Etiket: Gözden

  • OMÜ’de ‘Sağlık Turizmi ve Sağlıkta Kalite Standardı’ gözden geçirildi

    OMÜ’de ‘Sağlık Turizmi ve Sağlıkta Kalite Standardı’ gözden geçirildi

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) Samsun’un sağlık turizmi potansiyeli ve bu potansiyelin etkili ve verimli kullanılmasına yönelik atılacak adımlar, sağlık ekosistemi, kentte sağlık sektöründe kalite standardının yükseltilmesi ve iyileşmeye açık alanlar yapılan istişare toplantısıyla yakın plana alındı.

    Rektörlük Senato Salonu’nda düzenlenen ve Samsun’daki sağlık sektöründe kamuda ve özelde hizmet veren kurum ve kuruluş yetkililerinin buluştuğu ‘Sağlık Turizmi ve Sağlıkta Kalite Standardı’ adlı istişare toplantısı, Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal öncülüğünde gerçekleştirildi.

    Toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Sancak, zamanda Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Samsun Sağlık Turizmi Derneği Başkanı olan Prof. Dr. Fatih Özkan, Yeşilyurt Demir Çelik Meslek Yüksekokulu (MYO) Müdürü Doç. Dr. Kemal Yıldızlı, OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Prof. Dr. Türker Yardan’ın yanı sıra Samsun İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Adnan İpekdal, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Orta Doğu Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Yılmaz Uzunlar, Medikal Sanayi İnovasyon Kümesi Derneği (MEDİKÜM) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, Medikal Sanayi İnovasyon Kümesi Derneği (MEDİKÜM) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Aydemir ve Samsun Medikal Park Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa Şen, MEDİKÜM Yönetim Kurulu üyesi Turan Özfırat da katılarak görüşlerini paylaştı.

    Rektör Ünal: “İhtiyaçlarını tespit edenler bu yarışı kazanacak”

    Toplantının amacına dair bilgiler veren Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, üniversite olarak sağlık alanındaki hizmet kalite ve politikasına odaklandıklarını, bu doğrultuda öncelikler ve stratejiler belirlediklerini vurgulayarak, “Sizlerin öneri ve bakış açılarınız; kendi hizmet kalitemiz, yanı sıra da ortak akıl ve politikalar geliştirilmesi açısından son derece önemli. Bu durumu sadece Üniversite yahut Tıp Fakültesi için düşünmemek gerekiyor zira kentimiz özelinde bu sektördeki yeniden bir dizaynı ve hizmet politikasını dikkate aldığımızda nasıl bir yol haritası çıkarılmalı, nereden başlamalı ve neler yapılmalı gibi sorularla yol almak gerekiyor. OMÜ olarak öncelikle kendi ödevimizi çıkarmak ve ortak akılla geleceğin gereksinimlerine önceden hazırlanmak niyetindeyiz. Bu sebeple sizlerin bu husustaki ‘bilgi notu’ büyük bir değer taşıyor. Dünyadaki değişimi göz önüne alırsak geleceğin ihtiyaçlarını tespit edenler bu yarışı kazanacak” dedi.

    “AR-GE olmazsa eğitim geri kalacak”

    Temel önceliklerinin eğitim olduğunu ve bu sürecin ancak araştırma geliştirme (AR-GE) çalışmalarıyla sürdürülebilirse anlamlı hâle gelebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Ünal, sağlık alanındaki hedeflerini “AR-GE olmazsa eğitim geri kalacaktır, bilgiyi güncelleyebilecek tek şey AR-GE’dir ve bunu bir döngü olarak görüyoruz. Burada ikinci ayak ise hizmet üretimi ve kalitesi, dolayısıyla bu unsurlara eğilmemiz gerekiyor. Toplantımızın temel konusu; sağlık turizmine zemin oluşturabilecek altyapının iyileştirilmesi. Sağlık turizmini de bu iyileştirmelerin bir sonucu olarak görmeliyiz. O yüzden sağlık turizmine giden süreçleri ve yolu konuşmak, tartışmak ufkumuzu açacaktır. Samsun’un sağlık alanındaki jeopolitik pozisyonu itibarıyla sağlık sektöründe faaliyet gösteren aktörlerin iş birliği, birbirlerinin sahip oldukları imkânları bilmeleri ve fırsata çevirmeleri kentimize değer katacaktır. Çünkü sağlık turizmini tek başına yürütmek mümkün değil. Bu amaçla değişen dünyada iyi bir yerde konuşlanabilmek için neler yapmamız gerekiyor? İşte bizler de bu imkânları birlikte kullanabilmenin yolunu açmak istiyoruz” sözleriyle dile getirdi.

    “Hedef gruplarına Samsun iyi anlatılıp tanıtılmalı”

    Öneri, görüş ve değerlendirmelerin sunulduğu toplantıda ilk olarak söz alan Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Samsun Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatih Özkan, sağlık turizmi kapsamındaki medikal turizm ile ilgili Samsun’un fiziki altyapısının uygun olduğunu ve bunu daha da geliştirmenin yollarını aramak gerektiğini söyledi. Dünyada sağlık turizminde Türkiye’nin yüzde 1 civarında düşük bir paya sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, devletin; 11. Kalkınma Planı ile 2019 – 2023 Stratejik Plan dâhilinde bu payı 20 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini belirterek sağlık turizmindeki hedef grupları için Samsun’un iyi anlatılıp tanıtılmasının gerekli olduğuna işaret etti.

    “Havza Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Türkiye’de örnek durumda”

    Toplantıda görüşlerini aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Sancak, Tıp Fakültesi olarak çok iyi doktorlara sahip olduklarını, hastane hizmetleri ve çevresel etkenlerin de revize edilmesiyle sağlık turizminde Tıp Fakültesi’nin önemli bir pozisyona geçeceğini kaydetti.

    Sağlık turizminin bir diğer alanı olan termal turizmde Tıp Fakültesi’ne bağlı Havza Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin Türkiye’de örnek konumda olduğuna dikkat çeken Rektör Yardımcısı Sancak, ayrıca Tıp Fakültesi’nin, hizmetlerin az maliyetli olmasıyla da önemli artıya sahip olduğunu sözlerine ekledi.

    “Koordine hareket edilirse bir sıçrama yapacağız”

    Ardından değerlendirmelerini paylaşan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Orta Doğu Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Yılmaz Uzunlar, Samsun için sağlık turizminin çok büyük potansiyel barındırdığını ancak kentte bu alanda faaliyet gösteren dernekler arasında iletişim kopukluğunun bulunduğunu söyledi. Başkan Uzunlar, koordine olarak hareket edilmesi hâlinde bu sorunun çözüleceğini ve bir sıçrama yapacaklarına vurgu yaptı.

    “Dünya pazarındaki rakipler iyi izlenmeli”

    Bir diğer konuşmacı Medikal Sanayi İnovasyon Kümesi Derneği (MEDİKÜM) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, sağlık turizminde dünya pazarındaki rakiplerin iyi izlenmesi ve hangi yollara başvurduklarının bilinmesi gerektiğine değinerek tanıtım, dil bilen sektör çalışanı, ihtiyaç analizi gibi başlıklarla düşüncelerini paylaştı.

    “İletişim ve koordinasyonu istikrarlı bir ivmeyle devam ettirirsek güzel sonuçlar alacağız”

    Katılımcılardan Samsun Medical Park Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa Şen, sağlık turizminde OMÜ’nün desteğinin belirleyici olduğunun altını çizerken şu değerlendirmede bulundu: “Rektör Hocamızın bu işe gönül vermesi, çok önemli bir gelişme. Dolayısıyla bu koordinasyon ve iletişimi istikrarlı bir ivmeyle devam ettirebilirsek inanıyorum ki şehrimiz adına güzel sonuçlar alacağız. Nitekim bu yöndeki altyapımız çok müsait. Sağlık turizmi kapsamında gelen hastaların ne istediğini bilmek, büyük önem arz ediyor. Bu hastaları memnun ederek ülkelerine gönderirsek bunun Samsun’a olumlu yansımalarını zamanla görmüş oluruz. Yani en iyi reklam, hastanın kendisinin yaptığı reklamdır, bunu başarmamız lazım. Medikal Park olarak sağlık turizminin her kademesinde bulunmaya çok istekli olduğumuzu söylemek isterim.”

    Sağlık turizminde uluslararası öğrenci vurgusu

    OMÜ’lü uluslararası öğrencilerin, hasta-doktor iletişiminde görev alabileceği yönünde tavsiyede bulunan MEDİKÜM Yönetim Kurulu üyesi Turan Özfırat ise bu öğrencilerin aynı zamanda ülkelerine döndüklerinde Türkiye’deki sağlık turizminin de elçileri olacağını belirterek konuşmasında OMÜ’nün bu potansiyelini değerlendirmesi gerektiğine odaklandı.

    Toplantıda yer alan Yeşilyurt Demir Çelik Meslek Yüksekokulu (MYO) Müdürü Doç. Dr. Kemal Yıldızlı, sağlık turizminin teknik noktaları olan tıbbi cihaz üretimi ve sertifikasyonu vb. hususlardan bahsederek, bu noktada takımlar kurup birlikte hareket etmenin önemine atıfta bulundu.

    Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan İpekdal, sağlık sektöründe markalaşmada tanıtımın önemi ve rolü üzerinde durdu.

    Son olarak sağlık turizmi özelinde Tıp Fakültesi’nin yürüttüğü çalışmaları ve belirlediği hedefleri aktaran Başhekim Prof. Dr. Türker Yardan ise, “Ne zaman ki Tıp Fakültesi hastaları artık havaalanına inip servislerle Fakülteye ulaşabiliyorsa kendimizi hedefimize ulaşmış sayacağız. Zaten bu yönde de adımlarımız var. Ayrıca sağlıkta kalite standartlarında istediğimiz puana ulaşabilmek için de çaba gösteriyoruz, bu doğrultuda fakültemize yönelik değerlendirme süreci devam ediyor. Sonrasındaki amacımız ise fakülte olarak ‘sağlık turizmi belgesi’ne sahip olmak ve otelcilik başta olmak üzere farklı noktalarda ilerleme sağlamak. Yani ‘Artık Tıp Fakültesi de sağlık turizminde var’ mesajını vermek. Zira birçok branşta çok ciddi bir potansiyele sahibiz hatta bu konuda iddialıyız. Belki de Samsun’da bu konuda en önemli merkezlerden biri konumundayız” ifadelerine yer verdi.

    Buluşma sonunda Rektör Ünal, bundan sonraki toplantıları tematik hâle getirme kararlılığında olduklarını bildirerek sözlerini “Umuyorum, Samsun sağlık alanında kendi gücünün ve imkânlarının farkına varmış ve bu imkânları üzerinden de istikbal devşiren bir iradeye sahip olur” şeklinde tamamladı.

  • TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Kapitalizmin kendini gözden geçirmesi lazım”

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Kapitalizmin kendini gözden geçirmesi lazım”

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Kapitalizmin kendini sorgulaması, yeniden yazılması lazım. Yüzde 1’in mutluluğu, yüzde 99’unun mutsuzluğu üzerine kesinlikle oturamaz. Daha adil sistemi bir sisteme ihtiyacı var dünyanın. Kapitalizmin kendini gözden geçirmesi lazım” dedi.

    TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından İzmir’de bir otelde düzenlenen 77. Ege Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye ilk defa ekonomik politikalar üzerinde bir kuruluşun da emeği olduğunu söyleyerek, “Bu anlamda Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) halen tek başına. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı bu. Bugün Washington’da en az bin 200 tane düşünce kuruluşu var” diye konuştu. Markalaşmanın önemine vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “Şehirlerde de markalaşma önemli ancak ülkenin marka olması lazım. Ülke marka olduğu zaman her yaptığını hizmetin değeri artıyor” şeklinde konuştu. Girişimciliğin önemini aktaran Hisarcıklıoğlu, bir ülkede ne kadar girişimci varsa ülkenin o kadar zengin olduğunu dile getirerek, “Japonya’nın yüzde 5’i girişimci. Türkiye’nin yüzde ise yüzde 2. Gidecek çok yolumuz var. Ne kadar çok girişimciyi artırırsak o kadar az işsizlik demek. Her bir girişimci 10 kişi istihdam ediyor” diye konuştu.

    Dünyanın birbirine yaklaşık 270 milyar dolar borcu olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Dünya için ikinci büyük mesele gelir eşitsizliği. En üst serveti olanların, ki bunlar yüzde 1’i oluşturuyor, serveti artıyor. Dünya nüfusunun yüzde 99’u ise aşağı doğru gidiyor. Dünyanın geleceği açısından büyük risk. Popülizm, ırkçılık, ufak meselelerin öne çıkmasının altında bunlar var. Yüzde 1 çok memnun. Yüzde 99 gittikçe fakirleşiyor. Kapitalizmin kendini sorgulaması, yeniden yazılması lazım. Yüzde 1’in mutluluğu, yüzde 99’unun mutsuzluğu üzerine kesinlikle oturamaz. Daha adil sistemi bir sisteme ihtiyacı var dünyanın. Kapitalizmin kendini gözden geçirmesi lazım.”

    “Yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatına dayalı bir ekonomik modele ihtiyaç vardır”

    İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ise Türkiye’nin genç nüfusunun yıllardır dikkati çeken bir potansiyel olduğunu söyleyerek, Ege’nin de sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı etkileyecek bir gücünün olduğunu dile getirdi.

    EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan da Türkiye’nin 2018’de yaşadığı kur kırılmalarının ve kurdaki ani artışların ardından 2019’da yerini dengeleme sürecine bıraktığını belirtti. Sürdürülebilir büyüme ve ekonomik kalkınmanın sağlanması, faiz indirimlerinin yanı sıra üretime ve ihracata dayalı ekonomiye geçilebilmesi için yapısal ve ekonomik reformların üzerinde durulması gerektiğine işaret eden Aslan, şunları kaydetti: “Kalkınma odaklı ve refahın toplumun geneline yayılmasını sağlayacak büyümenin sağlanması ve hem sosyal hem de ekonomik olarak en önemli sorunlarımızdan biri olan yüksek işsizlik oranının düşürülmesi için üretim yatırımlarının artışı sağlamalı, özellikle de katma değeri yüksek mal ve hizmet yatırımlarına yönelmek gereklidir. Tüketime dayalı değil, teknoloji ve dijital dönüşüme dayanan, marka değeri olan, yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatına dayalı bir ekonomik modele ihtiyaç vardır.”

  • Süt üreticisi, süt fiyatlarının tekrar gözden geçirilmesini istiyor

    Manyas Süt Üreticileri Birliği Başkanı Fevzi Karakaş, Ulusal Süt Konseyini eleştirdi.

    Manyas Süt Üreticileri Birliği Başkanı Fevzi Karakaş, en son geçen Ağustos ayında Ulusal Süt Konseyi tarafından üreticinin ürettiği sütün referans ücretinin 1 lira 70 kuruş olduğunu ve devlet desteğinin de 10 kuruştan 15 kuruşa çıkarıldığını ama yem fiyatlarının artması nedeniyle zarara uğradıklarını açıkladı. Karakaş, “USK’nın süt fiyatlarını yükseltmesini bekliyoruz” dedi.

    Manyas Süt Üreticileri Birliği Başkanı Fevzi Karakaş, yaptığı açıklamada şunları söyledi. “En son geçen Ağustos ayında toplanan Ulusal Süt Konseyi tarafından bir litre sütün referans fiyatı 1 lira 70 kuruş olarak açıklanmış, artı masraflar, soğutma bedeli olmak üzere ancak sonrasında sanayicinin baskısı ve yaşanan sonuçlar üzerine sütün fiyatı 1,70 TL olarak kaldı. Devlet üreticiye 10 kuruş devlet desteği veriyordu. Bu destek üreticiye ödenmiyor. Bu destek ne zaman ödenecek, üreticinin cebine ne zaman girecek. Yem fiyatlarına bu süre içinde çuval başı 3 lira zam yapıldı. Ulusal Süt Konseyinin verdiği 1 lira 70 kuruşun üzerine bakanımız 15 kuruş daha verdi. Fakat bu destek süt üreticisine yansıtılmadı. Ulusal Süt Konseyinin tekrar toplanarak Ağustos ayında verdiği fiyatın ayıbını kapatarak insanların bu kış kıyamette ki insanların acil ihtiyaçlarını karşılayabilecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek, cebine anlık olarak girebilecek bir ücret belirlemesini bekliyoruz. Biz süt üreticileri 1 kilo sütün ücreti ile 1 kilo 300 gram yem almayı istiyoruz. Ama geldiğimiz bu noktada mümkün görülmüyor. Biz süt üretimi yapmak istiyoruz ama ürettiğimiz sütten de para kazanmak istiyoruz.”

  • Osmanlı’nın zirve yapısı, sis nedeniyle gözden kayboldu

    Edirne’de, etkili olan sis nedeniyle görüş mesafesi 60 metreye kadar düştü. Mimar Sinan’ın ’Ustalık eserim’ dediği tarihi Selimiye Camii de gözden kayboldu.

    Kentin belirli noktalarında önlem alan polis ekipleri, sisli havada sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. Görüş mesafesinin yer yer 60 metreye kadar düştüğü kentin yüksek kesimlerinde etkisini artıran sis nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan tarihi Selimiye Camii de gözden kayboldu.

    Şehrin her yerinden görülebilen kentin simge eseri Selimiye Camii de sisin içerisinde seyri muhteşem görüntüler oluşturdu. Sis, pek çok tarihî yapıya da seyirlik güzellik kattı. Edirne’de bazı bölgelerinde görüş mesafesinin azalması, ulaşımı olumsuz etkiledi. Sürücüler, trafikte ilerlemekte güçlük çekti.

    Hava sıcaklığının 2 derece ölçüldüğü kentte sisin, öğle saatlerine kadar etkili olması bekleniyor.

  • Fiyat farkı azaldı, dizel araçlar gözden düştü

    Geçtiğimiz gün benzinin litre fiyatında yapılan 19 kuruşluk indirimle benzin ile motorin arasındaki fiyat makası daraldı. Bu neticeyle benzin ile dizel araç tercihleri gündeme geldi. Benzinli araçlar, hem karbon salınımının daha az oluşu hem de bakım maliyetinin düşüklüğü sebebiyle yakıtta fiyat avantajını da kaybeden dizel araçlara göre daha cazip hale geldi.

    Akaryakıt fiyatları Türkiye’nin gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Son yapılan 19 kuruşluk indirimle benzinin litre fiyatı ile motorinin litre fiyatındaki fark 5 kuruşa kadar indi. Bazı ilçelerde ise bu iki yakıtın fiyatı aynı seviyelerde bulunuyor.

    Türkiye Gazetesi Otomotiv Editörü Ali Çelik, yaşanan bu süreci değerlendirdi. Çelik, yakıt fiyatlarında farkın azalmasıyla ‘Dizel mi, Benzinli mi ?’ sorusunun içinden çıkılmaz bir hal aldığını kaydetti. Çelik, benzinli araçların bakım maliyetlerinin ve çevreye verdiği zararlı etkilerin dizele göre daha az olmasından ötürü tercih edilebilirliğini artırdığını aktardı.

    Bazı yerlerde fiyat farkı kalmadı

    Ali Çelik, “Son yapılan indirim beraber mazot ile benzin fiyatları arasında neredeyse bir fark kalmadı. Hatta bazı istasyonlarda dikkat ediyorum benzin ile dizelin fiyatları birebir aynı ama mevcut durumda 5 kuruşluk fark var. Aradaki bu küçük fark artık ‘Dizel mi? Benzinli mi?’ sorusunu içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Daha önce dizelin yakıt ekonomisinden dolayı tercih edildiğini hepimiz biliyoruz. Fakat şu anda yakıt değerleri benzin ile hemen hemen aynı oranlara geldi. İstanbul gibi yoğun trafik olan bir şehirde yakıt ortalaması nasıl kullanırsanız kullanın 5 ila 5,5 litreler arasına sıkışıyor. Dolayısıyla yakıt fiyatları birebir örtüştü diyebilirim” dedi.

    Dizel ve benzinli araç seçiminde karar verirken artık aracın bakımı ve yürütme maliyetlerinin dikkate alınacağını vurgulayan Çelik, “Dizel araçların popülaritesi Avrupa’daki yasaklarla düşmeye başladı. Çevre kirliliğinden dolayı bazı belediyeler dizel araçları şehrin içine sokmama kararı aldı. Bununla ilgili ciddi yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Hem şehir içindeki trafiği rahatlatmak hem de hava kirliliğini dengelemek adına böyle bir çözüme gidildi. Bu dizel araçlardaki tercihi biraz düşürmeye başladı, bunu pazar payı olarak ülke ülke değerlendirirsek ciddi bir düşüş var” ifadelerini kullandı.

    Çelik, Türkiye’de benzinli araçlar daha çok revaçta olmaya başladığını söyleyerek “Önceden yakıt ekonomisinden dolayı tercih ediliyordu ama arada bir fark kalmadığı için benzinli araçlar daha gürültüsüz, daha performanslı ve bakım maliyetleri daha düşük olduğu için çokça tercih edilmeye başladı” ifadelerini kullandı.

    Benzinli ve elektrikli araçlara uyum süreci nasıl olur?

    Ali çelik, benzinli ve elektrikli araçlara geçiş ile ilgili şunları dile getirdi: “Dizellerin hemen bir anda ortadan kalkması mümkün değil. Elektrikli ve hibrit araçları günümüzde daha fazla görmeye başladık. Bana göre dizel araçlar az 15 yıl daha kullanılır. Avrupa’da 2020 yılında yeni regülasyonlar uygulanmaya başlayacak. Halen dizel araç üreticileri 2020 regülasyonlarını karşılayan motorlar üretmeye devam ediyorlar. Süreci birlikte izleyip göreceğiz.

    Benzinli ve elektrikli araçlara geçişte yarar noktasında ilk akla gelen; çevre kirliliğini azaltması ve doğaya olan faydasıdır. Dizel araçların karbon salınımı benzinli araçlara göre biraz daha fazla. Elektrikli ve hibrit araçlarda karbon salınımı hibritte daha düşük, elektriklilerde zaten yok. Benim aklıma ilk gelen faydalar çevre sağlığı ve oksijen kalitesi geliyor. Benzinli, araçlar kesinlikle dizel araçlara göre daha mantıklı bir seçim olarak geliyor.”

    Güncel benzin ve motorin fiyatları

    Bazı akaryakıt firmalarından alınan rakamlara göre benzinin litresi İstanbul’da ortalama 6,39 liradan, Ankara’da 6,50 liradan ve İzmir’de ise 6,49 liradan depoya dolduruluyor. Motorin ise İstanbul’da ortalama 6,35 liradan, Ankara’da 6,45 ve İzmir’de de 6,34 liradan satılıyor.

    Dağıtım firmalarının belirlediği fiyatlar rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük değişiklikler gösteriyor.