Etiket: Görülüyor

  • Her Bin Bebekten 3’ünde İşitme Kaybı Görülüyor

    Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Özel İsfendiyar Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Işıl Topaçoğlu, her bin bebekten 3’ünde işitme kaybının görüldüğünü söyledi.

    Kastamonu Özel Anadolu Hastanelerinde kullanılmak üzere yeni doğan işitme tarama programı kapsamında yeni “ABR” cihazı satın alındı. Her bin bebekten 3’ünde işitme kaybının görüldüğünü ifade eden Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Özel İsfendiyar Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Işıl Topaçoğlu, “İşitme kaybı gözle görülebilen bir sorun olmadığından özellikle bebeklik döneminde fark edilmesi güç bir sorundur. Bu durum olası bir işitme kaybının fark edilip bir uzmana başvurulma sürecini geciktirmekte ve dolayısı ile erken tanının konmasına engel olmaktadır. Ülkemizde 1000 bebekten 3’ünde doğumsal işitme kaybı görülmektedir. Bu amaçla günümüzde ulusal yeni doğan işitme taraması programının da yaygınlaşması sebebi ile birçok bebek taburcu olmadan ya da doğumundan sonraki ilk bir ay içerisinde işitme tarama testleri yapılmaktadır. Tarama testlerinde hedeflenen bebeklerin olası işitme kayıplarının bir an önce belirlenerek 6 aydan önce işitme cihazı kullanmaya başlamasını sağlamaktır” dedi.

    Tarama amaçlı kullanılan iki farklı cihaz bulunduğunu açıklayan Dr. Işıl Topaçoğlu, “Otoakustik emisyon testinde ( TEOAE) bebeğin kulağına yerleştirilen bir prob ile kulağa gönderilen sesin, iç kulaktan yansımasını kaydetmeye dayalı, kısa sürede tamamlanabilen bir test yöntemidir. Tarama amaçlı kullanılan bir diğer cihaz ise tarama ABR (işitsel beyin sapı cevabı)’dir. Tarama ABR testinde işitsel sinir ve beyin sapı tarafından oluşturulan elektriksel aktivite kafa cildi üzerine yerleştirilen elektrot ile kaydedilmektedir” diye konuştu.

    “ABR” TESTİ NASIL YAPILIR?

    Dr. Işıl Topaçoğlu, “Bu test doğal uykuda ya da uyku hali sağlanarak yapılabilmektedir. Kişinin kafasının belirli bölgelerine elektrotlar yardımıyla kulaktan gönderilen ses karşı beyin sapında oluşan aktiviteler kaydedilir. Bebeklerin yüzde 30-40 ilk işitme testinden kalır. Bebeklerin birinci testte kalma nedenleri arasında orta kulakta sıvı bulunması veya dış kulak yolunun dar olması sayılabilir. Bebek ilk testten geçemez ise, 10 günlük süre sonunda tarama testi tekrarlanır. Yine geçemez ise, iki hafta sonra bir kez daha tekrarlanır. Bebek tarama testinden üç kez kalırsa, ileri bir odyolojik tetkik olan tarama “ABR” ile ayrıntılı işitme değerlendirmesi yapılır” şeklinde konuştu.

    “ABR” taramasının ailede kalıtsal, çocuklukta başlayan işitme kaybı hikayesinin olması durumunda yapılmasının büyük önem kazandığını vurgulayan Dr. Topaçoğlu, şunları kaydetti:

    “35. haftadan erken doğan bebekler, bin 500 gramdan daha düşük doğum kilosu olan bebekler, annenin hamileliği sırasında geçirilen kızamık, kızamıkçık, frengi, CMV, toksoplazma gibi enfeksiyonlar, bebeğin yüz ve kafasında, kulak kepçesi ve kulak kanalında gelişimsel anormallikler, kandaki sarılık değerlerinin kan değişimi gerektirecek kadar yükselmesi, 5 günden fazla akciğer solunum makinesine bağlı kalınması, bir sendromu düşündürecek diğer bulgularla birlikte işitme kaybı, tip 2 nörofibromatozis ve nörodejeneratif rahatsızlıklar, yarık damak, yarık dudak deformiteleri ve ilk iki TEOAE testinden kalması durumunda yapılması gerekiyor.”

    Bebeklerin yeni doğan döneminde işitme testini geçseler bile, özellikle risk faktörü olanlarda, ileriki dönemde işitme kaybının gelişebileceğine dikkat çeken Dr. Topaçoğlu, “Bu nedenle anne babaların çocuklarının işitme ve konuşma gelişimini yakından takip etmeleri ve eğer endişeleri varsa doktora başvurmaları faydalıdır” dedi.

  • Sporcularda En Çok Kas Lif Yırtıkları Görülüyor

    Denizli Devlet Hastanesi Spor Hekimliği Uzmanı Dr. Devrim Şükrü Ayral, “Sporcularda en çok karşılaştığımız durum kas lif yırtıklarıdır. Sporcularımız sprint atarken ya da şut çekerken kas ve tendonlarını yırtıyorlar” dedi.

    Denizli Devlet Hastanesi’nde Spor Hekimi olarak görev yapan Uzm. Dr. Devrim Şükrü Ayral, spor hekimliği branşı ve sporcu sağlığı konusunda bilgi verdi.

    Uzm. Dr. Ayral, spor hekimliğinin çok kapsamlı bir branş olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de spor hekimliği ön çapraz bağ yaralanmaları, dış yan bağ, iç yan bağ yaralanmaları, menisküs yaralanmaları, diz sakatlıkları, omuz sakatlıkları, ayak bileği burkulmaları, kas tendon yırtıkları, yaşlılarda kireçlenme gibi durumlar ile ilgilenir. Bu hastalıkların tanı ve tedavisini düzenler. Bizim branşımızda en çok karşılaştığımız durum ise kas lif yırtıklarıdır. Sporcularımız sprint atarken ya da şut çekerken kas ve tendonlarını yırtıyorlar. Bunları biz akut dönem tedavisi, orta dönem tedavisi ve kronik dönem uzun vadeli rehabilitasyon tedavileri ile aşama aşama tedavi ediyoruz. Kas ve tendon dokusunun iyileşmesini sağlıyoruz. Bazı profosyonel özellikli sporcularda tekrar kas lifi yırtığının oluşmaması için lokal enjeksiyonlar ile hastanın daha çabuk spora dönmesini sağlıyoruz” dedi.

  • Kıl Dönmesi Erkeklerde Daha Çok Görülüyor

    Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Kadir Uskuay, kıl dönmesi hastalığının Türkiye’de sık görülen bir hastalık olduğunu ifade ederek, “Özellikle erkeklerde kadınlara oranla daha çok görülüyor” dedi.

    Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Kadir Uskuay, kıl dönmesi ve tedavisi konusunda yaptığı açıklamada, “Kıl dönmesi (Pilonidal sinüs) Pilonidal sinüs kuyruk sokumunda deri altında oluşan, genellikle içi kıl dolu iltihabi bir hastalıktır. Derinde bulunan infeksiyon yerinden deri yüzeyine sinüs denen kanallar uzanır. Pilonidal kıl yuvası demektir ve pilonidal sinüs genelde vücudu çok kıllı insanlarda görülür. Bazı doktorlar bunun deri içine doğru büyüyen kıllardan oluştuğuna inansa da bu henüz kanıtlanmamıştır. Kalça oluğu derin kişilerde sık görülür” diye konuştu.

    Kıl dönmesi rahatsızlığının hemen herkeste meydana gelebildiğini ancak 16-30 yaş arasındakileri etkilediğini anlatan Op.Dr. Kadir Uskuay, “Genellikle çok oturan, özellikle de kaykılarak oturan kişilerde sık görülür. Şişman olmak ve vücut kıllarının kalın/sert olması hastalığa yatkınlık sağlar. Erkeklerde daha sık görülmekte olup kadınların 10 katıdır. Bazı durumlarda antibiyotik ve melhemlerle tedavi edilebilir. Daha ciddi durumlarda ameliyat gereklidir. Ameliyatta sinüsün içi boşaltılır (drenaj yapılır) veya kesip çıkartılır. Drenaj tercih edilen tedavi yöntemidir ama boşaltılmış bir sinüs tekrar iltihaplanabilir. Nüksetme olasılığını tamamen ortadan kaldırmak için sinüsün alınması gerekir” dedi.

    Kuyruk sokumunda kaşıntı ve akıntı, çamaşırların lekelenmesi veya kuyruk sokumunda ağrılı veya ağrısız sert şişlikler şeklinde hastalığın ortaya çıktığını ifade eden Op.Dr. Kadir Uskuay, “Bazen herhangi bir muayene sırasında kuyruk sokumunda tesadüfen farkedilen akıntısız veya çok az akıntılı milimetrik delikleri olan şişlik-sertlik şeklinde olur. Bazen de aniden yükselen ateşle seyreden, üzerine oturulamayan, el dahi değdirtmeyen, yürütmeyen, çok ağrılı, büyük abse şeklinde ortaya çıkabilir. Enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya da yol açabilir” dedi.

    Genellikle ameliyatsız tedavilerin sonuç vermediğini vurgulayan Op.Dr. Kadir Uskuay, daha sonra şunları kaydetti; “Kalıcı tedavi için hastalıklı kitlenin mutlaka tamamen çıkarılması gerekir. Ameliyat sonrası en büyük problem nükstür. Yüzde 10-20 nüks edebilir. En etkin ameliyat Limberg flep kaydırma denilen çıkartılan dokunun yerine yandaki sağlam bölgeden doku kaydırılarak yara yerinin kapatılmasıdır. 1000’den fazla yaptığım ameliyat tecrübelerime göre en konforlu, en hızlı iyileşen, günlük yaşama en erken dönülen (istirahat süresi en kısa) ve en az nüks eden ameliyat şeklidir.”

  • PKK/kck Davasının 3. Duruşması Görülüyor

    Adıyaman’da, PKK/KCK operasyonlarında yakalanan 53 kişinin 3. duruşması görülmeye başlandı.

    Ağustos 2015’te İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Terörle Mücadele ekipleri tarafından PKK/KCK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlar kapsamında yakalanan 53 kişinin 3. duruşması adliye binasında görülmeye başlandı. Adıyaman Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki 3. duruşmaya PKK/KCK soruşturması kapsamında cezaevinde bulunan 15, serbest kalan 38 kişi olmak üzere toplam 53 kişi katıldı. Duruşmaya katılacak kişiler duruşma öncesi Adıyaman Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında İHD Adıyaman Şube Başkanı Osman Süzen, yargılamaların doğru olmadığı savundu.

  • Migren Kadınlarda Erkeklere Göre 2 Kat Daha Sık Görülüyor

    Migrenin kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görüldüğü belirtildi.

    Medical Park Karadeniz Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Leyla Çavdar Yılmaz, baş ağrısı toplumda en sık rastlanılan şikayetlerin başında geldiğini söyledi. Bu baş ağrılarının en çok bilinen tipinin ise migren olduğunu ifade eden Yılmaz “Halbuki en sık görülen tipi gerilim tipi baş ağrısıdır. Migren kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görülür” dedi.

    Migren tipi baş ağrısının özelliğinin genelde tek taraflı zonklayıcı tarzda olduğuna işaret eden Dr. Yılmaz, “Migren tipi baş ağrısının özellikleri, genelde tek taraflı zonklayıcı tarzda, şiddetli, şiddeti hareketle artan, kişinin günlük yaşantısını aksatan ve 4-72 saat süren bir baş ağrısıdır. Baş ağrısına bulantı ve veya kusma eşlik eder ve ağrılı dönemde ışık ve ses hassasiyeti vardır. Tabi migren mutlaka tek taraflı olmak zorunda değil iki taraflı olabilir. Hastanın doktora mutlaka başvurmasını gerektiren kırmızı bayrak bulguları vardır. Bunlar yeni başlayan şiddeti giderek artan başağrısı ise, hayatta yaşadığı en kötü baş ağrısı ise, 50 yaşından yukarı veya çocukluk çağında ise, öksürükle artan, yatınca artan baş ağrısı ise ve ağrısına ateş, kusma, nöbet eşlik ediyorsa mutlaka hemen doktora başvurmalıdırlar” ifadelerini kullandı.

    AĞRI KESİCİLER BAŞ AĞRISINA NEDEN OLABİLİYOR

    Hastaların zaman zaman doktora gitmek yerine komşularının önerdiği ağrı kesicilere yöneldiğini bunun da çok yanlış olduğunu hatırlatan Dr. Yılmaz, “Hastalar bazen bilinçsiz, komşunun önerdiği ağrı kesicileri sık kullanma eğiliminde olurlar. Bu çok yanlıştır çünkü eğer bir hasta haftada iki günden fazla baş ağrısı nedeniyle ağrı kesici kullanıyorsa ilaç aşırı kullanan baş ağrılı hasta oluyor. Bu ilaçlar ağrının daha da kötüye gitmesine sebep oluyor ve artık her gün ağrı çeken hasta haline geliyorlar. Migren hastalarında yine tetikleyici migren atağını ortaya çıkaran faktörler vardır. Bunlar açlık, uyku düzensizliği, stres, yorgunluk ve adet dönemidir. Yine doğum kontrol ilaçları migren atağını tetikler bu hastalarda başka doğum kontrol yöntemlerinin kullanılması önerilir. Eğer migren hastası sigarada kullanıyorsa bu hastalarda inme riskini artırdığı kabul edilen doğum kontrol ilaçları önerilmiyor” dedi.

    MİGREN TEDAVİSİ

    Tedavinin ikiye ayrıldığını kaydeden Dr. Yılmaz, “ Migren baş ağrısında tedavi ikiye ayrılır. Birincisi ağrı sırasında atak tedavisi, ikincisi ağrının gelmesini engellemeye yönelik proflaksi tedavisi. Atak tedavisinde ağrı kesiciler ve triptan grubu ilaçlar profilaksi tedavisinde ise çeşitli antidepresanlar, antikonvulzan, kalp ritmini düzenleyici ilaçlar kullanıyoruz. Yine son yıllarda kronik migren tedavisinde botilinum toksin uygulaması da yapılmaktadır” diye konuştu.