Etiket: Görülen

  • Gebelikte Görülen Şeker Hastalığına Dikkat

    Dahiliye Uzmanı Dr. Taner Kaya, gebelikte görülen şeker hastalığının (diyabet) bebeğin sağlığı, büyüme ve gelişimi için iyi takip edilmesi gerektiğini söyleyerek, anne adaylarının bu süreçte çok dikkatli olması gerektiğini belirti.

    Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri doktorlarından Dahiliye Uzmanı Dr. Taner Kaya, gebelikte görülen şeker hastalığı yani diyabet konusunda önemli bilgiler paylaştı. Gebelikte görülen şeker hastalığının daha önceden diyabeti bulunmayan bir kadında, gebelik sırasında ortaya çıkan ve bebeğin doğumu ile birlikte ortadan kaybolan, geçici bir hastalık olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Taner Kaya, gebelik seyrinde yükselen hormonlar kan şekerini düşüren insülin hormonunun çalışmasını bozduğunu, sonuç olarak kan şekeri yükseldiğini söyledi.

    Uzm. Dr. Taner Kaya “Diyabet, 100 gebe kadının 2 ila 4’ünde görülür. Genellikle gebeliğin 24 -28. haftalarında ortaya çıkar. Daha sonraki gebeliklerde tekrarlama riski çok yüksektir ve önceki gebeliklerinde diyabeti olan kadınlarda daha sonraki yıllarda kalıcı tip 2 diyabet gelişme riski daha fazladır. Gebelikte şeker hastalığını olup olmamasını şeker yükleme testi ile anlıyoruz. Hangi gebeye şeker yükleme testi yapılması gerektiğinin cevabı ise gebede bulunan risklerde saklı. Bu riskler; ailesinde diyabeti olanlar, kilosu fazla olanlar, geçmiş hikâyesinde iri çocuk doğumu veya gebelik diyabeti hikayesi olanlar, açıklanamayan düşük hikayesi olanlarda yükleme testi yapmak gerekir” dedi.

    MUTLAKA TEST YAPTIRILMALI

    Dr. Taner Kaya şöyle devam etti: “Şeker yükleme testi güncel olarak 75 gram glukoz ile yapılmaktadır. Aynı testin 100 gram ile olanı da tanı amacı ile kullanılabilir. 75 gram glukoz içerken alınan kalori 200 kcal dir oysa 3 dilim baklavada 380 kalori mevcuttur. Yani şeker yükleme testi yaptırmak istemeyen ve korkan gebeler zaten günlük hayatlarında bu glukoz ve kalori yükünü beslenmelerinde almaktadırlar. Gebelikte birçok soruna yol açacak böyle bir hastalığın tanısını koymada yardımcı bu testi yaptırmalarında sakınca yoktur. Ayrıca bu test standart olup tüm dünya genelindeki gebelere aynı yöntemle uygulanmaktadır. Bebek plasenta yoluyla annesinden aldığı besinler ile beslenir. Diyabetli annenin şekerinin yükselmesi, doğrudan bebeğin de kan şekerini yükseltir. Bebek bu duruma kendi insülin salgısını artırarak karşılık verir. İnsülin büyümeyi de uyaran bir hormondur. Gebeliğin 24-28. haftalarından itibaren insülin salgısı artar, bebeğin büyümesi hızlanır ve doğum ağırlığı 4 kg’ın üzerine çıkar. İri bebek olarak adlandırılan bebek için doğum sırasında oluşabilecek omuz çıkıkları, sinir yaralanmaları, solunum sıkıntısı, şeker düşüklüğü ve sarılık gibi pek çok risk vardır. Ancak, hem geliştirilen yeni testler hem de insülin sayesinde anne ve bebeğin karşılaştığı birçok risk ortadan kalkmıştır.”

    AYLIK DÜZENLİ KONTROL

    Bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişimi için iyi bir takibin önemli olduğunu vurgulayan Dr. Taner Kaya

    “Gebelik diyabetli anneye önce özel bir beslenme programı uygulanır ve kan şekeri düzenli biçimde izlenir. Diyet ile yeterli kan şekeri düşüşü sağlanırsa sadece diyet ile takip edilir. Ama diyet ile istenilen hedeflere ulaşılamıyorsa insulin tedavisi başlamak gerekir. Evde yapılan ölçümler ortalama haftada 2-3 kez olmalıdır. İnsülin tedavisi gebelik diyabeti olanlarda doğum sonrası kesilecek bir tedavi şeklidir. Tabi gebelik diyabeti dışında tip1 diyabet veya tip 2 diyabet olup gebe kalmak isteyen hastalarımızda olmaktadır. Bu hastalarımızda tip 1 hastalar zaten insülin kullanmakta iken tip 2 diyabet hastalarımız ise ağız yoldan alınan ilaçlar kesilip insüline geçilmektedir. Gebelikte diyabeti saptanan gebeler aylık kontrollerine düzenli gelip iyi bir diyet uygulaması ile kan şekeri ölçüm ve değerlerini takip edebilecek bilgi ve beceriyi kazanmaları gereklidir” şeklinde konuştu.

  • Bebekte Görülen Gaz Sancısı Konusunda Merak Edilenler

    Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde göreve başlayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Erkan Altuncu, bebeklerde sık görülen gaz sancısı (kolik) sorunuyla ilgili merak edilenleri anlattı.

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Erkan Altuncu, her on bebekten birinin gaz sancısından (kolik) muzdarip olduğunu belirterek anne ve babalara gaz sancısı konusunda merak edilenleri anlattı. Ebeveynlerden çaresizce ağlayan ve acı çeken bebeğin neyi olduğunu ve ona nasıl yardım edilebileceğini bulmaya çalışılmasını isteyen Altuncu, “İnanın kolik olan bir bebek, dünyanın en sakin insanı bile olsanız sizi çaresizlik içinde bırakıp çıldırtabilir. Bir anda evin içinde kendinizi şaşkına dönmüş bir halde dört dönerken bulabilirsiniz. Aman paniklemeyin, sakin olun. Emin olun ki ciddi bir hastalığı yok ve merak etmeyin, bu rahatsızlık onda kalıcı bir hasar bırakmayacak. Her ne kadar size, bebeğinizin bu sıkıntılı durumu çok uzun sürecekmiş gibi gelse de bu, geçici bir durumdur. Çocuğunuzun aniden ve dakikalarca ağlaması sizin içinizi acıtıyor biliyoruz ama kolik geçici bir rahatsızlıktır” ifadelerini kullandı.

    Bebeğin ağlama problemleriyle ilgili bilgi aktaran ve tavsiyelerde bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Erkan Altuncu, “Sağlıklı bir bebekte ilk üç ay boyunca süren, belirli aralıklarla oluşan ve sebebi belli olmayan ağlamalardır. Yaşamın ilk veya ikinci haftasında başlayan ve altıncı haftada şiddetlenen kolik, genellikle akşam saatlerine doğru birdenbire tiz bir çığlık şeklinde başlar. Yüzde kızarma, dizlerini karnına çekme şeklinde kendini gösterir ve birkaç dakika içinde geçer. Bu ağlamalar ortalama günde 2,5 saat kadar sürer. Bebekler, iletişim kurmak, ağrı, yalnızlık ve sıkıntı, yorgunluk, ağlama ihtiyacı, huysuzluk, gaz nedeniyle ağlar. Kolik ağlamalarının tam olarak nedeni bilinmese de kolik olan bebeklerin ağlama sebebi de genel ağlama sebepleriyle aynıdır” diye konuştu.

    BELİRTİLERİ

    Uzm. Dr. Altuncu, hastalığın belirtileri konusunda da bilgi verdi. Altuncu, “Bebek sakinken yüksek sesle ve susturulamaz bir şekilde aniden ağlamaya başlar. Bu ağlamalar haftada ortalama üç gün olur. Daha sonra bu duruma bacaklarını karnına çekme, ellerini yumruk yapma, alnını kırıştırma ve yüzün mor-kırmızı bir renk alması eşlik eder. Kolik ağrısı yaşayan bebekler ciddi gaz sancısı çeker. Çoğunlukla uzun bir günün sonunda başlayan ağlamalar, bağırsak hareketleri düzelip gaz çıkartıncaya kadar sürer. Kolik olan bebeklerin büyüme ve gelişmesi normaldir ve fiziki muayenelerinde bir sorun yoktur. Kolik atakları, günde üç saat ya da daha uzun sürer. Bebeğin bu şikayetleri iki haftalıkken başlayıp üçüncü ve dördüncü ayda sona erer” ifadelerine yer verdi.

    AĞLAYAN BEBEĞİ SUSTURMAK İÇİN 10 ALTIN ÖNERİ

    Altun, ağlayan bebeği susturmak için 10 altın değerinde öneride bulundu. Altun, “Bebeği susturabilmenin yıllarından biri ışık oyunudur. Bebeğin odasında sessiz ve az ışıklı ortam sağlayın. Loş ışık onu rahatlatır. ikincisi ise ritmik hareketlerdir. Bebeğiniz ağladığında, onu dik bir şekilde tutarak kucağınıza alın ve ritmik, yumuşak hareketlerle sırtını ovarak sakinleştirin. Bu aynı zamanda uyumasına da yardımcı olacaktır. Üçüncüsü gürültüdür. Her ne kadar ilginç gelse de saç kurutma makinesi ve elektrik süpürgesi sesi, ağlayan bebeğinizi susturacak. Şaşırmayın deneyin, işe yarıyor. Dördüncü yol ise emziktir. Her derde deva. Bir süreliğine ilgisini çekecek bir şey buldunuz işte. Beşincisi ise gezinti. Parkta ufak bir gezinti, özellikle otomobil yolculukları yapın. İşe iyi tarafından bakın, seyyah bir bebeğiniz var işte. Altıncı yöntem ise masajdır. Ellerinize biraz zeytinyağı ya da bebe yağı dökün ve karın bölgesini saat yönünde, önce ufak sonra gittikçe büyüyen dairesel hareketle nazikçe ovun. Yorulana kadar devam edebilirsiniz. Emin olun şikayet etmeyecektir. Yedinci yöntem ise sıcak banyo yapmak. İkinize de iyi gelecektir. Ilık bir banyo vücudunuzu rahatlatacak, içinizi ısıtacaktır. Bebeğinizle birlikte sıcak banyonun keyfini çıkarın. 8. önerimiz ise bitki çaylarıdır. Emzirme dönemindeki bazı anneler, papatya çayının sakinleştirici özelliğinin bebeklerine yansıdığına inanılır, neden olmasın. 9. tavsiye de bebeğin fazla ağlatılmaması yönündedir. Bebeğinizi besledikten sonra çok ağlamasını önlemeye çalışın. Aşırı ağlaması onun hava yutmasına neden olup gaz yapacaktır. Son yöntem de yardım isteyin. Bebeğinizin şiddetli ağlamaları arttığı zaman yakınlarınızdan yardım isteyin. Güvendiğiniz birinden birkaç saatliğine bile olsa bebeğinizle ilgilenmesini istemekten çekinmeyin. Pek çok gönüllü çıkacaktır. Böylelikle kendinize biraz zaman ayırıp rahatlarsınız.”

  • Çocuklarda Görülen Davranış Bozuklukları Anlatıldı

    Malatya Kent Konseyi Kadın Meclisi ve Malatya Büyükşehir Belediyesi Aile Danışma ve Destek Merkezi işbirliğinde Melekbaba Şehit Yüzbaşı Hakkı Akyüz İlköğretim Okulu öğrenci velilerine “Çocuklarda Görülen Davranış Bozuklukları” konulu konferans verildi.

    Konferansa Şehit Yüzbaşı Hakkı Akyüz İlköğretim Okulu Müdürü Muharrem Taşcan, öğrenci velileri ve Sosyolog Zehra Sönmez katıldı. “Çocuklarda Görülen Davranış Bozuklukları” üzerine sunum yapan Sönmez, davranış bozukluklarını çocukların gelişim dönemlerindeki sorunların çözümünde engellerle karşılaşması ve o dönemde olağan olarak nitelendirilen sorunların daha sonraki dönemlere kalması sonucu ortaya çıkan sorunlar olarak tanımlandığını ifade etti. Sönmez, çocuklarda görülen davranış bozukluklarını saldırganlık, yalan söyleme, okul reddi, tırnak yeme, dikkatsizlik ve inatçılık olarak sıraladı. Sönmez, davranış bozukluğuna sebep olan nedenlerin dikkat çekme, ebeveynlere karşı güç kazanma isteği, intikam alma isteği ve yetersizlik olduğunu vurgulayarak, bu davranış içindeki çocuklara karşı karşılıklı saygı, çocuğa zaman ayırma, cesaretlendirme, sevgiyi anlatma ve paylaşma gibi davranışlarla yaklaşılmasının çocuklarla iletişim açısından önemli olduğunu kaydetti.

    Konferans boyunca çocuklarda görülen bütün davranış bozuklarının belirtileri ve nedenleri açıklanarak, ailelerin bu davranışlara karşı alması gereken önlemler hakkında bilgiler de verildi.

  • ‘Toplumda Görülen Genetik Hastalıklar’ Konulu Konferans AKM’de Gerçekleştirildi

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından ‘Toplumda Görülen Genetik Hastalıklar’ konulu konferans gerçekleştirildi.

    AKM’de düzenlenen programa Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Karkucak konuşmacı olarak katıldı. Ülkemizde de sıklıkla görülen genetik hastalıkların sebeplerinden bahseden Doç. Dr. Karkucak, katılımcılara ayrıntılı bilgiler verdi.

    Doç. Dr. Mutlu Karkucak, “Günümüzde genetik faktörlerin rol oynadığı 6 binden fazla hastalık bulunmaktadır. Ülkemizde akraba evliliği fazla olduğundan dolayı genetik hastalıklar diğer ülkelere göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca tüm kanserlerin yüzde 10’unda genetik faktörlerin yer aldığı bilinmektedir. Ailede birden fazla kişide kanser olması, erken yaşlarda kanserin görülmesi, iki taraflı ve çok odaklı olması gibi kalıtsal kanserleri düşündürmektedir” dedi.

    Doç. Dr. Karkucak, “SEAH’ta sık karşılaşılan genetik hastalıkların testleri çalışılmaktadır. Böylece genetik hastalığı olan hastaların il dışında zaman kaybı yaşamaları önlenmiş olmaktadır. Ayrıca hastalarda saptanan genetik hastalığın neden geliştiği, hastayı nelerin beklediği, ailede tekrarlama riskinin hesaplanması ve sonraki gebeliklerde tekrarının önlenebileceği gibi konularda genetik danışmanlıklar verilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Gerçekleştirilen programın sonunda Sağlık İşleri Daire Başkanı Aydın Sarı, Doç Dr. Mutlu Karkucak’a teşekkür ederek, günün anısına hediye takdim etti.

  • (Özel) Anüssüz Doğdu, Nadir Görülen Hastalıktan Kurtuldu

    İlkin Karya Dağlı, anüsü olmadan doğdu. Yılda dört bin doğumda bir görülen hastalıkla dünyaya gelen İlkin bebek, yapılan ameliyatla sağlığına kavuştu. Ailesi, bebeklerinin 41 günlük olması dolayısıyla “41 kere maşallah” yorumunda bulundu.

    İzmir’de yaşayan Dicle ve Demir Soner Dağlı çiftinin bebekleri İlkin Karya Dağlı, anüsü kapalı olarak dünyaya geldi. Ailenin dışkı yapamayan bebeklerindeki sorunu fark etmesiyle İlkin bebek, Özel Tınaztepe Hastanesine götürüldü. Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Arıkan tarafından ameliyata alınan İlkin bebeğe kolostomi yapıldı. Aşamalı olarak tedavisi devam eden İlkin Karya Dağlı, kısa sürede sağlığına kavuştu. 41 günlük İlkin bebek, artık dışkısını yapabildiği için hayati tehlikeden kurtulmuş oldu.

    DÖRT BİN DOĞUMDA BİR GÖRÜLÜYOR

    İlkin Karya Dağlı’nın sağlık durumu hakkında konuşan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Arıkan, “İlkin bebek, doğumu takiben buraya geldi ve makatı, yani tıbbi adıyla anüsü yoktu, kapalıydı. Bu hastalık genetik değil doğumsal bir hastalıktır. Neden olduğunu söylemek çok fazla mümkün değil. Yaklaşık 4 bin doğumda bir görülür. İzmir’de yılda 10 civarında bebekte görülüyor. Değişik tipleri vardır ve tipe göre ameliyat yapılır. Biz şuan aşamalı ameliyat yapıyoruz. Önce kolostomi yaptık, sonra yukarıda olan bağırsağını yerine indireceğiz ve kolostomiyi kapatacağız. Şuan sağlık durumu çok iyi. Bebek artık çok rahat kakasını yapabiliyor. Yapamadığı dönemde karnı şiş oluyordu ve kusuyordu. Beslemek bile çok zordu. Dünyadaki en mutlu olaylardan biri kaka yapmaktır” dedi.

    KONTROL EDİN

    İlkin bebeğe hemen müdahalede bulunulmasaydı oluşabilecek riskleri de aktaran Arıkan, “Karnının şişkinliği artar ve bağırsağı delinebilirdi. Bağırsağın içindeki dışkı karnının içine akar ve karın zarı iltihaplanması olurdu. Bu durumda bebeği kaybedebiliriz. Bu yüzden kolostomi yapılması gerekiyor. Hamilelik sırasında bebeğin makatının olup olmadığı fark edilmeyebilir. Evde ya da hastanede doğsun, mutlaka bebeğin makatı var mı yok mu bakılmalı. Çünkü gözden kaçabilir. 24 saat içinde, bilemediniz en geç 48 saat içinde kaka yapması gerekir. 24 saat içinde yapmıyorsa bir sorun var demektir ve mutlaka doktora götürmek gerekir” diye konuştu.

    “BU HASTALIĞI HİÇ DUYMAMIŞTIK”

    İlkin bebeğin babası Demir Soner Dağlı, hiç karşılaşmadığı ve bilmedikleri bir hastalık olduğunu belirterek “İş bilenin, kılıç kuşananın, derler. Ahmet Arıkan hocamızın çok iyi bir doktor olduğunu öğrendik. İnşallah çocuk daha iyi olacak ve büyüyünce onu ziyarete geleceğiz. Bugün 41 günlük. 41 kere maşallah. Yarın mevlidini yapacağız” dedi. Anne Dicle Dağlı ise duygularını şu sözlerle ifade etti: “İlk etapta çok endişelendik ama sağlığına kavuştuğu için çok mutluyuz. Hiç duymadığımız bir hastalıktı. Yılda 4 bin doğumda bir görülüyormuş. Şuan gayet sağlıklı bir durumda.”