Etiket: Haksız

  • ABD’nin Türk çeliğine haksız vergi kararları DTÖ’de

    Türk çelik sektörü, ABD’nin Türkiye’den ithal ettiği çelik ürünlerine getirdiği telafi edici vergi önlemlerine karşı hukuk mücadelesini Dünya Ticaret Örgütü nezdinde sürdürüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün Anlaşmazlıkların Halli Organı (AHO), 19 Haziran’da gerçekleştirdiği toplantısında Türkiye’nin başvurusu üzerine ABD’nin Türk çelik boruları aleyhine aldığı telafi edici vergi önlemlerini değerlendirdi ve konunun görüşüleceği bir panel kurulması kararı alındı. Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, panel kararını son derece olumlu karşıladıklarını belirterek, “Bu davada haklılığımızı eninde sonunda ispatlayacağız” dedi.

    Türkiye, ABD tarafından Türkiye menşeli aralarında OCTG’nin (Çelik petrol ve sondaj boruları) de olduğu muhtelif çelik ürünlerinde uygulanan telafi edici vergi önlemlerine konu olan bazı programların Dünya Ticaret Örgütü’nün Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması (SCM) ile uyumlu olmadığı gerekçesiyle DTÖ Anlaşmazlıkların Halli Organına (AHO) başvuruda bulunmuştu. Türkiye ile ABD arasında 28 Nisan 2017’de gerçekleştirilen danışmalardan sonuç alınamaması üzerine Türkiye, panel kurulmasını talep etti. AHO’nun 22 Mayıs 2017 tarihindeki toplantısında ABD tarafından bu talep reddedildi. Mücadelesini sürdüren Türkiye’nin 19 Haziran 2017 tarihinde gerçekleşen AHO toplantısında yeniden panel kurulması talebini iletmesi üzerine bu kez sonuç olumlu oldu ve toplantıdan panel kararı çıktı. Böylece Türkiye’nin haklılığını ispatlamasının yolu açıldı.

    Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, panel kararının Türk çelik sektörü adına sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, “Ekonomi Bakanlığımızın liderliği ile Dünya Ticaret Örgütü nezdindeki mücadelemiz sürüyor. ABD’nin iddiasının aksine Türkiye’de kamu kurumu niteliğinde bir çelik üreticisi bulunmamaktadır. Tüm üreticilerimiz özel firmalardır. Öte yandan bu firmalardan hiçbiri devletten herhangi bir surette teşvik almıyor. Zaten aynı iddianın araştırıldığı Kanada OCTG soruşturmasında otoriteler kamu kurumu çelik üreticisi iddiasının kanıtlanamadığını özellikle ifade etmiştir. Kanada’nın konuya daha objektif yaklaşması, Kanadalı otoritelerin siyasi baskılara boyun eğmemelerinden kaynaklanmaktadır. ABD’li otoriteler maalesef siyasi baskıdan etkilenerek karar vermişlerdir. Bu mecrada alacağımız olumlu kararın; mevcut soruşturmaları etkileyeceği gibi ABD’de ve diğer ihraç pazarlarımızda açılma ihtimali olan haksız soruşturmaları da engelleyeceğini düşünmekteyiz. Biz Birlik olarak Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun olarak yapılan adil ticaretten yanayız. Girişimlerimiz sonucunda Dünya Ticaret Örgütü’nün Anlaşmazlıkların Halli Organında kurulacak panelin başvurumuzu objektif olarak değerlendireceğine inanıyoruz. Bu davada haklılığımızı eninde sonunda ispatlayacağız” diye konuştu.

  • Kadın cinayetinde savcı haksız tahrik indirimi istedi

    İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, iddiaya göre kendisinden ayrılan eski sevgilisi emekli hemşire Zeliha Köse’yi tabancayla vurarak öldürdüğü suçlamasıyla müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan emekli astsubay Serdar G. hakkında mütalaa veren savcı haksız tahrik indirimi istedi. Duruşma karar için ileri bir tarihe ertelendi.

    Davaya konu olan olay, 5 Haziran 2016 günü, Bostanlı semti 6329/5 Sokak numara 9’da bulunan Özdemir Apartmanının girişinde meydana geldi. Emekli olduktan sona özel bir hastanede hemşireliğe devam eden 45 yaşındaki Zeliha Köse, evine girmek için apartmanın kapısını açtı. Apartmana girdikten hemen sonra kapı kapanmadan arkasından gelen eski sevgilisi emekli astsubay Serdar G. (49), Köse’yi apartman girişinde sıkıştırdı. Serdar G., beylik tabancasıyla eski sevgilisi Zeliha Köse’yi vurdu. Daha sonra olay yerinden ayrılan Serdar G., polise giderek teslim oldu. Silah sesleri üzerine dışarı çıkan apartman sakinleri, Zeliha Köse’yi kanlar içinde yerde hareketsiz yatarken görünce sağlık ekiplerini çağırdı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Köse’nin hayatını kaybettiğini belirledi. Zanlı Serdar G., polise verdiği ilk ifadesinde, ’’Zeliha Köse ile sevgiliydik, evlenecektik. Ben ona 65 bin lira verdim. Daha sonra benden ayrıldı, paramı vermedi. Gururuma yediremedim’’ dediği öğrenildi. Cinayet zanlısı sorgulanmak üzere Cinayet Büro Amirliğine götürüldü. Hayatını kaybeden Zeliha Köse’nin bir çocuk annesi olduğu ve eşinden ayrılalı uzun yıllar olduğu, yaklaşık 6 ay önce Bornova’dan yaşadığı eve taşındığı öğrenildi. Tutuklanan Serdar G. ile azmettirici olduğu iddia edilen yakını Nurdan A. hakkında müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    Sanık ’pişmanım’ dedi

    Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinde, bugün 9. celsesi görülen karar duruşmasına tutuklu yargılanan Serdar G., tutuksuz sanık Nurdan A., Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, tarafların avukatları ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Temsilcisi Sanem Deniz Kural ve dernek üyeleri katıldı. Önceki ifadesini tekrar ettiğini söyleyen sanık Serdar G., “Ben Zeliha’ya 2009 yılında emekli olduktan sonra yaklaşık 47 bin 500 lira para verdim. Ama sadece 5 bin lirasını ispat edebiliyorum, geri kalanın elden verdiğim için belgesi yok. Sonradan arabamı da satıp 8 bin lira daha para verdim. Ben Zeliha ile konuşurken oğlum Batuhan araya girdi. Bunun üzerine kendisi oğlumu eliyle iterek ’Sen karışma diyerek’ küfür etti. Bende müdahale edince kendisi bana saldırdı. Boğuşmaya başladık, yaşanan arbedede benim parmağımı ısırdı. Sonrasında sonucunu öngörmediğim bu olay meydana geldi. Bu olaydan dolayı son derece pişmanım’’ dedi.

    Savcı indirim istedi

    Mütalaa veren duruşma savcısı Bünyamin Özen, sanık Serdar G.’nin müebbet hapis ile cezalandırılmasını ve haksız tahrik indiriminin uygulanmasını, azmettirici olduğu iddia edilen Nurdan A.’nın ise üzerine atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığından beratına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı karar için 26 Temmuz’a erteledi.

  • Karaman: “Adanaspor kulüp başkanları yüzünden haksız rekabetin içerisinde”

    Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “90 dakika sonunda hak ederek bir galibiyet oldu. Adanaspor’un üzüntüsü bizim sevincimiz olmamalı. Onlar haksız rekabetin içerisine girmiş bir takım” dedi.

    Spor Toto Süper Lig’in 27. haftasında deplasmanda Adanaspor ile karşılaşan ve 3-1 kazanan Çaykur Rizespor’da Teknik Direktör Hikmet Karaman, maç sonu basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

    “Hak edilen galibiyet”

    Karaman 90 dakika sonunda hak ettikleri bir galibiyet aldıklarını belirterek, “Oyuncularımızı tebrik ediyoruz. Geçtiğimiz haftaları değerlendirecek olursak iyi oynayan ama sonuçta skoru alamayan bir Rizespor vardı. Analizlerde Rizespor’un oynadığı 90 dakika adına bütün parametrelerde pozitif görünen bir takımdı ama kaybetti. Böyle bir takımın oyuncularını motive etmek kolay iş değil. Genç bir takımız. Geçen hafta galip gelsek aradaki puan farkı 1’e düşüyordu. Lig çok karışık. Bu galibiyet bizi yukarıda biz varız deme şansımızı arttırdı. Oyuncularımız iyi oynayan bir takımı müthiş geliştirir ve yukarı taşır. Bugün burada bunu yaptık. Bunu yaparken de Adanaspor’un üzüntüsü bizim sevincimiz bu olmamalı. Adanaspor mücadele eden koşan en genç bizden sonra 2. takım” diye konuştu.

    “Adanaspor haksız rekabet içerisinde”

    Adanaspor Kulüp Başkanı Bayram Akgül yüzünden haksız rekabete girdiğini savunan Hikmet Karaman, daha sonra şunları söyledi:

    “Onlarda haksız rekabetin içine girmiş olan takım. Bugün Adanaspor takımı 2-3 oyuncu alsaydı oynadığı futbolla ligde burada değildi. Bayram Akgül neden oyuncu almadı. Kulübün geliriyle gideri kendisi takımın sahibi. Bir yerlerden borç çekse kendisi borçlanarak. Çünkü takım onun. Birilerinin borçları oluyor 7-8-10 oyuncu birden alıyor. Para nereden geliyor, nasıl geliyor. Şimdi bizim başkanımız kulüp. Biz de alabilirdik. Ama başkan ve yönetim kurulu var hali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Bir yerden bir şeyler gelecek ki veya başka türlü gelecek ki oraya aktarabileceksin Adanaspor adına konuşuyorum. Ne teknik adamını ne futbolcularını eleştiriyi yaparken bir para, gelir olması lazım. Gelir olmadan kaç kere oyuncu alacaksın. Parana göre oyuncu alıyorsun. Diğer iyi oyuncuyu alamazsın ki. Adanaspor 2-3 oyuncu alsa 3’er senelik sözleşme verse Bayram başkanın cebinden 6 milyon Euro para çıkacak. Nereden gelecek o para. Belli bir bütçe ile takımı idare edilen bir kulüp”

    “Futbol adına çok şey öğrendim”

    Türk futbolunda kötü takımın sorumlusunun antrenör olduğunu bunun da yanlış bir şey olduğunu belirten Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “Türk futbolunda bir alışkanlık var. Kötü gidişatta antrenör değişir. Türkiye’deki futbol kültürü ve karakterine baktığınız zaman ben ilk değiştirilecek antrenör olmalıydım. Bu ligde 3 takım düşüyorsa 12’ye yakın antrenör değişmiş. 3 takımın düştüğü yerde niye 12 antrenör değişiyor. Küme düşme takımlarını anlarsın ama üstte de hep oldu. Başarı ve başarısızlığın kriteri nedir. Ben bu sene futbol adına çok şey öğrendim. Çünkü başkan ve yönetim bizi futbolun ekonomisine soktu. Sokunca da birçok şeyi gördüğünüz zaman dışarısı şunu bekliyor ben istedim başkan yapmadı diyor. Öyle bir beklenti de var. Ama kulübün mali yapısını gördüğün zaman ona göre hareket ediyorsun. Bu kadar hoca gitmiş o zaman düşme hattında ki takımın hocaları gitsin, diğerleri neden gidiyor. Gelen hoca giden hocadan iyi mi. Ne için Türkiye’de yenilen ama çok iyi oynayan tüm parametreleri alt üst eden takım haftanın takımı seçilmiyor. Ne için hep yenen seçiliyor. Bazen büyük takımlara karşı çok iyi oynuyorsun. Bütün istatistikleri biz Trabzonspor maçında alt üst ettik ama mağlup olduk. Bu oyuncuya yazık. İşte Türk futbolu. Çabuk gelişme kaydetmek istiyorsan bu takım yenildi ama bu takımın x futbolcusunu haftanın futbolcusu seçebilirsin. Bugün Adanaspor’un üzüntüsü bizim sevincimiz olmamalı” şeklinde konuştu.

  • Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Şahin: “Elektrik dağıtım firmaları haksız rekabet yapıyor”

    Tüketiciler Birliği (TB) Genel Başkanı Mahmut Şahin, elektrik dağıtım firmalarının haksız rekabete neden olduklarını belirterek, Enerji Piyasaları Denetleme Kurulunda (EPDK) tüketici temsilcisi olması gerektiğini söyledi.

    Elektrik dağıtım firmalarının tüketicilerin haberi olmadan onlar adına işlem yapıp elektrik sattıklarını söyleyen Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, elektrik dağıtım firmalarının tüketiciyi elektrik kesme ve arızayı karşılamama hususlarında tehdit ettiğini savundu. Şahin, “Elektrik dağıtım firmaları Türkiye’yi 21 bölgeye ayırmıştır ve dağıtım firmalarının dışında çok sayıda elektrik satan firma bulunmaktadır. Ancak 21 bölgedeki bu dağıtım firmaları serbest piyasa mantığını kendi lehlerine kullanarak tüketicilerin çoğunun haberi olmadan onları kendi sistemlerine almaktadırlar. Ayrıca arıza meydana geldiğinde de arıza kartını alarak, arızadan yalnızca kendilerinin sorumlu olduğunu iddia etmektedirler. Tüketicilerin bilmesi gereken, arızadan ve sayaç okumadan dağıtım firmalarının sorumlu olduğudur. Eğer bunu üstlenmiyorlarsa ve üstelik habersiz biçimde başka bir elektrik tedarik şirketine geçirilmez isek, savcılığa suç duyurusunda bulunmalıyız. İznimiz olmadan işlem yapılması Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur” diye konuştu.

    “Tüketiciye cayma bedeli yansıtılamaz”

    80 TL ve üzerinde elektrik kullanan bir tüketicinin istediği tedarikçiden elektrik alma hakkına sahip olduğuna dikkat çeken Şahin, tedarikçi firmaların firma değiştirmek isteyen müşterileri cayma bedeli almakla tehdit ettiğini ifade etti. 6502 sayılı Tüketici Kanunu’na göre sözleşmeden cayan tüketiciye herhangi bir ücret yansıtılamayacağını vurgulayan Mahmut Şahin, bu gibi sorunların önüne geçilmesi için EPDK’nın içerisinde bir tüketici örgütü temsilcisi bulunması gerektiğini belirtti.

    “EPDK’da tüketici temsilcisi olmalı”

    Şahin, “Düzenlemeler yapılırken tüketici gözüyle bakılmıyor. Elektrik dağıtım firmaları veya doğalgaz dağıtım firmaları gözüyle bakılıyor. Bu sıkıntılar da zaten çoğu kez EPDK’ye ulaşmıyor. Türkiye’nin birçok yerinden insanlar bize ulaşıp elektrikle ilgili yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor. Tüketici bu kıskaçtan kurtarılmalı. Tüketici gözünün EPDK’ye girmesi konusunda tüketici temsilcisi alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

  • Yargıtay Sadettin Saran’ın Fenerbahçe’den haksız ihraç edildiğine hükmetti

    Fenerbahçe’nin eski yöneticilerinden Sadettin Saran, 8 yıl süren hukuk mücadelesini kazandı. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yapmış olduğu Karar Düzeltme talebini reddetti ve Sadettin Saran’ın Fenerbahçe kulüp üyeliğinden haksız olarak ihraç edildiğine karar veren İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını 30.06.2016 tarihi itibarıyla onadı.

    Böylece Sadettin Saran’ın, Fenerbahçe’den haksız olarak ihraç edildiği yüce mahkeme tarafından karara bağlanmış oldu. Bu kararla Saran’ın Fenerbahçe’ye üye olarak dönüşü ile ilgili olarak herhangi bir hukuki engel kalmadı.

    Dava süreci 8 yıl sürdü

    Toplam 8 yıllık bir sürece yayılan davada son olarak Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, Sadettin Saran’ın Fenerbahçe Spor Kulübü üyeliğinden haksız olarak ihraç edildiği yönündeki mahkeme kararını onamış ve onama kararını taraflara tebliğ etmişti. Kulüp avukatları kararın kendilerine tebliğ edilmesinin ardından “karar düzeltme” başvurusunda bulunarak, dava dosyasının tekrar Yargıtay’a gönderilmesini ve Yargıtay’ın Sadettin Saran lehine vermiş olduğu “onama” kararını tekrar gözden geçirmesini talep etmişlerdi. Hukuken son aşama olan karar düzeltme süreci de sonuçlandı ve Yargıtay Saran’ın Fenerbahçe’den haksız ihraç edildiğini son kez karara bağlamış oldu.

    Sadettin Saran daha önce iki kez davayı kazanmış, ancak Aziz Yıldırım her iki seferde de Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunmuştu.