Etiket: Güveniyorum”

  • Savaş; “Vatandaşımın sağduyusuna güveniyorum”

    AK Parti MKYK Üyesi ve Aydın Milletvekili Mustafa Savaş, Efeler ilçesine bağlı Umurlu mahalle teşkilatını ziyaretinde referandum çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Aydın AK Parti Milletvekili Mustafa Savaş mevcut anayasanın darbe anayasası olduğunu ve 16 Nisan akşamı vesayetçi zihniyete son vereceklerini ifade etti. Savaş; “Çift başlı yönetimi, tek başlı bir şekilde yapacağız. İstikrarlı bir şekilde, güçlü bir yönetimle, büyük ve güçlü Türkiye yoluna devam edecek. Bu 15 yıldan bu yana elde ettiğimiz kazanımların muhafaza edilmesi ve daha güzel kazanımların ilave edilmesi için hem ekonomik, hemde siyasi istikrara ihtiyaç var. Mevcut yapı her an krizlere açık bir yapı. Bunu 7 Haziran’da hep beraber yaşadık. Birinci parti olduk ama hükümeti kuracak çoğunluk yoktu. 01 Kasım’da tekrar bir seçim oldu, 317 milletvekili ile hükümeti kurabildik. Eğer parçalı bir hükümet olmuş olsaydı, 15 Temmuz’u o hükümet yaşasaydı ne olurdu? İstikrar için, ülkenin bekası, gelecek nesiller için bu çok önemli. 16 Nisan’da bir partiye oy vermeyeceğiz, bir adayı seçmeyeceğiz, bu genel seçim değil, bu ülkenin bekasıyla ilgili tercihte bulunacağız. 16 Nisan akşamı çok güzel bir sonuç çıkacak, buna tüm kalbimle inanıyorum. Aydın’da çıkacak sonucu tüm Türkiye konuşacak. Aydın, bu sefer şaşırtacak, çünkü ben vatandaşımın sağduyusuna, tercihine güveniyorum” dedi.

  • Kılıçdaroğlu: “Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Son olayda da Rus uçakları ‘Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveri ile çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, savaşıyorlar, sorgulanması gereken pek çok şey var ama sorgulanması gereken olayların başında hükümet var” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetecilerle parti genel merkezinde biraraya geldi. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, El-Bab şehitleri ile ilgili Rusya ve Türkiye ilişkisini şöyle değerlendirdi:

    “Daha önce El-Bab’ta yine hava saldırısından şehitlerimiz oldu. Hükümet dedi ki ‘Biz bu konuda araştırma yapıyoruz kamuoyunu bilgilendireceğiz’ hiçbir bilgi gelmedi. Son olayda da Rus uçakları ‘Evet biz vurduk, koordinatları Türkler verdi’ diyor. Ben bu konuda bizim Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaya güveniyorum. Askerlerimiz orada özveri ile çalışıyorlar, mücadele ediyorlar, savaşıyorlar, sorgulanması gereken pek çok şey var ama sorgulanması gereken olayların başında hükümet var. Hükümetin sesi çıkmıyor, askerlerimizin öldürülmesi kuru bir özürle ifade edilmemelidir diye bir tweet de attım. Hükümetten eleştiri bile yok. Niçin yok? Putin’i kızdırırım diye, ya Putin başımıza bir şey açarsa diye. Sen değil miydin ben dünya lideriyim diyen kişi? Lider değil de lidercik olduğu çıktı ortaya. Ne Trump’a ne Putin’e ağzını açık tek cümle söyleyemiyorsun, efendim dost ülke bombaladı, bombalayan ülke ne zamandan beri dost oluyor ben onu da anlayamadım. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye’ye saldırılıyor. Kendi geleceğini başka ülkelerin siyasal liderlerine bağlayan, o ülkelerin liderlerini kendi geleceği için güvence olarak gören bir iktidar Türkiye’ye ve Türk halkına hizmet edemez.”

    “Hayır çıkacak, ben bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum”

    Kılıçdaroğlu, kendi içlerinde anket yaptırmadıklarını da ifade ederek referandum süreci ile ilgili ise, “Hayır çıkacak, ben bu ülkenin sağduyusuna güveniyorum. Niçin evet diyecek? Halkın büyük bir kısmı Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını istiyor. Halkın büyük bir kısmı yargının bağımsız olmasını istiyor, halkın büyük bir kısmı 550 milletvekilini doyuruyoruz 600 nereden çıktı? Buna isyan ediyor. Bu paketin savunulacak hiçbir tarafı yok, nesini savunacaklar, zaten savunabilseler kalkar bu konu da halkı ikna etmek için şu değişikliği, şunu yapıyoruz bakın işte ne kadar güzel kurumlar getiriyoruz diyecekler. Bunlardan hiç söz edemiyorlar, yok öyle bir şey, ne yapıyorlar CHP’ye saldırıyorlar o kadar. Tek yaptıkları iş o, ne için? CHP, halka doğruları anlattığı için. O kadar sıkışmış vaziyetteler ki beni Salı konuşmalarımla kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. Kılıçdaroğlu’nu kimse dinlemesin, nasıl konuşturmayız onu? Bu arayış içindeler. Son Kanun Hükmünde Kararname ile havuz medyasına ceza yazılmasın seçimlerde eşitlik olsun ilkesini de bu gerekçeyle ortadan kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza da mecburen yer vereceklerdi şimdi onu da kaldırdılar” şeklinde konuştu.

    Gezerek sesini duyuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “En zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum, çok zor koşullarda bir referanduma gittiğimizi biliyorum ama haklıyız, haklı olduğumuz için kazanacağımıza inanıyorum” ifadesini kullandı.

    “Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz”

    “Evet ihtimalini hiç düşünmüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben, tek adam yönetimlerinin kendi ülkelerini nasıl felakete yönlendirdiklerini söyledim. Suriye, Irak, Libya örneklerini bunun için verdim, tek adam yönetiminin ülkeler için nasıl bir felaket ortamı hazırladığını, çünkü bir kişinin her şeye karar verdiği bir süreç, bir kişi her şeye karar veremez. Şimdi çıkıp şunu anlatamıyorlar: ‘Başkan, Meclis’i feshedecek’ diyorlar ki ‘Egemenlik milletindir’, egemenlik milletin olmuyor, bir kişinin oluyor çünkü milletin seçtiği parlamentoyu sabah kalkıp ‘ben feshettim’ diyebiliyor. Bunu anlatsınlar bakalım millete, niçin feshediyor? Bir başkan kalkacak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni feshedecek. Başkan kanun çıkarsın mı? E çıkarıyor, parlamentonun yetkisini alıyor, hangi gerekçeyle bunu yaptığını bir çıkıp anlatsınlar. Biz parlamentonun bu yetkisini şu gerekçeyle elinden alıyoruz, niye bu kadar açık söylemiyorlar? Uygar insanlar gibi pekala çıkıp televizyonlarda bir araya gelip konuşabiliriz, onlar da anlatırlar ben de anlatırım, evinde rahat çayını, kahvesini içen vatandaş da bizi dinler. Kim, hangi gerekçe ile neyi söylüyor, neyi söylemiyor ve yeri geldiği zaman oturuyoruz, konuşuyoruz, televizyonlara ortak görüntü de veriyoruz, ortak basın toplantısı da bazen yapıyoruz. Niye bir araya gelip Türkiye’nin geleceğini bu kadar ilgilendiren bir konuda yan yana gelip de bir televizyon ekranın da oturup konuşmuyoruz?”

    “Terörle bağlantılı bir algı oluşturmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil”

    Kılıçdaroğlu, “Evet’i anlatamıyorlar, anlatamadıkları için bu tür bir propaganda yapıyorlar, biz onun farkındayız zaten vatandaş da bunun farkında. Vatandaşın bunları görmemesi mümkün değil zaten. Terörle bağlantılı bir algı oluşturmak istiyorlar ama bunun bize yapışması mümkün değil. 15 yıldır hükümette olanlar onlar, biz değiliz ki. Terörle mücadele de Türkiye’yi kan gölüne çevirenler onlar, biz değiliz ki, Ankara’da bombalar patladığı zaman patlamadan sonra ‘oyumuz arttı’ diyenler onlar, biz değiliz ki, terör örgütlerine göz yumanlar onlar biz değiliz ki, dolayısıyla tutmaz bu ama bu ülkenin ben sağ duyusuna güveniyorum derken, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Vatan Partisi, ÖDP, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi bular da Türkiye’nin geleceğini düşünüyorlar, bunlar da birer siyasal parti, bunların da kendi ideolojileri var, bunların da bir ülkenin kendilerine göre nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda düşünceleri, programları var. Bunlar da ‘Hayır’ diyorlar ağırlıklı olarak. Saadet Partisi kalktı ‘yargının bağımsız olmadığı bir yerde başkanlık sistemi mi olur’ dedi olamaz. Dolayısıyla ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum derken bütün bu çerçeveyi düşünerek söylüyorum, bir araya gelir miyiz? Bence bir araya gelmek sanki bir cephe oluşturmak gibi bir algı oluşturabilir, böyle bir cepheye gerek yok. Her birimiz demokrasi paydasında neden hayır dediğimizi anlatabilmeliyiz, anlatmalıyız. Saadet Partisi’nin ayrı bir dili vardır, Vatan Partisi’nin ayrı bir dili vardır, ÖDP’nin ayrı bir dili vardır, Bağımsız Türkiye Partisi’nin ayrı bir dili vardır, bizim ayrı bir dilimiz vardır ama ortak bir paydamız vardır: ‘Demokrasi’. Ben de demokrasiyi savunuyorum onlar da demokrasiyi savunuyorlar, rahmetli Erbakan’da başkanlık sistemine karşıydı, Türkeş de başkanlık sistemine karşıydı dolayısıyla çok değişik alanlarda; sivil toplum örgütleri, diğerleri, herkes kendi cephesinden bir demokrasi paydası için de hayır diyebilir. Özel birliktelik, özel bir kampanyaya bence gerek yok bu aşamada” diye konuştu.

    “Bu Türkiye’ye pranga vurmak demektir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu sistem bileklerimizde prangaydı. 16 Nisan’da bileklerimizdeki bu prangaları söküp atmaya var mıyız?” sözleri üzerine de Kılıçdaroğlu, “Prangayı kim vurmuş? Demokrasiye pranga takılıyor. Bir ülkede 150’nin üstünde gazeteci hapisteyse bu gazetecilere prangayı kim taktı? Her önüne geleni, dosyanın içeriğine bakmadan hakim doğrudan doğruya içeriye atıyorsa, ‘Atmazsam, tıkmazsam içeri beni de FETÖ’cü diye suçlarlar’ diye pek çok gereksiz, masum insan hapislere atılıyorsa bunlara prangayı kim taktı? Öğretim üyelerini, terörle yakından uzaktan, şiddetle yakından uzaktan hiç ilgisi olmayan yüzlerce akademisyeni kapının önüne koyuyorsunuz, bunlara prangayı kim taktı? Bunu söyleyenler ülkeyi yönettiklerinin farkında değiller, bir ülke nasıl yönetilir onun farkında değiller. Sen Cumhurbaşkanısın, sen Başbakansın, bütün bu olaylar senin iktidarında oluyor, soruyorum hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız? Hangi kararı almak istediniz de alamadınız? Önünüzde hangi prangalar vardı? Hangi engeller vardı önünüzde? Hiçbir şey yoktu. Yasa, parlamentoya geldiği zaman, bizim katkımız vardı, düzeltiliyordu, Plan Bütçe Komisyonu kabul ediyordu, bizim eleştiriler dikkate alınıyordu sonun da parlamentodan bir yasa çıkıyordu. Şimdi bütün muhtarlara pranga vurulacak, bir Kararname ile muhtarları kaldırdım diyecekler. Buna pranga vurmak denir, bütün bakanlıkları bir gece de kapatıyorum diyecek, buna pranga vurmak denir, bütün gazeteleri kapatıyorum, patronlarının da mal varlıklarına el koyuyorum, buna pranga denir. Benim kararımın aksine karar veren hakimi o gün öğleden sonra görevden alacağım, yapabilir mi? Yapabilir. Buna yargıya pranga vurmak denir. Benim gibi düşünmeyen insan nasıl konuşur, televizyonlara çıkar? Bunları derhal yasaklayın, bu özgür düşünceye pranga vurmaktır, asıl prangayı bu anayasa değişikliği ile toplumun bileğine ve demokrasiye vurmak istiyorlar. Neden benimle tartışmaktan korkuyorlar? Bütün bu gerçekleri halk öğrenir diye. Gelsinler, ben anlatayım onlar desinler ‘hayır bu böyle değil, doğrusu budur, Kılıçdaroğlu, doğruyu söylemiyor’ desinler. Benim yüzüme karşı söylesinler, iyi ya madem ben yanlış söylüyorum benim yüzüme karşı söylesinler ben 70 milyonun önünde mahcup olayım, ellerine ne kadar güzel bir fırsat veriyorum. Benim mahcup olabileceğim açıklamaları onlar yaparlar ben de ya özür dilerim, kusura bakmayın ben böyle bilmiyordum diyebilmeliyim. Çekiniyorlar, korkuyorlar, demokrasiye prangayı vuracak ve Türkiye’yi uygar dünyadan koparacaklar, bu Türkiye’ye pranga vurmak demektir” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Ne yaparlarsa yapsınlar artık bu millet bıkma noktasına geldi”

    Kılıçdaroğlu, son dönemdeki ekonomik paketler ve referandum sonrası Türkiye’nin ekonomisindeki gelişmelere ilişkin ise şunları kaydetti:

    “Şimdi de iyi değil referandum sonrasında da iyi olmayacak. Ekonomi de ciddi sorunlar var. Ben Türkiye’yi yönetemiyorlar derken sadece siyasal açıdan değil, ekonomik açıdan da yönetemiyorlar. 15 yıldır iktidardasınız, buyurun geldiğiniz işsizliğe bakın, 2002 krizinden çok daha derin sorunlar yaşıyor Türkiye. Şimdi, bir şeyler dağıtıp acaba vaziyeti kurtarabilir miyiz? Evet çıkartabilir miyiz referandum sırasında? Bunun arayışı içindeler, bunu yapmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar artık bu millet bıkma noktasına geldi, bıktı artık. Dolayısıyla ülkeyi yönetemiyorlar, sokağa gidin vatandaşa sorun bana 5 tane bakan ismi söyle diye sayamazlar, ekonomiden kim sorumlu şimdi? Dış politikadan kim sorumlu? Diyeceksiniz ki Mevlüt Çavuşoğlu dış politikadan sorumlu, bakıyorsunuz ekonomi bakanı dış politika ile ilgili karar veriyor. Niçin? Tam bir kaos dönemi, yani siyasal karar alma sürecinde de bir kaos yaşanıyor, en tipik örneği El-Bab. Ya dedik daha derine inmeyin, kıyameti kopardılar. Sonra Erdoğan dedi, ‘Daha derine inmeyeceğiz’ diye, sonra Mevlüt Çavuşoğlu, ‘Rakka’ya gideceğiz’ dedi. Erdoğan, Trump ile görüştükten sonra ‘Münbiç ve Rakka’ya gideceğiz’ dedi. Nedir bu ya? Doğrusu nedir? Çocuklarımızın içinde bulunduğu durum, biz neden şehit veriyoruz Suriye’de, hangi gerekçeyle şehit veriyoruz? Bizim gençlerimiz orada şehit veriliyor, annelerin gözü yaşlı, Suriye’nin gençleri Türkiye’de, evet onlar da burada iş yeri açıyorlar, gayet güzel geziyorlar, vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. O annelerin gözünün içine bakarak hükümet bu soruya cevap vermeli, ‘Benim çocuklarım orada savaşıyor, şehit oluyor, onların çocukları burada zevki sefa içinde’ bunu hangi vicdan kaldırır? Kaldı ki yarın zaten geri çekilecek bizim silahlı kuvvetlerimiz, geri gelecekler.”

    El-Bab operasyonuna değinilerek Rakka’ya kadar gidilmesine CHP’nin itirazı olup olmadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, “Hayır gerek yok, siz güvenli bölge oluşturmuşsunuz zaten, şehit de vermediniz o güvenli bölgeyi oluştururken. Birilerinin aracı olarak kullanılmak mı isteniyor silahlı kuvvetler? Buyurun bakın Rusya, Amerika, Almanya, her ülke var orada en çok şehit veren biziz niye? Hangi gerekçeyle bizim askerlerimiz orada şehit oluyor? Güvenli bölgeye alırsınız, mesele biter” cevabını verdi.

  • Başpehlivan Okulu, “Bu yıl da kendime güveniyorum”

    654. Kırkpınar Yağlı Güreşleri Başpehlivanı Orhan Okulu, “Geçtiğimiz yılki Kırkpınar’dan sonra hiç ara vermeksizin sıkı bir çalışma programı uyguladım. Bu yıl da kendime güveniyorum. Hedefim tabii ki Altın Kemer. Allah’ın izniyle almak için elimden geleni yapacağım” dedi.

    Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ı, 654. Kırkpınar Yağlı Güreşleri Başpehlivanı Orhan Okulu, makamında ziyaret etti.

    Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, kendilerinin ziyaretinden memnuniyet duyduğunu ifade ederek, “Yağlı Güreşin olimpiyatı Kırkpınar’da tüm güreşçilerimiz yıl boyunca var güçleriyle hazırlandılar. Geçen yıl güzel bir güreş sergileyerek Orhan Okulu kardeşimiz Başpehlivan oldu. Tüm pehlivanlar gibi kendisi de bu yıl iyi hazırlandığını söylüyor. Bizim temennimiz güreş severlere kaliteli bir Kırkpınar sunabilmek. Pehlivanlarımızın güzel oyunlar sergileyerek, hak edenin kazanması. Tüm pehlivanlarımıza şimdiden başarılar diliyorum” dedi.

    655. Kırkpınar Yağlı Güreşleri, 22-24 Temmuz arasında gerçekleşecek.

  • Tayfur Havutçu: “Bu Kadroya Güveniyorum”

    PTT 1. Lig ekiplerinden Adana Demirspor’da, Osman Özköylü’den boşalan teknik direktörlük koltuğuna Tayfur Havutçu getirildi. Havutçu, takım kadrosuna güvendiğini belirterek, “Nasıl şampiyon olunur, şampiyonluk yolunda neler yapılması gerekir çok iyi biliyorum” dedi.

    Dün akşam Adana’ya gelerek 1.5 yıllık sözleşme imzalayan Tayfur Havutçu, bugün Aytaç Durak Tesisleri’nde düzenlenen toplantıda basın mensuplarının karşısına çıktı. Havutçu, Adana Demirspor camiasının büyüklüğünün farkında olduğunu söyledi.

    İddialı olduğunu ve iyi şeyler yapacağına inandığını dile getiren Havutçu, “Hiçbir zaman büyük konuşmam. Ama biz gereken çalışmaları ekibim ile birlikte yapacağız. Yönetim kurulu ile ilk defa akşam görüştük. İyi bir sinerji yakaladığımızı düşünüyorum. Bu kadroya güveniyorum. Nasıl şampiyon olunur, şampiyonluk yolunda neler yapılması gerektiğini çok iyi biliyorum. Şampiyonluğa giden yolda taraftar, yönetim, takım ve teknik ekip bir sinerji yakalarsak özlenen Süper Lig’e bir dönüş olacaktır” diye konuştu.

    “KADROYA GÜVENDİĞİM İÇİN DEVRALDIM”

    Havutçu, hem Spor Toto Süper Lig’i hem de PTT 1. Lig’i yakından takip ettiğini belirterek, “PTT 1. Lig, enteresan bir lig. Özellikle bu sene puan anlamında baktığınızda; herkes herkesten puan alabiliyor. Şu anda lider takımın 41 takımı var, puan ortalaması çok düşük. Bundan sonraki haftalarda her maç final havasında olacak. Bizim için önemli olan hafta sonu deplasmanda oynayacağımız Kardemir Karabük maçı. Şu andan itibaren bu maça hazırlanacağız” ifadelerini kullandı.

    Adana Demirspor kadrosunun kalitesini bildiğini kaydeden Havutçu, “Bu kadronun da neler yapabileceğini çok iyi biliyorum. Zaten bu görevi devralırken, kadroya güvendiğim için devraldım. Futbolda kolay bir şey yok. Çaba sarf etmeniz, emek harcamanız gerek. Biz de geri kalan süreçte; hem ekibim olarak biz takım ve yönetim. Herkes kendi üzerine düşen görevi yaparsa Allah’ın izniyle başarılı oluruz” dedi.

    Havutçu, ekibinde Beşiktaş’ta birlikte çalıştığı yardımcılarının yer alacağını söyledi.

    SÖZLÜ: “TAYFUR HAVUTÇU ŞAMPİYONLUĞUN HABERCİSİ OLACAKTIR”

    Adana Demirspor Başkanı Sedat Sözlü ise sezon başında Osman Özköylü ile birlikte bir yol haritası çizdiklerini hatırlatarak, “Fakat gelinen süreçte iyiydik ama takım ilerisi için umut vermiyordu. Biz de yönetici arkadaşlarla birlikte kendi aramızda sürekli bir öz eleştiri yapıyorduk. Artık bu aşamada hocamızla yollarımızın ayrılması gerektiği kanaatine vardık. Hocamızla yollarımızı ayıracağımızı kendisine ilettik, helalleştik. Bundan sonra kendisine de futbol hayatında da başarı diliyoruz” şeklinde konuştu.

    Osman Özköylü ile yolların ayrılmasının ardından arayış içerisine girdiklerini aktaran Başkan Sözlü, şunları söyledi:

    “Geçmiş dönemde de aklımızdaydı Tayfur hocamız. Tabi bir yerde kısmet olacak. Yönetim kurulunda ismini gündeme getirdik ve bir görüş birliğine vardık. Geçmişte Türk futboluna, Türk Milli Takımı’na özellikle Beşiktaş’ta adını altın harflerle yazdıran bir futbolcu kardeşimiz. Duruşuyla, ahlakıyla, davranışlarıyla her şeyiyle örnek olan bir isim Tayfur Havutçu. Bize bu şekilde karar vermemizdeki sebeplerden biri de hocamızın duruşuydu. Tayfur Havutçu ile anlaşırken, gönlümüz ve kalbimiz rahat bir şekilde buraya geldik. Bundan sonra inşallah Adana Demirspor için hayırlı olacaktır. Bana geçmişten bugüne yardımcı olan tüm yönetici arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Basın mensuplarımıza ve kıymetli taraftarlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum. Tayfur Havutçu hocamız, şampiyonluğun habercisi olacaktır. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

  • Bb Erzurumspor Teknik Direktörü Yıldırım: “Üç Puanı Alacak Futbolcularıma Güveniyorum”

    Spor Toto 3 Lig 1. Grupta Şampiyonluk mücadelesi veren Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Pazar günü oynayacağı Yeşil Bursapor maç hazırlıklarını sürdürüyor. BB Erzurumspor Teknik Direktörü Yıldırım, ’Üç puanı alacak futbolcularıma güveniyorum’ dedi.

    ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİNDE HIRSLI ANTRENMAN

    Bursa Uludağ Üniversitesi Cumhuriyet Stadı’nda Teknik Direktör Ahmet Yıldırım, yönetimindeki antrenman, ısınma hareketleriyle başladı. Beşe iki gruplar halinde pas çalışması yapan futbolcular, idmanı çift kale ve şut çalışması ile maçla bitirdi. Mavi-Beyazlılar Cumartesi günü yapacakları son idmanla maç saatini beklemeye başlayacak.

    ‘OYUNCULARIMA GÜVENİYORUM’

    BB Erzurumspor Teknik Direktörü Ahmet Yıldırım, çok iyi bir kadroya sahip olduklarını belirterek,’Her maçta hedefimiz var. Bu hedefte sahaya kesinlikle üç puan arzusu ile çıkmak olacak. Rakibimiz Yeşil Bursapor karşısında sahada yüksek performanslarını gösterecek olan bir birinden yetenekli oyuncularıma güveniyorum. Önemli bir oyuncu grubumuz var ve çok karakterliler, o yüzden ikinci yarının ilk deplasman maçında çok iyi oynayarak Erzurum’a üç puanla dönmeyi arzuluyoruz.’ dedi.

    ‘BURSA’DAKİ ERZURUMLU TARAFTARLARIMIZI BEKLİYORUZ’

    Yeşil Bursaspor maçında Bursa’da ikamet eden Erzurumlu hemşehrilerini maça beklediğini ifade eden Futbol Şube Sorumlusu Serkan Daş ise, ’Bizim için çok önemli olan maçtan mutlak üç puanla döneceğimize inanıyorum. Bursa’da yaşayan hemşehrilerimizi takımımıza 90 dakika destek vermelerini bekliyoruz.’ dedi.