Etiket: Haklı

  • Mahkeme Res’lere Karşı Germiyanlıları Yine Haklı Buldu

    İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Germiyan Mahallesi yakınlarında yapılmakta olan Rüzgar Enerji Santrali (RES)’ne karşı hukuk mücadelesi başlatan Germiyanlılar mahkemeyi kazandı. Ancak şirket, İzmir 4. İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. Bu defa mahkeme, şirketin iptal isteğini de reddederek mahalleli lehinde karar verdi.

    Çeşme ilçesinde, bir süredir büyük huzursuzluğa neden olan Rüzgar Enerji Santralleri (RES) artışına karşı hukuksal ve toplumsal mücadeleler verilirken, Germiyan Mahallesindeki vatandaşlarda son günlerde yaşananlardan huzursuz.

    RES RUHSATI İPTAL EDİLDİ

    Bir şirket tarafından alınan RES ruhsatına mahkeme yoluyla itiraz eden Germiyanlılar, İzmir 4. İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma kararı almışlardı. Ardından şirketin bu kararın iptali için açtığı dava, 9 Haziran 2016 tarihinde yine İzmir 4. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Aynı mahkeme, şirket tarafından yürütmeyi durdurma kararı iptali istemini ret ederek, ikinci kez Germiyanlıları haklı buldu.

    KARAR RES’LER İÇİN EMSAL NİTELİĞİNDE

    Avukat Mehmet Horuş, kararın diğer RES’ler için de emsal teşkil ettiğini belirterek, ’ÇED gerekli değildir’ imtiyazı ile kurulan santrallerin hukuksuz olduğunu iddia etti. Mahkemede savunma yapan Germiyan Slow Food sorumlusu Engin Önen de, avukat Mehmet Horuş ve bu sürece destek olanlara teşekkür ederek şunları söyledi:

    ZOR ŞARTLARDA MÜCADELE VERİYORUZ

    “Çok zor şartlar altında yaşam alanlarımızı korumaya çalışıyoruz. Köyümüzün tüzel kişiliği ortadan kalktığı için maddi olanaklardan yoksunuz. Sadece duyarlı ve gönüllü arkadaşlarımızla yaşam alanlarımızın işgaline karşı elimizden geleni yapıyoruz. Siyasi parti ayrımı olmaksızın herkesin bölgemizdeki yaşam alanlarına sahip çıkmasını istiyoruz. Muğla Büyükşehir Belediyesi bu konuda ‘Muğla Kriterleri’ diye bir karar çıkardı Meclisten. Buna bağlı olarak yerleşim yerleri, ormanlık alanlar, meralar ve SİT alanlarını kısmen de olsa korumaya çalışıyor. Ayrıca Bodrum için alınan ‘turizm açısından hassas bölge’ kararı pekala Çeşme için de alınabilir.”

  • Buz: “Haklı Bir Galibiyet Aldık”

    Alima Yeni Malatyaspor Teknik Direktörü İrfan Buz, Kayseri Erciyesspor karşılaşmasına mutlak galibiyet parolası ile çıktıklarını söyleyerek, “Haklı bir galibiyet aldık” dedi.

    PTT 1. Lig’in 29. haftasında Kayseri Erciyesspor ile karşılaşan Alima Yeni Malatyaspor mücadeleden 2-0 galip ayrıldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Alima Yeni Malatyaspor Teknik Direktörü İrfan Buz, “Karşılaşmaya mutlak galibiyet parolası ile çıktık. Önemli 6 tane eksiğimiz olmasına rağmen takım ruhu, sistem, istek ve inancı futbolcularımız sahaya yansıttı. Çok iyi mücadele ettik. Haklı bir galibiyet aldık ve 40 puan yaptık. Futbolcu arkadaşlarımıza öz verilerinden dolayı gerçekten teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Mahkeme, Zorunlu Din Dersi İçin Dava Açan Aileleri Haklı Buldu

    Antalya’da, zorunlu din dersinden muaf tutulmaları için dava açan 8 aileden 6’sında öğrenciler bu dersten muaf tutuldu.

    Antalya’da 8 aile, tanrı tanımaz oldukları veya alevi inancını kapsamadığı gerekçesiyle çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulması için dava açtı. Davalardan 6’sında aileler haklı bulundu ve öğrencilerin zorunlu din dersinden muaf tutulmalarına karar verildi. Milli Eğitim Bakanlığı, yerel mahkemelerde sonuçlanan davaları Danıştay’a taşıdı. İki ailenin açtığı davanın ise yerel mahkemede sürdüğü öğrenildi.

    Eğitim-Sen Antalya Şubesi’nde konuyla ilgili basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk, Avukat Nusret Gürgöz ve Kumluca Mimar Sinan Ortaokulu 5’inci sınıf öğrencisi kızı E.Z.S.’nin zorunlu din dersinden muaf tutulması için açtığı davayı kazanan matematik öğretmeni Tankut Sonay Sazlı katıldı.

    DERS NİTELİĞİNDE BİR KARAR

    Kumluca’da yaşayan Tankut Sonay Sazlı’nın çocuğu için zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi almasına karşı açtığı davanın olumlu sonuçlandığını hatırlatan Kadir Öztürk, “Mahkeme kararı, çağdaş normlara ve evrensel değerlere işaret eden bir hukuk metni ve belgesi olarak tarihi geçmiştir. Ders niteliğinde verilmiş olan bu kararı çok değerli bulduğumuzu, bu kararın hukuka olan inancımızı bir nebze olsun canlı tuttuğunu belirtmek zorundayız” dedi.

    Dava aşamasında baskıya maruz kaldıklarını ileri süren Sazlı, “En büyük sorunu görevlendirilmiş imamla yaşadık. Mahalle baskısına maruz kaldık. çocuğum çok başarılı bir öğrenci. Ders ortalaması 100 ile 95 arasında. Normalde taktir alması gerekiyordu ama din kültürü dersi 0 olduğu için teşekkür bile alamadı. Bu nedenle strese girdi. Çok zorluk yaşadık ama yılmadık ve kazandık.”

    8 AİLE ZORUNLU DİN DERSİNİN İPTALİ İÇİN DAVA AÇTI

    Eğitim-Sen Antalya Şubesi Avukatı Nusret Gürgöz ise Sazlı ailesiyle birlikte 8 ailenin zorunlu din dersinin iptali için dava açtığını söyledi. Davalardan 6’sının aileler lehine sonuçlandığını 2’sinin ise yerel mahkemede sürdüğünü belirten Gürgöz, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Hasan ve Eylem Zengin kararı, dönüm noktası oldu. Bu davalardan artık aleyhe karar çıkması mümkün gözükmüyor çünkü konu Avrupa hukukundan kaçamıyor.”

    “TEK TEK DAVA AÇIN”

    Zorunlu din dersinin iptal olmasını isteyen aileleri tek tek dava açmaya davet eden Gürgöz, “Zorunlu din dersiyle ilgili anayasal düzenleme yapılması gerekiyor. Eğer yapılmazsa aileler tek tek dava açabilir. Davalar kazanıldıktan en geç 1 ay sonra karar uygulamaya konulur. Ayrıca din dersinden dolayı verilmeyen başarı belgeleri de öğrenciye verilir” diye konuştu.

  • AK Partili Serdar: “YPG Konusunda Türkiye Haklı Çıkmıştır”

    AK Parti Elazığ Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, ABD Başkanı Barack Obama’nın YPG’nin ılımlı muhalif unsurları hedef almasının kaygı verici olduğunu belirtmesinin önemli olduğunu belirterek, Türkiye’nin haklı çıktığını söyledi.

    AK Parti Elazığ Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin 7 Haziran’dan bu yana terör örgütlerinin ciddi anlamda hedefleri haline geldiğini belirten Serdar, ”Ankara’da meydana gelen patlamada hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu coğrafyada terör sorunları geçmişte de yaşanmıştı ama 7 Haziran seçimleriyle birlikte ülkemiz birkaç terör örgütünün hedefi haline geldi. DAEŞ, PKK, DHKP-C, MLKP gibi örgütlerin Türkiye’yi özellikle içe kapatmak, dolayısıyla dış politikasına bu içe kapanmayla birlikte ayar verme girişimlerinin olduğunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tezimiz son olayda da tescil edilmiş oldu. Bizim özellikle PYD, YPG’nin Suriye içinde ılımlı muhalif unsurlarla Esed rejimine karşı birlikte mücadele vermesi yönünde bir telkinimiz olmuştu. Ama maalesef son zamanlarda İran ve Rusya denklemiyle Esed denkleminin birleşmesi nedeniyle Suriye’nin kuzeyinde bir hat oluşturma yönünde çabalar görüyoruz. PYD ve YPG bu hat üzerinde ilerlerken, özellikle Rusya’nın sivil hedefleri bombalayarak önünü açtığını görüyoruz. Biz Suriye meselesinde bu terör örgütünün masada olmaması tezini ileri sürerken de bunların PKK’nın bir uzantısı olduğunu söyledik, bu eylemle de bunu tescil etmiş oldular” dedi.

    “TÜRKİYE HAKLI ÇIKMIŞTIR”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Obama ile yaptığı görüşmeye de değinen Milletvekili Serdar, ”O görüşmede Ankara patlaması ile ilgili bilgiler istişare edildi. Obama’nın da bu anlamda YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde ilerleyişinin kaygı verici olduğunu, ılımlı muhalif unsurlarının hedef alınmasının kaygı verici olduğunu belirtmesi önemli bir şey. Türkiye bu konuda haklı çıkmıştır. Türkiye gerek müktesebatıyla, gerekse tarihsel misyonuyla her zaman bu olayların üstesinde gelecektir. Bulunduğumuz coğrafya kolay bir coğrafya değil. Türkiye’nin kendi sınırında gerçekleşen bu hadiselere duyarsız kalamayacağını, misyonu gereği buralara müdahil olacağını bilmemiz gerekiyor. Bu konuda son olayla birlikte bütün milletimizle birlik beraberlik görüntüsü içerisinde olmamız, bu konuda yapılacak mücadeledeki kararlılık inşallah Türkiye’nin bunlarında üstesinde geleceğini gösterecektir” diye konuştu.

    “RUSYA TAMAMEN SİVİLLERİ HEDEF ALMIŞTIR”

    Rusya’nın Suriye’de yapmış olduğu sortilere bakıldığında yüzde 90’na yakınında tamamen sivillerin hedef alındığını kaydeden Serdar, Rusya’nın ancak yüzde 10 civarındaki sortisinde DEAŞ’in hedef alındığını vurguladı. Rusya’nın terörle mücadelede samimi olmadığının da ortada olduğunun altını çizen Serdar, “Burada amaç Türkiye’den Akdeniz’e inen bir koridor oluşturup tamamen kendi tahakkümleri altında yönetebilecekleri bir yapı ve bir denklem oluşturmak. Türkiye’nin karşı çıkacağı bir olgu. Biz müttefiklerimize hep şunu söyledik. DAEŞ, PKK, YPG ve PYD terör örgütleridir, illegal yapılar değildir. Bunlarla mücadele müttefikle bağlam içerisinde olmalı ama bu müttefikliğin gerekleri zaman zaman yapılmıyor. Bundan da sonuçta biz etkilenmiş oluyoruz. Rusya ve İran hattının orada ciddi anlamda DAEŞ’le mücadelesi söz konusu değil. Tamamen sivil hedefleri hedef alan, sivil unsurları hedef alan ve orada tamamen PYD ile YPG’ye alan açması çabaları bizim karşı olduğumuz olgudur” şeklinde konuştu.

    “MİLLET DEVLETİMİZİN ARKASINDADIR”

    Türkiye’nin kırsalda terör örgütüne verdiği darbelerin ortada olduğunu da dile getiren Serdar şöyle devam etti:

    “Terörü şehre ve ana merkezlere kaydıran örgütün yapmaya çalıştığı durum bölge halkından gerekli desteği bulmamıştır. Gerekli desteği bulmadığı için güvenlik kuvvetleri de mümkün olduğunca çok hassas davranarak sivil unsurlara zarar vermeden orayı terörden temizlemek ve yaşanabilir, huzur içerisinde kentler yapabilmektir. Bizim o şehirleri eski kimliklerine kavuşturacak tarihi ve kültürel dokusunu muhafaza edecek şekilde inşa çalışmamız başlayacak. Kamu düzeni orada sonuna kadar tesis edilecek. Artık geri dönüşsüz olarak terörün orada yerleşmemesi adına bu çalışmalar yapılacaktır. Vatandaşlarımızın hiçbir kuşkusu olmasın. Devlet bu konuda kararlıdır, millette bu konuda devletimiz ve hükümetimizin arkasındadır.”

    “TOPLUMUN ARZU ETTİĞİ ANAYASAYI MECLİS’E TAŞIYACAĞIZ”

    Anayasa komisyonunda yaşananlara da değinen Serdar, toplumun arzu ettiği anayasayı Meclis’e taşıyacaklarını söyledi. Serdar, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu Meclis Başkanının başkanlığında başladı. Ancak 3. oturumdan sonra dağılmak durumunda kaldı. Buradaki mesele daha usul aşamasındaki CHP’nin bir takım kırmızı çizgiler, ön şartlar ortaya koyması sorunu kilitleme noktasına getirdi. Aslında Anayasa Uzlaşma Komisyonu altında komisyon kurulmuşken komisyonun adını değiştirme gibi darbe unsurlarından arındırma gibi bir takım komisyonun işlevi olmayan şeylerinde gündeme getirilmesi, dolaysıyla bu konuda samimiyetlerini toplumda tartışılır hale getirdi. Bir defa yeni bir anayasa yapılıyor. Anayasada değişiklik yapmıyorsunuz. Anayasada değişiklik olsa bir takım kendi çizgilerinizi ortaya koyabilirsiniz veya bir takım defanslarınızı ortaya koyabilirsiniz. Oysa yeni anayasa inşasında tamamen olaya sıfırdan başlamak gerekiyor. Bu anlamda sistemde dahil her şey tartışılabilir durumdadır. Sistemi tartışmaya yanaşmayan bir parti bugün Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu kilitler noktaya getirmiştir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu 3. oturumdan sonra daha usul tartışmalarında dağılmıştır. Bu toplumun gözü önünde gerçekleşen bir olaydır. Ancak muhtemelen bunda sondaki süreçte belki bir liderler turu da gerçekleşebilir. Yeniden komisyonun harekete geçmesi anlamında meclis başkanının bu anlamda bir çağrısı var. Bu noktadan sonra eğer buda gerçekleşmezse AK Parti olarak toplumun o arzu ettiği özgü, temel hak ve özgürlükleri teminat altında alan çağdaş bir anayasayı buluşturma yönündeki çalışmamızı yine biz meclise taşıyacağız ve toplumun önüne getireceğiz. Taktir toplumun. Referanduma götürülecek çoğunluk sağlanır mı sağlanmaz mı bu ayrı konudur. Ama bu toplum bütün siyasi partileri bu konuda ki çalışmalarını somut ve net olarak görmüş olacaktır” dedi.

    “AK PARTİ’NİN TAVRI NETTİR”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nın zaman zaman siyasette sıkıştığı noktada manipülasyonlara gittiğinin altını çizen Serdar, şöyle devam etti:

    “Toplum bu söylemeleri ciddiye almıyor. Yani kendisi terör örgütü unsurlarından arkadaşlar bahseden bir lider, AK Parti’ye teröre yataklık yapmaktan söz ediyor. Dolaysıyla bunun ciddiye alınacak bir tavrı yoktur. AK Parti’nin bu anlamdaki terörle mücadelesi, tavrı nettir. 14 yıllık iktidarlık içerisindeki tavrı net ve somut olarak ortadır. Terörle ilişkili CHP’nin tavrı aslında sorgulanabilir tavırdır. İç Güvenlik Yasası’nda ortaya koyduğu tavır ve 1 Kasım seçimlerinden sonra özellikle savaştırma önergelerinin Meclis’e geldiği gündemde CHP’nin aldığı tavır eğer irdelenirse siyasi çizgi olarak daha çok HDP çizgisine kaydığını görebilirsiniz. Bunu biz söylemiyoruz. CHP’nin eski gelen başkanlarından Deniz Baykal da kaygısını dile getirdi. Dolaysıyla Türkiye’nin milli birlik, beraberlik, ulusal güvenlik sorunlarının gündemde olduğu bu dönemde CHP’nin kendisini konumlandırmış olduğu çizgi çok yanlış bir çizgidir. Bu çizgiden dolayı kendilerinde iç tartışmaların başladığı süreçte özellikle tartışmayı başka alana kaydırmak için açıklamalar yapıyor”.

  • Rizeli Fırıncılar Bakan Çelik’i Haklı Çıkardı

    Rize’de fırınlar arasındaki rekabet etmek fiyatının 75 kuruşa kadar düşmesini sağladı.

    Rize’de rekabetin beraberinde getirdiği iki fırındaki ekmek fiyatlarındaki düşüş Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in geçtiğimiz günlerde ekmek fiyatlarıyla ilgili yaptığı açıklamayı akıllara getirdi. Çelik yaptığı açıklamada 60 kuruş seviyelerinde satılması gereken ekmeğin 1.25 TL’den satılmasının kabul edilemez olduğunu söylemişti.

    Rize’de şehir merkezinde aynı cadde üzerinde ekmek üretimi ve satışı yapan iki fırın arasındaki rekabet 1 TL 25 kuruş olan ekmek fiyatının bir fırında 1 TL’ye diğerinde ise 75 kuruşa kadar gerilemesine neden oldu. Fırınlar arasındaki bu rekabet ise müşterilere yaradı. 75 kuruş ve 1 TL’den ekmek alan müşteriler fiyattan duyduklarını memnuniyeti dile getirerek “Fiyat çok güzel. Ucuz ekmek yiyebiliyoruz. Bunu sağlayanlardan Rabbimiz razı olsun. Ekmek fiyatı Rize’de çok yüksek. Diğer fırınlarda da ekmek fiyatının gerilemesi gerekir” dediler.

    Ekmek fiyatını piyasa fiyatının 50 kuruş altına çekerek 75 kuruştan satan fırın sahibi Süleyman Sırrı Yılmaz ise yaptığı açıklamada “Halkımız ucuz ekmek yesin, fakir fukara da yararlansın diye bunu yaptık. Bu şekilde az ekmek sattığımız yerde daha çok ekmek satarak çarkı döndürüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Diğer fırın çalışanları ise yaptıkları açıklamada fiyat indirimi ile zarar etmediklerini satışların artması ile yine kar elde ettiklerini söylediler.

    Fiyat indirimi yapan her iki fırında da ekmek satışlarının bir hayli yoğun olduğu gözlendi.