Etiket: Hala

  • Dolandırıcı: “Aklım hala yapamadıklarımda”

    Kahramanmaraş’ta dolandırıcılık suçundan 53 yıl hapis cezasına çarptırılan cezaevi firarisi, bir binanın inşaatında çalışırken kıskıvrak yakalandı. Şahıs, “Aklım yaptıklarımda değil yapamadıklarımda” dedi.

    Alınan bilgiye göre, Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, 53 yıl hapis cezası ile aranan ve Kocaeli Kandıra Açık Cezaevi firarisi olan 25 yaşındaki Mustafa K.’yı yakalamak için özel bir ekip oluşturdu. Uzun soluklu bir takip yapan sivil polis timleri, hükümlüyü yakalamak için irtibata geçmesi muhtemel kişilerin izini sürerek araştırma yaptı. Birçok adreste araştırma yapan polis ekipleri, topladığı bilgiler ile Mustafa K’ya adım adım yaklaştı. Ekipler, şahsın Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesi Necip Fazıl Mahallesi’nde bir inşaatta çalıştığını tespit etti ve inşaat alanına operasyon yaptı. Operasyonda inşaatta montalama işi yaparken yakalanan zanlı, “Aklım yaptıklarımda değil hala yapamadıklarımda” dedi.

    2015 yılında Kocaeli Kandıra Cezaevinden firar eden, bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle dolandırıcılık gibi suçlardan oluşan 51 suç dosyasından aranan ve hakkında 53 yıl 2 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan Mustafa K. işlemleri yapılmak üzere Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Emniyetin ardından hastanede sağlık kontrolünden geçirilen zanlı Mustafa K, “Dönüşüm muhteşem olacak” dedi.

  • Bosnalı aile yaşadıkları şoku hala üzerilerinden atamadı

    Bosna’dan Eskişehir’e gelirken Edirne-İstanbul TEM Otoyolu’ndaki bir dinlenme tesisinde hırsızların saldırısına uğrayan Bosna Hersek Kadın Milli Hentbol Takımı oyuncusu Maida Cickusic’in ailesi, yaşadıkları şoku hala üzerinden atamazken anne gözyaşlarına boğuldu.

    Bosna Hersekli 54 yaşındaki İsmet Burayic, eşi Senka Burayic (49), kızları Ayşe Burayic (21) ve Azra Burayic (18) ile birlikte, Eskişehir Selkaspor takımı ve Bosna Hersek Kadın Milli Hentbol takımı oyuncusu kızlarını ziyaret etmek için ülkelerinden yola çıktı. İçinde bulundukları J52-T-110 plakalı özel otomobilleriyle geçen pazar günü akşam saatlerinde Kapıkule sınır kapısından geçerek Türkiye’ye giriş yapan aile, ummadıkları bir saldırıya uğradı. Baba Buravic, uykusunun gelmesi üzerine Edirne’nin Havza ilçesinde bir dinlenme tesisinde duran aile üyeleri, hep birlikte araçlarının içinde uyudu. Yaklaşık 1 saat sonra camlarının patlama sesiyle uyanan aile, hayatlarının şokunu yaşadı. Kimliği henüz belirlenemeyen zanlılar, otomobilin sağ ön ve sol arka camı aynı anda patlatıp lastikleri keserek, araç içerisinde bulunan çantaları aldı. Acımasız hırsızlar, ailenin bin 890 Euro, cep telefonu ve değerli eşyalarının yanı sıra pasaport ve kimlikleri de alarak kayıplara karıştı. Olayın ardından yakınlarında bulunan Türk Hava Yolları (THY) çalışanı bir kişinin yardımı ile araçlarını tamir eden aile, daha sonra Eskişehir’de bulunan kızlarının yanına gelebildi.

    “Tüm Türkiye’de güvenli olacağımızı düşündük, ama başımıza kötü şeyler geldi”

    Eskişehir’de bulunan milli oyuncu kızları Maida Cickusic’in yanında bulunan aile üyeleri, hala olayın şokunu üstünden atamadıklarını belirterek olayın aydınlatılmasını bekliyor. Başlarına gelen inanılmaz olayı İHA’ya anlatan baba İsmet Burayic, Türkiye’yi ikinci memleketi olarak gördüğünü söyledi. Kızını görmek için yola çıktıklarını, Türkiye’de daha rahat dinlenebileceklerini düşündükleri için mola verdiklerini anlatan baba Burayic, “Pazar sabahı eşim ve iki kızımla birlikte Eskişehir’de bulunan diğer kızımı ziyaret için yola çıktık. Buraya gelmek için sabırsızlıkla bekliyorduk. O yüzden sadece Sırbistan’da bir defa mola verdik. Türkiye’de daha iyi dinlenebileceğimizi düşündük. Acele ettiğim için başımıza bu olaylar geldi galiba. Türkiye sınırını geçince hava karardı. Edirne’ye girip orada namazımızı kıldık. Sonra yolumuza devam ettik. Edirne’den 30 kilometre uzaklaştıktan sonra güvenli olduğunu düşündüğümüz bir otoparkın yanında durduk. Orada biraz dinlenip Eskişehir’e gidecektik. Durduğumuz yerde ışıklandırmalar falan yeterliydi, kameralar da vardı. Tüm Türkiye’de güvenli olacağımızı düşündük. Ama kötü şeylerle karşılaştık. Bir tane bile pencere açık değildi ama bizi uyutmak için bir şey yapmış olabilirler. Aişe kızımızı zorla uyandırdık çünkü. Ne kadar uyuduk hatırlamıyorum, ama patlama sesini duyduk. İlk olarak sokak köpekleri saldırdı sandık ama gerçeği sonra anladık. Eşim hırsızların bize saldırdığını söyledi. Hiçbir şey görmedim. Sadece arabanın camlarının parçalandığını gördüm. Pencereleri de daha sonra tamir ettirdik” ifadelerini kullandı.

    “Burayı ikinci vatanım olarak görüyorum, tekrar geleceğiz”

    Türkiye’de böyle bir olayın yaşanmasına inanamadıklarını aktaran baba İsmet Burayic, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Buraya ilk gelişim değil, ama bu olay olduğu için üzgünüm. Bu bana kötü bir tecrübe yaşattı, burada hayal kırıklığına uğradım. Bu benim şimdiki duygularım. Hırsızların duyguları yok. Türkiye’ye yine gelmeyi düşünüyorum, kızım burada olsa da olmasa da. Türkiye’ye daha önce birçok kez geldim. Yine de geleceğim. Burayı ikinci vatanım olarak görüyorum.”

    Anne olayın şokunu hala atamadı, gözyaşlarına boğuldu

    Yaşadıkları olayın şokunu hala üzerinden atamayan anne Senka Burayic ise, “Uzun zamandır mola yapmamıştık Türkiye’de dururuz diye düşünüyorduk. Uyuduğumuzda da başımıza böyle bir olay geldi. Bir kişi üzerime geldiğini gördüm. O anda ne olduğunu anlayamadım. Şapkalı bir kişi gördüm, çantamı alıp gitti. Camların biri benim, diğeri de kızımın üzerine düştü. Uyku için bize bir şey atmış olabilirler. Polis çağırsınlar diye orada bağırdık, ama hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Çok kötü bir histi. Yabancı bir ülkedesiniz, dil bilmiyorsunuz, kimseyi tanımıyorsunuz ve başınıza böyle bir olay geliyor. Hiçbir şeyiniz de kalmamış. Ama buraya geldiğimiz için çok mutluyuz. Kızımızın ve torunumuzun yanına geldik. Başka türlü daha kötü olabilirdi. Bir anda çantamı alabilseydim, ama alamadım” dedi.

  • Öztürk; “’Dalaman, AK Parti’yi satanların acısını hala yaşıyor”

    Dalaman AK Parti 6. Olağan İlçe Kongresinde konuşan Ak Parti Milletvekili Nihat Öztürk “Dalaman, Ak Partiyi satanların acısını hala yaşıyor” dedi.

    Dalaman Ak Parti 6’ncı olağan ilçe kongresine katılan Ak Parti Muğla Milletvekili Nihat Öztürk, 2014 yerel seçimlerinden sonra oy vermediği halde, partiye yön verenlerin olduğunu belirttiği konuşmasında, “Kongreler partinin yenilenmesi, geleceğe umutla bakması için gerekli ve şart, Dalaman’da bunu yapıyoruz. Kongremiz inşallah Dalaman’a, Muğla’ya ve ülkemize hayırlı olur. Biz 2014 yılında burada 2 oyla seçim kaybettik. Herkes birbirine laf söyledi o gün, bugünde o tan tana devam ediyor. Dalaman’a belediye olarak hizmet ediyor olacaktık. Ama içimizdeki o birlik beraberliği tam tesis edemediğimiz için 2 oyla seçimi kaybettik. 2009’da seçimleri kaybettiğimizde yine aynı şeyi gördüm Dalaman’da herkes hain peşinde işin aslı şu biz bir birimize destek verdiğimiz zaman güçlüyüz” diye konuştu.

    “Oy Vermeyenler Yön Verdi”

    2014seçimlerinde herkesin bir birini suçladığını söyleyen Öztürk; “2009’da birilerine kızdı cezayı Ak Parti’ye kesti. 2009’da ve 2014’de Ak Parti’yi satanların acısını Dalaman hala yaşıyor. Biz yerel seçimlerde iktidara gelemediğimiz zaman hizmet edemiyoruz. Eksik hizmet ediyoruz. Memnun musunuz Dalaman Belediyesinden bakıyorum CHP’liler hakkında tek kelime edilmiyor. Anlaşmanız mı var CHP ile, Zeytinköy’de koca bir köy yandı. Köye 5 gün su vermeyen Muğla Büyükşehir Belediyesi hiç bir söz söylemiyor” dedi.

    “Mercekle FETÖ arıyorlar”

    Milletvekili Öztürk, “Bakıyorum mercekle FETÖ mensubu arıyorlar, ben hiçbir Ak Partili kardeşimden görmedim. 2014 yerel seçimlerinde Muğla Büyükşehir Belediyesinin, zaman gazetesine ilan verdiğini söylüyor musunuz? Ak Parti içinde siyasi ayak varmış, siyasi ayak işte orada var. Bizler içimizde vatan hainlerini barındırmayacağız” ifadelerini kullandı.

    “Adam Resmen PKK’ya Sahip Çıkıyor”

    CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamasını eleştiren Öztürk; “Geçen gün CHP’li bir vekil silahlı İHA’ların orantısız güç kullandığını söyledi. Teröristleri öldürüyormuş, tabi ki teröristleri öldürecek ne yapacaktı. Başkalarının yaptığı gibi destek mi verseydi. Onların cenazelerine mi gitseydi. Bakıyorum herkes susuyor. Nerede bu Muğla’da Cumhuriyetin kalesiyiz diyenler. Nerede Atatürk’ün kurduğu partiyiz diyenler. Niye çıkıp bir tanesi laf söyleyemiyor. Adam resmen PKK’ya sahip çıkıyor kardeşim” şeklinde konuştu.

    “Gazeteciler Bunları Neden Yazmaz”

    Muğlalı gazetecilerin CHP’li vekilin söyledikleri ile ilgili yazı yazmadıklarını savunan Öztürk, “bunları neden yazmıyorlar. Ak Partili yönetici, Nihat Öztürk bir şey söylese manşet atarlar. Bunu yazan bir tane gazeteci gördünüz mü? Ben görmedim. Vatan haini, vatan hainidir kardeşim, CHP’li de olsa, Ak Partili de olsa MHP’li de olsa vatan hainidir. O CHP’li vekilin yapmış olduğu açıklamada vatan hainlerini sevindirmiştir” diye sözlerini sürdürdü.

    “Birlik ve Beraberliğimiz Önemli”

    Dalaman’da Ak Parti’ye sahip çıkıldığını vurgulayan Öztürk şunları söyledi; “Sizlerin desteği, birlik ve beraberliğiniz bizim için önemli, kimse ufak hesaplar yapmasın. İnşallah bu kongre ile Dalaman’da güçleneceğiz. Ak Parti büyürse hepimiz büyürüz.”

  • Bangladeş’te FETÖ okulları eğitime hala devam ediyor

    Bangladeş’in başkenti Dakka’da, terör örgütü FETÖ okulu olarak bilinen “Turkish Hope School” hala eğitime devam ediyor.

    15 Temmuz darbe girişiminden sonra dünya üzerinde FETÖ’cüler tarafından kurulan “Turkish Hope School” adlı okullar, bir çok ülkede kapatılırken, Dakka’da 6 tane kampüste eğitim vermeye devam ediliyor. Türkiye’nin Bangladeş Büyükelçisi Devrim Öztürk, “Bangladeş hükümetinin ülkedeki FETÖ ve bağlı kuruluşlarının tüm faaliyetlerini ortadan kaldırmasını bekliyoruz. FETÖ terör örgütü bir kaç ülkede hala propagandalarını devam ettirildiği gibi Bangladeş’te de devam ediyor. Biz gerekli evrakları Bangladeş hükümetine teslim ettik. Umarın kısa bir zaman içerisinde onlar tarafından yasaklanmasına izin verilecek” diye konuştu.

    Devrim Öztürk, Bangladeş hükümeti tarafından şu ana kadar herhangi bir yanıt verilmediğini kaydetti.

  • 15 Temmuz’un ardından: “Türk-Alman ilişkilerini onarmak için hala geç değil”

    15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü dolayısıyla Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB), İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) ve Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB) Genel Başkan’ları yazılı açıklama yaptı.

    Açıklamada, “Geçtiğimiz sene bugün Türkiye’de millî iradeye yönelik menfur darbe girişiminde yüzlerce masum insan şehit oldu, binlercesi ise yaralandı. Darbe girişimine karşı Avrupa’da benimsenen tutum burada yaşayan Türkiye kökenliler açısından kaygı vericiydi. 15 Temmuz’un ardından yaşanan süreç, başta Türk-Alman ilişkilerinin yeniden dostluk zeminine dönmesi gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor” denildi.

    Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Türkiye’den binlerce kilometre uzakta olsalar da dünyanın her bir yanında yaşayan Türkiye kökenliler, siyasi görüşlerinden bağımsız olarak darbe girişiminden doğrudan etkilendiler. Geçtiğimiz sene bugün, darbe girişimini haber alan yüz binlerce insan sabaha kadar Türkiye’deki akrabalarıyla telefonlaştı, sosyal medya üzerinden gelişmeleri anbean takip etti, halka ağır silahlarla ateş açılmasını ve TBMM’nin bombalanmasını yürekleri ağzında izlediler. Bu menfur girişimin henüz ilk anlarından itibaren insanımız sağduyulu ve her türlü aşırılıktan uzak bir şekilde tepkilerini göstermek için konsolosluklara akın ettiler. Bu büyük travmanın Avrupa kamuoyunda yeteri kadar anlaşılmaması ve 15 Temmuz’un ardından yaşanan tartışmalar ise buradaki Türkiye kökenliler için oldukça üzücüydü. Darbe girişiminin ardından Avrupa kamuoyunda patlak veren tartışma, burada yaşayan Türkiye kökenlilerin Türkiye’nin selameti için taşıdıkları endişeyle taban tabana zıt, hatta buradaki Türk toplumunu kısmen dışlayıcı bir yapıdaydı. 15 Temmuz’un ardından Alman kamuoyunda da benimsenen bu tutum yalnızca Türkiye-Almanya ilişkilerini etkilemekle kalmadı. Darbe girişiminin başarısız olmasına neredeyse üzülen, Türk halkının yüz yüze kaldığı büyük tehdidi küçümseyen, 249 şehit ve binlerce yaralının toplumda oluşturduğu hassasiyeti görmezden gelen yaklaşımlar, Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yaşadıkları ülkelerin siyasi aktörlerine duyduğu güveni de olumsuz etkiledi. Nitekim SPD Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel haftalar sonra da olsa, Almanya’nın 15 Temmuz’da hata yaptığını kabul etmiş, darbenin kınanması, Türk hükûmeti ve halkıyla dayanışmanın gösterilmesi konusunda Almanya’nın aslında daha açık bir pozisyon alması gerektiğini söylemiştir. Bu doğru bir açıklamadır. Bununla birlikte Gabriel’in bahsettiği güçlü sinyalin verilmesi için hâlâ geç sayılmaz. Darbe girişiminden sonra Türk-Alman ilişkileri tarihin en kötü seyrine girmiş olsa da, iki ülke arasındaki köklü dostluk ilişkisini tekrar canlandırmak için hiç bir zaman geç olmayacaktır. Üstelik federal hükümetin bu yöndeki adımları Almanya’da yaşayan Türk toplumu tarafından memnuniyetle karşılanacaktır”.

    Türkiye toplumunun son senelerde çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı belirtilen açıklamada, “Türkiye’de iç güvenliği bütünüyle tehdit eden terör saldırıları, ülkenin halihazırda ‘çökmüş devlet’lere coğrafi yakınlığı, Suriye krizinden en yakından etkilenen ülke olarak 4 milyon Suriyeli sığınmacıya kapılarını açması gibi çok ciddi krizlere ek olarak devletin tüm katmanlarına sızma gerçekleştiren Paralel Devlet Yapılanması’nın kanlı darbe teşebbüsü, Türk toplumuna aşması gereken zorlu bir engel daha çıkarttı. Alman kamuoyu ve siyaseti bu zor dönemden çıkılması ve bu kritik eşikte ortaya çıkan sorunların aşılması konusunda dost ülke Türkiye’ye destek olma sorumluluğuna sahiptir. Yine Türkiye’den hukuk devleti, insan hakları ve basın özgürlüğü standartları noktasında beklenen hassasiyet de, ancak bu dostluk zemininde yapıcı bir şekilde tartışılabilir. Türk ve Alman toplumları iç içe geçmiş iki toplumdur. Kadim bir dostluğa sahip olan bu iki toplum arasındaki köprüler, günlük siyasi menfaatlere kurban edilip atılamayacak kadar köklüdür. Bu sorumluluğun hakkını verebilmek için her iki ülkede de sorumluluk duygusuyla şekillenmiş ve popülizmden uzak bir dilin hakim olması gerekmektedir. Bu düşüncelerle bundan bir sene önce Türkiye’yi darbecilere karşı cesurca savunmak için bir an bile tereddüt etmeden sokaklara çıkan ve hayatlarını kaybeden şehitlerimizi rahmetle anıyor, geride kalan acılı ailelerine sabır diliyoruz. Cenâb-ı Hakk Türkiye’ye bir daha bu denli büyük bir vahşet yaşatmasın. 14 Temmuz Cuma günü tüm camilerimizde öğle namazına müteakip dini merasimler düzenlenecektir. Cemaatimize, halkımıza ve tüm topluma saygıyla duyurulur” ifadeleri kullanıldı.