Etiket: Görülen

  • Vanlı Nurcihan’ın milyonda bir görülen yeteneği

    Van’ın İpekyolu Belediyesi tarafından kurulan Engelsiz Yaşam Akademisinde müzik eğitimi gören ve milyonda bir görülen bir yeteneğe sahip olan görme engelli Nurcihan Arvas, tek isteğinin ‘O Ses Türkiye’ yarışmasına katılmak olduğunu söyledi.

    Doğuştan görme engelli olan Nurcihan Arvas (19), milyonda bir görülen yeteneğiyle İpekyolu Belediyesi tarafından oluşturulan Engelsiz Yaşam Akademisine geldi. Burada ilk önce Kur’an-ı Kerim okumasını öğrenen Arvas, katıldığı hafızlık yarışmasında ise birinci oldu. Daha sonra müzik eğitimi almak isteyen Arvas, katıldığı müzik atölyesinde gitar çalmaya başladı. Konserlere giden Arvas, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde TRT Müzik’te sahne aldı. Daha önce de kendi imkanıyla blok flüt çalmasını bilen Arvas, “Bir yıl önce flüt çalmasını biliyordum, ama notaları bilmiyordum. Baran Hoca, öğrencilerle çalışırken onları dinledim ve notaları öğrendim” dedi.

    Şu anda tüm notaları ezbere bilen Arvas, aynı anda basılan 6 notanın da neler olduğunu söyleyebiliyor. Engelsiz Yaşam Akademisi sayesinde güzel vakit geçirdiğini ifade eden Nurcihan Arvas, “Acun Ilıcalı’yı çok seviyorum. Tek isteğim ‘O Ses Türkiye’ yarışmasına katılmaktır” ifadelerini kullandı.

    Milyonda bir görülen yetenek

    Nurcihan Arvas’ın milyonda bir görülen bir yeteneğe sahip olduğunu dile getiren Engelsiz Yaşam Akademisi Müzik Öğretmeni Baran Atabay ise “Nurcihan Arvas, Engelsiz Yaşam Akademisine geldiğinde ilk Kur’an-ı Kerim atölyesindeydi. Yaptığı birçok güzel çalışmayla kurumda adını duyurdu. Daha sonra müzik atölyesine geldi. Burada kendisine gitar eğitimi verdik. Biz, sesleri ezbere bildiğini bilmiyorduk. Piyanodaki seslerin hepsi ezberinde vardı, ama isimlerini bilmiyordu. Biz sadece isimlerini öğrettik ve birkaç ses çalışması yaptık” diye konuştu.

    “Bu, çok ciddi bir yetenek”

    Nurcihan’ın apsolit (mutlak kulak) bir kulağa sahip olduğunu vurgulayan Atabay, “Mutlak kulak, piyanodan herhangi bir tuştan referans almadan bütün sesleri ezbere bilmektir. Nurcihan’da da böyle bir yetenek var. Piyanodan en az 6-7 tuşa basıldığında bütün seslerin tek tek isimlerini söylüyor. Bu, çok ciddi bir yetenek. Özel bir çocuk olmasına rağmen çok özel bir yeteneğe sahip. Gitar çalışmalarını devam ettirdikten sonra müthiş bir sese sahip olduğunu gördük. Hem Kur’an-ı Kerim’de okuduğu ayetlerle birlikte bunun geliştiğini düşünüyoruz. Birlikte birkaç parçanın yanında kendimize ait bir beste yaptık ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde TRT Müzik’te canlı yayında sahne aldık. Bunun dışında şu an albüm üzerine çalışmalarımız oluyor. Her enstrümana ilgisi var, fakat biz daha çok bir ya da iki enstrüman üzerine yoğunlaşmasını sağlıyoruz. Böyle yaptığında diğer enstrümanları daha rahat öğrenebilecektir” dedi.

    Nurcihan’ın isteği üzerine ‘O Ses Türkiye’ yarışması ile iletişim halinde olduklarını da dile getiren Atabay, “Nurcihan kızımızın oraya gidip sahneye çıkmasını istiyoruz. Oradaki insanların da çok ciddi olumlu yönde tepkiler vereceğine inanıyoruz. Çünkü Nurcihan gibi özel bir çocuğun böyle özel bir yeteneğinin olması çok önemli. Bu, milyonda bir rastlanan bir durumdur. Çok şanslıyız ki milyonda bir olan o öğrenciyi yanımızda bulunduruyoruz” şeklinde konuştu.

    Baba Mehmet Cahit Arvas da 4 çocuğundan ikisinin görme engelli olduğunu belirterek, “Eşim de hem işitme hem görme engelli. Nurcihan kızımız çok özel yeteneklere sahip. Ayrıca Acun Ilıcalı’yı çok seviyor. Ben Acun Ilıcalı’nın kızımı programa davet etmesini istiyorum” dedi.

  • En sık görülen zehirli guatr türü: ’Graves’

    Doç. Dr. Hakan Yabanoğlu, ülkede en sık rastlanan hipertiroidi nedenlerinden biri olan ’Graves’ hastalığının halk arasında sıkça ‘zehirli guatr’ olarak da bilindiğini belirterek, “Graves hastalığına ağır stresler, kazalar, hastalıklar ve bazı ilaçlar neden olabilir ama bunların dışında genetik yatkınlığın Graves hastalığının görülmesinde en önemli faktörlerden biridir” dedi.

    Graves hastalığı doğal bağışıklık sisteminin tetiklediği bir hipertiroidi (zehirli guatr) hastalığı olduğunu belirten Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Hakan Yabanoğlu, “Bağışıklık sistemine ait hücrelerin sağlıklı tiroit hücrelerine saldırması sonucu tiroid bezinden çok fazla miktarda tiroid hormonu kana geçer ve hipertiroidi tablosunun oluşmasına neden olur. Tüm hipertiroidi vakalarının yüzde 50-80’de altta yatan neden Graves hastalığıdır. Genellikle 20-40 yaş aralığında ve kadınlarda erkeklerden 5-7 kat daha fazla görülmektedir. Genetik yatkınlığın Graves hastalığının görülmesinde en önemli faktörlerden biri olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle ailesinde Graves hastalığı olan bireylerde hastalığın görülme riski artmaktadır. Ayrıca stres, üzüntü, sigara içilmesi, iyot içeren besinlerden fazla tüketmek ve bazı ilaçlar bu hastalığın oluşumuna neden olabilmektedir” diye konuştu.

    Graves hastalığının kişide birçok belirtisinin olabileceğine değinen Doç. Dr. Yabanoğlu sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu hastalığın ilk belirtilerinde çarpıntı, terleme, ellerde titreme, iştahın artmasına rağmen zehirli guatra bağlı kilo kaybı, adet düzensizliği, sıcağa tahammülsüzlük, saçlarda dökülme, cildin terli ve nemli olması, ishal, göz kaşınması ve sulanması, yorgunluk, uykusuzluk gibi şikayetler görülebilmektedir. Bu şikayetleri olan hastaların olası hipertiroidi veya Graves hastalığı için endokrinoloji veya genel cerrahi kliniklerine başvurmaları gerekmektedir. Hastalara yapılan laboratuvar incelemelerinde tiroid hormonlarının yüksek ve TSH hormonunun düşük olduğu görülmektedir.”

    “Tedavi seçiminde hastaya ve hastalığa ait unsurlar belirleyicidir”

    Graves hastalığının günümüzde üç farklı yöntem ile tedavi edildiğini söyleyen Doç. Dr. Yabanoğlu, “Bu hastalığın tedavisinde antitiroit ilaç, radyoaktif iyot tedavisi ve cerrahi tedavi olmak üzere üç farklı yöntem vardır. Hastalarda tedavi planı yapılırken kişiye özgü bireysel değerlendirme yapılmalı ve tedavideki öncelik sırası buna göre belirlenmelidir. Çünkü her 3 tedavi yönteminin olumlu ya da olumsuz tarafları vardır. Tedavi seçiminde hastaya ve hastalığa ait (yaş, cinsiyeti, gebelik, emzirme, eşlik eden diğer tiroid hastalıkları, aile öyküsü, hasta uyumu, hastalığın şiddeti, tiroit bezinin büyüklüğü, göz bulguları) unsurlar belirleyicidir.” dedi.

    Cerrahi tedavi genellikle Antitiroid ilaç ve Radyoaktif iyot tedavisi almaya engel bir durum olduğunda veya kısa sürede etkin tedavinin sağlanması planlandığında tercih edildiğini belirten Doç. Dr. Yabanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Uygun şekilde cerrahi tedavi yapılan olgularda nüks olasılığı oldukça düşük iken Antitiroid ilaç ve Radyoaktif iyot tedavisi ile nüks oranları yüzde 40-50 civarındadır. Graves hastalığında cerrahi tedavi özellikle büyük guatr veya kanıtlanmış ya da şüpheli kanser, ciddi göz bulguları Antitiroid ilaç ve Radyoaktif iyot tedavi almaya engel durumların varlığında tercih edilmelidir. Graves hastalığında genellikle tiroid bezi homojen olarak büyümektedir. Ancak bazı hastalarda Graves hastalığına nodülleride eşlik edebilmektedir. Bu hasta gruplarında kanser görülme sıklığı son dönem kılavuzda yüzde 2 iken, yapılan son çalışmalarda ve bizimde klinik deneyimlerimiz ile bu oranın arttığı görmekteyiz. Bu nedenle özellikle nodüllerin eşlik ettiği, aile hikayesi olan hastalarda cerrahi daha ön planda değerlendirilmelidir.”

  • CHP Tekirdağ Milletvekili Aygun: “Trakya, Türkiye’nin en çok kanser görülen bölgesi”

    CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, TBMM’ye verdiği araştırma önergesinde, sanayi tesislerinin arıtmadan Ergene’ye bıraktığı arsenik, kadmiyum gibi ağır metaller nedeniyle Trakya’nın Türkiye’nin en çok kanser görülen bölgesi olduğunu kaydetti.

    Aygun, Trakya’da görülen kanser artışının kapsamlı olarak incelenmesi için TBMM’ye araştırma önergesi verdi. Trakya’da kanserden ölüm vakalarının 2011 yılından itibaren istatistiklere yansıyacak oranda arttığına işaret eden Aygun, Ergene Nehri’ndeki aşırı kirliliğin büyük sağlık sorunları oluşturduğunu ifade etti. TÜİK 2017 istatistiklerine işaret eden Aygun, kanser oranının en çok görüldüğü ilk 5 il arasında yüzde 23.2 ile Kırklareli ve yüzde 23.2 ile Tekirdağ’ın geldiğini ifade ederek, Edirne’de ölüm nedenlerinin 2. sırasında yüzde 21.9 ile tümörün geldiğini söyledi.

    Kanserden en çok ölüm yaşanan kentler

    CHP’li Aygun, TÜİK Mayıs 2017 tarihli ölüm nedenleri istatistik verilerine göre, Türkiye’de her 5 ölümden 1’inin (yüzde 19,6) kanser nedeniyle gerçekleşirken, bu oranın Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de her 4 ölümden biri (yüzde 23-24) oranında olduğunu belirtti.

    TÜİK istatistiklerine dikkat çeken Aygun, kanserin en çok görüldüğü ilk 5 ilin sırasıyla Kırklareli, Rize ve Kocaeli (yüzde 23.3), Tekirdağ (yüzde 23.2) ve İstanbul (yüzde 23) olarak sıralandığını söyledi. Aygun, “Edirne’de hastalık nedeniyle ölümlerin ikinci sırasında da yüzde 21.9 ile tümör gelmektedir” diye konuştu.

    “Akciğer kanseri yapan arsenik en çok Tekirdağ’ın suyunda var”

    Çerkezköy, Çorlu, Muratlı ve Lüleburgaz’daki bin 350 fabrikanın atıklarını arıtma tesisi olmaksızın Ergene Nehri’ne bıraktığını vurgulayan Aygun, şu bilgileri aktardı:

    “Nitekim Çorlu Deresi’nin 3 Ekim 2018 tarihinde bir plastik fabrikasının arıtmadan saldığı atık nedeniyle kırmızıya boyanması, sanayi tesislerinin oluşturduğu çevresel yıkımı ve bölgedeki denetimsizliği bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. En tehlikeli kanserojen madde olduğu bilinen kadmiyum, Ergene Nehri’nde en çok bulunan ağır metaldir. Ergene Havzası’ndaki sulardan alınan örnekte en çok arsenik Tekirdağ’da saptanmıştır. Arsenik, akciğer kanserinden sorumludur. Bugün, Ergene’de hiçbir canlı yaşamaktadır. Tarımsal sulama dahi yapılamayacak boyutta kirlidir.”

    “Ergene taşınca, zehirli su gıdalarımıza da geçiyor”

    Toprak ve gıda ürünleri için de tehdit saçan Ergene’nin bölgesel sorunları hızla arttırdığını anlatan Aygun, şöyle devam etti:

    “Özellikle sonbahar döneminde etkili olan yağışlar ile Ergene Nehri taşmakta, Trakya Bölgesi’ndeki birçok tarım arazisi zehirlenmektedir. Bu zehirli su ile yetişen bitkiler aracılığıyla kanserojen maddeler insanlara geçmektedir. Bölgede, en çok meme ve akciğer kanseri görülmektedir. Trakya Üniversitesi Balkan Onkoloji Hastanesinde; 2010 yılında 1739 kanser vakası tedavi edilirken bu sayı 2017 yılında 2 bin 150’ye çıkmıştır. Özetle Trakya Bölgesi’nde kanser oranlarında görülen artışın bütün boyutlarıyla incelenmesi elzemdir.”

  • İzmir’de, 15 Ağustos 2017 tarihinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in okul servisinde unutularak ölmesine ilişkin görülen davada ’Taksirle adam öldürmek ve delilleri yok etmek ile suçlanan tutuklu sanıklardan Taner İ. 9 yıl, Dilara K. 9 yıl, yine servis sürücüsü Taner İ.’nin eşi ve aynı zamanda anaokulun sahibi olan Yurdagül İ. 5 yıl, Arzu G. 6 yıl, Bekir G. 5 yıl, Ahmet S. 5 yıl ceza aldı. Taner İ. ve Yurdagül İ.’nin tutukluluklarına devam kararı verildi.

    IHAAW194519-ASA/19-07-2018

    – İzmir’de, 15 Ağustos 2017 tarihinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in okul servisinde unutularak ölmesine ilişkin görülen davada ’Taksirle adam öldürmek ve delilleri yok etmek ile suçlanan tutuklu sanıklardan Taner İ. 9 yıl, Dilara K. 9 yıl, yine servis sürücüsü Taner İ.’nin eşi ve aynı zamanda anaokulun sahibi olan Yurdagül İ. 5 yıl, Arzu G. 6 yıl, Bekir G. 5 yıl, Ahmet S. 5 yıl ceza aldı. Taner İ. ve Yurdagül İ.’nin tutukluluklarına devam kararı verildi.

    19.07.2018 19:45:19 TSI
    NNNN

  • Ege Denizi’nde görülen köpek balıklarının sırrı ortaya çıktı

    Bodrum ve Marmaris’te paniğe neden olan köpek balıklarının Ege Denizi’ne neden geldiği ortaya çıktı. Bodrum Yarımadası Yalıkavak Sportif ve Amatör Balık Avcıları Derneği 3 gün boyunca gece gündüz Gökova Körfezi’nde yaptığı dalışlar sonucunda Kum köpek balıklarını görüntüledi. Köpek balıklarının yumurta bırakmak için dünyanın en ünlü üreme alanlarından biri olan Gökova Körfezi Boncuk Koyu’na geldiği öğrenildi.

    Dünyanın en ünlü köpekbalığı koyu olduğu öğrenilen Gökova – Boncuk Koyu’na yumurta bırakmaya gelen kum köpek balıkları dalgıçlar tarafından görüntülendi. Köpek balıklarının yanı sıra Gökova Körfezi’nin güzelliklerini de gözler önüne seren çalışma 3 gün sürdü.

    3 gün su altında köpek balığı aradılar

    Üniversite öğrencileri ve BORABDER (Bodrum Yarımadası Yalıkavak Sportif ve Amatör Balık Avcıları Derneği ) tarafından Gökova Körfezi’nde dalış gerçekleştirildi. 3 gün boyunca gece gündüz Gökova Körfezi’nde dalış yapan ekipler deniz altında karış karış köpek balığı aradı. Gökova Körfezi’nin güzelliklerini de görüntüleyen dağlıçlar 3 günün sonundan kum köpek balıklarını görüntülemeyi başardı.

    BORABDER Başkanı Mustafa uyar ise konuyla ilgili olarak “Dünya’nın çok az noktasında üreme yapan Kum köpek balıklarının Gökova Körfezi Boncuk Koyu’nda üreme yaptığını Su Ürünleri Fakültesi tespit etti. Bu bilgileri aldıktan sonra Köpek balıklarını görüntülemek için çalışma başlattık” dedi.

    Gökova Boncuk Koyu, köpekbalığı koyu olarak uluslararası alanda ünlenmiş ve dünyada kuzeybatı Atlantik kıyıları ile en aktif 2 üreme alanından biri olma özelliği taşımaktadır.