Etiket: Hakim

  • 760 bin nüfusa sahip Erzurum’da yasağın ikinci günüde sessizlik hakim

    760 bin nüfusa sahip Erzurum’da yasağın ikinci günüde sessizlik hakim

    Erzurum’da korona virüsle mücadele kapsamında sokağa çıkma yasağının ikinci gününde de cadde ve sokaklar boş kaldı.

    İçişleri Bakanlığınca 30 büyükşehir ile Zonguldak’ta, il sınırları içinde 2 gün sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ikinci gününde Erzurum genelinde cadde, sokak ve meydanlar sessizliğini korudu. Polis ekipleri, yasağın ikinci gününde de kent genelinde farklı noktalarda kontroller gerçekleştirdi.

    Her gün binlerce kişinin alışveriş için akın ettiği caddeler boş kalırken Erzurumluların yüzde 96 oranında yasağa uyarak evlerinde kaldığı görüldü.

  • Duruşmada gözyaşlarına hakim olamayan Gülben Ergen, beraat etti

    Duruşmada gözyaşlarına hakim olamayan Gülben Ergen, beraat etti

    Şarkıcı Gülben Ergen, sosyal medya paylaşımında eski eşi Erhan Çelik’e hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. Son sözleri sorulduğunda gözyaşlarını tutamayan ve duruşma çıkışında konuşan Ergen, “Kadının bir kadının yanında olmasıyla ilgili yorum yazmıştım. Onun karşılığında elbette ki yine adalet yerini buldu” dedi.

    Sunucu Erhan Çelik, boşandığı eski eşi şarkıcı Gülben Ergen’in kocası tarafından öldürülen Emine Bulut’a ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle şikayetçi olmuştu. Şikayet üzerine ‘hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlanan Gülben Ergen’in davası karara bağlandı. İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada sanık Gülben Ergen ile tarafların avukatları hazır bulundu.

    “Bir cinayet olayıyla ilgili yorum yaptım”

    Duruşmada savunma yapan sanık Gülben Ergen, “Ben namus cinayeti işleyenlere dedim. Bundan başkaca pay çıkarılamaz. Yani cinayet işleyenler bunu üstlenir. Emine Bulut cinayeti, kızının önünde işlenen bir kadın cinayeti olduğu ve ben de 3 çocuk annesi olduğum için topluma karşı hassasiyetimi gösterir tweet attım. Benim, müştekiye toplum hafızasında hedef alarak onun üzerinden kötü yorum yapılması amaçlı söylediğim söz yoktur. Bir cinayet olayıyla ilgili yorum yaptım” ifadelerini kullandı.

    Sanık Gülben Ergen’in ardından söz alan avukatları beraate ilişkin taleplerini dile getirirken, müşteki Erhan Çelik’in avukatı sanığın cezalandırılmasını istedi.

    “Yargılanmam mağduriyettir”

    Hakim, kararın açıklanmasının öncesinde sanık Gülben Ergen’e son sözünü sordu. Son sözleri sorulduğunda gözyaşlarını tutamayan sanık Ergen, “Sanık olarak yargılanmam bile mağduriyettir. Suçsuzum. Beraatimi isterim” dedi. Mahkeme, sanık Gülben Ergen’in paylaşımının Erhan Çelik’i küçük düşürmeye yönelik bir suç kastı olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek beraatine karar verdi.

    “Arkadaşlar ne bekliyordunuz ki başka”

    Duruşmanın ardından açıklama yapan Gülben Ergen, “Kadın cinayeti ile ilgili yaptığım yorumla ilgili geldim. Elbette ki arkadaşlar ne bekliyordunuz ki başka. Kadının bir kadının yanında olmasıyla ilgili bir yorum yazmıştım. Onun karşılığında elbette ki yine adalet yerini buldu. Her zaman da buldu” ifadelerini kullandı.

    Olayın geçmişi

    Sunucu Erhan Çelik ile 2017 yılında boşanan şarkıcı Gülben Ergen Ağustos 2019’da kocası tarafından öldürülen Emine Bulut’un cinayetine ilişkin sosyal medya hesabında, “Konut dokunulmazlığını ihlal hafif gelir, ‘Ne var canım arabasını çizmişse’ derler. Ama o kesici aletle saatlerce beklediğinin bir önemi yoktur” ifadesini kullandı. Bu sözlerin daha önce aralarında konut dokunulmazlığı ve mala zarar verme davasına atfen yazıldığını ileri süren Erhan Çelik, eski eşini savcılığa şikayet etti. Şikayet dilekçesinde Ergen’in aynı paylaşımında yer verdiği “Gevşek gevşek gülümseyerek Namus namus diyen, dilinden düşürmeyen namussuzlar” ifadelerini içeren bir paylaşımda bulunmuştu.

    Gülben Ergen’in bu paylaşımının ardından Erhan Çelik avukatı aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, savcılık yasa gereği tarafları uzlaşmaya çağırmış ancak uzlaşma sağlanamamıştı. Uzlaşmanın sağlanmasının ardından Gülben Ergen hakkında iddianame hazırlanmıştı. Savcılıkça hazırlanan iddianamede, ‘Hakaret’ suçundan 5 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edilmişti.

  • ‘Külliyede şefim’ diyerek 600 bin liralık vurgunun şüphelisi hakim karşısında

    ‘Külliyede şefim’ diyerek 600 bin liralık vurgunun şüphelisi hakim karşısında

    Antalya’da çok sayıda kişiyi, ’Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde istihbarat şefiyim’, diyerek toplam 600 bin TL dolandırdığı iddia edilen ve savunmasında, “Şizofrenim” diyen sanık, yeniden hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti, rapor istenmesine ve sanığın tutukluluk tedbirinin kaldırılmasına karar verdi.

    Antalya Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ve Konyaaltı Jandarma Komutanlığı ekipleri, Konyaaltı, Kemer ve Elmalı ilçelerinde kendisini ’Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde istihbarat şefi Mustafa D.’ olarak tanıtan kişinin, kamu görevlileriyle bağlantısı olduğu yalanını söyleyip, dolandırıcılık yaptığı iddia edilen Birol D. için çalışma başlattı.

    Birol D’nin ilçe sakinlerini, kamu görevlileriyle bağlantılı olduğu yalanıyla ikna edip, her türlü kamu arazisi tapusunu şahıs adına çıkartma, milli emlak ve mahkemelerde devam eden işleri olumlu sonuçlandırma gibi işlemleri yapabileceğini söyleyip, dolandırdığı tespit edildi.

    ‘Şentop eniştem’, ‘cumhuriyet başsavcısı da kardeşim’ demiş

    Vatandaşlara kendisini, ‘istihbarat başkanı ve görevlisiyim’, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde istihbarat şefi ve Akdeniz bölge sorumlusuyum’, ‘TBMM Başkanı eniştem’, ‘ Cumhuriyet Başsavcısı’nın da kardeşiyim’ söylemleriyle kandıran Birol D’nin, çok sayıda kişiden yaklaşık 600 bin lira aldığı öğrenildi. Birol D’nin evinde yapılan aramada 590 bin lira mevduatının bulunduğu bankaya ait cüzdan ele geçirildi. Jandarmada işlemleri tamamlanan Birol D., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

    “Ben şizofrenim”

    Daha önce Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Birol D., savunmasında şizofren olduğunu iddia ederek, “Hastalığın etkisindeyken neler yaşandı hatırlamıyorum. Kendimi ne diye tanıttım, onu da bilmiyorum. Vesayet kararım söz konusu” ifadelerini kullandı. Birol D., 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya tutuklu sanık Birol D., ağabeyi Remzi D. ve taraf avukatları katıldı.

    “Ben vasisiyim”

    2014 yılından itibaren sanığın vasisi olduğunu ifade eden Remzi D., “Sanık kardeşimle beraber Antalya’ya tatile gitmiştik, ben böbrek rahatsızlığı nedeniyle İskenderun’a dönmek zorunda kaldım ancak kardeşim benimle gelmedi. Avukatı Şafak Baysal olduğunu biliyorum. Onun müdafilik görevini yürütmesine onayım vardır. Bu davada onu temsil edebilir. Ayrıca vasisi olduğum sanığın bankadaki paralarının müştekilere verilmesi hususunda avukatım Şafak Baysal yetkili olsun” ifadelerini kullandı.

    İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, sanığın kapalı bir kurumda müşahede altına alınarak rapor düzenlenmesi için, üç haftayı geçmemek üzere gözlem altına alınması gerektiğini, TCK’nın 32 maddesi (akıl hastalığı) kapsamında bir hastalığının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor aldırılması talebinde bulundu.

    Cezaevi koşullarının müvekkilinin sağlığı açısından kötü olduğuna dikkat çeken sanık avukatı, “Vasi ile birlikte sanığın tam teşekküllü hastaneden rapor aldırma hususunda sözlü olarak güvence verebiliriz. Bu nedenle tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

    “Kendimi kaybedip düşüyorum”

    Manisa’da bulunan Ruh Sağlığı Hastalıkları hastanesine iki defa gittiğini, kendisine şizofren hastası tanısı konulduğunu kaydeden sanık Birol D., “Cezaevinde ilaçlarımı düzenli kullanamıyorum bazen kendimi kaybedip düşüyorum. Tahliye olmam halinde ailem gelip beni hastaneye götürebilir” diye konuştu. Kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanık Birol D’nin Adana Doktor Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesine sevki edilmesine, üç haftayı geçmemek üzere müşahede altına alınmasına, hastalığı bulunup bulunmadığı hususlarında rapor istenmesine, sanığın bu aşamada tutukluluk tedbirinin kaldırılmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.

  • Afet ve Acil Durum tatbikatında gözyaşlarına hakim olamadı

    Afet ve Acil Durum tatbikatında gözyaşlarına hakim olamadı

    Afet ve Acil Durum (AFAD) Erzurum ekiplerince düzenlenen eğitim kapsamında lise öğrencilerine acil durum eğitimleri verilerek tatbikat çalışması yapıldı. Eğitimin verimli olduğunu söyleyen lise öğrencilerinin arasında gözyaşlarına hakim olamayan bir öğrenci, “Ailem aklıma geldi, çok duygulandım” şeklinde konuştu.

    Erzurum AFAD ekipleri, önlem alınmadığı zaman daha fazla can ve mal kayıplarının oluşmasına engel olmak için eğitim veriyor. Bireyden başlayarak toplumun tüm kesimine, afetlerin ilk 72 saatine hazırlıklı olmaları için okullara ve kurumlara afete hazırlık kültürünü kazandırmayı amaçlayan AFAD ekipleri Cumhuriyet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerine Afet ve Acil Durum dersi verdi. AFAD ekiplerinin eğitimi ve deprem tatbikatı sonrasında bir lise öğrencisi ailesini kaybetme korkusuna kapılarak gözyaşlarına boğuldu.

    Tatbikatı ciddiye alan bir öğrenci gözyaşlarını tutamadı

    Tatbikatın ardından, toplanma noktasında buluşan öğrenciler, tatbikatın ve derslerin son derece önemli olduğunu söyledi. AFAD görevlilerinden aldıkları eğitimle, herhangi bir afet anında ne yapmaları gerektiğinin öğrenen öğrenciler arasında, afetin önemini iliklerine kadar hisseden bir öğrenci de vardı. 12’nci sınıf öğrencisi, tatbikat sonrasında, olabilecek bir afetin, kendisini sevdiklerinden koparabileceği düşüncesiyle gözyaşlarına hakim olamadı.

    Erzurum İl AFAD Müdürlüğü Eğitim ve Halkla İlişkiler Birim Amiri Bülent Kan, “Milli Eğitime bağlı okullarımızda, deprem öncesi, süresi ve sonrası yapılması gerekenler konusunda bir eğitim verdik. Sonrasında bir tahliye gerçekleştirdik. Okullarımızın talebi doğrultusunda eğitimlerimizi gerçekleştiriyoruz” dedi.

    Kan, geçmiş verilere bakıldığında, depremde paniklemeden, yapılması gereken kendini koruma yöntemlerini uygulayan ve hayatta kalmayı başaranların büyük çoğunluğunu öğrenciler ve öğretmenlerin oluşturduğunu söyledi.

    Öğrenciler, tatbikatın ardından AFAD ekiplerini alkışlayarak teşekkür etti.

    Erzurum AFAD ekipleri 2019 yılında 46 kurumda 2 bin 970 personele eğitim verirken, 65 okulda 32 bin 561 öğrenci ve bin 485 öğretmene eğitim verildi.

  • Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı

    Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı

    Kartal’da faaliyet gösteren İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda 2017 yılında 5 yaşındaki kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen yüzme öğretmeni hakim karşısına çıktı. Sanık savunmasında, “Çocuğu uyku odasına götürdüğüme ilişkin iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Mağduru yüzme dersi dışında hiçbir zaman görmedim. Yüzme dersinin doğası gereği yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor” diyerek suçlamaları kabul etmedi. Sanığın tutuklanması yönündeki talepleri reddeden mahkeme, duruşmayı erteledi.

    Kartal’da bulunan İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda 2017 yılında beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapan S.A.’nın (35) 5 yaşındaki kız çocuğu S.A.A.’ya yönelik cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla “çocuğun cinsel istismarı” ve “çocuğu hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 17 buçuk yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık S.A. ve avukatları katılırken, mağdur çocuğun ailesi ve avukatı Betül Altınsoy ile KADEM avukatları da salonda hazır bulundu.

    Duruşmada savunma yapan sanık S.A., 2015 yılından itibaren İstek Okullarında beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaptığını söyleyerek, “2017-2018 yıllarında da ihtiyaç olduğunda ana okullarında yüzme öğretmeni olarak derse gittim. Biz öğrencinin katıldığı ilk yüzme dersini 29 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirdik. Bu dersi toplu bir şekilde yaptık. Ayrıca derslere kesinlikle tek başımıza girmezdik, mutlaka bir beden eğitimi öğretmeni de yanımızda olurdu. Ailesiyle yüz yüze görüştüğümüzde çocuğun yüzme dersine girmek istemediğini ve korkuları olduğunu söylediler. Kendilerine ilk derste korkmalarının normal olduğunu söyledim. Fakat 1 gün sonra ailenin şikayetçi olduğunu öğrendim ve savunmamı okul müdürüne ilettim. Daha sonra savcılıktan bir yazı geldi” dedi.

    “Yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor”

    Savunmasının devamında, “Çocuğu uyku odasına götürdüğüme ilişkin iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Biz çocukların giydirilmesi işlemleriyle hiçbir şekilde ilgilenmeyiz. Mağduru yüzme dersi dışında hiçbir zaman görmedim. Zaten yüzme dersinin doğası gereği yüzme bilmeyen çocuklara yardımcı olmak için temasa geçtiğimiz oluyor. Atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum” diye konuştu.

    “Çocuğumda kekemelik başladı”

    Bunun üzerine söz alan mağdur çocuğun annesi A.A., “Çocuğumu 2017 yılının eylül ayında okula kaydettirdim. İlk etapta hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Kendisi anasınıfına gidiyordu. Zamanla çocuğumda birtakım sıkıntılar olmaya başladı. Örneğin, tek başına uyumamaya başladı, yine kekemelik ve gözünde tik gibi birtakım şikayetleri oluşmaya başladı. Biz sözlü olarak durumları okul yetkililerine ilettik. ‘Gözlem yapıp geri döneceğiz’ dediler ancak yapmadılar. Sanıktan şikayetçiyim” diyerek cezalandırılmasını istedi.

    Müştekilerin avukatı Betül Altınsoy söz alarak, “Dosya kapsamında tanzim edilen adli pedagog ve ATK raporu olayı ortaya koymaktadır. Kovuşturmanın geldiği aşama ile suçu sabit olduğu anlaşılan ve hakkında şimdiye kadar tutuklama tedbiri uygulanmamış olan sanığın tutuklanmasına karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Bilal Karaoğlu da, “Mağdur ifade tarihinde 5 yaşındadır, ayrıntılı beyanlarda bulunmaktadır. Yaşı itibariyle böyle bir ifade vermesi normalde mümkün değildir” diyerek sanığın tutuklanmasını talep etti.

    Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması yönündeki talepleri reddetti. Duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.

    Duruşma öncesi açıklama

    Duruşma öncesinde adliye önünde açıklama yapan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Komisyonu Başkanı Canan Sarı, “2017 yılının Ekim ayında henüz 5 yaşındayken minik kızın gittiği İstek Vakfı Anaokulunda, öğretmeni tarafından cinsel istismara uğraması bizleri dehşete düşürmüştür. Bu menfur eylemin çocuklarımızın ‘ikinci yuvaları’ olarak nitelediğimiz, kendilerini güvende hissetmeleri gereken okul ortamında gerçekleştirilmiş olması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bizler, toplumun her kesimine karşı şiddetin kabul edilemez olduğuna inanan bir sivil toplum kuruluşu olarak diyoruz ki, ‘İstismar felakettir’. Sanığın tutuklanmasına karar verilmesini ve yargılamanın en kısa sürede tamamlanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Deliller karartıldı”

    Mağdur ailenin avukatı Betül Altınsoy ise, “Dava kapsamında alınan gerek adli pedagog raporu gerekse de adli tıp raporu 5 yaşındaki mağdurun beyanlarının yaşının gerektirdiği düzeyde normal ve gerçekçi olduğunu vurgulayarak eylemden dolayı anksiyete belirtisi oluşturduğunu açıkça ifade etmektedir. Lakin gelinen süreçte birçok delilin karartıldığı gözükmektedir. Dosyada mevcut siber suçlardan gelen kriminal rapora göre, ‘eylemden önceki 2000 ve 2016 yılları arasında görüntülerin olduğu ancak eylemin gerçekleştiği 2017 tarihinde görüntülerin yok edildiği, bu sebeple görüntünün olmadığı’ tespit edilmiştir. Davada delillerin karartıldığı bu denli aşikarken daha fazla kaybın gerçekleşmemesi için sanığın derhal tutuklanması oldukça elzem. Mahkemenin kanaatinin bu yönde olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

    İddianameden

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kartal’da İstek Vakfı Özel Uluğbey Okulunda yüzme öğretmeni olan S.A.’nın öğrencisi olan S.A.A.’ya 2017 yılı Ekim ayında öğretmen-öğrenci ilişkisini aşacak nitelikte yakınlaştığı anlatıldı.

    Mağdure S.A.A.’yı diğer çocuklardan ayırarak uyku odasına götürdüğü, mağduru uyku odasında alıkoyduğu ve mağdura yönelik cinsel saldırıda bulunduğu belirtildi.

    İddianamede, tanık beyanları ve adli tıptan gelen fiziki ve psikolojik inceleme sonuçlarına göre doğrudan doğruya mağdurun cinsel istismara uğradığına dair tıbben kesin bir karara varılmadığı kaydedildi.

    Mağdura konuya ilişkin sorular sorulduğunda ve anlatımlarında çizimlerle cinsel bölgeleri gösterebildiği, sanığın resmini çizerken yüzünü karanlık çizdiği, geceleri ağlayarak kalktığı, duş aldırırken soyunmaya direndiği şeklinde tepkiler verdiği vurgulandı. Sanık S.A.’nın, “12 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı” ve “12 yaşından küçük çocuğu hürriyetinden yoksun kılınması” suçlarından 9 yıl 6 aydan 17 yıl 6 aya kadar hapsi istendi.