Etiket: Hayatında

  • Çalışma hayatında sosyal diyaloğun geliştirilmesi

    Tekirdağ’da Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu tarafından “Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi” konulu panel düzenlendi.

    Rektörlük Konferans Salonunda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Topluluk Koordinatör Yardımcısı Araş. Gör. Denizcan Kutlu gerçekleştirirken, konuşmacı olarak Uluslararası Çalışma Örgütünden Melahat Güray ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Aysu Aydoğdu ile Samet Turan katıldı.

    Panelin açılışında Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu Başkanı Yasemin Soydemir bir konuşma gerçekleştirerek, “Topluluğumuz Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri alanında öğrencileri bilinçlendirmek ve sosyal politika tarafları ile iletişim olanakları yakalamak güncel bilgiler hakim ve bu bilgileri hayatında yorumlayabilen bir birey olarak bir noktada bir araya gelerek fikirlerimizi değerlendirmek için çalışmaktayız ve çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

    Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi panelinde Uluslararası Çalışma Örgütünden Melahat Güray, “Sosyal Diyalog” konusunu ele alırken; Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Aysu Aydoğdu ile Samet Turan “Toplu İş Sözleşmesi ve Günümüzdeki Mevzuat” konusu ile ilgili bilgi ve görüşlerini katılımcılar ile paylaştı.

    Program Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpay Hekimler, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu Koordinatörü Doç. Dr. Çiğdem Vatansever tarafından konuşmacılara günün anısına teşekkür belgesi takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle noktalandı.

  • Çalışma hayatında sosyal diyaloğun geliştirilmesi

    Tekirdağ’da Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu tarafından “Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi” konulu panel düzenlendi.

    Rektörlük Konferans Salonunda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Topluluk Koordinatör Yardımcısı Araş. Gör. Denizcan Kutlu gerçekleştirirken, konuşmacı olarak Uluslararası Çalışma Örgütünden Melahat Güray ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Aysu Aydoğdu ile Samet Turan katıldı.

    Panelin açılışında Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu Başkanı Yasemin Soydemir bir konuşma gerçekleştirerek, “Topluluğumuz Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri alanında öğrencileri bilinçlendirmek ve sosyal politika tarafları ile iletişim olanakları yakalamak güncel bilgiler hakim ve bu bilgileri hayatında yorumlayabilen bir birey olarak bir noktada bir araya gelerek fikirlerimizi değerlendirmek için çalışmaktayız ve çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

    Çalışma Hayatında Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi panelinde Uluslararası Çalışma Örgütünden Melahat Güray, “Sosyal Diyalog” konusunu ele alırken; Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Aysu Aydoğdu ile Samet Turan “Toplu İş Sözleşmesi ve Günümüzdeki Mevzuat” konusu ile ilgili bilgi ve görüşlerini katılımcılar ile paylaştı.

    Program Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpay Hekimler, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Topluluğu Koordinatörü Doç. Dr. Çiğdem Vatansever tarafından konuşmacılara günün anısına teşekkür belgesi takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle noktalandı.

  • Hayatında ilk defa vali görünce inanamadı

    Ordu Valisi Seddar Yavuz, Fatsa ilçesinde bir dernek açılışını gerçekleştirdikten sonra makam aracına bineceği esnada Fatsalı bir vatandaşla ilginç bir diyalog yaşadı.

    Fatsa’da fırıncı ustalığı yaptığı öğrenilen İsmet Yarız, “Hayatımda ilk defa vali gördüm, verin elinizi öpeyim” diyerek Vali Seddar Yavuz’un elini öpmek istedi. Hayatında ilk defa vali gördüğünü belirten Yarız, Vali Yavuz’a sarıldı. Vali’nin sıcak ve samimi davranışından memnun kalan Yarız, “Sizleri televizyonda görüyorduk, şimdi ise canlı gördüm çok mutlu oldum” ifadelerini kullandı.

    Vali Seddar Yavuz da sık sık ilçe ziyaretleri yaptığını, İsmet Yarız’a denk gelmediğini ifade etti.

    İlginç diyalogda ise fırıncı ustası İsmet Yarız, Vali Seddar Yavuz’a özel bir pide yapmak istediğini söyledi. Vali Yavuz ile vatandaş Yarız günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • Eğitim ve iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitsizliği tartışılacak

    İstanbul Bilgi Üniversitesi, Londra Üniversitesi’nin dünya çapında yürüttüğü ‘Öncü Kadınlar Kampanyası’na katılarak, eğitim ve iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunu tartışacak.

    İş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği Bilgi Üniversitesi’nde tartışılacak. Üniversiteden yapılan açıklamaya göre ilk kez 150 yıl önce kadınların üniversiteye kabul edilmesinin öncülüğünü yapan Londra Üniversitesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusuna dikkat çekmek, üniversitelerin bu konuda sorumluluk almalarını sağlamak ve tüm dünyadan üniversitelerin katılımıyla eğitim ve iş dünyasında kadınların maruz kaldığı eşitsizlikleri tartışmaya açmak için dünya genelinde bir kampanya düzenliyor. Türkiye’de önemli gündem maddelerinden biri olduğu belirtilen bu alana katkıda bulunmak amacıyla düzenlenecek etkinlikte, üniversitelerde oluşturulacak yol haritaları için ilk adımlar tartışılacak. Yükseköğretimde ve çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunu gündeme getiren ‘Öncü Kadınlar Kampanyası’, kadınların gelecek nesillerde hem eğitim hem de iş hayatında daha aktif rol almasını sağlamayı hedefliyor.

    Açıklamaya göre İstanbul Bilgi Üniversitesi, Türkiye’de de can alıcı sorunlardan biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azaltılmasına yönelik çalışmalara katkıda bulunmayı amaçlayarak bu kampanyada yer alacak. 4 Ekim Perşembe günü santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenecek ’İş Dünyasında Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlikleri’ başlıklı konferans ile kampanyanın ilk adımı atılacak.

    Konferans, Ernst & Young Türkiye Denetim Hizmetleri Bölüm Başkanı Dilek Çilingir Köstem’in “Türkiye’de kadınlar iş dünyasının neresinde?” başlıklı konuşmasıyla başlayacak. Konferans kapsamında düzenlenecek “Eşit miyiz?” başlıklı panelde ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Itır Erhart, Doç Dr. Başak Uçanok Tan ve Doç Dr. Yelda Yücel Türkiye’de çalışan kadın temsilleri, iş hayatında eşitlik, istihdam ve meslek seçimi konularını masaya yatıracak.

  • 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde hayatında kaybedenler dualarla anıldı

    17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler, 19’uncu yıl dönümünde Sakarya’da da dualarla anıldı. Anma programını gerçekleştiren SİMDER Başkanı Hasan Nafi Özdin yaptığı açıklamada, “Her an olacakmış gibi hazırlıklarımızı yapmamız gerekiyor” dedi.

    17 Ağustos 1999’da Kocaeli Gölcük merkezli gerçekleşen Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler bu yıl da unutulmadı. Resmi kayıtlara göre hayatını kaybeden 17 bin 480 kişi, depremin 19’uncu yılında Adapazarı Belediyesi önünde yapılan anma programı ile dualarla anıldı. Sakarya İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (SİMDER) tarafından programda ilahiler söylenip, Kuran-ı Kerimler okundu.

    “Kıyameti yaşıyoruz sandık”

    Gerçekleşen programda Paşa Odabaş yaptığı açıklamada, “Sakarya 1’inci derece deprem kuşağı olmasına rağmen daha önce bu kadar büyük bir deprem yaşanmamıştı. 1999 depremi çok özel bir durum oldu, insanlar daha önce böyle bir deprem yaşamadığı için adeta kıyamet kopuyor sandı, kıyameti yaşıyoruz sandık. Biranda oldu, gece ne olduğunu anlayamadık. Çok büyük bir deprem olduğunu ancak bunu yaşayınca bunun anlatılamayacağını ancak yaşanacağını gördük biz. Tabi hemen hemen herkesin bir yakını vefat etmiş, şehit olmuştur bu depremde. Çünkü çok kapsamlı bir deprem Türkiye’nin 3’te 2’sinde hissedilen bir depremdi. Unutmak kolay değil” dedi.

    “Deprem bu şehrin bir gerçeği”

    SİMDER Başkanı Hasan Nafi Özdin, “17 Ağustos 1999 depremi büyük bir hasar bıraktı şehrimizde. Bu şehir depremden 32 yıl önce de aynı ağırlıkta bir deprem geçirmiş dolayısıyla 20-30 yıl aralıklarla deprem olan bir bölge. Halkımızı bu noktada her yıl hem bilinçlendirmek amacıyla bu programı organize ediyoruz. İmam Hatip mezunları olarak; depremde hayatını kaybetmiş hemşerilerimiz, yakınlarımız, dostlarımız için Kur’an-ı Kerimler, hatmi şerifler okuyor öğrenci ve mezun arkadaşlarımız. Biz nasıl kendi ailemizden birisi vefat ettiği zaman onları Kur’an, dua ile anıyorsak bizde bu şehrin bir evladı olarak bir aile bilinci içerisinde bizim yakınımız olsun veya olmasın şehrimizin insanıdır diyerek onlar için dualar okuyoruz. Bu bizim İmam Hatip camiası olarak bir sorumluluk bilinci içerisinde 4 yıldır yapıyoruz. Çünkü deprem bu şehrin bir gerçeği. Depremden bu zamana 19 sene geçti eğer bilim adamlarının dediği gibi; 20 veya 30 senede bir deprem oluyorsa, olmuş olan depremden uzaklaşırken olması muhtemel olan depreme de hızla yaklaşıyoruz. Bu yarın veya 10 gün, 10 sene sonra da olabilir. Biz deprem her an olacakmış gibi hazırlıklarımızı da yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

    “Çok kötü günler, dakikalar geçirdim”

    Depremde eşini kaybeden Suat Beyanal ise yaptığı açıklamada, “1999 depreminde eşimi kaybettim. Ama depremi 2 yönlü acısını çekerek 2 yönlü yaşayan bir insanım. Depremin olduğu saniyelerde ben Avusturalya’daydım. Türkiye Güreş Federasyonu’nun Dünya Şampiyonası’nda hakemlik yapmak için gitmiştim. Orada sabah saat 08.00’da bize Türkiye’de çok büyük bir deprem olduğu söylendi. Öyle bir haber geldi ki bize Eskişehir’in tamamı, İstanbul’un yarısı, Sakarya ve Kocaeli silinmiş denildi. Avustural’ya gibi uzak bir şehirden bu haberleri alarak büyük bir telaş ile Türkiye’yi evimizi aramaya uğraştık. Ancak bütün santraller kilitlenmiş. Telefondan Antalya’da ki akrabalarımıza ulaştığımız zaman Sakarya’da büyük bir yıkımın olduğunu söylediler ve bende o anda içimden eyvah diyerek eşimin öldüğünü düşündüm. İçime öyle bir şey doğdu. Ben depremin olduğu zaman buradan 18 saatte Avusturalya’ya gittiğimiz yolu ben 5 günde geri gelebildim. Benim hanımı depremden 2 gün sonra Çarşamba günü bulmuşlar, enkazdan çıkarıp gömmüşler. Ama ben Cuma günü dönebildim, 2’nci acımda o oldu. Birinci acım deprem, 2’nci acı da vefat, şehit etmiş insanımı, hanımımı göremedim. Depremde binlerce kişi öldü, bir tanesi de bize denk geldi. O 18 saatte gittiğim 5 günde geri geldiğim yolu nasıl geldiğimi hala daha bilmiyorum ben. Nasıl o günleri geçirip, Sakarya’ya geldiğimi inanının anlatamam. Çok kötü günler, dakikalar geçirdim” şeklinde konuştu.