Etiket: Görüşmeyi

  • Kayıp Gülistan ile ilgili aile, mahkeme çıkışı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmeyi anlattı

    Kayıp Gülistan ile ilgili aile, mahkeme çıkışı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmeyi anlattı

    Tunceli’de kayıp olan Gülistan Doku ile bağlantılı olan ve dosyada şüpheli olarak yer alan Z.A.’nın polislikten ihraç edilen üvey babasının yargılandığı dava sonrası aile, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerini anlatarak, umutlarının arttığını dile getirdi.

    Tunceli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kayıp Gülistan’ın eski erkek arkadaşı Z.A.’nın üvey babası E.Y. hakkında gizli kalması gereken kişisel bilgileri sosyal medyadan ifşa ettiği gerekçesiyle açılan davanın duruşması görüldü. Duruşmaya, meslekten ihraç edilen E.Y. katılmazken, kayıp üniversite öğrencisi Gülistan’ın babası Halit, Ablası Aygül ve Avukatı Ali Çimen katıldı. Duruşma şüpheli E.Y.’nin talimatla ifadesinin alınmasına karar verilerek Nisan ayına erteledi.

    Duruşma çıkışı gazetecilere açıklama yapan Doku Ailesi’nin Avukatı Ali Çimen, “Müvekkil Gülistan Doku’dan 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyordu. Buna ilişkin Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma vardı. Bu soruşturma dosyasının failleri Twitter üzerinden Gülistan Doku’nun intihara meyilli olduğunu göstermek için bazı evraklar paylaştı. Bu evraklar şimdiye kadar soruşturma dosyamızın içinde yoktu. Bu evrakı kamu görevlisi sıfatıyla ele geçirmişti. Buna ilişkin bir yargılama yapıldı. Diğer yandan yine Aygül Doku’ya yönelik Aygül Doku’nun kardeşinin dosyasını takip etmesinden rahatsız olan şüpheliler, Aygül Doku’yu sık sık tehdit ettiler. Yine soruşturma dosyasının insan öldürme şeklinde düşünülmemesi için Gülistan Doku’ya intihara meyilli olarak göstermişti. Buna ilişkin bir yargılama yapıldı. Kendisi duruşmaya katılmadı” dedi.

    Avukat Çimen, ailenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde de etkili bir süreç yürütüleceği yönünde söz aldığını söyledi.

    Abla Aygül Doku: “Ailem cumhurbaşkanı ile görüşmeden umutlu”

    Ailesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesine değinen kayıp üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun ablası Aygül Doku, “Sayın cumhurbaşkanımızla ailem görüşmeden çok mutlu, umutlu kalmış. Ailemin umutları büyük. Bu güne kadar birçok yetkiliyle görüştük. Ailemin bu sefer farklı şekilde umutlu olduğunu görüyorum. Cumhurbaşkanımız bize kızımızı bulacak. Bize bu günleri yaşatanlar yargı önünde hesap verecekler diyorlar. Ben de telefonla görüştüğümde her yıl şu cümleyi kuruyordum beynimde. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Gülistan bulunacak desin kesin bulunacaktır. Devletin tüm imkanları ellerinde. Sayın cumhurbaşkanımıza aynısını söyledim. Gülistan Doku bulunsun dediğinde bulunacak. O cümleyi kurduktan sonra umudumu yitirmedim, bütün aramalar devam edecek. Elimden ne varsa sonuna kadar götüreceğim. Biz de bu cümleye inanıyor ve güveniyoruz” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın intihar ettiği iddia edilen köprü üzerindeki fotoğrafa da uzun uzun baktığını belirten Doku, “O çok önemli bir detaydı. Şu ana kadar hiçbir yetkili bize bunu demedi. Annem o fotoğrafı gösterdiğinde bu Gülistan’a benzemiyor dedi. Bu şu demek oluyor. Gülistan aslında o köprüye gitmedi. Bir cinayete kurban gitti. Yaşasa bir yerden çıkacaktı. İntihar değil bu kız Gülistan’a benzemiyor dediği anda o da artık aile gibi düşünüyor. Bu da bizi umutlandırıyor” ifadelerini kullandı.

    Baba Halit Doku ise Cumhurbaşkanı ile görüşmelerinde kızının bulunacağı yönünde umutlarının arttığını söyledi.

    Davanın geçmişi

    Gülistan Doku’nun kaybolması dosyasında şüpheli sıfatıyla yer alan Gülistan’ın eski erkek arkadaşı Z.A.’nın polis olan üvey babası E.Y hakkında abla Aygül Doku ile ilgili gizli kalması gereken kişisel bilgileri sosyal medyadan ifşa ettiği gerekçesiyle Tunceli Valiliği tarafından idari soruşturma başlatılmıştı. İdari soruşturmanın tamamlanmasının ardından dosya, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilirken Yücel İçişleri Bakanlığı tarafından meslekten ihraç edilmişti.

  • Bilek, Başbakan Davutoğlu İle Yaptığı Görüşmeyi Anlattı

    Siirt Barış Platformu Sözcüsü ve Tabipler Odası Başkanı Op. Dr. Ekrem Bilek, geçen hafta Ankara’da Başbakan Davutoğlu’nun STK’larla yaptığı toplantıya katıldığını belirterek, barışa yönelik beklentilerin aktarıldığı toplantının faydalı geçtiğini söyledi.

    Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen Bilek, “Başbakan Davutoğlu toplantıda Sur’un yeniden imarı, bölgenin kalkınması ve her Cuma günleri bölge illerini ziyaret ederek halkla, STK ve kanaat önderleriyle bir araya geleceği mesajını verdi. Cizre’deki olayların gündeme geldiği toplantının ana teması şiddet olayların biran önce durması için neler yapılması gerektiğiydi. Sayın başbakan da şiddet olaylarının biran önce bitmesinden yanaydı. Barışa her zaman katkı yapmaya hazır olduğumuzu dile getirdik. Ayrıca bu bölgeye akil insanların, STK, basını ve kanaat önderleri ile istişare edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Şiddetle çözümle sorunlarımızı çözemeyiz. Sayın başbakanın daveti üzerine bu toplantıya katıldık, yarın aynı davet CHP ve HDP’den de gelirse gideceğimizi buradan belirtiyoruz” dedi

  • Tküugd Genel Başkanı Yavuzaslan, Denktaş’la 2010 Yılında Yaptığı Görüşmeyi Anlattı

    Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Güngör Yavuzaslan (TKÜUGD), 4 yıl önce vefat eden KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’la 2010 yılında yaptığı görüşmeyi anlattı.

    2010 yılında Araştırmacı Yazar Çetin Asma ile birlikte KKTC Lefkoşa’da Denktaş’ı ziyaret eden Yavuzaslan, yaptığı görüşmede Denktaş’ın kendisine özel yaptığı değerlendirmeleri kamuoyu ile paylaştı.

    Yavuzaslan şöyle konuştu: “KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş son vasiyetinde, ’Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir’ diyerek, Türk dünyasına sesleniyor. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ’O yalnızlık günlerimde devamlı suretle devletimizi düşündüm, sizleri düşündüm, özelikle gençleri. Devletsiz olmak demek, her şekli ile aciz kalmak demektir. Başkalarının desteğine ihtiyaç içinde yaşamak demektir. Bu destek gelmeyince de her şeyi kayıp etmek demektir. Dünyada devletsiz yaşayan insan bulunabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türkleri; milli bir toplumdur, Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Devletini kurmak için vermiş olduğumuz mücadeleyi unutmadık, unutturmayacağız. Bu mücadelenin ne zorluklarla geçtiğini, nelere katlandığımızı sizler bilirsiniz, çocuklarınız bilmeyebilir. Onlara bugünleri, mücadeleyi, Rumların yapmak istediklerini, niye yapamadıklarını anlatmak hepimizin vazifesidir, borcudur’ demişti.”

    “DİK DURUN, EĞİLMEYİN”

    Denktaş’ın Kıbrıslı Türklere dik durmaları çağrısında bulunduklarını da kaydeden Yavuzaslan şöyle devam etti: “Bugün geriye bakmayınız, ileriye bakınız. Geriye bakarak, ’şunlar, bunlar oldu’ diyerek, kendinizi üzmeyiniz. İleriye bakarak, ’geçmişte olanlar olmayacaktır, yaptırmayacağız, boyun eğmeyeceğiz’ diyerek dik durun dik yürüyün. Başınız daima yukarıda olsun. Hiçbir şekilde Türklüğünüzden, Atatürk ilkelerinden ödün vermeyen sizler; gelecek yıllarda da andınızı devamlı suretle yenileyiniz ve ilerleyiniz. Unutmayınız ki devlet demek; hürriyet demektir, kendimize hakim olmak demektir, kimsenin boyunduruğu altına girmemek, ayakta durmak demektir. Devletsiz iseniz çulsuz bir insan gibisiniz. Atatürk, ’devlet’ dedi, ’bağımsızlık’ dedi, ’bağımsızlık benim karakterimdir’ dedi. Bağımsızlıktan asla fedakarlık yapılamayacağını, devamlı suretle hem söyledi, hem fiilen kanıtladı. Biz onun nesliyiz. Bu nedenle devletten taviz verilemeyeceğini, bağımsızlığımızdan fedakarlık yapılamayacağını bilerek yaşıyoruz. Masada bunları bilerek oturuyoruz. ’Rum tarafı şunu bunu istiyormuş’; dilin kemiği yoktur derler ise, dilleriyle söyleseler de biz de neleri vermeyeceğimizi söyleyelim. Türkiye ’Maraş’ konusunda kati sözü söyledi’ değerlendirmesinde bulundu.”

    Denktaş’ın Güzelyurt ile düşüncelerini de paylaşan Yavuzaslan konuşmasına şu sözlerle son verdi:

    “Denktaş, ‘Güzelyurt konusunda halkımız kati sözü söylemiştir. Dolayısıyla ’harita konuşulacakmış’, yakında harita konuşulacaksa şunu bilelim, ben de harita konuştum, geçmişte biliyorsunuz. Bu haritayı konuşurken Genelkurmay ile çok sıkı işbirliğinde oldum. Genelkurmay; ’Karpaz stratejik önemi olan bir yerdir’ dedi, buradan asla taviz verilmeyeceğini o zamanda söylediler. O zaman da Rumlara duyurduk. Güzelyurt aynı durumdadır. Ekonomik açıdan, tabii kaynaklar açısından önemi büyüktür. Binlerce insanımızın yerleştiği bir yerdir. Buraları Rum’a terk ederek insanları tekrar göçmen yapmaya hakkımız yoktur. Kimse ’sen şuraya git, buralar senin’ diyemez. Kimseye böyle bir hak tanımayacağız, tanımıyoruz. Kendinizden emin olunuz, anavatana güveniniz. Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile, belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir. Hepinizin de bu düşünceler ile bu yola devam etmesini temenni ederim. Bu bağımsızlık yoludur, egemenlik yoludur, vatan yoludur, devlet yoludur, Türklük yoludur, Türkiye yoludur. Bu hizmeti verirken kendimizden emin olalım. Kimseye muhtaç olmadığımız bilinci içerisinde yaşayalım. Önümüzdeki yıllarda gelmekte olan, dünyayı sarmakta olan ekonomik zorluklar ile karşılaşacağız. Ekonomik zorlukları atlatabilmekte elimizdedir. Problemleri üzerine yürüyerek halledeceksiniz. Halledilemeyen problem yoktur, olmaz olmaz demeyin. Devlet haysiyettir, namustur, ciddiyettir, bir varlıktır, evlat gibi varlıktır. Bugün 20 yaşını aşmış bir devletimiz vardır. Gelişen, güçlenen, büyüyen… Bunun adı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak konmuştur. Bu evladı yaşatmak, buna zarar verenlere ’dur’ demek, hepimizin görevidir’ demiştir.”

  • İHH Başkanı Yıldırım, Türkiye İle İsrail Arasındaki Ön Görüşmeyi Değerlendirdi

    İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde yapılan ön görüşmelerde basına yansıyan şartlara ilişkin, “Ben bu şartların Türkiye tarafından kabul edileceğine inanmam” dedi.

    Konferans vermek için geldiği Amasya’da İlim Yayma Cemiyeti’ne yaptığı ziyarette Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin normalleşmesi yönünde İsviçre’de yapılan görüşmeden yansıyanları İHA muhabirine değerlendiren İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, “İsrail dün itibariyle bir tezvirat ortaya koydu ve sanki Türkiye İsrail’in bütün şartlarını kabul etmiş gibi bir yayın yaptı. İşte davalardan vazgeçilecek. Türkiye’deki Hamaslılar’ın etkinlik alanı daraltılacak. Bunun yanında da bir tazminat verecekler. Ama bu tazminat cezalandırıcı tazminat değil. Fona aktarılacak bir tazminat. Eğer cezalandırıcı, metinleştirilmiş bir tazminat olsa bu emsal teşkil edecek. Onun için bu tazminatın veriliş şeklide doğru değil. Miktarı zaten hiç doğru değil. Ben bu şartların Türkiye tarafından kabul edileceğine inanmam. Biz tazminat alacağız tabi. Ama uluslararası hukukta bu tazminatın miktarı bugüne kadarki emsallere baktığımızda en az bir milyar dolardır. Fakat biz bu tazminatın peşindeyiz. Ama önce abluka kalkacak. Şartımız o. Abluka kalktıktan sonra tazminatı alacağız” diye konuştu.

    Mavi Marmara saldırısında 9 Türk’ün hayatını kaybettiğini anımsatan Yıldırım, “İHH ve mağdurlar bunun karşısında yer aldı. Duruşumuz belli. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda, ‘Davalar konusunda kan sahipleridir karar verici olan’ demişti. Türkiye asla böyle bir oyuna gelmez. Gelmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye halkıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasi partileriyle, Cumhurbaşkanı, Başbakanı hepsi bir kere kendi vatandaşlarının haklarını ara pozisyondalar” şeklinde konuştu.

    İsrail’in Türkiye ile ilişkilerini sıkıştığı için düzeltmek istediğini söyleyen Yıldırım, “Etrafında bir kuşatılmışlık var. Çünkü Mavi Marmara mağdurlarının açmış olduğu davalar dünyanın birçok yerinde olumlu sonuçlar verdi” dedi.