Etiket: Günümüz

  • Fotoğrafın çınarından geçmiş ve günümüz fotoğrafçılığı

    Cumhuriyet tarihinin önde gelen sanatçılarından olan ve fotoğraf dalında tek devlet sanatçısı unvanını elinde bulunduran usta sanatçı Ozan Sağdıç, günümüz fotoğrafçılığını anlattı.

    1950’li yıllardan günümüze kadar Türkiye’nin dört bir köşesinden tarihi belgeleyen ve estetik değeri yüksek fotoğraflar çeken ünlü fotoğrafçı Ozan Sağdıç, fotoğrafçılığın gittikçe değer kazanan bir alan olduğunu belirtti. Zamanın ve estetiğin en büyük taşıyıcısı olan fotoğrafın artık bir sanat dalı olduğunu ifade eden Sağdıç, döneminin fotoğrafla ilgisini, günümüze kalan mirasını ve fotoğrafın genç kuşağını değerlendirdi.

    Fotoğrafın kendilerinden bir kuşak öncesine kadar uzmanların işi olduğunu söyleyen usta fotoğrafçı Ozan Sağdıç, “Fotoğrafla uğraşan bir kitle vardı ancak fotoğraf makineleri yaygın değildi. Meraklı olan ve birazcık da parası olan amatörler vardı gerçi ama yaygın değildi. Sonra fotoğrafın bir sanat olarak değerinin olduğunun farkında değildi hiç kimse. Stüdyolarda aile fotoğrafı çekmek, vesikalık çekmek gibi fotoğraf bir zanaat olarak görülüyordu” diyerek zanaat olgusunun gün geçtikçe değiştiğini belirtti.

    Sağdıç, “Zamanla bir taraftan fotoğraf gazeteciliğinin dünya çapında yükselmesi; diğer taraftan fotoğrafla sanat yapılabileceğinin anlaşılması ve bunun yaygınlaşması, bizden itibaren bizi takip eden kuşakları da uyandırdı. Bunların iç içe olmasından dolayı fotoğraf sanatı bizde yanlış olarak oturtuldu, çünkü ‘fotoğraf’ tek başına sanat değil. Fotoğrafla her türlü işi yapabilirsin, dişçiler diş fotoğrafı çekiyor, tespit için trafik kazasında kazanın fotoğrafı çekiliyor, insanlar gidiyor stüdyoya poz veriyor vesikalık çekiliyor gibi bir ihtiyacı gideren iş aslında, bir vasıta. Sonradan fotoğrafla yapılan bir sanat doğdu, plastik sanatlar gibi ayrı bir kol oldu. Bu yüzden fotoğraf sanatı değil, sanat fotoğrafı dememiz daha doğru olur” dedi.

    “Ben çekseydim diye özendiğim bile oluyor”

    Türk fotoğrafçılığının temellerinin atıldığı ve önemli miraslarının oluştuğu dönemle ilgili konuşan usta sanatçı, “Bizden önce kendini bilen iki elin parmağı kadar fotoğrafçı vardı. 1950-60 kuşağında dünya ile paralel olarak bir uyanma oldu. Sonra teknolojinin de günden güne gelişmesi ve sanat fotoğrafına daha büyük olanaklar sağlamasıyla birlikte 50- 60 kuşağından biraz ilham alarak ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak çok iyi fotoğrafçılarımız yetişti. Hala bakıyorum gençlere ve hayran oluyorum, keşke bunları ben çekseydim diye özendiğim bile oluyor. Bütün dünya çapında fotoğraflara baktığımız zaman da Türkiye’de yetişen fotoğrafçıların epey değerli sayılacak işleri çıkıyor. Böyle olması sevinç veriyor bana. Ülkemizin onurunu yükseltecek bir düzeyde olmamız sevinç verici” diyerek Türk fotoğrafçılığın geldiği noktayı takdir ettiğini ve gurur duyduğunu belirtti.

    “İleride dünyanın sayılı ülkelerinden biri olabiliriz”

    Ozan Sağdıç, sanat fotoğrafında ruhun ve kişiliğin önemli bir nokta olduğuna vurgu yaparak, “Fotoğrafta özel bir durum var, biraz kendi ruhunu ekleyecek, başka işlerden farklı olarak bir kişilik ortaya koyacak eserler olması lazım. Baktığınız zaman ‘Aa bu filancanın fotoğrafı’ diyebilesiniz. Ara’nın fotoğrafları ‘Bu Ara Güler’ dedirtiyor, benim fotoğraflarımda da ‘Bunu ancak Ozan Sağdıç çekmiştir’ gibi bir düşünce uyanıyor. Tıpkı bunlar gibi yapılsın diye değil, aksine kendi kişiliğini ortaya koyacak kişilikler çıkması lazım. Bu yolu yakalayabilirsek, ileride dünyanın sayılı ülkelerinden biri olabiliriz. Bizde bu potansiyel var” ifadelerini kullandı.

  • “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri” OMÜ’de konuşuldu

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri” isimli panel düzenlendi.

    Panel, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinden Prof. Dr. Nesrin Kalyoncu ve Doktorant Cemal Özata’nın müzik dinletisi ile başladı. Paneli OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Memduh Erkin yönetti. Panelist olarak OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Vekili ve Resim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Engin Güney, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Erdem Oğuz ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Gülten Kurt katıldı.

    Panelde ilk olarak konuşmasını yapan Dr. Öğr. Üyesi Gülten Kurt, “Her dönem kendi sanat anlayışı ve olgusu içeriğinde değişirken içinde yaşadığı dönemin sanat ve estetik anlayışlarını değerlendirmenin en kolay yolu onları gerçekleştiren ve özümseyen bireylerin ve sanatçıların ele alınması yada çözümlenmesidir. Sanat var olduğu andan itibaren sürekli bir devinim içerisinde olmuş etki noktalarının kapsama alanı içerisinde de sosyal, politik, ekonomik ve düşünsel bir takım evreler yer almıştır. Sanat insanın diğer ilgi alanlarına göre çok daha karmaşık yapıda ve farklı alanların birikimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağlar boyunca Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Türk medeniyetinin farklı medeniyetlerle etkileşimi ve İslam’ın kabul edilmesiyle kültür ve sanat mirasını inanç ve dünya görüşü ile birleştirerek sanat alanlarına yansıtması en üst seviyeye ulaşmıştır” dedi.

    “Geleneksel Sanatın Günümüz Sanatına Etkileri”nin konuşulduğu panele, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı da izleyici olarak katıldı.

  • NEÜ’de günümüz hat sanatı ve problemleri konuşuldu

    Necmettin Erbakan Üniversitesinde (NEÜ) düzenlenen konferansta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Ali Rıza Özcan ‘Günümüz Hat Sanatı ve Problemleri’ konusunu ele aldı.

    NEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.

    Hat sanatının tarihi hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Ali Rıza Özcan, “Hat sanatına soyut sanatın zirvesi diyoruz çünkü tabiatta karşılığı yok bu hareketlerin. Son zamanlarda, hattatların ne yazacaklarına karar veremedikleri için ya da bu tür yazılar talep gördüğü için ‘kendine gel’, ‘Adem ol canımı ye’ gibi ibareler yazıldığına şahit oluyoruz ve üzülüyoruz. Hattat, eserlerinde verdiği mesajlara dikkat etmelidir. Sanatı biz başkaları için yapıyoruz. Sanat yaparken diğer insanlara mesaj veriyoruz. Bunun anlaşılabilir olması önemli ve bunun için gayret etmek gerekir. Sanatın temel kaidelerine uyarak biz istediğimiz denemeyi yapabiliriz diye düşünüyorum. Özümüzü kaybetmeyeceğiz ama öbür tarafta da hayal dünyamızı, iç alemimizi malzemenin tanıdığı imkanlarla sanat olarak işlemeye çalışacağız” dedi.

    Konya’yı Anadolu’nun bağrında çok önemli bir kültür sanat merkezi olarak gördüğünü de ifade eden Özcan katılımcılara, “İbret gözüyle kainata bakmalıyız, merak ve heyecan duygularımızı hiçbir zaman öldürmemeliyiz. Dikkat, bizim hocamız olursa ve her daim dikkatli olursak sırtımız yere gelmez” tavsiyelerinde bulundu.

    Program, soru-cevap bölümünün ardından hediye takdimi ile sona erdi.

  • ‘Günümüz Türkiye’sinde İslam ve Müslümanlık” paneli

    BİLSAM tarafından gerçekleştirilen ‘Günümüz Türkiye’sinde İslam ve Müslümanlık’ paneli yoğun ilgi gördü. Moderatörlüğünü TMSF Eski Başkanı Ahmet Ertürk’ün yaptığı panele Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul Eski Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Marmara Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Öztürk ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din İşleri Kurulundan Prof. Dr. Bünyamin Erol katıldı.

    BİLSAM konferans salonunda gerçekleşen panel yoğun ilgi görürken ilk olarak söz alan Marmara Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, 28 Şubat sürecinde bazı Müslümanların davranışlarının İslam’la ne kadar ters orantılı olduğunu gördüklerini söyledi. Böylesine bir sallantı döneminden geçtiklerini ifade eden Öztürk, “Ama su bulandığı zaman korkmamak lazım. Önce bulanır ve ardından dupduru hale gelir. Dolayısıyla şuanda bir Türbülans var, hakikaten var. Bu Türbülansın bazı sebepleri var. Ben İlahiyat Fakültesinde yaptığım çalışmalar süresince Müslümanlardan gördüğüm eziyeti başka kimseden görmedim. 28 Şubat’ta çektiğim ızdırabı sineye çektim ama bundan kıvanç duydum. Böyle olduğum için bana başkası vuruyor diye gocunmadım ama her Cuma hutbede Gıybetten, Su-i Zandan, Tecessüsten bahsedip onu dinleyip ondan sonra gâvura reva görülmeyecek muameleyi birbirimize reva görmenin en acılarını yaşayan biri olarak sadece farklı düşündüğüm için yargılandım” ifadelerine yer verdi.

    Marmara Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün konuşmalarının ardından sırasıyla Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İstanbul Eski Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din İşleri Kurulundan Prof. Dr. Bünyamin Erol konuyla ilgili düşünce ve görüşlerini ifade ettiler.

  • Maliye Bakanı Naci Ağbal: “Her günümüz 15 Temmuz ruhu gibi olsun inşallah”

    Ramazan Bayramı’nı memleketi Bayburt’ta geçiren Maliye Bakanı Naci Ağbal, Karasakal Mahalle Odasında düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı.

    Bakan Ağbal, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin temsilcileri ve halka bayramlaştı. Burada bir konuşma yapan Ağbal, Ramazan Bayramı’nın tüm İslam alemine huzur, bereket getirmesini temenni etti.

    Bakan Ağbal “Ramazan Bayramı’nın öncelikle şehrimize, milletimize, ülkemize ve tüm İslam alemine huzur, bereket getirmesini, musibetleri def etmesini birliğimize beraberliğimize, kardeşliğimize vesile olmasını, bunun bir miladı olmasını yüce Rabbim’den niyaz ediyorum. Bu ortamda oluşturduğumuz birlik, beraberlik ve kardeşlik havasının daim olmasını Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.

    Farklı farklı noktalarda memlekete hizmet etme yarışı içerisinde olduklarını belirten Bakan Ağbal, “Zor günlerde, zor durumlarda, 15 Temmuz’da sokaklara çıktığımızda hiçbir ayrı gayrımız yoktu. Her günümüz 15 Temmuz ruhu gibi olsun inşallah. Bu milletin 15 Temmuz’da köklerinden yeniden dirilen o kurtuluş ruhunu Rabbim daim eylesin. Hep beraber Bayburt’a hizmet etmeye çalışıyoruz gayret ediyoruz. Rabbim inşallah gayretlerimizi artırsın, bizleri utandırmasın” ifadelerini kaydetti.