Etiket: Görülüyor

  • Malatya’daki FETÖ/PDY davasında 9’uncu duruşma görülüyor

    15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Malatya’da görülen davada 24’u tutuklu 76 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

    15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe girişimi ile ilgili Malatya’da tutuklanan askerlerin yargılanmalarına devam ediliyor. Aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti’nin de yer aldığı 24’ü tutuklu 76 sanık Malatya 1.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 9’uncu duruşma ile yargılanmaya devam ediyor.

    Güvenlik gerekçesi ile Yeşilyurt ilçesinde bulunan Yakınca Spor Salonunda kurulan mahkemeye Malatya E Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan 10 sanık geniş güvenlik önlemleri altında getirilirken, Düzce Cezaevinde bulunan Adem Huduti ve bazı sanıklar ise duruşmaya SEGBİS ile bağlanıyor.

    Duruşmayı sanık yakınlarının yanı sıra AK Parti İl Teşkilatı ve çok sayıda vatandaş da takip ediyor.

    Davanın en son 4 Ocak’ta görülen duruşmasında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti’nin Koruma Astsubayı olan Fatih Gürcan, dönemin 2’nci Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ersin Yıldırım ve dönemin Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığında Kara Pilot Teğmen olarak görev yapan Mustafa Sinan Soybaş tahliye edilmişti.

  • Her 100 kadından 3’ünde görülüyor

    Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Arif Kökçü, rahim kanserinin kadın genital kanserleri içinde en sık görüleni olduğunu ve her 100 kadından iki veya üçünde görüldüğünü söyledi.

    Kadın genital kanserlerinin erken tanı ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulunan VM Medical Park Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinden Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Arif Kökçü, “Rahim kanseri kadın genital kanserleri içinde en sık görüleni olup her 100 kadından iki veya üçünde görülür. Rahim kanseri genellikle menopoz dönemine yakın veya menopozu takip eden yıllarda ortaya çıkar. Ancak olguların yüzde 5 kadarı 40 yaşından önce görülebilmektedir. Doğurmamışlık, polikistik over sendromu, geç menopoz, obezite, diyabet, karşılanmamış östrojen tedavisi, meme kanseri için kullanılan tamoxifen, endometrial hiperplaziler, herediter kolo-rektal kanser gibi durumlar rahim kanseri gelişmesi için önemli risk faktörleridir. Kadın genital kanserleri içinde ikinci sıklıkta yumurtalık kanserleri görülür. Yaşam boyunca her 68 kadından birinde yumurtalık kanseri gelişir. Az doğum yapmış ve doğum yapmamış olanlar, erken adet görmüş ve geç menopoza girmiş olanlar ve aşırı kilolu kadınlarda yumurtalık kanseri sıklığı artmaktadır. Maalesef erken bir belirtisi olmadığından ve çoğu kadınlar karında şişlik hissettiklerinde başvurduklarından, yumurtalık kanserlerine geç dönemde tanı konulmaktadır” dedi.

    Rahim ağzı kanserinin risk faktörleri

    Rahim ağzı kanserinin risk faktörlerine değinen Prof. Dr. Arif Kökçü, “Kadın genital kanserleri içinde üçüncü sıklıkta rahim ağzı kanserleri görülmektedir. Yaşam süresince her 128 kadından birinde rahim ağzı kanseri gelişir. Rahim ağzı kanserlerinin görüldüğü ortalama yaş 51 olup, 30 ila 39 yaş arasında, ve 60 ila 69 yaş arasında yaklaşık olarak aynı oranlarda görülür. Rahim ağzı kanseri gelişmesi için başlıca risk faktörleri; genç yaşta cinsel aktivite, çok eşlilik, sigara kullanımı, çok doğum yapmışlar, düşük sosyoekonomik durum gibi faktörlerdir. Rahim ağzı kanserlerine tarama testleri ile erken dönemde tanı konulabilmekte tedavisi cerrahi ile kolayca yapılabilmektedir” diye konuştu.

    “Erken tanı hayat kurtarır”

    “Erken tanı hayat kurtarır” diyen Dr. Kökçü açıklamasını şöyle tamamladı: “Kadın genital kanserlerinin başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesi için, herhangi bir yakınması olmayan bütün kadınlar yılda bir detaylı jinekolojik kontrol muayenesi olmalıdır. Düzensiz kanamaları olan veya cinsel temas sırasında veya sonrasında kanama veya lekelenme şeklinde kanlı akıntısı olan kadınlar, menopozal dönemde herhangi bir şekilde vajinal kanaması veya kanlı akıntısı olanlar, vakit kaybetmeksizin bir jinekolog doktora başvurmalıdır. Günümüzde, erken evrede tanı konulan kadın genital kanserlerinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesi mümkündür.”

  • Rize’de 10 yıldır görülüyor ama

    Rize’de 10 yıldır tarım arazilerinde özellikle yaz aylarında görülen ve ‘vampir kelebek’ olarak adlandırılan ‘Ricania Simulans’ ile mücadelede istenilen nihai hedefe bir türlü varılamadığı belirtildi.

    Kelebeğe benzediği ve yumuşak bitkilere yapışıp öz sularını emerek beslendiği için halk arasında “vampir kelebek” olarak adlandırılan böcek, son yıllarda hızla çoğaldı. Zararlı kelebek türü böcek, bölgedeki tarım ürünlerini tehdit etmeye başlayınca Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü önderliğinde Rize Tarım İl Müdürlüğü, Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü uzmanlarıyla bu yaz ortak bir biyoteknik çalışma yürütüldü. Çalışma sonrasında biyoteknik mücadeleye karar verilerek sarı renkli yapışkan tuzaklar hazırlandı. Hazırlanan yapışkanlı tuzaklar her hafta incelenerek tuzaklardaki zararlı böceklerin sayımı yapıldı. Saha çalışmaları sonucunda kırmızı karınca bulunup doğaya bırakılması ve göçmen kuş yuvası yapılarak böcekle mücadele edilebileceği yönünde rapor hazırlanırken, bu uygulamanın zor olacağı göz önüne alınarak bu mücadeleden de vazgeçildi.

    “Artık bu böcekten kurtulmak istiyoruz”

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, ‘Ricania Simulans’ adlı böcek türünün yaz aylarında yeşile karşı aşırı duyarlılık gösterdiğini ve bölgede bulunan her türlü bitki örtüsüne zarar verdiğini söyledi. Kelebek türü böceğin yaz aylarında hızlı bir şekilde yayılma gösterdiğini ancak sonbaharla birlikte ortadan kaybolduğunu belirten Paliç “Bu böcek yöredeki tüm yeşil dokuya zarar veriyor. Suyunu emdiği tüm yeşili kurutuyor. Bununla ilgili çeşitli deneyler yaptık. Yeşil dokuya karşı duyarlı olduklarını Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü uzmanları tespit etti. Yazın bu denli zararlı olan bu böcek türü şimdilerde ise tamamen yok oldu. Bu kelebek türü sonbaharda yok oluyor ama yok olmadan önce larvalarını bırakıyor. Böylece bir sonraki yıl yeniden ürüyor. Mayıs ayında tekrardan yeşil doku için geri döneceklerini tahmin ediyoruz. Bu böcek türüne karşı çalışmaları devam ediyor ancak kesin nihai bir sonuca varılamadığını da görüyoruz. Artık bu böcekten kurtulmak istiyoruz” dedi.

    “Vatandaşlarımız popülasyonu daha da azaltmak için bahçe kenarlarındaki kurumuş bakımsız bitki artıklarını temizlesinler”

    Ziraİ mücadele uzmanları, ‘Ricania Simulans’ın Ağustos ayının ortalarında yumurta bıraktığını, yumurtalarını da kurumakta olan bitkilere bıraktığına vurgu yaparak “Fasülye, salatalık ve kivi gibi bitkilerde taze sürgünleri tercih ettiği ve bitki öz suyu ile beslendiği için bahçelerde yazları zararlı olabiliyor. Kurumakta olan bitkiler hasat edildiği için aslında aynı zamanda popülasyon azaltılmış oluyor. Vatandaşlarımızın bu popülasyonu daha da azaltmak için bahçe kenarlarındaki kurumuş bakımsız bitki artıklarını temizlemeleri gerekiyor. Çünkü kuru bitkilere bırakılan yumurtalar kış dönemini bu kuru bitkilerde geçiriyor ve baharla birlikte tekrar görülmeye başlıyor” diyerek bahçelerdeki kurumuş bakımsız bitki artıklarını temizlenmesini önerdiler.

  • Op. Dr. Duran: “Ev kadınlarında obezite daha çok görülüyor”

    Kayseri Dünyam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mahmut Duran, ev kadınlarında çalışan kadınlara oranla daha yüksek oranda obezite görüldüğünü söyledi.

    Obezitenin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bir hastalık olarak tanımlandığını belirten Op. Dr. Mahmut Duran, kadınlarda erkeklere oranla; ev kadınlarında da çalışan kadınlara oranla daha fazla obezite vakası görüldüğünü ifade etti. Op. Dr. Mahmut Duran, bu durumun nedenini evdeki hareketsiz yaşama, mutfakta daha fazla vakit geçirmeye ve doğumla birlikte alınan kilolara bağladı.

    Alınan kalorinin harcanan kaloriden fazla olmasının obeziteye kapı açtığını belirten Op. Dr. Mahmut Duran, obezitenin göstergesi olan vücut kitle indeksi hesabıyla ilgili şu bilgileri verdi:

    “Önce boyumuzun karesini kilomuza bölüyoruz. Çıkan orana vücut kitle endeksi diyoruz. Bu oran yüzde 30-35 arasında çıkarsa 1. derece obez, 35-40 arası 2. derece obez, 40 ve üzerine de 3. derece obez diyoruz.”

    “İç Anadolu’da daha fazla obezite vakası var”

    Hamur işi ağırlıklı beslenmeden dolayı İç Anadolu Bölgesi’nde daha yaygın obezite vakaları görüldüğüne dikkat çeken Op. Dr. Mahmut Duran, obezitenin başlıca, hipertansiyon, diyabet gibi metabolik hastalıklara, kalp-damar tıkanıklıklarına, tromboemboli, felçler, uyku apnesi, kolon, meme ve prostat kanserleri, erkeklerde kısırlığa yol açtığını; böylece sağlıklı ömür süresini kısalttığını dile getirdi.

    Diyet ve sporla kilo verme oranı yüzde 5’i geçmiyor

    Yapılan araştırmalara göre diyet ve sporla kilo verme oranının yüzde 5’i geçmediğini vurgulayan Op. Dr. Mahmut Duran, “Geriye kalanlar başlamasına rağmen diyet ve sporu sürdüremiyor. Bu gibi hastalara obezite cerrahisi ile yardımcı oluyoruz. Bu operasyon tam teşekküllü, yoğun bakımı olan merkezlerde deneyimli ellerde yapılmalıdır. Kapalı yapılan bu operasyonda midenin kavisli kısmı alınıyor ve mideye tüp mide şekli veriliyor. Bu operasyonlara ilk başlandığı yıllarda komplikasyonları çok sansasyonel haberlere konu oldu ve insanları olumsuz etkiledi. İnsanlar normal bir operasyona bile şüpheli yaklaşıyor ama obezite normal operasyonlara göre herhangi bir risk ya da komplikasyon fazlalığı içermemektedir. Hastalarımıza operasyondan sonra diyet konusunda da bilgi verilmektedir. İlk 10-15 günde sıvı ve püre tarzı gıdalar tükettikten sonra yavaş yavaş katı gıdalara geçiyor. Obezite cerrahisi olan hastalarımızda ameliyattan sonra yaşam ve yemek şeklinin değişmesi gerekiyor. Operasyondan sonra yine fazla kaloriden kaçmak gerekiyor aksi takdirde kişi birkaç yıl sonra yine kilo almaya başlayabiliyor” ifadelerini kullandı.

  • Safra kesesi taşı kadınlarda daha sık görülüyor

    Toplum genelinde her 8-10 yetişkinden birinde görülen ve genellikle belirti vermemesinden ötürü ‘sessiz hastalık’ olarak nitelendirilen safra kesesi taşı, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor.

    Özel Esentepe Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünden Op. Dr. Mehmet Kerim Şerbetçi, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen safra kesesi taşı hastalığında 40 yaşın üstünde olan, fazla doğum yapmış ve kilolu bireylerin hastalığa yakalanma riskinin daha fazla olduğunu belirterek, erken tedavinin önemine vurgu yaptı. Safra taşı görülme sıklığının birinci derece yakınlarında taş olanlarda iki kat, kadınlarda ise üç kat daha fazla olduğunu aktaran Dr. Şerbetçi, “Safra kesesi sindirimin bir parçasıdır. Herhangi bir problem durumunda safra düzgün akamaz, sıkışır ve iltihap oluşur. Safra taşı oluşmaya başladıktan sonra taşların sayısı ve büyüklüğünün artmasıyla birlikte genellikle herhangi bir belirtiye yol açmazlar. Büyük çoğunluğu sessiz olarak seyreden safra kesesi taşları, acil haller dışında bazı tetkikler yapılırken ya da kimi ameliyatlarda tesadüfen fark ediliyor. Ancak safra kesesi içinde bulunan ve yer çekiminin etkisiyle hareket eden taşlar, safra kesesinin çıkışını tıkayıp, olağan boşalmasını engellediği zaman belirti vermeye başlıyor” dedi.

    Safra kesesi taşından kaynaklanan ağrının şiddetlenmesi durumunda sırt bölgesine ve karnın geneline yayılabildiğini kaydeden Dr. Şerbetçi, “Bu ağrılar süreklidir ve 10-15 dakika ile 1-2 saate dek sürelerde devam edebilir. Eğer bu ağrılar 4-5 saatten fazla sürerse bu durumda genellikle safra kesesinin tahriş olmasından kaynaklanmaktadır. Ağrının şiddeti vücudun pozisyonu değiştikçe azalıp artmaz. Ağrının şiddetlenmesiyle birlikte kusma görülebilir. Bunlara ek olarak kişi aşırı terleyebilir, ateşi yükselebilir ve titreyebilir. Safra taşı sebebiyle gıdalarla birlikte alınan yağın sindirimi zorlaştığı için özellikle yağlı yiyecekler yedikten sonra aşırı şişlik oluşabilir. Cerrahi tedavi, safra kesesinin taşları ile birlikte çıkarılmasıdır. Operasyonda, karın bölgesinden genellikle de göbek deliğinden açılan küçük bir delik sayesinde ucunda kamera bulunan tüple yapılan laparoskopik ameliyat veya açık ameliyat yöntemleri kullanılabilir. Ameliyat yöntemi, taşların büyüklüğüne ve hangi bölgeleri etkilediğine bağlıdır. Hastalıkla mücadele konusunda erken tanı büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.