Etiket: Gripten

  • Gripten Kurtulmak İçin Dinlenmek Şart

    Doç. Dr. Gülfem Ece Terek, gribe yakalanıldığında dinlenmenin şart olduğunu ifade ederek, “Kalabalık ortamlardan uzak durmalıyız. Bağışıklığımızı güçlendirmek için beslenmemize, uykumuza dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

    Bayraklı Belediyesi, İzmir Üniversitesi (İÜ) işbirliği ile gripten korunma yollarının anlatıldığı bir konferans düzenledi. Konferansta konuşmacı olarak katılan İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Gülfem Ece Terek, vatandaşların kalabalık ortamlardan uzak durması gerektiğini söyledi. Gribe yakalanıldığında dinlenmenin şart olduğunu ifade eden Dr. Terek, “Bu hastalıktan korunmak için kış döneminde kalabalık ortamlardan uzak durmalıyız. Bağışıklığımızı güçlendirmek için yediğimize, içtiğimize, uykumuza dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer kendimizi korumak istiyorsak belli mevsimsel geçişleri yaşamadan örneğin ekim-kasım aylarında aşılanabiliriz. Bu son derece önemli. Risk grubundaysak örneğin; 65 yaş üstü kalp, akciğer, böbrek hastalıklarımız, solunum sistemlerine ait problemlerimiz varsa yine aşılanmamız gerekiyor. Diyabetsek aşılanmamız mutlaka gerekiyor. Bunun yanı sıra altı aylıktan büyükse çocuk yaş grubundan da aşı yapmak mümkün. Ama 6 aydan küçükse örneğin gebeliğin ilk üç ayında ise bireyi aşılamak doğru değil. Bağışıklık sistemini güçlendiren ek gıdalarla bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıktan uzak durmaya çalışabiliriz” dedi.

    GRİBE YAKALANDIĞINDA NE YAPMAK GEREKİYOR?

    Gribe yakalananlara tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Gülfem Ece Terek, sözlerine şöyle devam etti:

    “Peki grip olduysak ne yapmalıyız? Örneğin ateşimiz 38-39 derecelere çıktı. Ciddi şekilde halsizlik ve yorgunluk hissettik. Bu durumda mümkünse evde istirahat etmemiz gerekiyor. Bu durumda aşırı bitkinlik ve yorgunluk neticesinde günlük aktivitemizi yerine getiremeyeceğiz. Sıcak şeyler içerek yatak istirahatiyle ortalama 7 ile 10 gün içerisinde iyileşiyoruz. Ama buna eklenen bağışıklık sistemini etkileyen bir faktör varsa diyabet, kronik kalp hastalığı, kronik şeker, akciğer hastalıkları gibi. Hele bir de buna nefes darlığı gibi bir de süreç ekleniyorsa, bunlara ek olarak bulantı ishal kusma tabloları da varsa vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekiyor.”

  • Muğla’da Gripten 3 Kişi Öldü

    Muğla’da önceki gün bir kişinin domuz gribinden ölmesinin ardından, Marmaris ilçesinde iki kişi daha gribe bağlı akciğer enfeksiyonu sonucu hayatını kaybetti.

    Muğla’da, yüksek ateş şikayetiyle tedaviye alınan ve H1N1 domuz gribi virüsü saptanan 55 yaşındaki Yaşar Köse’nin hayatını kaybetmesinin ardından, Marmaris’te de iki kişi hayatını kaybetti.

    Marmaris’te, 10 gün önce grip şikayetiyle özel bir hastaneye başvuran 65 yaşındaki Pakistanlı Gul Khatab, domuz gribi şüphesiyle tedaviye alındı.Yapılan tahlil sonucu hastada H2N3 virüsü saptandı. Yoğun bakıma alınan Khatab, 10 günlük tedaviye rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Yine Marmaris’te aynı şikayetle önceki gün 50 yaşındaki Sultan Şengül de hastaneye aynı şikayetle başvurdu. Gribin zatürreye çevirdiği tespit edilen Şengül, durumunun ağırlaşması üzerine Antalya Akdeniz Üniversitesi’ne sevk edildi. Ambulansla yola çıkan Şengül’ün durumu Fethiye yakınlarında daha da ağırlaştı. Fethiye Devlet Hastanesi’ne götürülen Şengül, doktorların çabasına rağmen hayatını kaybetti.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Özel Marmaris Hastanesi Başhekimi Ünsal Aybek, gripten hayatını kaybeden Pakistan uyruklu Gul Khatab’ın 10 gün önce hastaneye başvurduğunu, domuz gribi şüphesiyle gerekli tahlillerin bakanlığa gönderildiğini söyledi. Gelen sonucun H2N3 virüsü olduğu tespit edilerek hastanın tedavisine başlandığını kaydeden Aybek, ancak ağır akciğer enfeksiyonu nedeniyle Khatab’ın yoğun bakımda tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını belirtti. Sultan Şengül’ün ,ise gribe bağlı ağır zatürre şikayetiyle hastaneye başvurduğunu hatırlatan Aybek, hastayı vakit kaybetmeden Akdeniz Üniversitesi’ne sevk edildiğini ifade etti.

    Öte yandan, Marmaris İlçe Sağlık Müdürü Mehmet Töreyenler ,bugüne kadar ilçeden Sağlık Bakanlığı’na 4 kişinin tahlilinin gönderildiği ve domuz gribine rastlanmadığını açıkladı. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde mevsimsel gribe bağlı olarak çok sayıda kişinin grip şikayetiyle hastanelere başvurduğunu söyleyen Töreyenler, Kış mevsiminin kendini hissettirmesi ve dolayısıyla mevsimsel geçişlere bağlı olarak artan soğuk algınlığı hastalığının özellikle çocuklarda ciddi enfeksiyonlara neden olabildiğini belirtti. Töreyenler, Hastalıktan korunmanın en etkili yolunun hastalıklı kişilerle teması engellemek olduğuna vurgu yaptı.

  • Gripten Korunmak İçin Hijyene Dikkat Edilmeli

    Denizli Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uz. Dr. Ayşegül Kartal, kışın soğuk algınlığı, grip, zatürre, rotavirüs ishali gibi hastalıkların sık görüldüğünü belirterek hijyenin bu konuda önemli olduğunu söyledi.

    Kışın özellikle soğuk algınlığı ve grip vakalarında artış yaşandığını ve bu iki hastalığın halk arasında karıştırıldığını söyleyen Uz. Dr. Ayşegül Kartal soğuk algınlığının çeşitli virüsler tarafından hafif tesirli üst solunum yolu bulgu ve belirtileri ile seyreden ve dünyada en fazla görülen hastalık olduğunu söyledi. Kartal, “Virüsle karşılaştıktan 24-72 saat sonra boğaz ağrısı, öksürük, halsizlik meydana gelir. Burundan konuşma mevcuttur. Bulaştırıcılık en fazla bu dönemdedir. Ateş özellikle yeni doğan çocuklarda yüksek olabilir. Gözlerde yanma, kulaklarda basınç hissi vardır. Sürekli ve kıvamlı balgam üreten öksürük, nefes alırken ağrı, devamlı kulak ağrısı, şişmiş lenf bezleri, yutkunurken zorlanma görülür. 39 dereceyi geçen ateş de ise doktora başvurulmalıdır” dedi.

    Grip hastalığının ise yaşamı tehdit eden hastalıkların kapısını açtığını, alt ve üst solunum yollarını tutan tüm vücudu etkileyen son derece bulaşıcı bir enfeksiyon olduğunu aktaran Ayşegül Kartal, “Dünyanın her bölgesinde her yaşta görülebilen bu hastalık, hasta kişilerin öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında dışarı saçtıkları küçük damlacıklar yoluyla bulaşır. Damlacık yoluyla alınan virüs kısa bir sürede solunum yolundan tüm hücrelere yayılır. Üşüme, titreme ile yükselen ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı ve kas ağrıları oluşup göz hareketleri sırasında ağrı olması tipik belirtileridir” dedi.

    ‘HİJYENE DİKKAT EDİLMELİ’

    Soğuk algınlığı ve grip hastalığının önlenmesinde hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uz. Dr. Ayşegül Kartal şu uyarılarda bulundu: “Hastalıklar hasta kişilerin öksürük ve hapşırıklarıyla havaya saçılan damlacıkların havada asılı kalması ve hasta kişilerin salgılarıyla kirlenmiş eller ve eşyalarla direkt bulaşır. Çünkü bu mikroplar günlerce canlı kalabilir. Bu yüzden özellikle el yıkama çok önemlidir. Ayrıca virüs bulaşmış ellerle temas etmek, öpüşmek, hasta ve taşıyıcı kişilerin tuttuğu telefon ahizesi, kapı kolu, havlu gibi eşyalar da hastalığı bulaştırabilir. Özellikle ev, okul, kreş, iş yeri, toplu taşıma araçları gibi mekânlarda virüs kolayca görülebilir. Kişinin direnci yüksek ise hafif bir ateş ve kuru öksürükle hastalıklar geçirilebilir. Hastalığın gelişmesinde en önemli risk faktörleri kalabalık ortam olduğu için salgın durumlarında bu tür yerlerde çocuklar ve bağışıklığı zayıf olan kişiler bulundurulmamalıdır.’’

  • Uzmanlar Gripten Korunmanın Yollarını Anlattı

    Harran Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Başkanı Doç. Dr. Hasan Karsen, son günlerde halkı tedirgin eden grip salgınının dünya eksenli bir salgın olduğunu söyleyerek, “Kimsenin tedirgin olmasına gerek yok” dedi.

    Son zamanlarda artan grip vakalarının daha önce de yaşandığını kaydeden Doç. Dr. Hasan Karsen, bu olayın fazla abartılmaması gerektiğini, bu gribin sadece ülkemizde değil tüm dünyada var olduğunu söyledi. Doç. Dr. Karsen, “Domuz gribi bizim ülkemizin temel hastalığı değil. Çünkü domuz kaynaklıdır, bizim ülkemizde de domuz yetiştiriciliği yoktur. Dünyanın globalleşmesi enfeksiyonun ve gribin de globalleşmesine neden oluyor. İnsanlar ülkeden ülkeye seyahat ettiklerinden hızlı bir sirkülasyon olduğu için haliyle bir yerde çıkan grip diğer yerlere de sıçrayabiliyor. Bu olay 2009’da böyle oldu ve tüm ülkelere yayıldı. Genelde nisan ayına kadar görülen bu hastalık sadece ülkemizde olan bir grip değil, dünya endeksli bir griptir” dedi.

    SOLUNUM YOLUYLA YAYILIYOR

    Virüsün solunum yoluyla yayıldığını dile getiren Doç. Dr. Hasan Karsen, “Grip virüsü daha çok solunum yoluyla yayılıyor. Virüs tükürük parçalarıyla da yayılabildiğinden aksırırken tek kullanımlık mendiller kullanıp, çöpe atmalarını vatandaşlara öneriyoruz. Ayrıca düzenli beslenmek ve kışın başta limon, portakal, greyfurt olmak üzere turunçgilleri daha fazla tüketmek gerekir. Tuzlu suyu ağzımızda gargara yapıp burnu tuzlu suyla yıkayarak orada oluşabilecek mikropları bir nebze önleyebiliriz” şeklinde konuştu.

    “VATANDAŞ GRİP AŞISI YAPTIRSIN”

    Domuz gribinden korunmanın bir yolu olan ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yarayan grip aşısının yapılmasını tavsiye eden Karsen, “Grip olup olmadığına bakmadan her vatandaşın grip aşısı yapması gerekir. Aşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalığa yakalanma riskini azaltır” diye konuştu.

    Herhangi bir grip hastalığına yakalanılması durumunda mutlaka doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Karsen, “Bu konuda hastanelerimizde ve doktorlarımızın elinde yeterince malzeme var. Zaten Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı’ndan almış olduğu ilacı bize ücretsiz veriyor. Şu anda Harran Tıp Fakültesi Hastanemizde yatan veya taburcu olan hastalarımıza da bu ilaçlardan verdik. İlaç sıkıntımız yok. Hastanemizde bir kliniğimizi sadece grip hastalarını yatırmak için ayırdık ki diğer vatandaşlarımıza bulaşmasın, vatandaşlarımızın içi rahat olsun. Kaybettiğimiz bir hastamız yok, tedavilerimiz devam ediyor” dedi.

    Karsen son olarak, “Temelde domuzlarda görülen bir grip türüdür, fakat insanlarda da görülebiliyor. Bu virüs hem domuzların hem de insanların grip olmasına sebebiyet veriyor. Kaynak domuz olduğu için haliyle bu grip türüne domuz gribi denmektedir” diye konuştu.

  • İyi Beslenerek Gripten Nasıl Korunuruz?

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Tıp Fakültesi Hastaneleri Beslenme Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Kürşat Gündoğan, kış aylarında özellikle vücut savunması zayıf kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocuklar ile kanser hastalığı nedeniyle savunma sistemi baskılanmış kişilerde ciddi sıkıntılara yol açan gribal enfeksiyonlardan doğal ve düzenli beslenmeyle korunulabileceğini belirtti.

    Hasta beslenmesi üzerine yurtdışında eğitim alan ve bu konuda bilimsel çalışmalarda bulunan Doç. Dr. Gündoğan, yaptığı açıklamada, öncelikle gribal enfeksiyonlarla ilgili bilgiler verdi ve ardından gribal enfeksiyonlardan iyi beslenmeyle korunma yöntemlerini anlattı.

    Doç. Dr. Gündoğan, “Son günlerde gribal enfeksiyon görülme sıklığı giderek artmaktadır. Mevsim şartları, kronik hastalıkların mevcudiyeti, yetersiz ve dengesiz beslenme gribal enfeksiyon görülme sıklığındaki artışların en sık nedenidir. Gribal enfeksiyon insanlar arasında özellikle solunum yolu ile bulaşır. Salgınlar şeklinde görülür ve İnfluenza isimli bir virüs neden olur. Halk arasında domuz gribi olarak bilinen gribe ise İnfluenza A virüsünün bir alt türü (H1N1) neden olmaktadır. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, eklem ağrısı, öksürük gibi bulguları mevcuttur. Gribal enfeksiyon; şeker, yüksek tansiyon, romatizmal hastalıklar, kronik bronşit, astım, kalp yetmezliği, karaciğer, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar, yaşlı hastalar, gebeler ve kanser gibi savunma sistemi baskılanmış kişileri daha fazla etkilemektedir. Herhangi bir hastalığı olmayan insanlarda gribe yakalanabilir. Fakat yukardaki hastalıklara sahip kişiler gribe karşı daha hassastırlar. Bu kişilerde solunum yetmezliğine bağlı olarak ölüme götürecek kadar ağır sonuçlar oluşturmaktadır. Son günlerde gribal enfeksiyona bağlı olarak hastaneye yatış miktarında ciddi bir artış söz konusudur. Şu anda hastanelerin tüm servis ve yoğun bakım ünitelerinde ciddi miktarda gribal enfeksiyonlara bağlı yatışlar mevcuttur” dedi.

    Salgın şeklinde görülen, ölümlere yol açan gribal enfeksiyonlara karşı vücut savunmamızı güçlendirmemiz açısından beslenmenin çok önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gündoğan, beslenmeye dikkatin yanında risk altındaki kişilerin salgın dönemlerinde diğer önlemleri de ihmal etmemesi gerektiğini söyledi.

    Doç. Dr. Gündoğan, beslenmede dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle özetledi:

    “Grip enfeksiyonu esnasında görülen ateşin her bir derece yükselmesi vücuttan yüzde 10 oranında sıvı ve enerji kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle kronik hastalığı olan hastalarda ciddi sıvı kayıpları olmakta, enerji ihtiyacı artmaktadır. Öncelikle bol sıvı alınmalıdır. Vücudu yoracak aşırı yağlı ve hamurlu gıdalardan uzak durulmalıdır. Kronik hastalıklarda, hastalığın tipi, süresi ve kullandığı ilaçlara bağlı olarak ciddi şekilde mineral ve vitamin depoları azalmaktadır. Enfeksiyon esnasında hastaların gıda ihtiyacı artmakta, mevcut olan depoları hızlıca tüketmektedir. Bu nedenle bu hastaların daha fazla vitamin ve mineral desteğine ihtiyaç vardır. Savunma sistemini güçlendiren, B vitamini ve mineraller açısından zengin olan: süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir gibi), sebze yemekleri bolca tüketilmeli. Mevsim meyveleri olan portakal, limon, mandalina, elma, kivi, nar gibi meyveler günlük yenmelidir. Bilinmeli ki bu meyveler antioksidan özelliğe sahiptir ve vücudun savunma sitemini güçlendiren A,C ve E vitamini içermektedirler. Bize sorulan en sık sorulardan birisi doğal bitki çaylarının gribe karşı korunma da etkin olup olmadığıdır? Elbette doğal bitki çaylarından özellikle zencefil (zingiber officinale), zerdeçal (curcumin), kekik (Origanum majorana), kuşburnu (Rosa canina), ada çayı (salvia) gibi içecekler savunma sistemini güçlendirerek gribe karşı vücudumuzu korumaktadır. Doğal beslenelim, gripten korunalım.”