Etiket: Hazırlanmalı

  • Palandöken: “Acilen geri dönüşüm strateji planı hazırlanmalı”

    Hem çevre kirliliğinin önlenmesi hem de ekonomiye katkı sağlanması amacıyla acilen geri dönüşüm strateji planının hazırlanması gerektiğini ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken “Geri dönüşüm stratejisi hem ekonomiye katkı sağlayacak hem de çevre kirliliği azalacak” dedi.

    Yerli sanayinin en büyük girdilerinin başında demir-çelik hurdasının geldiğini belirten Bendevi Palandöken, “Her yıl ortalama 9 milyar dolarlık demir-çelik hurdası ithal ediyoruz. Son 10 yılda hurda ithalatına 68 milyar dolar ödedik. Sanayi envanterinin yanında hurda envanteri yaparsak, ithalatımız ve cari açığımız azalır, sanayicinin hammadde ihtiyacı karşılanır ve çevre kirliliği azalır. 20 yaşın üzerindeki araçlar hurdaya ayrılmalı ve aracını hurdaya ayıracak esnafa sıfır faizli esnek ödemeli kredi ve krediler verilerek yeni araç alımı sağlanmalı. Böylece nakliyecilik sektörü canlanacak, hurda demir çelik ithalatı azalacak, devletin geliri artacak. En önemlisi ülkenin dövizi yurtdışına çıkmayacak” diye konuştu.

    “Yüz binlerce hurda araç var”

    Araç sayısının 31 Aralık 2016 sonu itibariyle ülke genelinde 21 milyonu aştığını ve yüz binlerce hurda araç bulunduğunu belirten Bendevi Palandöken hurda araç sahiplerinin hurda araç teşvik yasasının en kısa zamanda çıkarılmasını beklediğini belirtti. Palandöken, “Hurda teşvik yasası 2017 yılında çıkarsa ve önceki çıkan hurda teşvik yasalarında olduğu gibi hurda araç sahiplerine vergi indirimi sağlayacak. Belirli bir ağırlığı üzerindeki aracı olanlar devlete teslim ettiği takdirde ağırlığına göre para alacaklardır. Bunların yanı sıra ödemedikleri motorlu taşıtlar vergileri silinecek. Yine araca kesilmiş olan trafik cezaları kaldırılacak. Kısacası araç sahiplerine büyük avantajlar sağlayacak. Bunun yanı sıra aracı çalınan veya mevcut olmayanlara da araçtan kurtulabilmesi için çok büyük kolaylık sağlanacaktır. Çıkarılacak hurda teşvik yasası sayesinde eski araçların toplanması nedeniyle karayollarında can ve mal güvenliği daha da artacaktır. Bunun yanı sıra çevre kirliliği daha da azalmış olacak” şeklinde konuştu.

  • Aşut: “AB ilerleme raporuna karşı kontra raporlar hazırlanmalı ve dünyaya duyurmalıyız”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, AB ilerleme raporu ile ilgili olarak “Rapor algı operasyonlarının devamı niteliğinde. Raporda algıların yanında olgular da yani gerçekler de var. Bundan dolayı bu raporların olgu kısımlarını ciddiye almalıyız ama algıları ise yok saymadan buna karşı bir kontra algı diyebileceğimiz bir bilgilendirme yapmalıyız. Buna karşı kontra raporlar hazırlamalı ve dünyaya duyurmalıyız” dedi.

    Gündemdeki konularla ilgili açıklama yapan MTSO Başkanı Aşut, 15 Temmuz’da yapılmak istenen hain darbe teşebbüsünün ardından bu sürecin artık ekonomi sahasında devam ettirildiğini belirtti. Bu darbenin arkasındaki güçlerin ekonomik ve küresel siyasette algı operasyonları ile Türkiye ve Türk milletine zarar vermeye devam edeceklerini kaydeden Aşut, “Hazırlıklı olmamız gerektiğini söyledik. Bu güçlerin son zamanlarda bunu gerçekleştirdiğini ve 15 Temmuz’u başka mecralara taşımaya çalıştıklarını görüyoruz. Bunu bazı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının bir gün önce verdikleri olumlu raporları birden negatife çevirmelerinden anlıyoruz. Ve sormak istiyoruz. Ne oldu da bir gün içinde her şey değişti? Terörü neden gösteriyorlarsa biz 40 yıldır bu terörle mücadele ediyoruz ve olumlu raporların verildiği, övgüler yapıldığı her dönemde bu terör vardı. Çevremizdeki savaşları bahane ediyorlarsa ki bu savaşların nedeni bu güçlerin kendileridir, bu savaşlar yıllardır var ve neredeyse 100 yıldır bu bölgeler demokrasiden uzak, küresel güçlerin oluşturduğu yapay devletlerin enerji savaşları ile yaşamaktadır. Darbe girişimi bahane ediliyorsa, milletimiz demokrasiye olan bağlılığını göstermiş ve darbeye teslim olmayarak evrensel değerlerin savunucusu olduğunu göstermiştir. Demokrasiye inanan bu güçlerin zaten bundan rahatsızlık duymamaları lazım. Ekonomik büyüme her yıl orta düzeyde de olsa devam ediyor. 2008 yılındaki küresel finans krizine rağmen büyüme devam ediyor. İhracatta takıldığımız bir seviye var, bu da malum pazarların siyasi ve sosyal sorunlar yaşaması ve küresel anlamda ekonomilerdeki daralmadır. Öte yandan Avrupa Birliği’nde nüfusu bizim bir ilimiz kadar olan ve iflasını ilan eden devletler varken, iflasın eşiğine gelen ülkeler varken, nüfusu 80 milyon olan ve yarısı 30 yaş altı olan dinamik bir Türkiye’nin bu duruma düşmemesi takdire şayandır. Bunun arkasında Türk özel girişimcilerinin ve iş dünyasının olması daha da gurur vericidir. Tüm bunlara rağmen bu tip uluslararası kurumların raporlarını biz de bir algı operasyonu olarak görüyoruz ve bu başarısız darbenin bir devamı olarak algılıyoruz. Bunun arkasında güçlenen bir Türkiye’nin bölgedeki etkisinin fazlaca artmasından duyulan rahatsızlık olarak görüyoruz” diye konuştu.

    “AB ilerleme raporu algı operasyonlarının devamı niteliğinde”

    AB ilerleme raporlarının sürekli takip ettiklerini belirten Aşut, “Son yayınlanan 2016 ilerleme raporunu 2015 raporu ile karşılaştırdığımızda bazı konuların öne çıktığını görüyoruz. Bu noktada bizim de dikkatimizi çeken bazı noktaları bu algı operasyonlarının bir devamı olarak yorumlamak istiyoruz. AB 2015 Türkiye ilerleme raporunda ’Türkiye gelişmiş ve işleyen bir serbest piyasa ekonomisine sahiptir’ deniyor. Dünyanın en büyük 16. ekonomisi olarak artık bu noktada da diyecek bir şey bulamıyorlar sanırım. 2015 raporunda makro ekonomik dengesizliklerden bahsediliyor ve çözümde yavaş kalındığından ama büyümenin yüzde 3 gibi orta seyirde devam ettiği vurgulanıyor. Buna bağlı olarak finansal ve küresel risk algısındaki değişimden bahsediliyor. İşte bu nokta önemli. Böyle bir şeyin varlığı değil, algısı konuşuluyor. Yani açıkça bu algı, rapor sayesinde oluşturulmaya çalışılıyor. 2008 küresel finans krizi sonrası yok pahasına elimizden alınmak istenen şirketlerimizi nasıl unuturuz? Bu algılarla ve spekülasyonlarla ekonomiye zarar vermek, bu hain darbe girişiminden farklı bir şey değildir. Raporda cari açıktan bahsediyor ki bu, ülkemizin uzun yıllardan beri yaşadığı bir konudur. Yine 2015 raporunda istihdamın üretime paralel artmadığı söyleniyor. Aslında bu hem iyi hem kötü bir haber. Bu şunu gösterir demek ki üretimde insan gücünü az kullanan, yüksek teknolojili üretime yavaş yavaş geçiyor gibiyiz. Ve işçi verimliliğinin arttığı raporda vurgulanıyor. Ama öte yandan işsiz sayımızdaki artış ise insan kaynağımızın var olan ekonomik yapılanmaya uygun olmadığını, bugüne ve geleceğe yönelik, geleceğin yüksek teknolojili üretimine yönelik bir insan kaynağı oluşturma anlamında eksik kaldığımızı gösteriyor. Geçtiğimiz 30 yılın mesleklerinin yarısı yok oldu. Bu günün mesleklerinin yarısı 30 yıl sonra olmayacak” ifadelerini kullandı.

    “AB raporuna karşı kontra raporlar hazırlanmalı ve dünyaya duyurmalıyız”

    AB raporunda algıların yanında gerçeklerin de var olduğunun altını çizen Aşut, “Bundan dolayı bu raporların olgu, yani gerçek kısımlarını ciddiye almalıyız ama algıları ise yok saymadan buna karşı bir kontra-algı diyebileceğimiz bir bilgilendirme yapmalıyız. Buna karşı kontra raporlar hazırlamalı ve dünyaya duyurmalıyız. Elbette her eleştiriyi yok saymak medeni ve akılcı bir yaklaşım değildir. Medeniyetin ana payandası çatışma değil, uzlaşmadır. Medeniyet kızmak değil, ikna etmektir. Sonuçta bu raporları yabancı yatırımcılar okuyor ve etkileniyorlar. O halde biz de karşı bilimsel raporlarla yanlış eleştiri ve bilgileri düzeltmeli ve küresel yatırımcıyı ikna etmeliyiz. AB Türkiye 2016 raporunda da aslında aynı şeyler tekrar ediliyor. Sadece bazı siyasi manipülasyonlar var ki biz bunların ne amaçla yapıldığını biliyoruz. Ancak, dediğimiz gibi yapılacak şey bunları yok saymak değil, ikna edici, bilimsel verilerle bu raporları boşa çıkartmaktır. Sonuçta raporda var olan bazı doğru bilgiler gerçekten sorunlarımızdır ve bizler zaten bu konuları sürekli gündeme getiriyoruz. Bunları yetkililerimiz de biliyor ve zaman zaman bazı reformlar, ekonomi paketleri ve yapısal sorunlarla ilgili adımlar atılıyor. Bu raporların ötesinde bizler gerçek sorunlarımıza odaklanmalıyız. Bu sorunların çözümü ülkemizin huzur ve refahını sağlayacak gerçek konular olduğundan bu raporlarda pek rastlayamıyoruz. Nedir bu konular deseniz, elbette eğitim, eğitim, eğitim. Sonra hukuk ve adalet ve ekonominin gerçek sorunları deriz” şeklinde konuştu.

    İnsanları meslek sahip yapacak, beceri kazandıracak ciddi bir mesleki eğitim reformunun şart olduğunu vurgulayan Aşut, “Fakülte ve yüksek okul eğitimlerimiz endüstri 4.0 vizyonuna uygun olmalıdır. Hizmetlerden sanayiye, turizmden tarıma kadar endüstri 4.0 her alanda olacaktır ve yeni çağın ekonomisi her aşamada ve her alanda bilgi iletişim teknolojilerinin ve temelinde internetin, bulut teknolojilerin ve siber güvenliğin olduğu yüksek teknolojili bir üretim olacaktır. İnsan kaynağımız buna hazır mı? Eğitim sistemimiz buna hazır mı? Eğitimcilerin profili buna hazır mı? Hukuk anlamında bizi geleceğe taşıyacak, evrensel değerlere, laikliğe, demokrasiye ve insan haklarına vurgu yapan, toplumu kucaklaştıran bir anayasa diğer önemli konumuzdur. Ve elbette nüfusumuzun yarısını oluşturan gençlerimizin ve kadınlarımızın ekonomiye entegrasyonu birincil konularımızın başında olmalıdır. Sadece birer çalışan olarak değil, birer girişimci olarak ekonomide olmak zorundalar. Bunu teşvik edecek, destek olacak eğitim ve finansman modelleri düşünülmeli ve uygulanmalıdır. Memur bir Türkiye değil, girişimci bir Türkiye geleceğimizdir. Basit mikro kredilerden bahsetmiyorum. Ciddi girişimciliklerden ve ciddi finansman modellerinden bahsediyorum ve bunun temelinde eğitim olmalıdır. Bu anlamda KOSGEB’in iş tanımı mutlaka buna göre yeniden revize edilmelidir. KOSGEB bu yeni iş tanımı ile başı çekmelidir” dedi.

  • Başkan Yorgancılar: “Türkiye 4.0 Devrimine Hazırlanmalı”

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ülke ekonomisinin büyümesine yeniden ivme kazandırmak için sanayi ve üretime odaklanılması gerektiğini belirterek, “Sanayi 4.0 ile yeni iş modelleri oluşacak. Türkiye sanayi 4.0 devrimine hazırlanmalı” dedi.

    İzmir Medya Platformu ile bir araya gelen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ekonomiye ilişkin değerlendirmelerle bulundu. Yorgancılar, üretim ve yatırım olmadan, kalıcı büyüme sağlanamayacağını belirterek, ülke ekonomisinin büyümesine yeniden ivme kazandırmak için sanayi ve üretime odaklanılması gerektiğini ifade etti. Yorgancılar, “Türkiye’nin istikrarlı büyümesi için daha çok üretmeye, yatırıma sanayileşmeye ihtiyacı var” dedi.

    SANAYİ 4.0 OLMAZSA OLMAZ

    Sanayi ve üretime dayanmayan büyümenin kalıcı olamayacağını dile getiren Yorgancılar, şunları söyledi:

    “Türkiye sanayi 4.0 devrimine hazırlanmalıdır. Türkiye’ye örnek olacak pilot uygulamanın ilk adımını İzmir’de attık. Dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan süreç eski sanayi devrimlerinden çok farklı olacak. Etkileri daha büyük olacak ve hızlı bir şekilde tüm insanlara ulaşacak. Akıllı makine olmadan, sanayi 4.0 olmaz. Sanayide iş kayıplarımıza baktığımızda makine bakımları ile ilgili sıkıntıların ön planda yer aldığını görüyoruz. Sanayi 4.0’da makine bakım sistemleri her şeyin başında geliyor. Akıllı makineler sayesinde sanayide iş kayıplarının önüne geçerek üretimimizi yüzde 40 artırmak mümkün. Sanayi 4.0; üretimin çevreye etkisini, istihdam ve eğitim politikalarını değiştirecek. Yeni iş modelleri oluşacak. Kitlesel üretimler, kişiye özel bir şekilde gerçekleştirilecek.”

    “İSTİHDAMDA İZMİR DOĞRU ARAÇLARLA DESTEKLENMELİ”

    2015 yılı için yıllık bazda işsizlik oranları yüzde 10.3 ile son beş yılın en yüksek işsizlik oranına ulaşıldığını belirten Yıorgancılar, “İzmir’de işsizlik yükselişe geçerek yüzde 15’lere ulaştı. İzmir işsizlik oranında ilk 10’da yer alıyor. Kentimizin hızla göç alması, teşvik sistemindeki adaletsizlik ve son olarak Suriyeli mültecilerin etkisi ile İzmir bu sorunu tek başına aşamaz. Bu nedenle yatırım ve üretim İzmir’de mutlaka doğru araçlarla desteklenmelidir. Ülkemizde geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin çalışma izni ve istihdamlarına yönelik yüzde düzenleme de doğru bir karardır” diye konuştu.

    “TERÖRE KARŞI BİRLEŞTİRİCİ OLMALIYIZ”

    Teröre karşı birleştirici olmaya ve toplumsal dayanışmaya ihtiyaç olduğunu kaydeden Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Birbirimize sırtımızı dönerek değil, el ele vererek, birbirimizi ötekileştirerek değil, bir olarak, dik durarak, gereken cevabı verirsek, ülkemize sahip çıkabiliriz. Kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya düşman etme gayreti, dün de vardı bugün de devam ediyor ve yarın da olacaktır. Bu noktada da, hangi görüşte olursa olsun, başta siyasi irade ve kanaat önderleri olmak üzere tüm kesimler sağduyulu, birleştirici ve umut eken, söz ve davranışları ile halkı doğru yönlendirmekle sorumludur. Aksi takdirde, ’tek vatan, tek millet, tek dil ve tek bayraktan söz etmemiz mümkün olamayacaktır.”

  • Hayvanlar Ve Mandıralar Kışa Hazırlanmalı

    Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, hayvanların mera döneminin kapandığını ve artık mandıralara çekildiğini belirterek, mandıraların ve hayvanların kışa hazırlanması gerektiğini söyledi.

    Koç katımının yapılmasının ardından bugün hayvanların birçoğunun gebe olduğunu ifade eden Başkan Aktürk, özellikle bu dönemlerde hayvanların sağlığına dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Hayvanlarımız şu an itibari ile meralardan mandıralara döndüğü için artık cebimizden yiyecek. O yüzden hayvanlarımıza gerektiği noktada enerji yüklü, protein yüklü, vitamin yüklü yemleri yedirmek zorundayız. Eğer bu gebe hayvanların sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilmesi için, karınlarındaki kuzuların gelişiminin düzenli olarak sağlanması için bu tür yemlerin tüketilmesi lazım. Hayvanların mandıralara alınmadan önce parazit aşıları yapılmalı, kene, bit ve pireye karşı da mandıraların ilaçlanması gerekir. Eğer mümkünse iç ve dış parazit ilaçların bir an önce yapılması lazım. Mandıraların da bakım ve onarımlarının yapılması lazım. Hem mandıraların, hem de hayvanların kışa hazırlanması gerekiyor. Üreticilerimize bu noktada tedbirlerini alsınlar” dedi.