Etiket: Hedefimiz

  • “Hedefimiz 40 Milyon Dolar Yatırımla 7 İlde Faaliyet Göstermek”

    Invenura Holding CEO’su Burak Karapınar, Türkiye’nin gıda güvenliğine katma değer sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

    Invenura Holding CEO’su Burak Karapınar, yeni yapılanmasıyla analiz, danışmanlık ve denetim alanlarını kapsayan iş modeliyle entegre hizmet verecek. 2014 ve 2015 yılından gerçekleştirilen satın almalarla bugün, faaliyetlerini ağırlıklı olarak gıda alanında T.C. Tarım Bakanlığı’na bağlı olarak yürüten Invenura Holding’in CEO’su Burak Karapınar, İzmir ve Manisa’da (Alaşehir) toplamda 20 milyon dolarlık bir yatırım ve 95 kişilik bir ekip ile çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. Türkiye’nin daha sağlıklı, daha kaliteli gıda ürünleriyle beslenmesi, çiftçimizin daha çok kazanması için İzmir ve Manisa laboratuvarlarında analiz, danışmanlık ve denetimi kapsayan entegre bir hizmet sunduklarını dile getiren Karapınar, “Bu yıl faaliyete geçecek İstanbul laboratuvarımız ile Marmara Bölgesi’nde de hizmet vermeye başlayacağız. Hedefimiz 3 yıl içerisinde 40 milyon dolarlık yatırım ile laboratuvar ve faaliyet gösterdiğimiz il sayısını 7’ye çıkarmak. 2015 yılında yaklaşık 50 bin analiz gerçekleştirdik ve Invenura Holding olarak Türkiye’deki denetlenmiş gıda pazarındaki analiz payımız yüzde 10” dedi.

    “GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ, ÇÜNKÜ 200’DEN FAZLA HASTALIK GIDA İLE BULAŞIYOR”

    Bugün dünyada ve Türkiye’de gıda güvenliğinin oldukça önemli bir hale geldiğinin altını çizen Karapınar, gıda yolu ile bulaşan 200’den fazla hastalığın alerjik reaksiyondan felce kadar pek çok farklı sonuç ile insan sağlığını tehdit ettiğini belirtti. Yanlış analiz sonuçlarının hem insan sağlığı hem de Türkiye ekonomisine önemli zararlar verdiğini paylaşan Karapınar, gıda güvenliğine dikkat edilmemesi halinde hamileler, bebekler, küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerin kalıcı hasar veya ölümcül risklerle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

    “KATKI MADDELERİ KULLANIMININ ARTMASI, GIDA GÜVENLİĞİNE KARŞI TEHDİT”

    Globalleşmenin, maliyetlerin düşürülmesi için yapılan sahteciliklerin, ürün dayanıklılığını artıran katkı maddeleri ve zirai ilaç kullanımının artması ile çevresel kirleticilerin gıdalara bulaşmasının gıda güvenliğini tehdit eden temel parametreler olduğunu paylaşan Karapınar, “Dünyada ve Türkiye’de gıda güvenliği oldukça önemli bir konu haline gelmişken Invenura Holding olarak toprak, yem, su ve gıda başta olmak üzere tüketicinin daha sağlıklı ve kaliteli besine ulaşması için tedarik, üretim, paketleme ve sunumun da yer aldığı tüm süreçleri kontrol ediyoruz. İnsan sağlığını tehdit eden gıda kaynaklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri tespit ediyoruz. Ayrıca kontrolsüz zirai ilaç kullanımını önlemeye yönelik üretici ve tüketici bilincinin gelişmesine katkı sağlıyoruz” şeklinde konuştu.

    Invenura’nın hem gıda üretim süreçlerindeki hatalı uygulamalar sonucunda oluşan son ürün kaybını ortadan kaldırarak hem de uluslararası mevzuatlara uygunluk kontrolü yaparak dış ticaretteki ekonomik kayıpları önleyici bir görevi olduğunu belirten Karapınar, Invenura’nın yaptıkları denetimlerle iş ortaklarının pazardaki ve paydaşları nezdindeki itibarlarını koruduğunun altını çizdi.

  • Alıcık, “TEK Hedefimiz Nazilli’ye Hizmet Etmek”

    Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık projeler ile ilgili son gelişmeleri Nazilli basını ile paylaştı. Ankara’daki temasları hakkında da bilgi veren Alıcık, Dallıca Çayı’nı ıslah etme projesine onay aldıklarını, Bakanlıktan da onaylanan projeye 7.7 milyon TL bütçenin ayrıldığı müjdesini verdi.

    Belediye başkanlarının partisi olmadığını İktidar partili bakan ve milletvekilleriyle birlikte hareket etmenin halka hizmet noktasında vatandaşın menfaatine olduğunu ifade ederek, “Sevgide serbestlik ancak saygıda mecburiyet vardır” dedi. Rekabetin seçim dönemlerinde kaldığını vurgulayan Belediye Başkanı Alıcık, “Belediye başkanlarının partisi yoktur. Halka hizmet etme noktasında beraberiz. Bize oy veren, vermeyen vatandaşlarımızın belediye başkanıyız. Böyle de olmak gerekiyor. Allah’a şükür ki bugüne kadar da böyle olduk. Yedinci senemizi bitirdik sekizinci seneye giriyoruz devlette barışığız artı büyükşehir ile herhangi bir kişisel sorunumuz yok. Biz sade yasanın uygulama yönünde sıkıntılıyız” şeklinde konuştu.

    “BAKAN EROĞLU’NUN NAZİLLİMİZE DESTEKLERİ DEVAM EDİYOR”

    Hakkında “Adam gibi Adam” açıklamasında da bulunduğu Vali Erol Ayyıldız’ın Aydın’da görev yapmasının Aydın adına büyük bir şans olarak değerlendirdiği ve Nazilli’ye sağladığı katkılardan dolayı Nazilli’nin Fahri Hemşehrisi Bakan Veysel Eroğluna teşekkür ederek başladığı basın toplantısında “Gerçekten Bakan Eroğlu’nun Nazilli’ye 4 önemli projede büyük katkısı olmuştur. Bunlar; Dandalaz Barajı’nın içme suyuna dönüştürülmesi projesi, İsabeyli Göleti, Dereköy Çayı ile Dallıca Çayı ıslahıdır. Son olarak Dallıca Çayı’nı ıslah projemizin ihalesi de onaylandı. Bakanlık 7.7 trilyon bütçe verdi. Bu 4 projede Bakan Eroğlu’nun Nazilli’ye 20 trilyondan fazla yatırımı var. Biz Belediye Başkanları olarak her siyasi partiye eşit olmalıyız. ‘Belediye başkanlarının partisi olmaz’ anlayışla çalışıyoruz. Nazilli’ye hizmet için her kesimle barışık olmalıyız. Eğer ki ben yürüttüğüm çalışmalarda siyasi parti ayrımı yaparsam Nazilli’ye hizmet konusunda kötülük etmiş olurum. Ben devlette ve toplumun her kesimi ile barışığım” dedi.

    “NAZİLLİ’YE TOPLAMDA GELECEK PARA 20 MİLYON TL’ Yİ BULACAK”

    Ak Partili Bakanlarla olan sıcak ve samimi ilişkileri sayesinde ilçeye yeni yatımların yapıldığına da dikkat çeken Başkan Alıcık Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu’nun Nazilli ile ilgili olarak yapılan müracaatların hiç birini sonuçsuz bırakmadığını belirterek Dandalaz barajından gelen su ile 100 yıllık su sorununu çözmenin yanında Mergen Çayı ıslahı ve mesire alanı ve hatta Dereköy çayında su tutma projelerine de destek verdiğini söyledi. Programa alınan projelerle ilgili olarak Nazilli’ye toplamda gelecek paranın 20 milyon TL yi bulacağını ifade eden Alıcık “Nazilli için bu rakamlar hiç de küçümsenmeyecek bir rakamlar değil. Demek biz Ankara’ya gezmeye değil projeler üretmeye gidiyoruz, sonucunu da alıyoruz halkımızın da bunları iyi bilmesi gerekiyor. İsabeyli göleti 1 milyon 4 yüzbin metreküp su tutacak. İleride burada HES bile yapılabilir. Buralarda piknik alanları oluşturuyoruz. Hazineden olan yerleri alıyoruz. İleride daha iyi hizmetler yapacağız. Dereköy Çayı’nın takipçisi olduk. Bakanlıklardaki yakın takibimizin sonucunu da aldık. Devletimizin Dereköy Çayına verdiği para 5,5 Trilyon artı KDV. Nazilli Belediyesi olarak biz 2 trliyon para harcadık. Çokta güzel bir yer oldu. Bisiklet yolu çalışmalarımız var. Yakında göreceksiniz. Bunun yanında Dallıca’nın ihalesi bitti. Bunu ilk defa duyuyorsunuz. Geçen hafta Ankara’daydım. Onayını da verdiler. 7,7 trilyon artı KDV. Nazilli batıya doğru büyüyor. Bu onaylanan proje ile Dallıcanın çehresi değişecek. Bu dört projeden dolayı bakanımız Eroğluna’a teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki yılda Mergen Çayı’nın ihalesi olacak. Bununla birlikte diğer projelerle birlikte toplamda 20 trilyon para gelecek. Nazilli için bir bakanlıktan gelecek küçümsenmeyecek iyi rakamlar. Tüm bunların yanında Olimpik yüzme havuzu organize sanayiye yapılıyor, Burdur’a kaçıyordu. Zamanın milletvekili Gültekin Kılınç ve ondan sonra milletvekili olan Abdurrahman Öz’ün takibiyle inşaatı başladı. Bunun yanında yeni Kapalı Spor Salonu için Şehitler Bulvarının altında yer veriyoruz. Yatırım programının içine girdi. Bunlar Nazilli için güzel şeyler ” dedi.

    “NAZİLLİ ÜNİVERSİTE ŞEHRİ OLACAK”

    Önümüzdeki yıl Nazilli Meslek Yüksel Okulu Uygulamalı Birimleri’nin faaliyete geçecek olmasıyla öğrenci sayısının iki katına çıkacağının müjdesin de veren Başkan Alıcık, “Biz her fırsatta Nazilli’yi üniversite şehri yapacağımızı söylüyoruz. Aydın’da üniversiteye bizim kadar sahip çıkan başka bir belediye daha yok. Önümüzdeki yıl Nazilli Meslek Yüksel Okulu Uygulamalı Birimleri faaliyete geçecek. 7 bin öğrenci daha ilçemizde eğitim görecek. Bu Nazilli’miz için çok olumlu bir gelişmedir. Bunun dışında üniversitemize hem konferans salonu hem de kütüphane yapacağız. Bununla birlikte öğrencilerimiz daha iyi bir eğitim olanaklarına sahip olacak. ADÜ’ nün Sümer Kampüsünde kullanmadığı alanları biz istemiştik. Şu anda Senato’dan geçti ve küçük yazışmalar kaldı. Bu işlemler bittiğinde Sümer Kampüsünde yeni derslikler yapacağız. ODTÜ’den sonra ikinci büyük bir kampus yapmak istiyoruz. Burada artacak öğrenci sayısı ile ilçedeki ekonomi hem canlanacak hem de ilçemiz bir eğitim yuvası haline gelecektir” diye konuştu.

    “HAYATA GEÇECEK PROJELER İLE NAZİLLİ’NİN EKONOMİSİ CANLANACAK”

    Eski sanayi bölgesindeki Kentsel dönüşüm sürecinin de başlatıldığını belirten Alıcık, NAZKENT daire sahiplerine de anahtar teslim müjdesini verdi. Alıcık,“Eski sanayi bölgemizde de kentsel dönüşüm sürecini başlattık. Hazırlamış olduğumuz evrakları bakanlığa sunduk. En kısa sürede olumlu sonuçlanacağına inanıyoruz. Bunun dışında Yeni sanayide NAZKENT projesi ile vatandaşlarımızı uygun fiyatlarla ev sahibi etmiştik. Şimdi de Pınarbaşı Mahallesi’ndeki NAZKENT projesini tamamladık. Önümüzdeki günlerde anahtar teslim törenlerini yapacağız. Yine ayrıca Eski Cezaevi’nin olduğu yer 25 Şubatta ihaleye çıkıyor. Biliyorsunuz burası ile ilgili Emsal karar alınmıştı. Buraya yapılacak proje ile de belediyemiz kar payı alacak yani buradan hâsılattan pay alacağız. Türkiye’nin her yerinden değişik projeler bekliyoruz. Burada otopark sorununu çözmeyi hedefliyoruz. Nazilli’nin ekonomisini canlandırabilecek bir Alış veriş merkezi olmasını planlıyoruz. İnşallah çok güzel bir proje gelir.

    “İKTİDARA DA GİDERİM, MUHALEFETE DE, GİTMEZSEM O ZAMAN NAZİLLİ’YE İHANET ETMİŞ OLURUM”

    Belediye olarak önümüzdeki günlerde faaliyete geçirecekleri projeler hakkında da bilgiler aktaran Başkan Alıcık, “Belediye Meydanı’nın ön tarafını düzenleyeceğiz. Oraya farklı bir görünüm kazandıracağız. Bunun dışında Yıldıztepe Mahallesi’ne botanik park yapacağız. Yine aynı şekilde Dallıca Çayı bölgesini Islah ettikten sonra oraya ve İsabeyli’ye piknik alanları yapacağız. Vatandaşlarımıza şehir dışında rahatça nefes alabileceği alanlar yaratacağız. Mesela şu anda İsabeyli Mahallesinde tip proje olarak Nazilli’dekilerin aynısı kapalı Pazar yeri yapmaktayız. İsabeyli Mahallesinde imar alanı genişletilmesi ile ilgili de kararlar alınacak. Organize Sanayi Bölgesi’ne olimpik yüzme havuzu projesi başladı. Güneş Enerjisinden yararlanılması ile ilgili proje için de önümüzdeki günlerde ihaleye çıkılacak. Zafer Mahallesi büyüyor, Yeşil Mahalle büyüyor ve genişliyor ancak bu mahallelerde alt yapı lazım bunun için de imar revizyonu gerekiyor. Bakın gördüğünüz gibi elimizde yapımı devam eden ve yapılacak olan bir sürü proje var. Ben iktidara da giderim, muhalefete de giderim ben gitmezsem ancak o zaman Nazilli’ye ihanet etmiş olurum ve şunu da unutmamak gerekir ki Yerelde biz zaten iktidarız. Bizim için Nazilli’ye hizmet ön planda. Mesela biz geçmiş bir tarihte dedik ki bizim yapamadıklarımızı yapsınlar ve Nazilli’nin İl olmasını sağlasınlar o zaman ben hiçbir şey demeden kenara çekilir istifa bile ederim demiştim. Bu konuda hiç gocunmam. Biz Belediye Başkanı olarak toplumun bütün kesimleri ile barışık olmak zorundayız. Ne siyasi ne de başka türlü insan ya da sınıf ayırımı yapamayız. Bizim için önemli olan toplumun her kesimine hizmet sunabilmektir. Geleceği düşünen kahraman olamaz. Hiç kimseye yağcılık etmiyoruz. Benim şu an ki tek derdim bu kadar parasızlığa rağmen bu memlekette hizmet etme derdindeyiz. Büyükşehir yasası olmasa Nazilli’yi uçururdum” dedi.

  • Konuk: “Hedefimiz Gıdada Referans Şehir Karaman”

    AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Karaman’ın 13 yılda ticaret hacmini ve üretimini arttıran illerden biri olduğunu söyledi.

    Ulusal bir derginin Karaman özel ekine konuşan, AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Son 13 yılda Türkiye’nin en büyük başarısının Anadolu’yu harekete geçirmek olduğunu ifade etti. Konuk,“Daha önce ekonomi dar bir coğrafyaya sıkışmıştı. Anadolu’da sınırlı sayıda yatırım yapılabiliyor, ticarette bir adım ileri gidilemiyor, girişimci damar gelişemiyor dolayısıyla da ekonominin canlı olduğu bölgeler ile Anadolu iki farklı Türkiye manzarası arz ediyordu. Birinde canlı dinamik bir sosyo-ekonomik hayat yaşanırken diğeri onu geriden takip ediyor bu durumda birinden ötekine hem sermaye göçüne hem de insan kaynağı dahil kaynak transferine sebep oluyor, iki Türkiye arasında uçurum gittikçe açılıyor, kalkınmanın nimetleri tüm ülkeye eşit oranda yayılamıyordu” dedi.

    “SON 13 YILLIK SÜREÇTE TÜRKİYE’NİN İHRACATI 4 KAT ARTTI, KARAMAN’IN 10 KAT ARTTI”

    Konuk, “Anadolu sadece Türkiye ile değil dünya ile de entegrasyonda önemli mesafeler kat etti. Mesela 13 sene öncesine göre Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında Anadolu’dan daha çok şirket var. Anadolu’nun bu 13 yılda hem ihracattaki payı artmış hem de istihdamdaki payı artmış. Yani Anadolu şehirleri ekonominin figüranlığından başrol oyunculuğuna yükselmiş. Ekonomideki bu hamlenin sonucu olarak sosyal hayat canlanmış, eğitim, sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşmış, eğitimli iş gücünün kariyer tercihleri arasına Anadolu şehirlerindeki şirketler ve iş sahaları da dahil olmuştur” şeklinde konuştu.

    “KARAMAN BU 13 YILLIK SÜREÇTE DEĞİŞİMDEN ETKİLENEN DEĞİL, BU DEĞİŞİMİN MİMARLIĞINI YAPAN İLLERDEN BİRİDİR”

    Karaman’ın bu 13 yıllık süreçteki değişimden etkilenen değil, bu değişimin bizzat mimarlığını yapan, akışını hızlandıran illerden biri olduğunu ifade eden Konuk şunları söyledi:

    “Karaman, bu 13 yılda ticaret hacmini de üretimini de Türkiye ortalamasının üzerinde arttırmayı başaran ender illerden biridir. Kaldı ki, Karaman’ın gerçekleştirdiği bu hamle ilk sıçrama hamlesi de değildir. 80’li yıllarda başlayan ve 90’lı yıllarda tüm Türkiye’ye damga vuran ilk kalkınma hamlesini unlu ve şekerli mamuller üretiminde büyük bir yatırım hamlesine imza atarak gerçekleştiren Karaman belki de o tecrübe ve birikimden de aldığı güçle 2000’li yıllardaki değişimde ülkemizin en önde koşan illerinden biri olmuştur. Bu değişimi işaret eden çok sayıda veri mevcuttur. Mesela, Karaman son 10 yılda İllerin Sosyo-ekonomik Gelişmişlik Endeksinde 8 basamak birden ilerlemiş. Türkiye son 12 yılda ihracatını 4 kat arttırmış, Karaman 10 kat arttırarak 2002 yılında 36 Milyon dolar olan ihracatını 2014 yılında 358 Milyon dolara çıkarmış. 2003 yılında Karaman’da 20 kişiye bir otomobil düşerken 2013 yılında bu rakam 8 kişiye bir otomobil olmuş. 10 bin kişiye düşen hekim sayısı 10 yılda yüzde 33 artmış. Karaman’daki hastane sayısı da artmış, hastanelerindeki yatak sayısı katlanarak artmış. 140’ın üzerinde ülkeye ihracat yapan bir Karaman var bugün. Yani dünyanın her tarafı ile bir ticaret networkuna sahip bir Karaman var artık. Karaman’ın kazandığı bu ivme Karaman’ın geleceği açısından son derece önemlidir. Karaman bu ivmeyi daha yukarıya taşıyabilecek potansiyele sahip bir il.”

    “KARAMAN HEDEFİ OLAN, VİZYONU OLAN BİR ŞEHİR”

    Karaman’ın bir başşehir olduğunu ifade eden Konuk, “Bir başşehir her zaman baş şehirdir. Karaman’ın bu vasfı hiçbir zaman değişmedi, değişmeyecek de. Bu vasfın Karaman ve Karamanlı açısından en önemli sonucu şudur, Karaman ve Karamanlı hiçbir zaman mevcut durumu ile iktifa etmez, daha iyisini ister. Öne çıkmak, büyümek ister. Yani Karaman hedefi olan, vizyonu olan bir şehir. Bu öyle bir günde, bir çırpıda kazanılacak, konjonktürün kazandırabileceği bir vasıf değildir, bu vasıf tarihten devralınır ve geleceğe miras bırakılır. O açıdan Karaman yıldız bir şehirdir. Malum yıldızlar her zaman yıldızdır. Görünmedikleri dönemde bile parlamaya devam ederler. Onların parlaklığının herkes tarafından görülmesi için gereken tek şey zamanlarının gelmesinden ibarettir. Karaman’da parlayacağı zamanı bekliyor ve o zaman geldiğinde daha çok parlamak için hummalı bir hazırlık süreci geçiriyor. Mesela ne yapıyor Karaman, daha çok üretmek için alt yapısını güçlendiriyor. Serbest Bölge için harekete geçiyor, markalaşma adımlarını atıyor. Ürettiğini iç ve dış pazarlarla buluşturmak için lojistik imkanlarını genişletiyor. Hızlı tren yatırımı, duble yolları, limanlarla Karaman’ı buluşturan hem kara hem demiryolu yatırımları, havaalanı projesiyle dünyaya açılıyor, pazarlara erişimini kolaylaştırıyor, pazarlara ve pazarların aktörlerine Karaman kendini açıyor” diye konuştu.

    “HEDEFİMİZ GIDA SEKTÖRÜNÜN REFERANS ŞEHRİ KARAMAN”

    Karaman’ı gıda sektöründe referans şehir yapmak istediklerini söyleyen Konuk, “Karaman daha çok üretecek. Daha nitelikli ve daha çeşitli üretecek. Karaman hem kültürel hem de ticari olarak iç ve dış pazarlarla entegrasyonunu daha da güçlendirecek. Ancak en önemlisi Karaman marka şehir olacak. Karaman özellikle genel anlamda gıda sektöründe özel olarak gıdanın bazı alt guruplarında referans şehir haline gelecek. Sadece Türkiye’de değil, dünyada gıda sektörünün referans merkezi olacak. Asıl hedefimiz budur. Karaman’ın hedefi bu olmalıdır. Mesela dünyada otomotiv denilince akla gelen ülkeler ve o ülkeler içinde şehirler var. Benzer husus tekstil için geçerlidir. Mesela peynir de referans ülkeler ve şehirler vardır, pazar trendlerine onlar yön verir fiyatta onlar öncüdür, diğerleri onlara göre parite belirler. Hemen hemen aklınıza gelen her üretim gurubunda benzer bir durum söz konusudur. Biz de Karaman’ın gıda sektörünün, Karaman için avantaj teşkil edecek ve Karaman’ın birikim sahibi olduğu gıda alt guruplarının bazılarında önce Türkiye’nin sonra da dünyanın referans merkezi olmasını hedefliyoruz. Bunun için birinci öncelik elbette üretim hacminin bunu taşıyacak seviyede olması lazım ki, mevcut üretim altyapısını daha da geliştirecek adımlar zaten atılıyor, ikincisi üretimde nitelik sıçraması ki bu bir ileri aşamadır ve mutlaka markalaşma ile birlikte bir planlama ve teşvik sistemi ile birlikte geçilebilecek bir aşamadır. Üçüncü ve en öneli aşama ise sektörü peşinden sürükleyecek, pazar dinamiklerini belirleyecek inovatif, yenilikçi üretimdir. Bu, hem teknoloji hem de bilgi üretiminin de Karaman’da yapılacağı bir aşamadır ki, kimse bunun Karaman için hayal olduğunu uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu düşünmesin. Dünyada kısa sürede belli bir üretim kolunda referans merkezi haline gelen çok sayıda örnek mevcut. Karaman’da bunu başarabilecek potansiyele ve birikime sahip bir il ve inşallah Karaman özellikle atıştırmalıkta sadece ülkemizin değil dünyanın referans merkezleri arasın adını yazdırmayı başaracak. Hem bizim, hem Karaman Sanayicisinin, hem belediyemizin, hem yerel bürokrasinin, hem sivil toplum kuruluşlarımızın kısaca Karaman’daki bütün bileşenlerin gayreti bunun içindir” ifadelerine yer verdi.

  • Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu: ‘’Hedefimiz Evrensel Boyutlarda Hekim Yetiştirmek’’

    Temeli tıp eğitimi üzerine olan ‘’Tıp eğitimini hangi yolla öğrendiğiniz önemli mi?” konulu seminer gerçekleşti. Seminerin konuşmacılarından İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, amaçlarının dünyadaki gelişmelere uyum sağlayan, evrensel boyutlarda hekimler yetiştirmek olduğunu söyledi.

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ile King’s College London-School of Medicine ortaklığında düzenlenen ‘’Tıp eğitimini hangi yolla öğrendiğiniz önemli mi?” konulu seminer öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Tamamı İngilizce olan etkinlik, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mahmutbey Yerleşkesi’nde düzenlendi. Seminerin baş konuşmacısı King’s College London Üniversitesi Dekan Yardımcısı Dr. Despo Papachristodoulou olurken, diğer konuşmalar İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof Dr. Erhun Eyüboğlu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Sayek, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Öner Süzer tarafından gerçekleştirildi.

    ‘’TEKNOLOJİNİN EN ÇOK ETKİ ETTİĞİ ALANLARDAN BİRİ DE TIP BİLİMİ’’

    Dünyada teknoloji ve bilimin çok hızlı geliştiğini ifade eden İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, teknolojiden en hızlı etkilenen bilim dallarından birinin de tıp olduğunu söyledi. Hem dünyada bir bütünlüğü sağlamak hem de gelişen teknolojiye paralel olarak ortaya çıkan ihtiyaçları gündeme getirip, tıp eğitimini gözden geçirmek gerektiğini vurgulayan Eyüboğlu, ‘’Tıp alanında eğitimin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili bir takım ülkelerdeki durumları da göz önüne alarak, daha evrensel bir eğitim nasıl verebilirizin peşindeyiz’’ dedi.

    FORMAL VE RUTİN BİR EĞİTİM YERİNE DÜNYA SAĞLIĞINA KATKI SAĞLAYACAK BİR EĞİTİM

    King’s College London-School of Medicine ile kendi tıp fakültesi müfredatlarının benzerlik gösterdiğine dikkat çeken Eyüboğlu, ‘’Öğrencilerimiz Londra’daki müfredatla entegre bir şekilde daha evrensel boyuta ulaşabilir mi sorusuna cevap aramak amacıyla bu toplantıyı düzenledik. Gelmek istediğimiz nokta ise, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak öğrencilerimizi evrensel boyutlarda yetiştirip, tıp alanına katkı sağlayacak araçlar ortaya koymak. Formal ve rutin bir eğitim vermek yerine öğrencilerimizin iyi birer hekim olarak dünya sağlığına katkı sağlayabileceği bir müfredatın peşindeyiz. Bu etkinlikle, eğitimimizdeki eksiklikler neler, ilave etmemiz gereken noktalar hangileri, eğitim sistemimizi hangi noktaya taşımalı ve neler yapmalıyız, bunları daha net ortaya koyacağız. Bu tür etkinliklerin, zaman zaman farklı ülkelerdeki tıp fakülteleri yetkilileri ve öğrencileriyle de yapılması gerektiğine inanıyorum’’ dedi.

    VERİLEN EĞİTİMİN DİLİ TAMAMEN İNGİLİZCE

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde şuanda 280 öğrencilerinin olduğunu ve bu öğrencilerden 100’den fazlasının yabancı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, ‘’Fakültemizin tercih edilme nedenlerinden biri de eğitimin yüzde yüz İngilizce olarak yapılması. Buraya gelen yabancı öğrencilerimizin iyi birer hekim olarak ülkelerine dönmelerini ve orada tıp bilimini geliştirecek çalışmalar yapmalarını umuyoruz’’ diyerek sözlerini sürdürdü.

    TIP FAKÜLTESİNİ TERCİH EDECEK ÖĞRENCİLERE TAVSİYELER

    Tıp eğitiminin hem zorlu hem de taşlı ve dikenli yollardan geçilerek elde edilen bir sanat olduğunu dile getiren Eyüboğlu, ‘’Öğrencilerin burada sabırlı, çalışkan olmaları ve ciddi bir çaba sarf etmeleri gerekiyor. Bizlere düşen ise onlara en iyi şekilde tıp eğitimini verecek sistemi organize etmek ve en iyi öğretim üyeleri ile evrensel çapta laboratuvar ve hasta ortamlarını sağlayabilmek’’ ifadelerinde bulundu.

  • Büyükekşi: “Dış Ticarette Hedefimiz TL Kullanımını Artırmak”

    TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye ihracatının bu yıl geçen yıldan daha düşük bir düzeyde gerçekleşmesini beklemediklerini kaydederek “Amacımız fiyatlardaki gerilemeyi, miktar artışı ile telafi edip 2016 ihracatını daha yukarılara taşımak” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Şili, Peru ve Ekvator’a gerçekleştirilen resmi ziyarete katılan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, hem geziye hem de ihracata yönelik değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ihracatının 2016 yılında geçen yıldan daha düşük bir düzeyde gerçekleşmesini beklemediklerini kaydeden Büyükekşi, “İhracatçılarımız bu yıl daha fazla üretip daha fazla ihraç edecek. Yılsonunu nasıl kapatacağımız fiyat gelişmelerine ve sorunlu ülkeler ile ticaretimize bağlı olacak. TİM olarak beklentimiz, hammadde ve petrol fiyatlarındaki gerilemenin bu yıl dengeleneceği şeklinde. Biz ise daha fazla üretip daha fazla ihracat yapacağız. Amacımız fiyatlardaki gerilemeyi, miktar artışı ile telafi edip 2016 ihracatını daha yukarılara taşımak. Bunun için Hükümetimizin de desteğine ihtiyacımız var. Şu anda kapsamlı bir paket üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

    Büyükekşi, “Önceki yıllarda ihracatımızın yüzde 1’inden de azını TL ile yaparken, 2015 yılında ihracatımızın yüzde 4,2’si TL ile gerçekleştirildi. Diğer taraftan 2015 yılında toplam ihracatımızın yüzde 47,2’si dolar, yüzde 44,6’sı avro, yüzde 4,2’si TL, yüzde 3,4’si sterlin ile gerçekleştirildi. Dış ticaretimizde TL’nin kullanımını daha üst seviyelere çıkarmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ekonomi Bakanımız yabancı muhataplarıyla görüşmelerinde her mecrada bu konuyu dile getiriyor. Ülkemiz için kritik öneme sahip bazı ülkelerle TCMB’nin de desteği ile TL kullanımının artmasını amaçlıyoruz” dedi.

    EMTİA ÜLKELERİ OLUMSUZ ETKİLENDİ

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonu ile uygulamaya konulan Afrika Stratejisi kapsamında Etiyopya, Gana, Cibuti, Latin Amerika’da Meksika, Kolombiya, Küba gibi ülkeleri ziyaret ettiklerini hatırlatan Büyükekşi, ayrıca Körfez bölgesinde Suudi Arabistan, Katar, Umman, Kuveyt, İran gibi ülkelere giderek ihracatçıların sorunlarını ilgili makamlara ulaştırdıklarını söyledi. Emtia ihracatçısı ülkeler olan Şili, Peru ve Ekvator’a yapılan ziyaretlerin ihracata olumlu etkilerinin olmasını beklediklerini ifade eden Büyükekşi, “Bu üç ülke son iki yılda emtia fiyatlarındaki düşüşten olumsuz etkilendi ancak bizler bu bölge ile ticaretimizi geliştirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

    TİM olarak hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan ile ihracatçıları dünyaya taşımaya ve onlara yeni pazar fırsatları sunmaya devam edeceklerini kaydeden Büyükekşi, “İhracat yelpazesinin gelişimi için bu yıl da dünya ekonomisinin yarısını, dünya ticaretinin üçte birini temsil eden 34 ülkeye ticaret heyeti düzenlemeyi planlıyoruz. Gittiğimiz ülkelerde ikili ticari ilişkilerimizi kazan-kazan prensibinde maksimum seviyelere taşıyarak, ülkemiz potansiyelini ve gücünü bütün dünyaya anlatmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

    SON BEŞ YILDA 98 HEYETLE YURTDIŞI ZİYARETİ YAPILDI

    TİM olarak Türkiye’nin ihracatını artırmak için sürekli hareket halinde olduklarını ve bu yıl da aynı azim ve kararlılıkla yola devam edeceklerini söyleyen Büyükekşi, “İhracatçılarımız yüzlerini tüm dünyaya çevirdi. Küresel ekonomideki durgun trend ve bölgemizdeki istikrarsızlık aktif olmamızı gerektiriyor. Biz dışa açık bir ülkeyiz, ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek için aktif bir politika izliyoruz. TİM olarak, küresel krizi izleyen 2010-2015 yılları arasında toplam 8 Cumhurbaşkanlığı heyeti, 13 Başbakanlık heyeti, 40 Ekonomi Bakanlığı heyeti, 37 TİM-THY heyeti gerçekleştirdik. Toplamda 3 bin 500 işadamımız ile 98 heyet gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerle, dünya nüfusunun yüzde 75’ine, dünya ticaretinin neredeyse yüzde 90’ına ulaştık” dedi.

    Büyükekşi, geçen yıl gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin zayıf büyüme performansının küresel ihracat ve ithalattaki canlılığı da negatif etkilediğini, dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 12’sinin daraldığını, buna paralel Türkiye’nin ihracatının geçen yıl yüzde 8,7 azalarak 143,9 milyar dolar olduğunu hatırlattı. Bununla birlikte 239 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirdiklerini, 60 ülkeye ihracatın arttığını vurgulayan Büyükekşi, 80 ilin ihracat yaparken, 18 ilin ihracatını artırdığını, 97 faslın 15’inde ise ihracatın arttığını söyledi.