Etiket: Hedefinde

  • Rafael Pereira, Portekiz ekiplerinin hedefinde

    Rafael Pereira, Portekiz ekiplerinin hedefinde

    Birleşik Arap Emirlikleri takımlarından Al-Ain forması giyen 20 yaşındaki Brezilyalı sol bek Rafael Pereira’nın gözü Avrupa’da. Genç futbolcu transfer döneminde özellikle Portekiz’de birçok kulübün hedefinde.

    Korona virüs sonrasında birçok ülke futbola geri dönmeye hazırlanırken, takımlar da önümüzdeki sezonun kadrolarını kurmak için takviye hazırlıklarına başladı. Bu isimlerden biri de Brezilyalı sol bek Rafael Pereira. Brezilya ekiplerinden Desportes’te futbola başlayan ve ardından Portekiz takımlarından Leixoes’e transfer olan Pereira, geçtiğimiz sezon devre arasında bir başka Portekiz ekibi Vila’ya transfer olmuştu. Ocak ayında Birleşik Arap Emirlikleri temsilcisi Al Ain’le anlaşmaya varan 20 yaşındaki futbolcu, Portekiz’e dönmeye hazırlanıyor. Avrupa’nın birçok takımının ve özellikle de Portekiz takımlarının gündemindeki isim olan 20 yaşındaki futbolcu, yaz transfer döneminde adından sıkça söz ettirecek.

  • Benzerlerinden yüzde 35 daha hafif üretilen asansörler dünya markası olma hedefinde

    Kocaeli’de üniversite ve KOSGEB iş birliğinde alüminyum sistemle piyasadaki diğer ürünlere göre yüzde 35 daha hafif asansör taşıyıcı sistemleri üreten firma, dünya markası olmayı hedefliyor.

    Kocaeli’de üretim yapan Öz Şirketler Gurubu’na bağlı Fronte Asansör Firması, yüzlerce sanayi kuruluşunun ve şirketin yer aldığı TÜYAP Tüm Fuarcılık ve Kocaeli Sanayi Odası ortaklığında düzenlenen Sanayi ve Teknoloji Fuarı 2018 (SANTEK)’te yerini aldı. 31 Ekim-3 Kasım arasında açık kalan fuar, Kocaeli Uluslararası Fuar Merkezinde ziyaretçilerini ağırladı. Birçok sanayi, araştırma kuruluşu ve firmanın yer aldığı fuarda yeni ürünleri ile katılan firma büyük ilgi gördü. Üniversite ve KOSGEB ortaklığında geliştirilen, normal asansör sistemlerine göre yaklaşık yüzde 35 daha hafif ve daha seri olan asansör sistemlerini ilk kez sergileyen firma, uluslararası bir asansör firması olmayı hedefliyor. Türkiye’de bir ilk olan alüminyum asansör taşıma sistemlerinin tanıtan firmanın yönetim Kurulu Başkanı Korkut Öz, geliştirdikleri yeni sitemle dünya çapında bir şirket olmayı hedeflediklerini ifade etti.

    “Karkaslarımız genelde dkp sacdan üretilir, bu tüm dünyada da aynıdır”

    Yaptıkları yeni asansör sisteminin eski asansörlere göre daha seri ve hafif olduğunu söyleyen Korkut Öz, “Öz Şirketler Grubu 1974 yılından beri faaliyet gösteren inşaat, meral sanayi, asansör ve AR-GE alanlarında hizmet veren bir grup. Bizim yeni markamız Fronte Asansör. Asansör sektörü maalesef Türkiye’de genelde yabancı firmaların üzerinden büyüyen bir sektör. Bu noktada bir Türk firması olarak teknoloji anlamında yeni çalışmalar yapmaya başladık. KOSGEB, Kocaeli Üniversitesi ve firmamızın da içerisinde bulunduğu bir AR-GE çalışması planladık. AR-GE’miz Alüminyum Kabin Karkas projesi. Normalde asansörlerin taşıyıcı yapısı karkaslarımızdır. Karkaslarımız genelde dkp sacdan üretilir. Bu tüm dünyada da aynıdır” dedi.

    “Diğer asansörlere göre yaklaşık yüzde 35 oranında daha hafif”

    Asansörleri daha hafif hale getirme fikriyle yola çıktıklarını belirten Öz, “Biz üniversiteden hocalarımızla taşıyıcı sistem konusunda ürünü daha hafif nasıl yapabileceğimiz konusunu tartışıp konuştuk ve alüminyumun bize bu noktada çözüm olabileceğini düşündük. Özellikle uçak ve araba yapımında alüminyum kullanılmaya başlandı. Biz de bunu asansöre taşıdık. Alüminyum karkas sistemi ürettik. Fabrikamızda bir test kulesi kurduk. Prototipimizi kulede test ettik. Testi başarıyla tamamladı. Asansörümüz, diğer asansörlere göre yaklaşık yüzde 35 oranında daha hafif. Aynı zamanda bu performans anlamında da daha iyi bir performans sağlıyor. Daha gücü az motorlar kullanabiliyorsunuz. 3-4 kişinin monte edebileceği bir karkas sistemini 2 kişi monte edebiliyor” diye konuştu.

    “Ülkemizde bir ilk, dünyada da örneğini görmedik”

    Geliştirdikleri yeni asansör taşıma sistemi ile iddialı olduklarını ve Türkiye’de çoğunlukta olan yabancı firmalarının ürettiği asansörlerin yerini yerli üretim asansörlerin alması için çalıştıklarını kaydeden Öz, “Asansör üretimlerinde bu ülkemiz için iyi bir gelişme. Ülkemizde bir ilk, dünyada da örneğini görmedik. Yurt dışı fuarlarına katıldığımızda özellikle araştırdık. Alüminyumla üretim yapan bir firmayla karşılaşmadık. Bu AR-GE ve teknolojilerin bizim uluslararası bir marka olmamıza katkı sağlayacağını düşünüyorum. Devletimiz AR-GE konusunda firmalarımızı destekliyor. Üniversitelerin olduğu projelerde de verilen bu destekler itici bir güç oluyor. Bu noktada biz bir ilki gerçekleştirdik. Devletimizin makine anlamında ciddi boyutta destekleri oldu. Biz şu anda bunu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. İnşallah ülkemizde kullanılmaya başlanılacak, uluslararası alanda da üretimini yapacağız” şeklinde konuştu.

    “Yerli üretim yapılırken asansör sektöründe geride kalıyoruz”

    Asansör sektöründe ciddi sıkıntılar olduğuna değinen Öz, “Türkiye’de her şeyin üretimi yapılırken, yerli savunma sanayisine kadar her alanda yerli üretim yapılırken asansör sektöründe geride kalıyoruz. 3. Havalimanı’nda biliyorsunuz ki her şey yerli. Sadece yürüyen merdivenler ve asansörler yabancı firmalar tarafından yapıldı. Burada Türk firmalarının olmaması bizi üzdü. Orada Öz Şirketler Grubu olarak biz ya da farklı bir firma olabilirdi. Devletimizden özellikle rica ediyorum; asansör sektörünü biraz daha desteklersek yerli firmalara biraz daha itici güç uygularsak bizim de önümüz açılır. Uluslararası bir firma olma yolunda biz de destek almış oluruz” ifadelerini kullandı.

  • Mersin, kereste fiyatlarında avantaj elde etme hedefinde

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Komite Başkanı Mehmet Ali Güldağ, ağaç ve orman ürünleri sektöründeki hammadde sıkıntısını çözmek adına önümüzdeki süreçte bir dizi çalışma başlatacaklarını belirterek, yapacakları araştırmalardan istedikleri sonucu alabilmeleri halinde hem fiyatları aşağı çekmeyi hem de Mersin’i kereste hammadde temin merkezine dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi.

    MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektör sorunlarına dikkat çekerek, bu sorunlara çözüm üretmek adına komitenin planladığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlk olarak hammadde fiyatlarına değinen Güldağ, Türkiye’deki ormanların korunması adına yürütülen çalışmalar nedeniyle hammadde fiyatlarının arttığını anlattı. Bu korumalara paralel yükselen hammadde fiyatlarını rekabetçi bir noktaya indirebilmek adına sektör temsilcilerinin yeni kaynaklar araştırdığını vurgulayan Güldağ, özellikle Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Son yıllarda Kolombiya, Estonya ve Litvanya’dan Türkiye’nin 3’te 1’i fiyatına tropikal ağaç ithal edildiğini tespit ettiklerini bildiren Güldağ, “Komitemiz ilk olarak son 5 yılda yapılan bir ve ikinci sınıf iğneli ve iğnesiz yapraklı ağaçlardan mamul kereste ithalat fiyatlarını araştıracak. Bunun için Odamızın desteğiyle çalışmaya başladık. GTİP numaralarına bakarak ihtiyacımız olan bazı cins kerestelerin Türkiye’ye maliyetini saptayıp uygun fiyatlarla sektörle buluşturulması adına çalışıyoruz” dedi.

    Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da mevcut durumda kullandıkları ağaçların muadil cinslerine rastladıklarına da dikkat çeken Güldağ, “Bu ürünlerin mevcut durumda GTİP numaraları belli değil. Yapacağımız çalışma ile bu ağaç türlerinin ihracatının önünü açıp bir GTİP numarası belirleyip getirebilmemiz halinde bu ürünlerin Türkiye’deki tek ithalatçısı bölgemiz olur. Uygun şartları sağlayabilmemiz halinde limanımıza bağlı lojistik gücümüzü de kullanarak oldukça uygun fiyatlarla hammadde temin edip tüm Türkiye’ye bu ürünü satabiliriz. Bu sayede Mersin’i kereste hammaddesinin merkezi haline getirebiliriz.Sapladığımız yeni ağaç türlerinin Latince karşılıkları ve Türkiye’deki karşılıklarını bulmak adına çalışıyoruz. Böyle bir çalışmayı bireysel ithalatçıların yürütebilmesi mümkün değil. Bu noktada Oda’nın desteği çok önemli. Hep birlikte bölgemizi kerestecilikte güçlendirebiliriz” ifadelerini kullandı.

    Ülkedeki hammadde sıkıntısı nedeniyle Türkiye’nin yakın çevresindeki ormanlara yöneldiklerini ancak bu ormanların da tükenmeye başladığını dile getiren Güldağ, “Mevcut durumdaki işletmelerimizin ürün sertifikalarının altyapısı içinde bulunduğumuz enlem ve boylamda yetişen ağaçlar üzerine kurulu. Bu nedenle bölgemizde yetişen kerestelerin kullanımı önem taşıyor. Ancak yakın coğrafyadaki hammaddede sıkıntı yaşanması nedeniyle farklı enlem ve boylamlardan alım yapılması zorunlu hale geldi. Bir yandan uygun fiyat araştırmamız devam ederken diğer yandan da mevcut sertifikalarımızla uyum gösterebilecek yeni ürünlerin araştırmasını sürdürüyoruz. Sektörümüz bölgemizde faaliyetini dağınık olarak sürdürüyor. Farklı yerleşim alanlarının yanı sıra sokak, mahalle, sanayi bölgesi ve OSB gibi ayrı yapıların içinde üretim yapmaya çalışıyor. Gerek MTSO gerekse Marangozlar Odası’na kayıtlı toplamda bin 500’e yakın sektör temsilcisi bulunmakta. Yeni teknolojilerle müteahhitlerin de yüzde 80’inin mobilyalarını kendi apartmanlarının altında yaptığı düşünülürse bu sayı 3 bine yaklaşıyor. Kent nüfusunun 1 milyon 200 bin dolayında olduğunu düşünürsek her 400 kişiden birisinin bu sektörde vergi levhası sahibi olduğu, her bir sektör temsilcisinin yanında en az 5 kişi çalıştığı düşünülürse her 80 kişiden birisinin bu sektörle teması bulunduğu söylenebilir. Ankara’da 1960’lı yallarda Ankara Belediyesi tarafından bu potansiyel görülerek çok daha az sayıda sektör temsilcisi bulunmasına rağmen Siteler adı altında mobilyacılar sitesi kuruldu ve bugün Türkiye’de marka haline geldi. Sanırım bu veriler Mersin’in de bu alanda bir branş sitesine ivedilikle ihtiyaç duyduğunu gözler önüne sermektedir. Komite olarak üzerinde duracağımız en önemli ikinci konu budur. Sektörel sanayi sitesi kurulabilmesi adına lobi çalışmalarına ağırlık vermek” şeklinde konuştu.

    Sektör çalışanlarını da değerlendiren Güldağ, sektörün kapasitesinin çok yüksek olduğunu belirterek, en sevindirici özellik olarak ise büyük kapasiteli işler geldiğinde tüm sektör temsilcilerinin birleşip birlikte hareket edebilmesini gösterdi. Yeni iş alımları için birebir temas kurulmasının büyük önem taşıdığını da vurgulayan Güldağ, sektör temsilcileriyle birlikte katılabildikleri kadar çok sayıda fuara katılmak istediklerini de anlattı.

  • Makine sanayicileri güçlü sinerji oluşturma hedefinde

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Oğuz Akar Tülücü, bundan sonraki süreçte sanayiciler arasındaki iletişimi artırıp güçlü bir sinerji oluşturmayı hedeflediklerini belirtti.

    MTSO 27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Akar Tülücü, tamamlanan MTSO seçimleri ardından, yapmayı planladıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Önceliklerinin yarım kalan çalışmalarını bitirmek olduğunu söyleyen Tülücü, önceki dönemde sanayicilerin sorunlarını belirlediklerini, ilk olarak sektörel sorunların çözümünü kolaylaştırmak adına branşlaşmaya ağırlık vereceklerini kaydetti.

    Makine Meslek Komitesi içerisinde asansörcüden pompacıya toplam 16 farklı iş kolu bulunduğunu aktaran Tülücü, her bir iş kolunun ayrı bir uzmanlık alanı olduğunu ve sorunlarının da farklılaştığını, bu nedenle spesifik sorunlara odaklanabilmek adına yeni dönemde hedeflerinin iş kollarında gruplaşmaya gitmek olacağını vurguladı.

    “Firmalar birbirini tanımıyor”

    Sektörde faaliyet gösteren firmaların birbirini yeterince tanımamasından şikayetçi olduklarını ifade eden Tülücü, “Maalesef bizim ülkemizde tüm sektör temsilcileri birbirini rakibi olarak görüyor. Oysa güçlerimizi birleştirirsek rakip olmak yerine sinerji yaratıp ortak bir güç olabiliriz. Firmalarımızın çok ciddi potansiyeli var ama bu potansiyeli verimli kullanamıyoruz. En basiti yatırımlarımızı örnek gösterebilirim. Eğer birliktelik sağlarsak daha rasyonel yatırımlar yapmamız mümkün olur. Birimizin yaptığı bir makine yatırımını bir diğerimiz yapmaz. Alacağımız işler için gerekli başka bir makine yatırımını da diğer arkadaşımız gerçekleştirir ve yeri gelince güçlerimizi birleştirebiliriz. Ortak alımlarımızı birlikte gerçekleştirebiliriz. Böylece hepimiz kazanırız ve hem sektör gelişir hem de firmalarımız” dedi.

    “Sadece Türkiye değil dünya zor süreçten geçiyor”

    Ekonomik açıdan yalnızca Türkiye değil, dünyanın zor bir süreçten geçtiğini vurgulayan Tülücü, israf edilecek bir kuruşun bulunmadığını, ortak hareket etme kültürünün mutlaka yayılması gerektiğini söyledi. Bunun da güven ortamında gerçekleşebileceğini vurgulayan Tülücü, bu güvenin de kişilerin birbirini daha yakından tanımasıyla oluşabileceğini, bu nedenle yeni dönemde çalışmalarını üyelerin birbirini daha yakından tanıması üzerinde yoğunlaştıracaklarını söyledi.

    “Çalışanlar sanayiyi tercih etmiyor”

    Yalnızca maddi imkanlar anlamında değil, personel noktasında da ciddi sorunlar yaşandığına değinen Tülücü, sanayinin artık çalışanlar tarafından tercih edilmediğini, yeni neslin ağırlıklı olarak masa başı işleri tercih ettiğini, sanayide çalışacak personel bulabilmek adına ekstra ödemeler yapılması gerektiğini belirtti.

    Tüm dünyanın hızla Endüstri 4.0’a hazırlandığına da dikkat çeken Tülücü, Türkiye’nin de bu yönde çeşitli adımlar atmasına rağmen henüz istenilen noktaya gelinmediğini söyleyerek, “Biz makine sanayicilerinin ülkenin avantajlı ve dezavantajlı olduğu yönleri iyi tespit edip doğru hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Bana kalırsa önceliğimiz ülkemizde güçlü olduğumuz sektörleri belirlemek olmalı. Örneğin tarım ve hayvancılığı modernize edecek makineler ya da ülkemizde bol ve temiz bulunan güneş ya da rüzgar enerji sistemleri üzerine çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.

  • (Özel Haber) “Üstün zekalı çocuklar İsrail ve FETÖ’nün hedefinde”

    Balıkesir Üstün Zekalıları Destekleme Derneği Başkanı Hasan Paşa Decedeli, bazı üstün zekalı çocuk ve ailelerinin İsrail’e yerleştiğini söyledi. Decedeli, FETÖ’nün de üstün zekalı çocuklara yönelik çalışmaları olduğunu söyledi. Hasan Paşa Decedeli, üstün zekalı çocukların TEOG’a göre yerleştirmemesi gerektiğini savundu.

    Türkiye’de sadece üstün zekalı çocuklara yönelik eğitim veren Türk Eğitim Vakfı Türkeş Özel Eğitim Lisesi’nin (TEVİTÖL) öğrencileri yabancı dil ve kişisel kabiliyetlerine göre seçtiğini söyleyen Hasan Paşa Decedeli, bu sene TEOG’a göre yerleştirme yapıldığını ve mağdur olduklarını iddia etti. Oğlu Yamaç’la ilgili bilgi veren Hasan Paşa Decedeli, “3,5 yaşlarında okuma yazmayı kendi kendisine öğrenmesi, 4 işlemi bilmesi normal bir durum değildir. Ne yapacağımıza baktık ve gördük ki Türkiye’de bunun için bir eğitim sistemi yok. 6 yaşında rehberlik araştırma merkezi tarafından Wisc-R testine alındık ve şüphelerimizi doğrulayacak bir rapor aldık ve daha sonra duvara toslaya toslaya yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Türkiye’de eğitim sisteminde neler var diye incelediğimizde karşımıza çok az şey çıktı. Bilim Sanat Merkezleri, Türk Eğitim Vakfı Türkeş Özel Eğitim Lisesi (TEVİTÖL) diye bir okul var. Biz o zamandan beri TEVİTÖL’ü hedefliyoruz. Çünkü üstün zekalılarla ilgili tek eğitim veren okul TEVİTÖL. TEVİTÖL çocukları bilgi düzeyleri ve akademik başarılarına göre seçmiyordu daha önceki senelerde, yeteneklerine ve zekasına göre seçiyordu. Bizde Yamaç’ın bu durumunu öğrendiğimiz andan itibaren 6 yaşlarındaydı TEVİTÖL’e hazırlıyoruz. Başarı kazanması ya da başka bir liseye gitmesi için değil. Gayet iyi İngilizce biliyor. Piyano ve gitar çalıyor ve spor yapıyor. Bu özellikler TEVİTÖL’ün istediği özellikler. Ama bu sene birden bire öğreniyoruz ki TEVİTÖL bu özellikleri aramayı bırakmış, birden bire sistemini değiştirmiş ve TEOG’a endekslenmiş. Karne notları TEVİTÖL’ün istediği gibiydi, takdir dışında hiç karnesi gelmedi” dedi.

    “Çemişgezek’ten Harvard’a gidebiliyor”

    Decedeli, bu yılki sınavın da geçen seneki gibi yapılacağını sandıklarını söyleyerek, “Biz geçen seneki gibi bir sınav olacağını, çocuğumuzla başvurup değerlendirmeye gireceğimizi sanıyorduk. Ama öyle olmadı. TEVİTÖL 1. sınavını iptal edip TEOG’un 1. sınavına bağladı. Biz de zaten o sırada TEOG sınavına girmiştik ama bizim hedeflediğimiz bir şey değildi TEOG. Çocuk kendini sıkmadı, biz de sıkmadık açıkçası. Bizim için çocuğun psikolojisi daha önemliydi, hedeflediğimizde bir okul vardı. Bu bizi gerçekten hayal kırıklığına uğrattı. Elimizde olan bir hakkın alındığını hissediyoruz, keşke TEOG sınavından önce açıklamış olsalardı bunu en azından adaletli bir karar olurdu. Çünkü okulun öyle bir özelliği var ki, Çemişgezek’te eğer üstün zekalı bir çocuk varsa onu yetiştirip Harvard’a yollayabiliyor. Böyle bir özelliği olan ve dünyada eşi benzeri olmayan bir okul” şeklinde konuştu.

    “Üstün zekalılar göçe zorlanıyor”

    Türkiye’nin gelişmesinin üstün zekalı çocukların eğitilmesinden geçtiğine dikkat çeken Decedeli, “Bunların her biri bizim için milli servet, kolay harcanmamalı, kolay tırpanlanmamalı zekaları. Kendi durumumuzdaki ailelerle görüşüyoruz acı verici şeyler duyuyoruz. İsrail, Avrupa’nın bazı ülkeleri bu çocukları tespit edip onlara teklifler götürüyorlar. Geçen sene sayısını hatırlayamayacağım miktarda İsrail’e üstün zekalı çocuk göçü oldu. Bu gerçekten acı verici bir şeydir. Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) Genel Başkanı Kemal Tekten’in açıklamalarına göre 2011-2012 yıllarında 60’ın üzerinde ailenin İsrail’e götürüldüğü söyleniyor. Zaman zaman bu çocukları FETÖ’nün de kullandığı biliyoruz. Biz istiyoruz ki bu çocuklar ülkesine ve dünyaya yararlı olsun, devlet bu çocukların da kontrolünü sağlasın” dedi.