Etiket: Göre

  • YÖK Raporuna göre SAÜ sosyal sorumlulukta ikinci

    YÖK Raporuna göre SAÜ sosyal sorumlulukta ikinci

    Yükseköğretim Kurulunca (YÖK) yayımlanan “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu 2020”ye göre, Sakarya Üniversitesi sosyal sorumluluk projeleri kategorisinde ikinci sırada yer aldı.

    Yükseköğretim Kurulunun Twitter adresinden, üniversitelerin performansının değerlendirildiği “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu 2020”de yer alan değerlendirme kriterlerine göre en başarılı üniversitelere ilişkin veriler paylaşıldı. Buna göre, üniversitelerin eğitim öğretim faaliyetleri ve buna bağlı çıktılarının incelendiği “eğitim ve öğretim” kategorisinde toplamda 11 gösterge bulunuyor.

    Öğrencilerin sosyal ve endüstriyel proje sayısı 2019’da artış gösterirken, 168 üniversitede 8 bin 465 sosyal sorumluluk projesi, 124 üniversitede 5 bin 468 endüstriyel proje gerçekleştirildi. Sakarya Üniversitesi, 456 sosyal sorumluluk projesi ile 475 proje üreten Atatürk Üniversitesinin ardından ikinci sırada yer aldı. SAÜ’yü 382 sosyal sorumluluk projesi ile Selçuk Üniversitesi, 346 sosyal sorumluluk projesi ile Pamukkale Üniversitesi, 322 sosyal sorumluluk projesi ile Gaziantep Üniversitesi takip etti.

  • Kosova’da sandık çıkış anketlerine göre Vetevendosje seçimi önde götürüyor

    Kosova’da sandık çıkış anketlerine göre Vetevendosje seçimi önde götürüyor

    Kosova’da düzenlenen parlamento seçimlerinde sandıkların kapanmasının ardından sandık çıkış anketlerine göre Albin Kurti liderliğindeki Vetevendosje’ne seçimi önde götürüyor.

    Kosova’da savaşın sona erdiği 1999 yılından sonra 8’inci kez düzenlenen parlamento seçimleri için halk sandık başına gitmişti. Ülke genelinde 07.00’de başlayan oy verme işlemi 19.00’da sona erdi. Sandıkların kapanmasının ardından Kosova Merkez Seçim Komisyonu (KQZ) tarafından oy sayımına başlandı.

    KQZ Başkanı Valdete Daka, yerel saatle 15.30’a kadar kayıtlı seçmenlerde yüzde 32,32’sinin oy kullandığını, seçim süreci esnasında herhangi bir sorun oluşmadığını kaydetti. 1 milyon 794 bin 862 seçmenin bulunduğu Kosova’da, resmi olmayan bilgilere göre seçimlere katılım oranı yüzde 47’yi oldu.

    Seçimde aralarında Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) ve Yenilikçi Türk Hareket Partisinin (YTHP) de bulunduğu 28 siyasi oluşumdan bin 79 milletvekili adayı 120 sandalyeli meclise girebilmek için yarıştı. Kosova’daki seçimi ise 30 bine yakın gözlemcinin takip ettiği açıklandı.

    Sandık çıkış anketleri açıklandı

    Kosova’da oy verme işleminin sona ermesiyle birlikte sandık çıkış anketleri de açıklandı. Sandık çıkış anketlerine göre Albin Kurti liderliğindeki Vetevendosje seçimi önde götürürken, oyların yüzde 41 ile 53 arasında oy alacağı tahmin ediliyor. PDK’nın oyların yüzde 20’sini, LDK’nın oyların yüzde 17’sini ve AAK’nin ise oyların yüzde 7’sini alması, Nisma’nın ise yüzde 2 oy oranında meclis dışında kalması bekleniyor.

    Pipos Şirketi’nin sandık çıkış anketine göre ise Vetevendosje oyların yüzde 41’ini, PDK’nın oyların yüzde 16.5’ini, LDK’nın oyların yüzde 15.2’sini ve AAK de oyların yüzde 7.2’sini alması, Nisma’nı ise yüzde 2.6 oy oranı ile seçim barajını altında kalacağı tahmin ediliyor.

  • Bakan Dönmez: “Bana göre kömürün karası altının parasından daha değerli”

    Bakan Dönmez: “Bana göre kömürün karası altının parasından daha değerli”

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Manisa’nın Soma ilçesinde özel bir kömür madeni ocağında incelemelerde bulunarak işçilere hitap etti. Bakan Dönmez, “Bana göre kömürün karası altının parasından da sarısından da daha değerli” dedi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Manisa’nın Soma ilçesindeki İmbat Maden Ocağı’nda incelemelerde bulunarak maden işçilerine hitap etti. Çiçekle karşılanan Bakan Dönmez, yaptığı konuşmasında kömür madenlerinin önemine değinerek maden işçileri için yaptıkları iyileştirmelerden bahsetti. Sık sık maden ocaklarını ziyaret ederek işçilerle buluştuğunu kaydeden Bakan Dönmez, “Sizin emeğiniz bizim için son derece kutsal. Bunun farkındayız. Ama bazı kesimler maalesef madende çalışan kardeşlerimizin bu emeğini, çektiği bu çileyi bu zorluğu görmezden geliyor. Biz her türlü kara propagandayı ve algıya rağmen sizin emeğinizin yanında durmaya devam edeceğiz. Bugün Sayın cumhurbaşkanımızın himayelerinde Manisa’da 5 tane açılış yaptık. 3 tane jeotermal enerji santrali bir tane yerli kömür santralimizi ve 2 ilçemize de Soma ve Kırkağaç’a da doğalgaz götürdük. Manisa’mızın artık hemen hemen yüzde 70’i yüzde 80’i doğalgaz konforuyla tanıştı. Bu demek değildir ki kömür odan daha kötü veya kalitesiz, hayır. Kullanımı daha kolay, konfor şartları açısından daha konforlu ama kömür hala bugün dünyada elektrik üretiminde ciddi bir pay alan enerji ham maddemiz. Dünyada üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 38’i kömürden üretiliyor. Tabi ilk yıllardaki gibi kömür yakma, santral sistemleri eski teknolojilerde olduğu gibi havayı kirletmiyor. Şimdi çok daha çevreci, toprağı, havayı, suya, canlıya ve insana daha az etki eden sistemlerle donatılmış durumda. Biraz önce santralde teknik arkadaşlardan brifing aldık. Biliyorsunuz orası 510 MGW kurulu gücünde bir tesis. Bu İmbat’ın da içinde bulunduğu havza bizim Soma kömür havzamız Türkiye’nin ikinci büyük kömür havzası. Orada yıllık yaklaşık 4,5-5 milyon ton kömür tüketilecek. Bu 4,5-5 milyon ton kömürü biz vatandaşa dağıtmış olsaydık, eski usulle ısınma olsaydı ne kadar haneyi ısıtabilirdi bir hesapladık. 1 milyon 600 bin hanenin ısınma ihtiyacı karşılanabilirdi. Peki emisyon değerleri olarak mukayese ettiğimizde şimdi neredeyiz, kontrolsüz yakma ve kullanmaya göre dediler ki ‘Kontrolsüz yakım olsa filtresiz 100’ü havaya atılacaktı. Biz şimdi 99’unu tutuyoruz sadece yüzde birini emisyon olarak havaya atıyoruz. Avrupa Birliği normları ne diyorsa biz de daha iyisi var ama maalesef bazı çevreler bunu görmezden geliyor. Biz ısrarla doğru olanı haykırmaya ve doğru bildiğimiz yoldan gitmeye kararlıyız. Bana göre kömürün karası, altının parasından da sarısından da daha değerli” dedi.

    “Maden ocaklarında işverenlere sıfır taviz sıfır tolerans”

    Soma’da 5 yıl önce yaşanan maden kazasından da bahseden ve o kazadan sonra alınan tedbirlerden bahseden Bakan Dönmez şunları söyledi:

    “Bundan 5 yıl önce elim bir kaza sonucu 301 kardeşimizi kaybettik, şehit oldular. Onları rahmetle anıyorum. Ama burada altını çizmemiz gereken bir husus var. Hem işvereninize, işveren temsilcilerine özellikle iş güvenliği konusunda sıfır tolerans, sıfır tavizle uyarılarımızı yapıyoruz. Siz çalışan işçi kardeşlerimizden de ricamız şu buraya sağ salim geldiniz, vardiya bitiminde de sağ salim ailenize gitmeniz bizim için en büyük mutluluk vesilesi. Son dönemde özellikle maden sektöründe bu hassasiyet arttı. İş kazası oranlarını yakından takip ediyoruz. Gönül ister ki can kaybı yaşadığımız kazalar hiç olmasın ama azaldı. Bunlar sevindirici yetmez ama evet diyoruz. İnşallah sıfır kazalı günlere hep birlikte el ele işçi işveren ayrımı yapmaksızın hep birlikte ilerleyelim. Bu kapsamda kamu olarak biz gerek Maden Teknolojileri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla tedbirleri artırıyoruz gerekse Çalışma ve Aile Bakanlığımızın denetimleri var biliyorsunuz. Bu kapsamda yapılması gerekenleri yapacağız. İşçilerimizin zaten koruyucu kıyafetleri konusunda bir eksiklik hissetmiyoruz. Ama doğru ve yerinde kullanmak önemli. Dikkat önemli. Bu kazalar kendinize en çok güvendiğiniz anda size geliyor. Ben yılarca iş güvenliği kurul başkanlığı yaptım. Bir an bir kardeşimiz kaynak yaparken çapaktan gözünü kaybetme riskiyle karı karşıya kaldı. Çağırdık ilgili arkadaşları bu nasıl olur biz gözlük vermiştik. Bunları niye takmıyorlar’ dedim. Dediler ki ‘Efendim biz fazla fazla veriyoruz ama maalesef bu konuda çalışan kardeşlerimiz ihmalkar davranıyor’ dediler. İşçi arkadaşları da bir araya topladım ‘Niye takmıyorsunuz’ dedim. Sonra öğrendim ki gözlüğü beğenmemişler. Bu koruyucu kıyafetler ilk başlarda çok estetik değildi. Dedim ki bu işi yapanlara gidin paraya kıyıp en kalitelisini alın. En kalitelisi alındı şekli de güzel. Sonra arkadaşlarla bir araya geldim. Nasıl durum dedim. Şimdi sivil hayatta da takmaya başladık dediler. Zararı yok sivil hayatta da kullanabilirsiniz yeter ki işte de kullanın. Hepinizi yaptığınız çalışmalardan dolayı tebrik ediyorum. Allah’a emanet ediyorum. Rabbim kazasız belasız günler nasip etsin inşallah.”

    Bakan Dönmez konuşmasının ardından işçilerle toplu olarak hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Biz Müminler, dünyadaki muhasebemizi ahiretteki hesaba göre yapmalıyız”

    Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Biz Müminler, dünyadaki muhasebemizi ahiretteki hesaba göre yapmalıyız”

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Biz Müminler, dünyadaki muhasebemizi ahiretteki hesaba göre yapmalıyız. Ahirette Rabbimizin bizden razı olmasını istiyoruz. Öyleyse dünyada O’nun razı olacağı ameller yapmalıyız” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, yatsı namazı sonrası Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde “Geçmişten Geleceğe Muhasebe” konulu bir sohbet gerçekleştirdi. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Türkiye’nin her yerinde yatsı ezanlarının okunduğunu ifade ederek, “Camilerimizde buluşamadık ama evlerimizde namazlarımızı kıldık. Yüce Rabbimiz ezan-ı muhammediyi gök kubbemizden ve minarelerimizden ebediyen eksik eylemesin” ifadelerine yer verdi.

    Allah’ın insanı en değerli varlık olarak yarattığını belirten Erbaş, “İnsana sayısız nimetler ihsan etmiş, akıl, irade, vicdan gibi üstün özellikler bahşetmiştir. Onu ilahi hitaba muhatap kılmıştır. Peygamber ve vahiy göndermekle onun yolunu aydınlatmıştır. Kainattaki her şeyi insanın emrine amade kılmıştır” diye konuştu.

    Başkan Erbaş, varlık aleminde her şeyin bir yaratılış gayesi olduğuna vurgu yaparak, “İnsanın dünyada bulunuş gayesi de Allah’a kulluktur. Yeryüzünün imar ve ıslahı için çalışmaktır. İnsan sınırlı bir varlık, dünya ise geçici bir mekandır. İnsan, burada, zamanın akışı içerisinde ebedi yurdu olan ahirete doğru yol almaktadır. Zaman ve ömür, insana emanet edilen eşsiz hazinelerdir. Bu sebeple zamanı en iyi şekilde değerlendirmek ve ömrü imar etmek, ihmal edilemez bir sorumluluktur” ifadelerini kullandı.

    “İnsan ve mümin olmamızın gereği olarak hepimizin sorumlulukları var”

    İnsanın sorumluluk sahibi bir varlık olduğunu dile getiren Erbaş, “İnsan ve mümin olmamızın gereği olarak hepimizin sorumlulukları vardır. Rabbimize karşı sorumluklarımız var. Kendimize karşı sorumluklarımız var. Ahlaki, içtimai, millî ve manevî değerlerimize karşı sorumluluklarımız var. Vatanımıza, milletimize, ailemize, eşimize, çocuklarımıza akrabalarımıza, çevremize, komşularımıza karşı sorumluluklarımız var. Yeryüzüne, insanlığa ve bütün canlılara karşı sorumluluklarımız vardır. İnsanı hem Allah’ın katında hem de tüm yaratılmışların içinde değerli ve önemli kılan özelliği, işte bu sorumluluklarını sahiplenmesi ve kendisine tevdi edilen mukaddes emaneti yüklenmesidir” şeklinde konuştu.

    “İnsan derin bir yalnızlığa mahkum olmuştur”

    Yaşanılan çağın zor bir çağ olduğu değerlendirmesinde bulunan Erbaş, “Modern dönemde ulaşım, iletişim, teknoloji büyük bir hızla gelişmiş ama insan derin bir yalnızlığa mahkum olmuştur. Bugün insanlık devasa krizlerle karşı karşıyadır. Savaşlar, felaketler, musibetler insanın geleceğe dair umudunu iyice zayıflatmıştır. Batı merkezli kurulan yeni dünya düzeninde insan, hayatın anlamını ve varoluşun gayesini kaybetmiştir. Anlamı kaybedince güzel ahlakı da kaybetmiştir. Şimdi anlam ve ahlak krizlerinin kuşatması altında şaşkın, yorgun, mutsuz ve umutsuz bir insanlık var yeryüzünde” diye konuştu.

    “Kendimizi kapsamlı bir muhasebeye tabi tutmalıyız”

    Başkan Erbaş, insanların aklını ve vicdanını kullanarak kendisiyle yüzleşmeye ihtiyacı olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

    “Bilhassa İslam dünyası ve Müslümanlar olarak inanıcımızı, medeniyetimizi ve sorumluluklarımızı dikkate alarak derin bir muhasebe yapmaya ihtiyacımız var. Mümin için muhasebe, bir yenilenme ve bilinçlenme eylemidir. Vahyi ve aklı, ilim ve hikmeti, güzel ahlak ve merhameti davranışlarına hakim kılma çabasıdır muhasebe. İlmi, fikri ve ahlaki yozlaşmalara karşı istikameti muhafaza etme gayretidir muhasebe. Bu sebeple, bugün derin bir tefekkürle bireysel, toplumsal ve küresel sorumluluklarımız çerçevesinde, üzerimize düşen görevleri yerine getirip getirmediğimize dair kendimizi kapsamlı bir muhasebeye tabi tutmalıyız.”

    “Biliyoruz ki, dünya hayatının sonunda, Rabbimizin huzuruna vardığımızda hayatımızın her anından, Allah’ın bize lütfettiği tüm nimetlerden hesaba çekileceğiz” diyen Başkan Erbaş, şunları söyledi:

    “Adaletin timsali Hz. Ömer’in, ‘Hesaba çekilmezden önce kendinizi hesaba çekiniz’ sözü esaslı bir hayat düsturudur. Rabbimiz Haşr Suresinde, bize çok uzakmış gibi gelen, ama yarın kadar yakın olan hesap günü için şu çarpıcı uyarıyı yapar. ‘Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.’ Bu ayetin rehberliğiyle biz müminler, dünyadaki muhasebemizi ahiretteki hesaba göre yapmalıyız. Ahirette Rabbimizin bizden razı olmasını istiyoruz. Öyleyse dünyada O’nun razı olacağı ameller yapmalıyız.”

    “Bu zorlukların üstesinden geleceğiz ve en kısa zamanda normal hayatımıza yeniden kavuşacağız”

    Başkan Erbaş, Covid-19 salgınına karşı verilen mücadeleye de değinerek, “Devlet ve millet olarak hep beraber salgın hastalıkla mücadeleye devam ediyoruz. İnanıyorum ki, Allah’ın izni ve inayetiyle bütün bu zorlukların üstesinden geleceğiz ve en kısa zamanda normal hayatımıza yeniden kavuşacağız. Bize düşen, hayatın zorluklarını doğru yorumlamak ve bu zorlukların üstesinden gelmek için gereken irade ve gayreti göstermektir. Tedbirli olmaktır. Unutmayalım ki, tedbir bizden; takdir yüce Allah’tandır” diye konuştu.

    Hz. Peygamberin, “Müminin başka hiç kimsede bulunmayan hayranlık verici bir hali vardır. Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe, nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa da sabreder ve bu da onun için bir hayır olur” buyurduğunu hatırlatan Erbaş, “Dolayısıyla bizler karşılaştığımız her meseleyi mümin feraseti ve tevekkül bilinciyle yorumlamalı, sabır ve şükür terazisinin dengede kalmasını sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.

    “Bu imtihanı kazanmanın yolu, tedbir, tevekkül, gayret ve sorumlulukla hareket etmektir”

    Etkenler ve sonuçlar ne olursa olsun yaşanılan hiçbir olayların “dünya imtihanı”ndan ayrı düşünülemeyeceğinin altını çizen Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

    “Bu dünya, bir imtihan yeridir. Haddi zatında ömür dediğimiz sermaye, hayat dediğimiz zaman dilimi, aslında imtihan için bize tanınan süredir. İnsanın karşısına çıkan her türlü sıkıntı, zorluk, acı, yokluk, dert ve musibet, söz konusu imtihanın bir parçasıdır. Bu imtihanı kazanmanın yolu, tedbir, tevekkül, gayret ve sorumlulukla hareket etmektir. Bu yüzden karşılaştığımız olaylara soğukkanlı ve metanetli şekilde yaklaşmalı ve zorlukların üstesinden nasıl geleceğimize odaklanmalıyız. ‘Acaba bizden kaynaklanan bir kusur ya da hata var mı?’ diye düşünmeli, tutum ve davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Yüce Rabbimiz, şu ayet-i kerimede, musibetlerin meydana gelmesinde insanların da kusurlarının bulunduğunu bildirmektedir: ‘Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. Kaldı ki Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor.’”

    “Küresel boyutta yaşadığımız sorunlarda, insanoğlunun zaaflarının önemli bir payı vardır”

    Küresel boyutta yaşanılan sorunlarda insanlarında bir payı olduğuna dikkat çeken Başkan Erbaş, “Bugün küresel boyutta yaşadığımız sorunlarda, insanoğlunun zaaflarının, ihtiraslarının, sorumluluk bilincini ihmal etmesinin önemli bir payı vardır. Mesela küresel bir çevre sorunu olarak havanın, suyun, toprağın kirletilmesi gibi hadiseler, bütün insanlığı ilgilendiren büyük meselelerdir. Bu olumsuz tablo, esasında insanoğlunun kendi hatalarının acı bir sonucudur. Dolayısıyla insanın çevreyle ilişkisini başta sorumluluk duygusu olmak üzere emanet, güzel ahlak ve salih amel bağlamında yeniden gözden geçirmesi, göz ardı edilemez bir zorunluluktur. Aksi takdirde yaşanacak çevresel krizlerin ve küresel musibetlerin, dünyayı topyekûn kaos ve kargaşaya sürüklemesi kaçınılmazdır. O halde daha güvenli ve güzel bir istikbâli inşa edebilmenin yolu, yaşanan bütün hadiseleri özeleştiri ve nefis muhasebesi çerçevesinde değerlendirmekten geçmektedir” şeklinde konuştu.

    “Müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur”

    Başkan Erbaş, zorlukları aşma, daha güzel bir hayatı beraberce yaşama noktasında en büyük gücün ve imkânın “iyilik duygusunu” güçlendirmek olduğuna vurgu yaparak “Yüce dinimiz İslam, bizlere, iyiliği, ihsanı, infakı, yardımlaşmayı, paylaşmayı öğretir; adaleti, merhameti, cömertliği emreder. Dolayısıyla müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur. İnsan da bu dünyaya, Âlemlerin rabbine “inanmak” ve “iyi işler yapmak” için gelen bir yolcudur. İyilik; toprağa düşüp yeşeren, yeşerip serpildikçe yeniden toprağa düşüp binlerce fidan olarak hayatı yeşerten bir tohum gibidir. İnsana düşen, iyiliğin dünyayı değiştirme gücüne sahip olduğuna inanmak ve iyilik tohumlarını gönüllere serpmektir. Onları bereketlendirecek olan Cenab-ı Hak’tır. Kur’an- Kerim’in bizlere gösterdiği hedef, “Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın” mefkûresidir. “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” ilkesidir.” ifadelerini kullandı.

    “Gönül yaralarımız, başkasının yarasına merhem olduğumuzda iyileşecektir”

    Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifinde; “Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birisini giderirse, Allah da kıyamet gününün sıkıntılarından birini ondan giderir. Kim darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir” buyurduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

    “Öyleyse hep beraber; hakikat ve güzellik adına, merhameti kuşanarak iyilik yolunun yolcusu olalım. Mazluma sığınak, muhtaca ensar olalım. Yetime kardeş, yoksula sevinç olalım. Bu zor süreçte sıkıntıya düşen kardeşlerimizin yardımına koşalım. Dualarımızı, hüzünlerimizi, sevinçlerimizi, mutluluklarımızı paylaşalım. İnsanlık için canla başla çalışan sağlık görevlilerimizin, arama kurtarma faaliyetlerinde fedakarca çalışan kardeşlerimizin, güvenlik güçlerimizin, Diyanet mensuplarımızın, milletimizin hizmetine koşan sivil toplum temsilcilerimizin ve tüm güzel yürekli insanların yanında olalım. Bilelim ki, gönül yaralarımız, başkasının yarasına merhem olduğumuzda iyileşecektir. Vicdanımızın sesine kulak verelim, kalbimize iyi gelecektir. Gerçek huzurun iyilikte saklı olduğuna inandığımız zaman dünya daha güzel olacaktır.”

    “Merhamet, Rahman’a kulluğumuzun en önemli nişanesidir”

    Başkan Erbaş, insan için merhametin önemini dile getirerek, “Merhamet, inancımızın bizlere kazandırdığı en büyük değerlerden birisidir. Merhamet, Rahman’a kulluğumuzun en önemli nişanesidir. Bu itibarla yüreğimizde büyüteceğimiz en güzel duygu merhamettir. Bu duyguyu geliştirmeye; kalbimize, hayatımıza, ailemize ve tüm yeryüzüne egemen kılmaya mecburuz. İşte bu amaçla yeryüzünde iyilik egemen oluncaya kadar çalışmalıyız. Merhamet egemen oluncaya kadar çalışmalıyız. Zira modern zamanların en büyük sorunu merhamet duygusunun zayıflamasıdır. Hâlbuki insaniyetin ve medeniyetin ölçüsü, kadınlara, çocuklara ve zayıflara karşı gösterilen merhamettir. Gücüne güvenerek zayıflara karşı şiddete başvurmak, inançla, akılla, vicdanla ve ahlakla asla bağdaşmayan, insanlık dışı bir tutumdur” diye konuştu.

    “Ayasofya Camii ile büyük bir heyecan ve sevinç yaşadık”

    Zorlukları ve güzellikleriyle bir yılın geride kaldığını ifade eden Başkan Erbaş, “Salgın, deprem, sel gibi olaylara hep beraber üzüldük ve bu olumsuzluklar karşısında milletçe kenetlenerek mücadele ettik. Ama bütün bu zorluklar ve olumsuzluklar içerisinde Rabbimizin izni ve inayetiyle, yaklaşık bir asırlık hasretin sonunda Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi ve müminlerle buluşması vesilesiyle ülkemizdeki ve dünyadaki tüm Müslümanlarla beraber büyük bir heyecan ve sevinç yaşadık” ifadelerini kullandı.

    “İyi bir hayat muhasebesi yapalım”

    Yeni bir miladi yılın ilk günlerinde öncelikle iyi bir hayat muhasebesi yapılması hususunda çağrıda bulunan Başkan Erbaş, şunları söyledi:

    “Doğru ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlardan uzaklaşarak kalbimizdeki manevi kirlerden arınmaya çalışalım. Dargınlık, kırgınlık, kin ve nefreti terk edelim. Sevgiyi, saygıyı, merhameti, dostluk ve kardeşliği hayatımıza hâkim kılalım. Çevremize daha duyarlı olalım. Önyargılarımızı bitirelim. Dostluk ve kardeşliğimize mâni olan engelleri kaldıralım. Gönüllerimizi birbirimize açalım. Rabbimizin bizlere ömür nimetiyle ihsan ettiği bu yeni yılı “merhametle diriliş yılı” yapalım. Dostluk, iyi niyet, muhabbet, yardımlaşma ve paylaşmayla “kardeşliğin ihyası yılı” yapalım. Hak, adalet, merhamet ve tüm insani değerleri kuşanarak “insanlığın umut yılı” yapalım. Daha huzurlu bir hayat, daha güzel bir dünya elbette mümkündür. Ama biz inanırsak, çalışırsak, gayret edersek ve şükredersek gerçek olacaktır. Rabbimiz; “Eğer şükrederseniz artırırım, ama nankörlük ederseniz azabım şiddetli olur” buyuruyor. Şükür; nimetin kıymetini bilmek ve bu nimetin bilinci ile daha çok çalışmaktır.”

    Başkan Erbaş sözlerini şu duayla tamamladı:

    “Zorluklarımızı kolay kılsın. Şerleri hayırlara tebdil eylesin. Hastalarımıza acil şifalar lütfeylesin. Bereketli yağmurlarla tüm mahlukatı mesrur eylesin. Bizleri umduklarımıza nail, korktuklarımızdan emin eylesin. Kardeşliğimizi daim ve güçlü kılsın.”

  • TOBB illere göre kurulan şirketlerin 11 aylık sermaye dağılımı sonuçlarını açıkladı

    TOBB illere göre kurulan şirketlerin 11 aylık sermaye dağılımı sonuçlarını açıkladı

    TOBB illere Göre Kurulan Şirketlerin 11 aylık Sermaye Dağılımı sonuçlarını açıkladı. Erzurum’da bu yılın Kasım ayında kurulan 21 şirket sermayesinin 7,0 milyon; Ocak-Kasım döneminde kurulan 280 şirket sermayesinin 167,7 milyon TL olduğu bildirildi. Erzurum Bölge illeri içinde şirket sermayesi toplamı büyüklüğü bakımından 4’üncü sırada yer aldı.

    Bölgesel Veriler Ve Erzurum

    TOBB verilerine göre, Kasım ayı bazlı şirket kurulum sermayesi, 21 şirketin kurulduğu Erzurum’da 7,0 milyon, 31 şirketin kurulduğu KUDAKA İstatistik Bölgesinde 10,2 milyon, 47 şirketin kurulduğu Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde 20,9 milyon, 174 şirket kurulumunun kaydedildiği Doğu Anadolu Bölgesinde ise 98,1 milyon olarak bildirildi.

    Bölgesel Veriler Ve Erzurum

    TOBB şirket kurulum sermayesi verilerine göre, bu yılın 11 ayında şirket kurulum sermayesi, 280 şirketin kurulduğu Erzurum’da 167,7 milyon, 422 şirketin kurulduğu KUDAKA İstatistik Bölgesinde 208,5 milyon, 685 şirketin kurulduğu Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde 422.7 milyon, bin 265 şirket kurulumunun kaydedildiği Doğu Anadolu Bölgesinde ise 1.2 milyar TL olarak bildirildi.

    Erzurum’un Sermaye Payı

    TOBB verileri üzerinden DOSİAD tarafından yapılan hesaplamalara göre, Erzurum’un bu yılın ocak – Kasım ölçeğinde şirket kurulum sermayesi payı KUDAKA İstatistik Bölgesinde yüzde 80,3, Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesinde yüzde 40, Doğu Anadolu Bölgesinde ise yüzde 13,28, Türkiye’de yüzde 0.37 olarak değerlendirildi.

    Bölge İlleri Dağılımı

    11 aylık ölçütte şirket kurulum sermayesi Van’da 234,5 milyon, Erzurum’da 167,7 milyon, Elazığ’da 184,3 milyon, Malatya’da 174,7 milyon, Ağrı’da 117,7 milyon, Muş’ta 72,7 milyon, Iğdır’da 56,6 milyon, Bingöl’de 39,1 milyon, Ardahan’da 21,6 milyon, Bitlis’te 67,5 milyon, Hakkari’de 65,7 milyon, Kars’ta 18,1 milyon, Erzincan’da 36,0 milyon ve Tunceli’de 8,5 milyon TL olarak bildirildi.