Etiket: Görün”

  • Prof. Dr. Görün Arun; “Ahşap yapıların korunması açısından bilgi eksikliğimiz var”

    Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Uluslararası Mimari Mirasın Yapısal Analiz ve Restorasyonu Türkiye Bilimsel Komitesi Başkanı Prof. Dr. Görün Arun, Kastamonu’nun ahşap yapılar açısından çok zengin bir il olduğunu söyledi.

    Kastamonu Belediyesinin ev sahipliğinde ICOMOS tarafından gerçekleştirilen “Anadolu ve Ötesinde Anti Sismik Yerel Mirası” değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Türkiye’nin yanı sıra Avustralya, ABD, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Fransa, Polonya, Romanya ve Yunanistan’dan bilim insanları katıldı.

    Değerlendirme toplantısında konuşan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Uluslararası Mimari Mirasın Yapısal Analiz ve Restorasyonu Türkiye Bilimsel Komitesi Başkanı Prof. Dr. Görün Arun, Kastamonu’nun ahşap yapılar açısından oldukça zengin olduğunu söyledi.

    Kastamonu Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirdikleri toplantıda Kastamonu’dan çok etkilendiklerini kaydeden Prof. Dr. Görün Arun, “Bizi en çok etkileyen şey yönetimin tarihi mirasa sahip çıkması ve onarım konusunda baya çaba göstermesi, çok etkileyicidir. Toplantıda ahşap yapıları tanıttık. Ahşap yapıların korunması açısından bilgi eksikliğimiz var. Ahşap yapıyı kolay bir işmiş gibi görüyoruz. Oysa oldukça ince detayları var. Depreme karşı dayanıklı binalar yapılırken yukarı doğru içeri boşaltılır binanın. Alt katta taş koyduysa orta katta kerpiç koyar en üst katta içi boş olur. Restorasyonlarda gördüğümüz bugün için gaz beton kullanıyorlar. Altta üstte aynı malzemeyi kullanmıyorlar. Bir ağırlık farkı yok. Kastamonu tarihi mirasa sahip çıkılması bakımından yerel yönetim bunu destekliyor. Fakat yerel izleyicilerin toplantılara katılmaması oldukça üzücü” dedi.

  • Fmf hastaları isyan etti “yaşamaktan bıktık bizi görün artık”

    Sosyal paylaşım sitesi (facebook) üzerinden anlaşan 30 FMF hastası farkındalık yaratmak ve sorunlarını aktarmak için İzmir’de biraraya geldiler. En büyük sorunlardan birinin hastalığın acillerdeki doktorlar tarafından bile iyi tanınmaması olduğunu belirten hastalar Sağlık Bakanlığından ilaç,eğitim ve tanıtım, Çalışma Bakanlığı’ndan doğru değerlendirilmek ve işten atılmamak için destek istediler.

    Ege Bölgesinin çeşitli illerinden gelerek İzmir’in Alsancak semtinde bir kafede toplanan, önemli bölümü 25-35 yaş aralığında olan FMF hastaları yaptıkları basın açıklamasında İş, sosyal yaşam, sağlık ve eğitim alanlarında büyük sorunlar yaşadıklarına dikkat çektiler. Katılımcılar genetik, teşhisi zor, bulaşıcı olmayan ama birçok hastalıkla karıştırılabilen FMF’nin, halkımız tarafından çokta bilinmediği için tanıtılmasını, hastanelerde bilinçli müdahale edilmesini, çalışanların geçirdikleri ataklar ve sık hastalanmalar nedeniyle işten atılmamasını, teşhis ve tedavi içinde öncelikli çalışmalar yapılmasını talep ettiler.

    Fmf’le Pençeleşiyoruz

    Basın açıklamasında şöyle denildi: “Uluslararası literatürde Familial Mediterranean Fever (FMF), ülkemizde Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) olarak isimlendirilen bir hastalıkla pençeleşiyoruz. Nedensiz ‘38’ dereceyi geçen yüksek ateş, 1 ile 3 gün sürebilen kesintisiz şiddetli karın ağrısı, diz, ayak bileklerinde ağrı, şişlik, kızarıklık, böbrek yetmezliği yaşıyoruz. İstatistikler ülkemizde her 5 kişiden birinin bu hastalığı taşıdığını gösteriyor. Bu hastalığı engelleyici tedbirlerin alınması için hızlı adımlar atılmalıdır. Hastalığı taşıdığını veya ne olduğunu bilmeyen bir çok kişi teşhisi konamadan organ yada çoklu organ yetmezliği gelişmesinden dolayı genç yaşlarda ölmektedir.

    Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarımızdan Acil Destek İstiyoruz

    Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarımıza sesleniyoruz. Bir tedavi şekli bulunana kadar ömür boyu bu hastalıkla yaşamak zorundayız. Yaşam kalitemizin yükseltilmesi için verilen ilaç hastalığımızı tam olarak baskılayamamaktadir. Özellikle iş yaşamımızda sık olarak atak yaşamamız, sık rapor almamız maaş ve ücretlerimizde kesintiye, çalışma aktimizin sonlanmasına ve işten çıkarılmamıza sebep oluyor. Bu konuda koruyucu düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. İşe rahatsızlanırsam nasıl izin alırım, işten çıkarılırmıyım korkusuyla gidiyoruz. FMF hastasıyım dediğimizde garip bir ifade ile yüzümüze bakılıyor. Acil servislere gidip hastalığımızı söylediğimizde doktorlarımızdan bilinçli şekilde müdahale etmelerini istiyoruz. Hastanelerden randevu alamıyoruz. Yüzlerce kilometre uzaktaki uzman doktora gitmek zorunda kalıyoruz. Maddi manevi zorluklardan bunaldık. Böyle yaşamaktan bıktık. Lütfen bizi görün artık.”

    Basın açıklamasının ardından bazı katılımcılar hastalık ve yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları aktardılar.

  • Güneşi görün vatandaşlar soluğu sahillerde aldı

    Havaların ısınmasıyla bunu fırsat bilen vatandaşlar hafta sonunu bölgenin en önemli sayfiye yeri olan Akçakoca’da geçirdiler.

    Hafta sonu havaların ısınmasıyla çevre il ve ilçelerden gelen misafirler Akçakoca’da parklar halkın toplanma ve dinlenme mekanı oldu. Soğuk kış şartlarının ardından ısınan havalar, genç yaşlı hemen herkesi parklarla buluşturdu. Bu yoğunluğun yaşandığı yerlerden biri de barınak içinde bulunan çocuk parkıydı. Anne ve baba, nine ve dedelerinin ellerinden tutan minikler, parklardaki oyun gruplarında eğlenmenin tadını çıkartırken gençler de balıkçı barınağı ve çevresinde banklarda akranları ile sıcak havanın özlemini gideriyor. Yaşlılarda torun gezdirmenin manevi hazzını yaşıyor.

  • Doç. Dr. Kadir Kan: “Bağdat’a Bakın İslam Dünyasının Halini Görün”

    Bursa’da konferans veren Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Kadir Kan, “Bağdat’a bakın, İslam dünyasının halini görün’’ dedi.

    Kültür A.Ş. tarafından Emir Buhari Kültür Merkezi’nde ‘’Kurtuba’’ konulu “İslam Şehir ve Medeniyet Seminerleri” devam ediyor. Seminerin bu haftaki konuğu olan Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Kadir Kan ‘’Kurtuba’’ ekseninde Bağdat’ı anlattı. Bağdat’ın genel görünümü ile İslam dünyasının genel görünümünün her zaman birbirine çok yakın olduğunu söyleyen Yrd. Doç Dr. Kan, ‘’Bağdat’a bakın İslam dünyasının halini görün. Ne zaman ki İslam dünyası ikbal devrinde ise Bağdat’ta öyle olmuştur. Bağdat’ın fitnelerle, çeşitli saldırılarla, istilalarla yıkıldığı dönemler aynı şekilde İslam dünyasının da fitnelerle, saldırılarla yıkıldığı, sıkıntı yaşadığı dönemler olmuştur. Şimdiki zamanda da İslam dünyasının genel hali Bağdat’ın mevcut durumu ile örtüşüyor’’ diye konuştu.

    İslam Medeniyetinin bütün nüvesinin Bağdat’ta bulunabileceğini ifade eden Kan, Bağdat’ı İslam dünyasının DNA’larını barındıran bir hücreye çok kıymetli bir hazineye benzetti. Yrd. Doç Dr. Kan ‘’İslam tarihinde cuma gününü Bağdat’ta geçirmek diye bir kavram var, denir ki cuma gününü Bağdat’ta geçirmek, teravih namazını Mekke’de kılmak, bayram gününü de Tarsus’ta kutlamak İslam’ın güzelliklerindendir. Bağdat’ta cuma namazı kılan İslam’ın azametini, büyüklüğünü görür’’ dedi.

    Yakın dönemde Müslümanlardaki kafa karışıklığının, zihinlerdeki aşınmaların, Müslümanların yaşadığı kimlik problemlerinin şehirlere de yansıdığını söyleyen Kan, bu kimlik problemini İslam şehirlerinin hepsinde görmenin mümkün olduğunu söyledi. Kan sözlerini şöyle sürdürdü:

    ‘’Kurumlardan yola çıkarak medeniyeti tarif etmeye çalışıyoruz, halbuki müesseseler medeniyetlerin ürünleridir. Medeniyetlerin tezahürleridir, medeniyetin özü değildir. Kurumları tamamen ortadan kaldırsanız dahi medeniyet devam eder. İslam medeniyetinde esas olan hamam değildir, temizliktir. Esas olan kervansaray değildir, misafire hürmettir, ikramdır. İddialı bir söz olur diye korkuyorum ancak esas olan Cami değil, Allah’a kulluktur. İslam şehirlerinin merkezinde tevhid var. Tevhidi anlamadan İslam şehirlerini anlamak mümkün değildir. İnsanın hayatının merkezinde kulluk olacaksa ve Allah’a ibadet varsa, yaşadığı mekânda şehir de ona göre şekillenecektir. Her mahallenin merkezinde mescit olmalıdır.”

    ‘’Bağdat kıymetli bir hazine tarih boyunca, bir elmas gibi. Herkes Bağdat’ı elde etmeye çalışmıştır ve her elde etmeye çalışan verdiği mücadele ile Bağdat’ı biraz daha harabeye çevirmiştir’’ sözleri ile Bağdat’ın İslam dünyasındaki önemine işaret eden Kan, ‘’Bağdat ilk defa yıkılmıyor, tarih boyunca çok fazla yıkılmıştır.1508-1534 yılları arasında Bağdat Safevilerin elinde kalıyor. Şah İsmail, Şah Tahmas ve Şah Abbas tarafından bu yıllarda Bağdat 3 defa ele geçiriliyor ve her ele geçirildiğinde İmam-ı Azam ile Abdülkadir Geylani hazretlerinin mezarları Şiiler tarafından mutlaka yıkılıyor, Osmanlı gelip tamir ediyor. Bağdat sürekli Şiiler ve Sünniler arasındaki çatışmanın tarih boyunca sembol merkezlerinden biri olmuştur’’ diye konuştu.