, yemekte hazır bulanacak liderler arasında yer alıyor. Erdoğan’ın helal gıda talebinde bulunduğu, Müslüman bir gözlemci eşliğinde yemekleri hazırlandığı bildirildi. Ayrıca alkol almayacağının bilgisinin verildiği açıklandı. Ayrıca Erdoğan için kendisine özel bir garson tahsis edildiği de yemekle ilgili olarak açıklandı. Fransız lider Emmanuel Macron içinde vejeteryan yemeği servis edileceği bildirildi.

    84 dansçı ve 75 müzisyenden dev şov

    Yemek sırasında göçmen ve göçmenler arasında kurulan ilişkiler, iklim, manzara, etnik köken ve kültürlerin çeşitliliğini anlatacak şekilde dans gösterileri hazırlandı.

    84 dansçı ve 75 canlı müzisyenin teknolojik, görsel ve sanatsal bir şov hazırladıkları bildirildi. Gecede rock, chamame, malambo, cueca, zamba, carnavalito, tango, rap ve hip hop gibi müziklerin çalınacağı duyuruldu. .

  • Erol Olçok’un eşi Nihal Olçok’tan darbecilere: “Pişmanım deselerdi ben hakkımı helal ederdim”

    15 Temmuz gecesi eşi Erol ve oğlu Abdullah Tayyip’i şehit veren Nihal Olçok, “Köprü davasında sanıklar ’Yaptım ama pişmanım’ deseydi, ona bile razıydım. Helalleşirdim” dedi.

    15 Temmuz gecesi eşi Erol ve oğlu Abdullah Tayyip’i şehit veren Erol Olçok’un eşi Nihal Olçok’un Türkiye gazetesi yazarlarından Burcu Çetinkaya’ya verdiği röportaj şöyle:

    “Hep bekledim. Nedense elim telefona gitmedi. Bir yerde tanışacağız biliyordum, hissediyordum. Çok sevdiğim bir dostumun düğününde gördüm ilk defa. O anda her şey bir kenara, yaşanan bütün yalan maskelerin ötesinde samimiyetin sirayet ettiği çok gerçek birini görmenin duyguları geçti bana. İkinci görüşmeyi, saatlerce konuşmayı, dinlemeyi , ondan öğrenmeyi isterken, röportaj çok sonralardaydı sıralamamda. Sonra bir gün, benim için en heyecanlı günlerden birinde 8 yıl aradan sonra Dünya Ralli Şampiyonası’nda start almadan önce test sürüşü öncesinde bir telefon geldi Nihal Olçok’tan; “Burcu o arabanın içinde olmalıyım. Bir gün o hissi yaşayıp zamanın ilerisine gidebileceğimi hissediyorum. Olur mu?” dedi. Marmaris’e gelebilir misin hem de yarın sabah dediğimde itiraf edeyim; geleceğini beklemiyordum. Hani çok ani, uzaktı ya Hani dünya koşturmacalar ya. İşte o test heyecanında yanıma geldiğinde bir kere daha anı yaşayan samimiyeti seçen, seçtirilen, perdelerin kalktığı o güzel insanı gördüm. İyi ki geldin Nihal Olçok. Aslında röportaj için zamanı değildi belki ama samimiyet ve doğallık bence kurgulardan çok daha güzel, o yüzden öyle yollarda yaptık röportajı. Dimdik ve gerçek bir kadının ayakta durma hikâyesini, hayata dört kolla sarılmasının bende bıraktığı en önemli duygu “ümit”…

    16-17 yaşlarındayken hayalleriniz neydi, ne iş yapmak istiyordunuz?

    Gazeteci olmak istiyordum. Hayalim Daphne Barak gibi olmaktı. Kendisi dünyadaki ehil gazetecilerdendir. Evlendikten sonra bir gün Erol Olçok sabah erken, acele kalktı ve “Ben geç kaldım, Amerika’dan gazeteci gelmiş röportaj yapmak için, zor ayarladık” dedi, sanırım parti yeni kurulmuştu ve Tayyip Bey sanırım yeni başbakandı. “Daphne Barak” dediğimde “sen nereden biliyorsun?” dedi. “O benim örnek aldığım kişiydi. Lütfen bana müsaade et, seninle geleyim” dedim. Yıllar sonra tanışmak nasip oldu ve inanılmaz bir kadındı.

    Sonra ne oldu?

    Her genç kızın hayali gibi ’bir sen, bir ben, bir de bebek’ oldu. 19 yaşında Abdullah’ı emziriyordum. Evliliğimin en büyük kazancı; 3 tane oğlum.

    Peki o dönemlerde çalıştınız mı?

    Hiç vazgeçmedim. Ben üniversite, başörtüsü mağdurlarındanım. En küçük oğlum Emir doğduktan sonra üniversitede işletme okudum. Sonra yüksek lisans yaptım. Hep Olçak’la beraberdim. Bütün projelerde bir şekilde musallat oldum. Hiç durmadım bunu hep zevkle ve keyifle yaptım. Kek yaparak girdim şirkete. Çünkü başlangıçta en iyi bildiğim şey oydu. Reklamcılık çok farklı bir alan. Özellikle mütedeyyin camiada çok bilinen bir şey değildi. Evlenirken ben Erol Bey’in mesleğini babamlara anlatmakta çok zorlanmıştım. Reklamcı dediğimde “Yani tabelacı mı?” soruları gelmişti.

    15 Temmuz’dan sonra “sen”de ne değişti?

    Bir kere doğrular ve yanlışlar yer değiştirdi. Bildiğim bir sürü doğrunun doğru olmadığını gördüm. Hayatla, annelikle, kadınlıkla, dostlukla, parayla, statüyle ilgili. Bütün anlam yüklediğimiz her şey sıfır noktasındaydı artık benim için. Onların içinde doğruları ayıklamak çok fazla enerjimi alacağından dolayı, her şeyi sildim ve Erol Olçok’ın çok fazla kullandığı bir söz “Ben kendi tarihimi yazıyorum” derdi. Ben de kendi tarihimi yazmaya başladım.

    Davalarda hiç yüzünüze bakıp suçunu kabul eden, sebebini söyleyen, özür dileyen veya konuşan oldu mu sanıklardan?

    Elinde o silahı sıkanlar da değil mevzu, emri verenlerde. Ve biz bunların bir çoğunu bilmiyoruz. Ben yalvardım. Bir defa şehit yakınlarına söz hakkı verildi. Söz istedim. 138 sanık, ’Köprü davası’. “Tövbe makamındasınız, burası Yusuf kapısı değil, tövbe kapısı. Bunu burada yaparsanız helalleşeceğiz sizinle” dedim. Koca salon ama bir kişi bile cevap vermedi. Çocuklar duvar gibiydi. Sözlerim bir kişiye bile sirayet etmedi.

    Kabul eden olsaydı, ne hissederdiniz? Hata ettim, ettirildim, bilmeden hata yaptım vs., herhangi birşey söyleseydi?

    Helalleşirdim. “Yaptım ama pişmanım” deseydi, ona bile razıydım.

    Öfke var mı içinizde?

    Biz beş kişilik bir aileydik. Abdullah gidip Erol Olçok dönseydi veya tersi olsaydı elimde olmadan o öfke dururdu bende. Abdullah’a “Sen baban ölürken ne yaptın?” veya Abdullah ölüp Erol Olçok geri gelseydi “sen onu nasıl koruyamadın?” diyebilirdim. Ama ikisi beraber çıktılar ve ikisi beraber göçtüler. O yüzden o öfkenin çıkacağı birisi de yok bende. Ulvi boyutta, kadere ve Allah’a ise isyan çok riski bir şey çünkü o zaman ben “37 yaşına kadar iman etmemişim, yalandan bir şey yaşamışım” demektir.

    Günlük hayatınızın akışında neler değişti?

    Mesela eski evde yaşamıyorum. Sofrada masa kurup yemek yemiyorum. Bugüne kadar iki yıldır evimde 7 defa sofra kuruldu. Onda da soğan kokusunu özlemiştim. Kuru fasulye, ekmek yaptım ve arkadaşlarımı davet ettim. Bazen ölü gibi yaşıyorum. O sandalyeleri boş görmektense kurmuyorsunuz.

    Eskiden de bu kadar çok seyahat eder miydiniz?

    Daha da çok belki de. İş için çok seyahat ederdik.

    Hep bu kadar insanlarla iç içe miydiniz?

    Hep vardı.. İnsanın olmadığı hiçbir şeyin bende hiçbir karşılığı yoktur. Her insanın yaradılan olmaktan dolayı Ahseni takvim olma ihtimali olduğuna yüzde yüz iman edenlerdenim.

    Avukatlık okuyorsunuz bir de şu anda değil mi? Bu nereden çıktı?

    Evet şu anda üniversitede okuyorum. 15 Temmuz’dan sonra okumaya başladım. O sene Abdullah’la şakalaşmadan dolayı bir üniversite sınavına girmiştim. Sınav sonuçları 15 Temmuz’dan sonra geldi ve ben kazanmışım. Psikolojiyle okumaya başladım ve sonra bölüm değiştirdim ve “Sosyal Hizmetler”e geçtim. Psikoloji daha bireysel geldi. Şimdi Üsküdar Üniversitesine geçtim. Hukuk Fakültesinde 2’nci sınıftayım. Bu davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gidecek, o veya bu şekilde. Çünkü bu davalar burada bitmeyecek. Daha da indirime gitmek isteyecekler, bunun bir prosedürü var. Şimdi istinafa verildi, oradan temyiz, Anayasa’ya, Yargıtay’a ve en sonuna kadar da gidecekler. Sağ olsun değerli avukat arkadaşlar bu dönemde bana eşlik ettiler. AİHM’e gittiğinde ben oraya Müslüman, Türk ve Arnavut bir kız olarak gitmek istiyorum. Abdullah ile mahşerde karşılaştığımda elini omzuma vurup “Sağ ol anne” demesini istiyorum.

    Bu arada ticaretin içerisindesiniz, yeni oluşumlar için çalışıyorsunuz. Buradaki mücadelenizi anlatır mısınız?

    Ben hep başarma odaklı oldum. Reklamcılıkta hep o besleyici taraf vardı. Bir kampanya başlar sürekli. Elinizde sürekli yeni bir bebek olur. O alanda değil ama ticari alanda başarmak, üretmek ve atıl durmamak; hedefim. Özellikle kadınların her alanda varlığını iyi olarak hissettirmek. Hem ayakları üzerinde duran hem de aynı zamanda iyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir anne olabildiğini göstermek. Çalışan demir pas tutmaz.

    Neden reklam alanında çalışmayı düşünmüyorsunuz?

    O alanda çocuklarımın bile olmasını istemem. Çünkü rekabet edecekleri kişi babaları. İkincisi kendisi dünyada yok. Üçüncüsü baba öyle bir yerde final yaptı ki, evlatlar ne kadar yaparsa yapsalar oraya erişemezler. Çünkü o Allah’ın lütfu keremi, şehitlik. Gölgeyle savaşmak çok zordur. İnşallah başka alanlarda çok başarılı olsunlar.

    Çocuklarla aranızda konuşuyor musunuz? Anıları, hatıraları, üzüntüleri?

    Hiç konuşmadık. Vakti, saati gelecek ama onları hiçbir şeye zorlayamam. Artık ben bir bilenim, bu yoldan geçtim. Onların abi ve baba diye üzüldüğü yerde ben evlatlarım için de üzüldüm.”