Etiket: Haklı

  • Aliyev: “Türk Konseyi, Azerbaycan’ın haklı davasını herkesten çok daha güçlü bir şekilde desteklemiştir”

    Aliyev: “Türk Konseyi, Azerbaycan’ın haklı davasını herkesten çok daha güçlü bir şekilde desteklemiştir”

    Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türk Konseyi’nin Azerbaycan’ın haklı davasına en çok destek veren uluslararası örgüt olduğunu belirterek, “Azat edilen topraklarının restorasyon çalışmaları sırasında kardeş Türk dili konuşan ülkeler ve Azerbaycan’ı destekleyen diğer devletlerle aktif işbirliği yapmayı bekliyoruz” dedi.

    Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev başkanlığında, TÜRKSOY Genel Sekreteri Dusen Kaseinov ve Türk Kültür Mirası Vakfı Başkanı Günay Efendiyeva’dan oluşan Türk İşbirliği Teşkilatları heyetini Bakü’de kabul etti. Aliyev, Türk teşkilatları heyetini memnuniyetle karşılayarak, Azerbaycan’ın azat edilen Ağdam ve Fuzuli bölgelerine yaptıkları ziyaret için kendilerine teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Aliyev, heyetin Azerbaycan şehirlerinde işgal güçlerinin yaptığı yıkıma bizzat tanık olduğunu kaydetti. On binlerce insanın yaşadığı Karabağ’ın bir zamanlar mamur şehirleri olan Ağdam, Fuzuli, Zengilan, Cebrail ve Kubadlı’nın tamamen yok edildiğini vurgulayan Aliyev, yabancı gazetecilerin Ağdam’a “Kafkas Hiroşima”sı demelerinin tesadüf olmadığına dikkat çekti.

    Cumhurbaşkanı Aliyev, bölgedeki yasadışı Ermeni yerleşim politikalarının Cenevre Sözleşmelerinin büyük bir ihlali ve bir savaş suçu olduğunu ifade ederek, böylece, sadece uluslararası hukuk normlarının değil, aynı zamanda insani ve ahlaki normların da tamamen görmezden gelindiğini belirtti. Aliyev, Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev’e savaş sırasında ve sonrasında devam eden desteğinden dolayı şükranlarını ifade etti ve Türk Konseyi’nin Azerbaycan’ın haklı davasına en çok destek veren uluslararası örgüt olduğunu vurguladı. Genel Sekreter Amreyev’in savaşın başlangıcında ve sırasında, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü, egemenliği ve sınırlarının dokunulmazlığını destekleyen pek çok açıklamada bulunduğunu, ayrıca Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çatışmanın çözümüne ilişkin açıklamalar yaptığını ve Azerbaycan Cumhurbaşkanına ve halkına elde ettikleri zaferden dolayı tebrik mesajı gönderdiğini hatırlattı.

    Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan’ın azat edilen topraklarının restorasyon çalışmaları sırasında kardeş Türk dili konuşan ülkeler ve Azerbaycan’ı destekleyen diğer devletlerle aktif işbirliği yapmayı beklediğini belirtti. Aliyev ayrıca tarihi ve kültürel eserlerin restorasyonu sırasında Türk Konseyi ve ilgili Türk işbirliği kurumları üzerinde durulacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Aliyev, Şuşa’nın altyapısının yeniden inşası ve kültürel ve tarihi mekânlarının restorasyonu ile ilgili gelecekteki plan ve projelere değindi.

    Kabul dolayısıyla Cumhurbaşkanı Aliyev’e şükranlarını ileten Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev de Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının kurtuluşu ve toprak bütünlüğü ve egemenliğinin yeniden tesis edilmesi için verdiği haklı savaşında elde ettiği zaferin Türk dünyası için de çok önemli bir zafer ve gurur kaynağı olduğunu vurguladı. Genel Sekreter Amreyev, Karabağ zaferinden dolayı Cumhurbaşkanı Aliyev’e bir kez daha en içten tebriklerini sundu.

    TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov ve Türk Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Günay Efendiyeva’dan oluşan Türk İşbirliği Teşkilatı Başkanları Heyeti ile birlikte azat edilmiş topraklara yaptıkları ziyaret hakkında bilgi veren Genel Sekreter Amreyev, heyetin kültürel ve tarihi mirasın yerle bir edildiği şehir ve köylerdeki duruma üzülerek bizzat şahit olduğunu vurguladı.

    Genel Sekreter Amreyev, Türk Konseyi Ticaret ve Sanayi Odası’nın 2 Kasım’da Bakü’de düzenlenen toplantısı sırasında, Türk dünyası iş çevrelerinin bölgedeki restorasyon projelerinde yer alma arzularını ifade ettiklerini belirtti.

    Amreyev, Türk Konseyi ve TÜRKSOY’un kültürel anıtların imarına aktif olarak katılmaya ve ilgili üye ülkelerle istişarelerde bulunmaya hazır olduklarının altını çizdi.

    Türk Konseyi’nin her yıl Türk dünyasının kültür başkentini seçtiğini belirten Baghdad Amreyev, Şuşa şehrini 2022 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan etmeyi teklif etti. Türk Konseyi’nin güncel çalışma programı hakkında da bilgi veren Genel Sekreter Amreyev, 2019 Bakü Zirvesi’nde Devlet Başkanlarının talimatları uyarınca Sekretaryanın “Türk Vizyonu 2040” ve “Türk Konseyi 2020-2025 Stratejisi’nin hazırlıklarını tamamladığını ve teşkilatın yaklaşmakta olan Zirvesi sırasında Devlet Başkanları Konseyine sunulacağını kaydetti.

    Genel Sekreter Amreyev ayrıca, Cumhurbaşkanı Aliyev’i Kazakistan’ın Birinci Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in teklifi üzerine bu yılın Mart ayı sonunda Türkistan’da düzenlenmesi öngörülen Türk Konseyi’nin gayri resmi Zirvesi ve sonbaharda İstanbul’da düzenlenmesi planlanan bir sonraki Zirvesinin hazırlıkları hakkında bilgilendirdi. Zirve çerçevesinde, Devlet Başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilecek olan Türk Konseyi’nin yeni Merkez Ofisinin açılış töreninin önemini vurgu yaptı. Genel Sekreter, bu zirvelerin Türk Dünyasının birlik ve beraberliğinin derinleşmesi için bir dönüm noktası olacağına inandığını söyledi.

    TÜRKSOY Genel Sekreteri Dusen Kaseinov ve Türk Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Günay Efendiyeva, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e kurumlarının faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Azerbaycan’ın azat edilen topraklarında imar sürecine aktif katılımları ve buralarda önemli uluslararası etkinliklerin düzenlenmesi konusunda görüşlerini ifade ettiler.

    Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev başkanlığındaki Türk İşbirliği Teşkilatları heyetinde TÜRKSOY Genel Sekreteri Dusen Kaseinov, Türk Kültür Mirası Vakfı Başkanı Günay Efendiyeva ve Türk Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Kısmet Güzelov da yer aldı. Heyet Ermenistan işgalinden kurtarılan Fuzuli ve Ağdam şehirlerini ziyaret ettikten sonra bir dizi temasta bulundu. Bu çerçevede Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından kabul edilen heyet, ayrıca Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahiba Gafarova, Cumburbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Kültür Bakanı Anar Kerimov ile de görüştü.

  • Ömer Erdoğan: “3-0’lık skorla haklı bir galibiyet aldık”

    Ömer Erdoğan: “3-0’lık skorla haklı bir galibiyet aldık”

    Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, BB Erzurumspor karşısında 3-0’lık skorla haklı bir galibiyet aldıklarını söyledi.

    Süper Lig’in 5. hafta erteleme maçında Hatayspor, sahasında karşılaştığı BB Erzurumspor’u 3-0 mağlup etti. Karşılaşma sonrası düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, 3-0’lık skorla haklı bir galibiyet aldıklarını belirterek, “Önemli bir galibiyet aldık. Zor bir periyoda giriyoruz. Bu ilk basamağıydı, çok şükür bunu kazasız atlattık. Fazla zamanımız yok, 60 saat sonra içeride Karagümrük ile karşılaşacağız. Yarın hazırlıklarına başlayacağız, iyi bir hazırlıkla, üç puanla serimizi devam ettirmek istiyoruz. Maçın 3-0’lık skorla haklı bir galibiyet olduğunu düşünüyorum. Hatta 4 ve 5’i de bulabilirdik. Ondan önce içeride oynadığımız ve son olarak Galatasaray maçında da buna yakın pozisyonlar bulduk ama sonuçlandırma da sıkıntı yaşadık” dedi.

  • KAEÜ’sinde ‘Azerbaycan’ın Haklı Mücadelesi ve Türkiye Konulu’ konferans yapıldı

    KAEÜ’sinde ‘Azerbaycan’ın Haklı Mücadelesi ve Türkiye Konulu’ konferans yapıldı

    KIRŞEHİR (İHA) – Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından “Azerbaycan’ın Haklı Mücadelesi ve Türkiye” konulu konferans gerçekleştirildi.

    AYDEP sistemi üzerinden youtube kanalı üzerinden canlı yayınlanan konferansa konuşmacı olarak Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim katıldı.

    “Azerbaycan’la gönül dünyasında birlikteyiz” diyen Rektör Vatan Karakaya, Azerbaycan ile sınırların ötesinde gönül dünyasında birlikteyiz. Azerbaycan ile yalnızca bugün değil dünde birlikte olduğumuzu ve yarın da birlikte olacağımızı söyledi.

    Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, verilen konferansta Türk Dünyasının incisi olan Şuşa’nın kurtuluşundan duydukları mutluluğu anlattı. Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı gösterdiği haklı mücadelesinde Türkiye’nin bu mücadeleye tam destek verdiğini söyleyen İbrahim, Türkiye-Azerbaycan ilişkisinin tarihi hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye ile Azerbaycan arasında içten gelen bir kardeşlik olduğuna değinen İbrahim, “Bu kardeşlik sarsılmaz ve tartışılamaz.” dedi.

    Azerbaycan’ın son 20 yıl içerisinde çok güçlendiğini anlatan Büyükelçi İbrahim sözlerine şu şekilde devam etti: “Azerbaycan ekonomik olarak güçlendi. Artık profesyonel bir ordusu var. Cumhurbaşkanımız bize her gün müjdeler veriyor. Türkiye’nin Azerbaycan’ı desteklemesinden dolayı Batı bizi suçluyor. Bu suç değil çünkü biz Türkiye ile kardeşiz. Biz her zaman tek millet iki devlet diyoruz. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi Türkiye’nin silahlı kuvvetleri dünyanın önde gelen güçlü silahlı kuvvetlerinden biridir. Biz de Türk Silahlı Kuvvetlerine benzeyen güçlü bir silahlı kuvvetler kurmaya çalışıyoruz. Türkiye bize bu konuda da tam destek verdi.”

  • SÜTÜB Başkanı Mustafa Suiçmez: “Sokak sütüne yönelmede vatandaşımızı haklı buluyoruz”

    Edirne Merkez İlçe ve Süloğlu Süt Üreticileri Birliği (SÜTÜB) Başkanı Mustafa Suiçmez, marketlerdeki ambalajlı inek sütündeki fiyatların artmasından dolayı vatandaşların sokak sütüne yöneldiğini söyledi.

    SÜTÜB Başkanı Suiçmez, yaptığı açıklamada, sanayiciden markette süt fiyatlarında indirim beklediklerini belirterek, “Sokak sütüne yönelmede vatandaşımızı haklı buluyoruz. Süte zam gelmeden büyük sanayiciler, firmalar market raflarına satın aldılar bu fiyatlamayı. Süt ve süt ürünlerinin fiyatlarını market raflarına yansıttılar. Biz zaten yaptıkları zamdan hakkımıza düşeni istiyoruz. Kriz çığırtkanları da fırsatçılar ortaya çıktı. Sütün maliyeti 1.8 kuruş. Sokak sütüne yönelişte vatandaş haklı. Topyekün mücadele yapıyorsak benim hakkımı vermiyorsan market rafındakini de indir” dedi.

    Çiğ inek sütünün litresinin 2 lira olması gerektiğini ifade eden Suiçmez, “Yem sanayicileri geçtiğimiz günlerde kepçeyle alıp kaşıkla vermeye çalıştı. Son iki üç ayda yemin çuvalına 22–23 lira gibi zam geldi. Süte zam olmayacaksa süt üretimde ciddi bir düşüş bekliyoruz” diye konuştu.

    “2 lira olmalı”

    Çiğ inek sütün litre fiyatının 2 lira olması gerektiğini belirten Suiçmez, “İşimiz süt ve hayvancılık. Kendim de üreticiyim. 15 Ekim’de süt fiyatı 1,60 oldu. 22’sinde ödemeleri yaptık. Yaşanan olumsuz gelişmelerle beraber girdilere ciddi anlamda zam geldi. Yem fiyatlarına son iki üç ayda yüzde 20–30 zam geldi. Haklı olarak süt fiyatlarının revize olması yönünde üreticinin beklentileri ortaya çıktı. Taleplerimiz merkez birliği vasıtasıyla, bölge milletvekillerimizle, il başkanlarımızla paylaşıyor, dertlerimizi ilettik. Ulusal Süt Konseyi’nin toplanmasını bekliyoruz. Yakın zamanda konsey toplanacaktır. 1 litre sütün fiyatının üreticinin eline geçmesi gereken rakam en az 2 lira olmalı. Bu üreticimizi biraz daha çalışmaya sevk edecektir. Moraller bozuktu. Yem sanayicileri geçtiğimiz günlerde kepçeyle alıp kaşıkla vermeye çalıştı. Son iki üç ayda yemin çuvalına 22–23 lira gibi zam geldi. Süte zam olmayacaksa ciddi bir düşüş bekliyoruz. Çuval başına 15 lirasını geri alsınlar. O zaman devam edelim, hesap ortada. 2 lira olursa kurtarır, üreticimiz ucundan ekmek yer, emeğinin karşılığını alır” ifadelerini kullandı.

  • Başbuğ: “Afrin kesinlikle haklı bir operasyon”

    Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, TSK’nın Afrin’e yönelik devam eden Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili olarak, “TSK operasyonu en iyi şekilde planlamıştır, en iyi şekilde gereğini icra edecektir. TSK’nın verdiği bilgilerle verdikleriyle yetinelim, ‘yok şöyle yok böyle olacak’ gibi harekatın detayının tartışılması doğru değil, biraz sabırlı olmamız gerekir. Az şehit vererek ve orada masum insanlara zarar vermeden ilerlemeniz gerekiyor” dedi.

    Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) bir otelde düzenlenen 4. Olağan Toplantısına katıldı.

    Burada, “Orta Doğu ve Türkiye” başlığı altında bir konuşma yapan Başbuğ, Orta Doğu’nun tarih sahnesine çıkışının Osmanlı Devleti ile başladığını kaydetti. Başbuğ, Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinin ve sağladığı düzenin, barışın 1914 yılına kadar devam ettiğini aktardı. Atatürk’ün ’Musul’u da alın’ gibi bir vasiyetinin olduğunu bilip duymadığını dile getiren İlker Başbuğ, “Ben böyle bir şey görmedim, bu konuyla iyi kötü bilenlere sordum, onlar da öyle bir şey bilmiyor” dedi.

    “Dünya devleti ABD”

    ABD’nin büyük bir dünya devleti olduğunun altını çizen İlker Başbuğ, “ABD’nin dünyanın her denizinde donanması var. Denizlere hakim. Dünya devleti olabilmeniz için hatta dünya devleti değil bir bölgede güçlü olmak ve dediğinizi yaptırmanız için deniz kuvvetlerinizin olması gerekir. Bu olmadan ne bölge, ne de dünya devleti olabilirsiniz. ABD’nin dünyanın en güçlü silahlı kuvvetleri olduğu gerçeği var. Büyük bir ekonomik güç, bunun yanında en büyük teknolojik gücü, teknoloji, ekonomi, silahı olduğu zaman ortaya büyük bir dünya devleti çıkıyor. Rusya bunun yanında bir güç ama ABD ile eşit noktada değildir. Uyuyan değil büyüyen potansiyel bir devlet var o da Çin. ABD için potansiyel tehdit Çin’dir” ifadelerine yer verdi.

    “Güçler dengesi”

    ’Orta Doğu ABD politikasında birinci öncelikli mi ya da Çin Denizi’ne neden öncelik veriyor’ şeklinde soru soran Başbuğ, “Dünyaya hakim olan bir devlet. Bu dünyada çeşitli stratejik bölgeler var. Bunlardan bir tanesi Orta Doğu, buradan Çin Denizi’ne gidiyorsunuz. Dünyayı stratejik bölgelere ayırın, dünya devleti, o bölgede güçlü bir devlet olmasını istemez. O devlet ben bölgeye hakimim, bölgeyi etkileyebilecek güce erişecek bir büyük devlet istemez. Bakıyorsunuz bir devlet sivriliyor, askeri ve ekonomik olarak. Dünya devleti olarak bölgede güç dengesi kurmalısınız, en kolay yolu bu. ABD’nin Orta Doğu’da diyor ki bir bölgesel dengelerin ABD’ye karşı değişmesi, ABD’de güvenlik sorunu oluşturur. Bölgedeki dengeler benim aleyhime değişmeyecek. ABD en büyük stratejik hatayı 2003 yılında yaptı. Orta Doğu’da aslında bir İran vardı, İran’a karşı, Irak bir denge sağlıyordu. İran-Irak savaşı çıktığı zaman Irak’ın arkasında ABD vardı. Bölgede bir Arap-İsrail dengesi vardı. Mısır, Irak, Suriye, Ürdün vardı. Irak yerle bir edildi. Mısır, Arap Baharı ile gitti. Suriye, İsrail’e karşı yakın tehdit Suriye’ydi. 2011‘de Suriye’deki iç olaylar başladı. Boşluk var. Bunu kim dolduracak, ABD kendi unsurlarıyla beklenmedik bir aktör, yoğun olarak bölgeye Rusya girdi. İsrail ne zaman girecek. Yakın zamanda müdahale edebileceğini söyleyenler, değerlendirenler var. İsrail de bu resmin içine girerse tam bir felaket doğacak. Hem bölgede dengeyi sağlayacağım diyorsunuz hem de dengeyi alt üst ediyorsunuz büyük bir boşluk doğuruyorsunuz” diye konuştu.

    ABD’nin Orta Doğu’yu ABD’ye karşı olan bir gücün kontrolüne bırakamayacağını savunan Başbuğ, ABD’nin Orta Doğu’da attığı her adımın İran’la olan bağlantısına bakmanın önemli olduğunu vurguladı.

    “Salih Müslim PKK’nın adamı”

    Trump’ın ABD ordusunu daha güçlendireceğini açıkladığını aktaran Başbuğ, “Benim dış politikamın ardındaki ana enstrüman ordu olacak diyor. İran, ABD için Orta Doğu’da etkendir. Irak’ta yaşananlardan ders çıkarılması lazım, benzer şeyler yaşanıyor. Suriye’de iç savaş 2011’de başlıyor. O yılda ABD yönetimi Suriye’de mevcut yönetiminin gitmesi gerektiğini söylüyor. Suriye’nin stabil olmasını 10-15 yıl süreceğini söyleyenler var. 2011’de olay başladı, 2012 yılına gelindiği zaman Beşar Esad Afrin’i YPG’ye bırakıyor. Niye bıraktı, bu da ayrı bir soru, birden fazla neden olabilir. PYD, partinin ismi, YPG silahlı unsuru. Partinin silahlı unsuru olur mu? İzahı mümkün olmayan bir durum. 2002 yılında PKK isim değiştirecek, kendini kamufle ediyor. 8. Kongresi’nde Suriye’de, İran’da, Türkiye’de PKK zaten var, siyasi oluşumu olacak diyor. PYD, YPG, KCK-PKK hepsi aynı. Başına kimi veriyorlar, 2003’de yapılanmada Salih Müslim yürütme organı içinde yer alan isim. Sen git kardeşim Suriye’deki partiyi oluştur diyorlar. PKK’nın Suriye’deki kolu bu kadar basit. Salih Müslim, PKK’nın adamı. 2012’de Afrin’i bırakacak Esad, 2013’e gelince, Abdullah Öcalan diyor ki, ’Orada yapılanma oluyor, Suriye’nin kuzeyinde bölgeler kurun’ diyor. Fırat’ın doğusunda, Rojava, El Cezire gibi özerk bölgeler kurulacak” dedi.

    “Sınırda terör yapılanmasına Türkiye izin verir mi”

    2015’te bölgede tam resmin görüldüğünü kaydeden Başbuğ, “PKK Suriye’de sizin hudutlarınız boyunca yapılaşmaya, devletleşmeye girecek böyle şeyi Türkiye kabul edebilir mi? PKK, terör örgütünün uzantısı olan YPG, PYD Suriye’nin kuzeyinde yapılanmaya gidiyor. Toprak kontrolüne kadar neredeyse Suriye’nin 3’te 1’i. Yönetim var, idare var, bir de silahlı gücü var. Burada devletleşmeye giden yapılanmayla karşı karşıyayız. Türkiye’nin böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değil” şeklinde konuştu.

    “Afrin, haklı ve gerekli bir operasyondu”

    2016 yılına gelindiği zaman Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonuna başladığını dile getiren Başbuğ, “Fırat Kalkanı operasyonu elbette gerekli, haklı ve doğruydu. Zamanlaması üzerinde tartışabilirsiniz, daha erken olmaz mıydı diye. El Bab operasyonu ile devam ettik. Bunlar doğruydu. Bunu yaparsanız Fırat’ın doğusunu kontrolünde tutan PYD-YPG Fırat’ın batısına ilerleyecek dolayısıyla Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü koridoru oluşacaktır. Buna müsaade edilemez mümkün değil. Yabancı devletler neden anlamıyor, anlıyorlar da hakikaten izahı anlaşılması çok zor tabii ki. Bir tarafta terör örgütünün uzantısı sınırlarınız boyunca bir yapılanmaya gidiyor, siyasi dönüşme ihtimali var, siz bunu seyredeceksiniz, böyle bir şey olabilir mi? Mümkün değil. Meksika sınırınıza gelse bir terör örgütü otursa, hududunuzda yeni yapılanmaya kalksa siz müsaade eder misiniz? Küba’da Castro’ya müsaade etmediniz. Türkiye’nin sorunu bu, hududu boyunca terör devleti oluşuyor. İdlip’in ardından Afrin bekleniyordu. Kesinlikle haklı bir operasyondur. Uluslararası hukuk açısından sıkıntı yoktur, haklıdır. Hudutlarınızda Afrin Hatay’ın dibinde, YPG, PYD, PKK vardı. O bölgede PKK’nın kendisinin de olmasıydı. IŞİD unsurlarının olduğu yönünde bilgiler vardı. Haklı ve gerekli bir operasyondu, başarıyla devam ediyor” diye konuştu.

    “TSK’ya güvenin, sabırlı olun”

    TSK’nın 2015 yılında Güney Doğu’da meskun mahalde yaptığı operasyonlarla tecrübe kazandığını dile getiren Başbuğ, “Ordumuz üstün tecrübeye sahip oldu ve kazandı. Şimdi teknolojik imkanları da var, Afrin’i de planlayıp icraata dönüştürdüklerini görüyoruz. TSK operasyonu en iyi şekilde planlamıştır, en iyi şekilde gereğini icra edecektir. TSK’nın verdiği bilgilerle verdikleriyle yetinelim, ‘yok şöyle yok böyle olacak’ gibi harekatın detayının tartışılması doğru değil, biraz sabırlı olmamız gerekir. Zor bir harekat, bir mümkün olduğu kadar en az şehit vererek harekatı yürütmeliyiz. Dikkatli gitmeliyiz. ‘Neden hızlı gidilmiyor’ diyenler var. Bu bir Kıbrıs çıkarması değildir. Teröristle mücadele ediyorsunuz, öbür tarafta klasik savaştı. Burada dar bir arazide gidiyorsunuz. Sabırlı olmamız lazım. İkinci nokta orada yaşayan masum insanlara zarar vermemeniz lazım. Bunun için de dikkatli ve yavaş planlı hareket etmeniz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Ordumuzun mayası sağlam”

    Menbiç konusunun tartışıldığını aktaran İlker Başbuğ, “Esas sorun Fırat’ın doğusunda, orayı çözemezseniz, sorun duruyor demektir. Buz dağının altındaki sorun Fırat’ın doğusundadır. Bunları biraz zamana bırakacağız. Zaman bize gösterecek neler olacağını. TSK’ya güvenin, TSK çok acılar çekti, 2007-2014 döneminde. Bu ordunun mayası sağlam. Acılara rağmen görev verildiği zaman onları bir tarafa bırakıyor, acısını yüreğine basıyor, canı pahasına verilen görevi yapmak için çalışıyor. Şehitler veriliyor, kolay bir olay değil. Tecrübelerimiz var, teknolojik olanaklarımız en iyi seviyede. Biz güveneceğiz. Türk ordusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusudur. Cumhuriyeti kuran ordu da, vatanına ve milletine canı pahasına hizmet eder. Onlara güvenerek maddi ve manevi desteği vererek, gelişmeleri sakinlikle, sabırla bekleyeceğiz” dedi.

    “İç kaleyi sağlamlaştırmamız lazım”

    Günümüzde Atatürk’ü sloganlarla, şekillerle anlatmaya çalışmanın hata olduğunu ifade eden Başbuğ, eğitim sisteminin sorgulayıcı ve analiz edici olmadığını bildirdi.

    ’Büyük Orta Doğu Projesi’nde sıra Türkiye’ye gelir mi’ sorusuna ise Başbuğ, “Gelir kardeşim, aklını kullan, engelle ona göre dikkatli ol. Gelebilir. Çünkü gelmez dersen tarihi unuttun demektir. Onun için güçlü olmamız lazım. Esasen önemli olan milletin bütün olması ve milli konularda milletin arkasında olmasıdır. İç kaleyi sağlamlaştırmamız lazım, yarın sıra gelebilir” diye cevapladı.