Etiket: Havale

  • Rahmi Vardı: “Hakemleri Allah’a havale ediyoruz”

    Rahmi Vardı: “Hakemleri Allah’a havale ediyoruz”

    Süper Lig’in 23. Haftasında Fenerbahçe ile karşılaşan ve sahadan 2-1 yenilgi ile ayrılan Hatayspor’da Basın Sözcüsü Rahmi Vardı, Hatayspor’a karşı 3-4 maçtır hakem hataları olduğunu ve hakemleri Allah’a havale ettiklerini söyledi.

    Hatayspor Basın Sözcüsü Rahmi Vardı, Fenerbahçe’ye 2-1 yenildikleri maç sonrasında stat çıkışında açıklamalarda bulundu.

    Vardı son dakikalarda farkı 1’e indirdiklerini ama zamanın yetmediğini belirterek, “Hatayspor, Fenerbahçe karşısında yüzde 73’e 27 oranla topu sahada tuttu. Fakat futbolun kaderi bu, yenilmekten kurtulamadık. Hatayspor ikinci yarıda oyunu tamamen eline almasına rağmen 1 golü kalemize attıktan sonra dönüş sağlayamadık. Son saniyede Boupendza bir golüyle 2-1 skoru 2-1’e getirdik ama zaman yetmedi. Ama Hatayspor’un oynadığı futboldan ve bundan sonraki performansından şüphemiz yok” dedi.

    Hakem hatalarıyla ilgili de Rahmi, Hatayspor’a karşı 3-4 maçta hakem hatalarının olduğunu savunarak, “Biz Hatayspor olarak ne hakemlerle ne karşı takımla görüş bildirmiyoruz. Maalesef Hatayspor’a karşı 3-4 maçtır hakem hataları var. Maalesef hakemlerimiz Hatayspor’a karşı tedirgin davranıyor. Büyük takımlara karşı ise maalesef onların camiasından, yönetiminden, güçlerinden çekiniyorlar. Bundan dolayı da takımımıza bu tür hareketlerde bulunabiliyorlar. Biz yine de suçlamıyoruz ama Allah’a havale ediyoruz” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sözde genel başkanı milletimizin irfanına havale ediyoruz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sözde genel başkanı milletimizin irfanına havale ediyoruz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artık bu ülkede cumhurbaşkanı milletin yarısından fazlasının doğrudan iradesiyle belirleniyor. Böylesine büyük bir devrimi hala içlerine sindiremeyenler sancılarını farklı görüntüler ve bahaneler altında dışa vuruyor. Bizzat kendisi bir kaset komplosuyla işbaşına gelen, partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık hadiselerini görmezden gelerek orada kalmayı başaran bir siyasi partinin sözde genel başkanının sancısının sebebi de budur” dedi.

    2021 yılının ilk Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek “sözde Cumhurbaşkanı” ifadesine cevap verdi. İnsanlığın 2020 yılını iyi hatıralarla kapatmadığını, Türkiye’nin de dünyayı etkileyen sıkıntılar ve yaşanan afetler nedeniyle geçen yılı oldukça büyük bedeller ödeyerek geride bıraktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılının güzel bir başlangıçla karşılandığını, 18 yılda kurulan güçlü altyapının üzerinde hedeflere kararlılıkla yüründüğünü, korona virüs salgınının Türkiye’ye sıçramasıyla birlikte hızla yeni duruma geçildiğini söyledi. Ekonomide alınan tedbirlerle salgının Türkiye’ye gelişini geciktirerek yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,5’luk bir büyüme oranına ulaşıldığını söyleyen Erdoğan, “Eğer salgın Mart ayını hiç etkilememiş olsaydı bu oranın 1 veya 1,5 puan daha üzerine çıkmış olacaktık. Yılın ikinci çeyreğinde ise korona virüs salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de derinden hissedildi. Bu dönemde Türkiye, diğer ülkelere nazaran oldukça düşük bir seviye olan yüzde 9,9 oranında daraldı. Salgının etkilerini azaltmak için hayata geçirdiğimiz önlem ve teşvikler sayesinde bu zor dönemde ekonomimizin direncini korumayı başardık. Haziran ayında başlayan normalleşme adımlarıyla hızlı bir toparlanma sürecine girdik. Üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre sanayi üretimimiz yüzde 30, perakende satış hacmimiz yüzde 25 oranında arttı. Aynı dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranı 10 puan artarak yüzde 63’ten, yüzde 73’e yükseldi. Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında üçüncü çeyrekteki ciro endeksi artışı ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 36 oldu. Otomobil ve konut piyasalarında haziran ayı ile birlikte ciddi bir hareketlilik görüldü. Hatta satışlar geçen senenin bile üzerinde gerçekleşti. 2020’de otomotiv piyasası bir önceki yıla göre yüzde 61 büyüyerek, 773 bine yaklaştı. Yılın ilk 11 ayındaki konut satışları da bir önceki yıla göre yüzde 21,5 artarak 1 milyon 400 bine ulaştı. Ekonomimizdeki bu olumlu hava güven endekslerimize de yansıdı. Üçüncü çeyrekte elde ettiğimiz yüzde 6,7’lik büyüme oranı ile dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olduk. Dördüncü çeyreğe de güzel başladık. Hatta Ekim ayında sanayicilerimiz tarihimizin en yüksek aylık sanayi üretimini gerçekleştirdi. Kapasite kullanım oranımız yüzde 76 seviyesine ulaştı. İmalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi büyümeye ilişkin eşit değer olan 50’nin üzerinde gerçekleşti. Ülkemize duyulan güvenin artmasıyla risk birimimiz 300’ün altına geriledi. Henüz rakamlar açıklanmadı ama aynı şekilde 2020 yılında yüzde 0,3 olan büyüme hedefimizi aştığımıza inanıyorum” diye konuştu.

    “Sözde genel başkanın sancısının sebebi de budur”

    Türkiye’nin uğradığı tüm saldırılara ve küresel sorunların yol açtığı sıkıntılara rağmen kararlılıkla yolunda devam ettikçe önüne yeni tuzaklar kurulmaya çalışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan biri de bir süredir hiçbir rasyonel temeli olmadan başlatılan siyasi ve sosyal kaos çıkartma denemeleridir. Türkiye’nin huzurunu kaçırmak isteyenlerin aslında neye cevap verdiklerini gayet iyi biliyoruz. Bu gayretler vesayetin etkisinin kırılıp, milli iradenin güçlendirilmesi konusunda kat ettiğimiz mesafeye verilen cevaptır. Türkiye, bu ülkede kimin cumhurbaşkanı seçileceği konusunda milletin temsilcileri yerine vesayetin dayatmasının belirleyici olduğu günleri geride bırakmıştır. Artık bu ülkede cumhurbaşkanı milletin yarısından fazlasının doğrudan iradesiyle belirleniyor. Böylesine büyük bir devrimi hala içlerine sindiremeyenler sancılarını farklı görüntüler ve bahaneler altında dışa vuruyor. Bizzat kendisi bir kaset komplosuyla işbaşına gelen, partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık hadiselerini görmezden gelerek orada kalmayı başaran bir siyasi partinin sözde genel başkanının sancısının sebebi de budur. Bunların derdi milletledir, milli iradeyledir, milletin tercihleriyledir. Bunlara oy vermeyen öğretmen sözde öğretmen, muhtar sözde muhtar, çiftçi sözde çiftçi, hakim sözde hakimdir. Her hafta toplumumuzun bir kesimini hedefe koyarak kendi çapsızlıklarını parti içi skandallarını örtmeye çalışıyorlar. Türk demokrasisi millete ve onun temsilcilerine hakareti siyaset zanneden bu çukur zihniyeti hak etmiyor. Teröriste ‘terörist’ demekten bile aciz bu sözde genel başkanı öncelikle CHP seçmeninin sağduyusuna, sonra da aziz milletimizin irfanına havale ediyoruz. Siyasi ve sosyal kaos denemelerinin cevap verdiği konulardan biri de Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana en güçlü şekilde gösterdiği istiklaline ve istikbaline sahip çıkma iradesidir. Terör örgütlerinin ülkemiz içinde ve sınırlarımız boyunca yaptığı eylemleri gizli veya açık şekilde destekleyenler büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemek için çırpınıyorlar. Ülkemizin kendi güvenliğini ve kardeşlerinin haklarını korumak için gerçekleştirdiği harekatların ruh dünyalarında yol açtığı sarsıntıyı bu şekilde dışa vuruyorlar. Bir dönem kendi topraklarına dahi sahip çıkmakta zorlanan bir ülkeden bölgesel ve küresel düzeyde saha ve masa hakimiyeti sağlayan konuma gelmiş bir ülke fotoğrafına geçmiş olmamızı kabul edemiyorlar. Siyasi ve sosyal kaos denemeleri salgının iyice ortaya çıkardığı küresel düzendeki çarpıklıkların rol modellerinde yol açtığı derin sarsıntı karşısında paniğe kapılanların çırpınışlarının ifadesidir. Varlık sebepleri olan sivil toplum görünümlü beşinci kol organizasyonlarının da, medya görünümlü operasyon aygıtlarının da maskeleri birer birer düşenler, paniğe kapıldılar. Uzunca bir süre demokrasi kılıfı altında en ilkel faşizmi, özgürlük kılıfı altında en vahşi diktatörlüğü mazlumlara dayatanların sırça köşkleri başlarına yıkılıyor. İnsanlığın ortak değerleri haline gelen kavramların içlerini kendi çıkarları uğruna boşaltanların artık hiç kimseye diyecek bir sözü, örnek gösterecek bir düzeni kalmadı. Dünün zalimlerinin bugün mazlum kisvesiyle karşımıza çıkarak sergiledikleri sinsiliği yüzlerine vurduğumuz için bize saldırıyorlar. İdeolojik saplantılarını, marjinal eğilimlerini, fıtrata aykırı sapkınlıklarını, terör öğütlerine payandalıklarını cilalı kavramlarla topluma dayatanlar için yolun sonu görünmüştür. Siyasi ve sosyal kaos denemeleriyle 83 milyonun huzurunu kaçırmaya çalışanlar karşılarında hukuku bulmaya devam edecekler. Cumhurbaşkanı olarak yasama, yürütme ve yargı gücünü milletimizi bu tehditlere karşı korumak için seferber etmek anayasal vazifemizdir. Türkiye’yi son 10 yıldır bölgemizdeki neredeyse tüm ülkeleri etkisi altına alan kargaşa iklimine sürükleyerek iç çatışmalar ve dış müdahalelerle hedeflerinden uzaklaştırmak isteyenleri hep hüsrana uğrattık. Ülkemizi yeniden kendi güdümlerine sokmak için kimi zaman vesayet güçlerini, kimi zaman darbecileri, kimi zaman terör örgütlerini, kimi zaman ekonomik tetikçileri kullandılar. Buna rağmen Türkiye’yi dize getiremeyenler açıkça söylemekten de çekinmedikleri şekilde şimdi yeniden siyaset ve toplum mühendisliğine sarıldılar. Bir kez daha inanç ve kararlılıkla diyorum ki, başaramayacaksınız. Milletimiz geçmişte defalarca maruz kaldığı felaketlerin müsebbiplerini deşifre etti, yöntemlerini çözdü, niyetlerini anladı. Bu mücadele döneminde milletimiz birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde, milli iradenin üstünlüğünü hakim kıldığında, gerektiğinde canı pahasına istiklaline ve istikbaline sahip çıktığında önünde hiçbir gücün duramayacağını gördü. Yasakçılıktan vandallığa kadar eski Türkiye’de bolca sahnelenen hiçbir senaryonun bugünün Türkiye’sinde milletimiz nezdinde karşılığı yoktur. Nitekim bu gerçeği fark eten bazı eski Türkiye artıklarını umutlarını ülkenin başına gelecek felaketlere bağlayacak kadar zavallı hale geldiklerine şahit oluyoruz. Türkiye’nin demokraside ve kalkınmada 2023 hedeflerine ulaşmasını engelleyemeyecekler. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, İstiklal Marşı’nda en güzel ifadeleriyle dile getirilen milletimizin o yüreğindeki hürriyet ateşinin yeniden yükselmesinin önüne geçemeyecekler. Ne kadar azgınlaşırlarsa azgınlaşsınlar, ülkemizin yeniden yapılanan küresel, siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri almasına mani olamayacaklar. Büyük ve güçlü Türkiye’nin silueti belirgin hale geldikçe bu tür hazımsızlıkların, bu tür kaos çıkarma denemelerinin, bu tür tuzakların artacağını biliyoruz, hepsine de hazırlıklıyız. Sadece son 7 yılda sokakları karıştırmaktan hukuki ve askeri darbe girişimlerine, terörü azdırmaktan sınırlarımızı tacize kadar nice saldırıyı göğüsleyen milletimiz Allah’ın izni ile bunları da tepeleyecek iradeye sahiptir” şeklinde konuştu.

  • Seçer’in 250 milyon liralık borçlanma talebi komisyona havale edildi

    Seçer’in 250 milyon liralık borçlanma talebi komisyona havale edildi

    MERSİN (İHA) – Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in, ihtiyaç duyulan yatırımlar için belediye meclisinden ikinci kez talep ettiği 250 milyon liralık borçlanma yetkisi oy birliğiyle Plan ve Bütçe Komisyonu’na sevk edildi. Başkan Seçer, MESKİ ve Büyükşehir Belediyesinin toplam borçlarını 3 milyar liradan 2 milyar liraya düşürdüklerini söyledi.

    Mersin Büyükşehir Belediye Meclisinin 2020 Yılı Kasım Ayı Toplantısının ikinci birleşimi, Belediye Başkanı Seçer başkanlığında Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Toplantıda, kentin ihtiyaç duyduğu yatırımların gerçekleştirilmesi amacıyla İller Bankası veya ticari bankalardan 250 milyon liralık kredi kullanımına ilişkin yetkinin Başkan Seçer’e verilmesi konusu yeniden gündeme geldi ve görüşülmek üzere komisyona sevk edildi.

    Borçlanma talebi mayıs ayında da gündeme gelmişti

    Başkan Seçer, mayıs ayında borçlanma talebini gündeme getirdiklerini hatırlatarak, “Geçtiğimiz yıl bu zamanlar bütçe görüşmeleri sırasında bütçe denkliği için 250 milyon lira borçlanma ihtiyacını, bütçe kararnamesi içerisinde yüce meclisin huzuruna getirmiştik. Aslında bütçe kararnamesini incelediğiniz zaman, o kararnamenin kabulü bir anlamda hem bütçenin kabulü hem de borçlanma yetkisinin tarafıma verilmesinin kabulü anlamına gelmekteydi. Ancak başta İller Bankası olmak üzere borçlanma konusunda bizden yeni bir borçlanma yetki kararı istediği için mayıs ayında bu borçlanma yetkisini meclisimizin huzuruna getirmiştik. Orada bu talebimiz reddedilmişti. Burada bir ayrıntıyı da açıklamak istiyorum; biz bütçe denkliği için istediğimiz 250 milyon liranın tamamını kullanma yetkisine sahip değiliz yasa olarak. Bir önceki yılın gelir bütçesinin yeniden değerlendirilme oranının ancak yüzde 10’unu kullanma yetkisi almış olurum. Onun da karşılığı yaklaşık olarak 175 milyon liradır” dedi.

    “Pandemi olmasaydı yatırımların gerçekleşme oranı yüzde 100’e ulaşacaktı”

    Geçen yılki 2 milyar 250 milyon liralık bütçe dikkate alındığında borçlanma talep edilen rakamın çok da devasa olmadığını vurgulayan Seçer, “Hele hele o günden bugüne Türkiye’de meydana gelen gelişmeleri, TL’nin uğradığı değer kaybını, yaptığımız işlerin o günden bugüne kadar maliyetlerinin zaten kendiliğinden arttırdığını da göz önüne alırsanız çok büyük bir rakam olmadığını siz de takdir edersiniz. Şimdi yine bu teklifle geliyoruz, çünkü yıl bitiyor artık. Biz de Stratejik Plan, yatırım programı çerçevesinde bu yıl gündeme aldığımız, ‘yatırım yapacağız’ dediğimiz, vatandaşa söz verdiğimiz bütün yatırımlarımızı pandemiden kaynaklı bazı gecikmeleri de göz önüne alırsanız aslında gerçekleştiriyoruz. Biraz geç de olsa mutlaka gerçekleştiriyoruz. Belki 2-3-4 ay gibi pandemi şartları bizim kararlarımızı ertelemiş olabilir. Bu, ilçe belediyeleri için de geçerli ama özellikle eylül ayından sonra yatırımlarımız çok süratli bir noktaya geldi. Bizim yatırım programına aldığımız yatırımların yıl sonu itibariyle gerçekleşme oranı yaklaşık yüzde 80’leri bulacak. Pandemiye rağmen bu önemli bir rakamdır. Eğer pandemi şartları elimine edilmiş olsaydı ya da pandemi olmamış olabilseydi biz yüzde 100 gibi bir program gerçekliğine ulaşmış olacaktık ki bu da çok büyük bir başarıdır. Tabi ki bu parayı ilgilendiren bir konu. Bunun komisyona sevk edilmesi ve orada konuşulması lazım. Orada da konuşulacak. Ben bizatihi ihtiyaç duyulması halinde komisyon üyelerimizle oturup, konuşup, toplantı yapacağım. Kendilerine bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum” diye konuştu.

    “2 milyar 246 milyon liralık borçlu kasa devralmıştık”

    Seçer, 31 Ekim itibariyle Büyükşehir Belediyesinin mali tablosu konusunda da meclis üyelerini bilgilendirdi. Gelecek toplantıda bütçe ve borçlanma talebiyle ilgili detaylı sunum yapacağını, Mersin’in hangi yatırımlara ihtiyaç duyduğunu ve bunlarda hangi noktada bulunduklarını anlatacağını kaydeden Seçer, “31 Mart 2019 itibariyle toplamda 2 milyar 246 milyon liralık bir borçlu kasa devralmıştık. Bunun 664 milyon 166 bin lirası mal ve hizmet alımları, 1 milyar 582 milyon lirası da banka borçlarıydı. Daha sonra 19 aylık sürede, yani 1 Nisan 2019 ile 31 Ekim 2020 tarihleri arasında toplam mal ve hizmet alımını ödediğimiz miktar 1 milyar 174 milyon 594 bin lira. Toplamda devralınan borçla beraber 1 milyar 838 milyon 760 bin lira borca evrilmiş oluyor. Bu mal ve hizmet alımı. Banka borcunu ayrı gireceğim. Ancak biz bu 19 aylık süre içerisinde de bu tutarın 1 milyar 444 milyon 777 bin lirasını ödemişiz ve şu anda hesapta görünen bakiye 393 milyon 983 bin lira” ifadelerini kullandı.

    Mal ve hizmet alımındaki borç stoku 648 milyon 475 bin lira azaldı

    Mal ve hizmet alımlarından kaynaklı borç stokunda 247 milyon liralık azalma olduğunu dile getiren Seçer, şöyle devam etti:

    “Bir taraftan yatırımlar devam ediyor, Yol ve Asfalt, Fen İşleri, Sosyal Hizmetler, Sağlık ve Engelliler, Tarım Daire rutin hizmetlerimiz devam ediyor, borçlanıyoruz. Ama bir taraftan da ödüyoruz ve şu anda 31 Ekim itibariyle de söylediğim gibi mal ve hizmet alımlarından kaynaklı borcumuz yaklaşık olarak 247 milyon lira azalarak 393 milyon 983 bin lira seviyelerine inmiş bulunuyor. Diğer taraftan banka borçlarımız vardı. 1 miyar 582 milyon 783 bin lira biz banka borcu devraldık. Geçtiğimiz yıl 164 milyon lira borçlanma yetkisi aldık, kullandık. 164 milyon liranın faizi ile beraber borcumuz; ki uzun vadeli borçlanmalardı; 1 yıl ödemesiz, 2 yıl ödemesiz ve uygun faizlerle de aldık o dönemde. 1 milyar 800 milyon 349 bin liraya borcumuz evrildi ama biz bu 19 aylık sürede 595 milyon 858 bin lira da banka borcu ödedik. Şu anda 31 Ekim itibariyle banka borçlarımız 1 milyar 204 milyon 490 bin liraya evrilmiş. Borç teslim aldık, tekrar ödedik ve toplamda yaklaşık olarak da 380 milyon lira civarında banka borçlarında bir azalmamız söz konusu oldu. Borç stokumuzda mal ve hizmet alımı, banka borçları, anapara, artı faiz toplamında 648 milyon 475 bin liralık bir azalma söz konusu.”

    “Yönetimi devraldığımızdan bu yana borçlar 3’te 1 oranında azaldı”

    MESKİ Olağan Genel Kurulunda, MESKİ’nin bütçesi ve mali tablosu ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğunu hatırlatan Seçer, “Orada da 20 milyon Euro’ya yakın bir borç azalması söz konusuydu. TL bazlı, Euro bazlı borç azalmasının yaklaşık olarak 250 milyon lira civarında olduğunu düşünürseniz, 31 Ekim itibariyle MESKİ ve Büyükşehir Belediyesinin devralındığı günden bu yana borçların yaklaşık 3’te 1’lik kısmında azalma söz konusu. Bizim devraldığımız 2 kurumun borcu yaklaşık olarak 3 milyar liraydı. Şu anda 2 milyar lira civarında bir borç yükümüz var. Bunu da bilmenizi istedim” dedi.

  • AK Parti Erzurum Milletvekili Ban: “28 Şubat sürecinin utanç günlerini hatırlatan bu zihniyeti taşıyanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz”

    AK Parti Erzurum Milletvekili Ban: “28 Şubat sürecinin utanç günlerini hatırlatan bu zihniyeti taşıyanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz”

    CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e yönelik “Lütfen, bu kadına haddini bildirin” sözlerini eleştiren AK Parti MKYK Üyesi ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, “28 Şubat sürecinin utanç günlerini hatırlatan bu zihniyeti taşıyanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz” dedi.

    Yazılı bir açıklama yapan Taşkesenlioğlu Ban, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “CHP Grup Başkanvekilinin tarihe gömülen ayrıştırıcı, ırkçı, kadını aşağılayan söylemi sadece AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’i değil; tüm kadınların hak ve onurunu zedelemiştir. 28 Şubat sürecinin utanç günlerini hatırlatan bu zihniyet, aynı zamanda eski Türkiye’nin özlemini de dile getirmiştir. 28 Şubat sürecinde kadınlarımız, eğitim ve çalışma hakları temelinde olmak üzere; onları ayrıştıran ve ötekileştiren bir sisteme mahkûm edilmiştir. Merve Kavakçı’ya yöneltilen “bu kadına haddini bildirin” ifadesi yirmi yıl sonra faşizanca yeniden söylenmiştir. AK Parti olarak ve özellikle Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi, temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi ve eksik olanların kazandırılmasıyla birlikte Türk kadını hak ettiği yeri ve önemi daha da ileriye taşımıştır ve taşımaya da devam edecektir. Millete had bildirenler, girdikleri her seçimde millet tarafından hadleri bildirilerek aslında bir dersle karşı karşıya kalmaktadırlar. Ancak bu dersi anlayabilecek ferasetten maalesef yoksundurlar. Şu bir gerçektir ki; bizler bundan sonra her satıhta ve her zeminde birlik ve beraberlik içinde dayanışma ve kardeşliğimizi güçlendirerek Türkiye Cumhuriyeti devletini muhasır medeniyetler seviyesine taşımak için çalışmaya devam edeceğiz. Başta Engin Özkoç’u ve bu zihniyeti taşıyanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz.”

  • Meclis’te 16 önergesi görüşülerek komisyonlara havale edildi

    Kütahya İl Genel Meclisi’nin Ekim ayı toplantılarının tamamlandığı bildirildi.

    Verilen bilgiye göre, İl Genel Meclisi Başkan Vekili Kahraman Aktay başkanlığında gerçekleştirilen Ekim ayı İl Genel Meclisi son toplantısında İl Genel Meclis üyelerinin 16 ayrı önergesi görüşülerek komisyonlara havale edildi.

    Önergelerin görüşülmesinin ardından İl Genel Meclisi’nin Ekim ayı son toplantısı sona erdi.(EFE)